Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 AĞUSTOS 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Boğazlar'dan güvenli geçiş için öngörülen kulelerin inşa edilecek yerleri belirlendi
Radar sisteınmde ihale yanşıCENGİZ \TLDIRIM
tstanbul ve Çanakkale Boğazlan'nda
güvenli geçiş için radar sistemleri ku-
rularak petrol taşımacılığı için kıhf ha-
zırlanıyor. tstanbul 3 ve 1 No'lu Kültür
ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulla-
n "doğal ve mimari dokusu yasalaria
kesin koruma altına ahnmış ve bu ne-
denle inşaat > asağı da getirilmiş olan Bo-
ğazlar'da SİT alanı öngörünüm bölge-
sinde yasal gerekçeler açısından" radar
kulelennı "kabul edilemez" bulurken,
radar kulelerinin ihalesi için dev firma-
lar birbirleriyle yanşıyor.
Kamuoyunun ve çevTecilerin "Boğaz
petrol yolu olamaz" içerikli, birçok kez
gerçekleştirdikleri protesto eylemleri-
ne karşın; lstanbul Boğazı'nın 7 ayn
yerine radar kulelerinin kurulması, Bo-
ğaziçi'nden tanker geçişini meşru ve
devamlı kılacak girişim olarak değer-
lendiriliyor. Dev kulelerin herbiri, üze-
rine kurulacak radar sistemi ile birlikte
devlete 4 milyon dolara pazarlanacak.
Kuleler 30 metre yüksekliğinde inşa
edilecek. Radar kulelerinin inşa edil-
mesi için belirlenen yerler ve konumla-
n şöyle:
Üsküdar: Kıyıda Şemsipaşa Ca-
mii'nin yanı. Aynı zamanda tüp ge-
çit/metro yeraltı istasyonunun yeri.
Kandilli: Birinci derecede tarihi Edip
Efendi Yalısı bahçesi.
Kanlıca: Kanlıca ıskelesinin yanı.
Beykoz: Boğaza bakan Beykoz korusu.
Istinye: Müşir Fuat Paşa Yalısı'nın
yanına (Merkez Kontrol Binası)
Garipçe (Sanyer): Tarihi evlerin
önündeki kıyı kuşağına.
Rumelikavagı: Ormanlık yamaca.
Toplam 7 ayn yere kurulması öngö-
rülen 30 metre yüksekliğindeki radar
kuleleri ile güvenli geçiş amaçlamyor.
tstanbul 3 Numaralı Koruma Kurulu,
tstanbul Boğaziçi'nde kurulmak iste-
nen radar kuleleri ve tesislerine ılişkin
Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlı-
ğı 'nın başvurusu üzerine aldığı kararda;
"ulusal ve evrensel ölçekte korunması
gerekü bir dünya mirası niteliğindeki
Boğaziçi'nin petrol tankerlerine geçiş
yolu olamayacağınr vurguluyor. Kurul
karannda, Türkiye Cumhuriyeti hükü-
metlerinin de bu sorunu çözmek üzere
Hazar ve Kafkas petrollerinin Akde-
niz'e boru hattıyla taşınması yönünde
sürekli ve ciddi görüşmeler ve hazırlık-
lar içinde olduğu anımsatılarak, Boğa-
ziçi'nden tanker geçişini durdurma sü-
recini olumsuz yönde etkileyecek ve ge-
ciktirecek girişimlerin kurul tarafindan
sakıncalı bulundugu anlatılıyor.
Boğazlar'a kurulması öngörülen, an-
cak üç kez iptal edilen "Gemi Trafık
Yönetim ve Bilgi Sistemi" için yapım
ihalesine Hollanda, ABD, Fransa, Al-
manya'nın dev firmalan kanlıyor.
Edirne Koruma Kurulu'nun Çanak-
kale Boğaz'mdaki SÎT alanında yapıl-
mak istenen radar kulelerine onay ver-
mesi ise korumacılann tepkısine neden
oldu. Çanakkale Boğazı'nda kule dikil-
mesi planlanan yerlerin birinci derece
arkeolojik StT olduğuna dikkat çeken
uzmanlar, Edirne Koruma Kurulu'nun
buna onay vermesinin 2863 sayılı koru-
ma yasasına ve koruma yüksek kurul il-
ke kararlanna da aykın olduğunu belirt-
tiler.
Son 50 yılda 292
kaza olduMarmara Denizi ve Boğazlar'da son 50 yıl-
da 292 kaza meydana geldi. Bu kazalardan 40
kadan. çok sayıda yurttaşın ölümüne neden
olan büyûk kaza olarak nitelendirildi.
Son 50 yılda Marmara Denizi, tstanbul ve
Çanakkale boğazlannda meydana gelen önem-
li deniz kazalan şöyle:
- 14 Aralık 1960: Yugoslav tankeri Zoranic
ile Yunan tanken World Harmony Boğaz'da
çarpıştı, 20 kişi öldü.
- 15 Eylül 1964: Norveç bandıralı Norhom
adlı gemi, batık durumdaki Zoranic tankerine
çarptı. Binlerce ton akaryakıt denize yayıldı.
- 1 Mart 1966: Sovyet bandıralı Lutsk ve
Kransky çarpıştı. Binlerce ton petrol denize
yayıldı.
- 3 Temmuz 1966: Yeni Galatasaray motoru
kereste yüklü Aksaray motoru ile çarpıştı, 13
kişi öldü.
-18 Kasım 1966: Rumen Ploesti gemisi Be-
reket yolcu motorunu batırdı, 8 kişi öldü.
-1 Temmuz 1970: ltalyan bandıralı Ancona
kıyıya çarptı, bir bina çöktü ve 5 kişi öldü.
- 21 Nisan 1979: Rumen bandıralı Karpat ile
Türk Kefeli gemisi çarpıştı, 5 kişi öldü.
- 15 Kasım 1979: Yunan tankeri Evriali ile
Rumen bandıralı Independenta tankeri Hay-
darpaşa açıklannda çarpıştı. tnfılak eden Inde-
pendenta tankerinde 43 kişi öldü.
- 2 Nısan 1980: Yunan ve Sovyet bandıralı
iki tankerin çarpışmasında iki kişi öldü.
Öğretmenler
Yüksekliği30m.
olan kulenin
ma/ıyetı 3.5
milyon dolar,
radar ise
500 bin dolar
Koruma kurulu
ne diyor?- 24 Eylül 1985
Meltem hücumboru
ile Sovyet savaş ge-
misi çarpışt
Meltem battı ve 5
denizcimiz şehit
oldu.
- 29 Ekim
1988: Malta
bandıralı
tanker, Ga-
ziantep
tankeriyle
çarpıştı.
Bin ton
amonyak
Marmara'ya yayrldı.
- 14 Kasım 1991: Lübnan bandıralı koyun
yüklü Rabunion 18, Filipin bandırah Madon-
na Lili'yle çarpıştı. Rabunion, 22 bin koyunla
Boğaz'ın en dar yerinde battı.
- 14 Mart 1994: Nasia adh Rum bandıralı
tanker. Sea Broker adlı şileple Anadolu Kava-
ğı açıklannda çarpıştı 27 kişi öldü. Lodosun
çıkmasıyla lstanbul büyük bir felaketten kur-
tuldu.
-13 Şubat 1997: Tuzla'da Gemsan adlı özel
bir şirkete ait tersanede bakıma alınan Türki-
ye'nin en büyük gemisi TPAO tankerinde kay-
nak yapılırken meydana gelen yangında 2 it-
faiyecı öldü.
değerlendirmesinde; "ulusal ve evrensel öiçekte korun-
ması gerekli bir dünya mirası niteliğindeki Boğaziçi'nin
petrol tankerlerine geçiş yolu olamayacağmT anımsat-
h. Kurulun bu konudaki 17 Mart 1994 tarih ve 6466 sa-
yılı karannda özetle şunlar vurgulanıyor:
"Türkiye Cumhuriyeti hükümetieriııin de bu sorunu
çözmek üzere Hazar ve Kafkas petrollerinin Akdeniz'e
boru hatnj la taşınması yönünde sürekli ve ciddi görüş-
meler ve hazırtıklar içinde olmasının dikkate ahnması
gerekir. Bu nedenle Boğaziçi'nden tanker geçişini meş-
ru ve devamh kılacak girişimlerin yukardaki temel ko-
ruma ilkesiyle çeüşen yönü irdelenmelidir. Kültür Ba-
kanhğt Kültür veTabiatVarlıklannı KorumaGenel Mü-
dürlüğü'nün Kuruhımuzayazdıgı 16.4.1994günve 1095
sayıh Bakanhk jjöruşü \ aasında da Türkiye'nin de im-
J
l
toJ¥?İV&i
zası bulunan uluslararas koruma ve kültür sözleşmele-
rine göre Boğaziçi'nin petrol tankerlerine karşı korun-
masıyönündetüm ülkelerin de sorumluluğunun bulun-
dugu vurgulanmıştır. Bakanhk yazKindaki avnnüh bfl-
gi vedeğertendirmeler ışığında da Boğaziçi'nden tanker
geçişini durdurma sürecini olumsuz yönde etküevecek
ve geciktirecek girişimleri kurulumuzca sakuıcalı bu-
lunmaktadır. Kurula sunulan fotoğraflar üzerindeki si-
luet betgeleri incelendiğinde de her biri yaklaşık 30 met-
reyüksekh'kteki kulelerin ve teknikservis binalannın do-
ğal ve mimari dokusu yasalaria kesin koruma aluna
ahnmış ve bu nedenle yeni inşaat da getirilmiş Boğaziçi
SİT alanı öngörünüm belgesinde koruma ilkeleri ve ya-
sal gerekçeler açısından da kabul edilmesi mümkün de-
ğüdir. Son yıllarda gkkrek artan deniz kazalan da göz
önüne ahnarak Boğaziçi'nden tanker geçişinin alterna-
tif boru hatü projelerinin devreye girmesiyle tümüyle en-
geUenmesine kadar geçecek süre içinde kaza riskini azai-
üa ve güvenli geçişi sağlayıa önlenüer Boğaziçi dokusu-
na zarar vermeyecek ve tanker geçişini sürekli kümaya-
cak geçici yöntetnlerle ahnması daha doğrudur. Dolavv
sıyla bu tür yüksek ve büyük kule ve bina yapdaşması
gerektirmeyen üeriteknotojik sistemkr araşonlmah, kı-
lavuz kaptan kuDanunı düzenli ve zorunlu ounalıdır.
Kurulumuzun bu doğrultudaki görüşü Kültür Ba-
kanhğı tarafindan ilgüi ulusal kuruluşlaria birlikte
UNESCO, ICOMOS, LTVEP ve UIA gibi uluslararası
kurumlara. 163.1994 tarih ve 1095 sayılı Kültür ve Ta-
biat Varhklan Koruma Genel Müdüriüğü yazısındaki
değeriendirmelerle birlikte bir kez daha Uetilmesine
kararverildi."
Atanuıkır
eski
sistemle
yapûacak
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Milli Eğitim
Bakanı Metin Bostancıoğlu.
Devlet Memurian Sınavı'nın
yapıldığı dönemde öğretım
yılının başlamış olacağmı
belirterek, öğretmen
atamalannın eski sisteme
göre önceden yapılmasını
istedi. Milli Eğitim
Bakanhğı yetkilileri, konuya
Bakanlar Kurulu'nun olumlu
yaklaştrğını ve bu yönde
çıkacak karan beklediklerini
kaydettiler. Bakanlar
Kurulu'ndan onay
çıkmasmm ardından 35 bin
öğretmenin ataması eski
sisteme göre bilgisayar
kurasıyla
yapûacak. llköğretim ve orta
dereceli okullar 13 Eylül
Pazartesi günü açılacak,
Devlet Memurian Sınavı ise
17 Ekim 1999 tarihinde
yapûacak.
Uluslararası firmalann aynı ilaçlan yerli üretime göre iki kat pahalı sattıklan belirlendi
4
Ilaç tekefleri halkı kanchrıyor'
Gazi Paşa'ya saygısızhk sürüyor
Atatürk,27Ağustosl925'teKastamonu'da,eundekişapka-
sını göstererek. "Efendüerî Buna şemsiperli serpuş derVerî.."
demiş ve Şapka Devrimi'ni ilan ermişti tşte o dev rinıin ilan
edfldiği Turkocağı binası, şu an ayakta kalma çabası içinde,
ne kadar direneceği de meçhul. Çürümeye terk edilmiş ve
yıktlmak üzere. Kastamonu Valisi ve tnebolu Bekdiye Baş-
kanı'nın binayı kurtarmak için yapoklan girişnnlerden ne
yazık ki bugüne dek sonuç alinamamış. 1992'dc KüMr B&-
kanbgı" na devredilen ve kürrür merkezi olması için çauşma-
lar başlatüan binava, odenek yokluğu nedeniv le 1998 yüına
dek çhi bile çakılamanuş. Bina daha sonra beiediyeye dev-
redilmiş ve onanm işj de Milli Sarav lar Daire Başkanhğı'na
verümiş. Ancak ne betediye ne de Vlilli Sarav lar binaya ge-
reken özeni göstermiş.
lstanbul HaberSenisi- Uluslararası ilaç
tekellerinın yerli üretime oranla aynı ilaç-
lan iki katma varan farklarla daha pahalı
sattıklan belirtildi. Tekellerin şimdi de bü-
yük oranda eczacılann kurduğu koopera-
tiflerin denetiminde olan ilaç dağıtım ka-
nallannı ele geçirmek üzere kooperatifle-
re ilaç vermediklerî kaydedildi.
tstanbul Eczacı Odası Başkanı Erkan
Önsel. Eski SSK Genel MüdürüKemalKı-
hçdaroğlu ve lstanbul Tabip Odası Genel
Sekreteri KürşatYıknz dün Eczacılar Oda-
sı tstanbul Şubesi'nde bir basın toplantısı
düzenledi. tstanbul Eczacı Odası Başkanı
Erkan Önsel, 1990'lı yıllarda tstanbul Ec-
zacı Odası ile tstanbul Tabip Odası'nın et-
kin çabalanyla SSK'de "ucuzeşdeğerüaç''
karamamesi yayımlandığını ve bu uy gula-
ma sonunda 1994'te bir yılda 2.5 trilyon li-
ralık tasarruf sağlandığını anımsattı. Ucuz
eşdeğer ilaçlann yerli. pahalı eşdeğer ılaç-
lann ise yabancı olduğunu belirten Önsel.
"tlaçta iki kalite kabul edilemeyeceğine gö-
• tstanbul Eczacı Odası Başkanı Erkan Önsel, 199O'lı yıllarda
tstanbul Eczacı Odası ile lstanbul Tabip Odası'nın etkin çabalanyla
SSK'de "ucuz eşdeğer ilaç" kararnamesi yayımlandığını ve bu
uygulama sonunda 1994'te bir yılda 2.5 trilyon liralık tasarruf
sağlandığını anımsattı.
re çarpKi boyutlardaki fiyat farklaru ya- amacıyla 1700 eczacının imza verdiğini ve
bancı ilaç tekelkrinin davatmasıv la açıkla-
nabilir" dedi. Tekellerin ilaç pazanndaki
hâkımiyetlerini daha da pekiştirmek için
şimdi de Türkiye'deki ilaç dağıtım kanal-
lanna da girme çabası içinde olduklannı
ifade eden Önsel, şunlan söyledi:
"Bu son derece tehlikeH bir vöneliştir. Bu-
günlerdeyaşadığınuz çarpıcı bir uygulama
da uluslararası bir ilaç tekeli olan Pfizer'in
eczacı kooperatiflerine ilaç vermeme olgu-
sudur. Kooperatinerin birleşme karan aşa-
masmdayken sergilenen bu tavnn amacı,
kooperatiflerimizin pazarpayını küçültmek
ve giderek ortadan kaldırnıaktır. Bütün bu
senaryolar boşaçıkarılacaktırr Onsel. Pfi-
zer'in bu uygulamasını protesto etmek
bunlann şirketin ABD'deki genel merkezi-
ne gönderileceğini söyledi. tstanbul Tabip
Odası Genel Sekreteri KürşatYıkhzda son
yıllarda tıbbi cihaz ve ilaçlara yapılan har-
camalarda büyük bir savurganlık olduğu-
nu, bununen somut göstergesinin de 1990-
96 arasında SSK'nin tutarlı politikalarla
yaptığı harcamalar sabit kalıp toplam har-
camaîar içindeki payı sürekli düşerken, ge-
nel harcamalann iki katına çıktığını söyle-
di. 1990'da 1.2 milyar dolar olan toplam
harcamanın, 1996'da 2.3 milyar dolara
yükseldiğine dikkat çeken Yıldız,
"SSK'nin kişi başına en az hareamavı yap-
masının nedenu kurumun kendi tedâvi hiz-
mederinikendisininorganizeetmesidir. Ba-
n 3açlankendfei ürettiğigibi,flaçpiyasasın-
dan uygun koşuDarda ilaç alabilmektedir.
Bütün bunlara karşın SSK'nin sağhk hiz-
metini dışandan almasını istevenkri anla-
mak mümkün degUdu-" dedi.
SSK'de eşdeğer ucuz ilaç uygulamasını
başlattıklannı belirten eski SSK Genel Mü-
dürü Kemal Kıhçdaroğlu, bu sayede
1994'te 2.5 trilyon lira tasarruf sağlandığı-
nı söyledi. SSK'nin 32 milyon yurttaşın
sağlığından sorumlu olduğunu ve en büyük
ilaç alıcısı olduğunu ifade eden Kıhçda-
roğlu, yine 1994 yılında 4 serum tekelinin
verdiği fıyatlan fazla bularak uluslararası
ihale açttklannı, bu sayede yüzde 75 daha
ucuz serum bulduklannı. ancak Sağhk Ba-
kanlığı engelini aşamayarak serum tekel-
lerineyenildiklerini anlattı. Sosyal Güven-
lik Reformu'nu da eleştiren Kjlıçdaroğlu,
emeklihk yaşının yükseltilmesinin doğru
olduğunu, ancak bununla birlikte iş güven-
cesinin de getirilmiş olması gerektiğini
kaydetti.
-rdıyan yar?lı
Buca
Cezaevi'nde
eykm
tZMİR (Cumhuriyet Ege Büro-
su)-Buca Kapalı Ceza ve Tutuke-
vi'nde, siyasi tutuklulann 'sayun
vermeme' eylemi sürüyor. Koğuş-
larda battaniyeleri yakan eylemci-
lerle sayım almak isteyen gardiyan-
lar arasında çıkan çatışmada 4 gar-
diyan yaralandı. Eylem sürerken
yetkililer, güvenlik önlemlerinin ar-
tınldığını belirtriler.
Buca Cezaevi'nde siyasi tutuklu-
lann yaklaşıkbir haftayı aşkın süre-
dir sayım vermediği bildirildi. Spor-
tif faaliyetler için koğuşlar arası gö-
rüşlerin idarece yasakîandığı, He-
patit C hastası olan Gfirhan Tamer
ile birlikte çok sayıda hasta bulun-
masma karşın gerekli sağhk muaye-
nesinin yapılmadığı, bu nedenle,
1,2,3, 4,6 ve 7. koğuşlarda kalan
toplam 68 tutuklunun bir haftayı aş-
kın süredir sayım vermedikleri gibi
koğuş kapılannı döverekuygulama-
yı protesto ettikleri öğrenildi.
Cezaevi yetkilileri ve savcılıktan
edinilen bilgiye göre, dün sabah sa-
yım ahnak için koğuşlara girmek is-
teyen gardiyanlarla eylemciler ara-
sında çatışma çıktı.
Çatışmada Nazif Türk, Yaşar
Türk Bilgi, Rıza Yıhnaz ve Murat
Doğan adlı gardiyanlar yaralandı.
Yeşilyurt Atatürk Devlet Hastane-
si'ne kaldınlan yaralı gardiyanlann
ayakta tedavileri yapıldıktan sonra
taburcu edildikleri öğrenildi.
Yetkililer, eylemcilerin koğuşla-
nndaki battaniyeleri yakarak yan-
gın çıkarmak istediklerini, ancak o-
lay yerine gelen itfaiye ekiplerinin
yoğun çalışmalan sonucunda yangı-
nın büyümeden söndürüldüğünü,
cezaevi içindeki güvenlik önlemle-
rinin artınldığını belirttiler.
Yetkililer, eylemcilerin sayım ver-
memeyi sürdürdüklerini, ancak alı-
nan önlemler nedeniyle cezaevinde
durumun sakin olduğunu söyledi-
ler.
Bu arada yakuılanm görmek iste-
yen ailelere, eylemler nedeniyle gö-
rüş izni verihrıediği öğrenildi.
Olaylarm devam ettiği sırada gö-
rüş için cezaevine giden tutuklu ya-
kınlanmn cezaevi bahçesinden am-
bulanslann çıkmasıyla paniğe ka-
pıldıklan görüldü.
Öte yandan önceki gün Buca Ce-
zaevi'ne görüş için giden ve göruş-
ten çıktıktan sonra gözaltına alınan
Yahya Alkan admdaki kişinin sor-
gusunun sürdüğü bildirildi.
ARAYIŞ
TOKTAM1Ş ATEŞ
Osmanlı'mn 700. Yılı
Cumhuriyetin 75. yılının kutlanmasının ardından,
Osmanlı'mn bağımsızlığının ilan edilişinin 700. yı-
lı kutlanıyor. Aslında "Osmanlı'nın 700. Yılı" slo-
ganının ne anlama geldiği de pek belli değil. Za-
ten belli olması da beklenmemeli. Zira Osmanlı
Beyliği'nin bağımsızlığını ilan ettiği tarih konusun-
datartışmalarvar. Helehele "kurutuşunun" neza-
man olduğu hiç belli değil. Kimine göre kuruluş ta-
rihi 1296, kimine göre 1297. Bağımsızltk konusun-
da da birbirinden çok farklı tarihler ileri sürülüyor.
Bana öyle geliyor ki cumhuriyetimizin görkemli
törenlerle 75. yılını kutlamamız, kimilerini "heves-
lendirdi" ve bu 700. yıl kutlamalan gündeme ge-
tirildi.
Degerli televizyoncu Hulki Cevizoğlu'nun aynı
konuyu, her zamanki ciddiyetiyle ele alması, bu
konudaki tartışmalara yeni bir boyvt getirdi. In-
sanlar, eteklerindeki taşı dökmek fırsatını buldu-
lar. llginç tartışmalar izledik.
Eskiden Atatürk'e dil uzatmaya cesaret edeme-
yen kimi "muhteremler", Ismet Paşa'ya çatar ve
onun yaptıklarını eleştirirlerdi. (Şimdi maaşallah
dilleri bir kanş...)
Şimdilerde de, cumhuriyeti doğrudan eleştir-
meye cesaret edemeyen kimi "muhteremler", Os-
manlı'yı yeregöğe sığdıramıyorlarve böylece akıl-
lan sıra cumhuriyeti küçümsemiş oluyorlar.
Aslında cumhuriyetimizin "kökeni" konusunda,
uzun süreden beri süregelen ve "büyük hocaları-
mızın" yönlerini beürlediği bir tartışma yaşanmış-
tır. Bir görüşe göre, cumhuriyetimizle Osmanlı ara-
sında organik bir bağ vardır. Osmanlı Imparator-
luğu'nun son yanm yüzyılında ortaya konan gö-
rüşler, cumhuriyetle birlikte bir "senteze" ulaşmış
ve cumhuriyetimizin ideolojisi böyle ortaya çık-
mıştır.
Tank Zafer Tunaya hocamızın genişliğine işle-
diği bu anlayışa karşıhk; bu konudaki bir başka
"büyükhoca", Enver Ziya Karal; cumhuriyetimi-
zin "özgün" bir yapı olduğunu ve Osmanlı'yia her-
hangi bir bağı olmadığını ya da var olan bağın
abartılmaması gerektiğini ileri sürer.
Bu sütunda daha önce, başka bir vesileyle be-
lirttiğim üzere, ben Tank Zafer Hoca'nın anlayışı-
nadahayakınım. Cumhuriyetimiz, Osmanlı Impa-
ratorluğu'nun son döneminde ortaya atılan "Batı-
cı" (Garpçı) ve "Türicçü" düşüncelerin sentezini
yaparak tarih sahnesine çıkmıştır.
Osmanlı'yı tarihten silen cumhuriyetimiz, çok il-
ginç bir biçimde "Osmanlıcılık" akımının da etki-
sinde kalmıştır. Osmanlıcılık akımı, imparatorlu-
ğun son dönemındeki "dağılmayı" ortadan kaldır-
mak üzere ortaya atılan düşüncelerin bir bölümü-
nü kapsar. Imparatorluk içindekj çeşitli "uluslar-
da", hertüriü etnik ve dinsel kimliklerin "üzerinde",
bir Osmanlılık bilinci yaratma amacına yöneliktir.,
Cumhuriyetimiz de benzer bir biçimde, "Türk-
lük" bilinci oluşturmaya çalışmıştır. Her türlü ''et-
nik duygulann" üzerinde, "vatandaşlık" ve resmi
dil "Türkçeye" dayanan, "anayasal" tyr.Türklük...
Neyso. bunlar ayn bir konu. '" *
Bana kalırsa, biraz yukanda da değincSgim üze-
re, ben Tank Zafer Hoca'nın yaklaşımına dahaya-
kınım ve Osmanlı'yia cumhuriyetimiz arasında or-
ganik bir bağ görüyorum. Gökten zembille inme-
diğimize göre, kökenimizi bilmek zorundayız ve
köken Osmanlı'dır.
Ancak burada, altı özenle çizilmesi gereken
önemli bir nokta var. Osmanlı'yı "ecdadımız" ola-
rak görmek; Osmanlı'mn "zihniyetini" benimse-
mek, ya da "desteklemek" anlamına gelmez. Os-
manlı'yı "geçmişimiz" olarak kabul etmekle, Os-
manlı'mn "zihniyetini benimsemeyi" birbirinden
ayırmak zorundayız.
Osmanlı Imparatoriuğu, tarihin belirli bir evresi-
ne damgasını vurmuş bir "cihan imparatorlu-
ğu"dur. Ve bu imparatorluğun devamı olarak, "Os-
manlının görkemiyle" övünmek hakkına sahibız.
Fakat Osmanlı Imparatoriuğu, "çokuluslu" ve
"teokratik" bir meşruti monarşi idi. Her ne kadar
yüzyıllarca şer'i hukukun yanı sıra, örfi hukuk da
uygulanmışsa da, aynı zamanda "halife" olan pa-
dişah, hem dünyayı ve hem de ahireti belirliyordu.
Cumhuriyetimiz ise, "halk egemenliğine daya-
nan, laik ve çağdaş" ve "çağdaş uygarlık düzeyi-
ni" yakalamayı hedef olarak belirlemiş olan mo-
dern bir devlettir. Ve geçmişle olan "aidiyet duy-
gulanmız" biryana, gözümüzü "ileriye" çevirmek
zorundayız.
Osmanlı; eğer çok "matah" bir şey olsaydı tarih
sahnesinden silinmezdi. Ve eğer Mustafa Ke-
mal'in önderliğinde sürdürülen Ulusal Kurtuluş
Savaşımız başanyla sonuçlandırılamasaydı Os-
manlı'mn izi bile kalmazdı.
Bu türden konulartartışıhrken, fazla "keskin" ol-
mamak gerekir. Zira unutmamak gerekir ki, top-
lumsal konularda "siyah" ya da "beyaz" yoktur.
Varolan, sadece grinin değişik tonlarıdır.
Bunlar "göreli" konulardır...
5 yabancı gozaltmda
îstanbul'da nükleer
madde operasyonu
tstanbul Haber Servisi -
Yurtdışından getirdiklen
nükleeT silah yapımında
kullanılan sezyum-137
radyoaktif izotopunu
Türkiye'de satmak
isteyen biri yabancı 5 kişi
gözaltına alındı.
tstanbul Organize Suçlar
ve Silah Kaçakçılık Şube
Müdüriüğü ile Milli
tstihbarat Teşkilatı'nın
(MİT) ortaklaşa
düzenlediği çalışma
sonucu, içlerinde yabancı
uyruklu kişilerin de
bulundugu bir grubun,
yurtdışından tstanbul'a
kaçak yollardan
radyoaktif maddeler
getirerek satışını
yapacaklan belırlendi. 5
Ağustos günü harekete
geçen güvenlik güçleri,
alıcı gibi davranarak
kendilerine radyoaktif
madde satmak isteyen 1 'i
Gürcistan uyruklu 5
kişiyi gözaltına aldılar.
Gözaltına alınan
kişilerden elde edilen, iç
ağırhğı 49 gram olan 2
ayn çelik tüp içerisindeki
radyoaktif madde,
incelenmek üzere
Küçükçekmece Nükleer
Araştırma ve Eğitim
Merkezi'ne göndenldı.
Yapılan incelemeler
sonucu, söz konusu
maddenin, uranyumdan
daha güçlü olan ve
nükleer silah yapımında
kullanılan sezyum-137
radyoaktif izotopu
olduğu belirlendi.
Polisteki ışlemleri
tamamlanan 5 kişi daha
sonra adliyeye sevk
edildı.