25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 -ARALJK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Yaymyasağı: Dogrudan sansür' • I stanbul Haber Servisi - PEN Yazarlar Demeğı Başkanı Alpay Kabacalı, Istanbul 4 No'lu DGM'nınbasına koyduğu yayın yasağını "dogrudan sansür" olarak nıtelendırerek bunun anayasa ve çağdaş hukuka aykın olduğunu kaydettı. Kabacalı, yasağın dayanağı olarak göstenlen anayasanın 28'ıncı veBasın Kanunu'nun Ek-l 'ıncı maddelennın, basım ve yayımın gerçekleşmesınden sonra uygulandığıru anımsattı. Türk diplomata ödül • TOKYO(AA)-Nazi soykınmınm dünyayı kasıp kavurduğu tkinci Dûnya Savaşı yıllannda yüzlerce Museviyi ölümden kurtaran emekli dıplomat Selahattin Ülkümen'e, Japonya tarafindan "Chıune Sugihara Insanlık Ödülü" verildi. Ülkûmen, 1944 yılında Türkiye'nın Rodos Başkonsolosu iken 200'den fazla Musevi Türk vatandaşuun Auschwitz toplama kampına gönderilmesini engellemişti. Memuplar hakkında dava • ANKARA(AA)- Ankara Cumhunyet Başsavcılığı, yargıda görevlı Tüm Yargı ve Infaz Kurumlan Çalışanlan Sendikası Genel Başkanı ve 11 üyesı hakkında, 20 Kasım 2000 tarihuıde kanunsuz ış bıraktıklan gerekçesıyle 3'er yıla kadar hapıs ıstemiyle dava açtı. Sanıklann yargılanmasına, 20. Aslıye Ceza Mahkemesi'nde 28 Mart 2001 tanhınde başlanacak. Sokak çocuUan için kermes • Istanbul Haber Servisi - Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfît Gürtuna, eşi Reyhan Gürtuna'nın koordınatörlüğûnde îstanbul Vakfi ve beledıyenın Kadın Koordinasyon Merkezı'nce sokak çocuklan yaranna düzenlenen kermese katıldı. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki kermeste konuşan Gürtuna, Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin sokak çocuklan içın bir rehabilitasyon merkezi açmayı düşündüğunü, kermesten elde edilecek gelınn de buraya aktanlacağını belirttı. Tarihi eser operasyonu • ANTALYA(AA)- Antalya Emniyet Müdürlüğü Malı Şube Müdürlüğü ekiplerinin Antalya ve Burdur'da gerçekleştırdığı operasyonlarda, Bizans dÖnemıne ait, 4 ton ağırlığında bır aslan heykeli, 2 kabartma mezar taşı, 5 adet bronz sikke ve güneş tannsı figürlü kolye ucu ele geçinldı. Olayla ilgıli gözaltına alınan Kerem Kara tutuklandı. PTT soyuldu • İstanbul Haber Servisi - Burç Caddesı üzerinde bulunan Ümraniye PTT Müdürlüğü'ne dün sabah mesaıye gelen çahşanlar, kasanın soyulduğunu fark ederek polıse haber verdıler. Yapılan incelemede, gece saatlennde kımliği belırsız kışı ya da kışilerin 5 katlı bınaya ikıncı katın penceresinin demir parmaklıklannı keserek girdıklen ve kasadan yaklaşık 45 mılyar lıra çaldıklan belırlendı. Fransızsömürgesi Guyana 'dakicezaevlerinde 1852'den 1946'ya kadaron binlerceinsan öl(dürül)dü Yüzyılınyüzkarası: •^•^"••ransa, 1946 yılmda sö- M ı mürgeciliğin adını deni- M^J zaşın bolge ıdareciliği ^ ^ y yaparken sömürgelerin- m den Guyana'daki cezaev- -JL lenni de kapanyor... Çün- kü, Üdncı Dünya Savaşı'ndan sonra ku- rulan Birleşmış Milletler, 1948 yılında kabul edeceğı tnsan Haklan Evrensel Bıldırgesi'nde hem köleliği yasaklaya- cak hem de ınsanlara zalimane cezalar verilemeyeceğını hükme bağlayacaktı... Modern dünyanın uygar Fransa'sı elini çabuk tutuyor! Güney Amerika'nın kuzeydoğu kıyı- lanndan yedı mıl kadar açıkta. Fran- sa'nın cezaevi olarak kullandığı adalan 'Kelebek' namıyla maruf Henri Charri- ere'nın 'Kelebek' romanından tanıyo- ruz... 1969 yılında yayımlanan ve füme de çekilen romandaki öyküye göre Char- nere, ışlemediğini söylediği cinayetten ömür boyu kürek mahkûmu olarak 1930'lann başında Guyana'ya gönderi- liyor ve adalarda yaşadığı cehennem ha- yatından sonra 1943 yılında kaçmayı ba- şanyor... Bir hücrede tek başına iki yıl kalıyor: "Beni koyduldan hücreyi incetiyorum. Fransa gibi yeryüzünde özgüriüğün be- şiği olarak bilinen, insan hakiannı dün- yaya getiren ülkenin, Adantik Okyanusu üzerindeki avuç içi kadar bir adada bar- barlık örneği bir baskı tesisi kuracağı as- la aktama getanezdL Kahn duvarlardaki tek gedik, üzerinde küçük bir gözetleme yeri bulunan demir kapılar. Solda tahta yasöklı bir kerevet, bir çengelle duvara asüabiliyor. Köşede, arkalıksız isketnk yerine geçen bir beton biok; bir küçüksü- pûrge; bir asker maşrapaa, bir tahta ka- şık, kenef deliğini gizleyen veandrle bağ- h bir madeni kapak. Duvarlarm yüksek- liği üç metre. Tavan, tramvay raylannı andıran koca demir knişlerden meyda- na gelmiş. Hücremizin üstünde geniştiği aşağı yukan bir metre olan, nöbetçilerin devriye gezmesini sağiayan bir çeşit asma kat" Yan yana üç küçük ada •Kelebek' bir süre sonra beş yd daha hücre cezası ahyor; arada havalandırma- ya çıkartılarak 19 ay hücrede kalıyor, ko- mutanın kızının hayatını kurtardığı ıçın geri kalan hücre cezası affediliyor. Yan yana üç küçük adaya Şeytan Ada- lan denıyor... Burası, 18. yüzydın ortasında Guya- na'daki salgın hastalıktan kaçan misyo- nerlerin sığındığı ve 'sdamet' ya da 'knrtuluş' anlamın- da Salut Adalan dediği yer... En büyük ada Royale 70 hektar; Royale'ın güneyba- tısındakı St. Joseph 50 hektar, kuzeyindeki Şeytan 35 hektar.. Sabah 08.30'da Kourou nehrinin layısından kalkan tekne, okyanusa çıkar çıkmaz Şeytan Adalan, ufukta tek bir ada gıbi seçilıyor... Güneş buluta girince başla- yan yağmur, ortalığı şöylesine yıkayıp kesildi. Nehır ve okyanustaki ışıklı şamandıralar, adalara giden yolu göstenyor... Nehrin ıçınde ve kıyıya yaknıyerlerde şa- mandıraların dışı sığlık ve bataklık olmalı... Su, koyu tonda toprak rengı... Çift uskurlu tekne, yağ yakarak ilerledikçe dalgalar kabalaşmaya başlıyor.. Denızın rengi açüıyor ama hâlâ çamurlu... Yanm saat sonra de- niz kirli ve mat yeşile dönüyor.. Renkler arasındaki çiz- giler gözle görülüyor... Su, koyu yeşılı andınr oldu.. Rüzgân sancaktan ahyoruz, kınlan dalgalar beyaz kö- püklerle dans edıyor; tekne hafif yalpalarla dansa ayak uyduruyor... Güneş, buluttan sıynldı, yakıyor... Bırkaç martı, tekneden bir beklentısı olmaksızın hızla uçuyor; yan yana ikı martı bırbirlennin peşi sıra dik açıyla zıp- km gibı denize dalıyor... Önümüzde bır yeşillik küme- si ve sankı tek bır kara parçası... Tekne yol aldıkça Ro- yale ile St. Joseph'ın arasındaki boğaz ortaya çıkıyor. tkı adanın arası yaklaşık200 metre... Royale'in anaka- raya bakan güneyındekı küçük koya mendirek yapıl- mış... Tekne, bir saatlık yolculuğun sonunda mendırek- teki nhtıma yanaşıyor... Adalardaki 'merkezcezaevi'ndeyiz.. tskele çevresin- de bırkaç bina var... Kıyı, dalgalara ve rüzgâra göre şe- kıl ahnış hındistancevızı ağaçlanyla sıralı... Her yer or- man... Bir grup Fransız, ellennde sepetlerle pıknik yapma- ya gıdiyor... Turistler, adayı kıyı boyunca dolaşacak.. Dalından düşmüş hindıstancevizlen beyzbol topu ka- dar... Kırmızı topraktan patika yolun altı denız... Dal- galann aşındınp dikdörtgen şekiller verdığı kayalar iç karartacak kadar siyah... Yolun öteki yanında tek tük ve yıkık binalar... Tel örgüyle çevnlip korunmaya alın- mış. Ve işte adanın kuzey kıyısına gelınce karşıda meşhur Şeytan Adası Royale'in kayalıklannda iler- ledikten sonra Şeytan'a 100 metre varyok. Fakatada- lann çe\Tesınde yüzmek olası değıl, hem akıntı var hem de köpekbalıklan... Bir zamanlar. köpekbalıklan, mahkûmlann cesetle- nyle beslenirmış. Bir mahkûmun dört-beş yıl dayana- bıldığı adada ölenler gömülmez. balıklara yem olarak ahlırmış.. Kaldı kı artık Şeytan Adası'na gınş yasak- lanmış... Siyasi mahkûmlann konduğu ve Yüzbaşı Dreyfüs'un da kaldığı Şeytan Adası, şımdılerde kendı yahuzlığını yaşıyor; St. Joseph ise lojyonerlere tatil adası yapıhnış! Turistlere de Royale kahnış. . Hücrenln uzunluğu 9. enl 5.5 ayak Yılda 60 bin tunstin gezdiğı, transatlantiklenn açı- ğına demır attığı Royale'de bır hücredeyız . Bır buçuk metre enındekı koridorun ikı yanında hücreler. Tavan yükseklığı üç metre kadar. . Hücrenın ahşap kapısında demır bır kapak, ıçendekıne yemek venlecekse kabın geçeceğı boyutta... 43 numara ayakkabıyla hücremn uzunluğu 9 ayak, em 5.5 ayak... Kapının ustündekı du- varda demır parmaklıklı bir pencere. tavana yakın bir pencere daha, fakat kondora ışık gırmedığı ıçın aydın- latmaya değıl hava ahnaya yanyor. Tavanın ortasında da bir baca deliği, yine havalandırma ıçın. Hücrenin ke- nannda demır ayaklar; üzenne tahta raııza konuyor ol- rtadaki ada Royale, sağdaki St. Joseph, soldaki Şeytan; hepsi birden Şeytan Adalan... Atlas Okyanusu'nda bir nokta kadar... Ama kendi içinde büyük bir cezaevi... Fransa'nın 20. yüzyılın ortasına kadar mahMmlan cezalannı çekmeleri için değil ölmeleri için gönderdiği ve "yaşamama" koşullan nedeniyle ortalama ömrün dört-beş yıl olduğu bir cehennem... Şimdilerde Guyana'dan kalkan teknelerle turistlere gezdirilen birticaretkapısı... malı. Tuvalet için delik yok; yemek kaplan kullanılı- yor olmalı! Kapıyı kapatınca ıçensı zıfiri karanlık ve kapıdaM delikten poz verinceye kadar geçen bîrkaç da- kika içinde bile insanı ter içmde bırakan pis bir hava.. Kelebek'ın anlattığı hücre St. Joseph'teydi; Roya- le'deki hücre daha 'rahat' gibı ama burada bile iki yıl yaşamak olası değil... Rahat ölmek için Başka bn- binada bu kez koğuştayız... Mahkûmlar gün boyu çalıştınldıktan sonra akşam 100'erkişılikko- ğuşlarda ayaklanndakı zincirlere geçirilen demir çu- bukla birbırlenne bağlanarak yannlıyonnuş. . tnanılır gibi değil ama insanlar Rpyale'deki hastaneye kapağı atıp rahat ölebilmek için vereme yakalanmaya çalışı- yormuş... 'Kelebek'in yazdığma bakılırsa, 'komutan' diyor ki: - Burada kimse, sizi topluma kazandırma çabası gös- tenneyecek! Adalann yeni sahibi Fransız uzay şirketinden Roya- le'deki yönetim binasını kiralayıp restoran olarak işle- ten ve aynı zamanda rehberlik yapan kadın ise diyor ki - Henn Charriere'nin, Şeytan Adalan'nda kaldığma daır bu" kayıt yok. Charnere, Guyana kıyısındaki Saint Laurent Hapishanesı'nde yatmış. Kaçmış da.. Ama buraya hıç gehnemiş Romanmı duyduklanndan yola çıkarak yazmış. Şeytan Adalan'nın kayıtlan duruyor; arşıvden çı- karttıklan belge ve fotoğraflarla müze bile yapmışlar... Şeytan Adalan'na Fransa'dan tam 67 bm 600 kişi gön- denhmş... Fransa'dan gemilerle yola çıkan her kafılede yakla- şık 2 bin mahkûm olur, her ikı yılda bir mahkûm mev- cudunun yüzde 80'ı ölürmüş... Cüzam, san humma, sıt- ma, iskorbüt, açlık, verem, ıntıhar ve aynca akrep, yı- lan sokması. öriimcek ısırması: hepsı zehırlı . Aynca Fransız Guyanası'nda Cayenne ve Samt La- urent hapishaneleri de var... 1852 yılından başlayarak Guyana'ya göndenlen mahkûmlann sayısı 100 bınden fazla olmalı Tropıkal bölgedekı 'cehennem'den kaç mahkûmun cezasını tamamlayıp Fransa'ya gen döne- bildiği bilinmese de on binlerce ınsanın yaşammı yıtır- dığı kesm. tnsanlar buraya, 20. yüzyılın ortasma ka- dar cezalannı çekmeye değıl ölüme göndenlıyordu. Henn Charnere, adalarda kalmamış olabılir.... Ama adalan dünyaya tanıttı... Üstelık. yılda 79 mılyon tuns- tin ziyaret ettıği Fransa'ya okyanusun ortasında yeni bir tunstık kapı açtı.. Guyana'yı sömüren Fransızlar, doğrusu bu işi çok iyi bıliyor.. Royale'deki müzede, Şeytan Adalan'nı anla- tan kitapçığın Fransızcası 15 frank, aym kıtapçığın tn- gılizce ya da Almanca baskısı 35 frank1 Beyaz tekne kıçından kara dumanlar çıkartarak Royale Adası'ndan aynhyor. Dümen suyunun izı arkamızda ip gıbi uzu- yor... Royale ve St. Joseph adalan küçülürken birleşi- yor... Bir martı adaya doğru uçuyor. Martı gıdip Ke- lebek'ın yatmadığı hücrelerden birinin damına konu- yor. "Başıma gelenlerden sonra, sanld bir şe> ezmek ister gibivim. A> aklanmla neşi ezebilirim ki? Altımda beton- dan başka bir şey ^k. Hajir, böyle \urumekle pek çok şeyi ezebilirim. Günah çıkaranlan dinleyen, kürek ce- henneminde olup bitenleri bikükleri halde susan Kato- lik papazlannı eziyorum. Yönetmeiiğe bağlı memuria- nn kolektif sadizmine bir son verin. demek için sesini yükseltmeven insan haklan kurıüuşunu çiğni>orum. Hiçbir örgüt ya da kuruluşun, iki yılda bir neden mah- kûmlann yüzde sekseninin yok olduğunu sormayısını çiğniyorum.J'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear