23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 EKİM 2000 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 19 TURKIYE fetanbul Edime Kocaeli Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli A A A A PB A A A 17 18 18 19 22 21 22 20 Sinop A 16 Adana Samsun PB 18 Mersin Trabzon _Y 19 Diyartıakır A Giresun PB 18 Şanlmrfa Ankara A 16 Mardin Eskişehir A 15 Siirt Konya A 15 Hakkâri PB 12 Sıvas A 13 Van PB 15 Zonguldak A 16 Aııtalya PB 24 Kars PB Yurdun doğu kesimle- ri parçaiı bolutlu, Doğu Karadeniz kıyılan sa- ğanak yağışlı, öteki yerter az bulutlu ve aç«k geçecek. Iç böf- gelerimizde sabah sa- atlennde as görüle- cek. Hava sıcaklığı yurdun doğu kesimle- rinde biraz artacak, batı bölgelerimizde değişmeyecek. DIS MERKEZL Y 6 Berlin Helsinki ÇB 12 Moskova ÇB 10 Y 9 Budapeşte PB 24 Aşkabat Stockholm Y 11 Madrid Londra ÇB 18 Viyana PB 20 Astana PB 8 Amsterdam Y 15 Belgrad PB 24 Bakû Brüksel ÇB 15 Sofya ÇB 20 Taşkent PB 19 ÇB 16 Paris ÇB 13 Roma A 23 Bişkek Y 21 Tiflis PB 12 Bonn DB 12 Atina A 23 Kahire ÇB 13 A 23 15 Zürih Y 15 Şam •Moskova > Taşkent •—i •Tahran - i ^ P^t 3 1 1 b * j t u t l l J ^Çok buluthJ GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Örneğin, DSP'nin af içeriğine MHR MHP'ninki- ne DSP karşı. FP'ye gelince; bu partimiz evdeki yangını birtür- lü söndüremediği için etkisiz. Affı, tabii Erbakan'ın siyasete dönmesine, yanm ağızla Tayyip Erdo- ğan'ın da cezalardan annmasına bağlayan pazar- lıklara hevesli. Sonuçta, FP'de de "rivayet -hâlâ- muhtelif". DYP'ye gelince... Tansu Hanım yüksek politika izlediği sanısıyla yükseklerde uçuyor ve "çıkara- caksanız çıkann, yoksa aftan vazgeçin" demeyi yeğliyor. Içerik? "Rivayet muhtelir. DYP'nin, üç ortaklı iktidan bu biçimdeki söylem- leıie köşeye sıkıştırmaya çalışması zaten gereksiz. Hapishaneler yeterii. Iktidann af konusunu askı- ya alacağtnı sezdikleri anda hapishane sakinleri, hemen o saat isyan başlatıyoriar. Mahkûmlaria önce pazarlık. Sonra?.. Mahkûm- lann "Başbakan ya da Adalet Bakanı'nın afkonu- sunda 'güvence' istekleri" manşetlerde. Türkiyemizde vaatten bol ne var ki? Nihayet, üç beş gün sonra unutulacak bir iki cümle ve... Ve Başbakanımız, Üsküp'e giderayak havaala- nındaki demeciyle mahkûmlan doyuran güvence- yi önlerine uzattı. Ecevit; "Meclis çalışmalan başladıktan ve de komisyonlar seçildikten sonra affın 'öncelikli' ko- nu" olacağını beyan eyledi. Işte bu noktada medyamızın sormayı savsakla- dığı soru Başbakanımızdan esirgendi: Affı gönülden istediğiniz kuşkusuz. TBMM komisyonları seçildikten ve çalışmaya başladıktan sonra "affın öncelikle ele alınacağını içeren gûvenceniz" de baş üstüne! Velakin, öncelik vereceğiniz af yasasında uzlaş- ma "namevcut". Üstelik affın sınırlannı belirleyen bir anlaşma umudu veren en ufak bir işaret ufukta görünmü- yor. Sadece biçimsellikten uzak, içerikten yoksun bir vaat dolaşıyor ortalıkta: Af çıkacak! Uyuşturucu haplar gibi Bir başka söz bu iradeyi tamamlıyor: Affa karşı olan yok! Bu soylemlerin bir adım ötesi karanlık. ûyle ki, tünelin ucunda küçük bir ışık da, partiler arası uz- laşma ile yasa taslağını ortaya çıkaracak bir çaba- nın, bir girişimin belirtisi de "namevcut". Hal ve keyfiyet böyle değil mi efendim; saygıde- ğer Başbakanım, ortak partilerin sayın liderlert, muhalefet becerisinden yoksun partiler... Affın gerçekleşeceğini duyuran en ufak bir kıpır- danma var mı? YoklAmalafçok! Sorumlu siyaset adamlan isyanlan durdurmak için sihirli af sözcüğünü "teskin edicibirhap, uyuş- turucu" gibi kullanıyorlar. Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, ondan ön- ce Adalet Bakanı Törk, "isyan eylemlerinin afko- nusuna olumsuz etki yapacağından" söz ediyor. Af denilince kafalan her olasılığa fır dönen mah- kûmlar, uyuşturucu nitelikli bu seslenişleri, affın "öncelikle ele alınacağına"yönelik vaat söylemle- rini nasıl oluyor da yutuyoriar, anlaşılır gibi değil. Bir başka haber daha var ki, affı doğrusu evlere şenlik bir duruma düşürüyor... Sık sık bir araya geldiklerinde hangi suçlan af- fedeceklerinde anlaşmaya varamayan hükümet ortaklan, -şayet gazete haberleri yanıltmıyorsa- af sorununu bugün toplanacak olan MGK'de görüş- meye hazırlanıyoriamnış... MGK'yi, hatta Kurul'da askerierin sivillerle eşit sayıda olmasını sindiremeyen, ne ki aylardır affın sınırlannı saptamayı beceremeyen kimi devletyö- neticisi ve siyasetçilerin sergiledikleri manzaraya bakınız. Bu gidişle af çıkmaz ayın son çarşambasına mı kalıyor diyenlere rastlanıyor. Ne dersiniz? • k Yağmuriu WA<W Kartı t Gök gürültülü Kirli kanlar Türldye'ye satddı• Baştarafi 1. Sayfada şişenin doldurulduğunu ve bun- lardan yaklaşık 30 bin şişenin kullanıldı|ını belirttiler. Birçok ılacın elde edilmesinde kullanı- lan plazma içerisinden, anemiye (kansızlık) karşı gebştirilen ilaç- larda kullanılan pıhtılaşma fak- törleri ve kan dolaşımını stabili- ze etmekte uygulanan albümin gibi önemli maddeler aynşnnlı- yor. Bir litre plazmanın ortalama fiyatı yaklaşık 51 milyon TL. Derginin haberine göre, olası savaş ve kriz dunımlanna hazır- lıklı olmak için kendi kan banka- lannı oluşturan Afrika ûlkeleri, toplanan kanlar kullanılmayınca, fazla malı elden çıkarmaya başla- dı. Zimbabwe'de, herhangi ciddi bir teste tabi tutulmayan, arala- nnda fahişelerin de bulunduğu vericilerin düzenli olarak bağışta bulunduğu "Natal Blood Trans- fiıskm Servfce" (NBTS) kan ban- kasmdan alınan plazma, ulusla- rarası bir çete aracılığıyla satıldı. Habere göre, Gûney Afrika'da çok sayıda firması bulunan Mike Areher, NBTS'den hammaddeyi elde ediyor, Isviçre'nin Zûrich kentinde "Wolf Brandenberger ResourceAG" ve «Albugam AG" isimli firmalann sahibi olan VVolf Brandenberger ve ABD'nin San Diego kentinde bulunan u Atian- tic Busmess Organisations" şirke- tiyle çalışan Joe Schulman da plazmayı dünya çapında pazarla- dı. Çetenin diğer bir üyesini, Avus- rurya'nın Linz kenti yakınlannda bulunan ve resmi olarak ilaç üre- tim izni bulunan "Albovina GmbH" şirketinin sahibi Franz Dach oluşturdu. Ancak sorumlu- luk almak istemeyen Dach, plaz- mayı işlenmesi için Litvanya, Slovakya ve Hırvatistan gibi ül- kelerdeki küçük laboratuvarlara ve tsrail'e gönderdi. Çete, ucu- za aldığı kirli plazmadan elde edilen ilaçlan, sahte evrak düzen- leyerek ilaç firmalanna karşı tü- keticinin fazla güçlü olmadığı ül- kelere pazarladı. Stern dergisi, Hindistan'da "Albupan" adıyla piyasaya sürülen ilacın, bir işada- mını ölümün eşiğine getirdiğini, muhtemelen bir hastanın da ölü- müne yol açtığını belirtti. Durmuş: İnceleme yapıldı Sağlık Bakanı Osman Dur- muş, Stern dergisinin haberi üze- rine, gerekli incelemeleri yaptık- larını belirterek haberde yer alan Türkiye'de 2 milyon kalp hastası var tstanbul Haber Servki- Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Altan Onat, son bir yılda 153 bin kişinin kalp hastahğı nedeniyle yaşamını yitirdiğinin tahmın edildiğini söyleyerek, Türkiye'de bulunan 2 milyon kalp hastasına her yıl 90 bin dolayında kişinin eklendiğini vurguladı. Hilton Oteli'nde yapılan "Medya Paylaşım Gûnleri" toplantısmda konuşan Prof. Dr. Altan Onat, 1990 yılından beri 7 coğrafı bölgede ve 59 yerleşim alanında "Tûrk Erişkinlerinde Kalp Sağh&RiskFaktörkrT konulu bir çalışma yürüttüklerini söyledi. Onat, 20 yaş üzeri 3 bin 687 kişi üzerinde yaptıklan araştınnada kalp hastalığında ürkütücü bir artışla karşılaştıklannı belirterek, "Genç bir nûfusa sahip obnamıza karşın, ülkemizde 2 mUyon kalp hastası bulunuyor. Bu saymın her yıl 90 bin dolayında artüğını düşünüyoruz. Kalp hastalığına ba^ı öifimlerde ise son bir yılda 92 bini erkek olmak üzere toplam 153 bin kişinin öidüğûnû tahmin ediyoruz" dedi. Türkiye'nin Avrupa'da kalp hastalıklanna bağh ölümlerin en çok yaşandığı Finlandiya'ya yaklaştığına dikkat çeken Onat, Türk toplumunun giderek yaşlandığını vurguladı. Kalp hastalığının 45- 74 yaşlan arasında yoğunlaştığını belirten Onat, kalp ve damar hastalıklanna en çok Karadeniz, Doğu Anadolu ve Marmara bölgelerinde rastlandığına işaret etti. Onat, hastahğa karşı Akdeniz tipi beslenme, fiziksel aktivite ve sigara içilmemesi önerilerinde bulundu. Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Vedat Sansoy ise Türkiye'de şişmanlıkta tehlikeli bir artış olduğuna dikkat çekerek, "Tûm dûnyada 2020 yıhnda çahşamamanın birinci nedeni kalp- damar hastahklan, Udndsi ise depresyon olacaknr" diye konuştu. Yapılan araştırmalarda, 1998 verilerine göre 6 milyonu kadın olmak üzere 11 milyon kişide yüksek tansiyon görüldü. 9 milyon kişide yüksek kolesterol bulundu ve 1 milyon 600 bin kişinin de şeker hastası olduğu tespit edildi. Türk erkeklerinin yüzde 9'u, kadınların ise yüzde 28.5 'inin şişman olduğu ortaya çıktı. Sigara içme oranı da kadınlarda yüzde 20, erkeklerde yüzde 60 olarak belirlendi. Ha\ ali araziye paııııık ektüer ÖZCANGÜNEŞ ŞANLIURFA - Türkiye'deki toplam pamuk üretiminin yansir nın karşılandığı Şanlıurfa'da, yak- laşık 1.5 milyon dönüm arazinin, '•pamukekümişgibigosteraerek'', 30 trilyon lira değerinde haksız pamuk destekleme primi almdığı belirlendi. 1998'de yaşanan ve 1999'da da tekrarlanmak istenen vurgunun arazilerin yerinde ince- lemesiyle engellendiği ortaya çık- tı. Valiliklerde kurulan komisyon- lar, destekleme primi vurgunu için kamu çalışan- larını tehdit eden ve dövdüren *t»- nm çetesi n nin, Adana, Gazıantep, Hatay, Kahramanmaraş ve Mar- din'de devleti hortumlamak için çok sayıda sahte fatura düzenledi- ğini tespit etti. Hükümetlerin pamuk üreticisi- nin desteklenmesi amacıyla ver- diği ve Genelkurmay yetkililerini de rahatsız eden destekleme pri- mi uygulamasındaki trilyonlara varan yolsuzluklar birer birer or- taya çıkıyor. Vali yardmıcılan başkanlığında illerde kurulan ko- misyonlann bu yıl Adana, Gazi- antep, Hatay, Kahramanmaraş ve Mardin'de yaptıklan inceleme, çırçır fabrikalan sahiplerinin çok sayıda hayalı ve sahte fatura dü- zenledigini ortaya koydu. Mardin - ve Hatay'dasahtekârlık yapıldigı- nm tespit edilmesine karşın üreti- cilere destekleme primlerinin ve- rildiği saptandı. Primlerin bile bi- le ödenmesi, kamu kuruluşlann- da sıkıntı yarattı. Mardin'deki tüm fabrikalarda sahte fatura kesildigi kesinleşir- ken Şanlıurfa Tanm II Müdürlü- ğü, yolsuzluk yapıldığı belirtilen söz konusu illerdeki 19 fabrikaya 13 bin 689 ton pamuk satan 857 çiftçiye, destekleme primlerinin ödenmemesi için Ziraat Banka- sı'na talimat verdi. Bu arada, GAP'la birlikte ülke genelindeki toplam pamuk üretiminin dörtte üçünü karşılayan Şanlıurfa'da 1998'de 1 milyon 422 bin dönüm alanda hayali pamuk ekimi göste- rildiği, 1999 yıhnda ise 300 bin dönüm alanın fazladan kaydedil- mek istendiği bildirildi. Cumhu- riyet'e ulaşan belgelere göre, 1998'de destekleme primi ödeme- lerinde, Şanlıurfa merkez ve 10 ilçesinde toplam 2 milyon 389 bin 475 dönüm alanda 836 bin 316 ton pamuk elde edildiği baz alın- dı. Ancak 1999'da Tanm H Mü- dürlüğü yetkilileri, DSİ tarafuıdan yeni sulamaya açılan 200 bin dö- nüm alanla birlikte bu rakamı yal- nızca 1 milyon 422 bin 736 dö- nüm olarak tespit ettıler. Bunun üzerine destekleme primi almak için başvuran 16 bin 900 kişiden sadece 14 bin 635 üreticiye, fatu- ra karşılığında 516 bin ton pamuk için prim ödendi. tmamlar yanıttü Şanlıurfa Tanm tl Müdürü Rûs- temCoşkun, 1998'de yapılan yol- suzluğun 1999'da da tekrarlan- mak istendiğini ancak, arazileri yerinde inceleyerek vurgunun önüne geçtiklerini söyledi. Kendi- lerine başvuran köylerdeki muh- tarlara bir belge gönderdiklerinı ve bunun orada görev yapan i- mam, oğretmen ve muhtarlık üye- si 2 kişi tarafuıdan imzalanarak kendilerine verilmesini istedikle- rini anlatan Coşkun, "Bu belgeler bize gelince, behrtiien arazileri ye- rinde saptadık.Vebu kişikrin biz- leri yaniltmak istediklerini anla- dık. Ancak aidığunız önlemlerie Urfa'da, bu yü büyük bir vurgunu önledik" dedi. Coşkun, sorunu kökten çözmek için 2001 yılında pamuk ekilı alanlan uzaktan algı- lama sistemiyle belirleyecekleri- ni, gerekli sistemin kurulması için bakanlıktan onay aldıklannı da sözlerine ekledi. - _. . Isminin açıklanmasmı isteme- yen bir yetkili, Güneydoğu'daki tanmsal alanda yaşanan vurgun- lann, iktidar partilerinin yerel temsilcilerinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ileri sürdü. Devle- tin üreticilere sağladığı destek ve yardımlann bu kişiler tarafuıdan rant için kullanıldığını vurgula- yan yetkili, şöyle konuştu: "Siyasiçevreler, rantlanna kar- şı gelen tanm teşkilatındaki görev- lilere baskı yapıyorlar. Devlet gö- revlilerinin direnmesi halinde, ta- yinlerini başka yertere çıkanyor- lar. Tanmsal ilaç, destekleme pri- mi gübre. tohumluk yardum. Işin içinde çok büyük rant var. Kısa bir süreönce, Hifvan üçe tanm müdü- rü Yusuf Akgün, baa kisilerin sal- duısına uğradı. Aynı nüfus cüzda- nının üzerinde oynayarak 5 farkh isimle prim almak isteyenleri be- ürledik. Siyasilerin isteklerine bo- yun eğmeyenler, koltuklannda oruramıyoriar."" Yetkili. Hazine arazilerini, mer- alan, pamuk tarlası gibi gösteren- leri saptadıklannı söyledi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada ni sergiliyor... Bu yelpazenin içinde yer alan MHP de, 1999 se- çimlerinde yakaladığı üst noktayı kalıcı kılmanın ara- yışında... Her parti tek tek ele alınacak kadar dolu. Bugünü MHP'yeayıralım... 18 Nisan seçimlerinin hemen ardından tabloya bakıldı, gözler ilk iki sırada yer alan partiye çevril- di: DSP, MHP... Rahşan Ecevit, en sert doztı verip, karşı nabzı ölçtü... Kısa süre sonra anlaşıldı ki durum tamam, i- ki parti ANAP'ı da yanına alıp iktidar ortağı olabilir. 57. hükümet bu ortamda kuruldu. MHP ile DSP'nin arada bir kapışabileceği, ancak ANAP'ın arayı bula- cağı hesaplanıyordu. Yaşama tam tersi geçti. 1.5 yıl sonraki tablo şu: DSP ve MHP blok, ANAP arada bir çıkarsal çıkın- tılık yapıyor! Son 1.5 yılda MHP, iktidara kendi damgasını vur- mak yerine, iktidara kendini yerleştirmeyi yeğledi. MHP'nin seçimden önce verdiği sözlerle, attığı slo- ganlarla bugünkü vitrinsel görünümüne baktığımız- da farkJı bir tablo görüyoruz. Seçim öncesi en çok atı- lan slogan şuydu: Ya sev ya terk et! Bu slogan, 18 Nisan seçimlerinden önce MHP gi- bi düşünmeyenlere karşı atılmıştı. Bugün çok farkh bir durum var. Siyasetin omurgasını ülkenin bütünlüğü- ne oturtan HADEP'lilerle aynı çatı altında olmaktan çekinmeyen MHP'liler, şimdi aynı kesim için, "onlar da canımız ciğerimiz" diyorlar. Değişim sart MHP'liler için değil, HADEP için de ge- çerli, ama vitrindeki bu görüntünün perde arkası da- ha önemli! Kongreye doğru 3 pencere MHP'nin 5 Kasım'da kongresi var. Partinin 2000'li yıllarda oturacağı çizgiyi göstermesi bakımından önemli bir kongre. Partiden çok ocak görünümünde- ki MHP, nasıl yapılanacak? Bu sorunun yanıtını aramadan önce başka bir nok- tanın altını çizelim; partinin üç penceresi dikkati çe- kiyor - Kökten MHP'liler... - Son dönem MHP'lileri... - Çıkarsal MHP'liler... MHP'nin "rejim açısından da" işlevlerinin olduğu her kesimde konuşulur. Işin bu yanı MHP açısından öne çıkıyor, ama her partinin artılanyla eksileriyle re- jimsel yanının olduğunu unutmamak gerekiyor. 12 Eylül'den bu yana MHP'nin iktidarda yaptığı bu ilk kongrede yukandaki üç nokta çarpışacak mı, iç içe mi girecek?.. İktidarda olan ve bunu sürdürme umudunu taşıyan partide iç kavga olmaz. Bu yüzden ikinci şık arayışı - daha önde görünüyor. Kongreye giderken MHP'ye karşı biryönelim oldu- ğu dikkati çekiyor. Görünüm, 1990'lann ortasındaki RP'yi çağnştınyor. 1994 yerel seçimlerine, 1995 ge- nel seçimlerine giderken, seçilsin seçilmesin daha önce ANAP ya da DYP'den aday olmuş pek çok mil- levekilinin ve belediye başkanının RP saflannda se- çime katılmak istediğine tanık olmuştuk. O kadar ki, seçilmiş, görevini sürdürmekte olan belediye baş- kanlan bileyeniden seçilmek için RP'yi yeğler olmuş- tu! Bugün de, 200 kadar belediye başkanının, 25-30 kadar milletvekilinin MHP saflannda yer almak için başvuruda bulunduğu söyleniyor. Gelen haberler abartılı olsa bile köksüz değil. Bu durumu dikkate alan MHPTıler de merkez sağ- dan öte, merkezin partisi olabilir miyiz, sorusunun yanıtını anyorlar. Seçimler için önümüzde iki yıl var. Çok uzun bir sü- re. Toplumun 2000'lerdeki özlemini yakalayan parti, iktidann omurgası olur. Günü yaşayarak karar veren bir seçmen yapısına sahip olduğumuz için, bunu ya- kalayacak hareketi ya da partiyi şimdiden öngörmek zor. MHP talipler arasında... Ancak MHP, 1970'lerin kanlı ortamından geliyor. Kanlı bir gömleğin üzerine temiz gömlek giyerek aklanma olmaz. Siyasetteki her temiz hareket gibi, temiz bir MHP de Türkiye'nin kazancıdır. 5 Kasım kongresi, tavanıyla-tabanıyla MHP'yi da- ha iyi tanıma fırsatı yaratacak! balbay@cumhuriyet.com.tr R A D Y O M o d e r n H a y a t ı n S e s i 6 Kudüs Ordıısu'nıın hedefi Clintoıı^dı^ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Aralannda gazetemiz yazarlan Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kıslalı nın da bulunduğu Atatürkçü aydınlara yö- nelik suikast gerekçesiyle tutuklanan Rüştü Aytufan, Kudüs Ordusu'nun di- ğer eylem planlannı da anlattı. Aytu- fan, geçen yıl Türkiye'yi ziyaret eden ABD Başkanı BU1 Clinton'a da bom- balı suikast düzenlemeyi planladıkla- nnı, yoğun güvenlik önlemleri nede- niyle bundan vazgeçtiklerini söyledi. Aytufan, PVC içine yerleştirilmiş pat- layıcılarla bu eylemi gerçekleştirme- yi planladıklannı anlattı. Aytufan, Ankara Emniyet Müdür- lüğü'nde verdiği ifadesinde, Kudüs Ordusu'nun gerçekleştirmevi planla- dığı diğer eylemleri de anlattı. Aytu- fan, emniyet ifadesinde, Clinton'ın 14 Kasım 1999 tarihin- de Türkiye'yi ziyaretinden önce, ör- gütün elebaşısı olan ve halen Eskişe- hir Cezaevi'nde tutuklu bulunan Fer- hanÖzmen'ın "Dünyayısarsacakbir eylem yapacağız" diye suikast konu- sunda bilgi verdiğini kaydetti. Öz- men'in, Clinton suikastına ilişkin bil- gi verirken yanında Necdet Yüksel, Iran'a kaçan Oğuz Demir'in de bu- lunduğunu belirten Aytufan. şu bilgi- leri verdi: "tçi boşaltümış bir PVC'nin içine 10 tane el bombası yer- leştirileeekti. Bunlardan birine, patla- ması için harekete duyark düzenek hazuianacakb. Birinin patlamasın- dan sonra infilak edecek olan diğer bombalar.Clinton'ın Vnkara\ageli- şinde kullanacağı Esenboğa yol gü- zergâhına, kamufk edilerek yerieşti- rüecekti.'' PVC'nin üzerinden konvoydaki ön- cü otomobillerin geçmesinin ardından düzeneğin 5-10 saniye sonra bomba- lan patlatacağını kaydeden Aytufan, Clinton'ın otomobili geçerken de ey- lemin gerçekleşmiş olacağını dile ge- tirdi. Eylemle ilgüi kendisinin herhan- gi bir keşifyapıp yapmadığının sorul- ması üzerine Aytufan, "Hayır" yanı- tını verirken Ferhan Özmen'in yapıp yapmadığı konusunda da bir bilgisi olmadığını söyledi. Clinton'a yönelik eylemden, yoğun güvenlik önlemi ne- deniyle vazgeçildiğini belirten Aytu- fan. "Saldınnın riski fazla, başan ora- nı belh" değUdi" dedi. Rüştü Aytufan'ın ifadesinde, U- MUT operasyonu kapsammda ara- nan Islami Tevhit Örgütü üyesi 'Ci- han' kod adlı OğuzDemir'c ilişkin de bilgi verdiği öğrenildi. Sıvas'ın Gö- lova ilçesi Yusufoğlan Köyü nüfusu- na kayıtlı Oğuz Demir'in (27), Sıvas ve eşinin memleketi olan Nevşehir'e gelebileceği yönünde bilgi alan gü- venlik güçleri, geniş çaplı operasyon başlattı. 'Düşünce suçu afkapsamına alınsın' tstanbul Haber Servisi - PEN Yazarlar Derneği, Türki- ye Yazarlar Sendıkası ve Ede- biyatçılar Derneği'ne üye 52 yazar, tüm düşünce suçlulan- nın genel aftan yararlandınl- masım istedi. PEN Yazarlar Derneği. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği'ne üye 52 yazar tarafından imzala- nan metinde. hapiste olan ve yargılanan düşünce suçlulan- mn, genel aftan yararlanmala- n için gerekli anayasa deği- şikliğinin yapılması talep edildi. Yaşar KemaL, Vedat Gün- yol, Dhan Berk, Peride CelaL, Fethi Naci'nin de aralannda bulunduğu yazarlar, 2015 yı- lma kadar hapishanede kala- cak olan Eşber Yağmurdereli başta olmak üzere. çağdışı bir uygulama olan "düşünce su- çu"ndan mahkûm edilmiş kimselerin cezaevinde bulun- malannı ve yine düşünce su- çu işledikleri gerekçesiyle birçok kişinin yargılanmakta olmasını, Türkiye'nin içte ve dışta "ayıplı ülke" olarak gö- rülmesine yol açtığını belirt- tiler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear