25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 EKİM 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFÂ 17 Çoğunluk ve doğru Milli Eğitim Bakanlığı'nın okul yönetici adayian için açtığı sınavda 100 sorudan 25'inin yanrtının yanlış olmastyla ilgili yazımıza bakanlıktan yanrt geldi. Eğitim bilimcilerin yanrtlanm yanlış bulduğu sorulann üniversite öğretim üyelerince hazırtandığı açıklanryor... Açıklamada, yazımızdaki yanıtiann tümü doğru olan örnek soruda adaylann yüzde 2'sinin a, yüzde 9'unun b, yüzde 7'sinin c şıkkını işaretlediği belirtiliyor ve doğru şıkkın d olduğu vurgulanıp "Bu soru adaylann yüzde 80'i tarafından doğru cevaplandınldığı için 'kolay bir soru' olarak değeriendirilmiştir" deniyor. Parmak hesabryla 2 arb 9 artı 7eşittir18eder. Geriye yüzde 80 değil, 82 kalırl Kaldı ki, insanlann yüzde 80 ya da 82'sinin aynı yanlış üzerinde birleşmesi yanlışı doğru yapmaz. Çoğunluğun görüşü doğrudur derseniz yakanızı yanlıştan kurtaramazsınızi Etektrontk posta: somOposta.cttfnhurfy0tcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Sosyal güvenliğe son darbe vuruluyormuş... "Ûzerimize sos döküp vivecekler!" ugün Istanbul'un kurtuluş günü... II. Meh- met'e karşı suriarda dövüşerek ölen Bi- zans Imparatoru Constantin Dragozes kadar olamayan "Fatih'in torurtlan" tara- fından düşman kuvvetlerine teslim edilen kentin 4 yıl 10 ay 23 gün sonra Mustafa Kemal'in askerieri tarafından geri alındığı gün... Kuvayı Milliyeciler'in oluşturduğu istihbaratörgü- tü, işgal altındaki Istanbul'dafaaliyettedir. M.M. Gru- bu'nun amete, dilenci, hamaJ kılığına giren üyeleri bir matbaada çok önemli bir belgeye ulaşır. Savaş bitmiş, Lozan Antlaşması imzaJanmış, Istanbul'un kurtuluş günü yaklaşmıştır. İşgal kuvvetleri komu- tanı Ingiliz General Harrington, Ingiltere Harbiye Nezareti'ne gönderilmek üzere Kasım 1920'den Ekim 1923'e dek süren çalışmalara ilişkin bir rapor hazırlamıştır. Ele geçirilen rapordan bir bölüm: "Paris Konferansı'nın, Yunan ordusunun Anado- lu'yu tahliyesi ve Türk idaresinin teessüsü hakkın- M.M. Grubu daki projeleri tahakkuk edemediğine herzaman mü- teessif olacağım. Eğer projeleri taahhuk etseydi, Anadolu ve Izmir bugünkü harap hale gelmezdi. O sıralarda Haci Anesti, Yunan ordusunun baş- kumandanlığına tayin edildi. Anesti, cepheyi teftiş ettiği zaman, ordunun Izmir'in etrafındaki müstah- kem hat yakınına çekileceğini askerlere ihsas ve ima etti. Aynı zamanda, Istanbul'u bir darbe ile iş- gal etmek üzers, Anadolu'daki ordunun bir kısmını Doğu Trakya'ya naklediyordu. Fikrime göre, bu, fe- na fikrin mahsulü bir proje idi ve hiçbir başan ümi- di taşımıyordu. Haci Anesti'nin bu fikri hakkında kesin bilgi alın- ca, bir beyanname neşrederek, Istanbul hakkında herhangi bir hareketin Müttefik krtalan tarafından mu- kabeleye maruz kalacağını, Yunanlılara bildirdim. Aynı zamanda, Izmit Körfezi'ndeki Ingiliz kıtalarını Çatalca'ya sevk ederek, General Charpi'nin emri- ne verdim. Fransızlar da o zaman üç piyade tabu- rundan ve bir süvari alayından mürekkep bir takvi- ye aldılar. Bu tedbirler meyvesini verdi. Yunanlılar, tasarladıkları taarruzu icra etmediler. Türkler ise, Yunanlılann Anadolu'dan Trakya'ya kuvvet göndermelerinden istifade ettiler, planlannı pek parlak bir şekilde tatbik ettiler. Türklerin bu harekâtı ne dereceye kadar evvelden karar altına almış oldukları şüphelidir. Yunan ordu- sunun güney grubu yarıldı, savunmaya muktedir olamadı ve tarihin en büyük çöküntülerinden biri olarak Anadolu'dan denize döküldü. Bununla beraber, Yunan ordusunun kuzey grubun- dan Trakya'ya salimen geçmeye muvaffak olanlara da doğrusu takdirname vermek gerekir." Hey gidi günler hey! •• • < • SESSÎZSEDASIZ0 NVRÎKURTCİİB Yûksek Yerilim Hatta erdinciJtku@yahoo.com Birbırimize düşmeyelim, birlikte düşleyelim! Cep telefonunu dolaba kapatmak! öğretmen... Gaziantep'te Türkçe oğretmeni... Internete giriş için yıllık abonelik paketi aiırken yanında cep te- lefonu vermişler... Turkcell'den hattıyla bedava... llk ay 7 milyon liralık konuşmayla bir- likte vergiler, sabit ücretler derken 27 milyon lira fatura gelmiş. öğretmen, "ilkaydadır, 'hoşgeldin'i böyle diyorlar" düşüncesiyle ikinci ay hiç ama hiç konuşma yapmamış ama ikinci fatura: 15 milyon lira... Bunun 8 milyon lirası da konuşma ücreti... Sonra: "O sinirle önce postaneye sordum, ilgilenmiyoriarmış. Bayiye gittim. Ay- nntılı fatura veremeyeceklerini, 444 0 533 numaralı telefonu aramamı söy- ledi. Aradım, telefonu iptal etmek istediğimi bildirdim. Bu konu kendilerini ilgilendirmiyormuş; iptal işlemi için Adana'ya gitme- liymişim. Bedava telefon başıma bela oldu. Telefonu kapattım, kutu- suna yerleştirdim, dolaba kaldırdım. Bir de mektup yazıp gönderdim; te- lefonu kapattım, bundan böyle fatu- ralannızı ödemiyorum, dedim." Turkcell'in müşteri hizmetleri tem- silciliğini arayıp, abonenin telefon nu- marasını da vererek durumu öğrene- lim istedik... Aboneler hakkında bilgi vermiyor- larmış, "Başka nasıl yardımcı olabili- riz" dediler... Bize de, yardımcı olmadınız ki baş- kası olsun demek kaldı! Her zevke gore cumhurbaşkanı mı? DENÎZ BANOĞLU Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, onayına su- nulan iki kanun hükmündeki kararnameyi imzalamadan ia- de etmesi, ardından ülke yö- netimi ve sorunlarına ilişkin yaptığı iki buçuk saat süren konuşması, bazı saygın med- ya çevreleri ile siyasetçlleri- miz arasında, Türk insanıntn ki- şiliğini ayan beyan ortaya ko- yan ilginç yorumlara yol açtı. Kadın-erkek ilişkilerinden tu- tun da Avrupa Birliği, enflas- yon, küreselleşme, tahkim ya- sası gibi yüksek içerikli toplum- sal, siyasal ve ekonomik so- runlara kadar aklınıza gelebi- lecek küçük-büyük hersorun- salda, "benim de bu konuda görüşüm var" diyerek kaleme sanlan yazarlanmız eksik ol- masınlar. Cumhurbaşkanı'nın "hukukçu" kişiliğini de didik didik ederek tartışmaya aç- makta gecikmediler. Sayın Necdet Sezer'in, bir gazete- cinin ürettiği ve kimilerince de pek bir tutulan benzetmesiy- le "öteki", ama aslında °asıl ve esas" olan "Türkiye" için bir cumhurbaşkanı tarafından ilk kez dile getirilen, çok gerçek- çi ve isabetli saptamalannı, kimi siyasilerimizin "sankimu- halefetgibi konuştu" diye eteş- tirmesi, a la Turca politikanın tipik örneğiydi desek bile... Aslında bu eleştiri de pekâlâ eleştirilebilirdi... Acaba Sayın Cumhurbaşkanımız "muhale- fet" değil de "iktidar" gibi ko- nuşsaydı, yani hükümetin yap- tıklarını bir güzel övseydi, o zaman "tarafsızlık" ilkesini çiğ- nemiş olmaz mıydı?.. Ve de o zaman "iktidar" gibi konuştu, denmez miydi? Doğaldır ki, bugüne kadar cumhurbaşka- nını hep kendi icraatlannın ya- nında görmeye alışık olan ik- tidar, pek de işine gelen bu duruma, hiç kuşkusuz, sesini çıkarmazdı... Siyasilerimizin, bir tüıiü alı- şamayacaklan anlaşılan Cum- hurbaşkanımızın "farklı kişili- ğine" tavır almalannı, Türk si- yasetinin kötü bir geleneği ola- rak kabul etsek bile, halkın se- si ve gözü olması gereken medyaya ne demeli? O med- ya ki, içinden bir köşe yazan çıkıyor ve kendrsini köşesin- de, koca "birülkenin" sözcü- sü ilan ederek diyor ki, "Bu ülkenin yeni bir ufka ve yeni bir heyecana ihtiyacı var"... Daha- sı "Kuru, kaskatı ve sadece başkalanna yönelik bir hukuk yorumu görünce içim daralı- yor"... Kaleminden dökülen bu incilerin hangi birini eleş- tirmeli ki? Hemalde sayın kö- şe yazanmız, Cumhurbaşkan- lığı makamı ile kendilerine sa- natçı diyen ve sahnedeki ak- robasileri ile izleyicileri heye- canın doruklanna tırmandıran birtakım sahne stariannı birbir- lerine kanştınyor. Ya da "ku- ral-disiplin" tanımamakla övü- nen ve Cumhurbaşkanlığı ma- kamına yenilikler (!) getirdiği söylenen merhum Ozal gibi, şortla askere selam veren bir vizyonun peşinde olmalı.. Ya- hut, biryandan "benim memu- rum, benim emeklim, benim öğretmenim" uyutmaları ile Türkiye'nin hemen her eko- nomik, toplumsal sorununa "sanal' göndermeler yaparak "böyyük Türkiye" imgesinin "sanal" coşkusunu halkın bel- leğine kazıyan, sanal bir viz- yonun sahibi Sayın DemireTi özlemiş olmalı. Ya, başkalanna yönelik bir hukukyorumu" ne anlama ge- liyor ki? Kim bu başkalan? Hu- kuk birine başka, bir diğerine bir başka mı uygulanıyor? As- lında pek de yalan sayılmaz, bizim ülkemizde kimi zaman ve kimi durumlarda "hukukun" birine başka, bir diğerine "bir başka" uygulanıyor olması... Ama... Cumhurbaşkanımız, Sayın Necdet Sezer olduğu sürece "hayır", alışacağız so- nunda... Daha doğrusu alışa- caklar sonunda... Her ne ka- dar kötüye alışmak "iyiye ve doğnjya" alışmaktan daha ko- lay olsa da... Sonunda alışa- caklar... Zamanla ve sabırla... Eğer, Türkiye'de her zevke göre bir cumhurbaşkanı isti- yorsak ve ille de vizyonlusu, hukuksuzu olsun diyorsak.. bir an önce, Amerika'dan "klon- lama" teknolojisini ithal ede- lim, olsun bitsin.. Işte size her zevke göre cumhurbaşkanı! Konunun ciddiyetine gelin- ce... Kıssadan hisse... "Neza- man adam oluruz..?" "Vizyonun, bir adamın gös- terişinde değil de, yaratmak istediği hedeflerde olduğunu anladığımız zaman..." Bir ke- re şu gerçeği ulus olarak iyi- ce görmeliyiz... Ahmet Necdet Sezer "öteki" değil, "asıl Tür- kiye'nin", "gerçek Türkiye'nin' cumhurbaşkanıdır... Ve yarat- mak istediği de, alışagetdiği- miz bir cumhurbaşkanı vizyo- nu değil, bir Türkiye vizyonu- dur. Halkımızın istediği de budur... KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakfaturk.net h ~ r • Jb* C**t-j.,* v.AfjLt*HS rfıl ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 6 Ekim İSMNBUL'UN KURTULUŞUL 1923'TESUSÜN, TÜRXA 66STEftİLE£i İÇİNPe İ 16 MAKT132O 'DB KENTİ İ$GAL ETMİÇ OLAN İ İ ÜeVL,4AOUJ PEVLETİNİH BA$A&LA/VSONUCU, U Y/L SONKA OÖNÜŞHVaeLflOJVİ/UA &AŞL4MIŞ. V. MUOAN** SkAHBWIK/ÇtUA£ CAN 2EMİM 1323'TE '6EUMKL&?/ G/BÎ Sİ\ Legl'BÎRKAÇ 6ÜH SONKA, $Uf (&C*£E£k) PAŞA KOMUTAStNMJCİ 7Ü6K &*• LİtCLSKİ K£NTE 6ieiVt>/lOtJ. fS EJC/MDC P€, 4 Ü İ l Î}Ş, rU KOMİSERİ SUL'A C£LBC£fC VE SÜyÛK OOŞ&JYİ* AHKÇILAAACAtTT/ • \ ONLAR ERDİ MURADINA NESRtN YILDIRIM ile ALTAN YENER e v I e n d i 1 e r. BlZ ÇIKALIM KEREVETfNE D O Ğ A N KATIRCIOĞLU BAŞBAKANLIKGÜMRÜKMÜSTEŞARLIĞI . . . . 1 GÜMRÜKMÜFETTİŞYARDIMCILIĞIGtRİŞSINAVI Başbakanlık Gümıük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca 11.11.2000 günü başlamak üzere Ankara'da Gümriik Müfettış Yardımcılığı Gıriş Sı- navı yapılacaktır. I- SINAVA KATH.MAK İSTEYENLERIN: 1. 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 48"incı maddesinde behrtılen nıteliklen ta- şımalan; 2.01.01.2000 günü otuz yaşmı doldunnamış olmalan; 3.17.10.1999 günü ÖSYM tarafından yapılan Devlet Memurlan Sınavında (DMS) 80 ve üzen puan alan; en az dört yıllık lisans eğitimi veren Hukuk, Siyasal Bügiler, îktisat, İşletme, Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültelerinden ya da bun- lara denklığı yetkih makamlarca kabul edilen yurtiçi ve yurtdışı öğrenim kurumlanndan mezun olanlar; 4. Sağlık durumlannın yurdun her yennde gö- rev ve her türlü taşıtta yolculuk yapmaya elverişli olması; 5. Erkek adaylann askerliğini yapmış, erteletmiş ya da askerlikle ilişkisinin bulunmaması; 6. Gümriik Müfettış Yardımcılığı özyapı ve niteliklerine sahip bulunmalan; 7. Gümıük Müfettış Yardımcılığı Giriş Sınavına daha önce bir defadan fazla katılmamış olmalan; gerekmektedir. II- SINAV KONULARI: 11.11.2000 günü Ankara'da başlayacak olan yazıü smavlar; Maliye, Ekonomi, Kamu ve Özel Hukuk, Muhasebe ve Ticari Hesap ile Yabancı Dil (Ingilizce. Fransızca, Almanca) olmak üzere 6 grupta yapılacaktır. Yaalı sınavı kazananlar aynca sözlü sınava tabi tutulacaklardır. IstekJiler sınava ilişkin aynntılı bılgıyı kapsar broşür ve müracaat formlannı Başbakanlık Gümriik Müsteşarlı- ğı Teftiş Kurulu Baskanlığı ile Ankara, Istanbul ve Izmir'dekı Gümrük Müfetöşliklerinden sağlayabihrler. III- SON BAŞVURU GÜNÜ: Sınava kat- labilmek için isteklilerin; gerekli belgelerle birlikte en geç 16.10.2000 günü çalışma saati bitimıne kadar Başbakanlık Gümrük Müsteşarhğı Teftiş Ku- rulu Baskanlığı Ulus/Ankara adresine şahsen ya da bu günde Teftiş Kurulu Başkanlığı'na ulaşacak şekilde posta ile başvurmalan gerekmektedir. 16.10.2000 gününden sonra Teftiş Kurulu Başkanlığı'na ulaşan başvurular değerlendirihneyecektir. İlan olunur. Basın: 50047 BURDUR ASLtYE 2. ••..'•',. HUKUK MAHKEMESt'NDEN Sayı: 1998/126 • - - Davacı Tedaş tarafından davalı Ömer Uslu ve arkadaşlan aleyhme açılan el koyma davasının yapılan duruşmasında; Burdur Merkez Karasenir Mahallesi cilt 19, sahife 1787, ada 260, parsel 29, pafta 69 sayılı taşınmazın davahlar adına olan tapusu- nun iptali ile 2942 sayıb yasanın II. maddesi gereğince Tedaş Müessese Müdürlüğü adına tescili istenildiğinden davalının adresi meç- hul olup duruşma günü olan 22.12.2000 günü saat 9.00'da mahkememizde hazır bulunması, aksi halde HUMK 509 ve 510 maddeleri gereğince yokluğunda karar verileceği ilan olunur. Basın: 54659 ANKARA ...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Ekrandaİlginç Görüntüler Önce CHP Kurultayı, sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı nedeniyle ilginç görüntüler yan- sıdı ekrana. Şaşırtmaca sahneler. Dost çevremde, de ilginç, ayrıca karşıt görüşler var. Geçmiş kurul- tayların kavgalı, gürültülü havasının geride kalma-J sını "coşkusuz kurultay" diye yorumlmaya katılmı- yor, coşkuya ortam olmadıgını belirtiyor dostlarımi Doğru bir yaklaşım bence. Neyin coşkusu? Ay- rıca bu kurultayın nedenini anlamayanlar var çev-) remde. önyargılardan kaçınmak gerekiyor galiba. Olumlu ya da olumsuz yorumlara karşın CHP'lilet için son uyarı bu kurultay. Karşı karşıya yarışlarj dahası savaşlarla parti güç yitiriyor, kolu kanadı ki; nlıyor ancak, tabanı kayıyor, yandaşları umudunıi yitiriyor. Yan yana gelmek, parti içi kavgalan aşmaki muhalefet görevini üstlenip iktidara yol almak ge- rekiyor. i Her gün neler yaşanıyor ülkemizde! Başbakan v i bakanlar devleti nasıl yönetiyor? I TBMM'nin açılış günü de ilginç görüntüler izlen* di ekranda. Kürsüde Cumhurbaşkanı Sayın Sezer konuşuyor, bakanlar, milletvekilleri de izliyor, ama nasıl? Sayın Ecevrt başkanlık kürsüsüne sırtını dö-) necek nerdeyse! Kimi sıralarda ilgisiz görünmek is: teği saygı sınırlarını aşacak düzeyde.Boş sıralarda az değil. Haksız da değiller doğrusu. Önceki döne- min rahatlığı yok artık. Cumhuriyetimizi oluşturaö ilkelerden ödün verenlere yol vermeyen bir başkan var Çankaya'da. Diyalog kopukluğundan yakınan^ lann kopukluğun nedenine egilmesi gerekir her şeyT den önce. ) • • • | Gerici politikalar, örgütler, eylemler, eğitim dalınî daki tehlikeli davranışlara karşı duyarlılığını da açık seçik belirtti Cumhurbaşkanı Sezer. Ancak siyasaj kuruluşlann duyarlığı tartışılabilir. Örneğin türban so- runu çözüme yönelirken yeniden düğümleniyoı ANAP Genel Başkanı ödün yolunu açıyor, bir süre önce bir önerge veriliyor Meclis Başkanlığı'na. isl tanbul Üniversitesi'nin açılış günü de Turizm Baka- nı Erkan Mumcu çıkıyor kürsüye. İlginç bir konuş- mayla yeni bir tartışma getiriyor gündeme. Türbaıj sorununun tehlikeli tırmanışlara yol açtığı bir ünir versite kürsüsünde beklenmeyen birçıkış bu. Bek|- lenen tepkiler gecikmiyor ama sorunları böylesine tırmandırmak kime, ne yarar sağlar! Oy kaygısıylâ verilen ödünlerin acı faturasını halkımız ödüyorenin- de sonunda. Çağdışılığı, geri kalmışlığı yaşamaya zorlanıyor. Cumhurbaşkanının eğitim dalındaki öneri ve uya- nlan belli adreslere ulaşamıyor anlaşılan! Aslında bu- rada bir kopukluk var, burdan kaynaklanıyor geri- limler, bunalımlar. • • • j Kopuk diyaloglara karşın sıcak diyaloglar da olu- şuyor başkentimizde. Örneğin Dış Politika Enstitü 1 sü belli konularda toplantılar düzenliyor, yabancı dip- lomatlar, bilim adamları, gazeteciler arasında olum- lu köprüler kuruyor, en azından belli sorunları açık- lığa kavuşturuyor, ışık tutuyor. Başkan Seyfi Taş- han ve arkadaşlarını kutluyorum. Hafta başına Hilr ton'un Çankaya salonunda "Avrupa Birliği ve Tüı*- kiye" konulu bir toplantı düzenlendi. Dışişleri MüS' teşarı Büyükelçi Faruk Loğoğhfnun sözcütügü'rfe başka bir boyut kattı bu toplantıya. Yabancı büyüv kelçiler geniş bir katılımla izledi konuşmasını. Yal- nız Avrupa Birliği üyeleri değil, Afrika, Asya, Latiı*ı Amerika ülkesi elçileri de sorularına yanıt aldı bel- li konularda. Ben de ilgiyle izledim baştan sona. Müs- teşar Loğoğlu'nu içten kutluyorum. Meslek daJın- daki güzel birikimini sade çizgilerle kanrtladı kür- süde. Hiçbir soruyu yanıtsız bırakmadı. Onu dinlerken bir diplomat dostumun sözlerini anımsadım. Dış politika iç politikanın uzantısıdır, derdi... • • • Hafta başında bir de tiyatro olayı yaşadım. "Molly S.", "Görmeye Dair" oyunu. Akbank Prodüksiyon Tiyatrosu'nda. Işıl Kasapoğlu sahneliyor, Duygu Sağıroğlu dekorluyor, Köksal Engür, Tilbe Saran ve Cüneyt Türel oynuyor. Tiyatroyu özlemişim, özlediğım düzeyde bir oyun izledim, duygulandım, mutlandım. Üç kişinin port- resini çiziyor yazar. Kör Molly S., kocası ve dokto- ru. Köıiüğü aşmak, karanlığı delmek için belli bir ça- ba var ama sonuç hayli bulanık. Işık parlasa da mutluluk yaşanmıyor. Oyundan sonra düşündüm, belki de yanlış algı- lama ama yorumum böyle. Sahnedeki portreleri çevremizdekiler de çiziyor her gün, her yerde. lyi niyetlerine karşın mutluluğu yakalamıyorlar neden- se. Molly S.'ye selam... Gözlerini içine çevirerek daha mutluydu belki de... BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/Çıngenetop- luluklannın ba- şı. 2/Avcınınav beklemek için taş yığınlann- dan yaptığı pu- 4 su...Hatay ilin- de bir ırmak. 3/ Kötü, fena... Tö- ren ve alaylarda padişahın, vezi- rin yanında yü- rüyen görevli- 9 ler. 4/Aşıngüç- lük ve sıkıntı... Roman- ya'nın plaka işareti. 5/ Birnota... Ermenistan'ın 2 başkenti. 6/ Gümüşün 3 simgesi... "Al getır ilk 4 sevgiliyi Beşiktaş'tan ' Yaşamak istiyorum gençlığimi — baştan" (C.S. Tarancı). 7/ ye- rimlı, bereketli. 8/ Ür- dün'de, dünyadaki ilk 9 sürekli yerleşmelerinden biri olan ünlü antik kent... Pa- rola. 9/Notada durak işareti... Keçiyolu. patika. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Bodrum ilçesinde. adını bir türküye de vermiş olan turistik bir yöre ve koy. 2/ Cılız, zayıf... Tanrada kulla- nılan azotlu gübre. 3/ tskambillerle oynanan bir oyun... Okyanuslann çok derin kesımlenne verilen ad. 4/ Ni- şan... Türkmüziğinde bir makam. 5/ "Doymaz — de- dikleri kuş ıtilalara" (Tevfik Fikret)... Demıryolu. 6/ Büyüğün küçüğe verdiği armağan. 7/ Sığ sularda ağır yüklen taşımak için kullanılan, altı düz tekne... Bakan. 8/ Teknelerdeki hamuru kazımaya yarayan araç... Eski dilde su. 9/ Inceden inceye alay eden, cuıaslı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear