23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA JvLJijJ. LJxt. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 GilbertMelville Grosvenor, National Geographic'in Türkçeyayımlanmasından hoşnut 'İstanbul öyküleriyle büyüdüm' Frederick Siınpich -192 l'de Karaköy, bugûnkü Perşembe Pazan'na doğru. Kültûr Servisi - Bak Bir Varmış Bir Yokmuş - İmparatorluktan Cumhuriye- te tstanbuT fotoğraf sergisiyle tstan- bul'un, Osmanlı'nın son zamanlanndan 1970'lere uzanan panoramasına ışık tu- tan National Geographic, nisan ayından itibaren Doğuş Dergi Grubu bünyesin- de Türkiye'de yayın yaşamına başhyor. Türkiye, derginin kendi dilinde yayım- landığı 21. ülke. Bugün dünyada 11 mil- yondan fazla abonesı olan dergi, nesnel gazeteciliğin dûnyadaki öncülerinden. 13 Ocak 1888'de, coğrafyayı sevdir- mek amacıyla avukat Gardiner Greeoe Hubbard ve 33 arkadaşının kurduğu Na- tional Geographic Society, bir süre son- ra Onlü National Geographic Magazi- ne'e dönüşecek olan bülteni çıkarmaya başlarlar. 1898'deHubbard'ınölümüy- le, mucit Graham Befl demeğin başına geçer. Istanbul Robert Kolej' in tarih öğ- retmeni Grosvenor'un Istanbul'da do- ğan iki oğlundan bin olan Ethvin, Bell'in yanında derginin yardımcı editörü ola- rak çalışmaya başlar. Graham Bell, 1899'da başkanlığı 26 yaşındaki Gros- venor'a bırakır. Bir yıl sonra derginin üye sayısı 74 bine çıkar. 1912 'de dernek bir bilim kurulu oluşturarak keşif gezi- leri ve projeleri fînanse etmeye başlar. 1955'te Grosvenor, yerini oğlu MerviDe BellGrosvenor'a. o da 1967'de oğlu Gfl- bert Mervilk Grosvenor'a bıralor. Dün- yanın hemen hemen bütûn ülkelerinde satılan dergi, Ingilizce dışındaki ilk ba- sımını 1995'te Japonya'da yaptı. Dergi bugün Ispanyolca, Italyanca, Yunanca, îbranice, Norveççe gibi pek çok dilde ya- yımlanıyor. National Graphic'in kuruculanndân 'oğruluk, National Geographic'in değişmeyen en yaşamsal özelliği. Kurulduğu günden beri, teknoloji elverdiğince en yüksek baskı ve fotoğraf kalitesine ulaşmaya çalıştı. Her zaman doğru, belgelere dayalı, tartışmasız gerçekler üzerine kurulu oldu. Dergi, Türkçe olarak da özgünlüğünü koruyacak ve yüzde 15'lik bir kısmı Türkiye'ye özel olacak.' Gilbert Grosvenor'ın torunu, aynı za- manda National Geographic'in yönetim kurulu başkanı olan Gilbert Melville Grosvenor, bu birlikteliği duyurabilmek içinlstanbul'daydı. Grosvenor'la, ailesi- ne özel bir bölümün de yer aldığı Nati- onal Geographic'in fotoğrafianyla düzen- lenen 'tmparatorluk'tan Cumhuriyete İstanbuTun sergı mekânında konuştuk: Atilla Atalay'a göre mesajı olmayan bir mizah türünden söz edilemez // süahlardan birVengüçl METtNHAKYERt Memleketın sayıb mizah yazarianndan bin, Ariz Nesin'in "Benden sonraovar" diye tanımladığı Afi- te Atatay'ın 11. kıtabı 'HayaBer Kâhyası' bugün- lerde elden ele dolaşıyor. Atalay, kendisi için dede- ğişik sayüabüecek anlatım tekniklerini kullandı- ğını söylüyor 'HayaDer Kâhyası'nda. Biraz özya- şamöyküsei, çokça mizah ve lezzetli bir anlatun bi- çimi. Atalay'a 11. kitap bahanesiyle mizahın ve mi- zah dergiciliğinin yazgısma ilişkin sorular da sor- duk. - Mizah dergSerinin sayılan hem azaklı hem de okurtannı önemh' ölçdde yitirdi.Tek partiK dönem gibi, neredeyse Leman'la tek dergfli bir dönem ya- şaıuyor. Neden böyie oldu? ATtLLA ATALAY - Yaygın tirajh mizah dergi- lerinin azalması hiç de iyıye işaret değil. Çünkü mi- zah dergileri, öteden beri haftalık ya da aylık birer yayın organı olmanın dışında okul niteliği taşıyan kurumlar. Şu anda yazılı ve elektronik basında us- ta işi mizah yapan birçok insan bu dergilerdeki us- ta-çırak iîişkısmden yetişme. Geçmişte de Aziz Nesin. Rıfat Dgaz. Turhan Sdçuk, AH Ulvi, Semih Bafcıoğhı, AHan Erbulak, Snavi Süalp, Ismet Çe- likgibi birçok büyük usta aym dergilerin çatısı al- tında, hatta çoğu zaman bırlikte çalışmışlar. Bu anlamda mizah dergilerinin kapanması ya da sa- yılannm azalması çok büyük bir kayıp... - Bu. tophunsal açıdan da ohımsuz bir şey değil mi? ATALAY - Tophımdaki sosyal dmamiklerde de olumsuz bir değişime işaret ediyor tabii. Bunca çe- te ve hortum hadisesiyle programlan birbirinin ay- ntsı sıyasi partüerin arasında adamakılh sıkı birmu- halefetin yapılabileceğı platfomılar azahyor diye düşünüyorum. Oysa mizah tam da böyle dönem- lerde yaygınlaşıp ağırhğmı arttınr. Bu durumda hayatm heralaıunda mizahm gücünü kullanarak mu- halefet yapan çok daha fazla dergi olması gereki- yoroysa. -Karikatürcümüz boL ama Türkrıe'de mizah ya- zan borsasmda sıkmüsı var gibL Ne oldu? Neden mizah yazan çıkmryor arbk? ATALAY-Ashnda bu anlam da gerçekten müm- bit topraklar üzerinde yaşıyoruz. Ama mizah ya- zariığı şündınin gözde mesleklerinden değil gali- ba. Çoğu genç arkadaşım, zekâ pırıltılannı uzun ve oldukça zahmetli bir yol yerine chat ortamla- nndaki gelgeç muhabbetlere saçmayı yeğliyor. Bir ara, dırekt 'sitendapçı" olarak hem servete kavuş- mayı hem de sitendapçılarla çıkan manken kızlar- dan nasibini abnayı hayal ederek haldırhaldır ken- dilerine tekst yazan insanlar vardı. Ama onlann mi- zahla uğraşmak, yazıyla derdini anlatmak gibi bir dertleri olmadığından kâğıt kalemle olan serüven- leri kısa sürdü tabii. Bir de 'yazar öğütme malrine- â' gibi çalışan televizyonlar var elbette. Mizah der- *3iirden türküye, gazetecilikten bilim adamlığına birçok alandaki anlam kaymasından mizah da kendi payına düşeni aldı. arunumuz gençliğinin kendilerine ait bir mizah anlayışına henüz sahip olmadığını düşünüyorum. gileri birer ikişerkapanıp mevcutlan da ekonomik çıkmazlarlaboğuştuğu için. ashnda çok iyi mizah yazan olabilecek birçok insan doğrudan televizyon- larda çalışmaya başlıyor. Ama yazılan her şey te- levizyon yöneticileri ve yapmvcılar tarafindan ıs- rarla vasatm alnna çekildiğinden söz konusu me- tinler mizahın büyüsünü yitirip sıradan tekstler ha- line geliyor. Sonuçta ortaya Ferhan Şensoy'un de- yişiyle "Aptallara güzel gelen tetevizyon dizüeri", bunlan yazmak zorunda kalan mutsuz "metin ya- zarfan" çıkıyor. 'Mesaj kaygısız' mizah çeşidi -Türkiye de,baştabankalarolmakûzere her şe- yin içj boşaltdıyor ya. Mizahm da içi boşarakh mi ATALAY- Şiirden türküye, gazeteciükten bilim adamlığına birçok alandaki anlam kaymasından mizah da kendi payına düşeni aldı tabii. Şu sıra bir- takım magazin programlannda şarkıcı futbolcu manken nüfusuyla program sunuculan arasında geçen sözde komik diyaloglar ya da eğlendirici reklam spotlan ve bazı DJ-VJ muhabbetlerinden yola çıkarak 'yaşadığıııuzdönemedair yeniveyay- gm bir mizah anlayışı vardır, o da şudur' demek mümkün değil. Bunlar. kolay tanımlanamayacak başka türden rahatsızlıklar. Ama moda deyişle i mt- saj kaygısız' bir mizah çeşidinden elbette söz edi- lebılir. Bu hamaset cennetınde 'mesaj vereyhn de aDaş alayım' cinsinden o kadar çok cümle kurulu- yor ki, bu durum evvel ezel mizahın konulan ara- sındadır. Fakat son tahlilde mesajı olmayan bir mi- zah türünden söz edilemez. En absürd mizah bile ashndaklasikdramatik yapmın ne denli epriyip yıp- ranabildiğini gösteren bir eğretilemedir. Mizah, doğası gereği, 'ohnasıgereken şudur' cümlesira hep sorgular. Şimdilerde bunu, 'zort' dedün mizah ol- du diye algılayanlar da yok değil. - Kuşaklar arasında mizah anlayışında farkhlık- larvar kuşkusuz. Bugünün e-mail gençliği nasd ba- kıyor mizaha? ATALAY- Gençlik, insan yaşamının henüz tam 'hayatgaflesi'ne dahnadığı, dolayısıyla hayatla da- ha fazla hesaplaşıp muhalıf olduğu bir dönem. Mi- zah da yaşamla hesaplaşırken kullanılabilecek en güçlü silahlardan biri. Ama günümüz gençliğinin bu anlamdakendilerine ait birmizah anlayışınahe- nüz sahip olmadığını düşünüyorum. Dergileri bir kenara bmîkacak olursak kendilerini daha rahat hissettikleri sanal ortamlarda ya arak Amerikan esprileri ya da din, cinsellik gibi tabu sayılabile- cek konularda sadece yasağı kıyısından delen sığ esprilerle iletişim kuruyorlar. Çok kanalh televiz- yonıın an yıl, internetin birkaç yıllık bir geçmişi olduğu düşünülecek olursa bu şaşkınhğın gelip geçici olduğu söylenebilir. Şu anda yok. ama ben- ce çok yakm bir tarihte gençler bu dönemle birlik- te anılacak bir mizah anlayışı geliştirecekler. Çün- kü arük zamanı geldi. Tüm bu olup bitenler ara- sında bardak usulca doldu ve kaçınılmaz olarak bu döneminmizahçılan da çıkıp yepyeni bir şeylersöy- leyecekler. • • • '\Jç Kııruşluk Opera 9 Izmit'te Knltfir Servisi - Üç yılı geri- de bırakan Izmit Büyükşehir Beledıyesi Tiyatrosu bu sezon Bertoh Brecht'ın 'ÜçKuruşhık Opera'sı ıle ızleyıci karşısm- da. Malcolm Keith Kay'in yö- nettiği müzikal oyunda Tardu Flordun, Engin BenlL Esra Be- zen Bilgin, Betül Çobanoğlu, Ahmet Yaşar Özveri, Eylem Tannver SÖkmener, Mehmet Çevik, Aydın Sigah, FundaÖ- han, Veysel Berikan, Meltem Ozsavaş, MeUh DüzenlL Banş Falay, Ibrahim Şendoğan, Zeti- haÇetinkaya,ŞafakKarali, Ser- hat Tulumluer, Lfuk Aşar, Ta- nk Keskiner, Ebru Kara, Aysel Yümazve Mehmet Serimerrol alıyor. Yücel Erten'in çevirisi ve TüKn Ceylan'uı dramaturji- sıyle sahnelenen oyunun mü- ziklen Ahnan asılh Amerikan bestecı Kurt VVefll'e ait. Tiyatronun repertuvannda bu yıl aynca, Yücel Erten'in sah- neleyeceğı Güngör Dümen'ın 'DefiDumrul've DanielSouli- er'nin sahneye uyarlayacağı Moüere'in 'DonJuan' adlı oyun- lanmn yanı sıra genç yazar As- hhan Ünlü'nün 'Şahmeran' ad- lı gölge oyunu da yer alıyor. 'Üç KuruşhıkOpera' 1-2-3 ve 8-9-10 Aralıksaat 20.00de Sü- leyman Demirel Kültür Mer- kezi'nde izlenebilir. (Tel- 311 59 00) Brecht'm müzikal oyununu Malcolm Keith Kay yönetiyor. -Yüz yıh aşkm bir sfiredir yayunlanan National Geographic Magaane'in fefae- fesini ve bugüne kadar \ arlığını nasd ko- ruduğunu anlatabilir misiniz? GİLBERT GROSVENOR-Dergi ku- rulduğundan beri en önemli misyonu coğrafi bilginin ve eğıtimin geliştiril- mesi üzerine kuruluydu. Bugün de aynı misyon geçerlidir. Amaç değişmedi, ama bu işi yapma şeklimiz oldukça değişti. Doğruluk başmdan beri temel prensibi- mizdi. Bu da National Geographic'in de- ğişmeyen en yaşamsal özelliği. Kuruldu- ğu günden beri teknoloji elverdiğince en yüksek baskı ve fotoğraf kalitesine ulaş- maya çalıştı. Bu arada profesyonel coğ- rafya uzmanlığının ötesinde, geniş halk kitlelerine de coğrafyayı sevdirmeye ça- hştı. 'Detaylara bile önem verdik' - Dergi, özgünlüğünü ve temel pren- siplerini korurken bugüne hangi yeniMk- terieulaşb? GROS\TJVOR - En önemli misyonü- muz, fotoğraf sanatınm ve teknolojisinin gelişmesine yapöğımız katkıdır. Ilk su- altı fotoğraflanm, dünyamn ilk ada fo- toğraflarım, ilkrenkh fotoğraflan -ki bir kısmı elle tuşe edilmiştir- biz yayımla- dık. 35 mm'lik Kodachrome fıhnlerini ve Leica fotoğraf makinelerini ilk biz kullandık. Bu da fotoğrafçıhğa büyük bir hareket özgürlügü kazandırdı ve yay- gınlık kazanmasını sağladı. Havacılık tarihinde de önemli bir im- zamızvar. 1934'tebalonladünyanınyu- varlaklığmı tespit eden ve uzaya giden ilk astronotlann fotoğraf çekımıni de Nati- onal Geographic yapmıştır. Tüm bunla- n sürekli çalışarak ve araştırarak başar- dık. - Derginin evrenseDeşmesini sağlayan bu unsurlann yanı sıra iuzh bir geh^ÖB çizgisi görülüyor. GROSVENOR - Dergi, her zaman doğru, belgelere dayalı, tartışmasız ger- çekler üzerine kurulu oldu. Bu anlamda insanlan yönlendirmeye çalışmadık. Der- ginin rotasını tartışma alanlanna da yö- nelttık. Kimyasal kırlenme, nükleer güç, yasadışı hayvan ticareti ve insanın evri- mi gibi konular dergide ele alınmayabaş- ladı. Okullar, eğitim merkezleri doğru haber ahnalıdır. Derginin okullarda oku- tulmasmın nedeni de budur. Biz bugüne kadar çok küçük detaylara bile fazlasıy- la önem verdiğimiz için başanlı olabü- dik 'Ailemin İstanbuPIa bağları var^ -Derginin Türkiye ayağında nasıl fark- bhklar olacak? GROSVENOR-Dergi, Türkçe olarak da özgünlüğünü koruyacak. National Ge- ographic Türkiye'de oldukça deneyimli bir ekip tarafindan oluşturuluyor. Bütün dünya ülkelerinde eşzamanda ve aym içerikle yaymılamyor, bu özelliğiyle de diğer lisanslı dergilerden farklılaşıyor. Bunun yamnda yüzde 15'lik bir kısmı ise Türkiye'ye özel olacak. - Türkiye'ye olan bu ilginin nedeni ne- dir? GROSVENOR-Birincisi, aileminbu- rayla bağlan var. Dedem 23 yıl Istan- bul'da tarih öğretmenliği yaptı, ondan pek çok Konstantinopolis hikâyesi din- leyerek büyüdüm. - Sergj kapsammda aflenize aynlan kıs- ma, yani kendi özel tarihinize dair nekr hissettiniz? GROSVENOR - öncelikle bir kente 90 yıl boyunca bakabihnek noktasında olmaktan etkilendim. tkincisi, ilk dö- nemlerdeki fotoğrafçılann çoğunu tam- yorum, onlann fotoğraflanm görmüş ol- dum, onlann mesleksel gelişim çizgisin- deki ilerlemeyi gördüm. Ve zaman içe- risinde fotoğraf tekniği ve kalitesindeki değişimi gözlemledim. Sergi kapsammı 20. yüzyılm tamamına yayılan bir arşiv sergisine dönüştürebilmek bundan son- raki amacımız olmalı. Bu fotoğraflarda modern bir kent olarak tstanbul'un ola- ğanüstü değişimıni gözlemlıyorum. Bu yıl seklzlnclsl düzenlenlyor Yılın Genç Müzisyeni Yanşması Kültûr Servisi - The Bntısh Council'in 'Yıhn Genç Müzisyeni Yanşma- sı' bu yıl sekizinci kez düzenleniyor. Çoksesli müziğin tanıtmıı ve genç müzisyenlerin destekİen- mesi amacıyla, her yıl farklı bir enstrüman ka- tegorisinde düzenlenen yanşma bu yıl Tahta Üf- lemeh Çalgılar (flüt, obua, klarnet, fagot) dalında gerçekleşecek. Yanşmanın birincilik ödülü, tngiltere'de bir yıl müzik eğitimi; ikincilik ödülü 3 ay eğitim ve üçün- cülük ödülü, yine tngilte- re'de 2 hafta müzık kur- su olarak belirlendi. Ödü- le değer görülen katılım- cılar, Manchester kentin- dekı Royal Northern Col- kge of Music'de eğitim görecek. Yanşma, 27 Mart 1976 tarihinden sonra doğmuş tüm Türk bestecilere açık. Yanşmacılar yapıtlanm engeç 11 Mart 2001 ta- rihinde saat 17.30'a kadar yanşma sekreterliğine tes- lim edebilecekler. Finale kalan 5 yapıt, Bilkent Senfoni Orkestrası tara- findan 27 Mart 2001 ta- rihinde halka açıkbirkon- serde sunulacak; sonuç- lar konser sonrasında jü- ri tarafindan açıklanacak. Ûdül kazanan yanşma- cılar ödüllerini 31 Mart 2002 tarihine dek kullan- mak zorunda. Yanşma jürisi ıse Gûl- şen Tatu, Cem Mansur, Taşkın Oray, Mahir Ça- karve JamesGourley'den (Royaf Northern Colle- ge of Music) oluşauyor. ilk gösterim yarın Adana'da Teepolykus' topluluğu Türkiye turnesinde Kültür Servisi - The British Council'm davet- lisi olarak Türkiye'ye ge- lecek olan ReeporykusTi- yatro Topluluğu 26 Ka- sım-8 Aralık tarihlen ara- sında 'Eşeği Sal Gitsin' adlı oyunla birturne ger- çekleştiriyor. Mick Barnfather'in yönettiği oyunda, hayali bir ülkenin gizli ajanı olan Yüzbaşı Santve adamla- nna, 'şüpheh'' olduğun- dan şüphelenilenbir ada- mı yakalama görevi ve- rihnesiyle, 3 ajanın başa- nyla tamamladıklan bu görevi, seyirciler için ay- rmtılı bir şekilde tekrar canlandırmalan konu edi- liyor. Kaçaklar, gizli bir konu, kılık değiştirme- ler, bir yüzbaşı ve yaban- cı bayraklar... Oyunda, aynca güldürü ve şarkı- lar da var. takma sakal- lar ve koyunlar da... Sa- dece eşek yok. 1993 'te Bim Masonta- rafindan kurulan Pe- epolykus (People-Like- Us: Bizim Gibi însanlar) Tiyatro Topluluğu'nun oyuncu kadrosu John Nichoison, David Santve Javier Marzan'dan oluşu- yor. Sözlü komedı, gül- dürü ve hokkabazlık ka- nşımı gösterileri ve özel- likle görsel yaraücılıkta- ki başanlan ile iyi eleş- ririler alan topluluk, ge- çen yıl içerisinde Avru- pa'dan Uzakdoğu'ya ka- dar toplam 6 ülkede 40 şehri kapsayan turnelere çıktı. Edinburgh Uluslara- rası Festivah' ve Londra Uhıslararası Mim Festi- vaü'nde de yer alan top- luluğun 19%'dan beri ya- rattığı gösteriler arasmda Let the Donkey Go', 'I Am ACoffee' ve 'Horses for Courses' yer alıyor. Topluluğun turne prog- ramı ise şöyle: Topluluk, 26 Kasım'da saat 20.00'de Adana Devlet Tiyatro- su'nda, 28 Kasım'da saat 20.30'da Antarya Devlet Tiyatrosunda, 30 Ka- smı'da saat 20.00'de tz- mir Devlet Tiyatrosu Ko- nak Sahnesi'nde, 2 Ara- lık'ta saat 20.00'de Istan- bul De\ktTryatrosu Tak- shn Sahnesi'nde, 4 Ara- hk'ta 20.30'da BursaTay- yareKültürMerkezi'nde, 5 Aralık'ta saat 20.00'de Eskişehir Anadolu Üni- versitesi'nde, 7 Aralık'ta saat 18.00'de ve 8 Ara- hk'tasaatn.OO'deODTÜ Kültür ve Kongre Mer- kezi'nde seyirciyle bulu- şuyor. BUGUN • DULCtNEA'da saat 23.00te Vmce VVatson'ın konseri izlenebilir. (245 10 39) • BABYLON'da saat 23.00'te 'GregOsby Quintet' konseri gerçekleşecek. (292 73 68) • BtLGİÜNtVERStTESİ'nde saat 14.00'te 'IL Amerikan Avangard FUmleri Haftası' kapsammda Amv Greenfield'in kısa metrajh filmleri gösierilecek. (216 22 22) • tŞSANAT'ta saat 19.30'da Vıktoria MuDova'nm Juhan Joseph'in piyanosu eşliğinde 'Through The Looking Glass' başlıklı konseri izlenebilir/3iö 00 00) • CEMAL REŞİT REY'de saat 19.30'da Panebianco & Del Monaco Gitar Ikflisi'nin konseri geı-çcklı.şcc^k. (232 9S 30;
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear