25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 OCAK 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Kablo TV Kafclo TV'deki RTL ya- yınının kesilmesi üzeri- ne iki yazı yazmıştık; Tür-k Telekom aynı açık- l a m a metninj iki kez göndermiş... Özetle di- yorlar ki, RTL'in sözleş- me-si 31 Aralık 1999'da bitiyordu, telif , hatdan konusun- da yetkili şirket L Bronya.yenisöz- leşme belgesini 6 Ocak 20O0'de gönderdi... Bi- ze n e bundan! Aramzda ne yaparsanız yapın... Ama aranızdaki sorun- lan ekrana yansıtrken kestiğiniz yayını Kablo TV aboneleıine bir da- ha "saygı" ile duyurma- yın! Özür dileyin özür! 2O00'e Ülkeye bir mek- tuptan çok daha fazla şey kaybet- tjren Turgut Özal'ın 2000 yılı için yaz- dığı mektup kayboldu diye dikkatler Posta'ya çeviilince mizah yaza- n dostumuz Cihan De- mirci duruma müdaha- le etti: "Efendim, bildi- ğintz gibi bizim çöker- tilmiş kurumlanmızdan biri olan Posta Işletme- si, mektuplan genellik- le geç ulaştırmasıyta ta- nınır. 1986'daki 2000'e mektup yoliama kam- panyası da sırf Pos- ta'ya. mektuplan rahat- lıkla 14 yıl 'geç ulaştır- ma'sı için yapılmıştı. Bundan başka bir ama- cı yoktur." Elektronik posta: som©posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Zeki Müren'i, Recai Kutan keşfetmiş... "Recai Kutan'ı kim kesfetti!" alova Valisi Nihat Özgöl çok doğru söylü- yor, koskoca devletin koskoca valisine alt tarafı bir jakuzi çok görülmemeli... Jakuzi konusu, Sayın Vali Özgöl'ün beyan buyur- duğu gibi asla ve asla abartılmamalı... Ne diyor Sayın Vali, "Bir valiye jakuzi çok görülü- yorsa ona bir şey diyemem" diyor... Hayır, Sayın Vali hayır, susmayın... Sustukça sıra başka valilere gelecektir. Konuşun... Yalova gibi bir deprem bölgesinde Sayın Vali'nin, kendisine alt tarafı bir jakuzi almasını çok görenle- re her şeyi deme hakkı var... 17 Ağustos depreminde yerle bir olan Yalova, ye- niden imar edilirken, bütün depremzedeler sıcak yuvalarına kavuşurken Sayın Vali'ye alt tarafı bir ja- kuziyi çok görenler utansın! Kaldı ki, jakuzi Sayın Vaii'nin malı degil, devletin konutuna alınmış... Jakuzi Jakuzi, devletimizin demirbaşı olmuş... Yalova'daki jakuzi, bugün Sayın Özgöl'e yann bir başka devlet büyüğüne hizmet verecek. Jakuzisiz hizmet, devletimize yakışmaz... Jakuzi, her ne kadar dış mihraklı ise de milli ve ma- nevi değerterimiz bakımından milletçe alıp benim- sediğimiz bir şey. Gidin deprem bölgesine bakın... Sadece Yalova'da değil Gölcük'te, Izmit'te, Ada- pazan'nda, Kaynaşlı'da, Düzce'de, Bolu'da konut- lanna yerleşen depremzede vatandaşlann boşalttı- ğı her çadırda, her prefabrike konutta bile bir jaku- zi var. Vatandaş aç kalabilir, açıkta kalabilir ama artık ja- kuzisiz kalamaz... Çağ değişti... Yeni bir binyıla girdiğimiz söyleniyor... Deprem bölgesindeki aileler, dişinden tırnağın- dan arttırdığıyla çocuğuna da bir jakuzi alıyor. Jakuzi, gündelik hayatımızın aynlmaz bir parçası haline geldi. Yoksa şarkılara konu oluruz: "Onunjakuzisiyok!" Yalova'da Sayın Vali Nihat Özgöl'ün devlet adına aldığı ve devletin demirbaşına kaydettiği alt tarafı bir jakuziyi çok görenlerin amaçları gün gibi ortada: Huzur bozmak... Akıllan sıra Sayın Vali'nin huzurunu bozacaklar, Sa- yın Vali huzuru bozulunca jakuziyi kullanamayacak, işe jakuzi ile başlayamayınca hizmet aksayacak, sonra da belli mihraklar vatandaşa dönüp, "Bakın Vali'ye, jakuzisiyle bile hizmet veremiyor" diyecek. Yağmayok... Biz bu memleketi hamamda bulmadık... SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU IMF bizi, bayram olduğu için mi öptü? Adnan Hocacılar, kimlerle dans' etti! Kamuoyunda "Adnan Hocacılar" oJarak bilinen grubun başı Adnan Ok- tar, bir süredir cezaevinde; yargılan- mayı bekliyor. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre "hoca"nın edindiği ser- vet göz kamaştınyor, grubun seks iliş- kileri akıl durduruyor... Oktar'ın cezai ehliyeti bulunmadığı için resmen başkanı olamadığı fakat "fahri" olarak başkanlığını üstlendiği Bilim Araştırma Vakfı da tam bu sıra- da 10. yılını kutluyor! Vakıf, bir albüm hazırlamış; bilimsel toplantı, ödül tö- reni, dergi yayını gibi etkinlikler adı altında 10 yıl boyuca "hoca" ve "mü- riflerinin kimlerle müşerref olduğunu gururla açıklıyorlar: Süleyman Demirel, emekli orgene- ral Necdet Öztorun, Cemal Kutay, Atilla Dorsay, Sami Kohen, Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Cahit Tanyol, Prof. Dr. Sina Akşin,Prof. Dr. Nurettin Tarak- çıoğlu, Yaşar Topçu, Almanya Büyükelçisi Ekkehard Eickhoff, Arna- vutluk Büyükelçisi Nesip Kaci, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. ömer Aksu, Doç. Dr. Hasan Ünal, Mükerrem Taşçıoğlu, Türkkaya Ataöv, emekli or- general Sezai Orkunt, Vasfi Rıza Zo- bu, Vahit Halefoğlu, Turgut Kazan, Prof. Dr. Besim Üstünel, emekli ami- ral Yılmaz Doğrusöz, Imren Aykut, Atatürk'ün manevi kızı Ülkü, Prof. Dr. Reşat Kaynar, Prof. Dr. Ottıan Aldıkaç- tı, Şükran Güngör, Prof. Dr. Devrim Er- bil, Prof. Dr. Ismet Giritli, Safıye Ayla, Prof. Dr. Cevat Babuna... Deprem, İstanbul ve Osmanlı Betonarmesi CELALETTİN ÇİFTÇİ înşaat Yüksek Mühendisi Istanbul'un depremle ilişki- si belli, fakat Osmanlı betonar- mesi de ne demek oluyor di- ye sorulmaması mümkün de- ğil. Bu tanımlama ellili ve alt- mışlı yıllarda Istanbul'da ve tabii Anadolu'nun birçok ye- • rinde betonarmenin uygula- nış biçimi ile güya dalga ge- çen üstat (!) mühendislerin bu uygulamaya taktığı bir addır. Oysa Osmanlı betonarmesi denen uygulama, bugün Is- tanbulluların büyük birdepre- me karşı belki de yüreklerine su serpecek en önemnli fak- tör oima özelliğini taşımakta- dır. Nedenine geçmeden ön- ce Osmanlı betonarmesini kı- saca tanımak gerekir. Tamamen ekonomikdüşün- celer sonucu günün iddiasız inşaatçılannca üretilen bu yön- tem, her katta kolon yerlerini boş bırakmak kaydı ile önce bütün iç ve dış duvarların ki- riş alt seviyelerine kadar örül- mesi esasına dayanır. Bun- dan sonra kolon boşlukları ve kiriş gövdeleri iki yandan ah- şap kanatlarla kapatılmakta, daha sonra da döşeme kalıp- larına geçilmektedir. Bu uy- gulamadadökülen beton, ko- lon yanlarında ve kiriş altlann- da duvarla kaynaştığı için iş- lemin klasik karkas tanımının dışında kaldığı öne sürülerek "ne deve ne kuş" diye alay konusu yapılmıştır. Bugün Anadolu köylerinde dezaman zaman görmekte olduğumuz bu masum uygulama ile dal- ga geçenler var olduğunu öne sürdükleri yaşamsal sakınca- ların neler olduğunu hiçbir za- man bilimsellikçizgisindeaçık- layamamışlardır. Oysa hazret- lerin kullandıkları agregalar tuzlu deniz kumu, betonları da nohut çorbası gibi olmasay- dı ve biraz da mühendislik ile- ri görüşlülüğü göstererek ya- pılannda betonarme perdele- re yer verebilmiş olsalardı Is- tanbullular herhalde bugün böylesine bir deprem histeri- sine kapılmamış olurlardı. Osmanlı betonarmesi adı takılan ve bugünlerde önem- senmesi gereken bu yönte- min önemsenme nedenine ge- lince: Kalıp kerestesi kullanı- mında bir ölçüde ısrafı da ön- leyen söz konusu uygulama- nın sonucunda kolon ve kiriş- lerle kaynaşan duvarların, bu bütünleşmenin doğal sonucu olarak -parçalanma pahası- na da olsa- deprem sırasında etkin biçimde "deprem perde- si" roiü üstlendiği artık iyi bi- linmektedir. Bugün Istanbul'un en pahalı binalannın bile pek çoğunda -özellikle 1975 ön- cesi- deprem perdesi bulun- madığı göz önüne alındığında bir zamanlar yaygın biçimde uygulanan Osmanlı betonar- mesinin nasıl can simidi yeri- negeçtiğini anlamak kolayla- şır. Bu nedenle sonradan kat çıkılmamış, betonarmesi de oldukça "hallice" sayılabile- cek ve temellerinde önemli kuraldışılığın bulunmadığı ay- rıca da zemin katlannda işye- ri amacı ile bölme duvarları kaldırılmamış olan binalarda oturanlann daha rahat uyu- maları önerilir. Son cümlenin sergilediği bir başka anlam da zemin (veya bodrum) katında işyeri açma amacı ile duvar- lann kaldınlmış olduğu bina- larda oturanlann karşı karşıya bulunduklan depremriski(yu- muşak kat olayı) nedeni ile ko- nunun üzerine gitmeleri ve ge- rekli desteklemelerin yapılma- sını isteme haklannın bulun- duğudur. Binasının Osmanlı betonar- mesi tarzında yapılıp yapılma- dığını öğrenmek isteyenlerin önce binadaki tüm duvarlar- da kolon ve kirişlerle temas çizgisi boyunca düzgün ve sürekli çatlaklann bulunup bu- lunmadığını dikkatlice incele- meleri gerekir. Eğer bu çizgi- sel çatlaklardan (az bile olsa) varsa binanın yapısı bu tanı- ma uymaz. Çünkü yukarıda- ki paragrafta açıklandığı gibi uygulamanın doğasına ters düşer. Bundan sonrasında ise değişik birkaç yerde koton- duvar ve kiriş-duvar birleşim çizgisi üzerinde sıvanın kınla- rak gözle inceleme yapılması ve sonucun kesinleştirilmesi gerekir. Burada Osmanlı betonar- mesinin duvarların önemini öne çıkardığı görülmektedir. Kurallara uygun yapımda du- varlar betonarme karkas sis- temin tamamlanmasından sonra yapıldığından sadece kendi ağırlığını taşımakta ol- duğu gerekçesi ile çoğu kez önemsenmez. Bu aymazlığın bedeli ise deprem sırasında ortayaçıkan "katilduvariar"dır. Deprem kayıplanndaki rolleri niteliksiz betonarmenin ya- nında kaynayıp gitmekte ise de 1966 Varto depreminde görül- düğü gibi çok çarpıcı örnek- lerine her zaman rastlamak mümkündür. Varto depreminde yatılı böl- ge okulunun kolon-kiriş siste- minde önemli bir hasar olma- masına karşın tüm bölme du- varlannın -hem de panolar ha- linde- devrilmesi sonucu ko- nuk olarak uyumakta olan 64 hemşire adayı genç kızımızı nasıl katlettiğini unutmak mümkün değildir. Oysa bu du- varların silis çamuru yerine ör- neğin 0-2 mm dizilimli kum kullanılarak örülmesi ve ko- lon-kiriş temas yüzeylerine de fazladan özen gösterilerek (ka- ma ve özel harçlarla) pekiştir- me yapılması halinde nasıl "katil duvar" olmaktan çıkıp da can ve mal kurtaran duru- muna geldiği çarpıcı bir ger- çektir. Bu arada duvarlarda zaman içinde görülen çatlak- lann (özellikle 45 derece açı ya- pan) teknik adamlara yönelik özel ve önemli mesajlar oldu- ğunu da vurgulamak gerekir. ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACl ' • _ • ' • ' HARBt SEMtH POROY TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Ocak GhirlanJaio 1449- 1494 MICHELANGELO'NUN ÖĞRETMENİ usm- 1494-'TE BaeÜN, İTALJAN &ESTAMI OOMSMroO GHKLAN- DAK)(GİKLAHDAYÖ) 45 rAŞ/NDA ÖLOÜ. RÖNESANS'lN FRESKÇOUVAR RES*AI)ALAMINOA EN mhinjMş s LARINDAHfrl.&HISU-AKIOAIO, UİÇ •mĞUBOYA AMMIf, TEMP£R/f>! )3OYAYl r£ĞLeMİft PA KURPUSU ATBcyeoe A4/CUBLANG£LO PA SİNE ASİS7AAJLIK STMffTf. EN Oİ&ZATE D£Ğ£R YA- PIT1, SlST/NE CHAPEL '"İKI KUZEY Ddl/4/S/NDA 8UUI- UAN "llM HAVAgİYE CAĞRt* REStoİDİRGHtBLANpAIO, SISTIUE CHAPEL'&e, SOTtCEUJ, PERUGINO VE CO- SIMO &OSELLI İLE BlgLİKTE Ç A U ^ Ç Q ) OAHA ÇOK, ETHİSİMDE K4LD& MASACC Z(NA YAKIU GES/MLEG X4P*1fŞ77. C*")Ten>pent, +oz boya/ar/n yun\uHa akıyfa kançHfı- larak. kutla/ufivıasfdır. yaanda bir kopya 96nilûyor. İLAN T.C. ANKARA 7. AŞLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1999/452 Davacı Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tara- findan davalı Medine Tuncal aleyhine açılan tescil da- vasının mahkememizde yapılan yargılamalan sırasında verilen ara karan gereğince: Ivedik köyü, Yenimahalle/Ankara adresinde ikamet ettiği bildirilen Medine Tuncal'a gönderilen duruşma günJü tebligatuı bila ikmal iade edildiği, tüm aramala- ra rağmen adresinin temin edilemediği anlaşılmakla, ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, karar gereği, davalı Medine Tuncal'ın duruşma günü olan 09.02.2000 günü saat 09.45'teki duruşmaya gelmediği veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmediği takdirde, tahkikatın yokluğunda devam edeceği ilanen tebliğ olu- nuı. Basın: 875 tLAN ANKARA 22. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1999/481 Davacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ta- rafından davalı Sırma Demirağ aleyhine açılan tescil davasında; Davalı Sırma Demirağ adına çıkartılan tebligatın bi- la iade edildiği, yapılan Emniyet araştırmasında dava- lının adresinin tespit edilemediğınden davahya dava di- lekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşma günü olan 16.2.2000 günü saat 10.35'teda- valırun bızzat duruşmada hazır bulunması veya kendi- sini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde duruşma- ya yokluğunda devam edileceği, dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere davahya ilanen tebliğ olunur. Basın: 876 ANKARA 9. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DosyaNo: 1999/7363 Alacaklı: Kredi Garanti Fonu îşl. ve Arş. A.Ş. vek. Av. Ertan Sütçü. Borçlu: Kimon Filidis, Çanakkale Cad. No: 63/A Pınarbaşı/lzmir. Borç miktan: 7.625.226.500 TL. Müstenidatı: Garanti Kefalet Taahhütnamesi. Yukanda yazıh borçlunun adresi meçhul kaldığından işbu ödeme ic- ra emrinin tebliği tarihinden itibaren borç ve takıp masraflannı 7 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacakhnm tâkibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa, senet altındaki imza size ait değilse yine bu 7 gün içinde aynca ve açıkça bildinneniz, aksi hal- de icra takibinde bu senedin sizden sadır ohrıuş sayılacağını. imzayı ret ettiğiniz takdirde merci önünde yapüacak duruşmada hazır bulunma- nız, buna uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldınlacağını, se- net veya borca itirazmızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine 7 gün içinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde ÜK'nin 74. madde- si gereğince mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bu- lunursanız hapisle cezalanduılacağınız, borç ödenmez veya itiraz etti- ğiniz takdirde itirazla birlikte tebliğ giderlerini ödemeniz, aksi itiraz et- miş sayıhnayacağınız kanuni 7 günlük müddetle 15 gün ilave ile 22 gün içerisinde yukanda yazılı hususlann yerine getirilmesine dair ihtan ödeme emri yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ ohınur. Basın: 879 ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/465 Davacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili taraündan da- valı Aysel Atalay aleyhine açılan kamulaştırma davasının mahkeme- mizde yapılan duruşmasında venlen ara karan gereğince, Davalı Aysel Atalay'ın Ivedik Köyü/Yenimahalle/Ankara adresine çı- kartılan tebligatın yapılamadığı ve yaptınlan Emniyet araştırmalannda ise adresinin tespit edilemediği Emniyet yazılanndan anlaşılmış olup bu dava dilekçesinin HUMK'nin 213. maddesi gereğince ilanen tebli- ğine karar verilmiştrr. Duruşma 15.2.2000 günü saat 10.20'ye bırakılmış olup duruşmaya gelmediğiniz veya kendinizi temsil eden bir vekil bulmadığınız, ibraz etmek istediğiniz belge ve deliHerinizi duruşma gününe kadar ibraz et- mediğiniz takdirde yokluğunuzda karar verilecektir. Işbu ilanın davalı Aysel Atalay'a dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 22.12.1999. Basın: 877 GÖRÜŞ SONMEZ TARGAN Enerjiye Egemen Olmak... Insanlıktarihi, bir bakıma üretim araçlannın ge- lişmesinin tarihi olarak da bilinir. Insanı kendi tü- rünün dışındaki canlılardan ayıran temel özel- liklerin başında, sadece kendisinin üretim aleti yapma yeteneğinin bulunması ve yine bu yete- neği ile doğayı biçimlendirmesi gelir. Insanlık doğayı biçimlendirirken ve üretimi kendisi için en verimli bir duruma getirirken sü- rekli yeni arayışların ve buluşların kulvarında koşmuştur. Bu tarihsel koşuda, özellikle enerji teknikleri kullanmasını becerebildiği ya da do- ğada hazır bulduğu enerji kaynaklannı başkaener- ji biçimlerine dönüştürmeyi başarabildiği oran- da da ilerleyebilmiştir. Enerji yaşamın kaynağıdır. llerlemenin itici gü- cü ise yeni enerji kaynaklarının bulunup insan yaşamına kazandırılmasıdır. Ama her enerji kay- nağının da bir ömrü olduğu ya da zamanla ge- reksinmelere yanrt veremez duruma geleceği unutulmamalıdır. örneğin bugün en başta ge- len fosil yakacaklann toplam rezervlerinin otuz yıllık bir ömrü kaldığı söylenmektedir. Bu yazgı- ya çok uzun ömürlü ve yüksek gizli birikime sa- hip olduğu bilinen nükleer enerji de dahildir. Insanlık geçen yüzyılın başına değin, tarihi boyunca kendi gezegeninin enerji kaynaklannı kullanmakla yetinmiştir. Ama 20. yüzyılın ikincl yarısından sonra insanlık, tarihinde ilk kez ge- zegeninin dışına taşmayı başarmış, yörünge- sinde döndügü güneş dizgesinin enerjisini kul- lanır duruma gelmiştir. Başka bir anlatımla bu büyük gelişme, insanlığın uzayın derinliklerine yönelmesinin de yolunu açmıştır. Hatta bu ge- lişme, yakın bir gelecekte insanlığı, bağlı bulun- duğu galaksinin enerjisini kullanabilir bir konu- ma yükselteceğinin ilk işaretlerini vermektedir. Artık öyle görünüyor ki, ilk adımımızı attığımız bu yeni yüzyılda, bir bütün olarak insanlığın, özel olarak yeryüzü uygarlıklannın gelişmesinin ve ilerlemesinin yolu, yeni enerji kaynaklannaege- men olmak ve bu teknikleri ustalıkla kullanmak- tan geçecektir. Aslında yeni dünya düzeni de ge- zegenimizin enerji kaynaklanna sahip olmak ve yeni enerji teknikleri geliştirmek savaşımı üze- rine oturmaktadır. Eskiden az gelişmiş ya da gelişmekte olan ül- kelerin doğal kaynaklannı sömürerek, sanayi ürünlerini bu pazarlarda satarak beslenen em- peryalizm, artık politikalarını enerji üzerindeyo- ğunlaştırmış bulunmaktadır. örneğin son bir- kaç yıldırTürkiye'nin gündeminden hiç düşme- yen özelleştirme girişimleri vetahkim yasalan gi- bi uyum düzenlemelerinde kıyametin hep ener- ji kesiminde kopması ve uluslararası dev finans kuruluşlannın gözlerini hep bu alana dikmiş ol- mastfrtçdikkatirıtZTçekmiyormu?-•• ' - -""-»^ Türkiye yeni yüzyılda alnı açık, başı dik yürö- mek istiyorsa öncelikle enerji konusunda ken- dine ciddi bir politika çizmek zorundadır. Nük- leer enerji de dahil, bütün enerji kullanım ola- naklarını çok iyi degertendirip kendini ona göre hazırlayıp bu yanşta geri kalmamalıdır. Her ener- ji türünün kendine özgü yararlı ve zarariı yönle- ri vardır şüphesiz. Ama bir konuyu araştırıp de- ğerlendirirken salt olumsuz yanlanna takılıp ka- lınmamalıdır. Çünkü bir teknolojinin toplumaza- rar veren kullanımma karşı savaşım vermek, an- cak o teknolojiye sahip olmak ve bu teknotoji- yi bilmekle olasıdır. 2000'ii yıllarda dünyanın geleceği enerji ala- nında yoğunlaşacaksa, ki gelişmeler bunu gös- teriyor, bu konularda son derece ciddi hazıhık- larımızın olması gerekmektedir. İnsanlığın tarihsel serüveninde en yoğun iliş- ki enerjiyle olmuştur. Bu ilişki gelecekte de hiç- bir zaman kopmayacaktır. Kopmak şöyle dur- sun, yaşadığımız yüzyılın dünyadaki efendileri, geçmişte olduğu gibi yine enerjinin egemenle- ri olacaktır. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/Cinsbirya- nş atının soy kütüğü. 2/ Başlıca, temel niteliğinde olan... Bir kimsenindav- ranışlanna te- mel olan ah- lakilkelerinin tümü. 3/ Insa- nın bedensel ve ruhsal den- gesini bozan her tür- lü etkene verilen ad... Üstün bir yetkinin gü- cünü simgeleyen deg- 3 nek. 4/ Engel... Bir 4 gıda maddesi. 5/ Sat- 5 rançta bir taş... Ni- şastayı parçalayarak şekere çeviren bir en- zim. 6/ Güney Ame- rika'da yaşayan bir tukan tûrü. II Hayvan yemi olarak yetişririlen bir bitki... Doku teli. 8/ Bir deniz teknesinin devrile- rek ters dönmesi. 9/ Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla kanşık kalıntısı... Akıl. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Hıristiyanlıkta tsa'nın dirilişini anmak ûzere her yıl ilkbaharda kutlanan yortu. 2/ Güzeli en üstün ve en yüce değer sayan kişi... Muğla'nın bir ilçe- si... 3/ Bir nişan tahtasına küçük okların fırlatılma- sıyla oynanan oyun... Hayvanlann kışlık yemi. 4/ Bir bağlaç... Tekerlekli kara taşıtı. 5/ Taşıtlara yo- lun açık ya da kapalı olduğunu göstermek üzere renk- li levhalar ya da ışıklarla işaret veren dikme. 6/ Bir nota... Istem dışı yapılan hareket... Radyum elemen- tinin simgesi. 7/ Verme, ödeme... Çocuğun eğitim ve öğretimiyle ilgili erkek bakıcı. 8/ Izmaritgiller- den bir balık. 9/ Yapma, etme... Yerden sıçrayan ça- mur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear