17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
, 25-YLÜL1999CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER IlferBankası, 197VdeAvcılar, 1977'de Gölcük, 1982'de ise ^</«/»«z«niçmdepremeuyguııluk raporu hazırlattı SanıkLarım arayan kamtlarJAVS ENGİN / SERTAÇ EŞ Cer Bankası 1971 yılında imara açı- lan/vcılar, 1977 yılında Gölcük ek imar planve 1982 yılında Adapazan esas imar plan için jeoloji mûhendislerine kentle- rin ynieşme alanlannın jeolojik özellik- lerin ve deprem koşullanna uygunluk du- runıaruu gösteren raporlar hazırlatü. tlfcr Bankası'nda asıllan bulunan ra- porlain birer kopyası imar Iskân Bakan- lığı'sa ve kent belediyelerine verildi. Her üç ıpor da çok yüksek deprem riskine işare ediyor ve binalann temel özellikle- rindeı, kat sayılanna ve alınması gereken ötek: önlemlere ilişkin çok açık uyanlar içerhor. Rax>rlarda dikkat çekilen tehlikelerin tümO 17 Ağustos depreminde aynen orta- ya çırtı. Bu durumda, açık tehlike uyan- lartnı rağrnen imar planlannı uygulama- yantelediyelerden,bu planlann yasal de- netlencısi lller Bankası 'na ve imar ve Is- kân Bakanhğı'na kadar bütün kamu ku- ruluşan 17 Ağustos'un gerçek sorumlu- lan vs suçlulan oluyorlar. Resmi kayıtlara geçen raporlar da su- çun Urtışılmaz kanıtlannı oluştunryorlar. Adapazan raporu Adapazannda, Serdivan, Erenler ve Hanlıköyü de içine alarak 10 bin hektar- lıkbiraJanıelealan Adapazan Raporu,je- oloji -nühendısı N'ermin Gül tarafından 18 Mart 1982 tarihinde tamamlanıp lller Bankısı 1. Bölge Müdûrlüğü'ne teslim edildı Birer kopyası Imarlskân Bakanlı- ğı'na. Adapazan Belediye Başkanhgı'na ve Harita Dairesi'ne verildi. Bir kopya da mûteahhitlere verilmek üzere dosyasına kondu. Nermin Gûl'ün. tller Bankası adı- na hazırladığı raporun giriş bölümûnde Adapazan Ovası ve çevresinin jeolojik özellikleri aynntılı olarak ele alınıyor ve "—alüvyon. inceleme alanındaki düzlükle- ri kapsamaktadır. Kil, kum \eçakıl olmak üzere ince malzemeden ibarettir. Alüvyon- da yeraltı suyu çok }üksek olup, merkez yerieşimden uzaklaşıldıkça biraz değiş- mektedir. DSÎ'nin bölgede açbğı araşnr- ma kuyulanndan ahnan bilgflere göre ye- ralü su seviyesi ü merkezinde 0.45 m dü- zeyindedir_~~ Böigenin 1. derecede tehli- keli deprem alanı içinde olması nedeniyie bulunmanın riski bir kez daha yinelen- dikten sonra şöyle denıyor: **_Alüvyon- dadiişünûJen yerleşimkrin yeraltı susevi- yesinin daha düşük olduğu güneydeki Hanhköy yöresine kaydınlması veya te- mellerde deprem riskinin besaplanarak özel temel sistemlerinin uygulanması ge- rekir. Aynca bütün yapüarda deprem böl- gelerinde uygulanması gereken yönetme- ttk esaslanna aynen uyulması önerflir." 17 Ağustos depreminde Adapazan 'mn en ağır kayıplanna sahne olan Çark Cad- desi, lzmit Caddesi, Bosna Caddesi ve çevre sokaklar raporda altı özellikle çizi- len yeraltı suyuna neredeyse yanm met- celeme alanı içinde ikitipfoımas>T>nvar- dır. Bunlardan pliosen zemin, alüvyona göredaha etverişlidir. Ancak püosenioiuş- turan şistli toprak. eğimin fazla olduğu yerlerde akma yapacağından bu gibi yer- lerden kaçınılması (Örneğin Gölcük-Şi- rinköv yolunun baüyamaçlan. Yeşflınnak caddesinin güney >amaçlan vs.). Dahaçok doğu kesimin erverişn" olduğu pfiosen for- masyonda özellikle tepe düzJüklerinin se- çilmiesi \e kunı dereterin kenarlanmn ve dolgu alanlannın yerieşim dışı bırakılma- aönerilir." Ancak Gölcük'deki imar uygulamasın- da raporun öngörülerinin tam tersine ku- • îller Bankası'run imar planlaraıa ilişkin olarak Gölcük için 1977'de, Avcılar için 1971 'de ve Adapazan için 1982'de hazırlattığı jeolojik raporlarda 17 Ağustos depreminin bütün sonuçlan önceden belirtiliyor ve alınması zorunlu önlemler aynntılı olarak sergileniyor. Raporlann birer kopyası imar Iskân Bakanlığı'na ve kent belediyelerine de gönderümişti. bu durumun temetlerde sorun yaratabfle- cegi unutulmamak gerekir." Raporda daha sonra "Deprem duru- mn" arabaşlığı altmda şu çarpıcı saptama yapılıyor: "Adapazan ve çevresi Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde olup 1. derece- detehlikelideprem bölgesi içinde kalmak- tadır. Son olarak 1967 yılı depreminden büyük zarar görmüş ve hasann çoğunlu- ğn ahlvyon zemindeid yapılarda saptan- mışür. Yeraln suyunun çok yüksek olma- sı depremin şiddeoni daha da arttıracağın- dan böjle bir bölgedeki yapılarda bu du- rumun göz önünde tutulması gerekir." Raporun "Sonuç ve önlemler" başlık- lı son bölümûnde ise yeraltı suyunun yük- sekliğı ve 1. derecede deprem bölgesinde rede ulaşılan alüvyon zemin üstünde bu- lunuyorlardı ve bu kesimlerde belediye, rapordaki açık uyanya rağmen sekiz İca- ta kadar varan imar izinleri vermiş, lller Bankası da bu planlan onaylamışü. Gölcük raporu Göç alan bir kent olarak Gölcük'ün bü- yüyeceğı öngörülerek 1977 yılında bir "Ek Imar PJaru" hazırlığına girişildi ve bu amaçla lller Bankası tarafından yine je- olog Nermin Gül'e bir rapor hazırlatıldı. Gül, 8 Ağustos 1977 yılında tamamlayıp teslim ettiği raporunda, Gölcük yerleşme alanınınjeolojik özelliklerini özetle aktar- dıktan sonra "sonuç ve öneriler" bölü- mûnde şu noktalara dikkat çekıyor: "lo- nı dere yataklannın denizle birleştiği alüvyonlu alanlar ve dolgu alanlan yerle- şime açıldı. 17 Ağustos'ta da bir bölümü denize çökerek, bir bölümü ise üstünde- ki binalan adeta yutarak bu alanlar çok büyük can ve mal kaybına sebep oldu. Raporun son uyansı ise çok daha çar- pıcı. Bu bölümde şöyle deniyor- "Gölcük veçevresi 1.derecedetehlikeli depremala- nı içinde oJdugundan özellikle alü^onda yapılacak yapılarda deprem \önetmeliği- nin a>nen uygulanması önerüir." Deprem Yönetmelıği Gölcük'ün buke- simleri için kat smırlaması getiriyor ve özel temel tekniklerinin uygulanmasmı emrediyor. Oysa Gölcük'ün almyonlu ze- minlerden oluşan kıyı kesimlerinde ve de- re yataklannın çevTesindeki yapılarda 7- 8 kata kadar imar izni verildi ve herhan- gı bir temel denetimi yapılmadı. Avcılar raporu Istanbul'un yeni ve yoğun yerieşim alanlanndan biri olacagı anlaşılan Avcı- lar için daha 1971 yılında lller Bankası îmar ve Planlama Dairesi Reisliği tarafin- danjeolog Kadri Okjnr'a bir rapor hazır- latıldı. 22 Mayıs 1971 'de lller Bankasma ve ilgıli kamu kurumlanna teslim edilen rapor, önce Avcılann morfolojik durumu- nu çok aynntılı olarak ve bölgeyi küçük dilirnlere ayırarak inceliyor. Bu bölümde şu çarpıcı saptama 17 Ağustos depremi- nin sonuçlannı adeta 28 yıl öncesinden haber veriyor: "—Küçükçekmece gölü ile Marmara Denizi arasında uzanan kıyı kordonu yer yer batakhk olan deniz ve dere birikinti- sinden ibarettir. Alü\>T)n, kil, kum ve ça- kıidan müteşekkil ohıp yapı zeminj ola- rak emniyetii sajTİamaz." Raporda alınması gereken önlemler şöyle sıralanıvor: "Evler hafif malzeme- den ve fazla kâtb obnayacaktır. E> cepfae- leri yamaca paralel olacaktır. Derin hafri- yat yapdmavacaktır. İnşaat alanlan kı>> dan itibaren kademeü ve istinat duvarb olarak inşa edilecektir." Avcılar'da bu öngörülenlerden hiçbiri dikkate alınmadı. Özellikle bınalann kat sayısı kaçak katlarla öngörülenden çok fazla yükseltildi ve hükümetlerce çıkan- lan 1982, 1984 ve 1987 imar aflan sıra- sında da bu katlar yasallaştınlarak Avcı- lar'da 17 Ağustos 1999"un ön hazırlıkla- n tamamlandı. Toplu koııut alanı geçici iskâna açıld Yurt Haberleri Servisi- Marmara Bölge- si'nde meydana gelen depremde ölü sayısı resmi rakamlara göre 15 bin 756'ya ulaştı. Yaralı sayısının da 24 bin 940 olduğu açık- Iandı Gölcük Belediye Başkanı tsmail Banş geçici iskân için belirlenen alanlara itiraz ederek "Şaşkına döndük" dedi. Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi'nden - yapılan açıklamaya göre deprem bölgesinde 12 çadırkent oluşturuldu. 28 bin 286 cadınn kurul- ' duğu çadırkentlerde halen 120 bin 726 kişi bannıyor. Depremzedeler için de bu- - güne kadarçadırkentlerde- ki sayı dışında 112 bin 445 çadır dağıtıldı. Depremde 66 bin 441 konut ve 10 bin - 901 işyeri yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Oıîa ha- sarlı konut sayısı 67 bin 242, işyeri sayısı da 9 bin 927 olarak tespit edildi. Depremde 80 bin 160 konut ile 9 bin 712 işyeri- nin de az hasarlı olduğu belirlendi. Kocaeli dışında deprem bölgesindeki kesin hasar tes- pit çalışmalan tamamlamrken bin 345 bina- nın enkazı kaldınldı. 453 bina çökertilirken, • enkazı kaldınlacak binası sayısı 2 bin 662, • çöktürülecek bina sayısı da 2 bin 65 olarak .' tespit edildi. •\ Toplanannakityardımlannnüktan55tril- • yon 645 milyar 77 milyon 520 bin 298 lira- • Geçici bannma alanı olarak Gölcük'teki toplu konut alanı seçildi. Gölcük Belediye Başkanı Ismail Banş, bu seçim karşısında şaşkına döndüklerini belirterek "Kalıcı konutlann yapılması gereken alana, geçici konutlann yapılması, konut sahası sıkıntısı çeken ilçe için bir kayıptır" dedi. ya ulaştı. Bölgede halen 9 yabancı yardım ekibi 228 personel ile hizmet veriyor. Gölcük Belediye Başkanı Banş geçici bannma alanlan konusunda şunlan söyledi: "Gölcük'teki geçici iskân alanlan, Bayın- dırhk ve İskân Bakanüğı'nca eski imar plan- lanna bakılarak ve betediyeye hiç damşılma- dan belirlendi. 2 bin 500 prefabrik konutun kunılması düşünülen alanlan öğrenince şaş- kmadöndük.Kaucı konut- lann yapılması gereken alana,geçici konutlann ya- pılması,konut sahası sıkın- ûsı çeken ilçe için bir ka- >ıpOr. Aynca mejTe bulu- nan ağaçlann kesilerek prefabrik konut yapılması hiç doğru değU Konu, ye- niden gözden geçirilmeli- dir. r Çalışmalaruı Anka- ra'dan yürütülmesinin problem yarattığını ıfade eden Banş, yanlış kararlar alındığmıönesürdü. Tür- kiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkan Yardımcısı AB Paşa Aksu deprem bölgesi Sakarya ve Kocaeli'de 7 bin esnaf ve sanatkânn işyerlerinin tama- men yıkıldığını bildirdi.Sakarya'run kalkın- mada önceliklı iller arasına alınmasını iste- yen Aksu, konfederasyon olarak bölgedeki esnaf ve sanatkânn yaralannı sarmak için ça- lıştıklanm bildirdi. AdapazarTnda halk depremde yılolan evlerinden sağlam kalan eşyalannı kurtannak için çakşmalara başiadı. Kızılay 9 a müdahale kafalan kanştırdı MUTLUSERELİ ANKARA - Hükûmetin, demek olmasına karşın Kızılay'ın "her düzeydeki kadroian- na" iki yıllık süre için her türlü atama yetki- sini üzerine alması "antidemokrarik ve kad- rolaşma için yeni bir alan açmak" olarak de- ğerlendirildi. Kızılay Genel Başkan Yardım- cısı Ertan Gönen, hükûmetin söz konusu dü- zenlemeyi kamuoyunda yoğun eleştirilere he- def olan kurumu korumak için yapmış olabi- leceğine işaret ederken "Uygulamadayanhş- nklar olursa Kızılay gfiçduruma düser" uya- nsında bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı CevdetSel- vi, düzenlemeyi olumlu buhnanın mümkün olma- dığını kaydetti. tlk olarak Osmanlı devleri dönemin- de 11 Nisan 1868 tarihin- de ''Mecruhin ve Mardai Askeriyeye İmdat ve Mu- avenet Cemiyeti'' adıyla, cephede savasan askerlere yardım amacıyla kunılan Kızılay'ın son yıllarda içi- ne düştüğü durum; kan skandallanyla yaşanan olumsuzluklar ve son ola- rak deprem bölgesinde ya- şanan eksiklikler, hükû- metin bir yasa gücünde kararname operasyo- nuyla dernek statüsündeki kurumun kadrola- nna müdahale etmesi sonucunu doğurdu. Resmi Gazete'de yayımlanan kararnamede, "Kmlay tarafından verilen hizmetlerin iyüeş- tiribnesi için kamu kunım ve kunıluşlannda çahşmakta olan personeli Kızıla\ 'm mevcut veyaihdasedilecek herdüzeydeki kadroiann- da 2 yıh geçmemek kaydıyla çahşormaya ve bu amaçla gerek görülecek diğer tedbhieri al- maya Başbakanlık yetkilidir" denildi. Hükûmetin kadrolaşma için yeni bir "ftlan" açmasından başka müdahaleler için kötü örnek olmasına kadar pek çok olumsuz- luk yaratabileceğı belirtilen karamameye, Kı- • Hükûmetin, Kızılay'ın kadro atama yetkisini üzerine alması "antidemokratik ve kadrolaşma için yeni alan açmak" olarak değerîendirildi. Kızılay Genel Başkanı Yardımcısı Gönen, "Uyguiamada yanhşhklar olursa Kızılay güç duruma düşer" uyansında bulundu zılay'ın son yıllarda içine düştüğüyetersizlik- lerin ve yönetim bunalımının yol açtığı ileri sürüldü. Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Ertan Gönen, kararnamem'n uygulamasında yanlış- lıklar olması durumunda Kızılay'ın güç du- ruma düşeceğini söyledi. Bir dernek olan Kı- zılay'ın uluslararası statüye de sahip olduğu- na dikkat çeken Gönen, bağlı bulunduğu fe- derasyon ve birlikler içinde Kızılay'ın bağım- sız olmasırun çok büyük önem taşıdığını vur- guladı. Gönen, hükûmetin Kızılay'ı tasfıye amacını gütmek yerine yardım amacıyla ha- reket etmesinin ise kuruma güç katacağını söyledi. Kararnameyi şu anda ''antidemokra- tik'' diye nitelemek için er- ken olduğunu kaydeden Gönen, uygulamalartn so- nucunun önem taşıdığını belirterek şunlan söyledi: "Kızılay'ın güç ve statû kaybetmesini arzu etmeyiz. Hükümetten Kızılay'ın uluslararası starüsünü. ba- ğınısızuğıru sarsmayacak, zaafa düşürmeyecek bir da^Tanışbekliyoruz. Uygu- lamanın sonucuna bakıl- ması laanı. İki senevle kı- sıüı bir süre >ar. Başbakan- lık'ın kanunlan içinde bu tür uygulamalara açık maddeler var. Hükû- metin iyi nivede ve Kızılay'uı starüsünü ko- ruyacak şeldlde yaklaşacağıııı umuyoruz." Depremden bu yana Kızılay'ın çeşitli ke- simlerce yoğun eleştirilere hedef olduğunu anımsatan Gönen, hükûmetin bu tepkileri "perdeteme" gereksinimi duyduğunu belirte- rek "Hfikümetinbir.verdeKızılay'ı korumak amacıyla yapûğuıı düşünebiMriz" diye konuş- tu. Hükûmetin seçımle gelmiş bir yönetimi görevden alacağını sanmadığını kaydeden Gönen, alması durumunda o zaman antide- mokratik bir durum doğacağım söyledi. Gö- nen'in açıklamalan, Kızılay yönetiminde de "kafalann kanşık" olduğunu ortaya koydu. 17 AĞUSTOS 1999, SAAT 03.02, BİR MiLLET UYANDI. Dayantftna ruhu uyandı. Insanlık onuru uyandı. Oostluk, kardesük. banş uyandı. Adlıyel«r canlandı. Yaşadıîımız ama unvttuğumuz tüm felahetler, hafızamızda teker teker canlandı. BU Sefer Unutmayin! Unutmamalı ve unulturmamak için... DoÇaya. Insana ve kûrtürümÜ2e saygılı,flrnekbir yerleş m merkezı kurmak için, ÇekOI'ün 0»Qlrmender» Projesi'ne katılın. Ve lûtfen, bir daha derin uykuUrj dalmayınt UNUTMAYINI EN BÜYÜK FELAKET; YAŞADIKLARIMIZDAN DERS ALMAMAK OLACAKTIR. I DEÖİRMENDERE 1 I İPROJKIİ 1 I ÇekuL "7 S91QC. 7 K«nt Prof»si" kafKMMrv tüm ılçıiı lumu-y«T«-»v« qûc>*rı. ortak EMr Mdeft* CwitîÖfere*. â l ı e r i » lıt»<*r CIEKUI. CEVRC VE KULTUR DEĞERLERİNI H.ORUVA VE T/VNiT f.*A VAKFI ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Mektepler Olmasa... Kimin söylediği pek bilinmez ama, bir Milli Eğrtim Bakanı'nın, "Şu okullar olmasa, milli eğitimi ne gü- zel idare ederdik..." dediği hep anlatılır. Gerçekten, eğer okullar olmasa Milli Eğrtim Bakanlığı müthiş ke- yifli bir iş olurdu. Lafı; deprem bölgesindeki okullann, açıldıklan gün yaşanan orta şiddette bir artçı deprem nedeniyle ay- nı gün tatile sokulmalanna ve uzun süre açmamala- rına getireceğimi anlamtşsınızdır. Yahu, böyle şey olur mu?.. Eğer bir "risk' söz konusu idiyse okullan nasıl aç- tınız? Yok eğer bir risk söz konusu değilse, nasıl böy- le uzun bir süre kapalı tuttunuz? Çocuklanmızın ru- hunda uyanan fırtınalar ve korkular bir yana; pek çok vatandaş, "Bilmediğimiz bir şeyler var, yoksa okul- lar böyle kapalı tutulur muydu?" diyor. Halkımızı pençelerine almış olan korku büyüyor, dal budak sa- lıyor. Zaten bizim buralarda, devlete güven falan kalma- dı. Bu konuda, eskiden yapılan anketlerde de aynı şeyi görürdük. Ama şimdi; bir berberin, tıraş ettiği bir müşteriden duyduğunu iddia ettiği bir görüş, Baş- bakanımızın açıklamalanndan çok daha inandırıcı kabul ediliyor... Dikkatli kimi okurtanmın gözünden kaçmadığına eminim. Depremin ilk günlerinde ve hatta ilk hafta- lannda, hükümeti eleştirmemeye özen gösterdim. Hepimizi derinden sarsan ve şoka sokan felaketin, hükümetimizin üyelerini de sarstığını düşündüm. Sa- dece, olağanüstü hal ilan etmemelerinin nedenini anlayamadığımı dile getirdim ve çok ölçülü bir biçim- de eleştirdim. Ama aradan bir süre geçınce anladım ki adamlar, şokta falan değiller, "fırsat bu fırsattır" diye, toplu- mun tepkı gosterdiği kimi tasarılan yasalaştırmanın çabası içindeler. Daha sonra da, felaket bölgesinde- ki rantı paylaşmanın kavgası başiadı. Ve kimi zaman örtülü olarak, kimi zaman da açıkça, bu kavga sürü- yor. Felaket bölgesindeki okullann ivedilikle elden ge- çirilerek, iyi durumda olanlann (eğer varsa) eğitime hazırlanması ve geri kalan okullann öğrencilerinin bir yerlereyerleştirilmesi gerekirdi. Sayın Milli Eğitım Ba- kanımızın bu konudaki saptamasına ben de katılıyo- rum. Çocuklanmızı, "normal yaşamlanna" döndür- melerinin temel koşulu buydu. Fakat beceremedıler. Hele Istanbul'un durumu tam bir kepazelik. Okul- lann açıldığı 13 Eylül 1999 Pazartesi sabahına kadar, hasar saptaması yapılmast gereken binlerce okukjan yansı bile elden geçirilmemişti. Sarryer'in değerli kay- makamı, bu koşullar altında okullann açılmasına izin veremeyeceğini bildirince, "emreitaatetmemeksu- çuyla" görevinden alındı. Ve okullar açıldıklan gün ka- patıldıktan sonra yapılan incelemelerde, Sanyer'de- ki 30 okulun ağır hasarlı olduğu ortaya çtktı. Ne biçim bir memleket olduk? Adam, "llçemdeki okullardan bir bölümü ağır hasarlı. Buralarda eğiti- me izin veremem" dediği için görevden alınıyor ve daha sonra söyledikleri doğru çıkınca, müthiş bir pişkinlikle tüm ılköğretim okullan ve liseler kapatılı- yor. Üstelik bir kısmı sapasağlamken... Bu arada kimi özel ilkögretim okullan ve liseleri, sağlam raporu almışlar ama yetkili bir Kurul getirtip onaylatamıyorlar. Ayşegül'ün okulu da aynı durum- da. Oysaki 13 Eylül'de her şeye ne güzel başlamış- tk. Sabahleyin Nevin'le biriikte, "mutaden" okulun yolunu tuttuk. Sevgili Tank Akan Bozcaada'da or- man yakmakla (şaka tabii) meşgul olduğu için bu kez açılışa katılamamıştı. Biz de mutluyduk, çocuk- lanmız da mutluydu. Fakat 5.8'lik deprem her şeyi bir anda attüst etti. Taş Ilköğretim Okulu'nun değerli müdürij Bölent Bey'le daha sonra, uzun uzun konuştuk. "Bu kadar uzun bir aradan sonra, çocuklan okula nasıl ısındı- racağımız" endişesi içinde idi. Artçı depremlerin daha aylarca süreceği söyleni- yor. Üstelik bunlardan bazılannın orta şiddette ve hatta şiddetlice olabileceği dile getiriliyor. Peki bu okullan bu kadar uzun süre kapalı tutmanın mantı- ğında ne var? Kötü vurdu bu deprem bizi. Bir türlü normal yaşa- mımıza dönemiyoruz. Sevgili dostum llter Turan'dan duyduğum bir araştırma var. Bu sütunda daha önce de dile geto'rmiştim. ABD'de farklı renk, yaş, eğitim durumu ve cinsiyetlerden oluşan bir gruba, kısa film- ter göstermişler. Bunlardan birinde birkaç zenci genç, iki beyaz polisi evire çevire dövüyormuş. Aradan bir süre geçtikten sonra "deneklere", gör- dükleri kısa filmden ne anımsadıklan sorulmuş. Gru- bun büyük bir bölümü; iki beyaz polisin, zenci genç- leri dövdüğünü anımsıyormuş. Zira, kafalannda böy- le bir "kalıp" vardı... Kafalanmızdaki kalıplan kırmak zorundayız. Yok- sa yaşama asılmamız mümkün olmuyor. Eski Milli Saraylar Daire Başkanı 'İstifa etmek zorunda kaldım'İstanbul Haber Servisi - TBMM Milli Saraylar Da- ire Başkanlığı'ndan geçen hafta emekli olan İsmail Hakkı Celayir "Gittikçe zorianan çalışma koşuilan nedeniyle emekliliğini iste- mek zorunda kaldığını" söyledi. Celayir, TBMM Milli Saraylar Daire Baş- kanhğı'na, yeğeni Polat Akbulut'u atayan TBMM Başkanı Yıldınm Akbu- lut'a görevinden aynlmak istediğini söylediğinde Ak- bulut'un kendisine, "Ha- yırholsun'' dedjğini, bunun üzerine 'yapacağı bir şey kalmadığjnı' belirtti. TBMM Başkanı Yddj- nm Akbulut'un Milli Sa- raylar Daire Başkanlı- ğı'ndan emekli olan tsma- il Hakkı Celayir'in yerine, yeğeni Polat Akbulut'u ataması tartışılırken, Daire Başkanlığı'ndan geçen hafta kendi isteğiyle emek- li olan İsmail Hakkı Cela- yir. 'emekli olmak zorun- da kaldığını' söyledi. Celayir, "Meclis'teçalış- mayan adamlann görevie- rine son verilmiyor. Deviet memurusunuz, nereye ka- dar direnebUJrsiıûz11 dedi. Celayir, Milli Saraylar Da- ire Başkanhğı'na bir yıl önce gelmesine karşın ça- lışma arkadaşlannm ken- disine verdiği destekle. uyumlu bir ekip olarak ba- şanlı çalışmalargerçekleş- tirdiklerini söyledi. Cela- yir, 48 gibi genç bir yaşta emekli olduğuna dikkat çe- kerek, gitmek zorunda kkl- masının kendisini üzdüğü- nü ifade etti. 'Gittikçezor- laşan koşullar nedeniyle' emekliliğini istediğini be- lirten Celayir, Yıldınm Ak- bulut'un, kendisinden bo- şalan göreve yeğenini ge- tirmesiyle ilgili de, "Bu ko- nuda yorum yapmak deviet memuru anlayışıma uy- maz" diye konuştu. Emekliliğinin onaylan- dığı 16 Eylül günü Polat Akbulut'un da göreve geti- rilmesınin 'kendisini kırdı- ğınj' belirten Celayır, "Ba- na, odamı toplama ve arka- daşlanmla vedaiaşma fir- satı bile verilmedi. Bu ace- leciligin nedenini anlaya- madım" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear