25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2000 CUMA 14 kultur(S cumhuriyet.com.tr Yuko Hasegawa ile bienal, ortak bilincin var olacağı bir atölyeye dönüşecek Geleceğmiiz için 'egokaç' ESRA AIİÇAVUŞOĞLU r6. Uluslararası îstanbul Bienali'nde 'tutkuylarialgalanıp'durulan çağdaş sa- nat ortamımız, 2001 yıluıda egosundan, tutkulanndan kurtulmaya çalışacak ve va- roluş nedenini soıgulayacak. Evet; he- yecan yenidenbaşhyor bir bakıma. Çağ- daş sanat alanının Tûrkiye 'deki en geniş kapsamiı etkinliği, 7. Uluslararası Istan- bulBienaBıçınhazııiıklar başladı. 1999'da düzenlenen ve küratörlüğünü Paok) Co- lombo'nun ûstlendiği 6. bienal eleştiri- lerle karşı karşıya kalmış ve Colom- be'nun 'yetersizliği' tartışma konusu ol- muştu. Geçen bienallerde Avrupah küratörier- le1 çahşmayı yeğleyen Istanbul Kültür ve Sanat Vakfi, 7. bienal için Asyalı bir kü- ratör seçmiş. Tokyo Üniversitesi öğretim Üyesi ve Kanazav/a Çağdaş Sanatlar IVgüzesi Başküratörii Yuko Hasegawa bir Japon. =22 Eylül-17 Kasım 20O1 tarihleri ara- smda Yerebatan Sanua, Dolmabahçe Kültür Merkeri ve Aya trini Müzesi gi- br artık bıenalin klasikJeşmiş mekânla- riiıda gerçeldeşecek olan bienalın başü- ğ% GelecekOlusumlarlçinEgodanKa- Xatmcede 'ben' anlamına, psikanaliz- de toplumsal bilınce karşılık gelen 'be- niistü' ile bireysel tutkulan dile getiren ego, öznenın, dünya ve ötekilerle olan tikel bir bağıntı biçimini dile getiriyor. Kendimize verdiğimiz değerden vaz- geçmeden egomuzdan nasıl kurtulabili- rfi? Bienalin Japon küratörû, egokaç (egofugal) terimini işte bu çehşkiyi ifa- de etmek için gelişnrmiş. Bireycüiğin alıp başını gittiği 20. yüzyılın yerini 21. yüz- yijlda 'kolektif bihnç', 'kotektif zekfi' ve 'birlikte varoluş'un alacağına inanıyor Hasegavva. Bütün tutkulann söndürülme- svemacıru güden, çünkû asıl gerçeğı biz- den gizleyenin tutkulannuz olduğunu söyleyen Budist gelenekten geliyor. An- cak küratör, Budizmin sunduğu tutkular- dan kurtulmanın tek yolu olan kendisiz- lik felsefesı ile yetinmiyor ve "bireyd- Mkçağmdayaşayan moderninsaniçinken- düiğin, varhğuı yadsınamayacak kadar önemü bir parçaa" olduğunu söylüyor. S^nırız, egonun ve kişisel özgürlüğün en yüksek noktaya eriştiği 20. yüzyılı ge- ride bıraktığımız, ama bu mirasa gözü kapalı evet dediğüniz 21. yüzyılda, bu- nd kırmaya çalışan bir gelenekten gelen Hasegawa'dan daha iyi bir ego-kıncı bu- luhamazdı. /"Terim, ego ik Latincedeki fugal söz- ciiklerinin bir bUeşimi" diyen Yuko Ha- segavva eklıyor: "Fugal aynı zamanda İ^gilizcede fiig için, yani özgün bir me- lodiıün kontrpuanlar tarafindan izten- raesiyk yavaş yavaş değiştiği bir müzik üstubu için kullanılan bir srfat Egofugal, kftndimizden, kendi egomuzdan nasl ka- ç&biliriz sorusunun cevabını anyor. Bu- nun cevabmı buhnak için de 20. yüzyıla bakmamız gereldyor. Çünkü 20. yüzyıi, egomuzun doruk noktasına çıkoğı bir yüzyıl oldu." Hiçbir tûr aynmı yapmayacak "Hasegawa'ya göre 21. yüzyıi, varolu- şumuzu ve bireyselliğimizi sorgulayaca- ğımız ve bunu kırmanın yollannı araya- cağımız bir yüzyıi olacak. Böylece, 19. yüzyıldan bu yana Avrupa'da gelişen ro- mantik toplumlara, ideolojik trendlere ve kişisel kahramanlıklara da veda edece- ğiz. 'Gekeek Oluşumlar tçin Egodan Kaçtş' başlığıyla 7. Uluslararası Istanbul Bienali 'ne oldukça yetkin bir hava geti- reü Yuko Hasegawa'nın, sanatçı seçi- minde farklı bir yol izleyeceğini göste- riyor bu. Özellikle son 10 yıldır çağdaş sanat dünyasında ortaya çıkan grup an- layışı, bienale de yansıyacağa benziyor. Japonya'da özellikle 1980'den itibaren or- taya çıkmaya başlayan grup anlayıştnın en önemli temsilcileri arasında Dump Type ve Ideal Copy bulunuyor. Gilbert and George gibi uzun yıllardır birlikte- liklerini sürdüren yaşlı sanatçılann ya- nı sıra Avrupa'da da özellikle son yülar- da düzenlenen sergilere grup halinde ça- lışmalan ile katılan sanatçılara sıkça rastlanıyor. Bireysel sorumluluktan sıy- nlmadan ortak bir çalışma alanı yaratıp 'anonimleşen' yapıtlara ımza atan sanat- çılar, sanınz Yuko Hasegawa'nın geliş- tirdiği 'egokaç' terimine son derece iyi oturacak. Geleneksel Japon kültürüyle yetişen ve eğitimini de bu yönde alan Hasega- wa, aslında Batı kültürüyle de son dere- ce yakın ilişkiler içinde. "Japon kültü- rünün tüm özeffikkrini tasıdığunı söyle- yebilirim. Ancak bir tarafimla Bab'da olupbiten her şeyle ilgifcnmeye çahşryo- nını. Ancak alrv'âpmızıoluşturangdenek, hep sizinle birûkte geliyor." "Egokaç kavraıru.insanmkendi değe- rini sakfa tutarken bizi egomuzdan özgür küiyor" dıyen küratör, bunun alışık ol- dugumuz İcendisizlik tanımıyla kanştı- nlmaması gerektiğine dikkat çekiyor. 7. Uluslararası Istanbul Bienali, Ba- tı'nın bireycüiğini ve etkili işbirliği yön- temlerini, Doğu'nun bilinç paylaşma ve doğayla birlikte var olma bügeliğiyle birleştirerek, 21. yüzyılda hayatta kala- bilmek için çeşitli vizyonlar ve strateji- ler öneriyor. Baü ile Dogu kültürünün ke- elecek Oluşumlar îçin Egodan Kaçış' başlığıyla 7. Uluslararası Istanbul Bienali, Baü'nın bireyciliğini ve etkili işbirliği yöntemlerini, Doğu'nun bilinç paylaşma ve doğayla birlikte var olma bügeliğiyle birleştirerek 21. yüzyılda hayatta kalabilmek için çeşitli vizyonlar öneriyor. sişme noktasında yer alan, tarihsel ve neredeyse kaotik değiş tokuşlarla zen- ginleşmiş Istanbul, Yuko Hasegawa'nın öngördüğü kavrama npatıp uyuyor. Birçok kez Istanbul'da bulunan ve ge- çen bienali de gören Yuko Hasegawa, bu süre içinde çeşitli sergi ve galerileri gez- me olanağı bulmuş. Onemli olan, sanat- çı değil sanat yapın anlayışuıı her firsat- ta dile getiren küratörün üzerinde dur- duğu en temel nokta, hiçbir tür aynmı yapmadan moda, mimarlık, tasanm ya da el sanatlannı ortak bir paydada değer- lendirmek. Hasegawa, yapıt-halk iletişi- minin en yüksek noktaya çıkması için uğ- raşacak. "Son onyıldır çağdaş sanatala- oında üriin veren sanatçüar kendilerini ve politik bakış açüannı yapıtlanyla ifa- de etmeye çahşıyorlar. Benim için önem- li olan, bir sanatyapıumn izleyicinin bey- ninde nasıl bir imgeye dönuştüğü, ne tfa- deettiğL-" Her küratörün hpkı bir şef gibi en iyi uyumu yakalamaya çalıştığuıı belirten Hasegawa, her küratörün tamnmış ve dikkat çekici isimleri bir araya getirme- ye çalıştığuıı, ama öncelikle bienali sı- radan büyük bir sergi niteliğinden çıka- np ortak bilincin var olacağı bir atölye- ye dönüşturmeye uğraşacağıru söylüyor. Kendimizi yeniden inşa etmeliyiz Avrupa yakastndaki üç mekânın yanı sıra Asya'da da bir sergi alanı oluştur- maya çalışan küratör, halkla sokaklarda interaktıfbir ilişki de kurmaya çalışacak. Sanatçı seçiminde internet üzerinden geniş bir yayılım sağlamayı amaçlayan Hasegavva'nın asistanı da kendisine özel- likle *yeni' fıkirler açısından yardımcı ola- cak. "Farkhgörüşlerdensaııatçılann ay- nı düşünceye nasıl cevap verecegi üzeri- ne düşünmek beni heyecanlandmyor. Farkh görüşlerin düşünceleri sağiamlaş- nracağma inanıyorum. Düsüncderimiz- le kendimizi yeniden inşa etmelryiz." 45 ülkeden yaklaşık 60 sanatçuun ka- tılımı beklenen 7. Uluslararası Istanbul Bienali için Türk sanatçılann seçimi, Hasegawa'nın galen ve sanatçı atölye- lerinı gezerek ve daha önceki yıllarda ol- duğu gibi Istanbul Kültür ve Sanat Vak- fi'nın oluşturduğu arşıvi incelemesiyle gerçekleştirilecek. Arşivde yer aunak is- teyen ya da arşivde dosyası bulunup ye- ni çalışmalanru eklemek isteyen sanat- çılann, dosyalannı 1 Nisan2001 tarihi- ne dek Istanbul Kültür ve Sanat Vak- fi'na ulaşhrmalan gerekiyor. "21. yûzydda varohışumuzu ve birevsettiğinıizi sorgulayacağız." Sanat Dünyamız, plastlk ve felsefl bir değer olarak 'gölge'nin sanattakl yansımalarını Irdellyor Sanatta gölge oyunu Denis Roche, 'La Fabrkjue', Paris, 11 Ekim 1987. Kültür Servisi - "Her gölgenin bir kadrajı \ardı ve kaçmılmaz bir biçnnde fotoğraf, si- nemave resfandegölgenin varhğı ağırbasıyor- du. Gölge en kötü görüntüyü bfle 'güzel'leş- tiren plastik biraracü." Yapı Kredı Kültür ve Sanat Yayıncılık taranndan yayunlanan Sa- nat Dünyamız'ın 77. sayısuun "Çerçeve"si- ni 'gölge' oluşturuyor. Plastik ve felsefı bir değer olarak 'göl- ge'nin sanattakı yansımalannın yer aldığı bu sayıda, iki özel bölüm; DenisRoche'un 'Zol- metten Ahnacak Ders Yok' adlı portfolyo- suyla birlikte sunulan, kendi kaleminden bir metm ve sanatçılann gölge işlerinden oluşan 'Ismaıiama Gölgeler', Gölge'ye eşlik edi- yor. Ismarlama Gölgeler'de ise bu sayıya özel işleriyle Ayşe Erkmen. Gülsün Karamusta- fa, Samih Rifat. NazifTopcuoğlu, AhmetEl- han. Seçil Yersel, Ozge Açıkkol yer alıyor. Çerçeve'yi aynca, MehmetErgüven'in Mn- cizevi tkiz'i, Ismafl Ertûrk'ün sinema ve göl- ge ilişkisi üzerine metni, Münir Göle'nin gölgeye psikanalatık yaklaşunı, Önay Sö- zer'ın gölge üzerine felsefi bir okuması, Gombrich'in Gölgeler'i oluşturuyor. Bu bö- lümde aynca Warhol'a odaklanarak daha modern bir 'gölge' okuması yapan Vktor L Stoichha'nın metni, Tanizaki'nin mimari ve gölge bağlantısını kurduğu Gölgeye Övgü'sü oluşturuyor. Bu sayının Rüzgâr Gülü, Saigado taruşma- sıyla, Kcasso'nun Bir Günü'yle. Sarkis'in yeni sergisiyle oluşuyor. Düşüncelerbölümü ise Müze'nin gerekliliği üzerine düşünüyor. Enis Batur'un, 'Müzenin Zararlan Üzerine Ne DenMDursakAzthr'. Ferid Edgü'nün 'Bir MüzeTutkunu', GüvenTuran ın Saldama- nın ve Göstennenin İki Karşıt LcıT başlıklı yazılannuı yanı sua Andre>lalraux'nun ün- Edward Steichen, 'CharBe Chapün', 1931. lü metni, müze kavramına yeni bir bakış ge- tiren 'HayaB Müze'si okuyuculara sunulu- yor. Söyleşi bölümünün konuğu, Mimar Si- nan Üniversitesi Endüstri Tasanmı Bölüm Başkanı Prof. Dr. OnderKüçükennan. Tar- tışma bölümünde Jean Baadriilardın 'Sa- nann Kompiosu'yla ilgılı yazılı tartışma sü- rüyor. Bölüme Jean Baudrillard'uı 'Estetik alar ve Yanüsama Bozumlan' adlı metni ve AK Aka> ın 'Baudrfflard KendiYa- nıbamasryia Sanaü Yeniden mi Kuruyor? Ve Farkmda Değil' ile Uğur Tanjelinın 'Mi- martakBağtommdaEleştirel Bir Baudrfflard' başlıklı yazılanyla katıldığı tartışma yer ah- yor. YAZI ODASI SELtM İLERİ Bip Roman Kişisinden Aypılmak Basılı sayfalar arasında roman kişisi sizden aynlı- yor. Sizi belki de terk ediyor. Solmaz Hanım, Kimsesiz Okurtarlçin yayımlandı. Kitabı elime alır almaz, Solmaz Hanım'la aynlığımı- zı hissettim. Oysa iki yıldır biriikteydik. Bütün günlerim Solmaz Hanım'ın serüvenini kur- makla, yaşamakla geçiyordu. Başlangıçta zordu: Solmaz Hanım bana yabancıydı. Gerçi onu hem Gramofon Hâlâ Çalıyor'dan, hem Cemil Şevket Bey'den tanıyordum. Ama dolaylı bir tanışıklık. Şimdi usul usul birbirimize ısınıyorduk. Uysaldı Solmaz Hanım, sözümü dinliyordu. Aynı evde birlik- te yaşayacaktık. Dizginler elimdeydi. Solmaz Ha- nım'ın konuşmalannı, düşüncelerini, oturup kalkma- lannı )yi kötü yönetebiliyordum. Sonra karşı koymalar başladı. O ara karmaşık rüyalar görür oldum: Solmaz Ha- nım ölmüş bir yakınımdı. Gerçek hayattan çıkagel- mişti. Romanını yazdırtmak istiyor, benim yazdıkla- nmdan hoşlanmıyordu. Her gece başka bir şey an- latıyordu. Kâh Büyükada'daydı, yıllardan 1930'lar. Kâh Ka- palıçarşı'daydı, Türkiye'nin 'Küçük Amerika' rüyası gördüğü Demokrat Parti dönemi. Oradan oraya sıçrayarak hayatını anlatıyor, arada- ki boşluklara aldınş etmıyordu. Boşluklan sordu- ğumda yanıtlamıyor, dahası alınıyordu. Anlarbklannı gündüzün yazmaya uğraşıyordum. Ge)- gelelim ruyadaki Solmaz Hanım'ın sözleri daha gü- zeldi. O sözleri anımsamaya çaltştım sabahlan. Roma- nımın baş kişisini o sözlerie bezemek istedim. Geceleyin daha rüya başlamadan, yan uyanıkken yine karşı koymalar... öyle soylememiş, öyle demek istememiş!.. Yataktan kalkıyor, yazı makinasının ba- şına geçiyordum. Aynı sayfaları yeniden yazmak, bitmez bir çileydi. Zorunlu olduğumu da biliyordum. Solmaz Hanım'ın kimsesiz, yapayalnız sandığım hayatında korkunç bir kalabalık belirmişti. Çocuklu- ğunun, gençliğinin, yaşlılığının handiyse bütün anı- lannı rüyalanma fısıkJıyor, filan tarihte Üsküdar'da gör- düğü, iki satır konuştuğu ihtiyar bir kadını bile çiz- memi bekliyordu. Sabahlan çok kötü uyanmaya başlamıştım. Ge- celerden korkuyordum. Solmaz Hanım'la ilgtli herşey ürkünç gelmeye başlamıştı. Bomboş evde, yazmaya, yaşatmaya çalıştığım Solmaz Hanım ve çevresi konuşuyorlar, tartışıyorlar, en çok benimle dkjişiyorlardı. Kimse halinden mem- nun değildi. Cinsel fantezisine ben 'kırmtzı' kombi- nezonlar biçmişken, ev sahibi Sabri Bey itiraz edi- yor, ille 'siyah' kombinezonda diretiyordu. Şarkıcı Mennan Çağlayan Istinye'de oturmakten vazgeçmiş, ille Yeniköy diye tırtturmuştu. Solmaz Hanım bütün bunlann zaten böyle olması gerektiğini söylüyor, yaz- dığım her şeyi bana yeniden yazdırtıyordu... Yazın en sıcak günleri o her şeyi yeniden yazdım. Fakat alışmıştım mihnete. Solmaz Hanım rüyalarda güter yüzlüydü. •'-,'-'•'. Birbirimizi galiba seyiyorduk. Sık sık Cihangir'e gidiyordum. Solmaz Hanım'ın yaşadığını hayallediğim eve, bir apartman katına, perdeleri çekili pencereye bakıyor, Solmaz Hanım'ı teneffüs ediyordum. Bununla birlikte yazmak ivme kazanmıştı. Dolu dizgin yazıyordum. O telaşta aynlık zamanının gel- mekte olduğunu ayırt edememişim. Bir öğleden sonraydı, bitti. Kalakaldım. . . . " Başta Solmaz Hanım, roman kişilerim, Çehov'un acı oyunlanndaki gibi, gitme hazırlığına girişmişler- di. Biraz daha kalmalan, benimle biraz daha iç içe olmalan konusundaki ricalanmı hiçbiri işitmedi. Çekip gittiler. Her gece yine eve dönüyorum. Bekliyorum onla- n, boş yere bekliyorum. Takvimde tz Bırakan: "Nina, Nina, siz haa! Sanki içime doğmuştu. 8ü- tün gün ruhum acılar içinde sizi özlemişti hep." An- ton Çehov, Martı, Behçet Necabgil'in çevirisi, Kent Yayınlan, 1963. Kaç Para Kaç' Tokyo Rbn Festfvairnde yarışıyor • Kültür Servisi - Reha Erdem'in geçen sezon sinemalarda izlediğimiz filmi 'Kaç Para Kaç' 2000 Uluslararası Tokyo Film Festivali'nde yanşıyor. Taner Birsel, Bennu Yıldınmlar ve Zuhal Gencer'in rol aldığı fllm, festivalin resmi yanşmalı bölümüne 44 ülkeden 457 film arasından seçildi. Jüri başkanlığını Volker Schlöndorf' un yaptığı yanşmaya dünya sinemalanndan 16 fıhn katılıyor. 28 Ekim-5 Kasun tarihleri arasmda gerçekleştirilecek olan Uluslararası Tokyo Film Festivali dünyamn önde gelen festivalleri arasmda yer alıyor. Bu yılki programda Lars von Trier, Ang Lee, Kenneth Branagh gibi sinemacılann özel gösterimleri yapılacak. Riıs Imparatorlıık Balesi IstanbııFda K U L T U R ÇtZİK K A M İ L M A S A R A C I Kühür Servisi - Bugün klasik ve modem dans dünyasmda en başanlı gnıplar arasmda yer alan Imperial Russian Ballet (Rus Imparatorlıık Balesi) Istanbul Mydonose Shovvland'deki ilk gösterisini dün akşam gerçekleştirdi. Topluluk bugün saat 21.00'de, yann 17.00 ve 21.00'de, pazar günü ise saat 19.00'da Rimski Korsakov'un Şehrazat, RsveTin Bolero ve Borodin'in Polovteç Danslan'ndan oluşan 5 gösteri sahneleyecek. Bolşoy Opera ve Balesı'nin sanat yönetmeni Gregoroviç. 2O.yüzyıhn ünlü balerini Maija PKsestskaja ve dans dünyasma farklı bir boyut kazandıran Gediminas Taranda'nın Bolşoy'dan aynldıktan sonra bir araya gelerek oluşturduklan toplulukta 60 kişilik senfoni orkestrası, 50 kişiük koro ve 60 kişilik balet ve balerinden oluşan toplam 170 kişi yer alıyor. Baş balerinler Olga Paviova ve Irina Surnevanuı da katıldığı basın toplantısmda topluluğun Artisnk Dırektörü ve Baş Baleti Gediminas Taranda, 14 yıl çalıştığı Bolşoy Balesi "nden,sanatçılarla ve hükümet ile birtakım problemler yaşadıklan ve yeni bir şeyler yapmak ıstediği için aynlıp Imperial Russian Ballet'i kurduklanm belirtti. Aynca, Bolşoy Balesi "ni büyük bir gemiye benzeten Taranda, Olga Paviova, Gediminas Taranda ve trina Surneva kendi topluluklannm da küçük bir gemi olarak yenilıklere açık ve daha dinamik olduğunu söyledi. Dört gün önce Finlandiya'daki bir gösteriden dönen tophıluk, yeni sezonunu 1 Eylül'de açtı. önümüzdeki günlerde de Fransa ve ABD'de olmak üzere birçok ülkede programlan olduğunu kaydeden sanatçı, Istanbul'da sahneledikleri 'Şehrazat' balesini eski koreografisine ve kostümlerine sadık kalarak yorumladıklanm ve bu balenin diğer tüm yapıtlar arasında özel bir yeri olduğunu vurguladı. Taranda aynca topluluk hakkında şunlan söyledi: "Her yıl repertuvanmıza 2-3 yeni yapıt eküyoruz. Bunun dışında, Uvuyan Güzel, Fmdıkkıran, Kugu Gölü, Carmen, Don Kişot ve GiseDe gibi ünlü yapıolan da sahneliyoruz. Pek çok kişi en iyi bale okullarmın Rusya'da olduğunu söylüyor. Bu doğru, çünkü Rusrya'da bale okulu geleneği 225 yıl öncesine dayamyor. Dolayısıyla çok iyi öğretmenler, koreograflar ve ^ani^lar yeti^yor."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear