25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-18 KASIM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA J. U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Mehmet Eroğlu'nun romanı 'Yüz: 1981'in kahramanıhepimvdn birparçası Hayatta başrol oynamayanlara...ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Mehmet Eroğlu'nu okurlar, Adını Unutan Adam, Issızlığın Ortasında ve Yürek Sürgünü kitaplanyla tanıyor. Yazann son romanı YÛK 1981 ise hepimizin yaşamımızdan kesitler bula- bileceği bir kitap. Romanın baş kahramanının kitabın başında kendisini anlattığı satırlar daha da vurguluyor bu benzerlıği: "Hiçbir hayaan başrohînü mnamaya kalkışmadım; kendiminki- nin bile. Bu durum beni ne utandınyor ne de gö- revini savsaklavanlara özgü o iistü örtülii suçhı- luk duygusuvLa yüklüyüm. Derier ki, geçmişe sıgmayan, aıuiasnramadığımız inatçı hayatlar kendini yazdınr; ötekiler. yani kâğıda döküleme- yenJer yaşanmakla rükenirler, çünkii kalıcı ösde- ri yoktur. Yazılan ve tüketilen; böyle bölerek ba- karsamz, hayatım bu iki tanımın arasmda -tüke- tilene yakuı- öylece duruyor. Kısaca, ne iyi ne de kötü: sizinkine benzer, olağan bir hayat demek bu." Hıçbır hayatın başrolünü oynamaya kalkış- mamış, tutku ile arasına sisli bir uzaklık yerleş- tirmiş, ihşkiyi aşka yeğleyen, erdemler ve ıde- allerle akrabalığı olmayan, yüzündeki gizin pe- şine düşen bir anti-kahramanı anlatıyor Mehmet Eroğlu bu kez. 'Göndermelerde bulunan bir figür' - Siz, Türkiye'nin siyasal geçmişinde öoeınü yer • tutan bir dönemin tanıklanndansınız. Bu özelK- ğinizi, daha önce yayınüadığınız Issrdıgın Orta- sında, Yanm Kalan Yürüyüş, Adını Unutan Adam gibi romanlannızda beürgin bir biçimde eie aldınız. Ancak bu kez kahraman değü bir an- ti-kahraman çıkanyorsunuz okurun karsısına. Yüz: 1981'de, diğer khaplarmızdan farkh olarak bir üshıp degişikliğine gittiğinizi söyleyebüir mi- yiz? MEHMETEROĞLU-Gözlemlerinızde hak- lısınız. Daha önce yazmış olduğum ve sizin de söz ettığiniz romanlanm, adının yanı sıra kah- ramanlanyla birlikte anıldı. O kitaplanmda çok beürgin kahramanlar, isimler kullandım. Ama bu romarum böyle değil. Bu kitapta, çok büinen, he- pimizin yakından tanıdığı bır ınsanı anlatıyorum. Ashnda bu seferki kahraman herkesten, hepimiz- den bir parça taşıyor. Daha doğrusu Tûrkiye'nin son yırmi yılında ortaya çıkmış insan tipine çok benziyor. Bu anJamda temel değişiklik var. - Daha önce ele aküğmız kişileri biraz da ikon- laştınJmış flgürler olarak değerlendirmemiz mümkün mü? MEHMET EROĞLU - Evet. Bundan önceki kahramanlann ana sorunu kendileriydi. Kendi gizlerini arayan, kendilerini sorgulayan, sına- yan, inançlannı tartan tiplerdi. Cesaret üzerine yoğunlaşan kahramanlardı. Bu kıtap ıse tam ter- si bir yolda ilerliyor. Ashnda kahramanı bu şe- kilde çizdiğiniz zaman, öteki insanlık durumla- nnı da sorgulayabiliyorsunuz. Bu kahraman her adımda tam karşıtını çağıran, göndermelerde bulunan bir figür. Hiç sesi çıkmasa, böyle bir ni- yeti olmasa da sadece var oluşuyla, tam zıttına göndermeler yapıyor. Hepimizin yakından tanı- dığı bir ısim kısaca. - Ele aldığınız ve aynnülı bir biçimde anlatö- ğuuz kadınlar bizi nereye götûrüyor? MEHMET EROĞLU-Ana kadın kahraman- Lna kadın kahramanlar belki de hayatta değerli olan her şeyi oluşturuyor. Ana erkek figürü ise adı olmayan günümüz anti-kahramanını. Tıpkı soğuğun sıcağa akışı gibi kendisine âşık olan kadınlan da bir anlamda ölüme sürüklüyor. Bu da kitabın esas gizini oluşturuyor.' lar Işık, Duygu, Selda ve Ferda. Ashnda bu dört kadını yan yana getırdiğiniz zaman, çok büyûk ve anlamlı bir bütün oluşturuyor. Belki de ha- yatta değerli olan her şeyi. Işık, gerçegi; Duy- gu, duygulanmızı; Selda, aşkı; Ferda ise gele- ceği simgeliyor. Ana erkek fîgürü ise, adı olma- yan günümüz anti-kahramanını. Tıpkı soğuğun sıcağa akışı gibi, kendisine âşık olan bu dört ka- dını da biranlamda ölüme sürüklüyor. Ondan ka- dınlara bulaşan bir şey var. Bu da kitabın esas gizini oluşturuyor. Bunun ne olduğunu, kadın- lara neyin bulaştığını ve neyin yok ettiğini kita- bın sonunda keşfediyorsunuz. - Peki ya, Nazan ve Ziynet tipleri— MEHMET EROĞLU - Nazan, her türlü has- talığa karşı kendini koruyabiliyor. Çünkü o da aşktan değil, tıpkı kahraman gibi üişkiden ya- na. Âşık ohnuyor, sadece ilişki yaşıyor. Bu yüz- den de diğer kadınlann aksine ona hiçbir şey ol- muyor. Aslında Nazan da çok günümüze ait bir figür. Ziynet ise her insana uyabilir bir özellik taşıyor. Herbirimizin ıçindeki kötülüğü açığa çıkaran bir ayna. Yine de bütün bu kötü duru- şuna karşın Nazan'dan daha insancıl. '12 Eytûl birçok insanı yüzsüzleştirdi' - Romanınızın, Tûrtdye'niıı yakın geçmisini «mrgıılarttgını söylemek mümkün mü? MEHMET EROĞLU - Kitap iki aksta gidi- yor. En önemlilerinden biri; 1981 'de erkek kah- ramanın yüzünü değiştiren bir şey ortaya çıkı- yor. Bunun araştınhnası sırasında Tahir Bey gi- bi aynksı bir tipleme ortaya çıkıyor. Tahir Bey, feir ülkeye benzetebileceğimiz bir binanın çat- layıp kayan kısmında yer alıyor. Bu kahraman- larla özellikle birtakım politik gercekleri, Tan- n'yı, acı çekmeyi, işkenceyi aktarmaya çalıştım. Aslında son 30-40 yıldır Tûrkiye'nin üzerine geçirilmiş, maço erkeklerin hâkun olduğu bas- kı şemsiyesi var. tnsanlann neler yapabileceği- ni, neleri yapmamalan gerektiğini söyleyen er- keksi bir bakış bu. Tüm bunlara karşı bir duruş olarak da niteleyebiliriz bunu. - Siyaset ne kadar edebiyann içinde ya da dt- şuıda? MEHMET EROĞLU - Edebıyatla siyaset yapmıyoruz, ama sıyasetı edebiyann içinde çok önemli bir arka plan, gerçeklık olarak sunuyo- ruz. özellikle son 20 yıldainsanlann geldiği yeri tespit etmek açısmdan elbette siyaset çok önemli bir unsur. Son 20 yılda insanlan bir yer- lere sürükleyen en önemli etmenin politıka ol- duğunu söyleyebıliriz. 1981, öncelikle insanla- nn vicdanlannı sığlaştırdı. Eskiden vicdan, da- ha toplumsal, daha derindı. Toplumsal kaygılar ortadan kalktı. Böyle birdönemden söz ederken politikadan söz etmenin son derece doğal oldu- ğunu düşünüyorum. tnsanı araşünyorsanız, ken- dinıze tehlikeli sorular sormanız gerekir. tnsan kendini, tehlikenin ateşinde ısıtmadan saf haliy- le göremez. Bazı insanlann içine, tehlikeyle ısı- tıp bakmak gerekiyor. Böylece, varhğımızın gi- zi dediğimiz şeyi çıplak ve net olarak görebili- yoruz. Tehlikenin toplumda en fazla ortaya çık- tığı alan, politike ya da silahlı mücadele. Böyle bir durumda da doğal olarak büyük romanlar hep bu eylemlerin içinden yazılıyor. örneğin, 12 Eylül birçok üısanın yüzünü değiştirdi, belki de yüzsüzleştirdi. 6 Müzîk bir ahn yazısı 9 'Tîti', 'melez' müziğiyle farklı kültürler ve müzikler arasındaki arayışını sürdürüyor Kültûr Servisi -13 Kasım 1995 yılında yayın hayatına başlayan Açık Radyo 94.9,5. yılını Fran- sız sanatçı Thkrry 'Titi' Robin'ın katıldıgı özel bir partiyle kutladı. Radyonun kuruculan arasmda olan Ömer Mad- ra'nın 'çok geniş sesler içinde hem gezginci hem kökleri arayan 1 yanıyla Açık Radyo'nun yapısı- na çok uygun bulduğu Thıery 'Titi' Robin ve gnıbu, Akdeniz müzığinden Fas'a ve bir yanıy- la da Çingene müziğıne ve Doğu müziğıne uza- nan bir çizgide müzik yapıyor. Her firsatta müziğinin 'melez' bır nitelik taşı- dığını söyleyen Robın, farklı kültürler ve müzik- ler arasındaki serüvenini bir arayış olarak görü- yor: "Ancak benim için müzikal degO, ruhani bir arayıştir bu." 'üziktearadığım, duygularm doğrudan, bir şeylerin ardına saklanmadan yansıtılması. Teknik gelişmeye o kadar kaptırdık ki, yapüan işte ruh kalmadı. Bu yüzden de gerek müzikal stilde, gerekse söylemde, Doğu'nun ve Akdeniz ruhunun Batı'ya öğreteceği çok fazla şey var. - Müztği kendinize dönfik bir iç yokuluk ola- rak görürken tspanyoL, Doğu, Çingene ve Türk müziğini içinde banndıran çoksesü bir müzik ya- ptyorsunuz. ROBtN - Aslına bakarsanız müzıkte aradığım, duyguların doğrudan ve kaçamaksız, bir şeyle- rin ardına saklanmadan yansıtılması. Batı'da bu durum kayboldu. artık ınsanlar duygulannı direkt ifade edemiyorlar. Ama Çingene dünyasında bu hâlâ böyle. Bu yüzden kendimı onlara yakın his- sediyorum. - Batı'da aracısız bir müziğin olmamasının ne- deni nedir? ROBtN - Teknik gelişmeye kendimizi o kadar kaptırdık ki, her şey teknik açıdan mukemmel ol- sa bile, yapılan işte ruh kalmadı. Doğrudan kon- fonı anyoruz aslında. Teknik açıdan mükemmel- liği ararken birçok şeyi kaybediyoruz böylece. Ör- neğin şiirle, şiirsel söylemle uğraşan kimse kal- madı. Bunun bir geçiş dönemı olduğunu kabul edıyorum ama, bugünü değerlendirdigımizde du- rum açık bir şekilde bunu gösteriyor. Bugünün gerçeği, tekniğin ınsanlan daha çok ılgilendiri- yor olması. Bu yüzden de gerek müzikal stilde gerekse söylemde, Doğu'nun ve Akdeniz ruhu- nun Batı'ya öğreteceği çok fazla şey var. Batı'da ınsanlar kendi köklennı yitırmış dunımdalar, oy- sa Doğu'da ınsanlar kendi kökleri ile hâlâ gurur duyuyorlar. Gelişme kesuılıkle gereklı, yadsına- maz ve engellenemez bir unsur, ancak nereden geldiğimizi unutmamak gerek. 'Bir medyum gibi hareket edhorum' - Müziğinizm pencereden bakıvur hissi uyan- dırmasuun nedeni de farkh ülke müzUderini bir arada göstermek mi? ROBtN - Umanm müzığim kendi içinde bü- tün bu kültürlen banndınyordur. Yahıizca pen- cereden bakıyor gibi değildir. Kendimizi ve mü- zığımızı tanımlarken 'melez' sözcüğünü kullan- mamızın sebebi de bu. Bu bana göre bir tür alın yazgısı gibi bir şey. Yaşamım da farklı kültürler- le bir arada geçtiği içın, müziğım de bu yolda iler- liyor. Kendi hayatım, kendi müziğim aynı za- manda. Ama farklı kültürlerin bırbınnı ezmeme- sı, müziğin içinde eşit ağırlıkta yer alabılmeleri gerekir. - Doğaçlama ve yoruma ağırhk verroenizin ne- deni de, müziği bir ahn yazısı olarak görmenizin bir sonucu mu? ROBtN -Aslında bır medyum gibi hareket edi- yorum. Doğaçlama yaparak ışin özüne ulaşma- ya çahşıyorum. Bu yol, benden daha güçlü bir şey. Karar verip doğaçlama yapacağım kültürlen bir araya getireceğım diye hareket etmedim. Söyle- mim hiçbir zaman bu olmadı. Alın yazısı bura- da devreye giriyor. Duygulanmızı müzığimızle ifade etmeye çalışıyoruz. -Ud vetaHa ömeğindeolduğu gibi. kurulan fark- lı biçimsel iUşkiler, görünmeyeni göstermek anıa- cımı taşıyor? ROBIN - Sanat görünmeyeni göstermek ıçin yapıhr zaten. Sözcükler artık bır şeylen ifade et- meye yeterli olmadığı zaman yardımınıza koşar. tçımdekileri dışavurmak ıçın kendi kültürümden yaTarlanamıyorsam eğer, başka kültürler yardı- mıma koşar ve ben onlardan yardım isterim. Bir zamanlar Avrupa, müzikal açıdan beslenebilmek için Batı'ya dönmüştü yüzünü, Amerika'daki müzisyenlerin yaptıklan üzennden bır şeyler ya- pıyoriardı, oysa Doğu birçok açıdan daha zengın- di. Bu yüzden bir yüzümü Doğu'ya döndüm. Ferzan Özpetek'in üçüncii filmi İtalyan basımna tanıtıldı Fihnin başroı oyunculan Stefano Accorsi ve Margberita Buy yönetinen Özpetek'k birlikte. 'Perilerle karşûaşiyoruz ama onlan tanımtyoruz' ROMA (AA) - Ferzan Öz- petek'in üçüncü fihni *Ca- bil Periler'. 15 Kasım'da ya- pılan bir basın toplanüsıyla İtalyanbasınmatanıtıldı. Ge- çen temmuz ayı ortasmdan iti- baren 2.5 aylık bir sürede çe- kimleri tamamlanan filmin montajmm da tamamlanmak üzere olduğu belirtildi. Yönetmen Ferzan Özpe- tek, başrol oyunculan Marg- heritaBuy ve Stefano Accor- si ile birlikte katıldıklan ba- sın toplantisında. fîlme neden 'CahüPeriler' (LeFatelgno- raırt)ismini verdigini açıklar- ken "Gfincel hayatta her za- man perilerie karşılaşıyoruz, ama onlantanımryoruz. Kar- şmuza çıkan kirni kimseler arzularınuzı değJştirebflir. CahiiBk ise, fümde yalan- ların ve aldatmacalann ol- masmdan kaynaklarayor. Hi- kâyedekiler, sadece aşk ko- nasundacabJldeğiDer'' dedi. Senaryoyu birlikte yazdı- ğı Gianni RomoU ve kendi- sinin, yaşadığı gerçek olay- lan anlatügını ifade eden Öz- petek, Roma'yailkgeldiğin- de oturduğu apartmanda ya- şadıklannı konu aldığını kay- detti. "tstanbul'danRoma^yagd- diğim zaman hayaümda çok şey değişti. Hayatta bazen se- yahader sonucu bu tip büyük değişimkr otayor" diyen yö- netmen, ilk fihnı olan 'Ha- mam'da. Roma'dan Istan- bul'a olan yolculugunbu kez İstanbul'dan Roma'ya oldu- ğunu, filmde de bunu Serra Yılmaz'ın canlandırdıgmı söyledi. Margherita Buy ve Stefa- no Accorsi başta olmak üze- re tüm oyuncu ekibi konu- sunda kendisini çok şanslı hissettiğini dile getiren öz- petek, "Onlaria ilgili hiçbir olumsuz söz söyleyemem" şeklinde konuştu. Bundan önceki fibnlerin- de kullandıgı Türk ve Doğu unsurlanndan bu defa uzak- laşmayı tercih ettiğini belir- ten yönetmen Özpetek, 4. fil- minde tekrar Türkiye ile ca- lışacağım söyledi. Filmde, kocasını trafık ka- zasında kaybeden ve daha sonra gelişen olaylarla kişi- Hgindeki bilinmeyen yanla- n keşfeden bir kadını can- landıran Buy ise "Ferzan üe çahşmak çokeğk-nceliydi. İyi bir yönetmen. Onun sa>esin- debirçokTürkledetamştık* dedi. Öte yandan, Türk sanatçı- lardan Serra Yılmaz ve ilk kez bir filmde oynayan Ko- ray Candemirın de yer aldı- ğı 'Cahfl Periler'in 2001 Ni- san ayında Italya'da gösteri- me gireceği açıklanırken Tür- kiye'deki gösteriminin ma- yıs ayında olacağı belirtildi. Arca 'nın belgeseline Fransa'danödül KüJtür Servisi-Yapım- cılığını Nurcan Arcanın üstlendığı. yönetmenliği- nı Ozcan Arca'run yaptı- ğl 'Yitik 7.amanın tzin- de' adlı belgesel ekim ayında Fransa'nın Borde- aux kentınde yapılan 'IC- RONOS' Arkeotoji Fam- leri Festivalinde 'en iyi kazı filmi' ödülünc layık görüldü. İki yılda bir düzenle- nen ve en eski belgesel fihn festivallennden biri olan'ICRONOS'taellıye yakın fılm gösterildi. Filmler, çoğu arkeolog ve belgesel film yapımcısı olan altı kişilik birjüri ta- rafından değerlendirildi. Elh fılm arasında tek Türk yapımı olan 'YitikZama- nnı tzinde', 1960'lardan ben Ege kıyılannda batık gemilenn kazı çalışma- lannı sürdüren ve Bod- rum Müzesi'nin kurul- masına önayak olan INA- hıstıtute ofNautical Arc- heology (Sualtı Arkeolo- jı Enstitüsü) arkeologlan tarafından Bozburun-Se- limıye Köyü'ndeki 1100 yıllıİc Bizans batığına ya- pılan kazılan anlatıyor. Film ilk kez, Bod- rum'da gerçekleştinlen 3. Uluslararası Çevre Fıun- len Festıvalı kapsamında 5 Hazıran 1999'da özel bır gösterimle ızleyiciyle buluşmuş, Mart 20OO'de 1. Uluslararası tstanbul Belgesel Film Festiva- li'nde de gösterilmişti. Film aynca 2000 yılı ıçın- de TRT televizyonu tara- fından yayımlanacak. 'Yitik Zamamn Izin- de'nın metınlerinı gazete- ci-yazar ZeynepOral yaz- dı, tiyatro sanatçısı Gen- co Erkal seslendirdı. Bel- geselin orijinal müziğini, kontrbas sanatçısı ve kom- pozitörMarcMarderbes- teledi. Sualtı çekimlen Dr. Don Frey tarafından dıjital kamerayla, kara çe- kımlen ise Akademi Pro- düksiyon'dan Mete Şener ve Gökhan Kobal tara- fından yapıldı. 5. Sokak liyatrosu'nda yeni sezon • Kültür Servisi- 1995yıluıdaÖvül Avkıran, Mustafa Avkıran, Naz Erayda ve Bülent Erkmen tarafından Antalya'da kurulan 5. Sokak Tiyatrosu yenı sezonda iki oyunla izleyici karşısında olacak. Tiyatro, geçen sezon oynanan ve 12. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festıvali'ne katılan Murathan Mungan'm yazdığı, Mustafa Avkıran'ın sahneye koyduğu 'Dumrul üe Azrail' oyunuyla 27 Kasım saat 20.00'de Aziz Nesin Sahnesi'nde olacak. 'Dumrul ile Azrail' 4, 11, 18 Aralık'ta ve ocak ayı boyunca Aziz Nesin Sahnesi'nde izlenebilecek. Tiyatronun bu sezon sahneleyeceği ikinci oyunu 'Ay Tedirginliği' ise Istanbul Sanat Merkezi 2. Kat'ta 9, 16 Aralık saat 15.30 ve 18.30'da sahnelenecek. (235 76 48) CMt'da Neziı Danyal karikatürleri • Kültür Servisi - Karikatürist Nezıh Danyal'm 1991-1997 yıllannda TRT 1 'de yayınlanan 'Gün Başhyor' programı içinde yer alan 'Haftanm Karikatürü' köşesi için çizdiği karikatürlerden oluşan sergisi 16 Kasım'da CNR Ticaret Merkezi'nde açıldı. Profesyonel Radyo ve Televizyon Yayıncıhğı Fuan'nda TRT standmda yer alan sergıde sanatçınm otuz karikatürü yer alıyor. Sergi, 19 Kasun'a dek gezılebilecek. ChebKhaledf 14yılapadan sonra ülkesinde konser verdi • CEZAYtR (AFP) - Rai yıldızı Cheb Khaled, 14 yıl aradan sonra ülkesı Cezayir'de, yaklaşık on bin kişilik coşkulu bir kalabalığa konser verdi. Izleyenler, Cezayir kentinin merkezindekı 'Marcha Stadyum'unda Khaled'in popüler müziğiyle 3 saat boyunca dans etti. Khaled şarkıcıhk kariyerine Rai müziğinin doğduğu yer olan Cezayir'in kuzeybatısındaki Uran'da başladı. Daha sonra, 1986'da Fransa'ya taşındı ve Fransız vatandaşı oldu. Khaled ve diğer Rai şarkıcılan Cezayir'deki tutucu Müslümanların baskılanyla karşılaşmışlardı. Aynı nedenle babasının cenazesine de katılamamıştı. Khaled, plak şirketi 'Zed el Youm' tarafmdan aleyhine açılan ve temize çıktığı bir dava için 1999'un Kasım aymda Cezayir'e geri döndü. Khaled geçen hafta Paris'te, bu konserin, önümüzdeki yıl Cezayir'e bir tur düzenleyip düzenlememesi hakkında bir fikir vereceğıni söyledi. BUGÜN • tŞSANAT'ta saat 19.30'da Bratsch-Laço Tayfa konseri ızlenebilir/'/f^ 15 55) • AKSANAT'ta saat 14.00'te Gnıp Dost Yürek'in konseri gerçekleşecek.(252 35 00) • BABYLON'da Fujifilm Music Week-Ends - Latin Explosion etkinliği içinde saat 23.00'te Sierra Maestra bir konser verecek.(292 73 68)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear