25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ARAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA J. U l \ kultur@ cumhuriyet.com.tr 15 'Ay Tedirginliği' oyun, oyunculuk ve sahneleme üzerine düşünmeye dair birçalışma 'Hikâyenin sonubaşında gizlidir' MELTEMKERRAR Orta yaşh bır erkek. Çantasından çı- kardığı kâğıtlan teker teker denize atıyor. Yazdığı tüm 'saçmahklar' su- ya attıkJan. Orta yaşh bir kadın beli- nr arkasında, elinde bir silahla. Adam hiç kıpırdamaz devam eder işine. Bir hikâye anlatmaya başlar eski zaman- lara ait. Kadın tabancayı çantasına koyar. Adam hikâyeyi bitirir. Kadın gitmek üzereyken adam sorar: 'Ee, na- sdbuldunuz?' Kadın kalakalır şaşırmıştır. 'Bura- da okluğumu nasıl anladuuz?' Kadın artık gidemez. Hikâye başlar. Özen Yula'nın 'Ay Tedirginliği' ad- lı oyunu 5. Sokak Tiyatrosu'nca Is- tanbul Sanat Merkezi 2. Kat'ta bugün sahneleniyor. Derya Alabora ve Mu- rat Karasu'nun rol aldıklan oyunun rejisi Mustafa Avlaran'a ait. Aslında 'Ay TedirginJiği'. biraz ön- ce laıllandığımız sahneleme, rol alma oyıaılaştırma gibi klasik tiyatro te- rimleriyle anlatamayacağımız bir oyun. Bu, izleyicinm oyun mekânına girdiği andan itibaren başlayan ve oyun süresı bitene dek süren bir so- ru olarak karşısında duruyor. tki oyuncu ve yönetmenın sizi kar- şıladığı mekân, aslında bır seslendır- me stüdyosu. Seslendirilen 1950'li ve 6O'lı yıllann içinden gelen üç per- dede üç değişik açıyla çekilmiş bir film. Oyuncular, üç farklı perde kar- şısında fîlmi seslendirirken birbirine kanşıyor her şey. Oyun, film, film- deki oyuncu, sahnedekı oyuncu... Bu noktada Özen Yula'nın metni devreye giriyor.'Ay Tedirginliği' bir adam ve bir kadının hıkâyesı, anıa yalnızca onlar yok anlartıklannda. Adlannı, kim olduklanm, ne iş yap- tıklannı bilmediğimiz gibi, hangi za- manda, ne gibi bir nedenle bir araya geldiklerini de bilmiyoruz adam ve ka- dının. Bilmediğimiz her şey tuhaf bir belirsizlik içinde pek çok şeyi anım- satıyor izleyiciye. Çünkü, tıpkı hayat gibi 'rasgeledeğfl,amarasuantısardan ibarettiroyun! Mustafa Avkıran'a göre 'Ay Tedir- ginliği' oyunundan önce Özen Yu- la'dan ve '80060' sonrasında 5. Sokak tiystrosunun yazarla çalışma istegin- den söz etmek gerek. Çünkü özellik- le de bu çalışmada, Özen Yula ve 5. (Fotoğraf: FETHİİZAN) r yunu izlerken izleyici oyunun nerede başlayıp nerede bittiğini çok iyi kestiremiyor. Bu oyuncular kendilerini seslendiriyorlar mı, birbirleriyle bir oyun mu oynuyorlar ya da oradaki oyunla bir özdeşlik içindeler mi? Oyunun gerçek lezzeti de oyunculann, oynadıklan oyunla kurduklan rastlantısal ilişki.' Sokak Tiyatrosu birbirini tamamlayan bir bürünlük oluşturuyor. Avkıran metni okuduktan sonra, kafasında bir fikir oluşmuş, çünkü oyunda ve hikâ- yede yer alan 'parçalanma hah" ti- yatroda her zaman ılgısını çeken bir durum. Ardından NazEraydave Övfil Avkıranda katılıyor, Murat Karasu ve Derya Alabora ile birlikte bir altya- pı oluşturuluyor. 'Kuytu köşe cinayederP Oyundan çok oyunculuk öne çıkı- yor 'Ay Tedirginliği'nde. Belki oyun- culuk nedir sorusuna bir yanıt verme çabası var. Avkıran'ın en çok düşün- düğü bu soruya yanıt vermek olmuş aslında. "Dkbasta şunu b&tyorduk, Bu metin 1960 model bir filmdi, eski bir masakfa. Bu metnin oyununun veoyun- cuhığunun daha uzak bir yerierde ol- duğunu biliyorduk. Ve bunu çanşma sürecinde de bir kere oynayıp daha sonra kaybertik. Ve bu kaybedişi, üze- rine araya zaman koyarak kendi oyu- numuzla buluşturduk. Ay Tedirginn- ği'nin metnine ait olan oyunculuğu oraya taşunakfj amacımız." Oyuna aynlan süre ıçınde iki oyun- cu, başka bir zamana ait oyunlanna ses vehrken bir anlamda onu şımdi- ye taşıyorlar. Oyuncunun kendisini izleme durumunu da beraberinde ge- tirmesi Derya Alabora'ya göre aynı zamanda bir 'özdeşlik' durumu. Çün- kü kimi yerde kadının, kimi yerde adamın, anlattıklarıyla birebir bir oyunlan var. Film seslendirilirken oyunculann izleyiciye arkası dönük konumlan klasik tiyatro sahnesini ve seyretme kavramını tersine çeviriyor. Avkıran'a göre bu, çok izleyenli bir oyun olma- sı isteğinin sonucu bir okuma bıçımı. "Oyunu izlerken izleyici oyunun ne- rede başla\ıp nerede bittiğini çok iyi kestiremiyor. Bu oyuncular kendileri- ni seslendiriyorlar mı, birbirleriyle bir oyun mu oynuyorlar ya da oradaki oyunla bir özdeşlik içindeler mi?" izlerken sorular devam ediyor ve za- man hızla tükeniyor. Çünkü film/ oyun başlar başlamaz üç perdede de en küçük zaman dilimiyle gösterilen, sadece oyuna ait olan, tersine işleyen bir saat var. Oyun ilerliyor, saat işli- yor, zaman tükeniyor. Avkıran için oyunda yer alan pek çok öğe gibi bu da tek başına düşünülmüş bir şey de- ğil, daıre tamamlandığında anlam ka- zanan bir unsur. "Bütün poHsiyelerde kodlama hep ölüme yöneliktir. İkin- cisi, adamm oyunun başında söyledi- ğigibi, her hikâye bfter sonunda. Onun dışında izleme ahşkanhğryla ilgili de tuhaf bir durum ortaya çıkıyor. Çün- kü oturduğunuz andan itibaren ne za- man biteceğini büiyorsunuz izlediği- nizin." Kadın ve adamın kendilerine ayn- lan suıırlı süre içinde sorduklan so- rular ve verdikleri yanıtlar hiçbir be- lirsizliğe yer brrakmayan bir öğretil- mişliği içerir. Her şey sıralı, olması gerektıği gibi ya da 'ucuzfihnferinöğ- rettikleri' gibi yaşanır. Geçmiş ya da gelecekten konuşmazlar. Eski masal- lar, efsaneler, büyükannelerden miras hikâyeler ve o günlerde gazetelerin yazdığı 'kuytu köşe cinayetleri'dir paylaştıklan. Asıl gerçekleri onlann içinde saklıdır çünkü. Alabora'ya göre yaşamlannda çok yoğun gerçeklerin olduğu iki insa- nın, karşılaştıklan noktada bir oyun oynamaya başlamalan karşılıklı bir zo- runluluk. "Adam peşini bıraksa kadm belki başka bir yere gidecek, ama illa sonlandırmak istiyor hikâyeyi Hal- buki kaduı gelmişti sonlandırmaya_.n Rastlantısal olana açık Avkıran ıçin bu oyun çok ciddi bir kurgudan oluşuyor zaten, ancak rast- lantısal olana da her zaman açık bir yanı var. "Oyunun gerçek lezzeti de oyunculann, oynadıklan oyunla kur- duklan rastlantısal ilişki." Murat Karasu ise başka bir nokta- ya dikkat çekiyor: "ÖzelKkle belli bir tiyatro çevresbıin hikâyeden çok bu oyunu uzun boylu tarnşması gerek. Bu oyunun biçnni,biçemi, tiyatroya ya- kışıp yakışmadığL, nasıl bir tiyatro di- li üretmeye çahşıp çahşmadığı hak- kmda düşünülmeli. Çünkü bu oyun Özen Yula'nın 'Ay Tedirginliği' oyu- nu üzerinetiarçahşrnadn;ooyunun sah- neienmesi diye bakmamak gerekir." Oyun devam ederken ve diyalog hızla sürerken ipuçlan ortaya dökü- lür yavaş yavaş. Son bir hikâye kalır geriye. adamın anlatması gereken. Kadın dıretir dinlememek içın, baş- tan bilircesine sonunu. Ama adamın en güzel hikâyesidir bu, anlatmalı- dır. 'Kuytu köşe dnayederi' adamın son hikâyesinde bıter zaten! Hikâye- nin sonu, filmin ve oyunun da sonu- dur aynı zamanda. Kadın sorar: 'En çok neyi öğrenmek istersiniz?' Adam yanıt venr: 'Ölümü!' "Her hikâye biterL. Hikâyenin so- nu başuıda gizlidir vebaşladığı an bit- miştir her hikâye~" Istanbul Sanat Merkezi 2. Kat (254 96 96) Parktanyorumsuz insan tarifleri Sıth Kösemen 'in 'Olma Hali' adlı sergisi PamukbankFotoğmfGalerisi 'nde ÖZLEMALTUNOK Sıtkı Kösemen, kurgudan uzak, dra- matik öğeleri kullanmadığı, yorumsuz insan fotoğraflanyla fotoğrafın gerçek- liğini sunuyor 'Otana Hali' ısimli sergi- sinde. Kösemen'ın fotoğraflan 23 Ara- lık'a kadar Pamukbank Fotoğraf Gale- risi'nde sergileniyor. Sergıde BeralMad- ra'nın, Kösemen'in fotoğraflan üzeri- ne yazdığı bir metin de yer alıyor. Sa- natçı, 'Ohna HaK'nde 'varoluş'tan yola çıkarak anlam yüklemeyı en aza indir- gediği, yorumsuz, kurgusuz fotoğrafla- nyla rastlantısal bir şekilde, suıırh bir süre içinde insanlan görüntülüyor. Gö- rüntüler dünyasında, alışılagelmiş norm- lar çerçevesinde oluşturulan görüntüle- re karşılık, 'olan'ı. 'ohna hali'nı göste- ren fotoğraflar sunuyor. 'Bugünündün- yasmda yorumsuz bn-insan resmiyap de- seler, ne yapardm' sorusunun kaygısıy- la 'varohış'u sorguluyor Kösemen. "2000 yılında Türtdye'de var olan in- sanlan yorumsuz bir şekilde nasılgörün- tüleyebUirün, diye düşündüm. Buradan yola çıkmca herkesin paylaşüğı, kimse- nin şahsi hayatmm ohnadığı, ortak kul- lanıma açık bir mekân olan parkı seç- tim." Ortak kullanıma açık, kozmopolit bır kent mekânuıda köylü, kentli, çocuk, yaşh pek çok insan girmış Kösemen'in kadrajına. Sanatçı, zamanı tamamen ser- ginin oluşturulduğu süreyle sınırlayarak kesıyor çahşmasını.''lnsanlann kendi aralanndaki iaşldden kaynaklanan o anı vennek amacını taşryor fotoğraflar. Mükemmel bir zamanı yakalama kay- gun olmadL sadece insanlan bir şekilde tariflemek istedim. Fotoğraflanmu fo- toğrafin kuDanım şekilleri ya da fotoğ- rafin varoluş sebebüıe bağh enstantane edflen şeyleri tasariamadan çektim." Üç haftalık bir süreçte, öğle saatlerin- de, Taksim'de bir parkta çekilen fotoğ- raflarda 'hayatm insanlaria yaşanan bir şey olduğunu, onlar yoksa ben de yo- kum' duygusunu yakalamış Kösemen. Insanlann yorumsuz hallenne tanık ol- maya çalışıyor sanatçı, bizi de bu tanık- hğa davet ediyor. Bir parkta, görüntü- lendiklerinden habersiz olan insanlar, olduklan gibi, oturduklan yerde, bir din- lenme anında, belki de farkında olma- dıklan bir ortaklığı paylaşırken yansı- yorlar fotoğrafa. Bu buluşma mekânın- da dalgın, kızgın, neşeli.. farklı duygu- lanımlar içindeki insanlann ortak yanı, bir süreliğine o parka ait olmak veya o "Insanın sadece negatif ve pozitif haOeri yok. Tarifı ve olma hali var." parkta var olmak. Birbirlerine benze- yen, gündelik bir anı yaşayan insanlar, dikkatli baktıkça farklılaşmaya ve birer birer anlam kazanmaya başlıyorlar. "Bu- günün kent yaşamında insanlar neler yapryor, kimler var, neler ohryor, bunu yakalamaya çalıştım. Doğal halleriyle oturan insanlan, sadece 'insan' olarak görünfülemekti amacım. Aynca. fotoğ- raflan incelediğiniz zaman tükefici top- hununyarantanasmdakigarip evrensel- Kkde dikkati çekiyor. BufotoğraflarNew York'ta da çekihniş olabüirdi. Bir ha- ham, bluej eanli, be> sbol şapkalı gençler, bir zencL yaşh kan kocalar her yerde rastiayabileceğüniz insan tipiemeJeri.'' Fotoğrafla insanı anlatmanuı felsefe gibi olduğunu düşünüyor Kösemen. Dünya görüşünü anlatabihnek için bır araç fotoğraf. "Bu yüzden, fotoğrafin tekniktaranndan çok, gerçeklik duygu- sunu anlatan tarannda kullanabilece- ğim yollan denedim." Fotoğraf ve resim arasındaki fark ise sadece kullandıkla- n araçlar. "Fotoğrafla bugün en deney- seü yakalamak da mümkün. Kimyasal- la, baskı şekilleriv le çok farklı şeyler ya- püıyor. Fotoğrafin deneysel ve belgeselyö- nü resim kadar açık, resimle aynı para- lellikte gjdiyor." Kösemen, insanlan kla- sik resim kurallanyla sunarak yağlıbo- ya resımlerdeki gibi natüralist bir yak- laşım sergiliyor. Sergide yer alan fark- lı boyutlardaki fotoğraflar, çerçevesiz biçımde sunuluyor. Sanatçı, resimdeki gerçeklıği fotoğrafla eş kılmaya çalışı- yor. 'Bir şe\in olağanüstü ohnası için ola- ğan ohnayan bir durumu mu yansrtnıa- sı gerekir' sorusuyla sanatçı, sanatın tı- canleşmesine ve fotoğrafta kolay mal- zeme kullanımına da eleştıri getiriyor. "Bugün çoğu amatör fotoğrafçırun kul- landığı bir format \ardır, az görülen bir insanı öne çıkarmak. Örneğin yaşhhğı, fakirliğu sakatkğı ya da erişUeme>ecek güzeli vıırgulayan bir format bu. Maga- zin ve basın fotoğrafçdığma girecek bu tür fotoğraflan, bugün Türioye'de yaka- lamak hiç zor değJL Oysa insanın sade- ce negatif ve pozitif haÖeri yok. Tarifı ve ohna hali var." Fotoğraflar üç haftalık bir süreçte, öğle saarterinde. Taksim'de bir parkta çekilmiş. Ayşe Erkmen'in 6 Yarısı' Tokyo'da KühurServisi-Ayşe Ertanen, son kişisel sergisini Japonya'nın Tokyo kentinde açtı. 'Galerie Deux' çağdaş sanat galerisinde açılan sergi 'Yansı' adını taşıyor. Yapıtını hep içine girdiği bağlamla ilişki içinde gerçekleştiren Erkmen, bu kez de yine galerinin mekânsal bağlamma katılan ve bu bağlamı yeniden üreten bir çalışma gerçekleştiriyor. Bu yeniden üretim sürecinin araçlan ise Japonya'nın geleneksel dünyasuıdan kaynaklanıyor. Erkmen çalışmasında, 'Galerie Deux'nün zemin ve duvar çeperlerinden oluşan modelini yan ölçekte küçültüyor ve bu işlemi beş aşamada tekrarlıyor. Böylece ortaya çıkan farklı büyüklüklerdeki beş model ise galeri mekânına asılı kalıyor. Erkmen çağdaş bir mimari yapıda yer alan galeri mekâmnı yeniden üretirken Japonlann geleneksel yapı malzemelennden biri olan 'washi' kâğıdmı kullanıyor. Hammaddesi pirinç olan ve günlük yaşam nesnelerinde, özellikle de aydınlatma elemanlannda kullanılan Svashi' kâğıdı, geleneksel Japon kültüründe önemli bir yere sahip. Erkmen bu malzemelerden ürettiği modellerin tavan çeperlerini boş bırakarak galerinin aydınlatma elemanlannı taşıyan tavarunı ortak bir üst çeper kılıyor, böylece her model bir ışık kaynağına dönüşerek malzemenin işaret ettiği geleneksel aydınlatma öğesine de gönderme yapıyor. İFSAK, Aralık 2000 Fotoğraf Yarışması sonuçlandı • Kültür Servisi - İFSAK, Aralık 2000 Fotoğraf Yarışması sonuçlan açıklandı. 4 Aralık tarihinde yapılan, 'Günaydm' konulu 'Ayın Siyah-Beyaz Yanşması'nda, seçici Ufuk M. Duygun taranndan Ibrahim Ayşıl, Vedat Konyalı, Sevda Çoruh başanlı bulundu. 7 Aralık tarihinde yapılan 'Günaydın' konulu 'Ayın Saydam Yanşması'nda da seçici Alberto Modıano tarafından Vedat Konyalı, Tufan Kartal ve Arzu Senyurt başanlı bulundu. Paris'te cinayet sergisi • PARİS (AFP) - Fransa'nın başkenti Paris'in, modern gerilim romanlannın en önemli kaynaklanndan birini oluşturduğu gerçeği, 'Les Crimes de Paris' sergisinde ortaya çıkıyor. Fransız Devrimi ve Birincı Dünya Savaşı arasındaki dönemde özellikle şehrin Latin mahallesinde meydana gelen suç olaylannı gözler önüne sermeyi amaçlayan sergi, Paris Tarih Müzesi, Polis Müzesi ve pek çok kamusal ve özel arşivden alınan materyali içeriyor. Paris'in taverna, kabare ve pansiyonlannın karanlık dünyasının birçok gerilim yazanna esin kaynağı olduğu bil?ni\or Sergi. gerçek dokümanlar ve düş ürünü>apıtlaıı bır bütıiıılük ıçındt. bırleştırerek şehrin karanlık yaşamına ışık tutuyor. Rembrandrın portresi 20 ntilyon pound'a satridı • LONDRA(AFP)- Hollandah ressam Rembrandt'ın '62 Yaşında Bir Kadınm Portresi' isimli tablosu, Oıristie's'te yapılan bir açık arttırmada 19.8milyon pound'a ahcı buldu. Adının açıklanmasını istemeyen alıcınuı Londralı bir koleksiyoncu olduğu tahmın edılıyor. 1632 tarihli tablonun, sanatçının en önemli yapıtlanndan biri olduğu belirtiliyor. Uuslararası Plastik Sanatlar Derneğrnde yeni yönetim • Kültür Servisi - Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği aralık ayı başında yaptığı genel kurul toplantısında yeni yönetimini seçti. Derneğin genel başkanlığına Mehmet Güleryüz, ikinci başkanlığına Bedri Baykam, genel sekreterliğine Zahit Büyükişleyen, saymanlığına Ismet Değirmenci, diğer yönetim kurulu üyeliklerine ise Meryem Ancan, Mustafa Karyağdı ve Neriman Polat getirildi. Yeni başkan Mehmet Güleryüz, sanatın saygınhğını, sanatçı haklannın bekçüiğini ve demokrasi mücadelesini sürdüreceğini açüdadı. llk olarak Türkiye'de gerçek sanat ve düşüncenin onurlu ve kalıcı kimhğiyle gelecek kuşaklara gereken biçimlerde ve ifadelerde sunulmasını amaçladıkJannı belirttı. UPSD'nin Türkiye'nin demokratık laik ve üniter bır hukuk devleti olarak varlığrnı geliştirmesi, iç banş ve huzurunu sağlaması. düşünce hayatı ve kültürel zenginliklerinin her türlü yeni imkânlarla önünün açıhnası ve uluslararası diyaloglann sürmesine katkıda bulunacağmı açıkladı. Saramago, bilgiye ulaşmadaki eşitsizliği eteştirdî • BUENOS AİRES (AFP) - 1998 'de Nobel edebiyat ödülünü alan Jose Saramago, yeni kitabı 'La Caverna'nın (Mağara) tanıtımı için Arjantin'e gitti. Yazar yaptığı konuşmada, zengin ile yoksul arasında bilgiye ulaşma konusunda da bir eşitsizbk olduğunu söyledi. Saramago, bilgiye sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki farkın bir uçuruma dönüştüğünü ve bunun kaygı verici olduğunu belirtti. BUGUN • ALMAN KÜLTÜR IVffiRKEZt'nde '3. Uluslararası Uzakdoğu Fihn Festivah' kapsamında saat 12.00'de 'Kaynar Sıcak', saat 14.15'te 'Gelibolu', saat 16.30'da 'Tutku' adlı filmler gösterilecek. (249 20 00) • CEMAL REŞİT REY'de saat 19.30'da Istanbul Büyükşehir Belediyesi CRR Senfoni Orkestrası'nuı konseri yer alacak. (232 98 30) • ÎŞSANAT'ta saat 19.30'da 'Istanbul Klasik Türk Müziği Orkestra ve Korosu' çağdaş müzik ustalannın besteledikleri Yahya Kemal şiirlerini sunacak. (316 00 00) • KÜLTÜR DOSTLARI DERNEĞt'nde saat 18.00'de Feyza Hepçilingirler'in 'Türkçemizin Bugûnkü Durumu' başlıklı söyleşisi yer alacak. (391 54 10) • BABYLON'da saat 23.00'te 'John Surman Ouartet'in'konseri izlenebiür (2<>2 7 ? 68)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear