17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24EYLUL1999CUMA 14 KULTUR [email protected] Rekin Teksoy, Dante'nin Ravenna'daki mezarmda îlahi Komedya'yı Türkçe okudu Bir öliiııısiizHik veFECtRALPTEKÎN RAVENNA - 'KıpırOsız gözlerim dik kat kesilmişti gidermek için on yühk özlemi, öbür duyulanm köreunişti. Kutsal gülümseme öyle çekiyordu ki. eski ağlanyla onları bağrına, görmezounuşlardı ondan başka bir şe >i' Dante Afighieri'nin ölümsüz yapıtı "Ilahi Komedya'yı ilk kez şiır biçimin- de ve eksiksiz olarak geçen yıl Oğlak Yayuüan ıçin Türkçeleştiren Reküı Tek- soy, ünlü şairin yaşama veda ettiğı Ra- venna kentindeydı... Aradan geçen yüz- yıllara karşın Dante'yi unutmak yerine özlem ve coşkuyla yaşatmaya çalışan Ra- venna halkı, Teksoy'u büyük bir özen ve saygıyla ağırladı. Teksoy, Ravenna Kül- tür tlişkileri Dante Merkezi tarafından düzenlenen 'Dünyada tlahi Komedya' başlıklı proje kapsamında 'Dante Ma- dalyası' ve 'Ravenna Şehri Altın Ma- dahası'yla onurlandınldı ve şairin me- zannın bulunduğu S. Francesco Kilise- si'nde gerçekleştirilengecede tlahi Ko- medya'yı İtalyan konuklara Türkçeden okudu. Daha önce Boccaccio'dan yaptığı 'De- cameron' çevirisinden dolayı İtalyan hükümetınin kendisine sunduğu *KiU- tür Şövalyesi' nişamnı taşıyan ve geçen yıl tlahi Komedya çevinsıyle italyan Senatosu Çevıri Büyük Ödülü'ne de- ğerbulunan Teksoy, dünyanın çeşitli ül- kelerinde tlahi Komedya'yı dillerine ka- zandırmış çevinnenleri Ravenna hal- kıyla tanıştırmayı amaçlayan Kültür lliş- kilen Dante Merkezi tarafindan kente ko- nuk edildi. Teksoy, belediye sarayında düzenlenen toplantıda Ravenna Kültür Müdürü AlbertoCassani tarafından Dan- te Madalyasfylaonurlandınldıktan son- ra, büyük şairin Türk çevırmenini me- raklabekleyen izleyicilerle buluştu. Bu buluşmanın ertesi gününde ise Dante Alighierı Kurumu içindeki müzede ve 14. yüzyıldan kalma ilk 'yorumluelyaz- ması' tlahi Komedya'yla yapıtın yakla- şık 500 yıllık ilk baskısının bulunduğu kütüphanede konuk edildi. • Ravenna Kültür İlişkileri Dante Merkezi tarafından düzenlenen 'Dünyada îlahi Komedya' başlıklı proje kapsamında Rekin Teksoy 'Dante Madalyası' ve 'Ravenna Şehri Altın Madalyası'yla onurlandınldı. • Çevirisinde günümüz Türkçesini kullanmaya özen gösterdiğini belirten Teksoy, şairin mezannın bulunduğu S. Francesco Kilisesi'nde gerçekleştirilen gecede îlahi Komedya'yı konuklara Türkçe okudu. S. Francesco Kilisesi'ndeki gecede Teksoy'a, geçen yıl tstanbuTa konuk olan Dante uzmanı Vittorio Sermorti de eşlik etti. Ravennalı izleyicinin ilgisi Teksoy'un, Îlahi Komedya'nın Araf bölümünün 32. kantosunu okuduğu ge- cede yaşlısıyla genciyle yüzlerce Ra- vennalı, Dante'nin mezannın yanıba- şındaki S. Francesco Kilisesi'nde top- lanmıştı. Boccaccio, Dante ve Macbi- avelli'nın çevirmeni, İtalyan Hüküme- ti'nin Kültür Şövalyesi oiarak tanıtılan Teksoy. izleyicı tarafindan alkışlarla kar- şılandı. Roma Ünıversitesi Türkoloji Kürsü- sü Başkanı AnnaMasala'yla, geçen yıl TÜYAP Kitap Fuan'na konuk olan ün- lü Dante uzmanı Vittorio Sermontfnin Teksoy'a eşlik etriği gecede Dışişleri Bakanlığı adına Kültür Dairesi Başka- nı Dr.MargheritaOttone. Ravenna'nın Komunist Parti'li Belediye Başkanı V'idmer Mercatali, Kültür Müdürü Cassani ve Kültür tlışkileri Dante Mer- kezi Müdürü Prof. VValter Della Moni- ca da hazır bulundular. Kültür Bakanı Giovanna Melandri ve Emilia-Romag- na Eyaleti Başkanı Vasco Errani'nin tebrik mesajlanyla katıldıklan gecenin sonunda Teksoy'a, belediye başkanı' Mercatali tarafından Ravenna Şehri Al- tın Madalyası sunuldu. Davet edilmele- rine karşın, Roma Büyükelçiliği ya da Milano Başkonsolosluğu'ndan herhan- gi bir temsilcimiz törene katılmamıştı. Gecede açılış konusmasını yapan Del- la Monica, 17 Ağustos depremi için Türk halkına geçmiş olsun dileklerinı ve katılımcılara teşekkürlerini sunduktan sonra Teksoy'u Istanbul Oniversitesi öğ- retim üyelerinden, sinema eleştirmeni, TÜRSAK'ın kurucusu. klasik ve çağ- daş İtalyan edebiyatından sayısız yapı- tın çevirmeni olarak izleyiciye tanıttı. Teksoy, flahi Komedya'dan yaptığı oku- tnadan önce, Sermonti ve Masala'nın 'Türldye'de Dante' konusu çerçevesin- deki sorulan doğrultusunda bilgiler ver- di. Teksoy. 'Sevgili Dostlar!' seslenişiy- te başladığı konuşmasında önce 'Dün- yada îlahi Komedya' projesinin yaratı- cılanna vetüm 'şiirtutkunlan'nateşek- kür etti. "Biliniz ki Türk halkı ülkenize. kûltüriinüze ve insanınıza her zaman sempati duymuştur. Sizleri, tüm halkı- mız adına selamlıyorum! Tarihte öyle anlar olur ki, siyasi görüşlerve yönetim- ler uziaşmazlık içine düşebilirler. Ancak sorunlar geçicidir; poütikalar zamanla değişir... Kahcı olan dosthıklardır." Teksoy. konuşmasının ilk bölümünde, Dante'nin Türkiye'de yüzeysel olarak ta- nınmasının nedenlerine değindi. tnsan- lann okulda Dante ve Îlahi Komedya'ya ilişkin bazı bilgiler edindiklerini; ancak kısa bir süre öncesine kadar ancak ttal- yanca ya da bir başka yabancı dil bilen- lerin yapıtı eksiksiz okuma olanağı bu- labildiklennibejirrri: "Biz Baöedebiya- trylageçen yüzyılın sonunda tanıştık. Bu tanısma Fransız dili aracılığryla gerçek- leşti. Dante de Türkçe'ye ilk kez Fran- ayjnısızcadan çevTÜmişti." Teksoy daha sonra, aralannda Abdül- hakHamit'in de olduğu çeşitli Türk şa- irlerinin, yapıtlannda Dante'den söz et- tiklerini belirtti ve Nüshet Haşim Sina- noğhı'nun, ülkemizde Dante üzenne ya- zılmış ilk kitap olma özelliği taşıyan ça- lışmasını izleyıcilere tarutö. Teksoy, Mil- li Eğitim Bakanlığı tarafından 1934 yı- hndayayımlanan kitabın, Dante'nin ya- şamı üzerine bilgiler ve tlahi Komed- ya'nın açıklamalı bir özetinden oluştu- ğunu belirttı: "Sinanoğlu, kitabı çok gü- zel bir Türkçeyle yaznuş; kolay okunu- yor. Ben de okuduğumda, 'Keşke tlahi Komedya'yı o çevirseydi' diye düşün- müştüm." Teksoy, yapıtın ilk kez Hamdi Va- roTun çevirisiyle Fransızca'dan, ardın- dan da Feridun Timur tarafindan ttal- yancadan Türkçeye kazandırıldığını; ancak bu çevirilerin düzyazı niteliğin- de olduğunu ve dıllerinin artık eskidi- ğüıi söyleyen Teksoy, kendi çalışmasın- da günümüz Türkçesini kullanmaya özen gösterdiğini vurguladı: "Çahşma- iarunda'Yabancı yazar, Türkçe yazsay- dı nasıl yazardı' sorusunu göz önünde bulundururum. tlahi Komedya'yı çevi- rirken de ses nasıl olmalı diye düşünü- yordum. İlk 4-5 kantodan sonra doğru sesi buldum ve çeviriye baştan başladım. ttahanlann ünlü deyişiyle 'Çevirmen haindir'; ancak benimki kabul edüebi- lir bir ihanettir—" Emeğe ve bitgrye saygı Konuşmadan sonra sıra, 1307-1321 yıllan arasında kaleme alınan ancak hâ- lâ İtalyan insanını heyecanlandıran tla- hi Komedya'dan yapılacak okumalara gelmişti. Araf bölümünün 32. kantosu önce Sermonti tarafından Italyanca'dan, ardından da Teksoy tarafından Türk- çeden izleyicilere okundu. S. Frances- co kilisesini dolduran konuklar tıpkı ttalyancası gibi, Teksoyun Türkçe oku- masını da dağıtılan kitapçıklardan takip ettiler. Ölümünden yüzyıllar sonra, şa- irinin yanıbaşında S. Francesco Kilise- si'nde okunan Îlahi Komedya, o gece ölümsüzlük, aşk ve şiir üzerine bir ayi- ne dönüştü adeta. Akıllarda kalan şüphesiz sadece Dan- te'nin dizelerideğildı... Ravenna'da dü- zenlenen Dante projesi, bir milletin ken- di tarihi, kültürü ve sanatına, bir büyük şairine bağlılığırun; daha da ötesinde, çok uzaklardan gele.n.bırkonuğa,*mege v» bılgiye duyulan saygının, ya da emek ve bilgiye dayandınlan kişisel başanlann taşıdığı önemin somut örneğiydi. 6. ULUSLARARASIİSTANBUL BİENALİ ÜZERİNE - 1 Ömer Uluç'un duvar çalışması nın düştüğü dekoratif çaresizlik anıtsal bir boyuta sahip (solda). Dolmabahçe Kültür Merkezf nin en güçlü işlerinden biri Venezuela doğumlu, Nev» Ybrk'ta ya§a>an Arturo Herrera'ya ait (sağda). (Fotoğraflar: KAAN SAGANAK) PierreLoû'vâritutku düşkünlüğü NECMİSÖNMEZ FRANKFURT - Uluslararası bir grup sergisi ile bıenal arasındaki temel farklılık nedir? Sergi yapımcılığını Pa- olo Colombo'nun üstlendiği 6. Ulus- lararası Istanbul Bienali'nin profes- yonel çağdaş sanat izleyicilerinde uyan- dırdığı ilk sorulardan biri bu oluyor. Deprem, artçı deprem korkulannın toplumsal bir histeri düzeyine v ardığı bir süreçte gerçekleştirilen bienalin ta- şıdığı önem, Türkiye'yi uluslararası çağdaş sanat ortamının gündemine sokmak olduğu kadar, bir tartışma or- tamı oluşturacak funda toprağını oluş- turmasında yatıyor. Bienal hakkında şimdiye dek davetlı sanatçılan tanıtan yazılar, söyleşiler fazlasıyla yayım- landığı için, üç bölüm olarak tasarla- dığım yazılarda serginın kavrarnsal çerçevesinı çizmeyi, sergi mekânlan ile çalışmalar arasındaki ilişkiyi büyüteç altına almak istiyorum. 1987'den beri kendi çerçevesinde "yeni" bir bienal modelini devreye sokmayan İstanbul Bienali, bir çağ- daş sanat miizesinin kurulamadığı ül- kemizde, izleyiciyi belirli kavTamlar çerçevesinde eğitmeye, onlan '^etkin yapıtlann" ışığında günümüz sanatı- nın zor söylemleriy le karşı karşıya ge- rtrmekle yükümlü. Altından kalkma- sı kolay olmayan bu özellikler her ser- gi yapımcısı için kuşkusuz bağlayıcı bir konuma sahip. Kısaca betimlemek gerekirse her bienalin yetkin, ayakla- n yere sağlam basan bir kavramsal- kuramsal çerçevesi olmak zorunda. Colombo'nun, nereden tutulursa ora- ya doğru uzanan, Brezilya dizilerinin isimlerira andıran "Tutku >eDatga" baş- lıklı tasanmı. nereden bakılırsa bakıl- sın ortalamalı, yer yer anlamakta zorluk çe- kilenbır"şiirselliğm'' pençesindetakılıkal- mış bir özelliğe sa- hip. Her büyük serginin temel sorunu olan "kavramsal çerçeveyi" Colombo, ta başından beri ayaklan üzerine oturta- madığı ıçm, üç ayn sergi mekâmnda birbirinden ayn, yan yana geldiklerin- de hıçbir cümleyi oluşturamayan ça- lışmalar, birbienalden çok heryönüy- le şiırsel eğılımli uluslararası bir grup sergisiyle karşı karşıya olduğumuzu düşündürüyor. Yüzyıl sonunda ülke- mizde gerçekleştirilen bu son bienalin yüzü geleceğe değil geçmişe dönük. Ağırlığından kurtulmakta öteden be- ri zorlandığımız Ortadoğu duyarlılığı- nın dolaylı olarak tekrar karşımıza çık- tığını görüyoruz. Oysa zaman. bu Pi- erreLoti'vâri tutku düşkünlüğünün za- manı değil. Ayak seslerini işittığimiz yeni yüzyıl "sert" gücûnü tutarlılıktan alarak "saf düşünceyi'" önplana çıka- ran estetiğin peşinde olmamızı öneri- yor. Her sergi, onu belirli kavramlar çer- çevesinde kurmaya çalışan sergi yapım- cısının cümlelerinden oluşur. Colom- bo'nun davet ettıği iş- lerne yazık ki okuna- bilecek cümleler de- ğil, ancak hissedile- bilecek bütünlükler- den oluşuyor. Bu yüz- den bienalin kalbı du- rumundakı Dolma- bahçe Kültür Merkezi'nde en açık ör- neğinı gördüğümüz şekilde. sergile- nen işlenn görsel kalıtelen, Boğaz'ın 'İntku" dolu dalgalanru andırmayacak denli hareketli. Bu durum nereden kay- naklanıyor? Sergi yapımcısının belli bir rotayı izlemek yerine, ben bundan. şundan, ondan, hatta ötekinden beri- kinden de hoşlanınm demesinden ve sadece ilk bakışta ortaya çıkan özellik- lere dayanarak birbirinden farklı sanat- çılan yan yana getirme cesaretinden... FüsunOnur ile Michael Raedec- ker'in birbirinden ayn dünyalara sahip olmalanna rağmen tuval yüzeyıni ip- liklerle yorumlamalan. Kara VValker'ın duvar resmiyle Manisha Parekh'in de- senlerinin figüratif öğeler taşımasını, onlan yan yana getirmek için yeterli koşullar olarak görmüş Colombo. Dolmabahçe Kültür Merkezi'ni da- ha ilk gezdiğimizde ortaya çıkan özel- liklerden biri de, kelimenin tam anla- mıyla "zayıfressamlara'' küme değiş- tirmeleri için büyük bir destek sağla- nılması. Lisa Vuska\-age, Pedro Ahva- rez, Csaba Nemes, Chris Ofili. Margherita Manzelli bu desteğin ya- bancı kanadını oluştururken Sami Bay- dar. Murat Şahinler ise Türkiyelı ka- nadını oluşturuyorlar. Omer Uluç'un duvar çalışmasının düştüğü dekoratif çaresizlik anıtsal bir boyuta sahip. Füsun Onur'un eski işlerinin taşıdığı potansiyelin sergi armosferi içinde önemli bir kayba uğradığı gözden kaç- mazken, küçük odalarda, kapalı mekân- larda sergilendikleri için kendilerini ifade etme özgürlüğüne sahip olan Lukas Duwenhöffer, Sefa Sağlam. Haluk Akakçe ve Chrisrina Dimitri- adis'ı. yoğunluklannı duyumsatan sa- natçılar arasında saymak gerekiyor. Dolmabahçe'nin en güçlü işleri Pipi- lotti Rist'le Arturo Herrera. Assos Festivali Dansm üstüne 'Birer Kaşık' KûhürServisi-Bu yıl ülkemizin için- de bulunduğu ekonomik durumun et- kisiyle istenilen boyutlarda gerçekleş- tirilemeyen Assos Festivali, proje bazın- da düzenlenen uluslararası etkinlikler- le buluşuyor sanatseverlerle. Hûseyin Kaûraoğnı'nun genel sanat yönetmen- liğini üstlendiği festival, olumsuz eko- nomik koşullara karşın Ege'nin kıyıla- nna sanatın büyüsünü taşıyor. Ağustos ayının sonlannda Türk ve Amerikalı dansçılan bir araya getiren 'Akşam Sohbeti' adlı gösteri ile başla- yan Assos Festivali, yann akşam ger- çekleşecek 'Dolmuş' adlı dans gösteri- siyle sürecek. Yönetmen Yann Mar- russkh'in halen üzerinde çahştığı gös- teride Isviçreü multimedya gösteri top- luluğu ile Tiyatro Araştırma Laboratu- van'nm (TAL) dansçılanndan Musta- fa Kaplan ve Filiz Sızanlı rol alacak. 'Dolmuş', Pro Helvetia'nın Akdeniz programı çerçevesinde Cenevre Bele- diyesi ve Eyaleti'nin destekleri ile ger- çekleşecek. Etkileyici görsel çalışma- lar yapan ve teknolojiyi sade, fakat çar- pıcı birbiçimde kullanan Marussich'in çalışmasının müzikJeri Denis Rollet'ye ait. 'Dolmuş'. Pro Helvetia'nın Akde- niz projesi kapsamında 21 -24 Ekim ta- rihleri arasında Cenevre'de de sahnele- necek. istanbul'dagerçekleştirdiği ilginç per- formanslarla göze çarpan ve avru zaman- da usta bir aşçı olan Gamze İneceli, ye- mek ve denge üzerine kurulu 'Birer Ka- şık' adlı bir performans sunacak As- sos'ta. 24-26 Eylül günleri arasında de- ğişik evreler şeklinde gerçekleşecek olan çalışmada, yöre malzemeleri ve pişirme yöntemleri baz almarak yeni yemekler ve sunum şekilleri geliştirile- cek; bu evreler ve son olarak da yemek faslı, dengenin ön planda olduğu bir performansa dönüştürülecek. Assos Festivali'nin başlıca ilkeleri olan; Türk ve yabancı sanatçılan bir araya getiren, mekâna özgü. görsel ağır- lıklı çalışmalar da 24-26 Eylül günleri arasında, her zamanki gibi ücretsiz ola- rak izlenebilecek. Assos'un dışından gelecek olan ko- nuklar, köy içindeki pansiyonlardan de- niz kenanndaki otellere kadar her büt- çeye uygun konaklama olanaklanndan vararlanabilirler. YAZIODASI SELtM tLERİ Hesaplar' - Edebiyat eseri hemen her zaman çağın, döne- min yansıması olarak okunabilir. Usta kalemden çıkma edebî eser, geçip gitmiş bir dönemi kavramamızda, o dönemi yaşamamış- sak bile yeniden kurmamızda önemli bir olanak- tır. Bazan bir roman bütün çağın aynası niteliğin- dedir. Bir öyküde bazan döneme ve çağa egemen- lik kurmuş bütün zihniyeti billûriaşmış olarak ya- kalanz. Bazan da bir şiirin tanıklığı nice çağnşım- larta belli bir sürece alıp götürür bizi... Behçet Necatigil'ın Dar Çağ kitabında yer alan "Hesaplar" şiirini okuyordum. Şiir ilk kez Varlık dergisinde, 1960 yılında yayımlanmış. Ve beni he- men kırk yıl öncesine sürükledi. Durdurulamaz çağrışımlar zincirinde dolanıp kaldım. "Hesaplarkaçgün oldu"... Kim? Çocuklar bak- maktadır. Anne baba boyuna hesap yaparlar. O kaç gün, besbelli, ayın başından o güne kaç gündür. Cihangir'deyiz. Gerçekten de ellili yıllann sonu. Aybaşlannda babam samanlı kâğıttan zarfı çan- tasından çıkanr. Annemle ikisi, yemek masası ba- şına geçerler. Ellerinde kâğıtlar, kalemler. Bir he- sap dökümüdür gider. Necatigil devam ediyor "Çıkanriar, toplariar ne kaldı I Ve çocuklar bü- tün gün sıcaklar I Gözleri yıldızlaria kalkartar: At- tâ! I Oysa yemekten önce sürdüler kapılan I Oy- sa deniz kıyısı o kadar uzak ki I Ve yok yorgunlu- ğa at, araba." Yaz mıydı? Pek fark etmez; hesap çıkarmalar, hesap dökmeler yaz-kış bitmezdi. Büyük ustanın bazı başka 'ev-aile-geçim' şiirlerinde olduğunca, evin kirası, ablamın okul taksiti, üstbaş, yiyecek, erzak. şu bu, koca bir liste olurdu. Sonra bir de her günün hesaplan: Annemin tu- haf bakkal çakkal defteri; eğri büğrü rakamları ya- zar, toplar, çıkanr, böler, gelgelelim ay sonu daima sorunlara gebedir. Ellilerin, altmışların dar gelirii orta hallisi, guru- runu çiğnetmeden namusunu korumayı, kazandı- ğıyla yetinmeyi erdem bilirdi. Necatigil'in şiirinde- ki çocuklar kadar küçük değildim; bu hesaplardan yine de pek anlamaz, bunalırdım. Apartmanda kiracıydık. Ev sahiplerimizin oğul- lan parayı bolluklu harcadıkça, bir köşede gizlen- miş, kıskanç, gözetlerdim onları: Çikolatalar, sa- lamlı sandviçler (mezeci Panayot), yeni kazaklar, spor ayakkabılar... Ne deniz kıyısı, ne yazevi. Bungun sıcaklan Ümrt- Nüvit Apartmanı'nın giriş katında geçırmek zorun- daydık. Deniz çok uzakta, bir avuç. Ama dönem, iktidar katından ait katmanlara, şatafaton, lüksün, harcamanın özendirildiği, artık bir yaşama biçimi gibi sunulduğu dönemdi. Bizim de her hafta aldığımız Hayat mecmuasında Paris'in modaevlerinden giysiler karşılıklı iki sayfada sunu- lurdu. Hanımlar bu giysilere uzun uzadıya dalıp gi- derierdi. Hesaplar süregelsin, "Hesaplar" şiiri ince istih- zayla söylüyor: ^ Ve çocyÛar eski-resimleıi açarlar / Yırttk kopuk sayfalarkim bilir hangi I Moda dergisinden kaima I Şık hanımlar, beyler zarif kostümlerde I Ve ço- cuklar bakarlar I Bu anne, bu baba." Benden küçük çocuklann böylesi hayal sahne- lerine tanıklık ettiğimi, şimdi tüylerim diken diken olarak hatırlıyorum. Çocuklar, düşkün, bezgin ana babalarını dergilenn, gazetelerin fotoğraflarındaki Amerikan rüyası insanlarıyla boş yere değiş tokuş etmeye çalışırlardı. Hangi hayal ediş daha acı ola- bilir? Dar Çağ'da Necatigil'in bir de 1959 tarihli şiiri var: "ödemek." Yaklaşan, Amerikan rüyasına ye- nik düşecek, kederlere boğulup duracak Türki- ye'yi pek az şairimizin ayırt edebileceği sezgiyle söylüyor, daha ilk dörtlük: "Kalmasın üstümüzde kimsenin hakkı I Beşse on yirmiyse yüz I Çünkü alırboyuna verirgözüke- rek I Yalnız kendi çıkarını düşünen yûzsüz." Depreminden Kızılay'ına buraya nasıl geldiği- mizi / indirgendiğimizi özünden kavramak için Ne- catigil'in ermişçesine şu iki şiiri yetebilir. Takvimde İz Bırakan: "Bizim başkaldırmamız başka tüıiü. Başkaldır- ma gibi görünmeyen bir şiir. Aslında bütün sanat başkaldırmadır. Bütün sanat protestodur. Pasif görünse de aktif bir direnmedir." Behçet Necati- gil, Kâmuran Şipal'le söyleşi, Yeni Gazete, 28 Temmuz1970. • K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear