17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 EYLÛL 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Kurtlar İktidar ortağı MHP, bürokrasiyi altüst ederek kadrolaşmasını sürdürürken Hamburg'dan Celal Ceyhan, Büyük Saatli Maarif Takvimi'nden birkaç yaprak göndermiş. Takvim yaprağındaki atasözü ve vecizeler sanki günümüz için söylenmiş: "Kurtları affeden, kuzulara kötülük yapar - Hollanda Atasözü'7'Kurtların arasında yaşarsanız, kurt gibi hareket etmek zorunda kalırsınız - Kruşçev", "Bir sürü için, yırtıcı bir köpeğin kurtla arkadaş olmasından daha büyük bir bela tasavvur edilemez." Tunçbilek Türkiye Elektrik Kurumu'na bağlı Kütahya Tavşanlı'daki Tunçbilek Termik Santralı'nda cuma inleri öğle tatili, •cuma namazına Bektronik posta: someposta.cumhuriyeLcoin.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Erbakan, bazı gazetecilerle yemek yemiş... "Bonfileniz kanlı mı olsun kansız mı!" azeteler, promosyon çılgınlığından sonra dampinge başlayınca avukat Gündüz Ay- bay, günün mana ve ehemmiyetine uygun birfıkraileVaziyet'ekatkıdabulundu... Fık- ra bu ya, memleketin bırinde bir papaz, görevli ol- duğu kilısenin yakınındaki sinagogagidip nahamı bul- muş: - Ben, üç günlüğüne savuşmak zonjndayım; kar- dinalden izin almam imkânsız, sen benim yerime ba- kacaksın! Haham itiraz edecek olmuş, papaz: - Yahu, yaptığımız üç aşağı beş yukan aynı şey. itiraz etme; gün gelir ben de seni idare ederim. Hay- di gel. bizim günlük ayinde bulun, nerede duraca- ğını, nasıl davranacağını gör. Duaları hiç düşünme, sizin duaları ağzının içinde yuvarlarsın, kimse farkı- na bile varmaz! Haham çaresiz razı olmuş. Birlikte kiliseye gitmişler. Papaz ayini yönetmiş, haham iz- lemiş. Ayinden sonra papaz: Damping! - Bizde bir de günah çıkartma vardır. Gel benim- le, şu karartılmış kulübeye gireceğiz. Kulübeye girmişler; genç bir hanım günah çıkart- maya gelmiş. Papaz: - Nedir kızım? - Papaz efendi, kocamı üç kez aldattım. - Büyük günah işlemişsin kızım. Falanca duayı üç gün, günde üç kez okuyacaksın. Şu kumbaraya da 90 dolar at bakalım. Ertesi gün papaz, "Ben yarın gidiyorum" demiş ve hahamı bir kez daha "antrenmana" çağırmış. Ayinden sonra bakmışlar kulübenin önünde başka bir genç hanım bekliyor. Kulübeye girmişler. Papaz sormuş, genç hanım itiraf etmiş: - Kocamı üç kez aldattım. Papaz, "üç gün - günde üç kez" formülünû söy- ledikten sonra: - At bakalım kumbaraya 90 dolar. Papazın ortadan kaybolduğu gün haham kiliseye gelmiş, ayini yönetmiş ve yüzünün akıyla da ta- mamlamış. Tam çıkıp gidecekken, bakmış kulübe- nin önünde bir genç hanım günah çıkartmak için bek- liyor. Girmiş kulübeye, sormuş: - Ne var kızım? - Ahhh, papaz efendi ahh! Ben kocamı aldattım. Haham bir düşünmüş, duralamış, sormuş: - Kaç kere aldattın kızım? - Bir kez papaz efendi. Haham gene duralamış; zihninde evirmiş, çevir- miş: - Kızım, sen git kocanı iki kere daha aldat; sonra 90 dolar denkleştir gel. Günahlarından annmanın yo- lunu sana o zaman söyleyecegim; kilise damping yapıyor! düzenleniyor ve saat 14.00'e dek sürüyor. Yılda 3 milyar kilovatsaat elektrik üreten santralda namaz sırasında meydana gelecek bir arızaya karşı nasıl bir önlem alındığı ise bilinmiyor. SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Hikmet Uluğbay Bölge Yaölı Okulu Ankara'da Polatlı'ya21 kilometre uzaktaki Şabanözü Köyü'ndeye- ni yapılan 240 kız ve 240 erkek öğ- renci kapasıtelı yatılı bölge oku- lunun boş durduğunu ve deprem- de ailesini yitiren 480 çocuğun ba- rınma ve egitim sorununun bu okul- daçözülebileceğini yazmış, deprem bölgesindeki kriz masalarına duru- mun iletildiğini ancak herhangi bir gelişme sağlanamadığını duyurmuş- tuk. Yeni bilgiler geldi.10 bin 800 met- rekarelik alan üzerine kurulan ve sı- nıflarından yatakhanelerine kadar da- yanıp döşenen okulun adı "Hikmet Uluğbay Bölge Yatlı llköğretim Oku- lu" konmuş... Okulda, özürlü öğren- ciler için özel tuvaletler bile düşünül- müş. Okulun tek eksiği kalmış: Öğ- renci! Polatlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Münev- ver Özgür Kabaklı diyor ki: "Polatlı halkı olarak bölgemizde- ki okulu, depremde zarar gören il- köğretım çağındaki çocuklaratah- sis etmek ıstiyoruz. Ancak ihtiyaç sahibı öğrehcilere ulaşamıyoruz. Kriz masalanna bildırmiş olmamıza rağmen herhangi bir gelişme sağlayamadık. Biliyoruz ki, deprem bölgesinde aile- sini yitirmış çocuklarımız perişan bir durumda. Elimizde uygun koşullarda barınma ve eğitim ve öğrenim olana- ğı varken bu durumu değeriendireme- mek bizi çok üzüyor. Öğrencilerin yanısıra deprem böl- gesınden isteyen öğretmenlerin de yararlanabileceğı bir okul var..." Ama ilgilenen yok! Okula adı verilen DSP Ankara Milletvekili ve eski Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay; hükümette tanıdıklarınız vardır, bari siz ilgilenin! KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK [email protected] FP'li belediye Atatürk büstünü depoya kaldırdı Fazilet Partili (FP) Gaziosmanpaşa Belediyesi, Atatürk'e olan nefretini ve ulu önderin büstüne bile tahammül edemediğini, büstü kullanılmayan araç- gereçlerin olduğu depoya koyarak gösterdi. Belediyenin, Atatürk ?'< büstlerini, çeşitli birimlerindeki depolarında sakladığını belirten yurttaşlar, Veteriner Müdürlüğü önündeki - Atatürk büstünün de ağaçlarla kapatıldığını -• \ sin lediler. İstanbul Valiliği başta - olmak üzere birçok yetkili kurumlara başvurmalanna karşın bir sonuca ulaşamadıklarını vurgulayan yurttaşlar "FP'nin, kapatılan Refah partisinden bir farkı yok" dediler. ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI ismail Hakkı Celayir emekli oldu Milli Saraylar Başkanlığı'na Akbulut'un yeğeni atandı - İstanbul Haber Servisi - TBMM Mılh Saraylar Daıre Baş- kanlığYna TBMM Başkanı Yıldı- nra Akbulut'un yeğeni Milli Sa- raylar Daıre Başkan Teknik Yar- dımcısı Yüksek Mımar-Mühendıs Polat Akbulut atandı. Basm Müşavirliği'nden yapılan açıklamada, TBMM Milli Saray- lar Daire Başkanlığı Daire Başka- nı İsmail Hakkı Celayir'in kendı isteğiyle emekli olması sonucu bo- şalmıştı. Celayir'in yerine atanan Milli Saraylar Daıre Başkan Tek- nik Yardımcısı Yüksek Mimar-Mü- hendis Polat Akbulut İstanbul Tek- nik Üniversitesi'ni bitirdi. Polat Akbulut 33 yıllık meslek yaşamı bo- yunca Mimarlar Odası tstanbul Şu- besı Yönetım Kurulu üyelıği ve sekreterliği yaptı, KlT'lerde yöne- tim kurulu üyeliğinde bulundu. Akbulut, çok sayıda tek ve top- lu konutlann yanı sıra ticari mer- kez, fabrika ve sağlık yapılan pro- jelerinin yaşama geçırilmesinde, aynca eski eser röle, prestitüsyon ve restorasyon projeleriyle bunla- rın uygulamalannda önemli görev- ler ûstlendi. HARBİ SEMİH POROY Corevini kotuye kullanmakla suclanıyor Murat Karayalçm aftan yararlanmak istemiyor TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22Eylül ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Eski CHP Samsun Millet- vekili Murat Karayalçın'ın "yet- kili organların usulüne uygun bir kararı olmadan metro yapım sözleşmesini imzalayarak onay- ladığı ve böylece görevini kötü- ye kullandığı" gerekçesiyle yar- gılandığı davaya devam edildi Ankara 23. Asliye Ceza Mah- kemesi'ndeki duruşmaya Kara- yalçın katılmadı. Sanıklar Cihan Al&nöz ve Yusuf Topçuoğlu'nun yargılandığı dava dosyasının An- kara 20. Asliye Ceza Mahkeme- si'nden geldıği belirtilerek yargı- lama sonunda sanıklann beraat ettiklennin anlaşıldığı kaydedil- di. Murat Karayalçın'ın avukatı Bıyıklı, gelen dava dosyasındaki suçlama ile müvekkilinin yargı- landığı davadaki suçlamanın ay- nı olduğunu kaydederek Karayal- çın'ın beraatına karar verilmesi- ni istedi. Bıyıklı, müvekkilinin gündem- deki Af Yasası'ndan yararlanmak ıstemediğını belirterek "Doku- nulmazlığının kaldınlmasını da kendisi istemiştir. Mahkeme ka- rarı ile beraat etmek istemek- tedir. Duruşma yakın bir güne bırakılsın" dedi. Yargıç, dava dosyasımn esas hakkındaki mü- talaasını hazırlaması için cumhu- nyet savcılığına göndenlmesine karar vererek duruşmayı eylül ayının sonuna erteledi. Ankara lli İdare Kurulu'nun verdiğı lüzumu muhakeme kararında, Karay3İçın'ın, Türk Ceza Yasası'nın "görevi kötfiye kullanmak" hükrnünü düzen- leyen 240. maddesine göre 1 yıl- dan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandınlması isteniyor. "'6ERCEK YOL GÖSrERİCİ~ 1824'TB 8U6ÜN.GAZİ MUS7AFA KEMALI SAMSUH'M, "EN 6ERÇSK YOL 6CİSTE&/Cİ S'UMPie" (EN HA- tUüî MÜKÇİT İUMPtl?^ KONUÇMASlNI YAPTl. KARAPENİZ GEZİSMN SAMSUN DUG4ĞIUM, CUM HU88AŞK/IM,/ST/ACtÂL TkARET ~ ''"' fÇJN, UYGAGUK JÇİH, YAŞAM İÇİN, BAŞARl İÇlN EN GeHÇEJC YOL 6ÖSTERİCJ gİLıMOİR, TEKNltOİR. BİLİMİN, 7EKH/ĞİM DfŞfNC* B/g YDL GÖSTBR/Cİ AHAMAK, OeNS/ZLİKTH?, 8İLG&İ2ÜKTİ/İ, SAPfKUK- T1R* MUSTAFA KEAAAL, KDNüŞMASIUl, ULUSAL ESİTİMİN SegBKLİÜĞİUE </£ £/5£KLE(lİNE D£6İ- AJEO£K SÜGOÜRMÜŞ, BU KONÜOA ÖĞRETMEM- LERE NE O£NLİ ÖNEMU glfi GÖIZEV PÛŞTÛ- ĞÛUÜ ÖXHEKLER V£fZEfi!£K SSURTMİÇTf.. İLAN ANTALYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1995/1323 Esas Davacı Yalçın Kumoğlu vekili Av. Ergün Bilgiç tarafindan davalılar Turan Tuğral (Kerman) vs. hakkında açılan izalei-i şuyuu davası- na esas olmak üzere; Bütün aramalara ragmen davalılar Ali Erkan ve tbrahım Anık, davalı adresi tespit edılip, dava dilekçesı tebliğ edi- lemedığinden, tebilgatın ilanen yapılmasına, duruşmanın 26.10.1999 günü saat 11.00'e bırakılmasına karar verildiğinden HUMK'nun 509-510 md. gereğince ibraz etmek ıstediği delillen ile birlikte duruşmaya gelmediğı takdirde veya kendisinı bir vekille temsil ettirme- diği takdirde aynca gıyap karan tebliğ edılmeksızın duruşmanın gıyabmda sonuçlandınlacagı, dava dılekçesinın tebliği yenne geçerli olmak üzere ilanen duyurulur. 14.9.1999 Basm: 44027 PANO DENÎZ KAVUKÇUOĞLU Kıssadan Hisse Almanya'nın "basın imparatonı" Axel Sprin- ger'in çimento fabrikalan, enerji tesisleri, banka- ları yoktu. Ününü, unvanını ve parasını sadece ga- zete, dergi satarak kazanmıştı. Soğuk savaş yılla- nnın gerginliğini, ülkesinin bölünmüşlüğünü, sokak- taki insanın sosyo-psikolojik durumunu "iyi" değer- lendiren Springer'in Batı Berlin'i artık var olmayan Alman Demokratik Cumhuriyeti'nden ayıran "du- var"\r\ hemen yanı başına diktiği. kendi adıyla anı- lan gökdeleni, tekelci Alman kapitalizminin gör- kemli bir simgesiydi. Gazeteleri Batı Beriin'de, Hamburg'da, Köln'de, Frankfurt'ta kendisine ait olan ve en ileri teknolo- jilerle donanmış dev matbaalarda basılıyordu. 196O'lı yıllarta birlikte günlük ortalama satışı 4.5 mil- yona oturmuş Bild gazetesi ile toplumun alt kesim- lerine, Die Welt gazetesi ile de ögrenim düzeyleri yüksek muhafazakâr-liberal okurlara sesleniyor- du. Bunlann dışında, günlük net satışı 250 binin üze- rinde olan Hamburger Abendblart gibi onlarca ye- rel gazetenin, irili ufaklı sayısız derginin sahibiydi. Axel Springer, Doğu-Batı blokları arasındaki sür- tüşmelerin, imparatorluğu için bir "güvence" oldu- ğunun bilıncındeydi. Dış haberlerde "gerilim"\ esas alan bir yayın politikası izliyor, iç haber ve yorum- larda ise büyütüp beslediği "komünizm hayale- <y"nin arkasında toplumun "savunma güdüsü'nü kış- kırtıyordu. Yaşamı boyunca çizgisinden ödün ver- memiş bir "solcu düşmanı" idi. Yıldızı, toplumun aydın kesimleriyle hiç banşmadı. Heinrich Böll, Günther Grass, Günther VVallraf, Ingeborg Dre- witz gibi Almanya'nın önde gelen aydınlan, Axel Springer'in gözünde, "topluma zarariı radikal un- suriar"ö\. Doğal olarak, 196O'lı yılların ikinci yarı- sında patlak veren gençlik hareketlerinin karşısın- da da bir "taraf" olarak yer aldı. Salt eylemci öğ- rencileri değil, onlann "toplumsal değişim" talep- lerıni destekleyen aydınlan da hedef alan ve o za- mana kadar ülkede benzeri görülmemiş yoğun- lukta bir "basın taarruzu" başlattı. 1968 yılının bahar aylannda öğrenciler, kendile- rine her gün olmadık hakaretler yağdıran insanla- n üzerlerine kışkırtan Bild gazetesinin basıldığı mat- baalann önünde nöbet tutmaya başlamışlardı. Ga- zete balyalarının dağıtım kamyonlarınayüklenme- sini engellemeye çalışan öğrencilerle işçiler arasın- da her gece çatışmalar çıkıyor, gazeteler polis kor- donlan altında, cankurtaran ve rtfaiye sirenleri ara- sında yükleniyordu. Çatışmalar büyüdükçe, tutuş- turulan gazete balyalanndan yükselen alevler ço- ğaldıkça, cankurtaranlara taşınan yaralıların sayı- sı arttıkça Bild gazetesinin satışı da artıyordu. Axel Springer, toplumun aklı başında kesimlerinden ge- len "Kışkırtıcı yayınlan tes"uyarılarına kulaklarını tıkamıştı. Olaylardurmuyordu. Patronlannın bu davranışı- nın "basın ahlakı" ile bağdaşmadığını soyleyen ga- zeteciler birer ikişer istrfa etmeye başladılar. Bu ıs- trfalann önünü kesmek düşüncesiyle Axel Sprin- ger alışılmadık bir yönteme başvurarak Bild ve Die Welt gazetelerinde çalışan gazetecilerin maaşları- na önemli bir zam yaptı. Ne var ki bu "ödüllendir- me" geri tepti. O güne kadar gazetelerinden aynt- mayı beJki hiç akrtlanna getirmemiş onlarca gaze- teci, "Satın alınmaya hayır" diyerek işlerini bıraktı- lar. Sayılan bir hafta içinde 169u bulmuştu. Bir bil- diri yayımlayıp kamuoyuna, "bundan böyle Axel Springer'e ait hiçbir kunıluşta çalışmayacaklannı" duyurdular. Springer, hiç beklemediği bu tepki kar- şısında öğrencilere yönelik kışkırtıcı yayınlan kes- mek zorunda kaldı. Bir adım daha atarak "olayla- rın gelişmesinde kendisinın de bir payı olabilece- ğini..." açıkladı. Ne de olsa o da bir gazeteciydi. Fakat bir "basın imparatoru"na kafa tutmanın Al- manya'da da bir bedeli yardı. Meslek kapıları o 169 gazeteciden birçoğu için bir daha açılmama- casına kapandı. Aradan otuz yıl geçti. Muhafaza- kân, liberali, sosyal demokratıyla onlardan "hiçbiri" sözünden dönmedi. Belki görkemli konutlarda oturamadılar; lüks arabalarda, yatlarda dolaşamadılar, ama başları hep dik yaşadılar. Al- man basın tarihine, "onurtu meslektaşlar" olarak geç- tiler. Şimdi gelelim "kıssadan hisse"ye... Gerektiğin- de patronun karşısına dikilip "Buraya kadar" demek, bunun bilincinde olmak, herhalde meyhane köşelerinde, "Bizimkidecıvıttıartık" diye söylenip, ertesi gün "Ne yapalım, ekmek parası..." diyerek patron yalakalığını sürdürmekten çok daha farklı bir "ahlak"\ gerektiriyor. Sığındıkları "damping gazeteteri'nm köşelerinde okurlara her gün "namus" dersleri verirken, öte yandan bu ülkenin en namus- lu kalemlerine sarhoş ağzıyla çamur atmak ise bambaşka bir "ahlak"i.. Bilmem anlatabiliyor muyum? Faks:0126-418 8410 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/Futbolda,sır- tı kaleye dönük oyuncunun ayaklannı yer- denkeserekvo- 3 le vuruşu yap- mak için sıçra- ması. 2/ "Kah- 5 pe felek kıyma - bana yazıktır / Aynlık elinden J bağnm —'tir" (Karacaoğlan)... " Dar ve kalınca g tahta.3/Kısakır şiıri... Uğur, ıyi talih. 4/ Su taşkuıı... Notada du- rak ışareti... Kuzu sesı. 5/ Su kıyılannda yaşayan göçebe bir kuş. 61 Aşk 3 ateşi... lnce kabuklu bir 4 erikcinsi.7/Espri...Ti- caret mallarau saklamak ıçınnhtımda yapılan bü- " yük depo. 8/ Teknelerle suyun dıbınde sürükle- 9 nerckçekilenbalıkağı... g Radyum elementinın süngesi. 9/ Deniz ticaretinde, masrafi çıktıktan sonra ka- zancın sermaye ve tayfa arasında bölüştürülmesı. YUKARIDAJV AŞAĞIYA: 1/ Bir bankamn elinde bu- lundurduğu, ödeme sırası henüz gelmemış senetleri bir başka bankaya ıskonto ettirmesı. 2/ "Ne yanar kimse ba- na ateş-i dilden — / Ne açar kimse kapım bâd-ı sâbâdan gayn" (Fuzuli)... Gelinın çeyizi. 3/ Yazlıkta ya da kent dışında bahçelı ve güzel ev... Damızlık erkek koyun. 4/ Yankı... Çekirdekli pamuk. 5/ Atı tımar etmekte kulla- nılankıldankese. 6/Bırrenk... "Fazıl — " : Piyanistimiz... llkel benlik. 7/ Hayvanın bir yanındaki yük... Sevinçli, neşeli. 8/ Maddenın, bir kimyasal tepkimeye girebilen en küçük parçası... Yerleşmış ılke ya da yasaya uygun durum. 9/ Franz Kafka'nm bir romanı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear