22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6TEMMUZ1999SAU 8 DIHYAZI Bombadaki Lamba: Tolga'mn öyküsü-2 Sigamyak,yalnızbırakIŞIK KANSU tkı kişı koltuk altlanndan tutup oturttular tekerleklı sandalyeve. Ikide bırde kayıyor. Annesı. bacağmı ve kolunu çalıştınyor. Hareketler sırasıyla yapılacak. Anne, hata yapıvor. sırasını kaçınyor Inanılmaz smırlı Tepkısını nasıl dile getirecek? Bir anda ayağa kalkıyor, felçli bacağı ile yürüyor, yataga geliyor ve uyuyor. Sağbacagı açıldı... • • • Kızlar ve basketbol. Bir 4 yılın özeti. Lisc l 'de dank ediyor. Yaptıklanna >abancılaşıyor sankı: "Bir davetteyiz. Arkadaşlaria dans ediyor, eğlenivoruz. Benliğjm orada \e benimle dalgageçiyon "\e yapıvorsun sen''' Soğuk bir duştu bu. Basketfoolu btraktım. kitaplara döndüm. Cumhuriyet gazetesi ikinci okulumdu. Çok iyi haürtıyorum, Lise 3'teki arkadaşiarun bana armağan olsun diye Cumhuriyet gazetesi ahriardL Düşünsel dünyam gelişiyor. genişiiyordu." • • • Mart ayı başı, özel oda. Azıcık gelişme var. Geceye kar iniyor. Karanlıga inat, tipı. Tolga çok severzaten soguğu. Mimiklerle, savruk devınimlerle ancak 45 dakıkada anlatabilıyor derdıni annesine. Oysa, konuşsa 30 saniye bilcsürmeyecek. Dıyecek ki: "Anne. beni pencerenin öniine götür. Paltomu giydir. Fencereyi aç. Ça> vw. Sigara yak. Beni vaiıuz bırak.." Annesi. hani neredeyse maraton koşmuşcasına yoran çabası sonucu aktarabildiği ısteklerin hepsıni anlıyor, yenne getiriyor. O şimdı, solgun sokak lambalannın... Ah, nasıl unutur, ikinci doğuşunda ağzından çıkan ilk sözcüğü- Lamba. Lamba ya... Güzelim ıki hecelik sözcük: Lam-ba... Iki çift söz edememekten kavrulmuş boğazından, titrek ve acemi ses tellerinden kopup gelen, önünde kollannı ka\ uşturup devleşen, yorgun gözlerinde fer yaratan sözcük: Lam-ba... Bom-ba değil. lam-ba. Tolga'mn sihırlı "lamba"sı... Nerede kalmıştık? Tolga şimdı, Numune Hastanesi'ndeki penceresinden solgun sokak lambalannın ışığından süzûlen kar tanecıklennı izliyor uzun uzun: "Soğuk içime işliyor. tnsan enkazı hiç konuşmuyor. Tıpi durdu, buluüar açıldı. Öylece ne kadar kaldığımı bilmiyorum. Yıidızlan göriivordum. tnan, kendimi 24 yıldır ilk kez bu denli sonsuz özgür ?•* hissettim. Fıziksd durum hiç önemli değildL Özgürlüğü içime dotöurdum." ••_• Lise, 1985'te bitiyor. Üniversite sınavına giriyor. ama kazanamıyor. 1.5 yıl boyunca annesi, babası ve Sherîock Hofanes yaşamı pavlaştığı arkadaşlan oluyor. Anne ve babası malum da, Sherlock Holmes kım? O yıllarda TRT televizyonunda gösterilen dizı... Dershaneye gidıyor. Pipoya başladı bu arada. Nadir Nadi ıle ortak bir dostlan var artık: Mozart Bol bol klasık dınlıyor. • • • Numune'de 6 ay, Ayaş'ta 4 ay kaldı. Okudunuz mu bılmem, Stefan Zweig'ın "Satranç" adlı bir kıtabı vardır. Adamı » > hücreye koyarlar, aklını yıtırmemek. yok olmamak için yıllarca düşsel anlamda satranç oynar kendi kendine. Tolga da suskun bir bitkı gibıyken, oyunlar oynadı ıç benliğıyle: "2. Dünya Savaşı'ndaki bir tngiliz pilotuydum. Almanlar düşürmüştü uçağımı. Bertin'de bir hastane>e kaldınruş.lardı. Almanca bilmediğiın için konuşmuyordum. \lman hastanesinde hayat mücadelesi veriyordum." Cniversıte sınavına ikinci ginşte ODTÜ Sosyolojı Bölümü'nü kazandı. 1.5 yıl yalnızlıktan sonra ODTÜ'nün o hareketlı ve aydın çevresı ılaçtı sankı. Sürekli okuyor, Kurruluş Kayah, Sencer Ayata. Bahattin Akşit, Mehmet Ecevit Lnal Nalbantoğlu gıbi çok değerlı bilım ınsanlan aracıhğı ıle düşün dağarcığını genışletıvordu. 199 l'de bir grup arkadaşı ıle bırlıkte Devınım dergısinı çıkardı. Devinımcilere göre Atatürk çok önemliydı. Felsefeden sinemaya, sosyolojiden şiıre değın birçok konuda yazılannı yayımladığı verimlı bır topraktı Devinim. • • • Anımsayamadığı bir düşünce kuTntısı üzennde tam bır hafta düşündü. Hem de tngilizce düşündü. Sonunda buldu. Kuyruğundan yakalayıp bır türlü çözemedığı bılmece, Bob Dylan ın "Zaman Değjşti" adlı şarkısıydı. Aklmda dönenip duran daraltı, tavana dıkılmış gözlennin önünde 3^4 Temmuz 1994'te dizelere dönüştü: SÜRGÜN Zaman değıştınyor. Zaman değıştırdı. ••• ODTÜ'yü binncılikle bitirdı. Ögretun üyesi ohnaya karar vermiştı. Bılkent'te master yapmaya başladı. YÖK bursunun sınavını kazandı. kadrosu Bolu tzzet Baysal Üniversıtesf ne çıktı. lngıltere'dekı Kent Üruversıtesı'nde bır süre eğitim gördükten sonra Türkiye'ye dönmeye karar verdı. Ayça'yı bu dönemde tanıdı. •_•• Hastanede olduğu sürede Ayça, Zonguldak Karadon'da öğretmendi. Perşembe. cuma, cumartesi. Tolga'ya, Mdflı Cevdet Anday dan "Teknenin Otümü"nü okuma günlen Ayça'nındı: "Kara yakındı önce. hem çok yakındı/ Elimi uzatsam rutardı ama/ Yalntdıktır denizin tek yasası/ Bütiin ölükr unutulur/ Yaşayanlar kalır tek başlanna." • • • Ingjltere'de onu çarpan, kapıtalizmin insanlan ne denlı yaşama yabancılaştırdığıydı. Bir tür körebe oynuyorlardı ınsanlar. Amerikalı, Yunanh, Zambıalı, Çinli, Sunyeli arkadaşlan oldu. Dostluğun evTensel gökkuşağı... Zambialı Gass ıle hıç konuşmadan sigara. bira içer, blues dınlerdı. Birbırlerine hiçbır şey söylemeseler de. saatlerce dertleşmış ıki arkadaşın sıcak yakınlığmı yakalarlardı. Gass, lngıltere'ye gömlekle gelmişti. Üşüyordu. Tolga. ceketını verdi ona Ceket Gass'ta kaldı. SÜRECEK W \MXLIRMIK / AYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr. Dört Duvar Arasından Bir încecikÇığlık!. Varsayın. Yumun gözterinizi; gözünüzün önüne ge- tirmeye çabalayın: Gök gürlüyor. Yağmur bardaktan boşa- nıyor. Egzozu patlak arabalann cayırtısı- na, aralıksız patlayan top sesleri karışıyor. Gözü dönmüş kalabalıklar, "Kahrolsun" ve "Ölüüüm" naralanyla yürüyor. Tuttuk- lan takımın attığı golü kutiayanlaıia asker uğuriama bahanesiyie siyasal gösteri ya- panlann komalan ve tabanca sesleri bir- ieşip kulakları paralıyor. Bağınş, çağınş, boğürtü, gök gürültüsü, egzoz, korna, si- lah, yağmur, toz, duman... ...Ve bu çıldırmış kargaşanın içinde ya- payalnız, incecik ve çaresiz bır ses belli belirsiz. fısıttı gibi size ulaşıyor: - ölüyor... Kurtann onu... Bakın ölü- yor... • • • Tırmık yazıyorsunuz ve zaten günaşın yazıyoreunuz. Ülkenın, dünyanın bunca sorunu üstünüze çullanmış "Beniyaz!.. Ha- yır onu değil, asılbenı yaz... Yok, yok be- ni, beni..." diye itişip kakışmakta. Reçe- te bırakıp gıden IMF'yi yazmamak olmaz. Peki, kasımda, istanbul'da toplanacak AGfT doruk toplantısı için daha bugün- den bir uyan yazısı?.. Hani "Fethullah Gülen kasetlerinin çalkantısı birdenbire bıçakgibi kesildi, n/ye"diye soracaktın?.. Imralı kararı ekseninde başlayan idam tartışması öyle bir iki yazıyla geçiştirilecek konu değil... Sendikalar ve özellikle DİSK üstüne yazdıklann birçok "profesyonel- leşmiş" sendikacının homurtularına yol açtı. 0 konuya devam etmek gerek... Hayııi. ••• Hepsi beklesin. Orada, Ümraniye Ce- zaevi'nin dört duvan arkasında bir kadın ölüyor; Hanım Baran'ın günlen sayılı. Acı çığlığını koğuş arkadaşlan sana ulaştırdı. Onu yaz ve ille de onu yaz! lyisi mi, incecik bir el yazısı ve seçkin birTürkçeyle yazılmış "mapushane mek- tubu"nu okuyucuyla bölüş: "...Sayın Aydın Engin Soğuk betonlann arasında en paha bi- çilmez şeylerden biridir toprak. Yine de onu patates çuvallanndan çkarmak, seb- ze kabuklannı çûrüterek elde etmek yû- rekişidir. Inanılır mı?.. Bir kadın. Hasta. Beş çocuk annesi. Beton duvarlara mahkûm görünen, oku- ması-yazması bile olmayan birinsan. Ha- valandırmada gök sakinlerinin sesi gelir kulağımıza. Bir de bakanz ki kuşlan top- lamak için kuş sesi çıkaran Oymuş. So- nunda başardı da. Havalandırmaya kuş- lar yuva yaptı. Bir süre sonra etrafımız saksı saksı çiçekle doldu. Ona okuma-yaz- ma öğretirsek 2 yıl 9 ayının boşa geçme- yeceğini düşünüp Abece'ye başladı. Karnında taş gibi bir şişlik vardı ve bü- yüyordu. Hastaneye götürmüyoriar, gö- türdüklerinde de cezaevıarabasından in- dirmeden gerigetiriyorlardı. Biryıl boyun- ca verilen tek ilaç, ağn kesici oldu. Kar- nı öyle şişmişti ki artık normal giysilerine sığmıyor, drobadan bir elbiseyle dolaşı- yordu. Ağlayıp inlemelerini gece yanla- nna ya da ağnlannın doruk noktasına bı- rakıyor, gündüzleri bizimle şakalaşıyor, çiçeklerine kendi ömründen ömür veri- yordu... Birgece iyice ağırlaştı ve hastaneye kal- dınldı. Ama aynı gece, yine sedyeyle ge- ri getirildi. Artık otunvasını bile engelle- yecek kadarşişen karnıyla ilgilihiçbir teş- his konmamıştı. Cezaevi idaresinin dok- toriannın, dış nizamiyeden sorumlujan- darmalann ilgisizliğine, bir insanın nasıl ölüme gönderildiğine, onun hastanetere getirilip götürülürken nasıl hırpalandığı- na, demokrasinin temel ilkelennden olan yaşam hakkının nasıl ıhlal edildiğine iliş- kin bir şeyler söylemeyeceğiz. Tarih bû- tün bunlann tanığıdır. Hanım Baran ile aynı koğuşta kalmak- tan ve onu insan olarak tanımaktan duy- duğumuz sorumluluğun birgereği olarak sizden beklentimiz: Onun tek başına, bir odada ölüme terk edildiği, doktoriarda- hil hiç kimsenin ilgilenmediği, 6 metre- karelikyerden çıkanlıp infazının durdurul- ması ve son günlerini çocuklannın ya- nında geçirebilmesi için bir şeyler yap- manızdır. Çünkü şimdiyanı başındaki ölûmü de- ğil, ufkun ötesindeki mutlu günleri göre- cek kadar yaşama bağlı bir insanın, yu- murtalık kanserinden değil, insan hasre- tinden bir hafta içinde ölmesine seyirci kalmamak, seyirci kalanlan da duyarlılı- ğa çağırmak görevimizdir. Saygılar..." ••• Gazetecinin elinden gelen nedir? Ken- disine ulaşan incecik bir çığlığı başkala- nna uiaştırmak. Sonra da "Elimden ge- lenin hepsi bu mu, bu kadar mı" diye kendini sorgulayıp kendine hınçlanmak, mesleğe sövüp saymak... Hanım Baran'ın çığlığını başkalanna uiaştırmak! Kime?.. Savcılara, yargıçlara, barolara, bakan- lara, başbakanlara, cumhurbaşkanlanna, okuyuculara, ınsanlara!.. Peki sonra?.. --* I * ç îşte mahallemizden beklediğiniz güzel haber! CUMHURİYET MAHALLESİ'NİN İKİ BÖLÜMÜ BlRLEŞİYOR! umhuriyet Mahalleli dostlanmızdan gelen istekler üzerine; mahallemizin iki bölümünü birleştirmek için başlattığımız çalışmalar sonuçlandı. İki bölümün arasındaki boş araziyi de sonunda mahallemize kattık. Böylece, Cumhuriyet Mahallesi bir bütün oluyor. t Şimdi, bu yeni arazi üzerindeki 90 parseli sizlere sunuyoruz. Böylece, mahallemize katılmak isteyip de geciken dostlarımıza yeni bir olanak sağlayabildiğimiz için mutluyuz. Uzun ve çetin bir pazarhk döneminden sonra aldığımız bu arazideki 90 parseli metre karesi 9 milyon liradan satmak zorunda olduğumuzu öncelikle belirtmek isteriz. •5JMU*S< 1 BELEDIVESİ ıtvınrırTtr f v^nitft \ / çimJöi ^ ^ - _ ^ f • - . M 4 R M >t M» / KMALl KAVŞAâl R A D E N K „, ,D 'i **3^ G < 0 ^ ' /z/ Peşinat 750 milyon olup kalan bölümü 6 eşit taksitte ödenecektir. Parsellerin büyüklükleri 400 - 600 metre kare arasında değişmektedir. Bildiğiniz gibi, Cumhuriyet Mahallesi'ni gerçekleştirme çalışmalarımız hızla ilerliyor. Dostlarımızla birlikte yaşayacağımız mahallemizi adım adım yaşama geçiriyoruz. Mahallemizle ilgili her yeni gelişmeyi size bildireceğiz. i-t Cumhuriyet mahallesi "Doğayla uygarlık buluşuyor" Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor? •Cumhunyet Mahallesi istanbul'un batısında. Tekırdağ-Çorlu yolu kavşağı uçgenınde. Çanta Köyü beledıye sınırtan içinde kunjluyor İstanbul'a uzaklığı TEM yolundan 45 dakıka, E5 yolundan 55 dakıkadır. •1. Bölümün hemen guneyınde yer alan 2. Bötum arazısmın de etektriğı ve stabılize yotlan vardır •Bu arazının de yalrvzca % 14 u evlere aynldı. Kalan % 86nın küçük bır bölümü yot ve otopark, çok büyük bır bölümü ıse bahçe ve park otecak. Yeni arazımız de aynı özellıklere saruptır Başvuru: ÇAĞ PAZARLAMA Basın Sarayı Kat 4 (Gazetecıler Cemıyetı Üstu) Cağaloğlu - İSTANBUL Satış yapılan Cumhuriyet Kitap Kulübü bürolan: Ankara: Ataturk Bulvan No: 125 Kat:4 Bakanlıklar - ANKARA Izmir Halıt zıya Bulvan 1352. Sok. No: 2/3 Alsancak - İZMİR Tel: (0212) 520 21 91-92/512 05 05, Faks. (0212) 520 50 23 Tel: (0312) 419 50 20 pbx, Faks. (0312) 417 19 57 Tel: (0232) 441 12 20 pbx, Faks (0232) 441 91 17
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear