22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ HABERLER 'Saglıkta aölım yrtıoiacak' • OSMANİYE(AA)- Sağlık Bakanı Osman Durmuş, I999"un, Türkiye için ekonomik sıkıntı ve yokluk yılı olduğunu belirterek, "2000 yılı, Türkiye için sağlıkta büyük bir atılım yılı olacaktır" dedi. Bakan Durmuş, Osmaniye Belediyesi'nce Zorkun Yaylası'nda dûzenlenen '"15. Çocuk Şenliği"nde yaptığı konuşmada, Türkiye'de halen 13 milyon insanın. sağlık gûvencesinden yoksun olduğunu söyledi. Sağlık güvencesi olmayan bu kişileri sosyal güvenlik şemsiyesi altına alacaklannı belirten Bakan Durmuş. "Bunlara vereceğimiz sosyal güvenlik kartıyla memur ve emeklilerin faydalandığı sağlık hizmetlennden eşit şekilde yararlanmalannı sağlayacağız" diye konuştu. 1ten devrildi: 20 yaralı • SELÇUK/ESKİŞEHtR (AA) - lzmir'in Selçuk ilçesinde, Denizli-tzmir seferini yapan, 200 yolcunun bulunduğu tren devrildi. Kazada, 20 kişi hafıf yaralandı. Denizli'den Izmir'e giden makinist Hüseyin Çevik yönetimindeki 32202 sefer sayılı motorlu tren. Selçuk Bayrakhkule mevRiinde, bir virajda yoldan çıkarak devrildi. Lokomotif araziye devrilirken. arkadaki iki vagon da raylar üzerinde yan yattı. Kazada makinist Hüseym Çevik (55), 2. makinist Süleyman Karakaya (43), trenin depo sorumlusu Mehmet Tunç (41), yolculardan Eşref Güçlü(25) ve löyolcu yaralandı. Selçuk Devlet Hastanesi'ne kaldınlan yaralılardan 19"uayakta tedavi edilirken, makinist Hüseyin Çevik lzmir Atatûrk Eğitim Hastanesi'ne sevk edildi. Soruşturma sabotaj olasılığı da dikkate alınarak sürdürülüyor. TTK'de inceleme |ZONGULDAK(AA)- Türkiye Taşkömürleri Kurumu'nda (TTK), 159 bin ton kömür yolsuzluğu olduğu iddiasıyla ilgili inceleme başlatıldığı bildirildı. TTK Genel Müdürlüğü yetkılilerinden alınan bilgıye göre, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından 1997yılında yapılan denetimlerde, TTK sahalannda röde\ r ans (kiralama) usulü maden ocağı çahştıran özel kömür işletmecilerinin. kira bedeli olarak ödemeleri gereken 159 bin ton kömürün rödevans payının verilmediği tespit edildi. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun tespitlerinin ardından, TTK Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafindan da kurum bünyesinde inceleme başlatıldı. Gazeteci Umay toprağa verildf • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazeteci Engın Cemal Umay, Ankara'da toprağa verildi. Umay'ın Hacıbayram Camii'ndeki cenaze törenine, eşi Ülkü Umay, oğullan Anıl ve Ahmet ile, yakınlan ve arkadaşlan katıldı. Öğle namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Umay'ın cenazesi, Karşıyaka Mezarlığı'na götürülerek toprağa verildi. 67 yaşında ölen Umay, İKA ve SER ajanslannın sahibiydi. Ankara Sanayi Odası ve Basın-Yayın Genel Müdürlüğü'nde de görev yapan Umay, Basın Şeref Kartı taşıyordu. PPOI. Ataöv'den açMama • Gazetemizin önceki günkü sayısında 'Tartışma akademık sınırlar içinde olmalf başhklı haberde Prof. Türkkaya Ataöv'ün Doğu Akdeniz Üniversitesi'ndeki görevine son verildiği belirtilmişti. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Ataöv, eğitimle ilgili bazı ilke anlaşmazhklan nedeniyle bölüm başkanlığından aynlmasının istendiğini, ancak sözleşmesinin yenilenmesini uygun görmeyerek görevini bıraktığını söyledi. Kutan hukukçulann, Erbakan'ın bağımsız aday olabileceğini belirttiğini söyledi FP> düşimceye de af isliyorANKARA (CumhuriyetBürosu)-FP Ge- nel Başkanı Recai Kutan. Başbakan Bülent Ecevit'in "Hayal görüyor" dediği Necmet- tin Erbakan için hukukçulann bağımsız a- day olabileceği yönünde görüş bildirdikle- rini savundu. FP Grup Başkanvekili Büknt Annç, aralannda Recep Tayyip Erdoğan ve bazı aydınlann da mahkûm olmalanna ne- den olan Türk Ceza Yasasf nın (TCY) 312. maddesinin afkapsamına alınmasını istedi. Kapatılan RP'nın lideri Necmettin Erba- kan'ın olası secimlerde bağımsız aday olup olamayacağı tartışmalan sürüyor. FP lideri Kutan, dün partisinin genel idare kurulu (GtK) toplantısmm ardından gazetecilerin sorulannı yanıtlarken Başbakan Bülent Ecevit'in, SPY'de yapılan değişikliğin Er- bakan'ın bağımsız aday olmasına olanak tanımadığı yönündeki açıklamasının sorul- • FP Grup Başkanvekili Bülent Annç, "Başbakan, türbanlı öğrencilerle ilgili olarak sorumsuz cümleler sarfetti. 75'lik devrimciye de bu yakışır" dedi. ması üzerine şöyle konuştu: "Bukonudabu kadar aceteridavranması ve hüküm venne- sL doğrusu \adırganacak bir şey. Yetkiifler, hukukçular ve uzman olanlar Erbakan'a böyle bir imkânın doğduğunu ifade ediyor- lar. Bazıian "Hayır, böy le bir ımkân dogmu- yor' djyor" Ecevit'in hukuk otoritelerinin bu konuda bir uzlaşmaya varmalannı bek- lemesi gerektiğini savunan Kutan, "Dolayı- sıyia kendisinin şûndiden kesine yakın bir hüküm vermesi kabul edilecek şey değU" dedi. Bülent Annç dün genel merkezde düzen- lediğı basın toplantısında bir yıldan beri ko- nuşulan af konusunda ortaklar arasında bir uzlaşma olmadığını savundu. Düşünceyi suç sayan zihniyetin düşünce suçlannı af kapsamı dışında tutmaya çalıştığını söyle- yen Annç, 312. maddesinin yeniden düzen- İenmesi gerektiğini savundu. Annç, "312. maddeden hüküm giyen siyasi parti liderte- ri, belediye başkanlan. gazeteciier ve düşü- nürierin, adeta bir cüzamlı gjbi affin kapsa- mı dışuıda tutuhnası toplumsal bartşı zede- leyecektir. Affin anlamı da kalmayacaknr" dedi. Annç, Ecevit'in türbanlı öğrenciler için söylediği "Başörtöterini açarlarsa, af- tan yararlanıriar, açmazlarsa faydalana- maztar" beyanatını "sonunsuzca'' buldu. Ecevit'i yadırgadığını söyleyen Annç, "75lik devrimciye de bu yakışır'' eleştiri- sinde bulundu. Annç, türbanlı öğrencilerin koşulsuz olarak afkapsamına alınmasını is- tedi. 'Çok başhlık su yüzüne çıkü' Alınan bilgiye göre, FP GtK toplantısın- da söz alan üyeler Erbakan'ın müdahalesin- den rahatsızlık duyan bazı başkanlık diva- nı üyelerinin istifasıyla partide "çok başfe görûntününsuyüzüne çıknğT görüşünü di- le getirdiler. Erbakan'a tepki nedeniyle FP genel başkan yardımcılıklanndan daha ön- ce istifa eden Abdunah Gül ile Abdulkadir Aksu'nunyerine CevatAyhanileGtKüye- si Ertan Yülek getiıildi. Öte yandan FP, 1999 yılı bütçe yasasının bazı maddelennin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak. Sosyal güvenlik yasa tasansı Emekli maaşlan TÜFE'ye bağlandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu, sosyal güvenlik yasa tasansının 9 maddesi- ni daha kabul etti. Büyük tepki çeken, yetim aylığı alanlann başka bir sandıktan maaş alamayacaklannı öngören madde tasandan çıkanldı. Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin ayhklannın DtE'nin tüketici fıyatlan endeksi (TÜFE) oranına göre, her ay arttınlması benimsendi. Tasannm, emeklılikle ilgili geçiş hükümleri de kabul edilirken emeklilik hakkı- nı kazandığı halde halen çalışanlarla emekliliğine i- ki yıl kalanlann kazanılmış haklan korundu. Bir haf- tadır kesintisiz olarak 10.00-24.00 saatleri arasında çalışan mületvekilleri yorulunca, gruplann anlaşma- sı üzerine dün akşam çalışmalara ara verildi. TBMM Genel Kurulu'nun pazar günkü çalışma- lannda da FP ve DYP gnıplannın sosyal güvenlik ta- sansını engelleme çabalan sürdü. Ancak, daha önce alınan karar gereği soru sorma süresi ile elektronik oylama için tanınan sürenin kısaltılması muhaleferin engelleme girişimlerini yavaşlaştı. Tasannın 4 fıkradan oluşan 16. maddesi yaklaşık 2.5 saat sürede görüşülerek kabul edildi. Her fikra ile ilgili 4 önerge verme hakkından yararlanan muhale- fetin tüm engelleme girişımlerine karşın madde ka- bul edilerek SSK Yasasf na 4 madde eklendi. Buna göre, SSK emeklilerinin maaşlan, DtE'nin belirleye- ceği TÜFE oranına göre her ay artnnlacak. Kabul edi- len diğer ek maddelere göre, iş güçlüğü bulunan mes- lek kuruluşlannda çalışanlara en fazla 5 yıl itibari hizmet süresi hakkı tanınacak. Bu süre. kişilerin emekli olacaklan yaştan indirilecek. Geçiş hükümleri de benimsendi Tasannın, emeklilikte geçiş hükümlerini öngören 17. maddesi de kabul edildi. Buna göre, yaşhlık ay- lığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalı- lık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigor- talılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hak- kında, bu yasa yürürlüğe girmeden önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanacak. Geçiş sürecinde. yaşhlık aylığı bağlanabilmesı için öngörülen yaş ve prim gün sayısı şöyle: - Emekliliğine 3 yıldan az kalan kadınlann 41, er- keklerin 45 yaşını doldurmalan ve en az 5000 gün prim ödemeleri gerekiyor. - Emekliliğine 4 yıldan az kalan kadınlann 43, er- keklenn 46 yaşını doldurmalan ve 5000 gün prim ödemelen gerekiyor. - Emekliliğine 5 yıldan az kalan kadınlann 45, er- keklenn 50 yaşını doldurmalan ve en az 5000 gün prim ödemelen gerekiyor. - Emekliliğine 6 yıldan az kalan kadınlann 47, er- keklerin 50 yaşını doldurmalan ve en az 5150 gün pnm ödemeleri gerekiyor. - Emekliliğine 7 yıldan az kalan kadınlann 48, er- keklerin 51 yaşını doldurmalan ve en az 5300 gün prim ödemeleri gerekiyor. - Emekliliğine 8 yıldan az kalan kadınlann 49, er- keklerin 52 yaşını doldurmalan ve en az 5450 gün prim ödemesi gerekiyor. - Emekliliğine 9 yıldan az kalan kadınlann 50, er- keklerin 53 yaşını doldurmalan ve en az 5600 gün prim ödemeleri gerekıyor. - Emekliliğine 10 yıldan az kalan kadınlann 51, er- keklerin 54 yaşını doldurmalan ve en az 5750 gün prim ödemeleri gerekiyor. - Sigortalılık süresi 10 yıldan fazla olan kadınlann 52. erkeklerin 56 yaşını doldurmalan ve en az 6000 gün prim ödemeleri gerekiyor. Öte yandan aynı maddenin bir diğer hükmüne gö- re ise 15 yıllık sigortalılık süresini dolduran kadın ise 50. erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün prim ödemış bulunanlara, istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanacak. 1ĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN EfC&UCAM "UB0 Hak-Iş Genel Başkanı Uslu: Sorunlar anarşiyle çözülmez 'Sosyaldevlet için kara leke 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emek Platformu'nu oluşturan 15 ör- gütün şube başkanlan, genel başkan- lar başkanlığında bugün toplanarak, hükümetin ısrarcı tutumuna karşı iz- leyecekleri yöntemi belirleyecekler. Geçen hafta. daha önceden alınan ka- rar doğrultusunda, emekçiler bir gün- lük iş bırakma karannı yaşama geçir- mişlerdi. Emekçiler. hükümet "yap- dm oidu" politikasında ısrarlı olsa bi- le, Sosyal Güvenlik Yasa Tasansı'na karşı eylemlerinin "kararh bir şekü- deveürmandınlarak'' sürdürüleceği- ni vurguladılar. Emek Platformu temsilcileri bun- dan sonra yapılacak eylemlerin ken- dilerini de aştığını ve toplumsal bir boyut kazandığına dikkat çektiler. Türk-tş Genel Merkezı'nde bugün toplanacak olan genel başkan ve şu- be başkanlan "bölgesel olarak" da ya- pılacak eylemlenn biçım ve takvimi- ni netleştirecekler. DtSK'e bağlı sendikalann yöneti- cileri de sosyal güvenlik yasa tasan- sını protesto etmek amacıyla bugün Ankara'da olacaklar. DtSK Ankara TemsilciliğTnde toplanacak olan şu- be ve merkez yöneticileri, buradan Akay Kavşağı'ndaki TESK binasının önüne gidecekler. DtSK yöneticile- rinden oluşan bir heyet, Genel Başkan Vahdettin Karabay başkanlığında TBMM'ye giderek temaslarda bulu- nacak. Platformun aldığı bu karar doğrul- tusunda, Hak-tş'e bağlı sendikalann tüm şube başkanlan da bugün Anka- ra'ya gelecek. Emek Platformu tara- findan alınan karar uyannca Anka- ra'da toplanacak şube başkanlan Sos- yal Güvenlik Yasa Tasansı ile ilgili tepkilerini dile getirecekler. Şube baş- kanlannın katılımıyla. Hak-tş Genel Merkezi'nde "Gcnişletümiş Başkan- lar Kurulu Toplanüsı'' gerçekleştiri- lecek. Hak-lş Genel Başkanı Samn Uslu da bazı maddeleri TBMM'de ka- Hak-lş Genel Başkanı Safim Uslu. bul edilen Sosyal Güvenlik Yasa Ta- sansını eleştirerek, reform adı alün- da Türkiye'ye dayablan yasanın, sos- yal güvenlik sistemini düze çıkar- maktan çok, birilerine mesaj verme- yi amaçladığını söyledi. Emeklilik yaşının yükseltilmesine karşın, hükümetin iş güvencesine ait bir düzenlemeye yanaşmamasını eleştiren Uslu, bu durumun Türki- ye'de sosyal devlet, hukuk devleti ve demokratik Türkiye açısından tarihe "kara bir teke" olarak gececeğini vur- guladı. Uslu, "Demokratik youardan verdiğimiz mücadelemiz ise görulme- miş, hatta anarşi olarak nitelendiril- miştir. Böylece sendikalar başta ol- mak üzere, srvil tophım örgütteri de yok sajTİmışûr" dedi. 58-60 emekli- lik yaşının Türkıye'ye dayatıldığını, "çahjânfar sahaya inroetidü-" diyen- lerin demokratik mücadeleleri anarşi olarak gördüklerini anlatan Uslu, şun- lan söyledi: "Dün kendflerini halkçı oiarak tanıtanlar, bugün halkın fer- yadanna kulak asmamakta, rantiye- ye gösterdiği aşın duyarfauğı halkDin esirgemektedir. Türkiye bir yaz- boz tahtası değiklir. Dün savunduklannı bugün inkâredenlerin kesin dönüşle- ri ve çark edişteri değişini mazseretiy- le açıklanamay. Bu açık şekilde tutar- sızhkür." ŞIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Kayınbirader Ali Şener'in Büyükada'daki evi. Ortadaki kottukta Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel ve eşi Naz- miye Demirel oturuyor. Yan- lannda Ali Şener'in oğullan, yani yeğenleri. Arkada ayakta üç çift duruyor. Kâmuran Çörtük ve eşi, Cavit Çağlar ve eşi, Ali Şener ve eşi. Bu topluluk Ali Şener'in Bü- yükada'daki evinde gazeteci- lere hatıra fotoğrafı çektiriyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel gazetecilere; "Bu bi- zim aile fotoğrafımız" diyor. Fotoğraflar çekiliyor, flaşlar patlıyor, 1999'un Ağustos ayı- nın Türkiyesi'nden birfotoğraf tarihe not düşüyor. Bu fotoğrafın çekildiği saat- lerde ülkemizin yaşayan en büyük şairi Can Yücel yaşa- ma veda ediyor. Can Yücel, Süleyman Demirel'e hakaret- ten, şiir yoluyla hakaretten mahkûm olmuştu. Hastalanıp yataklara düşmeseydi, şimdi Bir Türkiye Fotoğrafı mı? belki de hapishanede olacak- tı. Can Yücel, bir gün olsun Kâ- muran Çörtük'le ve Cavit Çağ- lar'la hatıra fotoğrafı, aile hatı- rası fotoğrafı çektirmedi. De- mirel, keyifle aile bireyleri orta- sında kameralara poz veriyor. Fotoğraftaki diğer aile bireyle- rine bakıyorum. Hepsi tanıdık. Özellikle son dönemde Susur- luk dosyalarına yansıyan ma- ceralarıyla tanıyoruz onlan. Kâmuran Çörtük'ün Susur- luk skandalı sırasında ortaya çıkan eylemlerini gazete arşiv- lerinden araştınyorum. Kork- maz Yiğit'le olan ilişkilerini okuyorum. Hakkındaki iddialar sayfaları dolduruyor. Cavit Çağlar'la ilgili iddialar, hâlâ ta- zeliğini koruyor. Nesim Malki cinayeti henüz tam aydınlanmadı. Çağlar'ın adı sık sık geçiyor. Interbank olayı, hortumlanan trilyonlar, birer iddia olarak gazetelere yansıyor. Cavit Çağlar ve Kâmuran Çörtük dosyaları arşivlerde duruyor. Ali Şener hakkında da iddialar duyuluyor. Demek ki diyoruz, bütün bu iddialar, bi- rer karalamadan ibaret. Bu ül- kenin en deneyimli siyasetçi- lerinden ülkemizin babası" onlan "evlatlan" olarak benim- sediğine göre, mutlaka bir bil- diği vardır. Haksızlık ve ceha- let ise biz gazetecilerde. Bugü- ne kadar, haklannda verilmiş bir mahkûmiyet yok. Şimdiye kadar hapse de girmediler. Demek ki, her şey "fasafi- so "ymuş. Demek ki her şey bir hayalden ibaretmiş. ••• Süleyman Demirel'in fotoğ- rafına bakıyorum. Can Yücel'i düşünüyorum. Can Yücel, De- mirel'e hakaret mi etmişti? Sü- leyman Demirel'in Büyüka- da'da geniş aile bireyleriyle fo- toğrafçılara verdikleri poz, acaba birTürkiye fotoğrafı mı? Gelir dengesizliğinin olaga- nüstü boyutlara ulaştığı işçile- rin, emekçilerin kuru ekmeğe muhtaç edildiği, Türkiye'nin en yakın müttefikleri dahil herkes- le kavgalı hale geldiği bir dö- nemin aile fotoğrafı bu. Bir Türkiye fotoğrafı. Herkesle kavgalı hale gelen Türkiye, tu- rizmde büyük bir çöküş yaşı- yor. Ekonomi bıçak sırtında. Türkiye, dünya eroin trafiği- nin yüzde yetmiş beşinin geç- tiği ülke olarak suçlanıyor. Ka- ra para aklamakla suçlanıyor. Şair Can Yücel, Süleyman De- mirel'e hakaretten mahkûm oluyor. • • • Süleyman Demirel, Kâmu- ran Çörtük ve Cavit Çağlar'la aile fotoğrafı çektiriyor. Baş- bakan Bülent Ecevit, Süley- man Demirel'in bir dönem da- ha cumhurbaşkanlığı yapma- sı için anayasa değişikliği öne- riyor. Uygundur diye düşünüyo- rum. Çağlar maliyenin, Çörtük de ekonominin başına geçer- se daha da iyi olur. • • • Süleyman Demirel'in aile fo- toğrafına bakıyorum. Yanında- ki çocuklanna... Gazetenin sayfalannı çeviri- yorum. Can Yücel toprağa ve- riliyor. ölmese, Süleyman De- mirel'e hakaretten hapse gire- cekti. Can YüceTin babası büyük eğitimci, çağdaşlaşmanın ön- cülerinden Hasan Ali Yü- cel'di. Çörtük ve Çağlar'ın babası Süleyman Demirel. Garip ama gerçek. BE BİZE... ERDAL ATABEK Sömüpge Psikolojisi... Tahkimyasası' ile ilgili tartışmalar, birtumusol kâ- ğıdı gibi toplumdaki eğilimleri açığa çıkardı. Tahkim oiayının tartışılması elbette doğrudur. Yabancı ser- maye ile iş yapmak istediğiniz zaman onlann öne sü- receği koşullar kuşkusuz önem taşır. Ancak bütün bunlar tartışılırken 'nasıl bir tavır takınılacağı' çok önemlkjir. - Çıkarian masaya yatıran, görüşme refleksi güç- lü, hersöyieneni kabul etmeyen, tersine, kendi çıka- nnı öne sürebilen, karşısındakilerin nasıl hareket et- tiklerini iyi bilen, özgüvenli, yapıcı, karartı bir tutum, elbette 'hem akılcı hem onuriu bir tutum 'dur. Ulusal çıkarlannı öne çıkaran, ülkesinin ve insanlannın ya- rannı gözeten, tarihine ve coğrafyasına sahip çıkan 'karartı, bilinçli, hareketli bir tutum', karşısındakileri de dikkatle düşünmeye ve hareket etmeye yönettir. Bu tutum, 'parayı veren düdüğü çalar' teslimiyet- çiliğinin reddidir. Bu tutumu desteklemek, hamaset yapmak değil, akılcı davranmaktır. Geçmişin solu da, öyte 'bunlar renkli teievizyona da, köprüye de karşı çıkmışlardı' diye hafifsenecek bir olgu değildir; tersine, bugünlere de'ışık tutacak bir gerçekçiliktir. Renkli televizyonunuz oldu da hangi programlan gösterebiliyorsunuz? Köpruler yaptınız da trafiğiniz düzekji mi? Bunlar içi boş konuşmalardır, geçelim. - 'Yaoanc/ sermayenin gelmesini istiyorsanız, on- lann öne sûreceği şartlan kabul etmenizkaçınılmaz- dır. Zaten bütün dünyaüa da bu böyledir. Buna kar- şı çıkmak boşunadır. Böyle itirazlara bakmadan ne gerekiyorsa yapmak doğrudur. Ekonominin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtuluş yolu da budur" di- yen anlayış ve tutum 'önkabule dayalı teslimiyetçibir tutumdur". Bunu böyle olduğu gibi kabul etmek, Türkiye'de yaşayan insanlann tümünü de 'basit tüketiciler' ola- rak kabul etmektir. Türkiye'nin o sermayeye kazan- dıracaklannı görmezden gelmektir. Bu, sermayenin 'bir yere gitmek, orada işletilmek, orada ürün ver- mek, orada pazar bulmak zorunluluğunu' göz ardı etmektir. Türkiye'nin yabancı sermayeye gereksin- mesinden daha fazlası, buraya gelecek sermaye için geçeıiidir. O sermaye de keridisine yer, insan ve alan bulmak zorundadır. Bu, işin ekonomik mantığıdır. Konunun uzmanla- n günterdir bütün bunlan ayrmtlanyla açıklamayı sür- dürüyorlar. İşin çok önemli bir yanı daha var ki, belki de dik- katimizi hiç çekmiyor. O da, 'tahkim yasasının da, benzer durumlann da kaçınılmaz, hatta iyi olduğu- na ilişkin sessiz bir uzlaşmanın variığı'ûv. Tıpkı koka-kola gibi (pepsi- kola da olabilir), McDo- nald's hamburgerleri gibi, Amerikan basketbolü gi- bi, FBI gibi, CNN gibi, Intemet gibi USA markasını taşryan her sembolün toplumsal bilinçattına yerteş- mesi olgusunun tamamlandığını düşündüren sessiz bir uzlaşma yaşanıyor. Yıllar boyunca ürünteriyle, özlemleriyle, hayalle- riyie, tarihiyle, coğrafyasıyla, mısır gevreğiyle, iç sa- vaşıyla ekranlardan, marketlerden, okullardan, şir- ketlerden, sinema perdelerinden içimize giren 'Sec- ret Identity -Gizli Kimlik', artık bize oralardan gelen her şeyi 'doğru, haklı, kaçınılmaz, olması gereken' olarak kabul ettiriyor. - Artık anadilimizi değersiz sayıyoruz, 'kutsal Ingi- lizce' önünde saygıyla eğiliyoruz. Çıkın caddelere bakın, kendinizi nerede hissediyorsunuz? - Kendi kültürümüzü önemsiz sayıyor, küçümsü- yoruz, ama 'Amerikan kültürü' üstün bir saygınlıkla spor ayakkabtdan çocuklanmızın oynadığı Barbie bebeklere, PovverRangers'lara kadar heraianaege- men olmuş durumda. - Gelecek hayalterimizi 'Amerika'da doğum yap- mak', 'Amerika'da iş bulup çalışmak', 'Green card sahibi olmak' süslüyor. Bir toplumun hayalleri, top- lumun hangi küttürün etkisi altında okjuğunun önem- li bir göstergesidir. - Tasada ve kıvançta birlik, bir kültürün önemli işa- reti. Tasalanmız ve kıvançlanmız üzerinde araştırma- lar yapılmaİKJır. Bu önemli alanda da kendimize ya- bancılardan sonra yer verdiğimiz ortaya çıkarsa şaş- mamalıyız. - Meslek ve iş alanında durum çok açıktır. Ameri- ka başta olmak üzere bütün gelişmiş ülkeler 'tartı- şılması bile gerekmeyen fetişler' durumundadır. Bu belirtiler, toplumumuzun bir 'sömürge psiko- lojisi' içine sürüklendiğini göstermektedir. Bu psiko- loji, yetişen yeni kuşaklar başta olmak üzere bütün toplumu 'davranışlan, beklentiieri, umutveumutsuz- luklan' ile yeni bir 'sosyal kimlik' doğrultusunda et- kilemektedir. 'Sömürge psikolojisi'; doğru-yanlış, yarartı-yarar- SE, iyi-kötü değerlerini 'bizimkiler değersiz-onlann- kideğehi' ekseninde biçimler. Böylece 'kimliksiz, ki- şiliksiz, güyensiz, özdeğersiz' bir toplumsal davra- ntş modeli sessizce gelişir ve paylaşılır. Bu durumun yarattığı tehlike, bütün kayıplann ya- ratacağı tehlikeden daha büyüktür. 'Ulusallık mı-Kü- rese///>cm/?'tartışmasının arka planındayatan bu psi- kolojiyi görmekte geç kalmamalıyız. Asıl tehlike bu değil mi? e-mail:erdaJata(5 cumhuriyet.corn.tr Faks:0 212 513 90 98 PKK silahlı eylemlere başlamıştı Güneydoğu'da 15 Ağustos sakiıı geçtî DtYARBAKIR(Cum- hnriyet Bürosu) -PKK '- nin silahlı eylemlere baş- lamasının yıldönümü olan 15 Ağustos nedeniy- le başta Güneydogu ol- mak üzere bütün yurtta geniş güvenlik önlemleri alınırken herhangi bir o- lay meydana gelmedi. Güneydogu'da sürdürü- len operasyonlar sonucu Almanya'dan Türiaye'ye 15-16 Ağustos'ta eylem yapmak üzere geldiği bil- dirilen iki PKK bombacı- sı yakalandı, 8 terörist öl- düriildü. PKK'nin 15-16 Ağus- tos 1984'te Siirt'in Enıh ve Hakkâri'nin Şemdinli ilçesinde gerçekleştirdi- ği kanlı eylemlerin ardın- dan başlattığı terör hare- keti 15 yılını tamamlar- ken, yıldönümü nedeniy- le bölgede herhangi bir terörist eylemin meyda- na gelmediği bildirildi. Bölgenin birçok yerleşim biriminde 15 Ağustos ne- deniyle arttınlan güven- lik önlemleri, dün daha da sıkılaştınldı. Özellikle Diyarbakır, Batman ve Van illeri ile bölge genelinde kent içindeki kavşaklar, polis panzerleriyle donaöldı. Olası inrihar saldınlanna karşı halka açık yerlerde kimlik soruşturmalan sıklaştınlırken, kent giriş çıkışlannda ise özellikle toplu taşıma araçlan arandı. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Terörle Mü- cadele Şubesi ekipleri ta- rafından dûzenlenen bir operasyonda da Alman- ya'dan Türkiye'ye 15-16 Ağustos'ta eylem yap- mak üzere geldiği bildiri- len iki PKK bombacısı yakalandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear