25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 AĞUSTOS 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JvLJI-iJ. L J K kurtur@cumhuriyet.com.tr 13 Ünlü yazann dostlanna 76. doğum günü nedeniyle kaleme aldığı son yazısı ve şiiri 'Abbas Ağa, hesabın t Kendi kaleminden otobiyografisi SERENCAM Anam ilaç yapmış düşürmek için Düşmemişjm. Bakın ki işte dostlar, O bile çok görmüş bana yaşamı Bu insan sinirienir, kızabilir, Ama alınyazısını kim bozabilir? Yîrmi bir Mart dokuz yüz yirmi üç Günlerden Nevruz Açrmşım dünyaya gözlerimi Rivayete göre çok ağiamışım Ondan mı neden bilmem ama, Tükenmez dertlerle ağır başım ••• Rivayete göre de susar gidermişim. Bakarmışım tavan boşluğuna kahverengi, alaca. Her ne ise; Toprağı elemişler, Kardeşim Mustafa'nın Kurtıriduğu kundağa beni belemişler. Böylece geçmiş üç yıl Anısız ve hayaisiz Öisem bile haberim olmazdı Ölmemişim. Sanınm mevsim yazdı Ufak tefek de olsa Anladım bir yerterde otduğumu... Köpek kovalardı, ağlardım Kedi tırmalardı yüzümü Bir 'anne' sözcüğü vardı dilimde O, köpeği degnekle azartar, Kediyi akiınca dışan ederdi kapıdan. Eveledik geveledik Yaşam avucumuzda cedeneli hedik.. Cennet, cehennem bilmezdi o günlerde, Kendimi de hiç mi hiç.. Bir bahçemiz vardı Ağaçlanndan Cennet ırmağı akardı. Dinleyen kim, irten kim? -Hadi, derdi yeniden anam, şu dutu da ye! nanim çalardım anama, Tırtıl gibi doldan bedenini göstermiş, Yeşil acısı dut tanelerine... Yıl 928 Eiimden tuttu anam Oumlupınar llkokulu'nda Teslim etti Mustafa'yı ve beni Mustafa Öğretmen'e Okul evimize Üç adımlık bir yol... Gittik, getdik Yıllan yudum yudum Tatlı şerbet ettik içimize. Bir Şubat sabahı Tann'm Gözyaşlanmı sel yaptı Benle ben olan anamı Kara topraklara eş, Bana da el yaptı O zaman on dörttû yaşım Hâlâ o acıyla Tıtrer içim, ağrır başım,.. Bir süre ağrılar içinde yüreğimi yudum Acdanmı yüreğime gömerek uyudum Sonra yaşamın gerçeği tuttu elimk "Anan öldü, Sen yaşayacaksın!" Bir kaş göz kırptım yaşama. Rahmetler dileyerek Dokuzuncu çocuğunu düşürürken, Otuz dört yaşında toprağa düşmüş anama. Yaşam içimizden sel gibi akıp gtdiyordu. Ve beynimize şamar şamar vurarak Hedef; Yaşamak, diyordu. Gün o gün, saat o saat imiş meğer... Şimdi aklımızın kapısını gelen döğer, giden döğer. Bugün değil bu tekmeieme On otuz, kırk yıl öncesi "Sorma gir hanı" olmuştu yûreğimiz. işimiz gücümüz insana dair. Insanlar içimizde bir kuş sesi... Abbas Sayar'ın, 21 Mart 1999'da 76. doğum günü nedeniyle kaleme aldığı son yazısı: Otuz dört yaşında ilaç yapıp doku- zuncu çocuğunu düşüren ve ardından zamanın sonsuzluğuna bir mezann top- rağı içinde eriyerek öyküsünü noktala- yan anamın bana akluıun erdiği günler- de söylediklerine göre. tam yetmiş beş yıl önce -beş dakika önce, beş dakika son- ra- belirttiğim saatte yeryüzüne "merha- ba" demişim. Şimdi, bir saattir yetmiş al- n yılımdan gün harcamaya başladım. Doğrusunu sorarsanız, bir otuz-kırk yaşlannda, yetmiş beş yıllık bir ömrü tahayyül bile edemezdim. "tşte geldik gkMyoruz" der, yaş konusunu noktalar- dım. Yetmiş beş yılımı noktaladığım şu saatte, "Yetmiş ara, yetmiş yedi, seksen" diye içimden mınltılar başladı. Ben de yaşamı yeniden ciddiye almaya başladım. Genel sağlıgımı tehdit eden bir an- zam yok. Ortadereceromatizma, orta de- rece mide gazı ve kış aylannda rutube- tin verdiği ağırlık... Rahat ev köşemiz- de bunlan da Bektaşi te\'ekkülümüz için- de hallediyoruz gibiyiz. On yıldır Ayva- lık'tayım ve bu on yılımı mutlu bir evli- liğin huzuru ve rahatıyla sürdürdüm. Da- ha önce geçmiş altmış beş yılımda böy- le bir dünyaya ulaşacağımı hayal bile et- mezdim. Bana bu güzel, olumlu, verim- li günleri yaşatan eşim Endere yaşam tarihimin huzurunda teşekkürlerimi su- nuyor, ismini saygıyla anıyorum. Genel deyimiyle dört başı mamur geçiyor gün- lerim. Ayvalık doğası harika! Elli metre önüm- de denız, adalar. koylar, koylar... Her bir yön- de doğanın büyük cezbesi...Balkonumda büyük bir bakış açısı. Batı'da, Midilli dağlannda gü- neşin kızıllıklar içinde kendini alıp gitmesi... Özetle her şey güzel, her şey... Eşim bilgisayarda anılanmı, şiirlerimi derli- yor. Ben kalem yerine firçayı yeğleyip şekiller- son yazısında geçmişin muhasebesini yapmıştL le, renklerlebircümbüştutturuyorum. Birzevk ki, bir huzur ki, bir güzel oluş İci deme gitsin... Bu aralık geçmişin muhasebesini yapıyo- rum sık sık. Geçmişteki bütün yanılgılanma rağ- men iyilik terazisi ağır basıyor. Ve kendi ken- dıme, "Abbas Ağa, hesabın temiz çılayor. Ala- cagın borcundan fazla" diye bir ses geliyor içimden. Bugüne kadar altısı şiir, dokuzu ro- man olmak üzere on beş kitabım yayımlandı. Ük romanım Yılkı An olmak üzere üst üs- te üç roman ödül aldı: Yılkı Atı-TRT Ro- man Ödülü, Çelo-TDK Roman Ödülü, Can Şenliği-Madarah Roman Ödülü. Başta Kültür Bakanhğı'nın ve Türki- ye Yazarlar Sendikası'nın plaketi olmak üzere çeşitli kuruluşlardan ona yakın pla- ket aldım. Aynca Türkiye Edebiyatçılar Derneği tarafindan venlen Altın Madal- ya ve Onur ödülü sahibiyim. Işin tadı sona kaldı. 70-80 yıllan ara- sı gösterdiğim sanatsal başan, ansiklope- dilerin de gözünden kaçmamış; aşağı yu- kan bütün ansiklopediler Abbas Sayar adına sütunlannda yer vermişlerdir: ''Ab- bas Sayar 1923'te Yozgat'ta doğdu_" Be- nim için şehrimi ansiklopedilere geçirmek tarif edemeyeceğim bir mutluluk... En son "Ana Britannica" ansıklopedisinin on dokuzuncu cıldınde bize aynlan geniş bölüm de yine yukandaki aynı tümcey- le başlar. Sevgıli okuyucu, Yozgath yetıştirdiği evladının değer ve pahasmı bilmez. Şa- irmiş, romancıymış, ressammış, müzis- yenmiş... hiç umurunatakmaz... Benim- ki gibi onlarca ve onlarca Yozgat'ın ye- tiştirdiği değerler başka insan pazarla- nnda rağbet gördüler. Bu duruma Yoz- gat'ın geçmiş tarihi sebep oluyor. Her yeni kuşak da eski kuşağın ayak izinde gitmekten rahatsızlık duymuyor. Altmış- yetmiş bin nüfuslu bir il merkezinde bir piyanonun olmayışı, bir kenıanın olma- ması hiç kimseyi rahatsız etmiyor. Üni- versite görmüşlerin. Yozgat'a dönenlerin hiç- birinin de bu konuda bir rahatsızlık duydukla- nnı sanmıyorum. Otuz-kırk yıl çıkarttığım Bo- zok gazetesinde sık sık bu konuya değindim. Bir, valinin dikkatini çekmiş yazılanm. Vali Muhittin Keskin Bey piyano aldıracağını vaat etti. Onun da valiliği piyano alma gününü bek- lemedi. Şimdilik hoşçakalın!.. Avignon Festivali'nde 'Antoine Vitez'le Görüşme' sahnelendi 'Onu anımsatmakîstedim'Kültür Servisi- Avig- non Festivali'nde sah- nelenen 'AntoineVkezTe Görüşme'. gazeteci EmUe Copfermann'm 1981 yılında Vitez ile yaptığı konuşmalardan derlediğı "De Chaillot a ChaiHot" adlı kitabın- dan uyarlanmış bir oyun. Bu konuşmalar, Anto- ine Vrtez'üı tiyatro sana- tına getirdiği önerilen, Vitez'in, bu az sevilen aktörünün geçmişini, iş- sizlik günlerini içeriyor. Bu görüşmede Vitez, komünizm ve milliyet- çilik ile ilgili sorulan sı- kılmadan yanıtlıyor, Aragon'la ilişkisini ve dinle arasının bu kadar iyi ohnasının nedenleri- ni açıklıyor. Genelde özenli ve doğruluk kaygısı taşıyan sözleri. yaşam sanatıy- la ilgili kısımlarda daha da bir coşkulu oluyor. Ve bu gösteri. Antoine Vitez'in tiyatro üzerine yazdıklannın okunma- sıyla tamamlanıyor. Eleştirmen ve yazar Jean Pierre Leonardi. Antoine Vitez'in tiyat- ro alanında da, düşünce alanında da fazla hatır- lanmadığını söylüyor. Onun zamanında. sahneye koyduğu oyun- lann hepsinin, yorumla- nnın, tavırlannın tartış- ma konusu olduğunu ve yaşadığı dönemde toplum için manevi bir motor iş- levi gördüğünü belirtiyor. Şu anda onunla ilgili çok fazla bir şey hatırlanmamasını ise popüler tiyatro- nun ön plana çıkmasına bağhyor: "Bu paslanmayla her şey değerini yitirmeye başladı." Vitez'in öğrencileri ve ortaklan olan Daniel So- X-#aniel Soulier tarafindan sahneye konulan ve Vitez'in yaşamına ve tiyatroya dair anlattıklannı içeren 'Antoine Vitez'le Görüşme' adlı oyun, unutulmaya yüz tutmuş bu tiyatrocunun zekâsmın parlak ateşini Avignon'da yeniden canlandırdı. uüer ve Jean Claud Du- randbu kitaptan yola çı- karak. Vitez'in zekâsı- nın parlak ateşini yeni- den canlandınyoriaı; An- toine Vitez'i canlandı- ran oyuncunun sahnede- ki hareketlerinin seyir- ciyi de oyunun içine kat- tığını belirten Leonardi, Vitez'in tiyatroyla olan ilişkisini anlatarak de- \ am ediyor: "Onun için tiyatro mükemmel bir bilinç aracıydı. Tarihin sahneye tam olarak ak- tanlması mümkün de- ğfl. Ama yararh birkaç şe- yin aydınhğa çıkanlma- sı gibi bir işleve sahip ota- bifir." Vitez'in oyunlannda- ki yoğun lirizm, büyük başan lar kazanmasının nedenlerinden biriydi. Bu oyunu sahneye ko- yan Vitez'in öğrencisi Daniel Soulier, onunla nasıl tanıştıgını, dostluk- lannı ve bu oyunu ha- zırlarken içine düştüğü ikilemi, Vitez'i çok öz- lediğini söyleyerek anlat- maya başlıyor: "Onn haüriatmakis- tedîm \e eğer tiyatronun devrimci bir rol oynava- cağına inanmasavdım başka bir şey yapardım. VTtez'le 1975 yılında, ko- münist parti ve benim o sıralar beraber çaltştn ğım Mehmet Ulusoy ara- cınğryla tamşüm. Ani ve güçlü bir dostluk kuruldu. Onunla birlikte oyuncu- luk meslcğini \e rejisöıiüğü öğrendim. Oyunu hazır- larken kendimi huzursuz hissettiğnn bir nokta var- dı. Görüşmeleri yaptığj andan ölümüne kadar geçen sürede, Vhez komünizmle ilgili görüşlerini tamamen değiştirmişti."' Leyla Gencer Şan Yanşması'nın jürisi yine önemli isimlerden oluşuyor Genç şancdar için büyük bir firsat Adma üçüncü kez şan yanşması düzenleniyor. Kültür Servisi - "3. Yapı Kredi Uluslararası Leyla Gencer Şan Yanşması" 29 Ağustos-4 Eylül günleri arasında Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleşecek. Kuruluşundan bu yana kültür ve sanat alanında önemli etkinliklere imza atan Yapı Kredi. dünyaca ünlü sopranomuz Leyla Gencer'e teşekkür simgesi olarak ilk kez 1995'te düzenlemişti yanşmayı. tkincisi 1997 yılında yapılan yanşma, geleceğin sanatçılannın ulusal ve uluslararası alanda isimlerini duyurabilecekleri bir zemin yaratmayı hedefliyor. Bu yılki Leyla Gencer Şan Yanşmasf nın organizasyonunu yine Aydın Gün üstleniyor. Sekreterliğinı Georges Canet'nin yürüttüğü yanşmada Roberto Negri de piyanosuyla yanşmacılara eşlik edecek. Yanşmanm seçici kurulunda bu yıl da geçen yıllarda olduğu gibi Leyla Gencer'in yanı sıra Avrupa'da klasik müziğin şalterini elinde tutan pek çok önemli isim yer alıyor. Başkanlığını La Scala Operası Genel Müdürü Dr. Carlo Fonta'nın yaptığı seçici kurulun üyeleri şu isimlerden oluşuyor: Aydın Gün, Fransa Toulouse Operası'nın Intendantı Nicolas Joel, Fransa'da yayımlanan Opera International dergisinin Redaktör Şefi Sergio Segaüni. Köln Operası Sanat Yönetmeni Karen Stone, Italya Camunale Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Gianni Tangucci ve ltalyan Sanat Yönetmeni Vincenzo de VTvo. Leyla Gencer Şan Yarışmasf nın kayıtlan 28 Ağustos Cumartesi günü 16.00-18.00 saatleri arasında yapılacak. Yanşmacılar ertesi gün 10.00-18.30 saatleri arasında da elemeler için provaya katılacaklar. 30 ve 31 Ağustos günleri yanşmanın elemeleri gerçekleşecek. Elemelerden geçen yanşmacılar 1 Eylül Çarşamba günü 11.00-18.30 saatleri arasında yan final için provalannı yapacaklar. 2 Eylül Perşembe günü saat 18.00'denitibaren gerçekleşecek yan final öncesinde 10.00-14.00 saatleri arasında yine prova var. 3 Eylül Cuma gûnü saat 11.00'de finalin provalan başlayacak ve ertesi gün de (4 Eylül) saat 10.00'dan 14.00'e kadar sürecek provalar. Final ve ödül töreni ise aynı günün akşamı saat 18.00'de gerçekleşecek. 6 Eylül Pazartesi saat 20.30'da, yanşma sonunda dereceye giren genç şancılann katılacaklan bir gala düzenlenecek. Galanın bir gün öncesinde 17.00- 20.00 saatlerinde orkestranm da katılacağı bir genel prova yapılacak. Gala günü de 10.00-13.00 saatlerinde prova yinelenecek. Şan yanşmasıyla ilgili aynntılı bilgi almak isteyenler (0 212) 280 65 55'ten 7607'yi arayabilirler. BUAgAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Can Yücel Yalnız Bırakmayacak BizL "Kovalamayın beni yatağa Hiç uykum yok Daha lafınıza kanşacağım Ortalığı dağıtacağım Televizyonu kapatacağım Ayçiçeği resmi yapacağım daha Baş parmağıma şiir okuyacağım.." Gitmeden önce okuduğumuz dizelerte veda et- ti bize Can. Ne zamandır, geldim gidiyorum hava- sına girmesi içimizi burkuyordu zaten. "Neylersin ölüm herkesin başında " dizesiyle ev- rensel gidişata boyun eğer görünen Cahit Srtkı Ta- rancı, aynı yıllar "Yaşadığım iyi kötü günleri - De- ğişmem hiçbir cennet masalına " dıyerek insanog- lunun yaşama tutkusunu bilgeliğe dönüştürmemiş miydi.. Bizim loncanın ustaları Derviş Yunus gibi "Ka- lanlara selam olsun.." deseler bile kopanlıp götü- rülmedikterini bilirleraramızdan. Yüzyıllargeçer, ba- şımız sıkıştıkça, yaratılan toplumun aykın güçleri karşısındaki tavırlanmızı belirleyen silinmez güç kaynaklan olur çünkü. Görece bir yalnızlık, onlarsız kalan günlerimiz- deki yalnızlığımız. Baksanıza, kendisinden sonra gelen kaç kuşa- ğın belleğinde yer aidı Can Yücerin şiirleri. Düşüncenin öfkeye dönüştüğü yerde ne görü- yoruz? Can Yücel'in şiirini. Buramıza kadar gelen toplumsal sapmalar, kal- leşlikler, düzenbazlıklar, ayak oyunlan karşısında acıdan dilimiz damağımız kuruyunca hangi tepkiy- le içimiz açılıyor? Can Yücel şiiriyle. Dikkat edelim, özümsemenin, dayanamamanın, direncin, doğrulann siperinde uygarca küfürierle do- nandığı, son kırk yılın kendince yazdığı tarihini bı- raktı bize Can. Meclis'te yaşanan trajediyi izlerken birçoğumuz biraz Can Yücel olmadık mı? "Tahkim" aldatma- casının yasalaşmasına nasıl dayandığımıza şaştı- ğım o salı günü ve gecesinde... Neyzen Tevfık, Bakırköy Akıl Hastanesi'yle üf- lediği ney arasında gidip gelirken azala çoğala bi- rey olmasının keyfini çıkarıyorgibiydi yergilerinde. Toplumsal gidişatın en dışa vuran terslikleriydi gö- züne batan. Can'ın yergileri dışa vuran olumsuz- luklann temelindeki yapıdan soyutlanmaz. Bu ne- denle tepkiyi çoğu zaman lirizme dönüşmüş gö- rürüz. Kendisinin de nasibini aldığı bu dünyada mat- rak geçmeyle hüznün, alayla küfrün birlikte geliş- mesi bu yüzdendir belki. Yaşamı boyunca iki üç kez özeleştiri yapma zo- runluluğunu duyması da bu kişisel gel-git dalga- lanmalannın ağır basması nedeniyledir belki. Meyhaneyle parti toplantısı, açıkoturumla tele- vizyon konuşması farklı görünmemişti Can'a. Buluşlarını cigarasının dumanını üfler gibi hesa- ba kitaba, ölçüye vurmamasının kaynağı bu "hey hey"\\ kimlikte gizlenmiş olabilir. Ne var ki, yüzde yüz özgün, ama sözünü etti- ğim "buluş"\an şaircedenetime alarak zenginleş- tirdiği zamanlar unutulmaz dizelere imzasını atar Can. "Belkim bir kertenkeleydim Bir güzelin çirkiniydim Çirkinlerin en güzeli Yeşil koşsa güneşlerin gölgesi Ben en hızlı yeşiliydim Kurbağ yanşlannda annemin Çatal matal kaç çatallar kimbilir Bin dereden bir kendimi getirdim Haydan gelip huya giden bir huysuz Hey heyler içinde bir heydim." Biliyorum, bir daha rastlamak olası değil Can'a. Bereket versin eskimeyecek yaratılarıyla yalnız ty- rakmayacak bizi. | 'Güneşe Yolculuk' Avrupa Fılm Ödüiepi'ne aday adayı \ • Kültür Servisi - Yönetmenliğini Yeşim Ustaoğlu'nun yaptığı Güneşe Yolculuk, Avrupa Film Akademisi (European Film Academy - EFA)', tarafindan düzenlenen Avrupa Film Ödülleri 1999 (European Film Awards 1999) için aday adayı ; olarak seçildi. 30 filmden oluşan adaylar, Avrupa ; Film Akademisi Yönetün Kurulu tarafindan belirlendi. Seçilen filmler akademi üyelerine sunulacak ve 6 aday belirlenecek. Bu adaylar i yanşmadan dört hafta önce Kasım 1999'da açıklanacak. Güneşe Yolculuk aynca ağustos ayı içinde tngiltere'deki Edinburgh Film Festivali, Bosna'daki Saraybosna Film Festivali ve Kanada'daki Montreal Film Festivali'ne katılacak. tsviçre'de de gösterime giren filmin prömiyeri 13 Ağustos günü gerçekleşti. Türk opena sanatçıları Hırvatistan'a gidiyor • ANKARA (AA) - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü sanatçılanndan 7 kişilik bir ekip, Dubrovnik Yaz Festivali'ne katılmak için 1 Hırvatistan'agidecek. Hırvatistan ile Türkiye ı arasında gerçekleştirilen kültürel etkinlikler çerçevesinde festivale katılacak ekip, yann Türk bestecilerinin eserlerinin yanı sıra e\Tensel eserlerden oluşan bir program ile izleyicilerin karşısına çıkacak. Bu yıl 50. yıldönümü kutlanacak festivale Nilgün Akkerman (soprano), Şebnem Alkın (mezzo soprano). Ayhan Uştuk (tenor), Eralp Kıyıcı (bariton), Tuncay Kurtoğlu (bas) ve Fügen ', Serbest (piyanist) katılacak. ! CUMOK Tîyatro Kulübü amatör oyuncuları bekliyor • Kültür Servisi - CUMOK Tiyatro Kulübü' nün sekiz ay önce başlayan çalışmalan, Aziz Nesin'in ; 'Incir Çekirdeği' adlı öyküsünden Fügen Kıvılcım^r tarafindan uyarlanan oyunun provalanyla sürüyor. ! Önümüzdekı aylarda sahnelenmesi planlanan oyun için amatör oyunculara gereksinim duyan topluluk, tiyatro solumak isteyen, tiyatroyu seven, tiyatronun boş zamanlan değerlendirmek için bir araç olmadığını bilen herkesi katılıma davet ediyor. Aynntılı bilgi almak isteyenler 0216 334 98 64 ve 0532 583 37 97 numaralı telefonlardan Fügen Kıvılcımer'i arayabilirler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear