14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLUL 1999 PAZAR 10 PAZAR Y4ZILARI dishab(â cumhuriyet.com.tr Gurbette mektup okumanm 'raconu'Gurbet sözcügünü hiç sevmem. Ama burada en kısa ve öz sözciik olduğu için kullandım. lnsan yurtdışında çok şey öğreniyor. çok şeye ahşıyor ve çok şeyın yokluğunu çekiyor. Ancak değişmeyen bir "şey" \ar: Postacılar. Eğer memleketinızden uzakta yaşıyorsanız, herkesten önce postacılarla iyi geçineceksiniz! Üstelik, memlekette düzenli yazıştığınız dostlannıza da -hani pek haddinize olmasa bile- postacılanyla iyi geçınmelenni söyleyeceksiniz. Ben postacılan çok severim. Bu ülkede bu meslek btzdeki kadar sosyal ıçerikli değil, yani "haber postacıdan alınnuyor." Ama mobiletiyle, san boyalı bisikletiyle ve hatta direksıyonu sagda olan otomobiliyle sokakta belirdigı anda, ondan önemli ınsan yoktur dünyada, özeliikle -hadi tamam. bir sevmediğim sözcüğü daha kullanayım- gurbetçi ıçın. Diyar-ı lsveç'te. yanlış anlaşılmasın ama. kapılar delıklıdir, siz buna yanklıdır da diyebilırsinız. Yani villada değil, kira evınde oturuyorsanız. posta lcutunuz yoktur. Kapıda. şöyle bir cüce yüksekligınde bir posta "yanğT vardır. Posta ve postacılann her an taşıdıgı reklamlar oradan atılır. Eve döndüğünüzde, kapıyı açınca içeri resmen "postanın üzerinden atlavarak" gir?rsiniz. Postanın üzerinden atlamak da bir sanattır. ha! Öyte hemen küçümsemeyin! AtTarken hızla "durum sap&masT yapmak gerekir. Örrieğin. "Sevgili OrnıhurivetJer gebniş mi?" Gelitıişse, şişman mı? Pazar eki ve Bilim ve Teknik birlikte paketlendiği için o postanın adı, şişman postadır. Benim adım yine "Gürkan" olmuştur gazetemizin sanldığı kâğıt banfta. bilgisayar bunu "Gurkan 1 ' diye yazmıştır ve İsveççede bu "hıyar" anlamına gelir ama, aldırmam. Postacı da almıştır, aldırmaz. Önemli olan, gazetemin gelmiş olmasıdır. Postanın üzerinden allamakta kalmıştık. O arada. ya da dilerseniz o ha\ada. özel mektup var mı diye bakarsınız. Hanı şöyle, çok renkli pullu, "Ben uzaktan gekfim" diye bağıran bir zarf. Kendıni. pencerelı fatura STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN zarflanndan hemen ayırt eden bir memleket zarfi. Küçük. çogu kez pul yerine makine damgalı. Ha, evet, var bir zarf! O zaman ne yapacaksmız? Hemen alıp, açıp, okuyacak mısınız? Hoopp! Durun hele! Gurbette mektup okumanın da bir 'raconu' vardır. Ne o öyle? Komşu i4 süpermarket"teki mevsım sonu indirimlerini yazan reklam mı bu?! Öyle hemen cart diye açılıp okunur mu? Önce şöyle bir kasılınır... Bana bir insan mektup yazmıştır. Bana bir insan bir şey söylemek istemiştir. Beni bır insan düşünmüştür. Benim için bir insan postaneye gitmiştir. Adresimi kaydettıği yerden bulmuştur Anlamadığı bir dilde "Meşeli Dağ Caddesi" yazmıştır. v ı l ı n n l i f l T i r l ı k Ç"™' gd 61 *** 1 takviminegöre 2000 yıhnda Ejderha yıhna giriyor. Ejderha yüı y i l l l i a I i a ^ i r i l K hazıriıkl^şimdidenbaşIadıbfle.DünŞangh»'dakibirmağazanmönünesevinüi bir ejderha maketi yeıieştirildi. Çin'in büyük kentieri yakında ejderhalaria donanacak. (Fotoğraf: REUTERS) Stockholm'ün büyük semtlerinden biri olan Farsta'yı. burada yalruzca semt adı kullanıldığı için, Stockholm gibi bir kent adı sanarak yazmıştır. Açılır mı o zarf öyle cart diye?! O zarf önce itinayla alınır. Kimse görmüyorsa, şöyle bir yürek üzerine bastınlır. Okunuyorsa, damgadakı tarihe ve semt adma bakılır. Gönderen mi? Onu çoktan anlamışsmızdır. Yazıdan, mürekkebin renginden, gönderen olarak ad yazılıp yazılmamış olmasından... Hatta bazen "Caıumının™" bile dersiniz elinizdeki küçücük zarfa ya da içerdiği o büyük ve sımsıcak dünyaya. Şimdi mi okuyacaksınız? Nix! (Iıhh). Bir mektup öyle alelacele, kapıdan girer girmez okunur mu? Ağaçtan mı topluyorsunuz? Kasılmanız sürecektir. Önce "ev" denen yerde ne varsa sizi bekleyen, o halledilecektir. Akşam yemeği mi hazırlanacak. çocugun ödeviyle mi ilgilenilecek, bir gün önceden kalan bır kavgaya mı devam edilecek... Önce bunlar aradan çıkacaktır. Sonra, o neredeyse kutsal anda, "kurtanbnış'' bir köşeniz varsa, işte orada ve eskı bir dostun armağanı olan zarf açacağıyla, mektubu açacaksınız. (Kurtanlmış bölgeniz ve anınız yoksa -ki mümkündür- o mektup, o "ev"de ikı arada bir derede okunmaz! Ertesı güne kalır ve dışanda nerede bir kurtanlmış bölge varsa oraya gidilir). Gerçek evde veya "ev"in dışındaka yerde. elinimizde sağlam bir kadeh hadi -camı değil, içi- içkı de olacak mektubunu okumaya başlarsınız. O an mutlusunuzdur ve gerisi aynntıdır. Almanyemek kültürü ve döıier STUTTCART AHMET ARPAD Hüseyin, kent merkezinde küçük bir dönercı dûkkânı işletiyor. tşleri iyi. Günün 24 saatı açık. Müşterilerinin çoğunlugu Almanlar. u Bugûn200küotaktık' < derken gülümsüyor. Hava güzel. Millet sokaklan, dükkânlan doldurmuş. Günlerden cumartesi. Iş iyi olacağa benziyor. Alışveriş arası karnı açıkarüar, akşama doğru yorgun eve dönenler, sinemaya gidenler, sinemadan çıkanlar t dönercilerin önünde kuyrakJar oluşturur. Gece yansından sonra diskocular, sabaha karşı barlan terk edenler dönerciye ugruyor şöyle bir... Türkler Almanlara 300 ton döner yedirtiyor. Günbegün. Tüm ülkedeki 10 bin dönercinin yıllık cirosu 5 milyar mark. Burger King, McDonalds ve Wienenwald"ın toplam cirosundan daha fazla. Okyanus ötesinden gelen 'fastfbod', 80'li yıllardan bu yana Madrid'den Moskava'ya tüm Avrupa kıtasını sardı. Almanlar da öyle ve akşam yemeklerinde 'ayaküstü lokantalan'nı gıttikçe daha çok yeğlemekte. Aceleci insaniann, tek başına yaşayanlann, geçim zorluğu çekenlerin gıdalanması sağlıksız. Evde 2-3 dakikada yapılan, masa başında değil, TV karşısmda atıştınlan yemekJerde de tat pek önemli değil. Yeter ki ucuz olsun, çabucak hazırlansın ve kann doyursun. Almanya'da yemek kültürü gerilemekte... Bir zamanlar Şeni Alman mutfağı' adı altında değişik ve pahah yemekler sunan 'yıkhztT lokantalar, son : yillarda artık pek müşteri -••_. bulamıyor. Birçoğu el değiştirdi, kapandı. Almanlara gerçek Türk mutfağını ve yemek kültürünü tanıtan lokantalar da ender. Türkiye'den deneyimli usta aşçı getirtmelerine AJman Iş ve tşçi K.urumu'nun 1998'den bu yana artık izin vermediği bu lokantalar büyük zorluklarla ayakta durmaya çabalıyor. Sayılan, tüm Almanya'da taş çatlasa iki elin on parmağını geçmiyor. Zengin mutfağımızın buradaki bir avuç temsilcisi kendi yağı ile kavrulmaya . uğraşıyor. Yurtdışında , önemli bir kültür hizmeti veren bu idealistler, Ankara'nın hiçbir bakanlığından değil destek, ilgi bile görmüyor. Çoğu Alman da Türk mutfağında dönerden başka yemek yok sanıyor... , , , MontreaPde hava çok ağır KÜLTÜR • SANAT 293 89 78 (3 HAT) tstanbul'dan Montreal'e gitmek üzere yoja çıktığımızda hava inadına kapalıydı. Sabah olmasına karşın güneşin bizim kente uğramaya niyeti yok gıbiydı. Anlaşılan hava da son haftalarda yaşanan ortama ayak uydurmuştu. Kurşuni griydi. Kurşun kadar da ağır. Atatürk Havalimanf nda ılk bakışta her şey alışıldık düzensizliğınde yaşanıyordu. Karmaşa her zamankinın aynısı. Sınır ötesi yolculan dar alanlarda tüm maharetlenni gösterip bavullarını bir yerlere çarpmadan peşi sıra sürüklüyor. Daha "»cemi" olanlar ya bırilerinin paçalannın tozlarını alıyor ya da diğer bavullan harmanhyor. Havayolu şirketleri kendilerine verilen küçücük alanda yan yana dizilmiş. müşterilerini memnun etmeye çalışıyor. Önlenndeki bilet onaylama kuyruklan birbirlenne kanşıyor. Yolcular tek sıraya izin vermeyen coğrafı koşullara boyun eğmiş. Deste sıra denebilecek bir düzende bekleşıyorlar. Beklemek için kuytu bir yer bulmak imkânsız. Koltukta oturma lüksünden çoktan vazgeçmiş bir halde olduklan yerlere çöküyorlar. Ancak büyük bir fark hemen göze çarpıyor. Kimse birbirine terslenmiyor. Yer kavgası yapmıyor. Birkişi bile kuyruklarda bekletildiği için söylenmıyor. Herkes yorgun. Bir o kadar da mutsuz. Sankı herkesın kafasmda aynı iki soru. Acaba ne yapıyorlar? Acaba onlar için ne yapabilırdim? Bızı okyanus ötesine götüren 11 saatiik yolculuk sonunda Dorval Havaalanı'na ulaşıyoruz. Montreal, Kanada'nın en büyük ikinci MONTREAL BARAN U\CU kenti Yaklaşık iki buçuk milyon kişinin yaşadıği kente her gün yüzlerce kişi uçarak geliyor. Nüfusun önemli bir kısmının göçmen olması uluslararası hava trafıginin çok yoğun olduğunu gösteriyor. Ancak havaalanınm en kalabalık saatlerinde bile yürürken tamşmadık omuzlar birbirlenne çarpmıyor. lnce ve uzun koridorlarda yürüyen bantlar üzerinde çıkışlara gidıliyor. llkokul öğretmenlerimizin gözlerinı yaşartacak kadar düzgün kol hizası sıralarda pasaport kontrolüne giriliyor. Duvarlarda insanı doğaya taşıyan resimler. Hoş bir sürpriz gibi kulaklan okşayan müzık. L'zun ve yorucu yolculuğu unutturacak her tür aynntı var. Ama Türkiye'den gelenlere bunlar yetmiyor. Sanki kafalarda tstanbul'dan kalan iki soru yankılanıyor. Bu kadar telaş ve şaşkınlığın ıçerisinde kimsenin yanında buralann parasmı getirmediğıni çıkışta fark •diyoruz. Ceplerde sadece birkaç milyon Türk Lırası. Işi üstleniyorum ve bir döviz bürosuna yöneliyorum. Gözlerim panoda Türk Lirası'nı anyor. Yok. Bir umut gişedeki memureye lira alıp almadıklannı soruyorum. Kınk tngilizcesinden Fransız kökenli oldugunu anladığım kadın saydığı dolarlardan başını kaldırmadan yanıtlıyor: -_Alıyoruz. Sonra ekliyor, maalesefL Önce sevinip, sonra duralıyorum: - Anlamadım? Niye maaksef? Kadın her gün yüzlerce para görmekten yorgun bakışlarla açıklıyor: - Elimizden çıkaramıyonız. Hem tşlemi de zor™ Gerçekten de kadın liralan eline alıp incelemeye başhyor. Olmuyor. Şöyle bir doğrulup, paralann üzerine eğiliyor. Anlaşılan milyon yazısıyla rakamlann tutup tutmadığını kontrol ediyor. Yine olmuyor. Bu sefer kalemiyle sıfırlan tek tek saymaya başhyor. Her para için aynı işlem. Dolarlan uzatıyor ve srntarak aklından geçenleri döküyor: - Söylemiştim. Zor oluyor. Ardından beklenmedik bir hınzırlıkla soruyor: - Siz nasd sayıyorsunuz? Elirrîe tutuşturduğu kâğıttaki yüz binde birin altına inen kura bakıyorum. Hiçbir yanıt veremiyorum. Ya sonra "Eee, siz sonuna eklerseniz. biz de başına ekleriz'" derse Ya da "Si/ Türkiye'de basamaklan ve sıfirlan bol keseden kullanmaya ahşmışsınız anlaşılan. Baksaruza depremde kaybedilenlerin \e yaralananlann sayısı paranızı aratmıyor" diye acımasız bir laf daha yapıştınrsa. Kafalardaki sorulara yenileri ekleniyor. Dışan çıkıyoruz. Montreal'de hava güneşli. Kurşuni gri falan değil. Ama bizim için halen kurşun kadar ağır. UHE UYGULAMALIHAVUZ ENSTİTÜSÜ DERNEĞİ 4. OLAĞAN GENEL KURULU Derneğimiz 4. olağan kurulu çoğunluklu olarak 19 Ekim 1999 saat 14.00'te dernek merkezi, (Perpa Ti- caret Merkezi, Kat: 6 No: 610 Okmeydanı-lstanbul) adresinde ve aşağıdaki gündemle toplanacaktır. Ço- ğunluk sağlanamadığı takdirde, 26 Ekim 1999 Perşembe saat 14.00'te USİAD-Ulusal Sanayici ve Iş Adam- lan Derneği (Rumeli Cad. Şimşek Apt. No: 5 Nişantaşı-Istanbul) çoğunluksuz olarak toplanacaktır. Üyele- rimizin katılmalannı rica ederiz. UHE YÖNETİM KURULU ADINA ETHEMERKOÇ • , ' BAŞKAN GÜNDEM: 1. Açılış ve yoklama. • " 2. Divan heyetinin seçimi. 3. Saygı duruşu. 4. Yönetim Kurulu faaliyet raporu ve Denetleme Kurulu raporunun okunması ve görûşülmesi. 5. Yönetim ve denetleme kurulu raporlarının ayn ayn ibrası. 6. Tahmini bütçenin görûşülerek karara bağlanması. *' 7. Gerekli tüzük değişikliklerinin ve yönetmeliklerin görüşûlüp karara bağlanması. - - 8. Yönetim, denetim ve onur kurullannın asil ve yedek üyelerinin seçimi. ; * 9. Dilek ve temenniler. " 10. Kapanış. ı ' s ' • ' • • • . • • >- ANKARA17.SULHHUKUK , : — -' • '• MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/1168 v Davacı ASKİ (vekili) tarafindan davalı(lar) aleyhine açılan alacak davasının yapılan açık yargılamasmda verilen ara »'karan uyannca; ' Kıbns Cad. No: 13 ' B-C-D adresinde bulunan davalı 1 - Hasan Lort, 2- Bülent Erkat, 3- Hayri Ördek'e yasal yollar- *• dan tebligat yapılamadığından ve adresinin tespit edilemedığinden, davalıya dava dilekçesinin ilanen tebliğıne karar ve- -" nlmiş olmakla; adı geçen davalılann duruşma günü olan 14.10.1999 günü saat 09.35'de mahkememizdeki duruşmada hazır bulurunası veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi takdirde HUMK'nun 509-510. maddesı uyannca du- - ruşmalara yokluğunda devam edilerek karann dayokluğunda verileceği, dava dilekçesi yerine geçerli olmak üzere da- - \alı lar 1 - Hasan Lort. 2- Bülent Erkat, 3- Hayri Ördek'e ilanen tebliğ olunur. Basın: 43887 Ç5 BAKIRKÖY 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLÎĞİ'NDEN DosyaNo: 1998191 - * Davacı Müberrem Sayar vekili tarafindan açılan gaiplik davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda: Mah- leememİ2ce venlen 12.7.1999 tarihli 1998/191 esas. 1999474 karar sayılı karan ile fstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Osmaniye ah. C. 049/020. S. 47, K. 155O"de nüfusa kayıtlı Mustafa oğlu, Emine'den olma, 15.4.1926 D.lu Zeki Keskin'in M.K."nun . maddesi gereğince gaipliğine karar verildı. Keyfiyet ilgılilere duyurulur. 9.9.1999 Basın: 43856 KADIKÖY HALK EĞİTİM MERKEZİ Her C.tesi ve Pazar Saat 11.00 Tel: (0216) 330 10 27 Yöneten: Halit ERGOR BREMEN MIZIKACILARIhttp://www.cagdassahne.com.tr E-mail: tiyatro@cagdassahne.com.tr NUANS Borusan KültürveS A N A T M E R K C Z İ İ ^ . •• _ 1 • ^ " • RESİM SERAMİK HEYKEL AHŞAPBOYAMA Öğrenci İşleri Sergisi 15 EKİM 1999da AÇILIYOR Kayıtiauımız Başlamıştr. 234 40 44 -231 01 06 NİŞANTAŞI-İST. m İSTANBUL BÜYUKŞEHIR BELEDIYESI 9' Şehir Tiyatrolar. EKİM 1 999 OYUN DÜZENİ erı 21 19:00 Caz Konserİ: *Elvan Aracı Modern CazTno" Etvan Ana p »/ano Trombon Volkin Hünever 3as Emır özoğlu 3 22 Ji 1230 Vıdeo Belgesel Empresyonıst S r Opera Debussy "p eleas et Mehsande' «erre Boutez Şef Akson Hıytey Sdıst Nal Arctter Sotıst Weısh Natnnal Opera 23 18-30 :• .,: Söyleşı: Metı'n Ülku Efrpresyonet Dönem* 24 17:30 V'deo Belgesel: Empfesyonıst 8'f Opefa Debuss> •PeieasetMelısaide" Pıerre Bouhı W Alison Hayiey Solrst HdAhShA We!sn Natıonal Opera Orchestra (158dk> ^ B O R U S A N Etkinlikler ücretsizdir. Bemord- Mane KOLTES BATl_E!HI!ML Türkçesi:fığifBENER Yöneten: Nkolas KLOTZ 1-2-3-6-7-8-9-10EKİM Yıltnaz KARAKOYUNLU ÖNCE İNSAN Yöneten: Şükrü TÜREN 13-14-15-1617 EKİM VV.SHAKfSPEARE ROMEOILEjyÜET rurkçesi:1uranOflAZ< ı'öneten: Ba^ar SABU1 3O-2I-22-23-24-27-28-29-J0-3IBOH B O R U S A N K ü l t ü r Tei: (0212)29200 55 Faks:(0212)25245 91 V C ww\v borusansanai.com GölsünSIREN „ PEMBE KONAGIN _ GEUNLERI _ Yöneten: EnginĞURMEN 6-7-8-9-l<yi3-U-l5-l6-l7Em ido NIKOLAi KADIN İLE MEMUR Yöneten: Mazlum KIPER 20-21-22-23-24-27-28-29-30-31EKİM KADIN İLE MEMUR IYöneten: Mazlum KİPER 1-2-3-6-7-8-910 EKİM Gölsün SIREN BE KONAGIN GEUNLERİ_ Yöneten. Engin GÜRMEN FOTOGRAFÇI (OflAOYlMJ)_ _ Yöneien: Y.Kenan IŞIK HaşmetZEYBEKli 13-14-15-16-17EKİM J KESSEUÎING AHypupy, Â yöneten: Çetin İPEKKAYA Türkçesi: Ergun IŞILDAR Yöneten: PaulPİAMPER 20-21-22-23-24 EKİM Bemard - Marie KOUES BATIRIHJIML Türkçesi Yiğit BENER Yöneten: Nicolas KLOH 27-28-29-30-31 EKİM a r m n *** A f l A y ı FOTOGRAFÇI jgropnMjL Yöneten YXenan IŞIK Hojmet ZEYBEK 6-7-8-9-10EKİM OrkmASENA HURREM SULTAN Yöneten: Engin ULUDAĞ 13-H-15-16-17EKİM Civan CANOVA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI Yöneten: ArifAKKAYA \M\-rmu-mmm\iKt T.C. Kültür Bakanlığı İSTANBUL DEVLET OPERA ve BALESİ DEPREMZEDELER İÇİN VV.A.Mozart REOUIEM Orkestra Şefi: Koro Şefi: Rengim GÖKMEN (Devlet Sanatçısı) Yıldız KÜNUTKU Sanatçılar; Efsun ÖZTOPRAK - Ijın GÜYER Hüseyin LİKOS - Suat ARIKAN Nursel ÖNCÜL - Lynn T.ÇAĞLAR Efe KIŞLALI - Kenan DAĞAŞAN istanbul Devlet Opera Balesi Orkestra ve Korosu 23 Eylül Perşembe saat: 20.00 24 Eylül Cuma saat: 20.00 Atatürk Kültür Merkezi'nde Elde edilecek gelir depremzedelere aktarılacaktır Biletler Atatürk Kültür Merkezi İstanbul Devlet Opera ve Balesi gişelerinde satılmaktadır. A.K.M gişe tel: (0212) 25110 23 251 56 00 (7 hat) 254 EVLILIK YKoıdBAYAIU/SânnaAlASOT KENCH GÖK KUBMMİZ Yöneten: Engin ULUDAĞ 19-2h22-26-29-30EKİMIPavel NILIN/Belg. PAKSOY ' A f l m e t N u r I SEKİZİNCİ İl V Cl/II İl \V MÜNEVVER'İN ILK fcVULIK HASBIHALİ IYöneten: Ergun IŞILDAR Yöneten: Engin ULUDAĞ 12-14-15 EKİM CEP TİYATROSU OYUN GÜN ve SAATLERİ: SAU: 15.00-20.30/ PERSEMBE-CUMA: 15.00 İOYUN 6ÜNLERİ: ÇARŞAMBA: 15.00-20.30 / PERŞEMBE: 20.30/ CUMA: 20.30/ i CTESİ: 11.OO-15.OO-2O.3O/PAZAR: 11.00-15.00-19.00/ EKİM 1999 AYIBILFTLER! 2! EYLULSAU GUNU SAAT:I0.0OHAN ITBAREN BUTUN QS£l£RIMlZDf SAT1ŞA SUNUUCAKT1R llanlarınız için: 0212. 293 89 78
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear