17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç # Genel Yayın Koordinatörû. Hikmet Çetinkaya 0 Yazıişleri Müdürû tbrahim Yıldız • Sorumlu Müdür. Fikret tlkiz 0 Haber Merkezı Müdüru: Hakao Kara 0 Görsel Yönetmen: Fikret Eser Istıhbarat Cengiz Yıldınm 0 Ekonomi: OzJem Yüzak 0 Kültûr Handan Şenköken 0 Spor: Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler: Sami Karaören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotograf Erdoğan Köseoğlu 0 Bügi-Belge: Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen. Mehmet Faraç Yayın Kunılu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kıutbökc, Hikmct Çetinkaya, Şökran Soner. tbrahim Yıldız, OrhanBunah, Mntafa Balbay, HakaaKan. Ankara Temsılcısı. Mustafa Balbay Ataturk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat). Faks: 4195027 •îzmrTemsılcısi SerdarKmk, H.ZıyaBlv. 1352 S 2'3Tel 4411220. Faks: 4419117 0 Adana Temsücisi: Çetin Yiğenoğla, Inönü Cd 119 S. No 1 Kat: 1. Tel: 363 12 11, Faks. 363 12 15 Mûessese Müduru Cstön Akmen • Koordmatör AhmetKonüsantMuha- sehe Bölent Vener • Hare Hûscvin Gûrer* Bılgı-lşlem N»ü Inai • Bılgı- sayarSfflem: Mürtve» Çikr*Saö$ FtzfetKuza MEDYA C: • Yönetun Kunılu Başkanı - Genel Müdür Gülbin Erduran # Koordınator Reha Iptman 0 Genel MüdürYardımcısı Sevda Çoban Tel 514 07 53 - 513 95 8O-51384#Wl,Faks- 5138463 Ya\ımli}in ve Basan: Yeni Gun Haber Ajansı. Basın w Ya>ıncıhk A S. TufkocaiıCad 39 41 Cağaıoğlu 34334 lstanbu] PK 246 - Sırkecı 34435 lslanbul Tel 2 05O5(2Ohat) Fak$ (0 r 2121513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 22 EYLUL 1999 lmsak: 5.17 Gûneş: 6.44 Öğle: 13.04 îkindi: 16.28 Akşam: 19.11 Yatsı: 20.32 Kiiltür Bakanlığı yarışmaları • ANKARA (AA) - Kültûr Bakanlığı 60. Devlet Resim Heykel Sergisi kapsamında, resim. heykel seramik ve özgünbaskı dallannda yanşma düzenledi. Bakanlıktan yapılan . açıklamaya göre Yanşmalara verilecek eserler 4-23 Ekim günleri arasında Ankara ve tzmir'de Devlet Resim ve Heykel Müzesi müdürlüklerine. Istanbul'da Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü'ne teslim edilecek. Kiiltür Bakanlığı aynca "10. Devlet Süsleme Sanatlan Sergisi" kapsamında da "Hüsn-iHat". "Tezhip". "Minyatür'Y'Çini deseni" ve "Ebru" dallannda da yanşma düzenledi. Bu yanşmaya katılacak eserler de 4-23 Ekim günleri arasında aynı yerlere teslim edilecek. Kadınlar ve seyaiıat • tSTANBUL (ANKA) - Kadmlann iş yaşamında daha aktif rol oynamaya başlaması tek başına sevahat eden kadın sayısmı da arttırdı. Ancak. seyahat konusunda erkeklere göre daha az deneyimli olan kadınlar, öncelikle kişisel güvenliklerine önem veriyor. Türkiye Otelciler Birliği'nin yayın organı Hptel'de yer alan bir araştırmaya göre ABD ve lngiltere'de kadınlann yüzde 53.4 l"i tek başlanna seyahat yaparken kişisel güvenliğe önem veriyor. Araştırmaya göre. kadınlar tek başlanna seyahatte en önemli sorun olarak yüzde 18.18 oranı ıle dil engelini görüyor. Moda günlerinde 3. sayfa kra • LONDRA(Reuters)- Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Londra Moda Günlen"nde ünlü tasanmcılar bir araya geldi. Moda günlerinin 2. gününde 3. sayfa kızı ve pop şarkıcısı Sam Fox, Red or Dead'in giysisini tanıttı. Depremzedeye moral destek • İZMİR(AA)-17 Ağustos'ta Marmara Bölgesi'nde yaşanan ve Türkiye'yi yasa boğan deprem felaketi. depremzedelerde ilk şokun atlatılmasının ardından farklıetkilerbıraktı. 500 gönüllü psikologla 35 günden bu yana deprem bölgesine "moral desteği" sağlayan Türk Psikologlar Derneği (TPD). halen 50 psikoloğu 1 'er haftalık sürelerle deprem bölgesine gönderiyor. Dernek Başkanı Ihsan Dağ, depremzedelerin 1 ay sonra psikolojik tepkilerinin değiştiğine işaret ederek,"Büyük bölümûnde, kaygılardan ve streslerden farklı olarak ortaya çıkan kaygı bozukluğu, depresyon, travma sonrası stres bozukluklan görülüyor" dedi. GGC'den AKUT'a ödül • DtVARBAKIR(AA)- Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nce (GGC) düzenlenen, "Yılın Başanlı Gazetecileri" ödülleri açıklandı. Bu yıl cemiyetin ' Jüri Özel Ödülü'nün Marmara Bölgesi'nde yaşanan depremde büyük başan gösteren AKUT'a verilmesi kararlaştmldı. Cumhunyet'in Diyarbakır Bürosu'ndan Mahmut Oral da mansiyona layık görüldü. Hamilelik süresinde anne-bebek arasındaki besin ve hormon alışverişi doğumdan sonraki sağlığı şekillendiriyor Çeviri Servisi- Bilim adamlan ar- tıkhamilelik süresindeki anne-çocuk arasındaki besin ve hormon alışve- rişinin insanın doğumdan sonra- ki sağlığını büyük ölçüde şekil- lendırdiğıni düşünüyor. Cor- nell Üniversitesi'nden Dr. Pftter Nathanielsz, "Ra- himdeki YaşanT isimli kitabında, bütün olarak sağhğın. karaciğer, kalp, böbrekler ve en önem- lisi beynin anne kamın- daki geüşme çizgisine paralel bir seyir izledi- ğini belirtiyor. Bu yeni görüş pek çok bilim ada- rru tarafindan tıp tarihin- de devrim olarak nitelen- diriliyor. Ana rahmindeki koşullann, ileri yaşlarda or- taya çıkan hastalıklan belirle- digi iddiası, hastahklann genetik kökenli oldugu görüşüne gölge dü- şürüyor, çünkü bugûne dek bilim adamlannın genetik etken olarak ni- telendirdikleri koşullann, rahimde fetusun maruz kaldığı koşullarla ka- nştınldığı iddia ediliyor. Aynca kö- tü beslenme alışkanlığına bağlanan bazı hastahklann da, aslında fetu- sun sağlıksız "programlanmasın- dan" kaynaklandığı ileri sürülüyor. tki yıl önce anne karmndakı koşul- lann dikkate bile alınmadığına dik- kat çeken Harvard Oniversitesi Tıp Fakültesi'nden Dr. Matthew GîU- man. "Ortaya atılan bu yeni görüş halk sağhğında yeni bir paradigma olarak yerini alacak" dıyor. Hamilelik dönemindeki koşullann yeni doğan bebeği etkilediği bugû- ne dekbilinen birgerçekti. Ancak son kökleıigünlerde ortaya çıkan ve tıp dünya- sını derinden sarsan bu yeni bulgu- lar, insan sağlığı ile daha derin ve kalıcı sonuçlan kapsıyor. Ör- neğin uzun süredir hamilelik döneminde annenin alkol abnasının, bebekte zihin- sel ve kalp hastalıklan- na yol açtığı biliniyor- du. Benzer şekilde, tü- tünün bebekte solu- num yollan hastahk- lanna neden oldugu, işitme duyusunu za- yıflattığı herkes tara- findan kabul ediliyor- du. Sonuçta doğan ço- cukta bunlann etkisini teşhis etmek kolaydı. An- cak yeni bulgular tümüy- le farklı. Ûncelikle bilim adamlan hamılelikte bebeğin maruz kaldığı koşullann doğru- dan etkisini hemen teşhis edemiyor- lar, bunlar etkisini uzun süre saklı tu- tabiliyor ve ileri bir tarihte hiç bek- lenmedik bir anda ortaya çıkabili- yor. Ancak bu arada bilim adamlan yeni keşfin anneleri suçlama kam- panyasınadönüşmemesi ve maruzka- lınan her hastalığın kader olarak de- ğerlendirilmemesi doğrultusunda in- sanlan uyanyor. Çünkü doğumdan sonraki yaşam koşullan hâlâ çok önemli. Anne adayları ne yapnıalı? Pesln önlemler: Dok- torlar hamilelik sırasında cenini etkıleyecek ilaçlar konusunda size bilgi vere- bilir. Doktorunuza hamile- liği tehlikeye sokacak has- tahklannızı bildirin. Eğer şeker hastası iseniz insüli- ninizi aksatmayın. "Spina btfıda" denilen omurga ka- nalınm arka duvannm bir kısmının açık kalmasına yol açan hastalığa yakalanma- mak için günde en az 400 mikrogram folik asit alma- ya özen gösterin. Bunu por- takal suyundan veya yeşil yapraklı sebzelerden alabi- lirsiniz. öfiünlerl planlamak: Hamilelikte her gün ek ola- rak 300 kalori almaya bakın. Bir oturuşta büyük öğünler yiyemiyorsanız, sık sık azar azar yiyin DO0ru gida: Bol bol kar- bonhidrat alın, ancak mey- ve. sebze, düşük yağ içerik- li süt ürünleri ve yağsız eti de ihmal etmeyin. Protein, vitamin ve mineral içeren bu besinler bebeğinizin ka- nını. kemiklerini ve kasla- nnı geliştirecektir. KIİO almak: Kilonuz nor- mal ise 11.5 ile 16 kilo ara- sında kilo almaya bakın. (Zayıfsanız daha fazla kilo alın, şişmansanız daha az kilo alın) Kalorileri saymak- tansa aldığıruz kiloya dikkat edin. KafeİH: Hamilelik sırasın- da kan hacmi ikiye katlanu". Bol miktarda içilen kafein vücudu susuz bırakabilir. Bazı uzmanlaryûksek doz- da kafeinin bebeğin kilo al- masını durduracağını ileri sûrüyor. Dolayısıyla bir iki fıncan kahveninüzerine çık- mayın. EflZefSİZ: Formunuzu mu- hafaza etmek, doğumu ve doğumdan sonra kendinizi toparlamanızayardım eder. Ancak aşın yorucu egzersiz- den, kamınıza darbe yeme tehlikesi taşıyan sporlardan uzak durun. Yüzme ve yü- rüyüş idealdir. Alkol: Aşın alkol yüz ve kalp sakatlıklanna, zekâ ek- sikliğine ve davranış bozuk- luklanna yol açar. Slflara: Sigarayı hemen bırakm. Düşük kiloda do- ğan bebeklerin kilo kaybı- nın yüzde 25'i sigara kay- naklıdır. Günümüz yazarları Türkçe ders kitaplarında• Milli Eğitim Bakanlığı, okutulma süreleri dolmuş ders kitaplannı çağdaş bir anlayışla yeniledi. Daha önce sakıncalı bulunan yazarlann program engeli aşılarak girdikleri ders kitaplan öğrencileri sorgulamaya yöneltiyor. EBRUTOKTAR ANKARA-Milli Eğitim Ba- kanlığı tarafindan yazılan ilköğ- retim Tûrkçe ders kitaplannda ilk defa Nâzım Hikmet, Okta> AkbaL Nurullah Ataç, Aziz Ne- sin, Erdal Atabek. tpek Ongun, Tank Dursun K-, Cahit Kûlebi, Atalav \ öriikoğlu,C e>hun Atuf Kansu nun da aralannda bulun- duğu çağdaş şair ve yazarlann eserlerine yer verildi. Kitaplar- da, öğrencilerin Tarüşma ve sor- guluna dûzeylerini' gelıştire- cek metinlere de agırlık kazan- dınldı. Türkçe 3 ders kitabında YaJvaçUral' m TVYkkirektam- a amca' parçası ile öğrenciler reklamlann albenisine karşı uya- nldı. Vatandaşlık ve İnsan Hak- lan Eğitimi kitabında laikliğe vuıguda bulunulurken, öğrenci- ler köktendinciliğe karşı uya- nldı ve cumhuriyetin korunma- sırun gerekleri anlatıldı. Milli Eğitim Bakanlığı, oku- tulma süreleri dolmuş ders ki- taplannı çağdaş bir anlayışla ye- nileyerek bir ilke daha imza at- tı. Bakanlık, daha önce ders ki- taplanna ginnesi sakıncalı bu- lunan yazarlan, program enge- lini aşarak yenijediği ders ki- taplannataşıdı. Öğrencileri sor- gulamaya yönelten ders kitap- lannda Erdal Atabek ve Atalay Yörükoğlu gibi bilim adamlan- nın eserlerine yer verildi. llköğ- retim birinci sınıftan sekizinci sınıfa kadar yenilenen Türkçe ders kitaplanna Nâzım Hikmet Oktay Akbal. Nurullah Ataç, Aziz Nesin, lpek Ongun, Tank Dursun K.., Cahit Külebi ve Cey- hun Atuf Kansu'nun eserleri alındı. Cumhuriyet dönemi ya- zarlanna gecmiş yıllara göre da- ha az yer verildi. Bakanlığın yenilediği Ilköğ- retim Vatandaşlık ve İnsan Hak- lan Eğitimi 8 kitabında 'Milli GüvenHkve Milli Güç Unsurla- n' ünitesine geniş yer aynlma- sı dikkat çekti. Öğrencileri iç ve dış tehditlere karşı uyaran kitapta, ilk defa polis arşivle- rinden alınan resimlere de yer ve- rildi. Terörün yayılma nedenle- rini irdeleyen bölumde bazı kit- le haberleşTne araçlannın bile- rek veya bilmeyerek terorizme katkıda bulunduğu kaydedildi. tlk defa Herörû destekieyen dev- lederin' tanımı yapılırken ' ^ keter arasında işbiriiğinin sağla- namaması' da eleştirildi. PKK lıderı Abdullah Öca- lan'ın yakalanışına kadar geli- şen sürece paralel olarak yıkıcı ve bölücü etkinliklere ağırlık verildi. TÜRK ÖĞRFTMENLER FEDERASYONU "Aııaclili politikası olıışturulnıah9 ALMANYA (Cumhu- riyet)-Almanya'nın Ham- burg, Hessen, Aşağı Sak- sonya, Kuzey Ren Westfel- ya, Rehinland-Pfalz, Saar- land Gelsenkirchen, Bi- elefeld ve Duisburg eya- letlerinde faaliyet göste- ren TürkÖğretmenler Der- nekleri, "Almarrja Türk Öğretmenler Dernekleri Federasyonu" (ATÖF) ça- tısı altında birleşti. Federasyon Başkanh- ğı'na Rheinland-Pfalz Eyaleti Öğretmenler Der- neği başkanı Mete Atav getirilirken, Genel Başkan yardımcılıklanna Suzan Ustûn ve Bahattin Gemi- ci, saymanlığa ise Abdül- gani Aka seçildi. Federasyonla, Alman- ya'daki tüm öğretmenle- rin en geniş birligini sağ- layarak Türk toplumunun en büyûk sorunuolan eği- tim konusunun çözümü- ne katkıda bulunmayı amaçladıklannı belirten Atay, şunlan söyledi. "Tûrkçedersleri ükan- mış ve son günlerde veri- lip >erilmemesi tarüşılma- \a başlanmıştır. Anadili Türkçe dersleri için. gün- cei, bilimsel ve koşullara uygun yeni plan ve prog- ramlar geüştirüerek. bu dersin kaütesi ardnlmah, yeni bir kimtik kazandı- nlmalı ve katüım aronl- malıdır. Saglam verilere dayalı anadili politikası oiusturulmaİLİürkçeders- lerini,uyumun önünde en- gel olarak görmek yanlış- ür. Bu dersler, çok kültür- lü, çokdilli toplumun zen- ginliğidir. BÖVİe algılanır ve görülürse, ancak o za- man başanya ulaşır." e-posta : tan @ prizma. net. tr Nüfusu yaşlanan gelişmiş ülkelerde ciddi sorun oluşturuyor Alzheimer salguu korkusu lstanbul Haber Servisi - Nüfusun yaşlanmasıylabirlikte görülme sık- lığı giderek artan Alzheimer hasta- lığında, gelişmiş ülkelerin sorunun tepe noktasında oldugu belirtildi. Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. MuratEmre. Türkiye gibi geliş- mekte olan ülkelerde de ortalama yaşam süresinin giderek arttığına dikkat çekerek "Bu ûlketer 15-20 yıl sonra neredeyse bir Alzheimer salgı- nına uğrayacak" dedi. Dünya Alzheimer Günü nedeniy- le dün Polat Renaissance lstanbul Oteli'nde toplantı yapıldı. Alzhe- imer Derneği ve Pfızer işbirliğiyle gerçekleştirilen toplantıda, önlem alınmaması durumunda hastalığın gelişmekte olan ülkeler için ciddi bir sorun olacağına dikkat çekildi. Yaşam beklentisinin giderek art- tığı ülkemizde hastalığın tanınması- nın önemine dikkat çeken Prof. Mu- rat Emre, "Alzheimer bir kader değl- dir. Beynin bir hastalığı vardır. Ke- sintedâvisi obnasabüehafifleten Daç- Ur mevcut" diye konuştu. Yavaş yavaş ilerleyen hastalığın 65 yaşm üzerinde sıklıkla göriildü- ğünü belirten Emre, dünyada yakla- şık 15-20 milyon, ülkemizde ise 150- 250 bin Alzheimerlinin bulunduğu- • Dünya Alzheimer Günü nedeniyle Polat Renaissance lstanbul Oteli'nde yapılan toplantıda dünyada 15-20 milyon, ülkemizde ise 150-250 bin Alzheimerli bulunduğu kaydedildi. Nüfusun yaşlanmasıyla görülme sıklığı giderek artan Alzheimer hastahğında, gelişmiş ülkelerin sorunun tepe noktasında oldugu belirtildi. nu söyledi. Hastalığın ilkbelirtisinin "•unutkanlık" olduğunu ifade eden Prof. Emre bu konuda şu bilgileri verdi: 'Zamanla artar' "Alzheimer deki unutkanlıktabir- kaç saat önce yaşanan olayın tama- men silinmesi söz konusudur. Bu unutkanlık zamanla artan Kelime bulmada zoriuk yaşanır. Hasta za- manla kendini ifade etmekte güçlük çeker. günlük işlerini yapmakta zor- lanır. Kişi kaybolur. Kaybolma tanı- dık bir yerdeyse alarm verici nitetik- tedir." Risk faktörleri "Yaş, eğitim, trav- ma ve aöe" olarak sıralanan hastalık- ta menopoz sonrası östrojen kulla- nımı ve anti-romatizmal ilaçlann kullanımı ise yüzde 50 oranında ko- ruyucu etken olabiliyor. Murat Em- re, kesin tedavisi henûz bulunama- yan hastalığın bazı ilaçlarla yavaş- latılabildiğini söyledi. Hastalann sosyal ortama dahil edilmesinin önemine de değinen Em- re, bunun da abartılmadan yapılma- stnı istedi. lstanbul Emniyet Müdür- lüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Kayıp Bürosu'ndan emniyet amiri Resül Şenkazan ise bu yılın ağustos ayına kadar kaybolan 301 kişiden 7 tane- sinin 50 yaşın üzerinde olduğunu belirtti. Dernekle birlikte kaybolan yaşlı insanlar konusunda bazı çalış- malar yapmak istediklerini kaydeden Şenkazan, "Hasta kişilerin yakınla- n bize başvurabilir. Parmak izJerini, eşkâllerini alınz. Kaybolduklarını bulması kolay laşır. Ya da bazı ülke- lerde olduğu'gibi bu kişilerin bflek- terine özdtanrüa banüar takılabüir" diye konuştu. 1999'un Dünya Sağlık Örgütü ta- rafindan "Yaşhlar Yıh" olarak ka- bul edilmesi nedeniyle 60 ülkedeki 200 kentte Yaşhlar Yürüyüşü yapı- lacak. 2 Ekim tarihindeki yûrüyûş, Türkiye'de tstanbul'da ParkOrman'da gerçekleştirilecek. SÖYLEŞİ ATTİL İLHAN 'Lümpen' Burjuvazi!.. I Ik defa Hasan'la mı (Tannkut) konuşmuştuk, yok- I sa Keğam'la mı (Işkol), tam çıkaramıyorum ama; hatırladıkça, gözlerimin önüne Dolmabahçe Sta- dı'nın lekesiz çim yeşilliği: Galatasaray tribünün- cten, heyecanlı 'Gm bom bom' çığlıklan geidiğine gö- re, Keğam'la konuşmuşluğumuz, daha akla yakın; çünkü Galatasaray'lı olan o.. bilinmez kaç maçı, beraber seyrettiğimiz. 60'h yıllar! Kafayı neyetakmışım, bilin bakalım? Toplumsal gelişmede, bir 'sahici' burjuvazi var: üretim araçlanna, dolayısıyla üretime egemen olan, 'sınıf'; 'ulusal demokratik devrim'lerin 'iticigücü' ve 'sahibi'; hete başlangıçta gerçekten 'devrimci': de- rebeyiik ekonomisini de, monarşi düzenini de allak bullakediyor. Birde 'komprador 1 burjuvazi var o, 'ec- nebi' burjuvazinin 'emperyalist' aşamasında; sö- mürgeleştirdiği ülkeden 'devşirdiği', 'yerii' burjuva- zi: Hindistan'da Çin'de, Çinhindi'nde hayli mebzûl: bunlar 'yerii' ama, 'metropol' burjuvazisinin eğitim ve kültürünü benimsiyor; ekonomide ise bütünüyle onlara çalışıyorlar; XIX. yy'da bütün sömürgelerde mevcuttu: Avrupa'lı büyük emperyalist ülkelerin, yerii' halka karşı 'kullandığı', önemli 'maşa' rolünü üstlenmişlerdir. Tribünde benim. maç başlayıncaya kadar Ke- ğam'a açıp, kafasını kanştırdığım, başka bir burju- vazi türüydü. Anti/emperyalıst Ulusal BağımsızlıkSa- vaşını, Müdafaa-i Hukuk Doktrini ve Cephesiyie ka- zanmış bir 'halk iktidan; ülkenin, emperyalizm tara- findan 'özelleştirilmiş ve küreselleştirilmiş' ekonomi- sini, 'ulusallaştırmak' amactndadır; 'ulusal' cumhu- riyet, 'ulusal' işadamını yaratmak istiyor, buna ihti- yacı var; aslında cumhunyet'in 'toplumsal'temelli ve yapılı ekonomisini, kamusal olarakgeliştirirken, 'ulu- sal' bazı tüccar ve işadamlarına, gerçekte belki hak etmedikleri bazı ayncalıklar(hammaddeyi ucuza ver- mek gibi) ve olanaklar (üretim kötü de olsa satın al- mak gibi) tanıyor. Bunun 'yaratacağı' burjuvazi, 'sa- hici' burjuvazi değil, 'komprador' burjuvazi de değil; şöyle bakınca 'ulusal' burjuvazi gibi görünüyor ama, ne o bilince sahip, ne o işleve tâlip! Peki, buna ne di- yeceğiz? önce Inönü, sonra Bayar ve Menderes ve son- raki 'cumhuriyefteröe. Türk ekonomisine musallat olan bu burjuvazi'ye; proletarya'daki benzerinin uluslara- rası adından yararlanarak ne adını vermiştim biliyor musunuz? 'Lümpen' Burjuvazi. Doğruluğunu, ethak kanıtladılar Gazi'nin anti/emperyalist, halkçı ve dev- rimci cumhuriyeti'ni; Özal'ın 'küreselleştirilmiş' ve 'özelleştirilmiş' cumhuriyeti'ne dönüştüren bunlardır. Tüketimde eşrtlik olmayınca... Burjuvazi, hayatiyeti yüksek, -hele başlangıçta düpedüz devrimci- bir sosyal sınıf. Çiçek Pa- sajı'nın Çiçek Pasajı oldugu yıllarda. Hasan'la (Tan- nkut) bira fıçılannın etrafını alır, eski alkol kokusu ve buhan içinde dalgalanan armoniyi dinleyerek, 'bur- juvaziler'm 'hayatiyeti'ni tartışırdık. Hasan, kısa ya- semin ağızlığına, sigara üstüne sigara ekler, derdi ki: '-...şimdi bak, inkılâpçıltğı münâkaşa dahi edile- mez: Fransız Ihblâl-i Kebiri, başlıbaşınabirdestan! Cumhuriyet, hakimiyetin halka intikâli, kanunlar kar- şsında, hukukî müsavâtın temini! Sadece 'Ansiklo- pedistler'/ okumak, burjuvazinin aristokrasinin yeri- ne demokrasiyi, krallığın yerine cumhuriyeti, nasılda etraflı hazırlamış olduğunu, pek güzel gösterir..." Cumhuriyet, 'kul'u, 'yurttaş'a dönüştürüyordu ama; yurttaş, üretim ve dağramda, yasalar kar- şısında 'eşit', fakat tüketimde değildi: kimin pa- rası çoksa, o çok tüketecek! Demokrasi'nin 'sos- yalliğini' getiren, bu 'haksızlık' olmamış mıdtr? Cumhuriyet -ki sosyaldir-, dolayısıyla toplumcu sayılır, kanun karşısındaki eşrtlikten; yurttaşı, tü- ketici' olarak, ekonomi düzeyinde de, kabul edi- tebilir bir eşrUiğe çekmeyi tasariıyordu: sosvalizm, bütün çeşitleriyle, bu tasanmdan tohumlanarak zenginleşti, o kadartoplumsal gelişmenin ana ger- çeğine uygundu ki, somutlaşmasına yüz etli se- ne kâfi geliyor. Böyte bir gelişmenin, emperya- lizm aşamasındaki şişman ve obur bir burjuvazi için, ne kadar tehlikeli, ne kadar kötü olduğunu, kestiremez misiniz? xx. yy. başlannda cumhuri- yet'in de, en az sosyaHzm kadar 'zaradı olduğu- nu', 'Sistem' çoktan anlamıştı: tespit ettiği 'ha- sım', anlayışını gösterir Voldaş' ve 'yurttaş'! Ser- maye, toplumcu ve cumhuriyetçi Fransız burju- vazisini değil; bireyci ve tüketici Anglo/Amerikan burjuvazisini seçmişti: A) Capone, Lucky Luciano, LrrUe Cesar vb gangster 'babalan' dahil, xx. yy boyunca 'Sistem', sosyalizm'e ve 'ulusal' cum- huriyet'e karşı açıkça bu 'demokrasi' için müca- dele etti. Hâlâ ediyor. Türkiye Cumhuriyeti, elbette 'yurttaşlar'm 'yasa! eşitliğini', yasalannın 'sosyalliği' ile, ekonomik ola- rak dageliştiren toptumsal' bir cumhuriyet olarak ta- sarianmıştı: devlet eliyle, bu nitelikte, 'vatansever' ve 'yurttaş' bir burjuvazi yaratılmak öngörülüyordu. 4O'lı yıllann başına kadar, bu proje, körtopal uygulanmış- tır da! 50'li yıllann 'demokrasiye geçişi', gerçek- te, 'toplumcu' cumhuriyetin 'dağıtlmasını' da içeren, Veni' burjuvaziyi, ya 'komprador', ya da 'lümpen' seviyesine indirecek, bir 'özelleştirme' ve 'küreselleşme' tasanmıydı ama, ülkede bunu sadece 'hain' komünistler anladı ve açıkladı; mükâ- fatlan da malûm, çeşitJi cezaevterini boylamak oldu. 'Tüketici1 demokrasisi nereye çıkar? Toplumcu ve toplumsal vasıflan ağır basan Cum- huriyet, aşağıdan, -yâni halkının içinden- yozlaş- tınlamadığından mıdır nedir; yanm yüzyıldır, yukar- dan -yâni yönetici kadrolanyla- bireyci ve bireysel bir demokrasiye yozlaştınhyor. Yozlaştnma kelimesi kim- seyi şaşırtmasın, çünkü 'Sistem r m din, moda, tüke- tim üzerine geliştirdiği 'küreselleşmiş' demokrasi- nin, 1789,1848 ve sonrası Fransız devrimlerinin ya- rattığı Cumhuriyet; ve onun sonraki aşamalannı oluşturacak 'yurttaşlık' demokrasisiyle alâkası yok- tur. Sebebi açık, 'toplumcu' cumhuriyet önce sos- yal demokrasiye çıkar, sonra sosyalizme, sonra komünizme! Bunu, dünya âlem biliyor. Bireyci ve bireysel vasıflan ağır basan 'tüketici' demokra- sisinin nereye çıkacağını, hem görüyoruz, hem yaşıyoruz; yönetimlerie mafia'lann iç içe geç- mesine, para oligarşisine, sermaye hâkimiyeti- ne; ve bütün bunlann holiyvvoot müzikali saçma- lığı ve renkliliği içinde, önüne gelene 'pazarlan- masına'! Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin aziz ölüleri ve Kuva-yı Milliye'nin aziz şehitleri, böyle bir hakarete lâyık mıdır? http://www.prizma.net.tr/AILHAN http-7/www.bilgiyayinevi.com.tr7ailhan Faks/0-212/26019 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear