Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2000 CUM/
Küce, Turtzm
Müsteşan
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Turizm BakanJığı
' Müsteşarlığı'na Savaş
Küce ğetirildi. Restni
• Gazete'de yayunlanan
atama kararlanna göre,
Ziraat Bankası Genel
Müdürlüğü'nde boş
bulunan yönetim kurulu
üyeliğine Kadriye Nilgün
Şişman atandı. Kıyı
Emniyeti ve Gemi
Kurtarma Işletmesi Genel
Müdürlüğü'nde yönetim
kurulu üyesi olan ve görev
süreleri dolan Halit
Akartuna, Kerim Taş ve
Abdullah Kuş da bu
görevlere yeniden atandı.
Devlet elektronik
borçlanacak
~ BANKARA(AA)-
Merkez Bankası
tarafindan 3 yıla yakın bir
süredir proje çalışmalan
.. yürütülen Elektronik
'r Menkul Kıymet Transfer
ve Mutabakat Sistemi
f (EMKT)30Ekim
» Pazartesi günü açıhyor.
. Merkez Bankası'nca
yapılan açıklamaya göre,
- devlet iç borçlanma
- senetleri elektronik
- ortamda kaydi
- yöntemlerle muhafaza
t edilerek elektronik
alışverişi sağlanacak.
Yeşilbarış'tan
protesto eylemi
• ANKARA(AA)-
Yeşilbanş (Greenpeace)
i üyeleri, Ispanya'nın
- Ankara Büyükelçiliği 'nin
kapılanna kendilerini
- zincirleyerek, Iskenderun
Limanı'nda bekletılen
gemıdeki zehırli atıklann
bu ülke tarafindan geri
almmasmı istediler. 7
Greenpeace üyesi
kendilerini kapıya
zincirlerken ikı eylemci
de elçilik duvanna çıkıp
üzerinde "Ispanya, zehırli
atıldannı geri al" yazan
pankart açtılar. Eylem,
Büyükelçi ile. yapılan
görüşmenin ardından son
buldu.
Işkencecilere
suç duyunısu
• tstanbulHaberServisi
Silopi'de terör örgütü
. PKK'ye yardım ve
,
c
yataklık yaptıklan
gerekçesiyle tutuklanan
Banş Anneleri
oluşumundan 6 kadına
işkence yaptıklan ılen
sürülen devlet görevlileri
. hakkında suç duyurusu
yapılacak. Dıyarbakır
DGM'de yargılanacak
. olan 40-65 yaslari
arasındakı kadınlann
gözleri bağlı olarak
- sorgulandıklan ve
f psikolojik işkence altında
e olduklan ileri sürüldü.
ŞbHntep
nakfedjlcfi
• ADANA (Cumhuriyet
Güney llleri Bürosu) -
Adana E Tıpi Kapalı
- Cezaevi'nde 4 gündür
süren eylemin sona
, «rmesinden sonra sevk
işlemleri tamamlanan
. Şirinler çetesınin elebaşısı
,' Ali Aksoy ve 3
arkadaşının nakılleri
başka cezaevlerine
yapıldı. Sevk işlemleri
tamamlananan ve eylemle
. ilgiü ifadesi alınan Ali
Aksoy Gaziantep'e,
. Rıdvan Demir Niğde'ye,
Mahmut Kurt ve Mehmet
1 Yılmaz da Adıyaman
cezaevlerine gönderildi.
KISA... KISA...
" • Özel harekât ve
{
organize suçlar
birimlerinde görev
" yaparken çete lideri Sedat
" Şahin'e bağlı faaliyet
' gösterdiği, tehditle haraç
" istediği gerekçesiyle açığa
" alınan Hasan Hüseyin
' Karaaslan, düzenlenen
" operasyonda yakalandı.
> I Istanbul Emniyet
«, Müdürü Kazım Abanoz,
* resmi kurumlan yazıyla
uyararak F tipi
cezaevlerinı protesto
amacıyla binalanna
yönelik eylemler
düzenlenebileceğini
bildirdi.
Nüfiıs Cüzdanımı
kaybettim, hükümsüzdûr.
ZEHRA KARALTI
Irkçılıkhiçbirtoplumun ayncahğıolmadığıgibi, hiçbirtoplumdaonakarşı korunmuşdeğildir'
Irkçı ve Dinci Hoşgörüsüzlük21. YÜZYIUN EŞİĞİNDE
DÜNYA
VE
TÖftKİYE
Bütün Avrupa, doğusunda ol-
duğu gibi batısında da farklı öl-
çülerde de olsa, yabancı düşma-
nı ve ırkçı düşünüş ve davranış-
lara bulaşmış haldedir; siyasal
bunalımlar ve sosyal eşitsizlik-
ler, bu kirliliği besliyor ve art-
tınyor. Amerika Birleşik Dev-
letleri 'nde, iki yüzyıllık köleli-
ğin, bir yüzyıllık da sömürü-
nün arkasından, geçen yüzyıl-
da -60'lı yıllar boyunca- atıl-
mış adımlara karşın, siyah in-
sanxn sırtındaki yük ezici ol-
makta devam ediyor. Güney Af-
rika'da, yeni rejim "siyah kapi-
talizm" yolunda bir şeyler yap-
maya çalışsa da yakın geçmiş-
ten kalma ırk aynmcılığının
(apartheid)temellerini kökün-
den söküp atabilmiş değil. Is-
rail, işgal ettiği topraklarda Fi-
listin halkına baskıyı ve horla-
mayı sürdürüyor. Bir soykın-
mın başka kurbanlan olan Çin-
geneler, bugün de aynmcüıkla
ve dışlanma ile yüz yüze. Piya-
sanın günümüz dünyasında da-
ha da ağır basan yasası, sosyal
ve ırkçı aynmcılığı kendiliğin-
den örgütlüyor. Ama onun ka-
dar korkunç olan bir şey de şu:
Adaletsizlik sürdükçe; siyasal
altüst oluşlarla ekonomik ve
kültürel bunalımlar, gerilimle-
ri ve korkulan daha da arthrdık-
ça, akla karşı oluşun havarileri
de demokrasilerin uykuya çe-
kildiği bir ortamda semirip or-
taya dökülüyorlar.
Öte yandan, köktendincili-
ğin saldınsı, hızından kaybet-
se de bugün de sürüyor.
irkçılıflı belll eden ne?
Şu nokta pek önemli: Irkçı-
lık, öyle Nazi Almanyası ya da
Güney Afrika apartneid'i gi-
bi, dünya çapında mahkûm edil-
miş kimi rejimlerin ilan ettiği
bir ideolojiden ibaret değildir.
Bir toplum, ırkı, milliyeti, kül-
türü, dıni ya da sosyal durumu
bakımından aşağıda gördüğü
bireylerin ya da gruplann dış-
lanmasını hoş karşıladığı ve
doğru bulduğu anlarda da fa-
şizm, saklandığı köşesınden ba-
şını uzatır ve sürekli bir tehdit
olmaya başlar.
Siyasal, kültürel ve ekono-
mik bunalımlar ve altüst oluş-
lar, toplumun yapısını ve de-
gerler sıstemini sarsıp bozdu-
ğunda, bütün gerilimlerin "gû-
natatekesi" olarak gösterilecek
birine karşı bir yabancı düş-
manlığının gelişmesi; korku ve
sürtüşmelerin çapıyla orantılı
bir şiddette ırkçı depreşmelerin
patlak vermesinin koşullan pe-
kişmiş demektir.
Buradan kalkarak denecektir
ki ırkçılık, hiçbir toplumun ay-
ncalığı olmadığı gibi, hiçbir
toplum da ona karşı kesin ola-
rak korunmuş değildir. tçinde
yaşadığımız yıllarda bütün dün-
yada, özellikle de Avrupa'da,
gitgide artan bir yoğunlukta,
ırkçılık yeniden palazlanmış-
tır: Kişilere saldınyor, canlara
kıyıyor, yangınlar çıkanyor,
mezarhklan, özellikle de Ya-
hudi mezarlıklannı kınp dökü-
yor. Genel olarak, politik ba-
kımdan cahil Neonazi grupla-
nn ve dazlak sürülerinin bir işi
olarak görünse de ulusal sınır-
lan alabildiğine aşıyor ve bere-
ketli bir zeminde boy atıp geli-
şiyor. Avrupa Birliği'nde yaşa-
yan göçmenlerinpek büyük ço-
ğunluğu, Akdeniz havzasının
Bir toplum, ırkı, milliyeti, kültürü, dini ya da
sosyal durumu bakımından aşağıda gördüğü
bireylerin ya da gruplann dışlanmasını hoş
karşıladığı ve doğru bulduğu anlarda da faşizm,
saklandığı köşesinden başını uzatır ve sürekli bir
tehdit olmaya başlar.
• Manevî aranış insanda hoş karşılanan bir davranıştır;
aranan da, yaşamın anlamıdır, insanlıktır.
Günümüzde ıhmlılaşmış, bağnazlıklarından
alabildiğine uzaklaşmış ve dünya çapında bir
tasanya duyarlı hale gelmiş büyük dınler, söz
konusu aranışa yanıt vermesini büiyorlar.
'Vebanın mikrobu ne ötür, ne de kaybohır; mutiu kentieri altüst edeceği saati sabırstzhkla bekler o!' (Albert Camus)
çocuklandırlar: Ispanyalı, îtal-
yah, Yugoslavyalı, Yunanistan-
h, Türkiyeli, Magriplidirler. Bu-
gün Kuzey'de gelişmiş ülkele-
rin, Güneyde ise Üçüncü Dün-
ya'hlann kuşattığı Akdeniz, bu
Avrupa, Afrika ve Asy a'nın or-
tak denizi, ya zengınlerle yok-
sullann geçmiş yüzyıllardaki
çatışmalannın yeniden merke-
zi olacak, ya da beşiklik ettiği
uygarlıklann ortak hazinesin-
den, yeni bir kültürün ve ortak-
laşa daha adil, daha azyıkıcı bir
kalkınma biçiminin öğelerini
çekip çıkaracak; bu öğeler ol-
mazsa, ırkçılık, çok geçmeden,
bu kez maskelerini atmış ola-
rak dolaşabilır aramızda.
Konuyu bağlarken, şunun al-
tını bir kez daha çizmeli: Sorun,
günümüzde olup bitenle, geç-
mişteki bir cehennem arasında
bir benzerlik olup obnadığını
sürgit aramak değildir. Akan
zaman içinde, ifrit, bir başka
çehre ve kılıkta karşınuza çıka-
bilir. Albert Camus'nün(1913-
1960) Veba'sındaki hatırlatma
hiç unutuhnamalıdır: Vebanın
mikrobu ne ölür, ne de kaybo-
lur, mutlu kentieri altüst edece-
ği saati sabırsızlıkla bekler o!
Tehlikeye karşı tavnn karar-
lılığı pek önemlidir.
pinler ve dlnclllkter;
islamcılık
Dünyanın beşbüyük dini (Hı-
ristiyanlık, Musevilik, Hindu-
izm, Budizm ve Islam), son on-
lu yıllar boyunca, özellikle de
nüfus değişiklikleri nedeniyle,
pek büyük cografi evrimler ge-
çirdiler. Son olarak, gitgide ge-
nişleyen yeni bir olgu yeni din-
ler ya da mezheplerdir ki, dur-
madan ilerliyorlar; nitekım, ar-
kalanndan gidenlerin sayısı,
Batı'da 150 milyonu aşmıştır.
Manevî aranış insanda hoş
karşılanan bir davranıştır; ara-
nan da, yaşamın anlamıdır, in-
sanlıktır ve varlığı bümnlüğü-
ne kavramaktır. Günümüzde
üımlılaşmış, bağnazhklanndan
alabildiğine uzaklaşmış ve dün-
ya çapında bir tasanya duyarh
hale gelmiş büyük dinler, söz
konusu aranışa yanıt vermesi-
ni biliyorlar. Ne var ki, bağır-
lannda kimi eğilımler, dürüst-
lük, adalet, dayanışma gibi bü-
yük dinlerin zaten taşıdıklan
değerlerin altını özellilde çizi-
yorlar; ve bu değerleri, dünya-
mızı sarmış çürümenin, adalet-
sizliğin, gözleri nrmalayan eşit-
sızliklenn, ahiaksızlığın, inanç-
sızlığın karşısına dikiyorlar. En
başta istedıkleri de, dinlerin do-
ğuş yıllanndakı değerlere dö-
nüştür; dinsel ve ahlakî bir söy-
leme başvursalar da, istemleri,
her şeyden önce sosyal ve siya-
saldır.
Böylece dünyada, tutucu ya
da ihtilalci egilimde çeşitli kök-
tendincılıkler açılıp serpihniş-
tir: Suudî Arabistan'da (Sünnî)
lran'da (Şiî), Afganistan'da
(Sünnî) ve Cezayir'de (Sünnî)
Islamcı; Hindistan'da aşın Hin-
duist; Israil 'de (siyah giysililer)
aşuı yobaz; Katolik dünya ile
Protestan dünyada farklı Hıris-
tiyan kimliklere bürünmüşler-
dk. Dışlayıcı milliyetçüikler gi-
bi köktendinciliklerin de doğu-
şu, sadece toplumlann iç dö-
nüşümlerinin bir ürünü değil-
dir; dizginsiz küreselleşmenin
de bir sonucudur o. Her ikisi de,
olan bıtene bir tepki olarak, ken-
di köhnemiş düzenini dayat-
Tannsızdinlerçağına mgidfyoruz?
21. yüzyıl, şunlann altını da çizmek zorunda
kalacak: Birinci olarak, dogmatik ve
normatif inançlar sistemi olarak algılanan
dinin çöküşü pek açık; ikinci olarak, dinde,
köktendıncilik ve sekterlik gibi sapık
gelişmelere karşı direnmek gerekiyor;
üçüncü olarak, dünyayı "severek ve
coşkuyU" yaşamak ve sorulan, gerekiyorsa
"Tann'y* başvurmadan da aştnak" ıhtiyacı,
yükseliş haluıde. Elbette düşünmeden
edemiyor insan: Geleneksei dinlerin, dün
toplumsal ilişkileri düzenleyen, topluma
özellikle ahlaksal referanslar sağlayan bu
kurumlann yerine hangi sistem geçecek?
Bireyin edindiği ve varlığmı da üzerine
kuracağı işaretler ve inançla bütününe kim
geçerlilik sağlayacak ve mührunü vuracak?
Kendısme, "Bu doğrudur. lyi yokiasın!''
diyebilecek muhataplan -gurulan, fikir
ustalannı, yeni rahipleri- nerede bulacak?
Ortada dolaşan yeni adaylan birer birer ele
almanın anlamı yok. Karan verecek olan,
bireyin kendisi olacak...
21. yüzyılın dinsel bir yüzyıl olacağı
yolunda Andre Mairaus'ya mal edilen bir
söz vardır. Onun yanıldığmı
söyleyemeyeceğinüz gibi, yanılmadığını
gösteren yığınla ipucu da var elimizde.
Sosyolog Frederic LeiMMr'ın, Doğulu
geleneklenn Batı 'ya taşınmasında ciddi
gözlemleri olan bu uzmanın alttnı çizdiği şu:
"Din, modero dünyada kaybotauyor, biçmı
ve öz değiştiriyor". Sonra sorun, 21. yüzyılnı
inanan ya da tanntanımaz, dındar ya da
dınsiz olup olmayacağı değil; arkasına
küresellcşmeyı de alıp gitgide daha
azgınlaşan kapitalizme karşı gırişilecek
mücadeiede dinin de rol oynayıp
oynamayacağıdır.
Bireyin önündeki molozlarm
temizlenmesine o da kaOlacaksa, daha
insanca bir düzenin kurulmasına giden yolun
kimi taşlannı o da döşeyecekse/diyecek
yoktur; bunu düşünecek yerde, köhnemiş ve
çağla zıtlaşan değerleri -Tann ketâmın
adına- savunup sürdürecek olanlara ise
haürlatmayı, tâ XVI. yüzyılda, o devrimci
ilahiyatçı Tbomas Münzer'in -bugün de
geçerii- şu çarpıcı sözleriyle yapabiliriz:
"tnsan olunuz, Tann da Tann olacakör!" Bu
hatırlatmaya ne kadar kulak verileceğini
gelecek gösterecek.
Gelecek ise, ardına değin açıkör
önümüzde...
mak istiyor. Böylece, onlann
doğuşunun arkasında, sıradan
bir siyasal durum sorunundan
çok daha fazla birşey vardır. Her
yerde etkisini gösteren ve çıp-
İak gözle de görülen sosyal yır-
tılış ve parçalanmadır söz ko-
nusu olan da; ve yeni dünya dü-
zeni bunu taşıyıp yayıyor. Dış-
layıcı milliyetçiliklerle, kök-
tendincüiklerin yanıünın barbar
ve totaliter olduğunda kuşku
yok. Öyle olduğu için de ala-
bildiğine sertlik ve kesinlikle
mücadele etmeli onlarla. Ancak,
bu savaş, özgürlük, eşitlik ve da-
yanışma değerleri adına örgüt-
lenip yürütülürse kazanma san-
sı vardır; bir baska deyişle, bu-
gün artık sadece faiz hadlerine
tapan ve toplumlan da içinden
çürütüp yıkmaya yönelmiş, bu
nitelikleriyle bir başka barbar
çehre taşıyan yeni dünya düze-
nine ve onun Iiberalizmine kar-
şı "amansız bir radikal eleşti-
ri"nin aydınlığında zafere ula-
şabilir bu savaş.
Islamcılığın temsil ettiği kor-
kunç tehlikeyi iyice görüp ta-
nıdıktan sonra bugün gelip var-
dığımız noktada bir söylene-
cek de şudur; gelecek, bugün
düzenı ellerinde tutanlardan
çok şey bekliyor; onlann en
başta yapmalan gereken de,
Giües Kepd'in deyişiyle, iler-
de daha da büyütmek üzere,
"pastayı şimdiden paylaş-
mak"tır. Sözü yine aynı yaza-
ra bırakalım: "Bu seçİdnler, Is-
lamcıiannortadançekDdiğibir
ortamda,bir reforma girismek-
sizin, egoistçe hemen kendi çı-
karlannabakmakla vetmirler-
se, Müslüman düma, çok geç-
meden, dili tslamcı, etnik, ırk-
çı, dinci ya da populist olsun,
yeni padayışlarla yüz yüze ge-
lecek. Bu dünyanın yöneticile-
ri, kendüerine kem yüzgöster-
meyen bir siyasal ortamda, so-
rumluJuklanyla baş basadniar.
EDeriniçabuktutmabdııiar.Ya-
pacaklanseçinı,yadhat'm yüz-
yıhn son çeyreği boyunca açüğı
sancağın -şu veya bu adla- ye-
h
cak,yada Müslüman halklann
kendileri, demokrasiye giden
yohı bizzat açacaklar".
Son bir konu da şimdi anla-
tacağmıızdn-.
SÜRECEK
Okuyan: İş güvencesi ertelenemez
ATOBaşkam SinanAygüntasanya karşıçıkn. (Fotoğraf: AA)
ANKAI^(OunhuriyetBürosu)-Çalışma ve Sos-
yal Güvenlık Bakanı YaşarOkuyan. İş Güvencesi Ya-
sa Tasansı'na destek arayışını sürdürürken ışvereıün
tepkisı de devam ediyor. Ankara Ticaret Odası (ATO)
Başkam Sinan Aygün, "el bombasma" benzettiği ta-
sannın yasalaşması durumunda iş banşının bozula-
cağı iddiasında bulundu.
Okuyan, dün ATO Meclis Toplantısı'na kaülarak
Iş Güvencesi Yasa Tasansı hakkında bilgi verdi. Iş-
çilerin sendikaya üye olduklan için işten atılmasının
"doğru biryaklaşmT obnadığını anlatan Okuyan, İş
Güvencesi Yasa Tasansı'nda, işten çıkanbnanın hak-
lı bir gerekçeye dayandınlmasının istendiğini ve bu-
nun ispatının işverene ait oldugunu belirtti. Işyerinin
"esas" alınması gerektiğini vurgulayan Okuyan, iş-
yeri ohnadan sendikanın olamayacağını söyleyerek
şu görüşleri dile getirdi: "Işyeri esasor. Örneğin bir
işçi sizin mahnıza zarar veriyor, işletmenizezarar ve-
riym,hırsızlıkyapıyor, 'İş Güvencesi Yasa Tasansı çık-
tı, artık bunlar işten atümayacak' diyebirşeyohır mu?
Tam tersme, bu yasa bu tip şeyieri çerceve ahma ab-
yor." Konuşmasının ardından bazı ticaret odası üye-
lerinin sorulannı yanıtlayan Okuyan, tasannın erte-
lenmesinınya da rafa kaldınlmasının mümkün olma-
dığını belırterek ticaret odası ve üyelerinden, görüş-
lerini yazılı olarak aktarmalannı istedi.
Aygün, işverenlerin ve tüccarlann tasanya karşı ol-
duklannı belirterek "Bizfan tasanya karşı olmamızın
nedeni canınuzm yanmasıdır" dedı. Tasannm "el
bombasır>
na benzediğini kaydeden Aygün, yasalaş-
ması durumunda rekabet gücünün kalmayacağını
söyleyerek iş banşının bozulacağı iddiasında bulun-
du. Işçinin işten çıkanlırken "kıdenı tazminannınn
ödenmesinden yana olduldannı vurgulayan Aygün,
Okuyan'a seslenerek "Ne ohır, işçünizle bizün ara-
mıza ginneyin" diye konuştu.
BIRBAKIMA
SERVER TANtLLt
Yazarımızın yazısı teknik nedenlerden dolayı
eJimize ulaşmadığından yayımlayamıyoruz.
BaşvuranlarBOTAŞ 'ayollanıyor
Doğalgaz
sıkınîısı başladı
Ekonomi Servisi - BOTAŞ Genel Müdürlüğü,
Elektrik, Gaz ve Otobüs (EGO) Genel Müdürlü-
ğü'ne, 4 bin 500'ü geçmemesı koşuluyla doğalgaz
abonelik iznı verirken Ankara Büyükşehir Beledi-
yesi, bu sayıyı aşmak için kendisıne müracaat eden
yurttaşlan BOTAŞ'a göndermeye başladı. Bunun dur-
duruhnası için noteraracılığıyla beledıyeye ihtarna-
me çektiklerinı belırten BOTAŞ Genel Müdürü Gök-
nan Yardım. bu oranın üzerinde yeni abonelığe izin
vermelerinin mümkün obnadığım, sadece hastane,
kışla ve camilere doğalgaz verebileceklenni söyle-
di. Bu arada doğalgaz basıncının hızla düşmesi so-
nucu dün gece Ankaralılann yüzde 40'ının gaz kul-
lanamadığı, soğuk kış aylannda bunun sık sık ya-
şanabıleceğı bildınldi.
Birincil enerji tüketimi içinde payı hızla artan,
ancak yeterli miktar-
da ithal edılemeyen
doğalgaz dağıöm yet-
kısıııi elinde bulundu-
ran belediyeler uyan-
lara karşın abonelık-
leri durdurmuyor.
BOTAŞ yeni arz kay-
naklan sağlamak ıçın
çalışmalannı sürdü-
rürken, kış aylannın
başlaması nedenıyle
başta ısınma amaçlı
kullanıian doğalgazın
yetersizliği nedenıy-
le belediyelerin abo-
nelikleri durdurması-
nı istedi. BOTAŞ Ge-
nel Müdürü Yardım,
Ankara Büyükşehir
Belediyesi'nin uyan-
lara karşın abonelik-
leri durdurmadığıni
belirterek "Dağıtun
yetkisinin iptali için
başvurduk. Toplam 3
bm500Ankaranmağ-
dur diye izin verdik.
EGO ya 4 bin 500
abonefik için izin ver-
dik. EGO da vatan-
daşlan bize gönder-
meye başladı. Biz de
noterden yaa çektik.
Hastane, kışla ve cami
için doğalgaz verebili-
riz. Ama yeni abone-
Bğeizin vermemiz söz
konusudeğB" diye ko-
nuştu. Belediye, izin
verilen sayıdaki abo-
nelikten mevcut ısın-
ma sisteminde tadilat
yaparak doğalgaza
geçmiş ve alternatif
ısınma sistemi kulla-
namayacak vatandaş-
lann yararlanabilece-
ğini daha önce açıkla-
mıştı. Yeni şebeke dö-
şenen Etimesgut, Sin-
can ve Gölbaşı ilçe-
leri verilen izinden ya-
rarlanamayacak.
Uîuslararası
ilk doğalgaz
flıan
ANKARA (ANKA) -
Türkiye'nın ılk uîuslara-
rası petrol ve doğalgaz
fuan ile kongresi olan
"TURKIOG 2000", 16
Kasını'da başlayacak.
Jeofizik Mühendisleri
Odası, Türkiye Petrol Je-
ologlan Derneği ile ITE-
AFEKSUluslararası Ti-
caret Fuarlan AŞ tara-
findan düzenlenen 1.
UîuslararasıPetrol ve Do-
ğalgaz Fuan ve Kongre-
si Enerji Bakanlığı,
TPAOve BOTAŞ'ın des-
teğiyle tstanbul Lütfü
Kırdar Uîuslararası
Kongre ve Sergi Sara-
yı'nda gerçekleştirilecek.
18 Kasım'a kadar süre-
cek olan fuann açılış ko-
nuşmalannı Jeofizik Mü-
hendisleri Odası Başka-
nı AhmetErcan ile Tûrk
Petrol Jeologlan Birliği
Başkam MehmetÖzkan-
fcyapacaklar. Kongreye,
Eneni Bakanı Cumhur
Ersûmer, ve Dünya Ban-
kası Türkiye Sonımlusu
AJa>
r
CMıibberde konuş-
macı olarak kaolacaklar.
Kongrenin ana hedefle-
ri arasında, Türkiye'de
yeruaraştırmasahalannı
ortaya çıkarmak, gelece-
ğin petrol araştırma ve
ürün teknolojilerine yö-
nelikbilgi birikiminipay-
laşmakiçinpetrol endüst-
risindekı yerbilımcileri
bir araya getirmek bulu-
nuyor. Fuara, aralannda
Akfel. BP Amoco, Boru-
san Makina, Eka, Emek
Boru, Gaz deFrance, SO-
CAR üe Shell'in de bu-
lunduğu 130'un üzerin-
de firma katılacak.
Protokol jmzalandı
44 bin geçici işçiye
kadro veriliyor
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Başbakan
Bülent Ecevh, Köy Hiz-
metleri Genel Müdürlü-
ğü, Devlet Su Işleri (DSİ)
Genel Müdürlüğü ile Ta-
nm ve Köyışlen Bakan-
lığı'nda geçici işçı statü-
sünde çalışan yaklaşık 44
bin işçiye 2 Şubat2001
tanhınden itibaren sürek-
h kadro verileceğini bil-
dirdi. Türk-tş Başkam
Bayram Meral Ecevit'e
teşekkür ederek "İnanı-
yorum ki bu arkadaşlan-
nuzsaym başbakanımızm
gösterdiği bu babacan ha-
reketin karşüıgını vere-
ceknr.Hiçbirzamanunut-
mayacakur" dedi.
Ecevit, Türk-Iş Başka-
nı Bayram Meral ile bir-
likte Başbakanlık'ta ko-
nuya ilişkin açıklama
yaptı. Ecevit, ilgili bakan-
larve Türk-lş Genel Baş-
kam Meral arasında bir
protokol imzalandığını
söyledi. Protokol gere-
ğince halen geçici işçi
statüsünde çalıştınlanla-
nn sürekli işçi kadrolan-
na aktanlacağını belirten
Ecevit, "Ancak, 2000 yı-
ünda 10 a\. 2001 yınnda
11 ay çahşnnlacaklar,
2002 vılından itibaren ise
çalışmalan sürekli ola-
cakör" dedı.
Ecevit, ilgili kamu ku-
rumlan ve yetkıli sendi-
kalann hizmetin aksama-
ması için gereklı önlem-
leri alacaklannı dile ge-
tirerek böylece geçici iş-
çilerin yaklaşık 30 yıl-
dan bu yana süregelen is-
temlerinin karşılanacağı-
nı kaydetti.