22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 1999 PAZAFİTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Banş ve Sevgi Törenleri... •rnıUlaŞ DİNÇER Hacıbektaş Derneği Başkan B üyükdüşünürHaaBektaş Cumhuriyet. Osmanlı'nın 600 yılı aşkın VfeH her yıl 16 Ağustos ta- bir süredir egemen olduğu topraklar üze- rihinde başlamak üzere üç rindeyaşarnageçrniştir. Çağdaşlaşmak, ça- gün boyunca Hacıbektaş il- ğın uygarlık düzeyine ulaşmak ilkesiyle çesinde adına düzenlenen yola çıkan Türkiye Cumhuriyeti'nin genç törenlerle anıhr. Hacı Bek- mimarian, Osmanlı'nınegemen kıldığıor- VeHheryıl 16 Ağustos ta- rihinde başlamak üzere üç gün boyunca Haabektaş il- çesinde adına düzenlenen törenlerle anılır. Hacı Bek- taş Veli Türbesfnin bulunduğu Hacıbek- taş ilçesi, sayısı her yıl giderek artan bir ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bu tarih- ler arasında, başta tûrbe olmak üzere kut- sal yerler ziyaret edilir, kurbanlar kesilir, aşurelerkaynatılır, sazlarçalımr, deyişler söylenir. semahlardönülür. Kuşkusuzbu- nunla yetinilmez. Hacı Bektaş Veli'nin çağlan aşan dûşüncesine koşut olarak kül- türel ve sanatsal etkinliklere de yer veri- lir. Yerlı ve yabancı bilim adamlan panel- lerde bildirilerini sunarlar, açık ve kapa- lı mekânlarda tiyatro gösterileri yapılır, sa- natçılar-yazarlar imza günlerinde ve söy- leşilerde halkla bütunleşirler; resim. fo- toğraf. karikatür sergileri düzenlenir.On yıldan bu yana etkinliklere uluslararası bir içerik de kazandınlmaya çahşılmak- tadır. llk kez bu yıl. Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Banş Ödülü'nün, Rus asıllı Fransız Türkbilim uzmanı Prof. Dr. lre- ne MetikofTa verilmesiyle anma törenle- rine uluslararası boyut kazandınlmasın- da önemli bir adım atılmış oldu. Anlam ve içerik bakımından çeşitlilik ve zenginlik gösteren ve her yıl daha faz- la artan bir ilgiyle izlenen bu etkinlikle- rin anlam ve önemi nedir? Neden 16 Ağus- toslar?.. Cumhuriyet ve Aleviier 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen taçağ kurum ve kurallannı ortadan kaldır- mak, yerine çağdaş kurum ve kurallan egemen kılmak için hemen kollan sıva- dılar. Türk Medeni Kanunu, Eğitim Bir- liği Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ce- za Kanunu gibi düzenlemelerle çağdaş hukuk sistemine geçildi. "Türkiye devle- tinin cfini tslsundır" maddesi anayasadan çıkartılarak laiklik ve çağdaşlık yönünde yaşamsal bir adım atıldı. Osmanlı'nın egemen kıldığı tüm çağ- dışı siyasal, sosyal, hukuksal düzenleme- ler ve uygulamalann yerini birer birer çağdaş düzenlemeler ve uygulamalar al- maya başladı. Bunlann her bıri başlı ba- şına birer devrimdir. Bu devrimci düzen- lemeler içerisinde biri vardı ki, bu düzen- leme Alevi - Bektaşi toplumunu çok ya- kından ilgilendiriyordu: Tekke ve Zaviye- lerin Kapablması ve Bazı Unvanlann Kul- lanılmamasına Dair Kanun. Alevi-Bekta- şi toplumu bu düzenleme sonunda gele- neksel ibadet yerinden olmuştu. Tekkesi kapatılmıştı. Kapatılan bu yerlerden en önemlisi, Bektaşi tekkelerinin ruhani merkezi nite- liğindeki (Serçeşme) Hacı Bektaş Veli Türbesi'nin de içerisinde olduğu Hacı Bektaş Veli Tekkesi idi. Oysa Kurtuluş Sa- vaşı'na maddi ve manevi olarak en büyük desteği Alevi-Bektaşi toplumu vermişti. Kurtuluş Savaşı'nin altyapısını oluşturmak amacıyla, Mustafa Kemal Paşa, 19 Ma- yıs 1919 tarihinde Samsun'dan başlattı- ğı, 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara'da bi- tirdiği uzunyürüyüşün 22 Aralık 1919 ta- rihli ayağında Hacıbektaş kasabasına da uğramış, 22-23 Aralık 1919 tarihinde bu- rada bir gece konaklamıştı. Bu ziyaret sı- rasında Çefebi CemaJertin Efendi ve Tek- ke Postnişini (Dedebaba) Salih Niyazi Efendi ile görüşmüş, onlann Kurtuluş Sa- vaşı'na tam desteğini almıştı. Aln yüz yıl- lık Osmanlı egemenliği sırasında büyük kıyımlara ve baskılara maruz kalan Ale- vi-Bektaşi toplumunun liderleri, eşitlik- ten, çağdaşlıktan, ulusallıktan, banştan bahseden Mustafa Kemal Paşa'yı "labk değiştiripyenidenyaşamadönen Hünkâr (Haa Bektaş\feH)olarakdeğeriendinniş- lerdir. Mustafa Kemal Paşa'nın, bu ziya- reti araanda Cemalettin Efendi ile yapö- ğı özd görüşmede, Kurtuluş SavaşTrun utkuytasoauçlanmasından sonra cumhu- nvetkunnadüşüncesmdeoUuğımulkkez burada açıklacnğı tarihsd bir gerçektir. Çünkü o, Alevi-Bektaşi toplumunua, or- todoksinananegemenolduğuOsnanhyö- netimi ik oiaa derin çeüştdimi çok i\i de- ğeriendinnişti''YüriibreHEirPaşâ/Se- nin de cartan kınkr/Güvendiğin padişa- hm/OdabB-gimdevriiir"(PirSultanAb- dal) dızeleri, onlann yüzlerce yıllık özle- mini dile getirmekteydi. Alevi-Bektaşi toplumunun tüm desteğini alan Mustafa Kemal Paşa, 23 Nisan 1922 tarihinde ku- rulan ilk Meclis'e Cemalettin Efendi'nin Kırşehir milletvekili olarak katılmasını ve Meclis başkanı vekilliğine seçilmesi- ni sağlamıştı. llk bakışta, cumhuriyetin kunılması- nm ardından tekkesini, babasını. dedeba- basını, dedesini kaybeden Alevi-Bektaşi toplumunun bu olaya tepki göstermesi veya en azından kırgınlık göstermesi ge- reİcirdi, diye düşünülebilir. Hayır. Alevi- Bektaşi topluluğu uygulamayı kendileri için bir sorun olarak görmediİderi gibi bu uygulamayı, cumhuriyetin tüm kurum ve kurallanyla yerine oturması yolunda ile- riye dönük bir adım olarak görmüştür. Çünkü, devrim yasalannı çıkaran Büyük Millet Meclisi onun yüzlerce yıllık özle- mine ve gereksinimlerine yanıt vermek- teydi. Artık onun tekkesi orasıydı. Haa Bektaş Veli XIII. yüzyılda bir derviş Horasan'dan yola çıkar ve yedi haneli Sulucakarahö- yük (bugünkü Hacıbektaş) köyüne yer- leşir. Ortaçağın tüm acımasızlığı, yoksul- luk, esirlik; savaşlar, yağmalar, kıyımlar, dinsel baskılar her yerde egemen. Bu bu- lanık ve korku dolu ortamda Sulucakara- höyük'teki dervişten bir ses yükselir: -Arabul. - Kadınlan okutunuz. - tncinsen de incitme. - Eline. diline, beline sahip ol. - Arifler hem andır hem antıcı. - tnsanın cemali sözûnün güzelliğidir. - Nefeine agır geleni kimseye tatbik et- me. - Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayı- nız. - Bilimden gidilmeyen yolun sonu ka- ranlıktır. - Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu. - Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız. - Keramet nardadır sacda değildir / Ke- ramet baştadır tacda değildir / Her ne arar isen kendinde ara / Kudüs'te, Mekke'de, Hac 'da değildir. Bu sese tüm Anadolu in- sanı kulak verdi. Türküyle, Rumuyla, Er- menisiyle, Müslümanıyla, Hıristiyanryla. Mevcut yönetsel ve dinsel sistemin mut- lu edemediği, gereksinimini karşılamadı- ğı, baskı altında tutulan yoksul Anadolu insanı onun çevresinde bır sevgi çembe- ri oluşturdu. Bu derviş, şimdilerde kendi adıyla anılan Hacıbektaş ılçesinde yat- maktadır. Ona yakın olmak. emın "riya- onı ve nefesuu" arkasında duymak iste- yen insanlann yoğun çabalan sonucu Ba- kanlar Kurulu karan ile Hacı Bektaş Ve- li Türbesi'nin müze olarak açılmasına izin verilmiş ve türbe 16 Ağustos 1963 ta- rihinde ziyaretlere açılmıştır. Soouç:İnsanı en yüce değer olarak gö- ren, sevgi ve hoşgörüyü savunan, düşün- celeriyle çağlan aşan ve insanlık var ol- dukçadüşünceleriyle yaşayacak olan Ha- cı Bektaş Veli adına ilk anma törenı, açı- hştarihinden 1 yıl sonra, 16 Ağustos 1964 tarihinde düzenlendi. Daha sonraki yıllar- da tüm baskılar ve engellemelere karşın her yıl 16 Ağustos tarihinde düzenli ola- rak gerçekleştirilen anma törenleri gele- neksel hale geldi. Günümüzde yeni dünya düzeni olarak adlandınlmakta olan emperyalizmin ge- liştirmeye çalıştığı dinsel yobazlığa ve kafatasçılığa karşın, Hacıbektaş ilçesinin meydanlannda, salonlannda, parklann- da sevgi, hoşgörü ve banş mesajlan yine yükselecek mikrofonlardan. Günümüz- de daha çok anlam kazanan bu değerleri, alçakgönüllü bir Anadolu kasabası olan Hacıbektaş'ta yaşatrnak yolunda, 35 yıl ön- ce ilk adımı atanlar ve bu geleneğin sür- mesine katkıda bulunanlara duyulan gö- nül borcu sonsuzdur. 'Kapitülasyon <dan' Tahkim'e K apitülasyon: özellikle Osmanlı lm- paratorluğu'nda yabancı uyruklula- ra tek taraflı olarak verilen (bahşe- dilen) ya da antlaşmalarla verilen hak ve ayncalıklar (imtiyazlar). llk önce Venedik ve Cenevizliler, daha sonra 1569 kapitülasyonlan ile Fransa, Osmanlı- lardan önemli adli, ticari, mali ayncalıklar elde et- mişlerdir. 1838'de Ingiltere ile Osmanlı lmparatorluğu ara- sında imzalanan Baltalimanı Antlaşması'nı, öbür Avrupa devletleri ile yapılan antlaşmalar izledi. Bü- tün bu antlaşmalar yalnaca bir ticaret antlaşması ol- mayıp. aynı zamanda kapitülasyon antlaşması nıte- liğinde ıdi. Kapitülasyonlar, Avrupa devletlerinin merkantilist siyasetlerinin bir aracı durumuna geldi. Birbirleriy- le rekabet eden Avrupa devletleri, kapitülasyonlar yo- lu ile ayncalık elde etme yanşına girdiler ve Osman- lı devleti giderek yalnızca hammadde dışsatımı ya- pan bir pazar durumuna geldi. 19. yy'da sanayi dev- rimı ve emperyalizm sonucu yabancı tüccarlar, Os- manlı tmparatorluğu'nun açık kapılanndan daha çok mal getinr duruma geldıler; yabancı elçi ve konso- loslar kapitülasyonlan kendi yararlanna kullanmak için ülkenin içişlerine daha çok kanşmaya basladı- lar; Osmanlı lmparatorluğu. yabancı tüccarlann sı- nırsız ticaret yapmalan için serbest bir pazar oldu; ıstedıklerini alıyor, her işe girebiliyor, lımandan li- mana gemi işletebiliyor ve bütün kazanç kaynakla- nnı ele geçiriyorlardı. Buna karşın bütün vergılerden bağışıktılar ve hukuksal denetimden uzak bulunuyor- lardı. Öte yandan kapitülasyonlar, devleti serbest bir maliye politikası ızleyemez duruma düşürdû. Dev- letin gelir kaynaklan kapitülasyonlarla bağlanmış olduğu için ortaya çıkan mali sıkmtılan gıdermek ama- cıyla 1854'te başlayan dış borçlanmayı mali iflas iz- ledi; dış borçlar ödenemez duruma geldi. 1881 'de "D8- yunu Umunnye" yönetimi kurularak devletin bazı ge- lırkaynaklannın işletilmesı (tütun rejisi) yabancılar- dan oluşan bir kurula bırakıldı. Yabana sermaye, devleti borçlandırmaktan başka, bir ayncahk şeklinde kamu işletmelenni de ele ge- çirdi. Demiryolu, nhüm, tramvay, elektnk, tünel, te- lefon, havagazı gibi alanlarda özel girişimler kurdu. Madencılik. bankacılık, sigortacılık gibi alanlarda da büyük şirketler kurdular. Yatınlan sermaye Tür- kiye'nin çıkarlanndan çok kendi kararlan için kul- lanılıyordu. Kapitülasyon antlaşmasının başlıca özelligi ya- bancı devlet uyruğunda ya da bir yabancı devletin hi- mayesinde Türkiye'de oturanlara adli, ticari, idari ayncalıklar ve bağışıklıklar tanınmasıydı. Aynı dev- letin uyruğu yabancılar, kendi konsoloslannın uygu- layacağı kendi ülkelerinin kanunlanna bağlıydılar. Ya- bancı iki devlet uyruğu arasındaki uyuşmazlıklann çözülmesi de yabancılara bırakılmıştı. Taraflardan bi- ri Osmanlı uyruğu olduğu durumunda Osmanlı mah- kemeleri, yabancı konsolosluğun birtercümanının ha- zır bulundurulması koşuluyla yetkiliydi. Yabancılara tanınan ayncalıklar, zamanla Osman- lı uyruklu, Ermenı, Yahudı, Rumlaradatanındı. Bun- lar ellerine birer "himaye vesikast" geçirerek çeşıtli devletlerin koruyuculuğu altına giriyor, yabancı gi- bi kapitülasyonlann sağladığı ayncalıklardanyarar- lanıyorlardı. Avrupa elçiliklerinin imtiyazlan, hizmet- lerine aldıklan gaynmüslim Osmanlı uyruklanru ge- nişletmelenyle oluşan bu himaye sisteminın tohum- lan, 1675'te lngiltere'ye, 1718'de Avusturya'ya ve- rilen kapitülasyonlarla atılmıştı. 1740'taki Fransız kapitülasyonlan bu tohumlann yeşermesini sağladı. Fransa, bu kapitülasyonun ver- diği imtiyazlarla hizmetinde bulundurduğu Osman- lı uyruğu gaynmüslimlerin ve Katolik mezhebine geçenlerin vergiden bağışık tutulması hakkını elde etti. 1774 Küçuk Kaynarca Antlaşması ile Ortodoks mezhebinde bulunan Osmanlı uyruklannın koninma- sı hakkı da Rusya'ya verildi. Din temeline dayalı bu hukuksal himayenin siyasal ve ekonomik önemini kav- rayan öteki devletler de çeşitli topluluklan himaye- lenne aldılar. Kapitülasyonlarla yabancı elçilere ta- nınan yerli gayri müslimlerden tercüman kullanma hakkı genişletilerek konsoloslara da verildi. lşte, ge- rek kapitülasyonlar. gerekse tercümankk günümüz- de hükiimet tarafindan anayasada yapılacak değışik- likle, kamusal alanda yatınm yapacak şirketlerle do- ğacak anlaşmazlıklarda Danıştay'ın değil. yabanca hakemlerin karar vermesi anlamına gelen Uluslara- rası Tahkimino dönemde uygulanmasından başka bir şey değildir. Çünkü kapitülasyonun da tahkimin de asıl amacı, hukuksal, mali ve ıdan ayncalıklar elde etmektir. Tercümanın temel görevi de nasıl ki kendisine bu sıfatı sağlayan yabancı devlete hizmet olmuş ıse, hakemin temel görevi de kendisine bu sıfatı veren yabancı sermaye çevrelerinin yararlanm korumak olacaktır. Ki uygulamada böyle olduğu görülmüştür. Unutulmasın: Atatfirk'ün önderliğinde emperyaliz- me karşı başlayan ulusal kurtuluş hareketinin en önemli hedeflerinden biri imriyaz ve kapitülasyon- lardan kurtulmak idi. Bu hedefe ulaşabilmek için Lozan Konferansı 'nda verilen yurtsever mücadeley- le, Sovyetler Birliği ile 16 Mart 1921 'de yapılan ant- * laşmarun 7. madde hükmü (yurtseverleri saygı ile anarak) Uluslararası Tahkimin sözcülüğünü yapan söz- de ulusalcılara sunulur:"Kapitülasyon usulünün her ülkenin ulusalgelişniesininözgürcesünneaveegemen- Ukhaklan hatihıiivlekııllamlmagylıı hagriaynaAgmı kabul ederek, Türkiye'de bu yöntem ile berhangi bir bicimde iüşkili her türiü yetldlerin ve haklarm kul- buuhnas geçersüvekakurılnuşsavar''.... Nereden... Nereye... CUMHURİYET'TEN OKURLARA ORHANERİNÇ "Vak'a Çirfdn Cereyan Etmiş..." Salı sabahı aklıma Hüseyin Avni Şanda (1902 - 1971)düşüverdi. "O da nereden çıktı? Kim düşürdû?" Diye sor- masanız da anlatacağım. Türkjye Gazeteciler Cemiyeti'nin köşesini dö- nünce, çocukluğumdan beri tanıyıp saydığım bir gazeteci ağabeyimle yüz yüze geliverdim. llk sö- zü "Senin Ecevit'e kızdığın için öyle yazdığını söy- lüyoriar" oldu. Önce gençlere Şanda'yı tanrtayım. Araştırmacı gazeteciliğin ekonomi dalındaki öncüsüydü. Ülke ekonomisini ve insanını etkileyen önemli konular- daki araştınmaları, Istanbul Ticaret Odası Dergi- si'nin eski sayılannda, gençler için önemli kaynak- lar olarak duruyor. 1941 yılında yayımladığı "Reaya ve Köylü" adli kitabı ise hâlâ daha Mustafa Akdağ ve Ömer Lüt- fî Barfcan gibi bilim devlerının yanında kaynak ki- tap olma özelliğini koruyor. lşte bu Hüseyin Avni Şanda, ahşap konakta üs- tat Elrf Naci ile ressam Agop Arad'ın paylaştığı odaya ara sıra konuk olurdu. Ben de istihbarat şefiydim. Ekonomi böylesine dallanıp budaklanmadığı için istihbarattaki bir ar- kadaşımız, "deniz, Tekel, /Msafkonulannabakar- dı. Şanda geldiğinde, hem üzerine gidilecek bir konu varsa ögrenmek, hem de sohbetini dınlemek için odanın konuklan arasına katılırdım. Şanda, ko- nuşması sırasında bugün "Kimin eli kimin cebin- de belli değil" cümlesiyle özetlenen çeşitli iş iliş- kilerini de anlatırdı. Ancak konuşmasını her sefe- rinde şöyle bağlardı: "Dedikoduyapmıyonız. Vak'a çiridn cereyan etmiş, onu naklediyonız." lşte bizim yazı da o hesap. Ben köşe yazan değilim. Cumhuriyet'in gelene- ğini, bu dönemde bana düştüğü için görevim ne- deniyle sürdürüyorum. Görevlerimden biri de 1963'ten bu yana olan bölümüne yaşayarak tanık olduğum yayın ilkelerine yöneltilen haksız suçla- malar hakkında okurtanmıza bilgi sunmak. Suçlamanın haksızlığı ve suçlayanın önemi ne- deniyle yazılar kimi zaman "ağır ve şiddetli eleşti- h" sınınna dayanıyor. O kadar. Dönelim geçen haftanın gelişmelerine. Sayın Ecevit, gece aradığı bır genel yayın yönet- menine telefonda, "Benim devletçiliğim eskıden beri zayıftır" diyerek örnekler vermiş. Bu gereksinimi neden duymuş, doğrusu anlaya- madım. Taradığım gazetelerde kendisini "Ekono- mik devletçilikten caydı" diye eleştiren bir yazıya da rastlamadım. Umanm Sayın Ecevit'in aradığı gazeteci, tahkim ödününe karşılık olarak bir hedef saptırma gaze- • Arkası 6. Sayfada oerinc@cumhuriy0tcom.tr Jüpiter'e yolculuk 9,95 $ Aya seyahat, Mars'tan fotoğraflar, kara delikler ya da Dünya turu... Kısaca, her şey! İş Bankası müşterileri artık internet dünyasına anında ulaşıyor. Hem de çok kolay, hızlı ve ekonomik bir yoldan: isbank.net. Sınırsız 'internet' bağlantısı, üçretsiz e-mail ve en hızlı İnteraktif Bankacılık ayda yalnızca 9,95 $. i s b a n k . n e t h a k k ı n d a a y r ı n t ı l ı b i l g i y i s u b e l e r i m i z d e n v e ( 0 3 1 2 ) 2 8 9 8 0 6 0 n u m a r a l ı t e l e f o n d a n a l a b i l i r s i n i z . TÜRKİYE İŞ BANKASI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear