Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 1999 PAZAFİTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Banş ve Sevgi Törenleri...
•rnıUlaŞ DİNÇER Hacıbektaş Derneği Başkan
B
üyükdüşünürHaaBektaş Cumhuriyet. Osmanlı'nın 600 yılı aşkın
VfeH her yıl 16 Ağustos ta- bir süredir egemen olduğu topraklar üze-
rihinde başlamak üzere üç rindeyaşarnageçrniştir. Çağdaşlaşmak, ça-
gün boyunca Hacıbektaş il- ğın uygarlık düzeyine ulaşmak ilkesiyle
çesinde adına düzenlenen yola çıkan Türkiye Cumhuriyeti'nin genç
törenlerle anıhr. Hacı Bek- mimarian, Osmanlı'nınegemen kıldığıor-
VeHheryıl 16 Ağustos ta-
rihinde başlamak üzere üç
gün boyunca Haabektaş il-
çesinde adına düzenlenen
törenlerle anılır. Hacı Bek-
taş Veli Türbesfnin bulunduğu Hacıbek-
taş ilçesi, sayısı her yıl giderek artan bir
ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bu tarih-
ler arasında, başta tûrbe olmak üzere kut-
sal yerler ziyaret edilir, kurbanlar kesilir,
aşurelerkaynatılır, sazlarçalımr, deyişler
söylenir. semahlardönülür. Kuşkusuzbu-
nunla yetinilmez. Hacı Bektaş Veli'nin
çağlan aşan dûşüncesine koşut olarak kül-
türel ve sanatsal etkinliklere de yer veri-
lir. Yerlı ve yabancı bilim adamlan panel-
lerde bildirilerini sunarlar, açık ve kapa-
lı mekânlarda tiyatro gösterileri yapılır, sa-
natçılar-yazarlar imza günlerinde ve söy-
leşilerde halkla bütunleşirler; resim. fo-
toğraf. karikatür sergileri düzenlenir.On
yıldan bu yana etkinliklere uluslararası
bir içerik de kazandınlmaya çahşılmak-
tadır. llk kez bu yıl. Hacı Bektaş Veli
Dostluk ve Banş Ödülü'nün, Rus asıllı
Fransız Türkbilim uzmanı Prof. Dr. lre-
ne MetikofTa verilmesiyle anma törenle-
rine uluslararası boyut kazandınlmasın-
da önemli bir adım atılmış oldu.
Anlam ve içerik bakımından çeşitlilik
ve zenginlik gösteren ve her yıl daha faz-
la artan bir ilgiyle izlenen bu etkinlikle-
rin anlam ve önemi nedir? Neden 16 Ağus-
toslar?..
Cumhuriyet ve Aleviier
29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen
taçağ kurum ve kurallannı ortadan kaldır-
mak, yerine çağdaş kurum ve kurallan
egemen kılmak için hemen kollan sıva-
dılar. Türk Medeni Kanunu, Eğitim Bir-
liği Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ce-
za Kanunu gibi düzenlemelerle çağdaş
hukuk sistemine geçildi. "Türkiye devle-
tinin cfini tslsundır" maddesi anayasadan
çıkartılarak laiklik ve çağdaşlık yönünde
yaşamsal bir adım atıldı.
Osmanlı'nın egemen kıldığı tüm çağ-
dışı siyasal, sosyal, hukuksal düzenleme-
ler ve uygulamalann yerini birer birer
çağdaş düzenlemeler ve uygulamalar al-
maya başladı. Bunlann her bıri başlı ba-
şına birer devrimdir. Bu devrimci düzen-
lemeler içerisinde biri vardı ki, bu düzen-
leme Alevi - Bektaşi toplumunu çok ya-
kından ilgilendiriyordu: Tekke ve Zaviye-
lerin Kapablması ve Bazı Unvanlann Kul-
lanılmamasına Dair Kanun. Alevi-Bekta-
şi toplumu bu düzenleme sonunda gele-
neksel ibadet yerinden olmuştu. Tekkesi
kapatılmıştı.
Kapatılan bu yerlerden en önemlisi,
Bektaşi tekkelerinin ruhani merkezi nite-
liğindeki (Serçeşme) Hacı Bektaş Veli
Türbesi'nin de içerisinde olduğu Hacı
Bektaş Veli Tekkesi idi. Oysa Kurtuluş Sa-
vaşı'na maddi ve manevi olarak en büyük
desteği Alevi-Bektaşi toplumu vermişti.
Kurtuluş Savaşı'nin altyapısını oluşturmak
amacıyla, Mustafa Kemal Paşa, 19 Ma-
yıs 1919 tarihinde Samsun'dan başlattı-
ğı, 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara'da bi-
tirdiği uzunyürüyüşün 22 Aralık 1919 ta-
rihli ayağında Hacıbektaş kasabasına da
uğramış, 22-23 Aralık 1919 tarihinde bu-
rada bir gece konaklamıştı. Bu ziyaret sı-
rasında Çefebi CemaJertin Efendi ve Tek-
ke Postnişini (Dedebaba) Salih Niyazi
Efendi ile görüşmüş, onlann Kurtuluş Sa-
vaşı'na tam desteğini almıştı. Aln yüz yıl-
lık Osmanlı egemenliği sırasında büyük
kıyımlara ve baskılara maruz kalan Ale-
vi-Bektaşi toplumunun liderleri, eşitlik-
ten, çağdaşlıktan, ulusallıktan, banştan
bahseden Mustafa Kemal Paşa'yı "labk
değiştiripyenidenyaşamadönen Hünkâr
(Haa Bektaş\feH)olarakdeğeriendinniş-
lerdir. Mustafa Kemal Paşa'nın, bu ziya-
reti araanda Cemalettin Efendi ile yapö-
ğı özd görüşmede, Kurtuluş SavaşTrun
utkuytasoauçlanmasından sonra cumhu-
nvetkunnadüşüncesmdeoUuğımulkkez
burada açıklacnğı tarihsd bir gerçektir.
Çünkü o, Alevi-Bektaşi toplumunua, or-
todoksinananegemenolduğuOsnanhyö-
netimi ik oiaa derin çeüştdimi çok i\i de-
ğeriendinnişti''YüriibreHEirPaşâ/Se-
nin de cartan kınkr/Güvendiğin padişa-
hm/OdabB-gimdevriiir"(PirSultanAb-
dal) dızeleri, onlann yüzlerce yıllık özle-
mini dile getirmekteydi. Alevi-Bektaşi
toplumunun tüm desteğini alan Mustafa
Kemal Paşa, 23 Nisan 1922 tarihinde ku-
rulan ilk Meclis'e Cemalettin Efendi'nin
Kırşehir milletvekili olarak katılmasını
ve Meclis başkanı vekilliğine seçilmesi-
ni sağlamıştı.
llk bakışta, cumhuriyetin kunılması-
nm ardından tekkesini, babasını. dedeba-
basını, dedesini kaybeden Alevi-Bektaşi
toplumunun bu olaya tepki göstermesi
veya en azından kırgınlık göstermesi ge-
reİcirdi, diye düşünülebilir. Hayır. Alevi-
Bektaşi topluluğu uygulamayı kendileri
için bir sorun olarak görmediİderi gibi bu
uygulamayı, cumhuriyetin tüm kurum ve
kurallanyla yerine oturması yolunda ile-
riye dönük bir adım olarak görmüştür.
Çünkü, devrim yasalannı çıkaran Büyük
Millet Meclisi onun yüzlerce yıllık özle-
mine ve gereksinimlerine yanıt vermek-
teydi. Artık onun tekkesi orasıydı.
Haa Bektaş Veli
XIII. yüzyılda bir derviş Horasan'dan
yola çıkar ve yedi haneli Sulucakarahö-
yük (bugünkü Hacıbektaş) köyüne yer-
leşir. Ortaçağın tüm acımasızlığı, yoksul-
luk, esirlik; savaşlar, yağmalar, kıyımlar,
dinsel baskılar her yerde egemen. Bu bu-
lanık ve korku dolu ortamda Sulucakara-
höyük'teki dervişten bir ses yükselir:
-Arabul.
- Kadınlan okutunuz.
- tncinsen de incitme.
- Eline. diline, beline sahip ol.
- Arifler hem andır hem antıcı.
- tnsanın cemali sözûnün güzelliğidir.
- Nefeine agır geleni kimseye tatbik et-
me.
- Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayı-
nız.
- Bilimden gidilmeyen yolun sonu ka-
ranlıktır.
- Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne
mutlu.
- Düşmanınızın dahi insan olduğunu
unutmayınız.
- Keramet nardadır sacda değildir / Ke-
ramet baştadır tacda değildir / Her ne arar
isen kendinde ara / Kudüs'te, Mekke'de,
Hac 'da değildir. Bu sese tüm Anadolu in-
sanı kulak verdi. Türküyle, Rumuyla, Er-
menisiyle, Müslümanıyla, Hıristiyanryla.
Mevcut yönetsel ve dinsel sistemin mut-
lu edemediği, gereksinimini karşılamadı-
ğı, baskı altında tutulan yoksul Anadolu
insanı onun çevresinde bır sevgi çembe-
ri oluşturdu. Bu derviş, şimdilerde kendi
adıyla anılan Hacıbektaş ılçesinde yat-
maktadır. Ona yakın olmak. emın "riya-
onı ve nefesuu" arkasında duymak iste-
yen insanlann yoğun çabalan sonucu Ba-
kanlar Kurulu karan ile Hacı Bektaş Ve-
li Türbesi'nin müze olarak açılmasına
izin verilmiş ve türbe 16 Ağustos 1963 ta-
rihinde ziyaretlere açılmıştır.
Soouç:İnsanı en yüce değer olarak gö-
ren, sevgi ve hoşgörüyü savunan, düşün-
celeriyle çağlan aşan ve insanlık var ol-
dukçadüşünceleriyle yaşayacak olan Ha-
cı Bektaş Veli adına ilk anma törenı, açı-
hştarihinden 1 yıl sonra, 16 Ağustos 1964
tarihinde düzenlendi. Daha sonraki yıllar-
da tüm baskılar ve engellemelere karşın
her yıl 16 Ağustos tarihinde düzenli ola-
rak gerçekleştirilen anma törenleri gele-
neksel hale geldi.
Günümüzde yeni dünya düzeni olarak
adlandınlmakta olan emperyalizmin ge-
liştirmeye çalıştığı dinsel yobazlığa ve
kafatasçılığa karşın, Hacıbektaş ilçesinin
meydanlannda, salonlannda, parklann-
da sevgi, hoşgörü ve banş mesajlan yine
yükselecek mikrofonlardan. Günümüz-
de daha çok anlam kazanan bu değerleri,
alçakgönüllü bir Anadolu kasabası olan
Hacıbektaş'ta yaşatrnak yolunda, 35 yıl ön-
ce ilk adımı atanlar ve bu geleneğin sür-
mesine katkıda bulunanlara duyulan gö-
nül borcu sonsuzdur.
'Kapitülasyon <dan' Tahkim'e
K
apitülasyon: özellikle Osmanlı lm-
paratorluğu'nda yabancı uyruklula-
ra tek taraflı olarak verilen (bahşe-
dilen) ya da antlaşmalarla verilen
hak ve ayncalıklar (imtiyazlar). llk
önce Venedik ve Cenevizliler, daha
sonra 1569 kapitülasyonlan ile Fransa, Osmanlı-
lardan önemli adli, ticari, mali ayncalıklar elde et-
mişlerdir.
1838'de Ingiltere ile Osmanlı lmparatorluğu ara-
sında imzalanan Baltalimanı Antlaşması'nı, öbür
Avrupa devletleri ile yapılan antlaşmalar izledi. Bü-
tün bu antlaşmalar yalnaca bir ticaret antlaşması ol-
mayıp. aynı zamanda kapitülasyon antlaşması nıte-
liğinde ıdi.
Kapitülasyonlar, Avrupa devletlerinin merkantilist
siyasetlerinin bir aracı durumuna geldi. Birbirleriy-
le rekabet eden Avrupa devletleri, kapitülasyonlar yo-
lu ile ayncalık elde etme yanşına girdiler ve Osman-
lı devleti giderek yalnızca hammadde dışsatımı ya-
pan bir pazar durumuna geldi. 19. yy'da sanayi dev-
rimı ve emperyalizm sonucu yabancı tüccarlar, Os-
manlı tmparatorluğu'nun açık kapılanndan daha çok
mal getinr duruma geldıler; yabancı elçi ve konso-
loslar kapitülasyonlan kendi yararlanna kullanmak
için ülkenin içişlerine daha çok kanşmaya basladı-
lar; Osmanlı lmparatorluğu. yabancı tüccarlann sı-
nırsız ticaret yapmalan için serbest bir pazar oldu;
ıstedıklerini alıyor, her işe girebiliyor, lımandan li-
mana gemi işletebiliyor ve bütün kazanç kaynakla-
nnı ele geçiriyorlardı. Buna karşın bütün vergılerden
bağışıktılar ve hukuksal denetimden uzak bulunuyor-
lardı. Öte yandan kapitülasyonlar, devleti serbest bir
maliye politikası ızleyemez duruma düşürdû. Dev-
letin gelir kaynaklan kapitülasyonlarla bağlanmış
olduğu için ortaya çıkan mali sıkmtılan gıdermek ama-
cıyla 1854'te başlayan dış borçlanmayı mali iflas iz-
ledi; dış borçlar ödenemez duruma geldi. 1881 'de "D8-
yunu Umunnye" yönetimi kurularak devletin bazı ge-
lırkaynaklannın işletilmesı (tütun rejisi) yabancılar-
dan oluşan bir kurula bırakıldı.
Yabana sermaye, devleti borçlandırmaktan başka,
bir ayncahk şeklinde kamu işletmelenni de ele ge-
çirdi. Demiryolu, nhüm, tramvay, elektnk, tünel, te-
lefon, havagazı gibi alanlarda özel girişimler kurdu.
Madencılik. bankacılık, sigortacılık gibi alanlarda
da büyük şirketler kurdular. Yatınlan sermaye Tür-
kiye'nin çıkarlanndan çok kendi kararlan için kul-
lanılıyordu.
Kapitülasyon antlaşmasının başlıca özelligi ya-
bancı devlet uyruğunda ya da bir yabancı devletin hi-
mayesinde Türkiye'de oturanlara adli, ticari, idari
ayncalıklar ve bağışıklıklar tanınmasıydı. Aynı dev-
letin uyruğu yabancılar, kendi konsoloslannın uygu-
layacağı kendi ülkelerinin kanunlanna bağlıydılar. Ya-
bancı iki devlet uyruğu arasındaki uyuşmazlıklann
çözülmesi de yabancılara bırakılmıştı. Taraflardan bi-
ri Osmanlı uyruğu olduğu durumunda Osmanlı mah-
kemeleri, yabancı konsolosluğun birtercümanının ha-
zır bulundurulması koşuluyla yetkiliydi.
Yabancılara tanınan ayncalıklar, zamanla Osman-
lı uyruklu, Ermenı, Yahudı, Rumlaradatanındı. Bun-
lar ellerine birer "himaye vesikast" geçirerek çeşıtli
devletlerin koruyuculuğu altına giriyor, yabancı gi-
bi kapitülasyonlann sağladığı ayncalıklardanyarar-
lanıyorlardı. Avrupa elçiliklerinin imtiyazlan, hizmet-
lerine aldıklan gaynmüslim Osmanlı uyruklanru ge-
nişletmelenyle oluşan bu himaye sisteminın tohum-
lan, 1675'te lngiltere'ye, 1718'de Avusturya'ya ve-
rilen kapitülasyonlarla atılmıştı.
1740'taki Fransız kapitülasyonlan bu tohumlann
yeşermesini sağladı. Fransa, bu kapitülasyonun ver-
diği imtiyazlarla hizmetinde bulundurduğu Osman-
lı uyruğu gaynmüslimlerin ve Katolik mezhebine
geçenlerin vergiden bağışık tutulması hakkını elde
etti. 1774 Küçuk Kaynarca Antlaşması ile Ortodoks
mezhebinde bulunan Osmanlı uyruklannın koninma-
sı hakkı da Rusya'ya verildi. Din temeline dayalı bu
hukuksal himayenin siyasal ve ekonomik önemini kav-
rayan öteki devletler de çeşitli topluluklan himaye-
lenne aldılar. Kapitülasyonlarla yabancı elçilere ta-
nınan yerli gayri müslimlerden tercüman kullanma
hakkı genişletilerek konsoloslara da verildi. lşte, ge-
rek kapitülasyonlar. gerekse tercümankk günümüz-
de hükiimet tarafindan anayasada yapılacak değışik-
likle, kamusal alanda yatınm yapacak şirketlerle do-
ğacak anlaşmazlıklarda Danıştay'ın değil. yabanca
hakemlerin karar vermesi anlamına gelen Uluslara-
rası Tahkimino dönemde uygulanmasından başka bir
şey değildir. Çünkü kapitülasyonun da tahkimin de
asıl amacı, hukuksal, mali ve ıdan ayncalıklar elde
etmektir.
Tercümanın temel görevi de nasıl ki kendisine bu
sıfatı sağlayan yabancı devlete hizmet olmuş ıse,
hakemin temel görevi de kendisine bu sıfatı veren
yabancı sermaye çevrelerinin yararlanm korumak
olacaktır. Ki uygulamada böyle olduğu görülmüştür.
Unutulmasın: Atatfirk'ün önderliğinde emperyaliz-
me karşı başlayan ulusal kurtuluş hareketinin en
önemli hedeflerinden biri imriyaz ve kapitülasyon-
lardan kurtulmak idi. Bu hedefe ulaşabilmek için
Lozan Konferansı 'nda verilen yurtsever mücadeley-
le, Sovyetler Birliği ile 16 Mart 1921 'de yapılan ant-
* laşmarun 7. madde hükmü (yurtseverleri saygı ile
anarak) Uluslararası Tahkimin sözcülüğünü yapan söz-
de ulusalcılara sunulur:"Kapitülasyon usulünün her
ülkenin ulusalgelişniesininözgürcesünneaveegemen-
Ukhaklan hatihıiivlekııllamlmagylıı hagriaynaAgmı
kabul ederek, Türkiye'de bu yöntem ile berhangi bir
bicimde iüşkili her türiü yetldlerin ve haklarm kul-
buuhnas geçersüvekakurılnuşsavar''.... Nereden...
Nereye...
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
ORHANERİNÇ
"Vak'a Çirfdn
Cereyan Etmiş..."
Salı sabahı aklıma Hüseyin Avni Şanda (1902
- 1971)düşüverdi.
"O da nereden çıktı? Kim düşürdû?" Diye sor-
masanız da anlatacağım.
Türkjye Gazeteciler Cemiyeti'nin köşesini dö-
nünce, çocukluğumdan beri tanıyıp saydığım bir
gazeteci ağabeyimle yüz yüze geliverdim. llk sö-
zü "Senin Ecevit'e kızdığın için öyle yazdığını söy-
lüyoriar" oldu.
Önce gençlere Şanda'yı tanrtayım. Araştırmacı
gazeteciliğin ekonomi dalındaki öncüsüydü. Ülke
ekonomisini ve insanını etkileyen önemli konular-
daki araştınmaları, Istanbul Ticaret Odası Dergi-
si'nin eski sayılannda, gençler için önemli kaynak-
lar olarak duruyor.
1941 yılında yayımladığı "Reaya ve Köylü" adli
kitabı ise hâlâ daha Mustafa Akdağ ve Ömer Lüt-
fî Barfcan gibi bilim devlerının yanında kaynak ki-
tap olma özelliğini koruyor.
lşte bu Hüseyin Avni Şanda, ahşap konakta üs-
tat Elrf Naci ile ressam Agop Arad'ın paylaştığı
odaya ara sıra konuk olurdu.
Ben de istihbarat şefiydim. Ekonomi böylesine
dallanıp budaklanmadığı için istihbarattaki bir ar-
kadaşımız, "deniz, Tekel, /Msafkonulannabakar-
dı. Şanda geldiğinde, hem üzerine gidilecek bir
konu varsa ögrenmek, hem de sohbetini dınlemek
için odanın konuklan arasına katılırdım. Şanda, ko-
nuşması sırasında bugün "Kimin eli kimin cebin-
de belli değil" cümlesiyle özetlenen çeşitli iş iliş-
kilerini de anlatırdı. Ancak konuşmasını her sefe-
rinde şöyle bağlardı: "Dedikoduyapmıyonız. Vak'a
çiridn cereyan etmiş, onu naklediyonız."
lşte bizim yazı da o hesap.
Ben köşe yazan değilim. Cumhuriyet'in gelene-
ğini, bu dönemde bana düştüğü için görevim ne-
deniyle sürdürüyorum. Görevlerimden biri de
1963'ten bu yana olan bölümüne yaşayarak tanık
olduğum yayın ilkelerine yöneltilen haksız suçla-
malar hakkında okurtanmıza bilgi sunmak.
Suçlamanın haksızlığı ve suçlayanın önemi ne-
deniyle yazılar kimi zaman "ağır ve şiddetli eleşti-
h" sınınna dayanıyor. O kadar.
Dönelim geçen haftanın gelişmelerine.
Sayın Ecevit, gece aradığı bır genel yayın yönet-
menine telefonda, "Benim devletçiliğim eskıden
beri zayıftır" diyerek örnekler vermiş.
Bu gereksinimi neden duymuş, doğrusu anlaya-
madım. Taradığım gazetelerde kendisini "Ekono-
mik devletçilikten caydı" diye eleştiren bir yazıya
da rastlamadım.
Umanm Sayın Ecevit'in aradığı gazeteci, tahkim
ödününe karşılık olarak bir hedef saptırma gaze-
• Arkası 6. Sayfada
oerinc@cumhuriy0tcom.tr
Jüpiter'e yolculuk 9,95 $
Aya seyahat, Mars'tan fotoğraflar, kara delikler ya da Dünya turu... Kısaca, her şey! İş Bankası müşterileri
artık internet dünyasına anında ulaşıyor. Hem de çok kolay, hızlı ve ekonomik bir yoldan: isbank.net.
Sınırsız 'internet' bağlantısı, üçretsiz e-mail ve en hızlı İnteraktif Bankacılık ayda yalnızca 9,95 $.
i s b a n k . n e t h a k k ı n d a a y r ı n t ı l ı b i l g i y i s u b e l e r i m i z d e n v e ( 0 3 1 2 ) 2 8 9 8 0 6 0 n u m a r a l ı t e l e f o n d a n a l a b i l i r s i n i z .
TÜRKİYE İŞ BANKASI