Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 1999 CUMA
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus(acumhuriyet.com.tr
Agnostik Din Eğitimi Nasıl Olacak?
Dr. Alev COŞKUN
Y
argıtay Başkanı Sayın
Sami Selçuk'un açış
konuşması geniş tartış-
nıalara yol açtı. Gazete-
mızın başyazısında be-
lırtıldigi gibı "...bizde
eleştiri yerine ihgü ve \ergi ağır ba-
san." Gerçekten de öyle oldu. Bu dere-
ce önemlı bır konuşmanın değışık ke-
sımlerden bu denli övgü \e sert yergı al-
ması da doğal karşılanmalıdır.
Yargıtay Başkanı eleştirilere karşı
"Düşünmeden eleştiriyorlar" dıye ya-
nıtverdi(Sabah. 14.09.1999).
Sayın. Selçuk'un konuşmasının üze-
rinden epey bır süre geçti Alkışlar, öv-
güler. yergiler bittı. Şimdi serinkanlı de-
ğerlendırme olanagı doğdu. Kışılikleri.
duygulan bır yana bırakarak Sayın Sel-
çuk' un konuşmasının en can alıcı nok-
tasına eğilmek. konuyu nesnel olarak
çözümlemek (analız etmek) ıstıyorum.
Kuşkusuz böylelikle. kendisi için yenı
açıklamalar yapma olanağı da doğmuş
olacaktır.
Sayın Selçuk konuşmasının 41. sayfa-
sında avnen şöyle diyor:
"Laik devlette, devlet dinlere eşit
uzaklıkta oldugundan hiçbir dini
inancı dışlayamaz >a da koruyamaz:
akçalı \b. biçimlerde destekleyemez.
Din okulları açamaz. Ancak topluluk-
ların din okulları açmasını da önleye-
mez. Din derslerine engel olamaz:
bunların önünü açar. Ne var ki bu
dersler beyin yıkayıcı olmayacak ço-
ğulcu. agnostik, kuşkucu esaslara gö-
re olacak, birey dinler arasında seçi-
mini özgürce yapacaktır...."
Bu paragraf içın Avrupa lnsan Haklan
Mahkemesı' ne gönderme yapılıyor.
Ancak sonraki paragraf ve sayfalarda
konuşmanın tüm düşünce yapısı yukan-
da verilen bu paragrafa dayandınlıyor.
Hatta. ciddı tartışma konusu olan "laik-
lik" ve "laikçilik" arasındaki ayrılık
yukarıda değınilen bu temel düşünce
sistemının uygulamasına bağlarayor.
Bu paragraftan nesnel olarak anladı-
ğımız şudur:
1- Laik devlette, devlet tüm dinlere
eşil uzaklıkta olacaktır.
2- Devlet din okullan açamaz.
3- Topluluklar (cemaatler. tarikatlar.
vakıflar vs.) din okullan açmalıdır.
4- Devlet toplulukların din okullan
açmasını engelleyemez.
5- Devlet din derslerine engel olamaz.
Bunun önünü açar.
6- Ne var ki bu din dersleri beyin yı-
kayıcı olmamalıdır. Çoğulcu, agnostik,
kuşkucu esaslara göre olmalıdır.
7- Böylelikle birey dinler arasındaki
seçimini özgürce yapacaktır.
Sayın Selçuk, "düşünmeden eleştiri-
yorlar" dese de kendısınin ne derece
düşündüğü üzerinde durmak gerek.
Sayın Selçuk'un bu paragraftaki dü-
şünceleri çok açıktır, topluluklann, tari-
katlann ve cemaatlenn din okulları aç-
masını istıyor. Bu okullarda özgürce din
dersleri okutulurken "kuşkuculuk yön-
temi" (metodolojisi) kullanılacaktır. Bu
okullarda her din okutulacak ve birey
dinlerden istediğini özgürce seçebıle-
cektir.
Eğer durum bu ise, "ütopik" bir din
devrimcisiyle karşı karşıyayız demektir.
Sayın Selçuk 'a. acaba aşın eleştiri yapı-
larak haksızlık m) ediliyor?
Sayın Selçuk din egıtiminde bununla
da yetinmıyor bir aşama daha ilenye gi-
diyor. Burada "agnostik" terimini kulla-
nıyor. Buterim eski Yunanca "AGNOS-
TOS" sözcüğünden gelir. Agnostos 'un
anlamı "bilinmezlik"tır. Agnostosizm
ise "insanın, kendi deneyimleriyle el-
de ettiği olguların ötesinde hiçbir şe-
yin variığını bilemeyeceğini ileri süren
felsefı bir öğretidir"(l.) Bu terim genel
olarak dinsel sorunlarla ilgili kuşkuculu-
ğa, özel olarak da çağdaş bilımsel dü-
şüncenin etkisiyle, geleneksel - dinsel
inançlann reddedilmesi anlamında kul-
lanılmaktadır.
Bu terim aynı zamanda felsefi bir
kavramdır. Geleneksel Hıristiyan inanç-
lanna bağlı kalan yazarlar ve düşünür-
ler, Agnostosizmi dinsel inançlara düş-
manlık duymakla eş anlamlı kabul eder-
ler. Örneğin, dinsel düşünce ve inançlara
karşı çıktıklan ıçin Darwin'ct öğretiye
karşı bu terimle yüklenmişlerdır.
Bu açıklamalardan sonra, gelelim Sa-
yın Selçuk'un konuşma metnine. Cema-
atlerin, toplulukların, tarikatların din
okullan açmasını isteyen Sayın Yargıtay
Başkanı, daha da ıleriye giderek bu
okullarda "kuşkucu" ve "agnostik"
bir din eğitimi önermektedir. Ama bu
model nasıl işleyecektir? "Beyin yıkayı-
cı olmayan" "çoğulcu","agnostik",
"kuşkucu esaslara göre" verilecek din
derslerini çok merak ediyorum.
Dersi veren hoca kutsal kitabın bir
ayetini okuduktan sonra "Gerçi kutsal
kitap bunu söylüyor ama, siz kuşku
duyunuz, bu söylenenler ve benîm yo-
rum ve nakillerim doğru olmayabi-
lir" mi diyecektir?
Sayın Selçuk "agnostik" din dersi
önerdiğine göre ve agnostisizm de "in-
sanın kendi deneyimleriyle elde ettiği
olgulann ötesinde hiçbir şeyin variığı-
nı bilemeyeceğini" ıleriye süren bir öğ-
reti olduğuna göre. din dersleri veren bir
hocaefendi nasıl bir tutum ve davranış
sergileyecektir?
Sayın Selçuk bununla da yetinmiyor.
Tüm dinlerin bu "kuşkucu metod"la
anlatılmasını istiyor. Böylece bireyin
dinler arasında seçimini "özgürce"
yapmasını istiyor. Şimdı merak ediyo-
rum benim bu açıklamalanmdan sonra,
Samı Selçuk'un konuşnıasında önerilen
bu dm dersi yöntemi (metodolojisi) kar-
şısında şeriatçı basın Selçuk'u alkışla-
mayı sürdürecek mıdir?
Kutsal kitaplar öğtetisi'ni kuşkuculu-
ğa dayatamazsınız. Dinde kuşku olur
mu? Tanrının kelamı Kuran anlatılırken.
kuşkucu yöntem kullanılarak. "doğru-
dur da. doğru olmayabilir de" denile-
bılir mı? Bu konuda dinsel inançlann
reddedilmesi'ne götüren "Agnostik"
yöntem kullanılabilır mi?
Örneğin. "Bu. doğruluğu şüphe gö-
türmeyen .... ve yol gösteren Kitap-
tır"(2) ayeti agnostik yöntem kulla-
nılan din eğitimi dersinde nasıl ele ah-
nacaktır?
Yoksa, Saym Selçuk özgürlükçü ola-
yım derken. edebıyat ySpayım derken
büyük bır pot mu kırdı. bardaklan mı
devırdi? Yoksa Sayını Selçuk, ülkemiz-
dekı tüm din öğretisini sarsacak nitelik-
te, dinde köklü bir devrim isteyen bir
toplum bilgesi mi? Ya da çok büyük bir
takıyye ile karşı karşıya mı bulunuyo-
ruz? '
Bu yazdıklanm Sayın Selçuk' un ko-
nuşmasının en önemli noktasının nesnel
analizidır. Yoksa Sayın Selçuk "düşün-
meden eleştiriyorlar" dıyerek benı de
mi suçlayacak?
Bilimsel yöntemler çerçevesinde Sa-
yın Selçuk' un konuşmasındaki böylesi-
ne en can alıcı noktayı açıklığa kavuş-
turmaya çalıştığım için. kimi ikinci
cumhuriyetçiler, kimi köktendıncıler bu
yazımı hedef alıp. Sami Selçuk'a hücum
ediyorsun. belden aşağı vuruyorsun. po-
lemik yapıyorsun. fikre fıkirle karşı
çıkmıyorsun mu diyecekler?
Yoksa. böylesine bilimsel yaklaşımla-
ra gerek yok, Sami Selçuk Cumhuriyeti
sorguladı, demokrasiyi kalkan yapıp
Cumhuriyeti. laiklıği, Atatürk llkelerini
yargıladı sen onlara bak Sami Selçuk'
un önerdıgi din eğitiminin yöntemi o ka-
dar önemlı değil mi diyecekler?
"Ben koşul-moşul dinlemem.. tam
demokrasi istiyorum" dıyen Sayın Sel-
çuk'tan dinsel kuralları \e ınançlan red-
deden "agnostik din eğitimi" konusun-
da açıklama istememiz yoksa demokra-
siye aykın mı görülecek ?
1) Ana Britannica. Genel Kültür An-
siklopedisi. Cihl. S. 168-169
2) Bakara Suresi. 2. aveti
ARADA BİR
Ş. ŞEVKİ BAYRAKTAROGLU
Yük. Jeoloji Mühendisi
Gençlere...
Sevgili gençler, sonunda üniversrteye de girdi-
nız, coşkuyla açılışı bekliyorsunuz. Hepinizin ba-
şarılı olmasını, aile büyükleriniz adına tüm kal-
bımle istemekteyim. Çoğunuz on sekiz yaş sınırı
içerisindesiniz. Üniversiteye girmek, çok uzun bir
yolun. yani hayat yolunun başlangıç noktalann-
dan en önemlisid'". Dünyayı tanımak ve anlamak
için çok şeylerin gerekli olduğunu göreceksiniz.
Şimdiye kadar yaşadıklannızın bu konuda başlan-
gıç olabileceğini anlamak için de çok çaba har-
camanıza gerek yok.
Bu yazıyı neden yazıyorum; çevrenizi (ufkunu-
zu) bıraz daha açabilmek için kültür konusunda
düşünmenizin tam zamanı. Bu konuda size yar-
dımcı olabilmek amacıyla aklımdakileri sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Once Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere ema-
net ettiği Cumhuriyeti korumak ve savunmak için
Atatürk'ün Nutuk'unu, Nutuk içindeki Gençliğe
Sesleniş'ini ve daha sonra söylediği Bursa Nut-
ku nu tekrar okuyup özümsemelisiniz. Cumhuri-
yetimizin daima sağlıklı bir biçimde yaşayabilme-
si için temel koşulun bu olduğunu göz ardı etme-
melisiniz. Dikkatinizden kaçmamıştır: Mustafa Ke-
mal Atatürk'ün de belirttiği gibi, "Yaşamda en
gerçek yol gösterici bilimdir".
Kendi kültürümüzü oğrenmek, yurdumuzu ve
insanlanmızı tanımak, her şeyden önce, gerekli-
lıkten öte bir zorunluluktur. Onun ıçin Yusuf Has
Hacip'ı, Kaşgarlı Mahmut'u. Nasrettin Hoca'yı,
PirSuttan'ı, Karacaoğlan'ı. Köroğlu'nu, Dada-
loğlu'nu, Şeyh Bedrettin'i. Yunus Emre'yi, Mev-
lana'yı, Hacı Bektaş Veli'yı, Dede Korkut u, Ev-
liya Çelebi'yi, adını sayamadığımız değerlerimi-
zı bilmemiz, tanımamız gerekmektedir. Kültürümü-
zün imbiğinden süzülüp zamanımtza ulaşmış olan
bütün atasözlerimizi ve deyimlerimızı günlük ya-
şamımızda kullanmamız. iletişimimizin sağlıklı,
açık ve net olması açısından yarariıdır.
Şiir, dilin özüdür. Şiirı seviniz. Mehmet Akif'i,
Tevfik Fikret'i Nâzım Hikmet'i, Fazıl Hüsnü
Dağlarca yı, Orhan Veli'yi, Ahmet Muhip'ten
Cahit Külebi'ye, adını saymadığım daha nice şa-
irimizi tanıyınız. Anlayınız.
Yazarlanmızdan Ziya Gökalp'ı. Nurullah Ataç'ı,
Hüseyin Rahmi Gürpınar ı. Haiit Ziya Uşaklı-
gil i. Yakup Kadri'yı, Sabahattin Ali'yı. Sait Fa-
ik'i, Şevket Süreyya Aydemir i. Aziz Nesin'i,
Oktay Akbal'ı, Fakir Baykurt'u, Rıfat llgaz'ı ve
sayamadıklarımızın ne kadar yüce insan oldukla-
rını belleyiniz. Bu düşünür, şair veyazarlardan öğ-
reneceğinız her sözcüğün yaşamınızda karşılaşa-
cağınız bilinmezlerin ve sorunlarm çözümünde
önemli dayanaklardan olduğunu göreceksiniz.
Ayrıca insanlık ve uygarlık tarihinin bilinip anlaşıl-
masında önderleriniz yukarıda ismıni saydıklan-
mız ve sayamadıklarımız olacaktır.
Orta Asya'nın bozkırlanndan başlayan, Batı'ya
doğru ilerleyen geçmiş yaşamımtzın. geçtiği her
yerdeki kültürle kaynaşıp bugünkü kültürümüzü
oluşturduğunu keşfedeceksiniz. Bu kültürün bü-
yüklüğü, ululuğu, inceliği, aydınlığı, yaratıcilığı kar-
şısındaOrhan Veli'nin dediğigibi, "sakınşaşırma"y\-
nız.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'ten sonra
Türk Dil Kurumu'nu, Türk Tarih Kurumu'nu ve Dil
ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ni kurmuştur. Bu fa-
kültede ilk kurulan bölümler arasında Sümerolo-
ji, Hititoloji, Sinoloji, Arkeoloji, Ön Asya Dilleri ve
Edebıyatı bölümleri yer almaktadır.
Sizlere bundan sonraki yaşamınızda, bilimin yol
göstericiliğinde olabildiğince sorunsuz, olabildi-
ğince mutlu biryaşam diliyorum. Aydınlık birTür-
kiye, ancak sizlerle olanaklıdır.
RIFAT ILGAZ KÜLTÜR MERKEZİ'nöe
Yeni bir insan yeni bir toplum için bu kez
ozanlar sahnede
* AŞIK MAHSUNİ ŞERİF
* ERDAL ERZİNCAN
* ENVERÇELİK
* KIVIRCIKALİ
Yer : RIFATILGAZ KÜLTÜR MERKEZİ
ESENKENTESENYURT
Tarih : 26.09.1999
Saat : 19.00
Irtıbat • 0 212 623 15 65
0 212 598 17 60
ÇYDD Yalova Rehabilitasyon Merkezi
DOÇ. Dr. Ayşe YÜKSEL Küçükçekmece Şube Başkanı
ağdaş Yaşamı Destekleme Demeğı, ne anlamlı açıklıyordu:
ülkemizin bırçok sorununun çözü-
münde yer aldığı gibi. deprem son-
rasında da, acılann azaltılmasında.
yaralann sanlmasmdaoldukçaönem-
_ li görev üstlendi. Deprem merkez-
lerinin hemen hemen hepsinde kurduğu çadırlar-
da, gönüllü profesyonelleriyle oldukça yararlı ça-
lışmalar yapıyor.
21 Ağustos tarihinden itibaren çalışmaya başla-
yan Yalova Rehabilitasyon Merkezi'nde çocukla-
ra yaşadıklan psikolojik travmayı iyileştırecek
programlar uygulanıyor. Çocuk psikiyatrisleri, psi-
kologlar, öğretmenler ve gönüllü yetenekler, tiyat-
rocular işbirliği ile onlann çektikleri acılar unut-
turulmaya, yeniden çocukluklannı yaşamalannm
sağlanmasına çalışılıyor. Çocuklanmızın yüzüriu
kaplayan hüzün, korku yerini yavaş yavaş normal
ifadeye bırakıyor, yeniden çocukluklannı yaşama-
ya başlıyorlar. Bu süreç o kadar kolay geçmeye-
cek, ama bu çalışmalar zoru yenecek mutlaka.
Ben Yaiovalıyım tıpkı Gükün Özakın gibi, biz
gelen olumsuz haberler sonrasında hemen oraya
koştuk, ilk düşündüğümüz oradaki yakınlanmız-
dı, acaba onlaryaşıyorlar mıydı? Yalova'daki man-
zara. sizin sadece yakmlannızı merak etmekten
çok daha fazla duygulan yaşamanıza, her enka-
zın, her yıkıntının gerisindeki tüm insanlan dü-
şünmenize, endişelenmenize neden oluyordu! He-
nüz ulaşan yardım, destek yoktu, sanki hiçbir şey
yapılmıyordu. Insanlar ekrnek bile bulamıyorlar-
dı, çaresizdiler, yıkıntılardan gelen seslere yardım
etmek için güçîerini harcıyorlardı, herkes kendi
acısını unutmuş. başkalannı enkaz altından kur-
tarmaya çahşıyordu. Yüzlerce, belki de bınlerce
ev yıkılmıştı, o evlerde yaşayanlann hiçbiri uyu-
madan önce böyle bir şey beklemiyordu, ölmek
ya da yaralanmak ıçin uykuya dalmamıştı.
Ertesi gün tstanbul'adönüp. Genel Başkanımız
Prof. Dr. Türkan Saylan ile konuşup neler yapa-
bileceğimizi planladık, yapılabilecekleri belirle-
dık. Yine Gülsün Özakın arkadaşımla birlikte sa-
bah erkenden Yalova'ya gittik, ilk günkü görünüm
değişmiş, yerini enkazlann altındakıleri kurtarma-
ya yönelik yoğun çalışmalara, halkın gereksinim-
lerinı sağlamaya dönüşmüştü. Çok hızlı bir yaşam
vardı, ambulans sesi hiç durmuyordu, lyi ki dur-
muyordu. çünkü her biri bir can kurtanyordu.
Sonradan bunun ne kadar önemli olduğunu bize
okulumuzun öğrencilerinden Miray da hatırlattı;
"Ben eskiden siren sesini hiç sevmezdim çünkü
o bana bir hasta ya da ölü olduğunu hatırlaayor-
du, ama depremden sonra siren sesini çok seviyo-
rum çünkü onu duyduğum zaman bir can kurtu-
luyor demekti."
Etraf çöp yığınlanyla doluydu, gelen her ba-
ğış çöpe, pisliğe dönüşmüştü, bu da çok tehlike-
liydi. Konuştuğumuz, dertleştjğtmiz halk gelen yar-
dımdan çok memnundu, hemen hemen her gerek-
sinimleri karşılanıyordu, ama ya kaybettikleri, on-
lan geri getirmek mümkün değildi. Kriz masası
oldukça zor koşullarda çahşıyordu. gönüllü des-
teğe teşekkür ediyor, bızden bir şey beklemeden
çalışm diyordu, onlar da deprem yaşamış birey-
lerdi, ama görev yapmalan gerekiyordu. Sahra
hastanesine gittiğimizde olağanüstü bir gayret
gördük, herkes canla başla çahşıyordu, telaşlan bır
taraftan da. o güjilerin en çok söylenen kelimesi ^
"cesettorbası'" bûlmaktı. Hemen ise koyulduk' fs- *
tanbul knz masâmızın işbirliğiyle bu gerek>ıni-
me bir parça da blsa çözüm bulduk. lşlerin içine
hemen girebiliyor, çözümün bir parçası olabiliyor-
duk. Yapabileceklenmiz belırlenmişti, hemen işe
başlamalıydık. lstanbul"a döndük, ekip ve ekip-
manımızı hazırladık, 21 kişilik bir gönüllü ordu-
suyla yola çıktık.
Ekibimizde. doktor, hemşire, pedagog, öğret-
men, öğrenci gibi gönüllüler vardı, yapabileceği-
miz ışler belli idi. Yetkililerle görüşüp hemen işe
koyulduk, Mercedes Benz'in bize sağladığı kam-
yon ile çöp toplamaya. çevre çadırlarda yaşayan
halkı tanımaya, Sahra hastanesinde ilaç ayırma-
ya ve ertesi gün başlatacağımız okulumuzu hazır-
lamaya koyulduk. Bu çahşmalarda ekipler deği-
şiyor. ama heyecan hiç değişmiyordu. Halkın ge-
reksinimlerini gideren malzemeler, Ataköy Ma-
rina'da kendiliğinden oluşan çok gönüllü kişi ve
kurumlann desteği ile bazen günde birkaç sefer
yapan yatlarla Yalova'ya taşınıyordu. Biz de bu
malzemeleri aymyor, hem çadınmıza gelerüere hem
de bizim taşımamızla çadırlanna dağıtılıyordu.
Yalovalı depremzedeler de bızımle birlikte, mal-
zeme dağıtmakta, çocuklan rahatlatmakta. çöp
toplamakta mücadele ediyordu. nasıl da buluş-
muştuk, sankı hep bırbirimizi tanıyor, birlikte ya-
şıyorduk. Doğnısu da bu değil mıydi? Birlikte
mücadele etmek.
Türk ulusunun sağduyusu, duyarlılığı. yardım-
severliği bir kez daha ortaya çıktı. Herkes yapa-
bildikleri ile depremden zarar görmüş, acı çekmiş
yurttaşlanmıza yanlannda olduklannı, bu acının
hepimizin acısı olduğunu gösterdi. llkbirhaftakam-
yon kamyon gıda, gıysi. temizlik malzemesi gibi
gereksinimlerdağıtıldı. Bunlann sayısı gittikçe azal-
dı, hatta bitti diyebiliriz. Belki de bir süre için
böyle olması uygun, ama kesinlikle unutulmama-
lı, bu türdestekler devam etmeli. Yaralann sanl-
ması, acılann bitmesi için geçici yardımlardan
çok kalıcı çözümler çok önemli. ÇYDD bu bağ-
lamda oldukça önem taşıyor, daha ilk günlerden
uzun süreli çalışmalan başlatmış, yaptığı çağnlar-
la birçok gönüllü ve duyarlı kişilerin bölgelerde
çalışabilmesini sağlamıştır. Gönüllülüken zorza-
naatbence, hiçbir ayncalık, seçicilikgöstermeden
canla başla çalışabilmektir. Bu nıtelikte birçok ki-
şiyi tanıma şansı edinmiş olsak da "Bu giysileri
tasnifederken hastalanmaktan korktuk.onuniçin
vazgeçtik" diyenlere de rastlamadık değil. Neden
böyle düşünür insanlanmız, kolayı. iyiyi herkes
yapar, önemli olan zor ve yorgun günlerde çok şey
yapabilmektir.
ÇYDD'nin Yalova Rehabilitasyon Merkezi ilk
günlerde birlunaparktaçarpışan otomobillerpis-
tinde kurulmuştu. Hiçbirimiz böyle bir alanın ne
kadar çok işe yarayacağını düşünemezdi. Bu alan-
da yaşıyor, malzeme dağıtıyor, çocuklarımızı
eğiterek iyileştiriyor, depremzedelerimizı konuk
ediyorduk, hâlâ ediyoruz, ama artık duyarlı dost-
lanmızın bize sağladığı daha sağlam bir çadınmız
var. Artık sayılannı arttırdığımız okullanmızla, bu
okullarda bize destek veren kişi ve kurumlarla
çocuklanmıza kalıcı programlar yaparak daha da
yararlı olmaya çalışıyoruz. Buçalışmalann yarannı
ya da başansını öğrencilerimizden biri Zeynep
kızımız ne güzel resimlemiş. Serbest konulu resim-
de o. resım kâğıdın bir yüzüne yaşadığı depremi
vekaramsarlığı çizmiş, diğer yüzüne ise ilkbahan
yansıtmış ve bunun ÇYDD ile geldiğini göster-
miş. Bundan daha açıklayıcı bır ifade olabilir mi?
Sonrası için düşündüklerimiz; bu olayın şoku
azaldıkça, mücadele gücü buldukça Yalovalı hem-
şerilerimizle derneğimizin şubesinı oluşturmak,
çocuk programlannın devamını sağlamak. kadın-
lanmıza psikolojik ve sosyal destek olmak. eğitim
gören çocuklanmıza okul yardımı, eğitim bursu
vermek istiyoruz. Bu çalışmalanmızın başansı,
duyarlı dostlann desteği ile olacak, lütfen bu çağ-
nyases verin: "Yıkıntılararasındanbirışıkdasiz
yâkın." Depremin acılannı sardığımız, aydınlık,
mutlu, sağlıklı günlerin çok yakın olması dileğiy-
le...
DOGU A K D E N I Z U N I V E R S I T E S I
56 ûlkeden 11.400 öğrenci
31 ülkeden 800 öğretm etemanı
Mükemmel öğrenci - öğretim ûyesi
ıhşkjten
42 üniversfte ile akadem* ve kültürel
ışbtrSği
18 araştırma merkezi
Her 4 öğrencıye 1 bıtgtsayar,
sınırsc intsmei kulbnımı
110 000 krtapitk kûtûphane, 950 bilimsel
sûrelı yaym aboneliği,
CO-Romveintemet
55 öğrenci kulübû ile birçok dalda
sosyal, kültürel. sportıf etkınlık olanağı
2200 dönûmlûk arazi üzerinde
175.000 m
2
kapalı atan
5500 seyırcı kapasiteli, tartan pıstti.
çim stadyum
66.500 m2
açık spor alanı, 3 ralı sana,
8 tenıs. 6 basketbol. 2 voteybol,
4tutbot,nriketsata
3500 kişilik kapalı spor sarayı
7500'û aşkın mezun
Türkiye 'nin en önde gelen
üniversitelerinden biri olan DAÛ,
20 yıldan beri İngiliz dilinde
eğitim veren, KKTC'nin
ilk ve en büyük
devlet-vakıf üniversitesidir.
HCK
Kayıt koşullan hakkında bilgi almak ve kayrt yaptırmak için aşağıdaki merkezlerimize başvurabilirsiniz.
H*MA 1SIANBU1 tZMIÜ AMNA TÜABZON DIYAÜSAKB ISgNKIİÜN
d p C k
\/3 06610
KonkUve / AMUU
M 10312] <27 72 25
«27ı«39
Fsı |O3 2] «6 16 63
BoğdotCal
f m /
VI
M7U06
Fob |0216) İ67U 07 W »462)3215502
Fdo P462I3215177
OnrCaldn
3 ( 2
/
|UI2|22!6l5t
(04I21Î2879M
38 SaUN 16
V (B2S|6I7?11J
Fou |O326)617?I 15 |D242|312'65i
31255 38
Fı*ı P2C31H57?
»U2I233 26IO
İUtSA
N 2OIC2 D
V |022«2331087
Fou p22i 233 9081
PENCERE
Evrensel Demokrasi
Hukuku Var...
Masamın üstünde bir kitap var.
Adı:
"İnsan Haklannın Uluslararası Dayanaklan"
Hazırtayan: Prof. Dr. Savaş Taşkent.
Taşkent kitabın son baskısına ILO anayasasının
Türkçesiyle birlikte yeni uluslararası sozteşmeleri de
ekleyince kitap güncelleşmiş. "Büyük bir hızla
değişen dünyamızda" evrensel demokrasi hukuku
yeni belgelerle zenginleşiyor.
ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) insan haklannın
en değeriisini gözetiyor.
Nediro?.. '
Alın terinin hakkı!..
•
Uluslararası alanda evrensel demokrasi hukuku
yazrya dökülüyor, Türkiye'de bu konuya ilişkin pek
çok kitap yayımlanryor, Meclisimiz yeni sözleşmelerin
altına imzayı basıyor.
Ancak bu sözleşmeler uygulanmıyor.
En çarpıcı ornek:
"Işkence ve Başka Za/ımce Insanhkdışı veya
Onurkıncı Davranışya da Cezaya Karşı Sözleşme"yi
bizim Meclis 16 Haziran 1988'de onayladı; ama,
2000'e 3.5 ay kala karakolda ayna var.
Evrensel demokrasi "mevzuatı" belli!..
Bilgiçlik taslayıp gereksiz demokrasi tartışması
yapacak yerde, Meclisçe onaylanıp iç yasa içeriği
kazanmış 'demokrasi mevzuatı'm neden
uygulamıyoruz?..
Bir yürekli yargıç çıkıp bu yolda karar verse,
Yargıtay ne yapacak?..
•
Sabah gazetesinden Nuriye Akman, Yargıtay
Başkanı Sami Selçuk'la konuştu.
Akman soruyor:
"- Eleştihleri eşiniz nasıl karşıladı?.."
"- Haksız eleştirilere üzüldü. Eşim benim en iyi
yardımcımdtr. O da hukukçudur. Beni en çok üzen
eleştiri Sayın llhan Selçuk'unto oldu. Ben daha ciddi
şekilde eleştirmesinı isterdim. Gazetesi de öyle.
Demek ki Sayın Selçuk dünyadaki demokrasi
hareketlerini ve yayınlannı yakından izlememiş."
(Sabah, 19 Eylül 1999)
Evcek bir üzüntüye yol açtığım için ben de üzüldüm.
Üstelik bu konuda ciddı kuşkulanm süruyor. Sayın
Selçuk uluslararası demokrasi oluşumunda Kara
Avrupası'y'a Ingiltere arasındaki Manş Denızi'nin
kalktığını konuşmasında neden göz ardı ediyor?..
Haberi yok mu?..
Yoksa kasrtlımı?..
Sami Selçuk bir özeleştirı yapmalı ve kendisine
sormalr.
- Sen konuşmamdan sonra 'mürteci-Kürtçü-
numaracı'/ann neden bayrağı oldum?..
Yargıtay Başkanı bu sorunun yanıtını yalnız
kendisine değil, çalıştığı Yargıtay kurumuna ve
kamuoyuna açıklamak zorundadır.
Denebiür ki:
- Böyle bir sonucu beklemiyordu.
Çünkü Yargıtay Başkanı, Nuriye Akman'ın
"Türkiye 'de birinci öncelikli tehlike nedir" sorusuna
şu yanıtı venmekte duraksamıyor:
"- Irtica her dönemde tehlike olmuştur."
Tam da Genelkurmay'ın saptaması!..
Değil mi?..
•
Şimdi Sami Selçuk'u bekleyen tehlike şu: Bu gibi
durumlarda insan ya iki cami arasında beynamaz
durumunadüşebilıryadaduygusal tepkilerte bir yana
savrulabilir.
Başkan'ın 55 sayfalık konuşmasında hukuk
edebiyatının incetiklerini taşıyan güzel bölümler var;
ama, bunlann ardında tarihsel ve toplumsal bilincin
variıgı sezitemiyor Tehlikeyi besleyen bu eksikliktir.
T I P D O K T O R L A R I
tstedıgıniz bransta
tt
UZMAN DOKTORLUK" Olanağı...
Uluslararası nıtelikte,
MOSKOVA ve BEYAZ RUSYA DEVLET TIP
FAKÜLTELERl'ne az sayıda
"YÜKSEK.LÎSANS"
öğrencisi alınacaktır.
Son Kavıt Tarihi: 05 Ekim 1999
Aynntılı Bilgı lcin:
(0 216) 414 19 02 -(0216) 338 00 08 Faks: 414 66 98
BAŞSACLICI
Kim çizdi duvariara
sımsıkı kapalı
bu pencere resmini
açın kanatlannı
maviler girsin içeri.
Hatay'ın tanınmış şairierinden
yiğit, demokrasi mücadelesinin
yılmaz savaşçısı
SÜLEYMAN
OKAY'I
yitirdik.
Hûrriyet ve Macit Yılmazlar, Arif, Adil ve Devrim
Okay, Saadet Tekman, Lemye Meriç, Fırat Meriç,
Ali Naftte, Kemal Anbaş, Raif Dikçe, Mehmet Nakip
RIFAT ILGAZ KÜLTÜR MERKEZİ
YENİ BİR İNSAN YENİ BİR TOPLUM
* CEM KARACA
* KARDELENMÜZİKTOPLULUĞU
Yer : Rıfat llgaz Kültür Merkezi
Esenkent - Esenyurt
Tarih : 25.09.1999
Saat : 20.00
Tel. : 0 212 623 15 65
Bizden kaynaklanmayan gecikmeden dolayı özür dileriz.