29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 TEMMUZ 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA Ü J J v U i l U İ V J L I / ekonomi@cumhuriyetcom.tr 13 Petrol Ofisi sermaye arttırdı • ANKARA(ANKA)- Petrol Ofisi, sermayesini 20 trilyon liraya çıkanyor. Sermaye Pıyasası Kurulu (SPK), Petrol Ofisi'nin sermaye arttınmı nedeniyle ihraç edeceği hisse senetlerinin kayda alınmasını onayladı. Sermayesini 7 trilyon liradan 20tnlyon liraya yükseltecek olan şirket, 13 tnlyon liralık arttınmın tamamını bedelli olarak yapacak. Tarım Bakanı Ingiltere'ye gttti • ANKARA (AA) - Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp. Kraliyet Tanm Fuan'nı zıyaret etmek ve ikili temaslarda bulunmak üzere dün ingiltere"ye gıtti. Gökalp'in. lngiltere'nin Tanm ve Gıda Endüstrisi'nden sorumlu bakanı Lord Donoughue ve Ticaret Bakanı Bnan Wilson ile de çeşitlı görüşmelerde bulunacağı bildirildi. IMF'nin yeşil ışığı ABD'ye bağh • ZONGULDAK(AA)- Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Türkiye'ye yeşil ışık yakmasının. ABD'nin olumlu yaklaşımıyla ortaya çıkacağını bildirdi. Gürel, ıncelemelerde bulunmak üzere geldiği Zonguldak'ta, DSP ıl örgütünde yaptıgı konuşmada. hükümet kanadınm IMF ile görüşmelerini sürdürdüğünü ve temaslann aralıksız olarak yûrütüldüğünü sö\ledi. Köy Hizmetleri ihate açıyor • \NKARA(AA)- Programına aldığı "lş Makineleri Temın ve Dengeleme Projesi'" kapsamında, son yıllann en büyük iş ve inşaat makineleri alımını gerçekleştiren Köy " " ıc " * Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nûn, 172 milyon dolar tutanndaki ağır iş makineleri ihalesinde Hazıne garantili dış kredilerin onayı ile ilgili işlemleri tamamlandı. Köy Hizmetleri Genel Müdürü Güner Saygılı, 2 bın 600 kalemden oluşan iş makineleri ihalesinde Hazine ile ılgıli firma ve kredı kuruluşlan arasında sürdürülen görüşmelerin tamamlandığını belirtti. Turizm yatjpımları • İSTANBIL(AA)- Turizm Yatınmcılan Derneği (TYD) Yönetim Kurulu Başkanı Tavit Köletavitoğlu, turizm sektöründe yabancı yatınmcılann yeterince bulunmamasının sektörün cıddi bir eksıği olduğunu ifade ederek. yabancı yatınmcılann Türk turizm sektörü için bir sigorta oluşturacağını söyledi. Piliç eti zamlandı • KAYSERİ(AA)- Türkiye'nın önemli piliç eti üreticilerinden Köy-Tur ve Mudurnu Tavukçuluk, piliç etine yüzde 13 oranında zam yaptı. Köy-Tur. daha önce kilosu 830 bm liradan satılan piliç etinin fiyatını yüzde 13 oranında arttırarak 940 bın liraya çıkardı. Mudurnu Tavukçuluk ıse yüzde 13.6 oranında zam yaparak daha önce 845 bin lira olan piliç etinı 960 bin liraya yükseltti. Yetkililer, piliç eti fiyatlannın \ükselmesinin girdıler ve beyaz ete olan talebın artmasından kaynaklandığını belirttıler. GAP2010planı • ŞAMJURFA(AA)- Türkiye'nin en büyük kalkmma projesi GAP'ın, 2010 plan çalışması sürüyor. 2010 yılında bitirilmesi hedefİenen GAP içinyılda 545 trilyon liraya ihtiyaç olduğu'belirtildi. GAP Bölge Kalkınma İdaresi Bölge Müdürlüğü yetkilılerınden edınilen bi lgıye göre. hükümet tarafından GAP İdaresi'ne venlen "GAP 2010 Entegre Planı ve Uygulama PTogramı*'nın önhazırlık çalışmalan tamamlanarak Oe\let Planlama Teşkilatı'na sunuldu. Marka devir anlaşmasında kurul karanna uymayan hükümler olduğu vurgulandı TekeFde YPK'ye aykırı devir CELALYILMAZ tZMtR -Tekei ile British Ame- rican Tobacco (BAT) arasında Ak- hisar Sigara Fabrikası'yla Sam- sun ve Yeni Harman markalannın kullanım hakkının devrine ilişkin 1994 yılında imzalanan ve konu- lan bir maddeyle gizli tutulan "önaıüaşma"nın. daha sonra da- yandınldığı Yüksek Planlama Ku- rulu (YPK) karanna da aykın ol- duğu belirtildi. Türkiye'deki sigara fabrikala- nnın özelleştirilmesi gırişimlen- nin Türk tütün üreticilerinin eko- nomik ve sosyal kaderinden soyut- lanarak sürdürülmeye çalışıldığı vurgulanarak, YPK karanndan ön- ce mutabakat memorandumu ve önanlaşma imzalanmasının yasa- • Anlaşmamn, devredilen iki markanın BAT için fason olarak üretileceği ile ilgili maddesinin YPK karanna aykın olduğu belirtildi. Söz konusu YPK karannın Tekel'e, devredilen iki markanın kendi fabrikalannda ortaklık adına fason olarak üretilmesi için anlaşma yapma yetkisi vermediğine dikkat çekildi. larave genel kurallarada aykın ol- Tek Gıda-tş Sendikası Ege Bölge n, hatta bilgisi ounadan ünzalan- duğu savunuldu. Tekel'in, hukuka saygısı olan biryönetiminaslayapmaması ge- reken bir uygulamaya gırişerek, yasalara aykın bir "mutabakat memorandumuT 'nu ve "önanlaş- ma"yı ımzalayabildığine dikkat çekilerek. söz konusu metinleri YPK karanna karşm bugüne ka- dar yürürlükte tuttuğu kaydedildi. Tütün Platformu Başkanı Orhan Özet Ziraat Mühendisleri Odası Izmir Şube Başkanı Alaettin Ha- eımüezzin. Tütün Eksperleri Der- neği Başkanı Farnk Gülpınar ve Başkanı Doğan Karayılan. Tekel sigara fabrikalan ve markalann özelleştirilmesi uygulamalanna tepki göstererek "OzeUeştirme, büyük ekki kitJelerinin tütün ta- nnunı terk etmesine ve davaml- maz gelir kayıplanna uğraması- na neden olacak. onlann ekonomik ve sosyal vaşamlannı tahrip ede- cektir" ortak görüşünü paylaşa- rak şöyle konujtular: "M emorandumdan önce diğer kişive firmalara bir duyuru y apd- mamış ve Tekel Genel Müdürtü- ğü'nce yönetim kurulunun kara- nuşbr.ÖzeUeştirmenin önkoşulla- nndan olan şeffaflık ilkesini de hi- çe saydtğı görülen Tekel yönetimi, bu tutumunu özeUütleAkhisar Si- gara Fabrikası için günümüze ka- dar sürdüraıiiştür. Onanlaşmada Tekel ve BAT nin Akhisar Sigara Fabrikası için 280 milyon dolar sermayeü bir ortaklık kuracakla- n, BAT'ninyüzde 52,Tekerin yüz- de 48 paya sahip olacağı öngörii- lerek. kurulacak fabrikanın yıllık üretim kapasitesinin 10. yılda 25 müyar adet seviyesine ulaşacağı betûiUmiştir. Bu anlaşmadaki en Belçikalla20 bin çiftçiyüriklüBelçika'da, hayvan yemlerine kanserojen dioksin maddesinin kanşmasıyla başlayan skandal karşısında hUkümetkrinin politikasını eleştiren 20 bin Belçikaü çiftçi, dün Brüksel'de protesto yürüyüşü gerçekJeştirdi. ü i k d i f l i k k i d ü ü l i i i h m p y y ş g ç ş Hükümetin çok sayıda çiftlikteki gıda ürünlerini imha ettiğini belirten çiftçiler, zararlannuı 2.6 miryar dolar olduğuna dikkat çektiler. Çiftçiler, Belçika ürünkrinin birçok dünya ülkesinde yasaklanması karşısında hükümeti yetersiz kaJmakla suçlayarak. acil olarak zararlannuı telafi edibnesini istediler. Öte yandan. ABD Başkanı Bill Clinton, gıda giivenliği için yeni düzenlemelerin getirilmesi gerektiğini söyleyerek u Sağhğı tehdit eden gıdalann ithalatını engellemek için harekete geçmeliyiz. Suurtanmızdan gihenli olmayan gıdalann girmesine izin veremeyiz"' dedi. Başkan Clinton, ülkede gıda güvenüği konusunda sıkı denctimlerin yapüması için ABD Kongresi'nin 72 milyon dolar kredi vermesi çağnsında bulundu. (Fotoğraf.'REUTERS) önemli nokta ise 'Fabrikanın üre- tim kapasitesi, hedefİenen mikta- n tamamıyla karşılamaya yeterli düzeye ulaşıncaya kadar, söz ko- nusu iki marka, BAT'nin seçece- ği Tekel fabrikasmda veya fabri- kalannda BAT için fason olarak üretilecektır' maddesidir. 15.12.1997tarihB YPK karan,yal- nız Tekel'in Samsun ve Yeni Har- man markalannı değiL hiç aynm yapmadan hem bu iki markayı hem de BAT'nin uluslararası mar- kalannı kapsamaktadır. Amacın, söz konusu Tekel ve BAT marka- lannınAkhisar Fabrikası'nda üre- tilmesinde ve pazarlanmasında iş- birliği sağlamak olduğu, VTK ka- rannda açıkça ifade edilmiştir. Bu karar,Tekel'iniki markasınuı mün- hasırkuDanunhakkının ortakhğa devredileceğL,yani Tekel markala- nnın yalnızca kurulacak ortaklık- ça ûretilebileceği, Tekel'in başka bir fabrikasında veya başka bir ül- kede Tekel taranndan bile üretile- me>eceği şeklinde bir kabule ve ona göre bir önanlaşma \apilma- sına kesüılikle olanak vermemek- tedir." Tekel ile BAT arasındaki önan- laşmada YPK karannınbuhükmü- nün dikkate alınmadığını belirten Tütün Platformu temsilcileri, "Samsun ve Yeni Harman mar- kalannın kullanım hakkının Ak- hisar Fabrikası üren'me başlama- dan, kurulduğu tarihte ortakhğa devri ve bu markalann Tekel'in diğer fabrikalannda ortaklık adı- na fason oiarak üretilmesi öngörül- mektedjr" dediler. Platformu oluş- turan örgütlerin başkanlan şunla- n söyledıler. "YTK karan Tekel'e, iki mar- kasmın kendi fabrikalannda or- taklık adına fason olarak üretil- mesiiçin anlaşmayapmayetkisi ver- memiştir. BAT. Akhisar Fabrika- sı'nda üretilecekTekel markalan- nın kullanım hakkının karşıhğı olarak anlaşma tarihinde 71 mil- yon dolar ödemeyi taahhüt etmiş- tir. Bu miktann önemli bölümü, söz konusu hakkın fabrika üreti- me başlamadan devrinedenhie,as- unda Tekel'e ait olması gereken kârdan ödenecek. yani Tekel tara- findan BAT'ye iade edilecek de- mektir. Benzeri görülmemiş böy- le bir uygulamanın, yasalara ve YPK karanna uygun, doğru ve haklı olduğunu kabul etmeye olanak voktur." DÜNYA E K O N O M Î S İ N E B A K I Ş /ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA er9İn^ergin.demO n.cO .U k Asya krizi, iki sene önce 2 Temmuz'da Tayland'ın dolara bağlı sabit kur siste- mini bir devalüasyon yaparak terk etme- siyle başladı. Tayland'ı diğer ülkelerde- ki devalüasyonlar izledi. yabancı yatınm- cı piyasadan çekilmeye, kredi musluk- ları kapanmaya, borsalarçökmeye baş- ladı. IMF tarafindan önerilen tedbirler, sorunlan çözmek yerine krizi derinleş- tirdi, Endonezya'da siyasi bir çöküntü- ye yol açtı. Bölgede şiddetli bir ekono- mik daralmayaşandı, şirketler birbiri ar- dına iflas etmeye, işsizlik hızla artmaya başladı. Bu arada, hisse senedi fiyatla- nndaki büyük düşüşlerden, şirketlerde- ki mali sıkıntılardan faydalanmak ısteyen ABD ve Avrupa çokuluslu şirketleri, ban- kalan devreye girip bölgenin önemli şir- ketlerını ucuza kapatmaya başladılar. 'Asya mucızesi' literatürü, yerini bir 'As- ya krizi' literatürüne bıraktı. Far Eastem Economic Revievv'un bil- dirdiğine göre, bölge ülkelerinde şimdi çok farklı bir manzara var. Hemen hep- sinde borsalar hızla yükseliyor. Morgan Stanley Capital lndex For Asia (Asya ül- keleri endeksi) ocak ayından bu yana yüz- de 40 yükseldi (FEER1 -8/07). Bölgede, adı siyasi istikrarsızlıkla eşanlama gelen Endonezya'da endeks bu dönemde yüz- de 66, bir yıl önceki dip noktasına göre ise yüzde 160 arttı (The Economist, 3/07). Kriz başladığında, Güney Kore'de bor- sa bileşik endeksi 800'ün biraz altınday- dı. 1998 ortasında 300'e kadar geriledi. Şimdi 900'ü geçti, 1000'e doğru gidiyor. Yabancı sermaye kaçışı da tersıne dönmüş durumda. Australian Fınancial Revievv'un aktardığına göre, geçen yıl içinde Tayland'a 7.6 milyar dolar yaban- cı sermaye yatırımı gerçekleşti. Güney Kore'de 1998'de 5 milyar dolar civann- da gerçekleşen yabancı sermaye yatı- rımlannın, bu yıl 15 milyar dolan bulma- sı bekleniyor(The Economist). Bölge yi- ne 'ucuz kredi içinde yüzüyor'. Örneğin Güney Kore şirketleri iki yıldır. yılda or- talama 6 milyar dolar borç senedi satı- yor (FEER). Âncak, Kore'de gerek şirket- ler gerekse devlet bürokrasisi, yabancı sermaye girişine karşı eskisi kadar he- vesli değil: "Koreliler artık şirketlerini satmakta isteksizler. Fiyatlar arttı, aktif- lerin fiyatlan arttı." Yabancı yatınmcılar, yerli şirketlerin özellikle gayrimenkulde "gerçekçi ol- mayan fiyatlar istemeye başladıklarını" ileri sürüyorlar (International Herald Tri- bune 3-4/07). Bölge ülkelerinde genel olarak ekono- mik performansta ve büyümede olum- lu gelişmeler var. Bu yıl Malezya, Filipin- ler, Singapur'da daralmanın ekonomik büyümeye dönüşmesi bekleniyor. Gü- ney Kore'de ıse geçen senekı yüzde 5.8lik gerilemeye karşılık bu sene yüz- Asya Krizine Ne Oldu? de 4.8 büyüme öngörülüyor (Morgan Stanley, GSMH öngörüleri-Global Eco- nomic Forum). Krizin 2. yıldönümünde Tayland, bu yıl birinci dönemde yüzde 0.9'luk büyüme gerçekleştirdiğıni açık- ladı. Şimdi bunlara bakarak sorulabilir: Asya krizine ne oldu? Kötü bir rüya nny- dı? Krizin kaynaklan Bu soruya bir cevap vermeden önce biraz hafıza tazelemek gerekiyor. Asya krizıni açıklamakta ilk önce iki yaklaşım dikkati çekti. Birincisi, VVashington Con- sensus bağlamında ileri sürülen serbest piyasacı anlayıştı: Asya ülkeleri yeterin- ce serbestleşmemiştir, ekonomiye dev- sı bu eğilime yaklaşmaya başladı. IMF, sermaye hareketlenndeki serbestleş- menin kimi koşullarda tehlikeli olabile- ceğini kabul etmek zorunda kaldı (bu tartışmalan, bu köşeden aktarmayaça- lışmıştım, oyüzden kısa kesiyorum). Bir üçüncü ve daha açıklayıcı yaklaşım ise krizin kaynağının yüksek tasarruf, yük- sek şirket, banka borçlannın ekonomi- leri dış şoklara çok duyariı hale getirmiş olduğunu ileri sürdü: Dolann yükselme- ye başlaması, Çin'in gerçekleştirdiği de- valüasyon, dengeleri bozmuştu. Bu yaklaşımın geltşkin bir versiyonu da (Capital and Class, Bahar 1999) krizin nedenlerini bölgede egemen sermaye bi- rikim modelinin, tarihsel koşullann orta- let müdahalesi, devlet yöneticileriyle şir- ket sahipleri arasındaki ahbap-çavuş ilişkileri, yolsuzluklar ve gizlilık, piyasa- nın işleyişini bozdu, krize yol açtı. Bu yaklaşım, çözüm olarak klasik IMF po- litikalannı öneriyordu. Denk bütçe, yüksek faiz, paranın de- ğerini korumaya çabalamak, serbest- leştirme, özelleştirme. Ancak IMF poli- tikalan, krizi derinieştirdi; mali krizin top- yekûn bir ekonomik siyasi krize dönüş- mesini hızlandırdı. ikinci yaklaşım, krizi sermaye hareketlerinin serbestleşme- sine, küreselteşmenin getirdiği spekülas- yon ortamına, genelde mali piyasalarda- ki istıkrarsızlığa, panik eğilimıne başla- dı. Bu yaklaşım IMF'yi şiddetle eleştirdi, sermaye piyasalannda denetleme, açık- lık önerdi. Hatta bir aşamada, ünlü eko- nomıst Krugman, Malezya'nın serma- ye kontrolleri getirmesini onerdi, Maha- tir Muhammed'i övdü. Dünya Banka- dan kalkmasıyla açıkladı. Hatırlarsanız, biz daha kriz başlamadan önce bu ta- rihsel koşullann ortadan kalkmaya baş- ladığına dikkati çekmiş, bir kriz bekleyı- şi içine girmiş, özetlikle yabancı yatınm- lan teşvik eden, güçlü ihracat perfo'r- mansına olanak sağlayan, emek disip- lini, ucuz işgücü gibi etkenlerin, sanayi- leşme ve sınrf şekillenmesinin etkisiyle ortadan Kalkmaya başladığına dikkati çekmiştik. Bu tespitten hareketle, bölgede olu- şan fazla kapasrte, aşın üretim, aşın ya- tınm ve borçlanmanın, sermaye birikimi- nin yavaşlamasından kaynaklandığına işaret etmiştik. 1996 Kore genel grevi son- rasında da Asya mucizesinin bu yüzü- ne değinmiştik. Bu yüzden de Asya kri- zinin kapitalizmin yapısal krizinin birpar- çası olduğunu vurguladık. Yalnız As- ya'dadegil, genel olarak küresel düzey- de bir aşın üretim krizi söz konusuydu. Mali piyasaların 1980 ve 1990'larda hız- la büyümesinin ve istikrarsızlaşmasının arkasında, 1970 ve 1980'de üretim ala- nında yasanan krizin basıncıyla, kredi- nin küresel düzeyde denetimsiz bir şe- kilde büyüyerek mali pıyasalan şişirmiş (küreselleşme) olması yatıyordu. Kısa ve orta dönemde Asya krizi Bu hatırlatmadan sonra, halen yaşan- makta olan ekonomik toparianmaya dö- nersek... Bunun arkasındaki etkenleri şöyle özetleyebiliriz: 1 - Fazla kapasite- nin ihracatı: Bölgedeki şiddetli devalü- asyonlar ihracat kapasitesini arttırdı. Bu dönemde ABD ekonomisinde, tüketici kredilerinin, düşükfaizlerin, borsaköpü- ğünün desteklediği tüketim harcamala- n bu ihracatın büyük bir kısmını, tırma- nan dış ticaret açığı pahasına emdi. 2- 100 milyar dolarlık ABD-IMF destekli yardım paketleri, Japonya'daki Keynes- gil talep destekleme paketleri piyasala- n rahatlattı. 3- Resesyon sonrasında ya- şanan 'yaratıcıyıkım' fazla kapasitenin bir kısmını temizledi, yeniden yapılanma, işçi çıkarma ve ücretlerdeki gerileme, kârian (yoksullukta ani bir sıçrama pa- hasına) arttırdı. 4- ABD borsasındaki aşı- n değertenme birçok yatınmcının tekrar gelişmekte olan piyasalara dönmesine, çokuluslu şirketlerin tekrar Asya bölge- sine yönelmesini önlemeye başlaması- nayol açti 1998'de yükselen piyasalar fonlan, ortalama yüzde 33.13 yükseldi (Wall Street Journal 29/06). Bu koşullar kısa dönemde etkisini sür- dürmeye devam edecek gibi görünü- yor. Ek olarak, AB'de yükselen faızlerin etkisiyle, önümüzdeki dönemde ekono- mik büyümenin yavaşlamasına paralel olarak sermayenin gelişmekte olan pi- yasalara dönmesi de hızlanabılir. IMF poltikalannın yerine daha esnek Key- nesgil ekonomi politikalannın kabul gör- mesi de Asya'da büyümeyi destekle- meye devam edecek. Orta dönemde (1.5-2 yıldan fazla) bu toparlanmanın devam etmesini tehlike- ye sokacak etkenler de var. Asya'da borç yükü 1997'de 733 milyar dolardan Aralık 1998'de 464 milyardolara düşmüş olmakla biriıkte etkisini koruyor. Yukan- da değindiğim gibi. yılbaşından bu ya- na dış borçlanmadayine btr hızlanma var. Bölge dövizlerindeki değerienme, ihra- catı zoriaştıımaya başlayabilir. Geçen hafta değindiğim gibi, Çin ekonomisi bozulmaya devam ediyor, ABD'de bir da- ralma, Asya'da toparianmaya büyük destek, talebi daraltabilir. Küresel dü- zeyde kapasite fazlası etkisini gösterme- ye devam ediyor. Sanınm, Asya knzini hepten unutmanın zamanı henüz gel- medi. ANKARA PAZAR1 YAKUP KEPEINEK Bconomde Yönetim YetepsizMği Türkiye ekonomisi, yıllardır çok kötü yönetiliyor. Bunun en açık göstergesi, yanlışlann birikmesi, daha doğrusu yanlışta ısrar edilmesidir. Son gün- lerde açıklanan sayısal veriler de bu gerçeği dog- ruluyor. Hükümetin, ekonomi politikasına ilişkin sözleri- nin içeriği, aslında masalımsı bir benzetmeyle açık- lanabilir. Belki bilırsiniz, çok yağışlı bir havada, ça- kalın biri sel sularına kapılmış gidiyor. Arkadaşla- rı, Nereye gidiyorsun diye sorunca, çakal şöyle bir yanıt veriyor: Benim asıl amacım o tarafa gitmek- ti. Hükümet, IMF'nin yapısal uyum adı altında da- yattığı öneriler karşısında, biz de aynı şeyleri ya- pacaktık demeye getiriyor; ancak ekonominin yö- netimine ilişkin kısa ve uzun dönemli politikalan bir türlü oluşturmuyor. Sonuç, sayılarla ortada, ekonomi en ağır buna- lımlarından birini yaşıyor. Yılın ilk üç ayında ulusal üretim, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8.4 azalmıştır. Ekonomi, rekor sayılabilecek ölçüde küçülmüş; ülke birtoüft/n olarakyoksullaşmıştır. En ağır bunalım, ticaret sektöründe görülüyor; tica- retin üç aylık büyüme oranı yüzde 15.4'e ulaşıyor. Sermaye ve işgücü yönleriyle daha çok küçük öl- çekli olan ticaret kesiminin daralması, yoksullaş- ma ile büyük ölçüde işsizliği de birlikte getiriyor. Bunalım açısından asıl üzerinde durulması ge- reken sanayi sektörüdür. Sanayi üretimi, geçen yı- la göre ülke ortalamasının da üstünde yüzde 9.3 gerilemiştır. Sanayi sektöründe yaşanan bu ağır bu- nalım, öbür sektödere göre çok dahaönemlidir. Çün- kü sanayi, tanm ve taşıma gibi sektörierden satın aldığı üretim girdileri ve ülke dışına yaptığı satış- laria, ekonominin can damarıdır. Ekonominin can damarı kuruyor. Geçen günlerde, yılın ilk üç ayına ilişkin, imalat sanayii işgücü verileri yayımlandı. Sayılar, büyük işyerlerinde ışgücünün, geçen yılın aynı dönemi- ne göre yüzde 7.7 oranında azaldığını gösteriyor. Büyük işyerleri olarak, kamu kesiminin tamamıy- la özel kesimin on ve daha çok işçi çalıştıran iş- yerleri alınıyor. Bu durumda, imalat sanayii, geçen yıla göre büyük işyerlerinde 85 bin dolayında ça- lışanı işten çıkarmıştır. Küçük işyerierinde bunalım daha ağır olur. Büyük işyerleriyle aynı oran alınsa bile küçük sanayi işyerlerinin de yaklaşık 35 bin ki- şiyi işsiz bıraktığı görülüyor. Sonuçta yalnız imalat sanayiinde, geçen yılın ilk üç ayına göre, 120 bin dolayında kişı işsiz kalmış ya da var olan işsizler ordusuna katılmıştır. Sanayide üretim düşüşü ya da gelir azalması ile işsizlik yıkımı birlikte gelmıştir. Ekonominin katma değerini en çok arttıran, ay- nı anlama gelmek üzere, en yüksek oranda büyü- yen kesimi, yüzde 7.8 ile, mali kuruluşlar; yani ban- kacılık ya da para işlemleridir. Gerçekte bu sonuç, devletin borçlanabilmek için yüksek faız ödeme- sine dayanıyor. Fiyat artışlarından arındınlmış ya da reel faiz oranının yüzde 40'larda dolaştığı bili- niyor. Bu olgu, para sermayeyi, doğal olarak faiz peşınde koşmaya itiyor. Sermaye ürün ve hizmet üretiminden kaçıyor; sabit sermaye yatırımlanna dönüşmüyor. Sonuçta, üretici için cehennem, faizci için cen- net olan bir ekonomik ortam yaratılmış bulunuyor. Yıllardır süregelen bu olumsuzluğun, IMF'nin önerdiği politikalarla giderilemeyeceği, bu köşe- de sıkça vurgulandı. Bu gerçeğin kanrtı kendi için- dedir; ekonomi yıllardır IMF'nin önerilerine göre yö- netiliyor; ekonomi politikasını esas olarak IMF sap- tıyor. Sonuç, yeni birçok ağır bunalımdır. Ancak bu- nun sorumiusu IMF değildir; bu ülkeyi yönetenler- dir. Sorumlu, VVashıngton'da değil, Ankara'dadır. Bu konuda çok örnek verilebilir; ancak en so- mut örnek Vergi Yasası'dır. Geçen yıl çıkarılan bu yasa, daha şimdiden, delik deşik edilmekte, yu- muşatılmaktadır. Önce, vergi konusunun bir yaz- boztahtasına dönüşmesi, ilke olarak, yanlıştır. Da- ha da önemlisi, getirilmekte olan vergi indirimi ya da kolaylıklarının, nereden buldun, peşin vergi ve emlak vergisı gibi sermaye kazançlanna yönelik ol- masıdır. Sermaye kazançlannın kaynağını sapta- ma ya da kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alma ama- cı bile, anlaşılan, getirilmekte olan yeni düzenle- melerie bir yana bırakılmaktadır. Vergiyi yine emek- çiler ödeyecektir. Sürekli olarak emeğiyle geçinenlerin yoksullaş- ması sonucunu veren bir ekonomi yönetiminin, sağlıklı bir toplumsal oluşum ve demokratik işle- yen bir siyasal yapı ile bağdaşması olanağı, ger- çekten çok sınırlıdır. e-posta: yakup@metu.edu.tr En değerli 1000 hisse Microsoft'un piyasa değeri Türkiye'nin iki katı Ekonomi Servisi - ABD'de yayımlanan Bu- siness Week dergısinin, fınnalann hisse senetle- ri piyasasındaki durum- lannı değerlendıren liste- ye göre, Microsoft şirke- tinin piyasa değerinın 407.22 milyar dolarla, Türkiye ekonomısinin yaklaşık iki katı olduğu ortaya çıktı. Türkiye'den herhangı bir şirketin yer almadığı lıstede, Micro- soft şirketi birinci sırada bulunurken, şirketin 31 Mayıs 1999 tarihiyle he- saplanan piyasa degeri- nin Türkiye'nin geçen yıl için 204.5 milyar dolar olarak belirlenen ulusal gelirinin yaklaşık iki ka- tı olması dikkat çekti. General Electric 2. Yapılan değerlendirme- de, kişisel servet açısından da dünyanın en zengin işadamı olan BillGates'in sahıbi bulunduğu Mıcro- soft'u 333.05 milyar do- lar ile General Electric ız- ledi. Listede ilk 10'a giren diğer 7 şirket ve bunlann piyasa değerleri ise şöy- le: • International Busi- ness Machines (USA) 214.81 milyar dolar, • Exxon (USA) 193.92 milyar dolar, • Roval Duch/Shell Group (Ingiliz'Hollanda ortakhğı) 191.32 milyar dolar, • Wal-Mart Mağazala- n (USA) 189.55 milyar dolar, • AT&T komünikas- yonfirması (USA) 186.14 milyar dolar, • Intel (USA) 180.24 milyar dolar, • CiscoSystem(USA) 174.09 milyar dolar, • BP Amaco (Ingiliz) 173.87 milyar dolar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear