23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 ARALIK 2000 SALI HABERLER DUNYADA BUGIM AlA SİRMEN • Af Kurnazlığı Türk polrtikasının yetiştirdiği ender kişilerden bi- ri Dİan Ismet Inönü'yü anlatırken eskiler, "Ismet Paşa'nın kafasında yedi tilki dolaşır, yedisinin de kıyruğu birbirine değmez" derlerdi. Aslında Inönü, bir işe karar verirken kurmay ka- fasına uygun olarak, artılarını eksilerini, bütün ola- sılklan inceden inceye hesaplardı. Ama ne yazık ki, kimileri, onun eskilerin deyimiy- le bu ihata kabiliyetini, salt kurnazlık olarak algı- layabilmişlerdir. Oysa loş olan kurnazlık, aydınlık olan zekâyla her zaman bağdaşamayabilir. Inönü'nün zekâsından çok uzak olan becerik- siz çömezleri, bu gerçeği bir türlü göremiyorlar. Politik yaşamına inönü'nün yanında başlayan, onun kanatları altında palazlanan Bülent Ecevit de ne yazık ki bunlardan biri. Bülent Bey'in, kamuoyunun karşı olduğu artık herkesçe bilinen, adil olmadığı kendisi tarafından da zımnen rtiraf edilmiş olan af yasasında diren- mesini anlamak oldukça güç, hatta olanaksız. Çoğu kişi, Ecevit'in neden bu kadar direndiği- ni ve anayasaya aykırı olan yasayı tekrar Cumhur- başkanı'nın önüne gönderirken neye güvendiği- ni soruyor kendi kendine. • • • Bu direnişin altında yatan etkenlerden birinin, hükümetin cezaevlerinin kontrolünü, oralan boşal- talarak ele geçirmek isteği olduğunu biliyoaız he- pimız ama, bunu kabul etmek güçtür. Böyle bir davranış, "Şu okullar olmasa maarifı ne güzel idare ederdik" diyen Marko Paşa zih- niyetinin yinelenmesinden başka bir şey değil. Bu girişim, hem kamu vicdanını yaralayacağı, hem devlete ve adalete olan güveni sarsabilece- ği gibi, hapishaneler konusunda istenen sonucu da vermeyecektir. Ecevit'in neye güvendiği ise açık: Seçkin bir hu- kukçu olan Cumhurbaşkanı, anayasa gereği önü- ne gelen metni aynen imzalayacak. Gerçi burada, Sayın Sezer'in anayasaya aykı- nlık gerekçesiyle metni Anayasa Mahkemesi'ne göndermesi olasılığı var ama, Cumhurbaşka- nı'nın, böyle bir davranışın doğuracağı olumsuz sonuçlan göz önünde bulundurarak bu ycHa baş- vurmayacağını söyleyebiliriz. Çünkü, af yasası bir kez Çankaya'da onaylanıp birkaç saat içinde de Resmi Gazete'de yayımlan- dıktan sonra, dosyalann incelenmesiyle tahliye- ler başlayacak. Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verirse olay daha da karmaşık ha- le gelecek. Çünkü aynı madderten tahliyesi yapıl- mış olan serbest kalacak, ama işlemleri bitmemiş olanlar yatacak. Sayın Sezer böyle bir kanşıklığa neden olmak istemeyecektir. Ecevit buna güveniyor. • • • Ancaak, kanşıklık yine sürecek. Davalan görül- mekte olanlar, örneğin af yasasının 1. maddesi- nin 5. fıkrasındaki TCK: 404ten yargılanan uyuş- turucular, mahkeme önünde, istisnaları sayan bu fıkranın anayasaya aykırı olduğu defıni ileri sürer- lerse mahkemelerden herhangi biri itirazı yerinde bulup da Anayasa Mahkemesi'ne başvurur ve Yüksek Mahkeme de, 1991 yılındaki içtihatı doğ- ruftusunda karar verirse, ki önemli bir olasılıktır bu, Ecevit'in kapsam dışında kaldığını iddia ettiği ki- şiler de serbest kalacaklar. Terör suçları için de aynı şey söylenebilir. Hatta bölücülük maddesi olan TCK: 125 için de. Gerçi Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda da- ha önce alınmış bir karan var. Ama bölücüğü kap- sam dışı bırakan o madde ile ilgili karar, 6' ya kar- şı 5 oyla alınmıştır. O zamandan bu yana değişen üyeler de oldu- ğunagöre.._. Gelelim Öcalan'ın durumuna: Bılindiği gibi af yasasının 1. maddesinin 1. fıkrası ölüm cezalan- nın infazını durduruyor. Ama TCK: 125'i öcalan yüzünden kapsam dışında bırakıyor. özellikle ölüm cezasının infazı gibi, yaşamsal bir konuda, eşitlik ilkesine açık bir aykırılık var. Yasanın 1. maddesinin 1. fıkrası Anayasa Mah- kemesi önüne geldiğinde, acaba Yüce Mahkeme üyeleri hukukçuluk niteliklerini mi ön plana alacak- lar, yoksa politik nedenleri mi? Eğer hukukçuluk yanları ağır basarsa hukuk il- kelerine uygun olarak verecekleri karann doğura- cağı politik sonuçlan göz önünde bulundurmaya- caklardır. Böyle bir durumda yalnız Ecevit değil, o yasa- ya tekrar olumlu oy veren MHP'liler de başta Dev- let Bahçeli olmak üzere, "Öcalan'ı kurtaran kişi- ler" olacaklardır. Görüyorsunuz. zaman zaman küçük kurnazlık- lar, ne gibi sonuçlar doğuruyor. Politika üretmek yerine, kurnazlığı yeğleyen ya da bunlann ikisini birbirine kanştıran pol'ıtikacıla- nn ülkesinin ne halde olduğunu görmek istiyorsa- nız, 21. yüzyılın eşiğinin dibindeki Türkiye'ye bak- manız yeterlidir. CHP 640 bin üye anyor ANKARA-(Cumhu- riyet Bürosu) Altan Öy- men'in genel başkanhğı döneminde üye kayıtla- nnı yenileyen ve aday üyelerle birlikte 210 bın kişiden oluşan parti kü- tûğüne sahip olan CHP. "Kırsal kesünde üyemiz yok" gerekçesiyle yeni- den üye yazımına gide- cek. Sağlıklı bir kongre sûrecinin gerçekle,ştiril- mesi için en az 850 bin üye gerektiğini düşünen CHP yönetımi, 640 bin üye anyor. Öymen döne- minde yenilenen 149 bin üyelik liste, 62 bin kişi- den oluşan aday üye lis- tesi ve 1 milyon 150 bin kişiden oluşan partinin eski kütüğü, hafta orta- sından itibaren ilçelerde yeniden askıya çıkanla- cak. Bu düzenlemenin Oymen dönemindeki ça- Iışmalan yok saymak an- lamına gelmediğini sa- vunan yönetim, 210 bin üye ile CHP'nin Türki- ye'yi kucaklayamayaca- ğını ileri sürüyor. Muha- lifler tarafından bu giri- şim yeni yönetimin *Bve Oçekongrelerindedetege- lerielegeçirmeoperasyo- nu* olarak niteleniyor. İstanbul'daki 'Çevik kuvvet' eylemlerini bakanlıktan gelen müfettişler soruşturuyor Açığa ahnanlara keııt dışı yasağıIstanbul Haber Servisi - Gaziosmanpaşa'da şehit edilen 2 polisin cenaze töreni öncesinde izinsiz yürüyüş yapan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı polislerden açığa alınan 69'u, Içişleri Bakanlığı'nın görevlendirdiği müfettişlere ifade vermeye başladı. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu, güvenlik güçlerinin kamuoyuna yansıyan hareketlennin "kunımun itibannı zedeteyfci" olduğunu vurguladı. îçişleri Bakanlığı'nın görevlendirdiği müfettişlerin " • Beylik tabancalan, rozet ve kimliklerine el konulan bu polis memurlan, küçük gruplar halinde sivil kıyafetlerle Istanbul Eraniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne gelerek ifade vermeye başladılar. yürüttükleri çalışmalar sonucu, 12 Arahk 2000'de gerçekleştirilen yürüyüşte "etkin davrandıklan" belirlenen Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde çalışan 69 polis memuru açığa ahnarak il dışına çıkmalan yasaklandı. İfade veriyoıiar Beylik tabancalan, rozet ve kimliklerine el konulan bu polis memurlan, küçük gruplar halinde sivil kıyafetlerle tstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne gelerek ifade vermeye başladılar. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu'nun yaptığı yazılı açıklamada da güvenlik güçlerinin kamuoyuna yansıyan hareketlennin "kunımun itibannı zedeleyici" olduğu belirtildi. Açıklamada, polislerin Türkiye çapında yaptığı eylemlerde attıklan sloganlann düşündürücü olduğu vurgulanarak şu görüşlere yer verildi: "ÖzeUikle üniversitenin önünden geçerken, üniversiteyi işarrt ederek 'Işte burası hainler yuvası', 'Polis burada aydınlar nerede' stoganlan, polisin öğrencilere karşı n§eden sert tutum takındığının da göstergesidir. Bütün bu gelişmeler, polis teşküaünın hızla reorganizasyona ve köklü bir eğıtim progranuna gereksinimi olduğunu ortaya koymaktadır." F Tipi yürüyüşüne izin vermeyen ve protestolara sert müdahale eden çevik kuvvet kınandı Sivfl örgüüerden polîse tepkiISTANBUL / IZIVÜR ( yet) - F tipi cezaevlerini protesto et- mek için önceki gün Istanbul'da dü- zenlenen gösterilere Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı polislerin sert müdahalesi, sivil toplum örgüt- leri tarafından kınandı. Izmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Fatih Süren- kök, doktorlann cezaevlerine gittiği- ni, ancak eylemcilerin muayeneyi ka- bul etmedıklennı açıkladı. Taksim'de önceki akşam 2 bin ki- şinin katıldığı F tipi cezaevlerini pro- testo yürüyüşüne izin vermeyen gü- venlik güçleri, daha sonra eylemi or- ganize ettikleri gerekçesi ile tHD Is- tanbul Şubesi'ni bastı ve 24 kişiyi gö- zaltına aldı. "2911 sayüı Toplanu ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na mu- halefet ettikleri" gerekçesiyle gözal- tına alınan 24 kişi, tstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Gö- zaltına alınan IHD Jstanbul Şube Başkanı avukat Eren Keskinın de aralannda bulunduğu 6 avukat ser- best bırakıldı. 18 kişinin sorgusu ise sürüyor. Şosyalist Iktidar Partisi (SİP) adı- na yapılan açıklamada, "Çevik Kuv- vet'in saldınsı sonucu çok sayıda par- ti üyesi yaralandı. Yaralananlardan 6's Taksim İlkyardım Hastanesi'ne kaldınldı. Bir grup parti üyesi de go- zalüna alındı" denildı. Açıklamada, gözaltına alınanlar arasında Istanbul Barosu avukatlan Bilgütay Hakkı Duroa veGökhan Ağırbaşıİe SİP Is- tanbul tl Başkanı Hüseyin Karabu- lut'un da bulunduğu \urgulandi. Demokratik Mücadele Platformu (DMP) adına yapılan açıklamada, Okmeydanı'nda Çevik Kuvvetpolis- leri ile sivil faşistlerin, ölüm oruçla- n ile ilgili gösteri yapan topluluğa saldırdığı iddia edilerek "sakhn sonu- cu onlarca emekçinin >< aralandığı ve gözalüna aundığı'' öne sürüldü. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yar- dımlaşma Derneği (TAYAD) üyesi 4 kişinin ölüm orucu eylemi 36. günü- ne ulaşırken çeşitli illerdeki tutuklu ve hükümlü ailelerinin eylemleri sü- rüyor. Yurtdışındaki suresiz açlıkgre- vi ve dönüşümlü açlık grevi eylem- leri devam ederken dün de Yaşadığı- mız Vatan dergisi yurtdışı temsilcili- ği çalışanlan, ölüm orucu eylemine destek vermek için süresiz açlık gre- vine başladılar. Izmir'de Çumhuriyet Alanı'ndaki Merkez Postane önünde bir araya gelen tutuklu ve hükümlü yakınlan, cezaevlerinde ölümler ol- madan eylemlerin bitirilmesini iste- diler. tHD Izmir Şube Başkanı Gûn- seli Kaya, yaptjğı açıklamada, eylem- cilenn adun adım ölüme yaklaştıkla- nnı belırterek Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün aydınlar ve sivil top- lum örgütlerinin temsilcilerine ceza- evine girmeleri için izin vermesini is- tedi. Sorunun görüşmeleryoluyla çö- zülmesini isteyen tutuklu ve hüküm- lü yakınlan, ha2irladıklan telgraflan Türk'e gönderdiler. Öte yandan IzmirTabip Odası Baş- kanı Op. Dr. Fatih Sürenkök, Buca Kapalı Çeza ve Tutukevi'ndeki ey- lemcilerin sağlık dunımlannın gide- rek ağırlaştığını belirtti. Op. Dr. Sü- renkök, hergün cezaevine 3 doktorun gittiğini belirterek "Pazar gününden beri eylemciler muayene kabul et- mhor. Ancak arkadaşlannuz hergün cezaevine giderek e>lemcilerle görü- şûyoriar. Şu anda eviemcilerin du- rumlan ryi"dedj. Öte yandan IzmirÇumhuriyet Sav- cılığı yetkilileri de cezaevinde her tür- lü önlemin alındığını, cezaevi dok- torlannın dışında hergün Izmir Tabip Odası'ndan 3 doktorun cezaevine git- tiğini belirttiler. 'Hizbullahçıları MOSSAD da sorgukuh* DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bûro- su)- Hizbullah tetıkçılerinden Kemal Gûlşen, Izmir'de gözaltında bulundu- ğu sırada kendisini MOŞSAD ajanla- nnın da sorguladığını öne sürdü. Gül- şen, "MOSSAD ajanlan sorguma Türk poüsine yardımcı olmak için ka- üldılar. Onlar sorguda cemaat ve ce- maatin oluşumu konusunda sorular soruyorlardı" dedi. Gülşen, son du- ruşmadakı ifadelerini de yalanlayarak "Geçen duruşmada mahkeme heyeti namaz kılmama izin vermcdiği için tepki olsun diye eylemleri üstlendim. Benim hiçbir eylemim yoktur" diye konuştu. Hizbullah'uı siyasi kanat sorumlu- su Edip Gümüş ile askeri kanat so- rumlulanndan Cemal Tutar'm da ara- lannda bulunduğu 15 sanıklı Hizbul- lah ana davasına dün Diyarbakır 3 No'lu DGM'de devam edildi. Duruşmada ilk olarak Kemal Gül- şen söz aldı. Geçen oturumda Hizbul- lah tarafından kaçınlan tbrahim San- altun ile yine Hizbullah tarafından öl- dürüldükleri ifade edilen Şükrü Erci- yez ve Şeyhmuz Öncel'in aileleri adı- na müdahıl olarak katılmak için dilek- çe veren Avukat Yaşar AMrk'e yum- rukla saldıran Gülşen, 16 eylemden sorumlu tutulduğu halde eylemleri az bularak "Çıküğunda yine yapanm" demişti. Dünkü oturumda ise Gülşen ifadelerini kabul etmedi. Gözaltında kaldığı sırada kendisi- ne çok ağır işkenceler yapıldığını id- dia eden Gülşen, "İşkenceyle bir kişi- ye Amerika'dald Kennedy cinayetmi bilekabuflendirebflirim. Benimbu ey- lemlerle Ugim yoktur. tşkence gördû- ğüm için ifadevi imzaladım" dedi. Savcı, Evcil'in 60 yıl hapsini istedi Tefeci Nesim Malki'nin 5 yıl önce öldûrülmesine Oişkin 14 sanığm yargdandığı davada. Burhanettin Tûrkeş'in "taammüden adam öldürmek"ten idanu, Erol Evcil'in ise ~taammüden adam öldürmeye azmettirmek"" suçundan 24 > ıl ağır hapis cezasına çarpünlması istendL Istanbul 6 No'lu DGM'deki oturuma, tutuklu sanıklardan Erol Evcil ve Şükrü Elverdi ile tutuksuz yargılanan Zeki Işıkh kankü. Oturumda, esas hakkındaki mütalaasını \<eren DGM Cumhuriyet Savcısı Cengiz Hacıosmanoğlu. Evcfl'e aynca "cürüm işlemek amacryla teşekkül oluşturmak ve yönetmek" ile "korkutarak menfaat sağlamak" suçianndan da 25.5 ile 36 yıl arasında ağır hapis cezası verilmesini talep etti. Mine Sünbül, Ömer Eker ve Yusuf İlhan'ın. "cürüm islemek için oluşturulan tesekküle yardım ve yatakhk etmek" suçundan 6'şar ay ile 1'er yıl arasında hapis cezasına çarpnnlmalannı isteyen savcu sanıklardan Mehmet Sünbül ile Ahmet Refik Barutçu'nun dosyalarınuı ise aynlmasını öngördü. Sanıklar ve a\ ukatlannın taleplerini kabul eden mahkeme heyeti, bu kişilerin esas hakkındaki savnnmalannı hazuiamaları için duruşmayı erteledL (Fotoğraf: ECEVİT KILIÇ) AIİ TOpUZ 'îstanbul CHP'debeyaz sayfa açacağun' BARIŞDOSTER CHP Istanbul tl BaşkanlığVna ata- nan AliTopuz, önyargılı olmadığım. parti içindeki kırgınhklar, kutuplaş- malar ve çelişkilenn geçmışte kal- masını sağlamak için "beyazbirsay- fa" açacağmı belirterek "Ancak, o sayfayı be>az tutabümek için herkes sorumlu da>Tanmak Partinin temel ilkeleri \eçauşma kurallanna uygun davranan herkesin önü açık olacak- ur. Bu ilkelere ve anlayışa karşı olan- lara isemüsamaha gösterilme>f ecek" dedi. CHP tstanbul İl Merkezi'nde bu- gün saat 11.00'de gerçekleştirilecek devir teslim töreni öncesinde. yapa- cağı çalışmalar hakkında bilgi veren Topuz, öncelikle. birlikte çalışacağı kadroyu oluşturmak için temaslara başlayacağını söyledi. Geçmişteba- kanlık, milletvekilliği ve il başkan- lığı yapan Topuz. örgütün tümüyle görüşeceğini. partililerine danışaca- ğını sonra da en kısa süre içinde si- vil toplum örgütleri. sendikalar ve meslek odalanyla ilişki kuracağını ifade etti. Topuz şöyle devam etti: "Yönetimde görev alacak arka- daşlann. ilgi alanlannı da dikkate atarak çahşma gnıplan oluşturaca- ğız. Bu çauşma gnıplan yetkili oia- caklar,bir U nıerke/i içinde.birbiriy- k eşgüdüm içinde, adeta birkaç il merkezi varmış gibi çahşacaklar. Bu gnıplarda ilyönetimidışuıdan da uz- manlar, başarüı ve dcnev inıli kişiler görev alacaklar." Partinin temel ilkelerine ve çahş- ma disiplinine bağlı kalan herkese şans tanınacağım, kişilerin geçmiş- leriyle ilgili önyargılara sahip olma- dığım vurgulayan Ali Topuz, parti- de siyasal bilinç ve siyasal inanç üze- rine siyaset yapılması gerektiğinin alünı çizdi. Topuz, önyargısız biçım- de atacağı adımlann başanya ulaşa- bilmesi için, herkesin destek verme- si gerektiğini, bunun için de CHP'nin ilkeleri, programı, gelene- ği ve çahşma kurallanna uymanın önkoşul olduğunu anlatü. Aksi tu- tum içinde olanlara ödün vermesinin söz konusu olmadığına dıkkat çeken Topuz, korkuya değil, siyasal inanç ve sevgiye dayalı bir çahşma yönte- mini benimsediğini ifade etti. CHP içinde çok yakınılan "ah kimüklere dayah sıyaset" yapma alışkanlığının yerini, siyasal tavır, siyasal bilinç ve siyasal duruşa bağlı siyasete bırak- ması gerektiğini söyleyen Topuz şöyle konuştu: "Alt kimlilder, büyük kentegöçen, dayanışma duygusu ara\an insanlar için yalnızkklannı giderici bir işlev görüyor. Buna savgun var. Ama bu künliklerin başka alanlarda. hclehe- le si\asette kullanünıası doğru degiL Bu durum, siyaseti de, çok özen gös- termemiz gereken bu kimlikeri de çirkinkşnrHor. Ah kinüikler a> nlık nedeni olamaz. A\ nlık. a> rıcalık ne- deniolarak görühneleripartiyezarar verir." Ali Topuz kimdir? 1939 yılında Rize'de doğan To- puz, tTÜ Mimarlık Fakültesi'ni bi- tirdi. 1950'den itibaren CHP'nin çe- şitli kademelerinde görev aldı, 1970- 73 yülan arasında Istanbul İl Baş- kanlığı yaptı, 1973 seçimlerinde Is- tanbul milletvekili olarak TB- MM'yegirdi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Çocukluğumuzu, ilk gençliğimizi ve orta yaşlılığımızı kapsayan son 40 yıl boyuncaTürkiye, üç askeri müda- hale yaşadı. Bu ülkenin Başbakanı, Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı asıl- dı. 12 Mart'ta bizim kuşağın gençle- ri idam edildi. 12 Eylül'de yine onlar- ca genç idam sehpalanndaydı. Bizim kuşağın, bugün önde gelen birçokismi, hapishanelerletanıştıya dayargılandı. Demirel'den Ecevit'e, Erbakan'dan Türkeş'e kadar siya- si liderier içeride yattılar. Bütün bun- lar bildiğimizgerçekler. Bu ülkede si- yaset yapmak, iktidarda olmak bile tehlikeli. Bir de muhalif olursanız, ba- şınıza neler neler gelir. Baskıcı gelenek, ülkede ciddi bir yozlaşmaya neden oldu. Ikiyüzlü, korkak ama arkasına gücü alınca saldırgan olan bir "etkin kişiler" top- luluğu oluştu. Sistemin her yanında bu türden isimler ortalıkta cirit atma- ya başladılar. Temel özellikleri, de- Memleketin Sicil Amirleri mokrasi ve özgürtük düşmanı olma- lanydı. Son yıllarda, özellikle de Güney- doğu'daki şiddet ortamı onlann yıl- dızını parlattı. Bunlar saldırganlığın sözcüleri haline geldiler. Kimin neya- pacağına, ne diyeceğine karar ver- meyi bile kendi yetkileri içinde görür oldular. Yani kendilerini memleketin sicil amirleri ilan etmişlerdi. Şiddet ortamında gün onlann gü- nüydü. Dedikleri dedik, öttürdükleri düdüktü. TV'lerde gazete köşelerin- de onlar vardı, yazıları vardı. Hâkim- diler, güçlüydüler, saldırgandılar. As- keri darbeler yaşayan bir ülkede in- sanlar susturulurken onlar konuşu- yordu. Değişime, modernleşmeye direnen güçlerin sözcülüğünü üst- lenmişlerdi. Şimdi, ciddi bir değişim dönemi- nin eşiğindeyiz. Tünkiye, şiddet dö- nemini geride bırakmanın hazırfıkla- nnı yapıyor, demokrasi standartlan için yeni arayışlar içine giriyor. Gelişmelere bir başka tarafından baktığımız zaman korkutucu bir tab- loyla yüz yüzeyiz. Kürtçe konusun- da Genelkurmay'la hükümet arasın- da yaşanan kriz, işadamlannın so- runlann çözümü konusundaki eleş- tirileri, sokağa dökülen polislerin de- mokrasiye, insan haklarına tepkisi, özgürlük düşmanlığıyla dolu öfkesi, cezaevlerinde ölümleyanşan grevci- ler, ekonominin ıflas halindeki iç ka- rartıcı manzarası herkesi endişeye sevk ediyor. Bu tablonun böyle devam etme- sinden çıkan olanlar memnunlar. "Her şey biraz daha kanşsın" diyor- lar. Savaş tamtamlan çalıyorlar. On- lann hınk deyicileri ise cadı kazanla- nnaatacaklan "düşmanlann" peşine düşüyorlar. "öldürün, susturun, yok edin" bugünlerde onların dillerinden düşmüyor. • • • Türkiye, Atatürk önderliğinde önemli bir kurtuluş savaşı yaşadı. Bu savaş bağımsızlığı gerçekleştirdiği gibi, çağdaş dünyayla birleşmeyi de hedefliyordu. Atatürk, geri bir ülkede çok ileri hedefler için tabulara karşı koyarak önemli bir devrimci atılıma önderlik etti. Atatürk, mücadeleye başladığın- da, özgürlük ve bağımsızlık için ha- rekete geçtiğinde, ağır baskılarla yüz yüze gelmiş, düzen taraftarlan onu baş düşman ilan etmişlerdi. Aradan yıllar geçti. 12 Eylül aske- ri darbesinden sonra, binlerce insan askeri cezaevlerine atıldı. Bu cezaev- lerinde "Atatürkçülük" adına insan- lara işkence yapıldı."Atatürk kimdir" diye sınavlar düzenleyen cezaevinin askeri yöneticileri, birer işkenceci olarak canlara kıydılar. 12 Eylül ne yazık ki bitmedi. Bu- gün 12 Eylül koşullannda yaşıyoruz. 12 Eylül döneminin adamlan, o dö- nemin yarattığı adamlar, tehdit et- meye ve korkutmaya devam ediyor- lar. Arkalanna bazı güçleri aldıklan inancıyla konuşup duruyorlar. Tıpkı, Mamak Cezaevi'nin gardi- yanları gibiler. Yüzlerınde Atatürk maskeleri, ülkenin sicil amirleri gibi dolaşıyorlar. Ancak şunu unutuyor- lar: Bu ülkenin özgürlükçü bir gele- neği ve değişen dünyanın yeni dina- mikleri var. Onlann görev süreleri do- luyor. Zaman onlann aleyhine çalışı- yor. Bu ülkenin, sicil amirlerine ihtiyacı yok.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear