17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 1999 CUMA O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus(acumhuriyet.com.tr Agnostik Din Eğitimi Nasıl Olacak? Dr. Alev COŞKUN Y argıtay Başkanı Sayın Sami Selçuk'un açış konuşması geniş tartış- nıalara yol açtı. Gazete- mızın başyazısında be- lırtıldigi gibı "...bizde eleştiri yerine ihgü ve \ergi ağır ba- san." Gerçekten de öyle oldu. Bu dere- ce önemlı bır konuşmanın değışık ke- sımlerden bu denli övgü \e sert yergı al- ması da doğal karşılanmalıdır. Yargıtay Başkanı eleştirilere karşı "Düşünmeden eleştiriyorlar" dıye ya- nıtverdi(Sabah. 14.09.1999). Sayın. Selçuk'un konuşmasının üze- rinden epey bır süre geçti Alkışlar, öv- güler. yergiler bittı. Şimdi serinkanlı de- ğerlendırme olanagı doğdu. Kışılikleri. duygulan bır yana bırakarak Sayın Sel- çuk' un konuşmasının en can alıcı nok- tasına eğilmek. konuyu nesnel olarak çözümlemek (analız etmek) ıstıyorum. Kuşkusuz böylelikle. kendisi için yenı açıklamalar yapma olanağı da doğmuş olacaktır. Sayın Selçuk konuşmasının 41. sayfa- sında avnen şöyle diyor: "Laik devlette, devlet dinlere eşit uzaklıkta oldugundan hiçbir dini inancı dışlayamaz >a da koruyamaz: akçalı \b. biçimlerde destekleyemez. Din okulları açamaz. Ancak topluluk- ların din okulları açmasını da önleye- mez. Din derslerine engel olamaz: bunların önünü açar. Ne var ki bu dersler beyin yıkayıcı olmayacak ço- ğulcu. agnostik, kuşkucu esaslara gö- re olacak, birey dinler arasında seçi- mini özgürce yapacaktır...." Bu paragraf içın Avrupa lnsan Haklan Mahkemesı' ne gönderme yapılıyor. Ancak sonraki paragraf ve sayfalarda konuşmanın tüm düşünce yapısı yukan- da verilen bu paragrafa dayandınlıyor. Hatta. ciddı tartışma konusu olan "laik- lik" ve "laikçilik" arasındaki ayrılık yukarıda değınilen bu temel düşünce sistemının uygulamasına bağlarayor. Bu paragraftan nesnel olarak anladı- ğımız şudur: 1- Laik devlette, devlet tüm dinlere eşil uzaklıkta olacaktır. 2- Devlet din okullan açamaz. 3- Topluluklar (cemaatler. tarikatlar. vakıflar vs.) din okullan açmalıdır. 4- Devlet toplulukların din okullan açmasını engelleyemez. 5- Devlet din derslerine engel olamaz. Bunun önünü açar. 6- Ne var ki bu din dersleri beyin yı- kayıcı olmamalıdır. Çoğulcu, agnostik, kuşkucu esaslara göre olmalıdır. 7- Böylelikle birey dinler arasındaki seçimini özgürce yapacaktır. Sayın Selçuk, "düşünmeden eleştiri- yorlar" dese de kendısınin ne derece düşündüğü üzerinde durmak gerek. Sayın Selçuk'un bu paragraftaki dü- şünceleri çok açıktır, topluluklann, tari- katlann ve cemaatlenn din okulları aç- masını istıyor. Bu okullarda özgürce din dersleri okutulurken "kuşkuculuk yön- temi" (metodolojisi) kullanılacaktır. Bu okullarda her din okutulacak ve birey dinlerden istediğini özgürce seçebıle- cektir. Eğer durum bu ise, "ütopik" bir din devrimcisiyle karşı karşıyayız demektir. Sayın Selçuk 'a. acaba aşın eleştiri yapı- larak haksızlık m) ediliyor? Sayın Selçuk din egıtiminde bununla da yetinmıyor bir aşama daha ilenye gi- diyor. Burada "agnostik" terimini kulla- nıyor. Buterim eski Yunanca "AGNOS- TOS" sözcüğünden gelir. Agnostos 'un anlamı "bilinmezlik"tır. Agnostosizm ise "insanın, kendi deneyimleriyle el- de ettiği olguların ötesinde hiçbir şe- yin variığını bilemeyeceğini ileri süren felsefı bir öğretidir"(l.) Bu terim genel olarak dinsel sorunlarla ilgili kuşkuculu- ğa, özel olarak da çağdaş bilımsel dü- şüncenin etkisiyle, geleneksel - dinsel inançlann reddedilmesi anlamında kul- lanılmaktadır. Bu terim aynı zamanda felsefi bir kavramdır. Geleneksel Hıristiyan inanç- lanna bağlı kalan yazarlar ve düşünür- ler, Agnostosizmi dinsel inançlara düş- manlık duymakla eş anlamlı kabul eder- ler. Örneğin, dinsel düşünce ve inançlara karşı çıktıklan ıçin Darwin'ct öğretiye karşı bu terimle yüklenmişlerdır. Bu açıklamalardan sonra, gelelim Sa- yın Selçuk'un konuşma metnine. Cema- atlerin, toplulukların, tarikatların din okullan açmasını isteyen Sayın Yargıtay Başkanı, daha da ıleriye giderek bu okullarda "kuşkucu" ve "agnostik" bir din eğitimi önermektedir. Ama bu model nasıl işleyecektir? "Beyin yıkayı- cı olmayan" "çoğulcu","agnostik", "kuşkucu esaslara göre" verilecek din derslerini çok merak ediyorum. Dersi veren hoca kutsal kitabın bir ayetini okuduktan sonra "Gerçi kutsal kitap bunu söylüyor ama, siz kuşku duyunuz, bu söylenenler ve benîm yo- rum ve nakillerim doğru olmayabi- lir" mi diyecektir? Sayın Selçuk "agnostik" din dersi önerdiğine göre ve agnostisizm de "in- sanın kendi deneyimleriyle elde ettiği olgulann ötesinde hiçbir şeyin variığı- nı bilemeyeceğini" ıleriye süren bir öğ- reti olduğuna göre. din dersleri veren bir hocaefendi nasıl bir tutum ve davranış sergileyecektir? Sayın Selçuk bununla da yetinmiyor. Tüm dinlerin bu "kuşkucu metod"la anlatılmasını istiyor. Böylece bireyin dinler arasında seçimini "özgürce" yapmasını istiyor. Şimdı merak ediyo- rum benim bu açıklamalanmdan sonra, Samı Selçuk'un konuşnıasında önerilen bu dm dersi yöntemi (metodolojisi) kar- şısında şeriatçı basın Selçuk'u alkışla- mayı sürdürecek mıdir? Kutsal kitaplar öğtetisi'ni kuşkuculu- ğa dayatamazsınız. Dinde kuşku olur mu? Tanrının kelamı Kuran anlatılırken. kuşkucu yöntem kullanılarak. "doğru- dur da. doğru olmayabilir de" denile- bılir mı? Bu konuda dinsel inançlann reddedilmesi'ne götüren "Agnostik" yöntem kullanılabilır mi? Örneğin. "Bu. doğruluğu şüphe gö- türmeyen .... ve yol gösteren Kitap- tır"(2) ayeti agnostik yöntem kulla- nılan din eğitimi dersinde nasıl ele ah- nacaktır? Yoksa, Saym Selçuk özgürlükçü ola- yım derken. edebıyat ySpayım derken büyük bır pot mu kırdı. bardaklan mı devırdi? Yoksa Sayını Selçuk, ülkemiz- dekı tüm din öğretisini sarsacak nitelik- te, dinde köklü bir devrim isteyen bir toplum bilgesi mi? Ya da çok büyük bir takıyye ile karşı karşıya mı bulunuyo- ruz? ' Bu yazdıklanm Sayın Selçuk' un ko- nuşmasının en önemli noktasının nesnel analizidır. Yoksa Sayın Selçuk "düşün- meden eleştiriyorlar" dıyerek benı de mi suçlayacak? Bilimsel yöntemler çerçevesinde Sa- yın Selçuk' un konuşmasındaki böylesi- ne en can alıcı noktayı açıklığa kavuş- turmaya çalıştığım için. kimi ikinci cumhuriyetçiler, kimi köktendıncıler bu yazımı hedef alıp. Sami Selçuk'a hücum ediyorsun. belden aşağı vuruyorsun. po- lemik yapıyorsun. fikre fıkirle karşı çıkmıyorsun mu diyecekler? Yoksa. böylesine bilimsel yaklaşımla- ra gerek yok, Sami Selçuk Cumhuriyeti sorguladı, demokrasiyi kalkan yapıp Cumhuriyeti. laiklıği, Atatürk llkelerini yargıladı sen onlara bak Sami Selçuk' un önerdıgi din eğitiminin yöntemi o ka- dar önemlı değil mi diyecekler? "Ben koşul-moşul dinlemem.. tam demokrasi istiyorum" dıyen Sayın Sel- çuk'tan dinsel kuralları \e ınançlan red- deden "agnostik din eğitimi" konusun- da açıklama istememiz yoksa demokra- siye aykın mı görülecek ? 1) Ana Britannica. Genel Kültür An- siklopedisi. Cihl. S. 168-169 2) Bakara Suresi. 2. aveti ARADA BİR Ş. ŞEVKİ BAYRAKTAROGLU Yük. Jeoloji Mühendisi Gençlere... Sevgili gençler, sonunda üniversrteye de girdi- nız, coşkuyla açılışı bekliyorsunuz. Hepinizin ba- şarılı olmasını, aile büyükleriniz adına tüm kal- bımle istemekteyim. Çoğunuz on sekiz yaş sınırı içerisindesiniz. Üniversiteye girmek, çok uzun bir yolun. yani hayat yolunun başlangıç noktalann- dan en önemlisid'". Dünyayı tanımak ve anlamak için çok şeylerin gerekli olduğunu göreceksiniz. Şimdiye kadar yaşadıklannızın bu konuda başlan- gıç olabileceğini anlamak için de çok çaba har- camanıza gerek yok. Bu yazıyı neden yazıyorum; çevrenizi (ufkunu- zu) bıraz daha açabilmek için kültür konusunda düşünmenizin tam zamanı. Bu konuda size yar- dımcı olabilmek amacıyla aklımdakileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Once Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere ema- net ettiği Cumhuriyeti korumak ve savunmak için Atatürk'ün Nutuk'unu, Nutuk içindeki Gençliğe Sesleniş'ini ve daha sonra söylediği Bursa Nut- ku nu tekrar okuyup özümsemelisiniz. Cumhuri- yetimizin daima sağlıklı bir biçimde yaşayabilme- si için temel koşulun bu olduğunu göz ardı etme- melisiniz. Dikkatinizden kaçmamıştır: Mustafa Ke- mal Atatürk'ün de belirttiği gibi, "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir". Kendi kültürümüzü oğrenmek, yurdumuzu ve insanlanmızı tanımak, her şeyden önce, gerekli- lıkten öte bir zorunluluktur. Onun ıçin Yusuf Has Hacip'ı, Kaşgarlı Mahmut'u. Nasrettin Hoca'yı, PirSuttan'ı, Karacaoğlan'ı. Köroğlu'nu, Dada- loğlu'nu, Şeyh Bedrettin'i. Yunus Emre'yi, Mev- lana'yı, Hacı Bektaş Veli'yı, Dede Korkut u, Ev- liya Çelebi'yi, adını sayamadığımız değerlerimi- zı bilmemiz, tanımamız gerekmektedir. Kültürümü- zün imbiğinden süzülüp zamanımtza ulaşmış olan bütün atasözlerimizi ve deyimlerimızı günlük ya- şamımızda kullanmamız. iletişimimizin sağlıklı, açık ve net olması açısından yarariıdır. Şiir, dilin özüdür. Şiirı seviniz. Mehmet Akif'i, Tevfik Fikret'i Nâzım Hikmet'i, Fazıl Hüsnü Dağlarca yı, Orhan Veli'yi, Ahmet Muhip'ten Cahit Külebi'ye, adını saymadığım daha nice şa- irimizi tanıyınız. Anlayınız. Yazarlanmızdan Ziya Gökalp'ı. Nurullah Ataç'ı, Hüseyin Rahmi Gürpınar ı. Haiit Ziya Uşaklı- gil i. Yakup Kadri'yı, Sabahattin Ali'yı. Sait Fa- ik'i, Şevket Süreyya Aydemir i. Aziz Nesin'i, Oktay Akbal'ı, Fakir Baykurt'u, Rıfat llgaz'ı ve sayamadıklarımızın ne kadar yüce insan oldukla- rını belleyiniz. Bu düşünür, şair veyazarlardan öğ- reneceğinız her sözcüğün yaşamınızda karşılaşa- cağınız bilinmezlerin ve sorunlarm çözümünde önemli dayanaklardan olduğunu göreceksiniz. Ayrıca insanlık ve uygarlık tarihinin bilinip anlaşıl- masında önderleriniz yukarıda ismıni saydıklan- mız ve sayamadıklarımız olacaktır. Orta Asya'nın bozkırlanndan başlayan, Batı'ya doğru ilerleyen geçmiş yaşamımtzın. geçtiği her yerdeki kültürle kaynaşıp bugünkü kültürümüzü oluşturduğunu keşfedeceksiniz. Bu kültürün bü- yüklüğü, ululuğu, inceliği, aydınlığı, yaratıcilığı kar- şısındaOrhan Veli'nin dediğigibi, "sakınşaşırma"y\- nız. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'ten sonra Türk Dil Kurumu'nu, Türk Tarih Kurumu'nu ve Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ni kurmuştur. Bu fa- kültede ilk kurulan bölümler arasında Sümerolo- ji, Hititoloji, Sinoloji, Arkeoloji, Ön Asya Dilleri ve Edebıyatı bölümleri yer almaktadır. Sizlere bundan sonraki yaşamınızda, bilimin yol göstericiliğinde olabildiğince sorunsuz, olabildi- ğince mutlu biryaşam diliyorum. Aydınlık birTür- kiye, ancak sizlerle olanaklıdır. RIFAT ILGAZ KÜLTÜR MERKEZİ'nöe Yeni bir insan yeni bir toplum için bu kez ozanlar sahnede * AŞIK MAHSUNİ ŞERİF * ERDAL ERZİNCAN * ENVERÇELİK * KIVIRCIKALİ Yer : RIFATILGAZ KÜLTÜR MERKEZİ ESENKENTESENYURT Tarih : 26.09.1999 Saat : 19.00 Irtıbat • 0 212 623 15 65 0 212 598 17 60 ÇYDD Yalova Rehabilitasyon Merkezi DOÇ. Dr. Ayşe YÜKSEL Küçükçekmece Şube Başkanı ağdaş Yaşamı Destekleme Demeğı, ne anlamlı açıklıyordu: ülkemizin bırçok sorununun çözü- münde yer aldığı gibi. deprem son- rasında da, acılann azaltılmasında. yaralann sanlmasmdaoldukçaönem- _ li görev üstlendi. Deprem merkez- lerinin hemen hemen hepsinde kurduğu çadırlar- da, gönüllü profesyonelleriyle oldukça yararlı ça- lışmalar yapıyor. 21 Ağustos tarihinden itibaren çalışmaya başla- yan Yalova Rehabilitasyon Merkezi'nde çocukla- ra yaşadıklan psikolojik travmayı iyileştırecek programlar uygulanıyor. Çocuk psikiyatrisleri, psi- kologlar, öğretmenler ve gönüllü yetenekler, tiyat- rocular işbirliği ile onlann çektikleri acılar unut- turulmaya, yeniden çocukluklannı yaşamalannm sağlanmasına çalışılıyor. Çocuklanmızın yüzüriu kaplayan hüzün, korku yerini yavaş yavaş normal ifadeye bırakıyor, yeniden çocukluklannı yaşama- ya başlıyorlar. Bu süreç o kadar kolay geçmeye- cek, ama bu çalışmalar zoru yenecek mutlaka. Ben Yaiovalıyım tıpkı Gükün Özakın gibi, biz gelen olumsuz haberler sonrasında hemen oraya koştuk, ilk düşündüğümüz oradaki yakınlanmız- dı, acaba onlaryaşıyorlar mıydı? Yalova'daki man- zara. sizin sadece yakmlannızı merak etmekten çok daha fazla duygulan yaşamanıza, her enka- zın, her yıkıntının gerisindeki tüm insanlan dü- şünmenize, endişelenmenize neden oluyordu! He- nüz ulaşan yardım, destek yoktu, sanki hiçbir şey yapılmıyordu. Insanlar ekrnek bile bulamıyorlar- dı, çaresizdiler, yıkıntılardan gelen seslere yardım etmek için güçîerini harcıyorlardı, herkes kendi acısını unutmuş. başkalannı enkaz altından kur- tarmaya çahşıyordu. Yüzlerce, belki de bınlerce ev yıkılmıştı, o evlerde yaşayanlann hiçbiri uyu- madan önce böyle bir şey beklemiyordu, ölmek ya da yaralanmak ıçin uykuya dalmamıştı. Ertesi gün tstanbul'adönüp. Genel Başkanımız Prof. Dr. Türkan Saylan ile konuşup neler yapa- bileceğimizi planladık, yapılabilecekleri belirle- dık. Yine Gülsün Özakın arkadaşımla birlikte sa- bah erkenden Yalova'ya gittik, ilk günkü görünüm değişmiş, yerini enkazlann altındakıleri kurtarma- ya yönelik yoğun çalışmalara, halkın gereksinim- lerinı sağlamaya dönüşmüştü. Çok hızlı bir yaşam vardı, ambulans sesi hiç durmuyordu, lyi ki dur- muyordu. çünkü her biri bir can kurtanyordu. Sonradan bunun ne kadar önemli olduğunu bize okulumuzun öğrencilerinden Miray da hatırlattı; "Ben eskiden siren sesini hiç sevmezdim çünkü o bana bir hasta ya da ölü olduğunu hatırlaayor- du, ama depremden sonra siren sesini çok seviyo- rum çünkü onu duyduğum zaman bir can kurtu- luyor demekti." Etraf çöp yığınlanyla doluydu, gelen her ba- ğış çöpe, pisliğe dönüşmüştü, bu da çok tehlike- liydi. Konuştuğumuz, dertleştjğtmiz halk gelen yar- dımdan çok memnundu, hemen hemen her gerek- sinimleri karşılanıyordu, ama ya kaybettikleri, on- lan geri getirmek mümkün değildi. Kriz masası oldukça zor koşullarda çahşıyordu. gönüllü des- teğe teşekkür ediyor, bızden bir şey beklemeden çalışm diyordu, onlar da deprem yaşamış birey- lerdi, ama görev yapmalan gerekiyordu. Sahra hastanesine gittiğimizde olağanüstü bir gayret gördük, herkes canla başla çahşıyordu, telaşlan bır taraftan da. o güjilerin en çok söylenen kelimesi ^ "cesettorbası'" bûlmaktı. Hemen ise koyulduk' fs- * tanbul knz masâmızın işbirliğiyle bu gerek>ıni- me bir parça da blsa çözüm bulduk. lşlerin içine hemen girebiliyor, çözümün bir parçası olabiliyor- duk. Yapabileceklenmiz belırlenmişti, hemen işe başlamalıydık. lstanbul"a döndük, ekip ve ekip- manımızı hazırladık, 21 kişilik bir gönüllü ordu- suyla yola çıktık. Ekibimizde. doktor, hemşire, pedagog, öğret- men, öğrenci gibi gönüllüler vardı, yapabileceği- miz ışler belli idi. Yetkililerle görüşüp hemen işe koyulduk, Mercedes Benz'in bize sağladığı kam- yon ile çöp toplamaya. çevre çadırlarda yaşayan halkı tanımaya, Sahra hastanesinde ilaç ayırma- ya ve ertesi gün başlatacağımız okulumuzu hazır- lamaya koyulduk. Bu çahşmalarda ekipler deği- şiyor. ama heyecan hiç değişmiyordu. Halkın ge- reksinimlerini gideren malzemeler, Ataköy Ma- rina'da kendiliğinden oluşan çok gönüllü kişi ve kurumlann desteği ile bazen günde birkaç sefer yapan yatlarla Yalova'ya taşınıyordu. Biz de bu malzemeleri aymyor, hem çadınmıza gelerüere hem de bizim taşımamızla çadırlanna dağıtılıyordu. Yalovalı depremzedeler de bızımle birlikte, mal- zeme dağıtmakta, çocuklan rahatlatmakta. çöp toplamakta mücadele ediyordu. nasıl da buluş- muştuk, sankı hep bırbirimizi tanıyor, birlikte ya- şıyorduk. Doğnısu da bu değil mıydi? Birlikte mücadele etmek. Türk ulusunun sağduyusu, duyarlılığı. yardım- severliği bir kez daha ortaya çıktı. Herkes yapa- bildikleri ile depremden zarar görmüş, acı çekmiş yurttaşlanmıza yanlannda olduklannı, bu acının hepimizin acısı olduğunu gösterdi. llkbirhaftakam- yon kamyon gıda, gıysi. temizlik malzemesi gibi gereksinimlerdağıtıldı. Bunlann sayısı gittikçe azal- dı, hatta bitti diyebiliriz. Belki de bir süre için böyle olması uygun, ama kesinlikle unutulmama- lı, bu türdestekler devam etmeli. Yaralann sanl- ması, acılann bitmesi için geçici yardımlardan çok kalıcı çözümler çok önemli. ÇYDD bu bağ- lamda oldukça önem taşıyor, daha ilk günlerden uzun süreli çalışmalan başlatmış, yaptığı çağnlar- la birçok gönüllü ve duyarlı kişilerin bölgelerde çalışabilmesini sağlamıştır. Gönüllülüken zorza- naatbence, hiçbir ayncalık, seçicilikgöstermeden canla başla çalışabilmektir. Bu nıtelikte birçok ki- şiyi tanıma şansı edinmiş olsak da "Bu giysileri tasnifederken hastalanmaktan korktuk.onuniçin vazgeçtik" diyenlere de rastlamadık değil. Neden böyle düşünür insanlanmız, kolayı. iyiyi herkes yapar, önemli olan zor ve yorgun günlerde çok şey yapabilmektir. ÇYDD'nin Yalova Rehabilitasyon Merkezi ilk günlerde birlunaparktaçarpışan otomobillerpis- tinde kurulmuştu. Hiçbirimiz böyle bir alanın ne kadar çok işe yarayacağını düşünemezdi. Bu alan- da yaşıyor, malzeme dağıtıyor, çocuklarımızı eğiterek iyileştiriyor, depremzedelerimizı konuk ediyorduk, hâlâ ediyoruz, ama artık duyarlı dost- lanmızın bize sağladığı daha sağlam bir çadınmız var. Artık sayılannı arttırdığımız okullanmızla, bu okullarda bize destek veren kişi ve kurumlarla çocuklanmıza kalıcı programlar yaparak daha da yararlı olmaya çalışıyoruz. Buçalışmalann yarannı ya da başansını öğrencilerimizden biri Zeynep kızımız ne güzel resimlemiş. Serbest konulu resim- de o. resım kâğıdın bir yüzüne yaşadığı depremi vekaramsarlığı çizmiş, diğer yüzüne ise ilkbahan yansıtmış ve bunun ÇYDD ile geldiğini göster- miş. Bundan daha açıklayıcı bır ifade olabilir mi? Sonrası için düşündüklerimiz; bu olayın şoku azaldıkça, mücadele gücü buldukça Yalovalı hem- şerilerimizle derneğimizin şubesinı oluşturmak, çocuk programlannın devamını sağlamak. kadın- lanmıza psikolojik ve sosyal destek olmak. eğitim gören çocuklanmıza okul yardımı, eğitim bursu vermek istiyoruz. Bu çalışmalanmızın başansı, duyarlı dostlann desteği ile olacak, lütfen bu çağ- nyases verin: "Yıkıntılararasındanbirışıkdasiz yâkın." Depremin acılannı sardığımız, aydınlık, mutlu, sağlıklı günlerin çok yakın olması dileğiy- le... DOGU A K D E N I Z U N I V E R S I T E S I 56 ûlkeden 11.400 öğrenci 31 ülkeden 800 öğretm etemanı Mükemmel öğrenci - öğretim ûyesi ıhşkjten 42 üniversfte ile akadem* ve kültürel ışbtrSği 18 araştırma merkezi Her 4 öğrencıye 1 bıtgtsayar, sınırsc intsmei kulbnımı 110 000 krtapitk kûtûphane, 950 bilimsel sûrelı yaym aboneliği, CO-Romveintemet 55 öğrenci kulübû ile birçok dalda sosyal, kültürel. sportıf etkınlık olanağı 2200 dönûmlûk arazi üzerinde 175.000 m 2 kapalı atan 5500 seyırcı kapasiteli, tartan pıstti. çim stadyum 66.500 m2 açık spor alanı, 3 ralı sana, 8 tenıs. 6 basketbol. 2 voteybol, 4tutbot,nriketsata 3500 kişilik kapalı spor sarayı 7500'û aşkın mezun Türkiye 'nin en önde gelen üniversitelerinden biri olan DAÛ, 20 yıldan beri İngiliz dilinde eğitim veren, KKTC'nin ilk ve en büyük devlet-vakıf üniversitesidir. HCK Kayıt koşullan hakkında bilgi almak ve kayrt yaptırmak için aşağıdaki merkezlerimize başvurabilirsiniz. H*MA 1SIANBU1 tZMIÜ AMNA TÜABZON DIYAÜSAKB ISgNKIİÜN d p C k \/3 06610 KonkUve / AMUU M 10312] <27 72 25 «27ı«39 Fsı |O3 2] «6 16 63 BoğdotCal f m / VI M7U06 Fob |0216) İ67U 07 W »462)3215502 Fdo P462I3215177 OnrCaldn 3 ( 2 / |UI2|22!6l5t (04I21Î2879M 38 SaUN 16 V (B2S|6I7?11J Fou |O326)617?I 15 |D242|312'65i 31255 38 Fı*ı P2C31H57? »U2I233 26IO İUtSA N 2OIC2 D V |022«2331087 Fou p22i 233 9081 PENCERE Evrensel Demokrasi Hukuku Var... Masamın üstünde bir kitap var. Adı: "İnsan Haklannın Uluslararası Dayanaklan" Hazırtayan: Prof. Dr. Savaş Taşkent. Taşkent kitabın son baskısına ILO anayasasının Türkçesiyle birlikte yeni uluslararası sozteşmeleri de ekleyince kitap güncelleşmiş. "Büyük bir hızla değişen dünyamızda" evrensel demokrasi hukuku yeni belgelerle zenginleşiyor. ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) insan haklannın en değeriisini gözetiyor. Nediro?.. ' Alın terinin hakkı!.. • Uluslararası alanda evrensel demokrasi hukuku yazrya dökülüyor, Türkiye'de bu konuya ilişkin pek çok kitap yayımlanryor, Meclisimiz yeni sözleşmelerin altına imzayı basıyor. Ancak bu sözleşmeler uygulanmıyor. En çarpıcı ornek: "Işkence ve Başka Za/ımce Insanhkdışı veya Onurkıncı Davranışya da Cezaya Karşı Sözleşme"yi bizim Meclis 16 Haziran 1988'de onayladı; ama, 2000'e 3.5 ay kala karakolda ayna var. Evrensel demokrasi "mevzuatı" belli!.. Bilgiçlik taslayıp gereksiz demokrasi tartışması yapacak yerde, Meclisçe onaylanıp iç yasa içeriği kazanmış 'demokrasi mevzuatı'm neden uygulamıyoruz?.. Bir yürekli yargıç çıkıp bu yolda karar verse, Yargıtay ne yapacak?.. • Sabah gazetesinden Nuriye Akman, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'la konuştu. Akman soruyor: "- Eleştihleri eşiniz nasıl karşıladı?.." "- Haksız eleştirilere üzüldü. Eşim benim en iyi yardımcımdtr. O da hukukçudur. Beni en çok üzen eleştiri Sayın llhan Selçuk'unto oldu. Ben daha ciddi şekilde eleştirmesinı isterdim. Gazetesi de öyle. Demek ki Sayın Selçuk dünyadaki demokrasi hareketlerini ve yayınlannı yakından izlememiş." (Sabah, 19 Eylül 1999) Evcek bir üzüntüye yol açtığım için ben de üzüldüm. Üstelik bu konuda ciddı kuşkulanm süruyor. Sayın Selçuk uluslararası demokrasi oluşumunda Kara Avrupası'y'a Ingiltere arasındaki Manş Denızi'nin kalktığını konuşmasında neden göz ardı ediyor?.. Haberi yok mu?.. Yoksa kasrtlımı?.. Sami Selçuk bir özeleştirı yapmalı ve kendisine sormalr. - Sen konuşmamdan sonra 'mürteci-Kürtçü- numaracı'/ann neden bayrağı oldum?.. Yargıtay Başkanı bu sorunun yanıtını yalnız kendisine değil, çalıştığı Yargıtay kurumuna ve kamuoyuna açıklamak zorundadır. Denebiür ki: - Böyle bir sonucu beklemiyordu. Çünkü Yargıtay Başkanı, Nuriye Akman'ın "Türkiye 'de birinci öncelikli tehlike nedir" sorusuna şu yanıtı venmekte duraksamıyor: "- Irtica her dönemde tehlike olmuştur." Tam da Genelkurmay'ın saptaması!.. Değil mi?.. • Şimdi Sami Selçuk'u bekleyen tehlike şu: Bu gibi durumlarda insan ya iki cami arasında beynamaz durumunadüşebilıryadaduygusal tepkilerte bir yana savrulabilir. Başkan'ın 55 sayfalık konuşmasında hukuk edebiyatının incetiklerini taşıyan güzel bölümler var; ama, bunlann ardında tarihsel ve toplumsal bilincin variıgı sezitemiyor Tehlikeyi besleyen bu eksikliktir. T I P D O K T O R L A R I tstedıgıniz bransta tt UZMAN DOKTORLUK" Olanağı... Uluslararası nıtelikte, MOSKOVA ve BEYAZ RUSYA DEVLET TIP FAKÜLTELERl'ne az sayıda "YÜKSEK.LÎSANS" öğrencisi alınacaktır. Son Kavıt Tarihi: 05 Ekim 1999 Aynntılı Bilgı lcin: (0 216) 414 19 02 -(0216) 338 00 08 Faks: 414 66 98 BAŞSACLICI Kim çizdi duvariara sımsıkı kapalı bu pencere resmini açın kanatlannı maviler girsin içeri. Hatay'ın tanınmış şairierinden yiğit, demokrasi mücadelesinin yılmaz savaşçısı SÜLEYMAN OKAY'I yitirdik. Hûrriyet ve Macit Yılmazlar, Arif, Adil ve Devrim Okay, Saadet Tekman, Lemye Meriç, Fırat Meriç, Ali Naftte, Kemal Anbaş, Raif Dikçe, Mehmet Nakip RIFAT ILGAZ KÜLTÜR MERKEZİ YENİ BİR İNSAN YENİ BİR TOPLUM * CEM KARACA * KARDELENMÜZİKTOPLULUĞU Yer : Rıfat llgaz Kültür Merkezi Esenkent - Esenyurt Tarih : 25.09.1999 Saat : 20.00 Tel. : 0 212 623 15 65 Bizden kaynaklanmayan gecikmeden dolayı özür dileriz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear