17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SÂYFA CUMHURİYET 19EYLÜL1999PAZAR 14 KULTUR [email protected] Memet Fuat, şiirin, toplumsal sorunlarla ilgilenerek doruklarda dolaştığmı vurguluyor ^Görebflene her yerde şör varcbr' TURGAY FİŞEKÇİ Memet Fuat'ın "kendi anlayi- şını tek doğru olarak gören, de- ğişmezsananvaşiı bir şaire'. şı- ınn her türlüsünü değerlendırme çabası ıçindekı bireleştırmen ola- rak yazdığı mektuplar 'Yaşü Bir Şaire Mektuplar' ısmiyle Adam Yayınlan tarafından yayımlandı -Cumhuriyet gazetesindeki kö- şenizde başlayıp, sonra da Adam Sanatdergisinde sürdürdüğünüz Yaşlı Bır Şaıre Mektuplar' ı yaz- maya. bir öfkelenmenin sonucu basladığınız anlaşıbyor. Şiir dün- yasında son yülarda sizi bu kita- bı jBzmşa yöneKen ne gibigeliş- meler oldu? F MEMET FUAT - Birdenbire yaşanan bir öfkelenme değıl. Son yıllann ürünü de değil. Kendımı bildını bileli yaşanm ben bu ger- ginlıği. En eskı yazılanmı kanş- tınn, "Yeniüğin Yasaklan" dıye bir-Aazı göreceksıniz. - „ Ustün yeteneklı şaırler gelir, ajirlıklannı koyar. öne çıkar. al- juşlarla karşılanır. bir sevgi çem- r b^ınde yücelır. arkasından ken- d»,an!ayışlannı herkese dayatma- ya, başlarlar. Onlardan önce ya- z^ıpiış şiirler eskimiş. günü geç- OJJŞ. okunmaz. çöpe atılası şey- lecdir Birilen geleneğı sürdür- meyı ya da kendı değışık yolla- rında ılerlemeyı yeğlerlerse. kü- -^jıpseyıcı sesler yükselmev e baş- ^jjur; "Bugün şiiröyle yazümıyor!" JJJ Ben şiirin. herhangı bır anla- yışa bağlı olduğuna ınanmıyo- rum. Yahya Kemal ıçın "Ho- cam'dH-!" dıyen. Rabıa Hatun'dan Sİbere şıirler okuyan Nâzım Hik- met'ı ızleyerek yetiştim. Gençlı- ğim onun şıirlennın baskı ala- nında geçti, ama bu yoğun etki. öbür uçlardaki şaırlerin. örnekse Orhan Veli'nın. Turgut Lyar'ın, IJce Ayhan'ın şıırlenndekı güzel- Ifk'len görmeme engel olmadı. -Bağnazhklan kırmak... c ";t ok yönlü. açık bır şıır okuru- VJîm. Gerçek anlartuyla "özgür- fŞfcçü" bir ınsanım. Kımse be- ^rtifh kulum değıl. kimse benım = doğru bulduğum gıbı yaşamak, benım doğru bulduğum gibi dü- r syflmek, konumuza gelirsek, be- "jgipı doğru bulduğum gibi şiir 'jjâzmak zorunda değil. önce bunu çok iyi anlamak ge- rekir. Bakıyorsunuz. bir delikanlı ye- tejıek. "Şürde slogan olmaz!" dı- yor. "Şiir toplumsal sorunlarla ilgilenmez!" dıyor. Diyebılır. hıçbır engel yok. Kendı öyle davranıyordur, öyle mutlu oluyordur. Ne güzel! Ama kendı anlayışmı herkese dayatmaya kalkarsa. yanıldığını belirtmek gerekir. Şiire gırme- aşh Bir Şaire Mektuplar'm yazılmasına günümüzdeki şiirin toplumsal sorunlara karşı tam bir vurdumduymazlık içinde görünmesi yol açtı diyebilirim. Bunun sorumlusu, önceki kuşaklardaki bazı şairler, içi boş güzelliklerle büyük başanlar kazanan yaşlı ustalarmış gibi geliyor bana. yecek şey yoktırr. Bilek ister... Şiir toplumsal sorunlarla ılgile- nerek doruklarda dolaşmıştır. Gö- recek göz ister... Ben yıllardır bu bağnazlıklan kırmaya çalışıyorum Yenı bır olay değil Sabih Şendil'ın Salâh Birsel ı eleştırmesı üzerıne Nurullah Ataç'la, Yaşar Nabi'yle bır tartış- mam vardır, onu okursanız görür- sûnüz. Toplumsalcı genç bır eleş- tırmen. özgürlükçü olarak ün sal- mış ıkı yaşlı yazan bağnazhk et- memeleri ıçın uyanyor.. Yaşlı Bir Şaire Mektuplar'ın yazılmasına günümüzdeki şiirin toplumsal sorunlara karşı tam bir vurdumduymazlık içinde görün- mesi yol açtı diyebilirim: Bunün sorumlusu, önceki kuşaklardaki bazı şairler, içı boş güzelliklerle büyük başanlar kazanan yaşlı us- talarmış gıbı geliyor bana. - Kitabınızı hazırlarken Ril- ke'nin Genç Bır Şaıre Mektup- lar'u Mayakovski'nin Şiir Nasıl Yazılır'ı, Salâh Birselin Şiirin ll- kelerı gibi, şiirle ilgilenen ya da şi- ir üstüne düşünenlere yönelik te- mel başvuru kaynaklanndan bi- ri olmasını amaçladınız mı. yok- sa güncel sorunlar üstüne düşün- mek mi öne çıkn? MEMET FUAT - Kitabın adı Rilke'den geliyor. Şiir üstüne gençlere mektup yazarak bu tür kitaplar oluşturan daha başkala- n da vardır Ben yaşlı bir şaire yaz- dım. Önceden taslaklar yaparak bılim adamlan gibi düzenlı çalış- maktan pek hoşlanmam Kapıp koyverdim kendimı. Ama alttan alta bütünü gözden kaçırmayan bir bakışım vardır. Bu benim bir özellığim. Kitabımın şiir üstüne düşünenJenn ilgisini çekmesinı, bir başucu kıtabı olmasını özle- rim. Toplumsalcılıkla özgürlük- çülüğün nasıl aynlmaz şeyler ol- duğunu her alanda göstermek ge- rekir. >Homeros'tan başlarJ* - Siz, şiir üstüne sö> leyecekleri merak edilcn, izlenen bir eleştir- mensiniz. Yazılannızla ya da ya- yımcıhğmızla Türk şiirinin gelişim sürecinde etkili oldufunuzu dü- şünüyor musunuz? MEMET FUAT - Hayır. Türk şiinnin gelişım sürecinde etkili olabilsem bugün içi boş güzellik- ler ardındaki özgünlük avcılan böylesıne çoğalmazdı. (Bu tek harfi değişik sözcük- lerden de hep ürkerim. Düzelt- menler "özgünlük" sözcüğünü "özgürlük" diye düzeltmeseler.) - "Elimden gelse hepsini şiire Homeros'tan başlatırdım_" (s.62) diyorsunuz. Ülkemizdeki şiir-şa- ir sorunlaruun başında sizce ya- zaıiann yeterli donanımlı ohna- ması mı geliyor? MEMET" FUAT - Büyük bir çoğunluk. "yeterli donanım" ne demek, doğru dürüst şiir bıle oku- madan başlıyor şiir yazmaya. Ger- çı onlar daha başta tökezlenip ka- lıyorlar, ama bir ikı çağdaş örne- ğe takılıp yola çıkanlar arasında başanyaulaşanlaroluyor Bireşe- hyorsunuz. altlan bomboş. "Şiirde öykü olur mu, olmaz mı?" diye bir tartışma bıle yapı- labılıyor bizim şairlerimiz ara- sında. Imge salatasına yumulrnuş, ha- bire atıştınyorlar... Ben de bayılınm o salataya da. yanı sıra başka şeyler de ister... Okulu olsa. Homeros'tan baş- lar, dört yıl sonra Memleketim- den İnsan Manzaralan'yla mezun olur. Bır de "Dağlarca'da Öykü- leme" dıye doktora tezı yapar... Ikı yıl da o sürer... Şairmi oldu? Yoo, nerde... Ko- lay mı o kadar! Daha başında işın... Temel bilgileri alıyor... Ye- teneğı varsa... Abartıyor muyum? Batı'daki ünıversitelerde "ya- raücı yazarhk" derslerinin daha kısa süreli olduğunu sanmam. - Kitabınızda 1946 kuşağı şair- lerine özel bir ağuiık \erilmiş. Bu kuşağuı şiir tarihimizdc hak etti- ği yeri almadığııu mı düşünüyor- sunuz? MEMET FUAT - Baskılar al- tında kıpırdanamazlarken, şiir dünyasında da köşeye ıtilmiş. önemsenmemış olduklan bır ger- çektır. Aralannda sıradan bır şa- ıriiği, savunduklan düşüncelerin güzelliğiyle ayakta tutanlar yok- tu diyemem. Ama bazılan şıiri- mizın gelişmelerine katkıda bu- lunacak kadar başanlıydılar. On- larda, öbür şairlerimiz gibi, okun- maya. eleştınlmeye değer ürün- ler verdiler. Bakmak, üstlerinde durmak gerekir. Göz ardı edıldı- ler... - Tek tek şairler üstünde du- rursak. Rıfat Ilgaz ve Sabri Ara- nel sizce önemleri anlasılamamış şairler mi? Böyle başka örnekler \-armi? MEMET FLAT - Rıfat Ilgaz, yaşadıklannın ağır baskısı altın- da, ilk dönem şıırlennde yaptığı büyük deneyin öneminı kendisi bile anlayamamış bir şairdır. Türk şiınnın gelişmesindekı yerine oturtulamadığıkanısındayım. Bu- nun için üstünde özellıkle duru- yorum. Sabri Altınel ise kimseden ör- nek almadan oluşturduğu. hem 'Şiir her yerde. tçinizde, dışuuzda. Her yaprağın alönda olabilir.' özgün, hem de nıteliklı bir şiiri sürekli geliştirdi. Benzersiz bır toplumsalcı şaır olduğu kanısın- dayım. Çok onurlu bir sanatçıy- dı. Kımseye boyun eğmedi, kim- seden yardım istemedı. Ortalara çıkmadı. Reklamcılığın hiçbırtü- rüne baş\-urmadı. Başka şaırleri okuyarak edınilmış bir şıirbeğe- nisıyle ondaki guzellikleri tat- mak kolay değildır. Şiirinde bır süre yaşamak gerekir. Basmayın \apraklara - "'Şiir, oğlum nerdesin?" (s. 114) sözünüz. günümüz şiiri için bir umutsuzluk seslenişi mi? O>- sa günümüz şairlerinden söz et- tiğiniz bölümlerde sık sık onlann ustalıklannı vurguluyorsunuz... MEMET FUAT -Günümüzün şairleri arasında ustalar da, ace- mıler de... Her zaman, her yerde olduğu gibi.. "Şiir,oğlum, nerdesin?" sözü- mü yanlış anlamayın. Şiir yok da anyor değilım. Şiirin ne zaman, nerede ortaya çıkacağının bellı olmadığını belırtmeye çalışıyo- rum. Şiir insanın içinde, dışında, her yerdedır. Görebılene, her yerde şi- ir vardır. "Bir kadın cezaevindeki şair kocasma bir mektup yazıyor, ay- nlık üzüntüsü, ka\ uşma özlcmrv- le, olmayacak, 'olabilemcyecek" şeyler söylüyor. Cezaevindeki şa- ir üstüne bir kamywn şiir boşal- tılmış gibi bu mektubun altından doğrulmaya çauşıyon" Kısacası, kansının gönderdı- ğı mektupta buluyor şııri. Başka bır şaır bir annenın ço- cuğuna öfkelenip seslendığinı du- yuyor' "Deii eder insanı bu çocuk!" O seslenişte yakaladığı şiiri. ereğini değiştinp unutulmaz bir dızeye dönüştürüyor. Pasternak. "Şiir nerede?" di- ye soranlara. "Şu yaprağın altın- da!"dermi5. MelihCevdet'ten duymuştum. Yıllarca anlatmaya çalıştığım şey. Şiir her yerde. tçinizde, dışuuz- da. Her yaprağın altında olabilir "Şiir, oğlum, nerdesin?" dıye aranmam ondan. Ama belkı de kızdır, "yavnım" demelıydim. Neyse, dıkkatlı olun, basmayın yapraklara. lncirler oldu, armudun da eli kulağında.. Bahçe şiirgibi... Mah- zun dört dönüyor içinde... Aslında kopya vermek yasak, ama doğa dınler mi!.. Ypartman Ptvjesi 'nin ilk sergisi 'Ayakkabı Dükkanı 'nda, sanatçı Murat Morova 'nın 'ayakkabı sına 'çevreden gelebilecek baskı ve zarar' gerekçesiyle müdahale edildi. Çetelerden sanata müdahale Külrür Servisi - Tünel'de alterna- tıf sergı mekânı olarak açılan 'Apart- man Projesi'nin ilk sergisi 'Ayakka- bı Dükkânı'nda, sanatçı MuratMo- rova'nın ayakkabısına sokak sakin- lerinin baskısıyla 'müdahale edildi' Morova. 'Ayakkabı Tasanmı' grup projesı ıçın ürettiği ayakkabı yapıtın - , 'çevreden gelebilecek baskı ve zarar' gerekçesiyle, iznı olmadan ve fikn .,, alınmadan üstüne müdahale edılme- ,,sine tepkı gösterdi, ışını sergıden ^ k i Pencerelerden ızlenebılecek ser- <j ..ginin yerleştırme aşamasında, sokak sakınlerinın tepki göstermesı ve cam- lan kırmakla tehdit etmesı nedenıy- ,f. le Morova'nın ayakkabısı mekân sa- hıbı tarafından sansürlendı. 'Sokak çeteleri'nın tepkisiyle sanata müda- hale edildi. 'Pfenislere prezervatif fe geçirdim, özür düiyorum' Sergı mekânmm sahıbi sanatçı Sd- • -' da Asal ise bu müdahaleden ötürü çok üzgün olduğunu belirterek, 'ilkelili- ' ği ilke edinmiş ve sanatçının sanat görüşünden,söytemek istediğinden ta- viz vermeden çahşması gerektiğine inanmış' bir sanatçı olarak, hangi koşullarda bu tür bir müdahaleye kendinı zorunlu hissettığını şöyle açıkladı "Niçin Morova'nın, topuldan bi- rer pcnis olan bir çift kadın ayakka- btsmdan ohışan işmintopuldarma. son anda prezenatif bulamadığım için ameüyat eldiveni parmağı geçirerek sergilediğimi açıklamak istiyorum. Sergi mekânı Tünel'de, Sof>alı ile Şehbender sokağu kestştiği köşede- ki 4 numaralı binanın giriş kannda sokağa bakan pencereler. Serginin açıtmasına on beş daldkakala mahal- le esnafı kanaln la kim olduğunu bil- mediğim birtakım kişiler tarafından bana, 'Bu iş burada durduğu sürece camlann kınlmasından sorumlu de- ğıliz" şeklinde bir mesaj iletüdi. Be- yoğlu'nda 44 yıl önce,yine eyiül ayuı- da vitrin canüannın indiribnesi ola- yının belleklerimizde hâlâ canlı ol- duğunu bilerek, kendimi bu sergide yer alan diğer 3? sanatçıya karşı so- rumlu hissettim. Bu proje uluslara- rası bir güzergâha çıkacakken ve bu mekânda daha birçok sergi rasarh- \-orken camlann indirOmesini göze al- ma cesaretini gösteremedim. Serginin açılmasına on beş dakika kala bana gelen bu mesaj üzerine, Morova'ya ulaşamadığun bir anda acüen karar vermem gerekiyordu. Penislere pre- zervatif geçirdim, özür difiyonım." Murat Morova ise işine müdaha- le edildığini ve yanlış yerleştirilmiş konumuyla yapıtın estetik bütünlü- ğüne zarar vermekle kalınmayarak, daha hassaslıkla üzerinde durduğu 'düşüncesini ifade etme" hakkımn sansüre uğratıldığını söyiüyor: " ' Baskı' ve 'tktidar' kavramlan- nı da ifadelendirmeye çahştığun işi- min, "sokak baskısına' uğraması,fik- rimin doğrulanması açısından bir göstergedir. Ancak; a- kim tarafindan olursa olsun, yapıta müdahale, b- 'düşünceyi ıfade etme' hakkımınih- laK hassas olduğum konukrdır. Bu ge- rekçeyle işimi adı geçen sergiden çe- kerek bu olayı kınıyonım." Geçen perşembe günü açılan 'Apartman Projesi'nin ilk sergisi 'Ayakkabı Dükkânı'na 37 sanatçı ka- tılmıştı. Sanatçılararası bırdayanış- ma gereksinıminı karşılayacağı dü- şünülen mekânm ilk sergisi 'ayağı uğuıiu gemıek' deyiminden yola çı- kılarak gerçekleştırilmişti 6. ULUSLARARASI İSTANBUL BÎENALÎ AÇILDI Panelvekonfemnslar IfTMMl ıd«ü KültürServisi-'Tutku w Dalga' başlığını taşıyan 6. lluslararası lstanbul Bi- enali dün açıldı. Bienal, Dolmabahçe Kültür Mer- kezi, Aya Irini Müzesı ve Yerebatan Sarnıcı'nda 32 ülkeden 52 sanatçıyı ağırlıyor. 30 Ekim ta- rihıne dek açık kalacak olan bienal çerçe- vesınde Mimar Sinan Ünhersitesi Güzel SanaÜar Fakültesi Oditoryumu'nda panel ve konferanslar gerçekleştırilecek. 19 Eylül Pazar günü saat 14.00'te düzen- lenecek olan ilk panel. 'l'luslararası Bi- enaller: Sanatın Coğraryasmı Yeniden Göz- den Geçirmek mi. Kültür Turizmi mi' baş- lığmı taşıyor. Rene Block'un yönettiğı pa- nele KntluğAtaman (sanatçı). LisaCorrin (sergı > önetmenı, Serpentıne Galler>', Lond- ra), Yuko Hasega^a(küratör, Contemporary Art Museum, Kanazawa|. Ivo Mesguita (küratör, Fundaçao Bienal de Sao Paolo) ka- tılıyor. Panel, çağdaş sanat pazannın gele- neksel haritasmın kıyısmdakı ülkelerde gi- derek artan bıenallerin orta- ya çıkışını ele alıyor. 19 Eylül saat 17.00'de ger- çekleştırilecek olan ikincı panelin konusu ise "Anlan- nın Bastan Çıkancılığı: Zo- la'nın "Nana'sından Gillian VV'earing'ın TheresaAdlı Bir Kadınına" admı taşıyor Va- sıf Kortun'un yönetıciliğini yaptığı panele, KatyaGarda- Anton (küratör, ICA Exhi- bitions, Londra), DanCame- ron (küratör. New Museum of Contemporary Art, New York), FJizabethJanus(sanat eleştirmenı), Christopher PhiHps (editör, Art in Ame- rica, New York) katılıyor. 20 Eylül Pazartesi saat 17.00'de yapılacak olan üçün- cü panel İragenin Önceliği mi, Görüntü Fazlalığı mı' üzerine. Cristiana Perrel- la'nın (küratör. The Bntish School at Home, Roma) yö- netıciliğini yaptığı panele. HalukAkakce (sanatçı), Ali Akay (sosyolog. sanat eleş- tirmenı), Bice Curiger (edı- •UHUUMSJ tör, Parkett, Zünh). Arturo Herrera (sanatçı) karılacak. Son yıllarda. giderek daha da baskın hale gelen medya ve yenı teknolojilerin birçok sanatçının yeniden imgeye öncelik vermeye başlaması konu edilecek. Panellerde tngilizce-Türk- çe, Türkçe-lngılızce eşzamanlı çevıri ya- pılacak. 6. Uluslararası lstanbul Bienali'nm çerçevesmde yapılacak olan konferanslar ise TurkceB Auditorium'unda gerçekleşti- rilecek. 2Ekımsaat 14.00'te SevinOkyay\e Tu- na Erdem •Gregory J. Markopoulos Film- leri Hakkmda', 9 Ekım saat 14.00"te Ah- metSoysal'Tutku v«Anlanm'. 16 Ekım sa- at 14.00'te Etizabeth Janus 'Karanlık Ku- tu'danDijitalGörüntülemeye: Fotoğraf Sa- natının EvTİmi Üzerine Düşünceler', 13 Ekım saat 14.00'te ise Paolo Cotombo 'Tut- ku ve Dalga' başlığında konferans verecek. Konferanslarda Ingılizce-Türkçe, Türk- çe-tngthzce eşzamanlı çevıri yapılacak. Dün açılan 6. Uluslararası İstanbul Bienali. Dolmabah- çe Kültür Merkezi, Aya trini Müzesi ve Yerebatan Sar- nıcı'nda 32 ülkeden 52 sanatçıyı ağırhyor. R » Kubrick 'infilmine SingapurUan sansür • Stanley Kubrick m ölmeden önce tamamladığı son filmı 'Gözlen Sımsıkı Kapalf Singapur'da ikı sahnesine sansür uygulanarak gösterime girebildi. Filmin dağıtımını üstlenen Warner Bross'un yetkihleri Singapur'da gösterilen fılmde iki kadının oral seks yaptıklan sahnenin üzerinin dijıtal bir yöntemle karartılacağını, çılgın bir partı sırasında okunan Hindu dualannın da seslendirmeden çıkartılacağını bildirdiler. Filmi 18 yaşından küçükler ızleyemeyecek • Walt Disney WOrld ün 15ay sürecek bin yıl kutlamalan dolayısıyla açacağı sergıde, Kudüs'ün tsrail'ın başkenti olarak gösterilecek olması, Arap Bırlığı'nin tepkısine yol açtı. Arap Birliğı. Kudüs'ün bu şekilde gösterilmesı halinde 35 ülke ıle BM ve Dünya Bankası'nın sergileneceği Epcot bin yıl kutlamalannı boykot edeceğıni açıkladı. Antonio Amenkah eşi Melanie Gnffith ile San Sebastian film festivalinin açılış törenine katıldı. Kırkyedincısı düzenlenen festival süresınce toplam 200 film gösterilecek. • KUtlUÛ Ataman'ınLoia& Bilidikid adh filmi 11. film olarak Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yanşmasrna katıldı. Filmde Baki Davrak, Erdal Yıldız, Gandi Mukli, Calela Perk, Mesut Özdemir, Murat Yıldız ve Mike Gerber rol alıyor. • Bruce Wllls Toronto Film Festıvalı'nde başrollerini Nıck Nolte ve Vicky Lewis ile paylaştığı 'Breakfast of Champions' filminin basın toplantısına katıldı. • George Michael 9 Ekim'de katılacağı NetAid yardım konseri için düzenlenen basın toplantısında polis memuru Marcelo Rodriguez'in kendisine açtığı 10 milyon dolarlık tazminat davası hakkında konuşmayı reddetti. Memur Rodriguez geçen yıl Nisan ayında halka açık bir tuvalette bir erkekle cinsel ilişki sırasında yakaladığı George Michael'a \ideo klibınde kendisini küçük düşürdüğü gerekçesiyle dava açmıştı. Michael toplantıda kendısinden söz etmek istemediğini söyledi. • Catherlne Trautmann küitürei konulann Dünya Ticaret Örgütü'nün dışında tutulması konusunda ısrarlı olduklannı açıkladı. Fransız Kültür Bakanı Trautmann, 'Küitürei konulara ticari mallar gibi , , yaklaşılamaz' dedi. Yetkihler korumasız pazar koşullahnda Amerikan sinema ve müzik ürünlerinin Avmpa kültür ürünlerine maddi ve manevı zarar verebileceğınden çekıniyorlar • Vincent van COflh'un 'UOlivette' adlı tablosu aralık ayında Londra'daki Sotheby's müzayede salonunda düzenlenecek bir müzayedede satılacak. Ressamm ölümünde bır yıl önce, 1889 yazında yaptığı tablonun 1.5-2 milyon pounda alıcı bulması bekleniyor. Naziler tarafından el konularak Berlın National Gallery'ye kaldınlan tablo kısa bir süre önce sahibi olan Polonyalı koleksiyoncu Max Sılberberg'eteslim. edılmiştı. • Helena Bonham Carter beş yıldır bırlikte olduğu sevgilisi Kenneth Branaght'tan aynldığını açıkladı. Room With a View ve Hovvard's End adlı fılmlenn yıldızı başka biriyle ılişkısının olmadığını, ortak bjr kararla ^u^ aynldıklannı bildırd^ , Çift 1994 yıhnda Branagh'ın hala Emma Thompson'la evlıyken yönettiğı ve rol aldığı Marry Shelley's Frankenstein' adlı filmlde tanışmışö. ' • John F. Kennedy ile efsanevi yıldız Marilyn Monroe arasında sahte aşk mektuplan icat eden Lavvrence X. Cusack adlı bir kişı Kennedy'nin admı ve onurunu zedelediği için yargılanarak 10 yıl hapis cezasına % çarptınldı. Cusack . 1993-1997 yıllan . arasında yazdığı sahte mektuplarla antika yatınmcılannı 7 milyon dolar dolandırmak ve bu mektuplan kitabına alarak Pulitzer armağanı kazanan yazar Seymour Hersh'i yanıltmakla suçlanıyor. • Randa Ctıanal S a b b a g Birleşmış Milletler'in Civilise adlı filmi için verdiği ödülü Israilli yönetmen Amos Gitai ile paylaşmayı reddetti. Lübnan hükümeti Sabbag'm bu davranışının 'milliyetçi duygulardan yola çıkan, Arap halkının haklanna bağlılığını' gösteren bir davranış olduğunu açıklarken Fransa'da yaşayan yönetmen ödülü reddetmesinin milliyetçilikle bir ilgısinın olmadığını Gıtai'nin de aslında Filistinlilerle birlikte tsraillilere karşı savaş veren bir yönetmen olduğunu söyledi. • Gregory Pecke Avusturya hükümeti tarafindan yaşamboyu başan ödülü verildi. Amerikalı aktör ödülünü almak için Viyana'dakı törene katıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear