Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMU2 1999 PAZAR
OLAYLAR VE GORUSLER
Devrimden Odünler Şeriatçının Başansıdır
GÜRBÜZ D. TÜFEKÇÎ Sosyal Antmpolog
K
arşı devrimcıler, Türki- yüzûnden indiğinin sanılarak kabulle-
ye Cumhuriyeti'ni yık- nilmesidir. Padişahlar, Allah'm yeryü-
ma ginşimlerinin yasal zündeki gölgesi (zillullah fil âlem) ve
tuzaklarını hazırlamış bütün Müslümanlannhalifesidir(halife-
bulunuyor. 1950 yılının yi ruy-u zemin-i müslimin). Kararlan,
14 Mayısı 'ndan bu yana buyruklan dinseldir. Artık öyle Kuran'a
ye Cumhuriyeti'ni yık-
ma ginşimlerinin yasal
tuzaklarını hazırlamış
bulunuyor. 1950 yılının
. 14 Mayısı 'ndan bu yana
başlattıklan Atatûrk devrimlerini yok
etme savaşımı, başanya beş kala aydın-
Iık güçlerce durduruldu. Bu kaçıncı ye-
nilgileri? Gerici hiç pes etmedi. Bir ön-
cekinden daha hızlı olarak yola devam
ettiler. Karşı devrim sürdüğü sürece, bi-
lelim ki, cumhuriyetimiz büyûk bir teh-
like altındadır.
" Yapamaziar, edemezter"diye her za-
manki gibi kulağımızın üzerine yatma-
yalım Demokrasi, inanç, ibadet hakkı.
isteyen istedığını giyer..insan haklan..
insan haklarına dayaiı özgürlükler.gibi
havadan sözlerle yobazlan yüreklendir-
meyelim. Hele haktan, hukuk devletin-
den hiç, ama hiç söz etmeyelim. Gizle-
niveriyorlar bu kavTamlardan oluşan boş-
luğun arkasına. "Devrimyasalan var"di-
yebilirsiniz; ama. yok! Uygulanmayan ya-
sanın varlığından söz edilemez.
Bilindiği gıbi Osmanlı devlet yöneti-
mi teokratik'tir. Ümmeti bir arada tutan
harç, şeriatkökenlıdir. Bu harç din, mez-
hep ve tarikatlar birlikteliği biçiminde-
dir. Osmanlı Devleti şeriatçı ümmet ya-
pısından oluşan düşünce dokusu (zihni-
yet) nedeniyle batmıstır. Bu zihniyetın kö-
keni egemenlik gücünü veren erkin gök-
pek bakılmaz. Meşihat kapısı denilen bir
makamdan almacak fetva ile yapılacak
işin şeriata uygun olup olmadığı sapta-
nır. Şeriata uygunsa yapılır. Kjsaca üm-
met, şeriata göre yönetilmektedir.
Gazi Mustafa Kemal'in ilk yaptığı, en
biiyük diye nitelendirdiğimiz tek dev-
rim, egemenfik erkinin yer>iizûne indi-
rilmesidir. 23 Nisan 1920'de BMM açı-
larak egemenliğin ulusta olduğu tüm
dünyaya duyurulmuştur. Bu büyük eyle-
min birçok karşı çıkanı olacaktır; hemen
koruyucu yasalar yapmak zorunludur.
Bu amaçla 29 Nisan'da "Hiyanet-iVata-
niye Kanunu* kabul edilmiştir. Koruyu-
cu yasa BMM'nin geleceğini güvence al-
tına almaktadır. Özetle, var sayılan kut-
sal inançlan politikaya âletederek Mec-
lisi kapatmak isteyecek kişiler "adben"
idam edilirler (ayaklan yerden kesile-
rek, asılarak idam). Bu yasanın numara-
sı 2'dir. Bir sayılı yasa vatandaşlardan
alınacak küçük baş hayvan vergisiyle il-
gilidır. Kurulacak yeni devlete para ge-
rekir.
Cumhuriyet ilan edilinceye değin ege-
menliğin ulusta oluşunu güçlendirerek bü-
yük Devrim'e destek olacak yenı yasa-
lar yapılır. Kısaca, 1921 Anayasası'nın
kabul edilmesi, saltanatm kaldınlması,
Vahidettin'ın tahttan indirilmesinin ka-
bulüne daır genel kurul karan. Türki-
ye'de yapılan işlerle ilgili bilgi vermek-
le beraber gelecekte yapılacak toplum-
sal ve kültürel değişimlere halkı hazır-
lamak amacıyla öğretmenler kongresi
toplamak o yıllarda değerlendirilecek en
önemli işler arasındadır.
Cumhuriyetin ilanuıdan sonra yeni bir
anayasa yapmak gerekmiştir. Burada bü-
yük devrimi komyarak destekleyen üç te-
mel yasadan söz etmek zorundayım. 3
Mart 1924 günü çıkartılan bu yasalar,
1924 Anayasası'nın önünü temizleye-
rek yolunu açma ödeviyle yükümlüdür-
ler. Kimiikleri şöyle anıhr (Yasa sayısı
429):
Şer'iye ve Evkaf ve Erkânıharbiyei
l'mumiye Vekâlederinin İlgasına Dİir
Kanun.
Yasa sayısı 430: Tevhidi Tedrisat Ka-
nunu.
Yasa sayısı 431: Hilafetin ügasına ve
Hanedanı Osmaninin Türfcrve Cıımhu-
riyeti Memaliki Haricüıe Çıkanlmasuıa
dair kanun.
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmak ama-
cıyla birtakım köklü sosyo-kültürel de-
ğişimler yapmıştır. Her şeyden önce yep-
yeni bir ulus oluşturmuştur. Bu öyle ya-
pay, Çinlileri korumak amacıyla çamur
heykellerden olusturulan ordu gibi değil-
dir; tümüyle bilimseldir. Topluluklan bir
arada tutan, o toplumun kültür biriki-
minden oluşan bir doku vardır. Eğer do-
ğal ve bilimsel kökenden yoksunsa bu bir-
leştirici doku, o toplum kurumlanyla be-
raberyok olmaya mahkûmdur. Bu neden-
le yeni toplumda bireyleri birbirine bağ-
layacak harcı lüusakıhk olarak sapta-
mıştır. Önce yeni devletin eski Osmanlı
Ümmeti ile hiçbirilgisinin olmadıgını açık
olarak belirtir. Işte Atatürk'ün ulus tanım-
laması: "Türkiye Cumhuriyetini kuran
Türkiye halkuıa Türk Ulusu denir." Ba-
zı uçuk akılhlarla çıkarcılann sandığı gi-
bi Türk ulusu etnikbir yapılanma değil-
dir. Yeni toplumun üzerinde yaşam sür-
düreceği toprak parçasının sınırlan da
ulusaldır. Misaki Milli olarak anıhr. Dık-
katinizi diliyorum. Türk yurdunun taşı
toprağı da ulusaldır ve sınırlar bir antla
bağlanmıştır. Kurulacak olan siyasal ku-
rum çağın gerçeklerine uygun bir dev-
let'tir. Evet, ama güncel tanımlamayla
bilinen ulus devletlerden bir aynlığı var-
dır. Gazi Mustafa Kemal'in kurdugudev-
letin yapılanışının dayanağı da ulusal-
dır. Türkiye Cumhuriyeti ulusal birdev-
lettir.
Türkiye halkını birbirine kenetleyen gi-
zemli kavramı, ulusalcjlığı. Atatürk'ün
tanımlamasıyla bilgilerinize sunmak is-
tiyorum. Değışik zaman/mekânda sözü
edilen Atatürk miliiyeCçiliği bakınız ne
denli geniş bir anlam taşıyor:
" l lusakılık konusu, bireysel ve ortak-
laşa özgürlük sorunudur— Söz konusu
özgürlük, sosyal ve uygar insan özgürlü-
ğüdür."
insan haklannı bir bütün olarak kucak-
layan bu tanım, düşünce yapısı aşın uç-
larda tutsak olmayan her bireyin, insan
olarak benimseyeceği çağcıl biranlam ta-
şımaktadır. Bu tanımlamayla, özgürlük-
lerin toplum içinde her insan tarafmdan
eşit olarak kullanılmasının zorunlu oldu-
ğunu vurgulayarak değişik etnik köken-
den oluşan Türkiye halkını, evrensel de-
ğerlerle buluşturmaktadır. Burada artık
ne İlk ne de Ortaçağm çok gerilerde ka-
lan düşünsel düzeneğinin geçerliği kal-
mıştır. Özgür ohnayan insanlardan olu-
şacak bir ulusun, bağımsız devlet kura-
mayacağına, çok genç_lik yıllanndan be-
ri inanmıştır(1906). "Ozgüriük ve bağun-
azbk benim karakterimdir" ünlü sözüy-
le de anılan Atatürk, Türk ulusunu bir-
leştiren düşünce dokusuna temel katkı
maddesi olarak tam bağımsızlıgı da yer-
leştirmektedir:
"Özgüriük otanayan bir ülkede ötum
veyok ohış vardır. Her ilerlemenin ve ba-
gımariıgın anası özgüriüktür."
Böylece Türkiye halkını bu kez ev-
rensel değerlere taşımış olmaktadır. Ata-
türk Türkiye'de yapüğı büyük devrimle
önce bireyi özgür insan kimliğıne ka-
vuşturmak amacındadır. Bağımsız dev-
leti nasıl gerçekleştirdiğini düşünelim..
Türkiye'de her zaman sadece kısirçı-
kariar için şeriata yeşil ışık yakılıyor.
Henüz kendi kendimize özgür düşün-
me hakkımız elimizden alınmadan eni-
ne boyuna konuyu değeriendirsek çok iyi
olur.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Adamı As
Kahraman OlsunL
KimlerAbdullah Öcaten'm idam edilmesini is-
tiyor. En başta şehıt aileleri, evlat acısıyla yürek-
leri yanan analar, babalar, kardeşler, oğullar, kız-
lar... Haksız diyebilir misiniz onlara? Ateş düş-
tüğü yeri yakıyor. Yalnız onların değil, tüm yurt-
taşların yüreğini...
Başka kimler idamdan yana?
Müdahil avukatları. Ki bunları daha önce ba-
zı davalardan tanıdık. Örneğin cinayetle suçla-
nan polislerin savunmalannı yaptıklarında...
Parlamentoda temsil edilen partilerin sözcü-
leri de idamdan yanadır. Seçimlerde idam sözü
vermişlerdir, bu sözü yerine getirmek istemek-
tedirler.
Bir de başkalan var Apo'nun idam edilmesin-
den yana olan. BunlarApo destekçileri, Apo'nun
idamıyla bir çeşrt 'şehit', bir çeşrt 'ölümsüz kişi'
olacağını düşünenler! Batılı kimi basın ve politi-
ka çevreleri de Apo'nun idamından sonra Tür-
kıye'de kanlı kıyımların başlayacağını hesapla-
maktadırlar.
Bu konuda birçok okur mektubu aldım. Kimi-
leri 'göze göz, dişe diş, kana kan' anlayışıyla
Apo'nun idamını istiyor. öylelen de var ki, terö-
rist başının meydanlarda linç edilmesini hayal edi-
yor... Binlerce şehrtin öcünün ancak bu yoldan
alınacağı inancında!..
Mahkeme idam karan vermiştir. Yargıtay dos-
yayı inceteyecek, karan onaylarsa konu TBMM'ye
gidecektir. Komisyonlarda bekleyen kırkayakın
idam kararının yanında Apo dosyası da yer ala-
caktır. Şimdiden son karann ne olacağını bil-
mek zor.... Ama konuyu başka yönden ele alıp
üstünde biraz kafa yormakta yarar yok mu?
Adnan Menderes yandaşlannın gizJi açıkdav-
ranışlannı bilmem anımsar mısınız. Aşırı Mende-
res'çilerin orda burda "Adnan Bey'i asamazlar,
helebunuyapsınlaryeryerinden oynar" d/ye mey-
dan okumaları o günlerde iyice yaygınlaşmıştı.
Kimileri de Menderes'in asılmasıyla yok olma-
yacağını, daha da önem kazanacağını, bir çeşit
efsane haline geleceğini düşündükleri için idam
olayını destekliyorlardı. Sonuçta Menderes'in
ölüsü dirisinden daha tehlikeli oldu. Yirmi yıl
hapse mahkûm edilseydi, ya da yurtdışına sü-
rülseydi, birkaç yıl sonra unutulur, etkisini yitirir-
di. Ama öldürülmesi onu çok daha büyük bir üne
kavuşturdu. Bugün, Menderes Havaalanı, cad-
desi, meydanı, anıtı varsa bütün bunlar onun Im-
ralı adasında idam edilmesinin sonuçlarıdır.
Haklı ya da haksız idam edilen polttikacılar
ölümlerinden sonra yığınların gözünde daha bü-
yük saygınlık, hatta ölmezlik kazanıyorlar. Bir
örnek de Pakistan Başbakanı Butto'dur. Gene-
ral Ziya Ül Hak tarafmdan idam edilen Butto,
bugün ülkesinin en çok saygı gören, bir bakıma
efsane haline giren kişisidir. Kızı Benazir seçim
üstüne seçim kazanmışsa, başbakanlık görevi-
ne üst üste birkaç kez gelmişse; hatta işlediği
suçlara karşın hâlâ ülkesinde önemli bir polrti-
kacı sayılmaktaysa, bunu babasının yaşayan
saygınlığına borçlu değil midir?
Birfilm görmüştüm, sizlerde belki anımsarsı-
nız: Bir Hollanda sömürgesinde, Ingilizlerin çı-
kardıklan bir başkaldırmanın öyküsü... Bir işçi-
yi (filmde o rolü Marton Brando oynuyordu) bir
halk kahramanı yapar Ingilizler... Amaç adayı ele
geçirmektir. Hollanda yönetimi isyancı lideri ya-
kalar, yargılar, idam karan verilir! Ama idam ye-
rine getirilmez... Akıllı Hollanda yöneticileri, o ki-
şiyi asarlarsa onu bir halk kahramanı yapacak-
larını bilirler.
Ingilizler de Gandhi'yi bir kaç kez hapsettiler,
ama idam etmekten kaçındılar. Gandhi'nin öl-
dürülmesi onun halk yığınları karşısındaki öne-
mini kat kat arttıracaktı. Ölüm, işkence, zulüm,
kişilerin saygınlığını yüceltir. Isa Peygamber,
Che Guevara bu soruna birer örnektir. Roma
yönetimi Isa'nın eylemlerine aldınş etmeseydi,
Hıristiyanlık bugünkü gücüne kavuşur muydu?
Guevara da Bolivya'da öldürülmeseydi, dünya
gençliğinin vazgeçemediği bir lideri olabilir miy-
di?
Abdullah öcalan'ı asmak, (ki bunu kendi yan-
daşları da istiyor) onu bir 'halk kahramanı' du-
rumuna getirecektir. llle de 'Apo'yu asmalı' di-
yenler biraz da işin bu yanını düşünseler ya!.,
Ne demişler: "Kör ölür badem gözlü olur."
Güneşi Tutamazsmız
Prof. Dr. Ender VARtMİOfiLÜ
Her şey olur, andiçme ofanaz diye!
yoktûr ki olağandışı bir şey;
gün ortası geceye döndü gündüz
parlak güneşin ışığını söndürünce
Oh mpos'Iulann babası Zeus,
ter içinde kaldı dehşete kapdıp insanlar.
Ne oJursa olsun inanır artık insanoğlu,
her şey beklenir oldu. Şaşmayu siz de
tuzJu deniz vasası değişse karanınkiyie,
yunuslar daglara çıksa seve seve,
gümbürdeyen dalgalara atsa kendilerini
karavi bırakıp yabandaki hayvanlar
(fr. 74 D)
Eski Yunancadan çevüdiğim yukandaki dizeler
Yunan yazınmda kesin bir tarihe bağlanabilen
ilk örnektir. Dizelerde, Paroslu Arkhilokhos,
Ege'de tanık olduğu bir güneş tutulmasını -
olasılıkla tam tutulmadır- anlatmaktadır. Sözü
edilen tutulma I.Ö. 6 Nisan 648'e tarihlenmiştir.
t.Ö. 7. yüzyıl, Yunanlılann tarifainde sancılı
bir dönemdir. Özellikle Doğu'yla kurduklan
ilişkiyle Karanlık Çağ'dan çıkmış olan Yunanülar,
Atatürk ve Efeler
Prof. Dr. Zeld HASGÛRhtanbul Teknik Üniversitesi Inşaat Fakûltesi
1
3 Haziran Pazar günkü Cumhuriyet'te
Stockholm"den yazan Mustafa Bey, Ata-
türk'Ie ÇakKi Mehmet Efe'yi buluştu-
rup çay içiriyor. Güyaefe, önce Gazi 'nin
ince sesini duyunca hayal kınklığına uğ-
ruyor. Bu da yetmiyor, çayı "açık" isteyince, "Bu-
nu bize yapmecedm efern" diyor.
Yukandaki olay tamamen uydurma otup, söz-
de entellerin onu sözde küçük düşürmeye ve ala-
ya atmaya dönük Atatürk düşmanlanna hediye et-
tikleri yakışıksız birmalzemedir. Belki yazar, 'pa-
zar gününün havasuıa' uyarak üzerinde düşün-
Istanbul Menkul Kıymetler Borsası'na sınavla, İMKB Personel Yönetmeliği'nde
belirtilen niteliklere sahip, bir yüksek öğrenim kurumunun 4 yıl süreli lisans
programından ya da yurtdışında eşdeğer bir yüksek öğrenim kurumundan
mezun veya en geç 30 Eylül 1999 tarihi itibariyle mezun olaeak,
MÜFETTİŞ YARDIMCILARI
EKSPER YARDIMCILARI
UZMAN YARDIMCILARI
alınacaktır.
Bilim ve yabancı dil smavlarma ilişkin bilgiler: ^
• Hukuk, muhasebe ve mali analiz, maliye, işletme iktisadı ve finansmanı, iktisat ve matematik-
istatstik-ekonometri konularını kapsayan yazılı bilim sınavı ile yazılı yabancı dil sınavt
14-15 Ağustos 1999 tarihlerinde yapılacaktır.
• Adaylar Ingilizce, Almanca veya Fransızca arasından seçtikleri bir dilden yazılı yabanci dil sınavına
girecekJerdir. i ^
• Yazılı sınavlarda başarılı olanlar, ayrıca mülakata davet edileceklerdir.
• Sınava ilişkin ayrıntılı bilgiler Müfettiş Yardımcısı, Eksper Yardımcısı ve
Uzman Yardımcısı Giriş Sınavı kılavuzunda yer almaktadır.
Belirtilen niteliklere li^nlardan sınava katılmak isteyenlerin;
"Istanbul Menkul Kıymetler Borsası 80860 Istinye - ISTANBUL" adresindeki
İMKB Evrak Kayıt Servisi'nden başvuru formu edinmeferi ve en geç 6 Ağustos 1999
Cuma günü saat 17:30'a kadar başvurularını yapmaları gerekmektedir.
Istanbul dışından başvuru yapacak adaylara sınav kılavuzu posta ile gönderilecektir.
Sınavla ilgili her türlü bilgi, Teftiş Kurulu Başkanlığı'na ait aşağıdaki direkt
telefonlardan alınabilir.
(0 212) 298 2169 / 298 2307 / 298 2272
ISTANBUL
MENKULKIYMETLER
BORSASI
düzeni degişrirmeye çalışmaktadır. Şiirlerinde
eski düzen sahiplerini keskin bir dille yeren
Arkhilokhos. bir doğa olaymdan yola çıkarak "her
şey ohır_ gündüz gece oluyorsa_ yunuslar dağa
çıkar", yürürlükteki doğa yasalan bile altüst
olur, demektedir.
Bir ay sonra 11 Ağustos'ta, bu yûzyüın son
güneş tutulması olacaktır. Tam tutulma
yeryûzünde en iyi ülkemızde gözlemlenebile-
cektir. Bizde 76 yıl önce başlayan aydınlanma
çagı, bugün bilimin verilerine karşın, güneşin
tutulması gibi, karartılmaya çalışılmaktadır.
Ancak bir süre sonra bu sancılı dönemin sonu
gelecek, güneşin ışıklan tutulamayacaktır.
meden yapmıştır. Herneyse, düzeltilmesi gerekir
kanısındayım. Bilindiği gibi, Çakıcı 1912 yılında
Osmanlıjandarmasıyla girdiği sayısız çatışmalar-
dan sonuncusunda, kendi kızanlanndan birisi ta-
raündan kaza ile, yanlışlıkla vurulup ölmüştür.
Ancak MDstafa KemaTin, Batı Anadolu'daki
düzenli ordu kurulmasından önce efe gruplannın
Yunan ordusu ile girdikleri çete muharebelerine
kayıtsız kaldığı söylenemez.
Üstelik onlan daha düzenli ve
eşgüdüm içindeBMM'yebağ-
lı çalışmalan için hem Yörük
AM Efe'ye hem de Demirci
Mehmet Efe'ye rütbe ve cep-
he kumandanlıklan vermiş-
tir. Bunu tarih kitaplan yazar.
Ancak bu satırlann yazan,
bir lstiklal Savaşı gazisı olan,
Etenizli'nin Tavas ılçesinden
Mustafa Ali Paksoy'un toru-
nu olarak. onun bize anlattı-
ğt anısını, size 'kahraman Ege
efeteri' ile Mustafa Kemal'in
karşılasmalannı aktarmak is-
terim.
Anzavurisyanının bastınl-
masından sonra Mustafa Ke-
mal efe gruplannı Ankara'ya
davet eder. Başlannda, Çakı-
cı'nm hemşensı Talaşmanh
tsmafl Efeolmak üzere çeşit-
li bölgelerden seçilmiş bir
grup efe Ankara'ya giderler.
Mustafa Kemal onlan o za-
manki Samanpazan'ndakar-
şılar. Kendilerine, Anzavur is-
yanının bastınlmasında gös-
terdikleri yararblıklardan ötü-
rüteşekküreder. "Anzavur'u
benim başımdan defettiniz,
sağotun efder!" der. Onların
gönüllerini alır. Elbiselerini
çok beğendiğnıi söyler. Bunun
üzerine Ismail Efe hemen cep-
kenini soyunup Mustafa Ke-
mal'e vermek ister. O, "Sağol
Efem. Yanınıza geleceğim.
Orada bana verirsniz. Aiaca-
^mobun" der. Aynlıp gider-
ken efeler havaya ateş etme-
ye başlarlar. Talaşmanh Efe,
bu disiplınsızliği önlemek için,
iki elini havaya kaldınp ateşi
durdurmak ister. Mustafa Ke-
mal geri dönerek: "Bırak,at-
sutlarefem.' Çocukiarsevinç-
ierinden aüyorlar!" der. Efe,
buna karşılık, •'Mermi nere-
de,tüfeknerede?" diye sert bir
şekilde karşı çıkar. Bunun üze-
rine Mustafa Kemal gülümse-
yerek. "Ben füfek de bulu-
rum, fişek de! Çocuklar se-
viııcteriııden aoyorlar" diye-
rck oradan aynlır.
Evet, tüfek de bulunmuştur,
fişek de... Düşman Polatlı ön-
lerinden Izmir'e, o gün Mus-
tafa Kemal'in ifade ettiği azim
ve kararlılıkla kovalanıp de-
nize dökülmüştür. Ağustos
yaklaştı. Dıunlupınar, Altın-
ta§ ovalan, kan ter içinde düş-
manla boğuşup şehit düşenie-
rin ve gazi kalıp bayrağımızı
ebediyen dalgalandıranlann
ruhlarıyla dolacak. Onlara
minnet ve şiikran borçluyuz.
Onlardan bize kalan tertemiz
anılan doğru bir şekilde yaza-
lım ve onlar da huzur içinde
yatsınlar.
PENCERE
Kahrolsun PopiiHzm!..
Bir vakitler astığı astık, kestiği kestik, dediği de-
dik, öttürdüğü düdük olan karabıyıklı dostum, es-
kiden homur homur homurdanırdı:
- Bütün izm'lere karşıyım!..
- Leninizm'e?..
- Karşıyım..
- Maoizm'e?..
- Karşıyım..
- Komünizm'e?..
- Karşıyım..
- Sosyalizm'e?..
- Karşıyım..
- Kaprtalizm'e?..
-?..
- Kemalizm'e?..
- Ben Atatürkçüyüm.
•
Geçen gün gördüm, bizimki bıyıklannı kesmiş...
Sordum:
- Hayrola?.
- Imaj sorunu!..
- Ne demek o?..
- Avrupa bizi yanlış tanıyor, ima/ımız kötü!.. Bıyık-
sız daha 'liberal' bir imaj veriyormuşum...
- Sen izm'lere karşı değil miydin?..
Arkadaşım körkütük liberalizme bağlanmış; ama,
bu işin içinden nasıl çıkılacağını bilmiyor
- Uberalizm en iyisi..
- Popülizm?.
- En büyük düşmanımız!..
- Komünizmin yerini yoksa popülizm mi doldur-
du?
- Neden?..
- Halktan yana bir istekle ortaya çıkanlar artık
"popûlist" diye karalanıyorlar!..
•
Medyada bir çeşrt gazeteci türedi, popülizmi yer-
den yere vuruyor; komünizm tu kaka, sosyalizm di-
nozorlara özgü; yoksuldan yana yazmak "Üçüncü
Dünya Solculuğu", halkın haklannı savunmak ise
popülizm!..
Halk "Yandım AJIah"diyeferyat ettiği zaman pat-
ronun yamacında sebeplenen bu tür gazeteci tato-
mının korosu başlıyor
- Kaynak yok...
- Popülizm yapmayalım...
- Felaketolur...
Bizim bildiğimiz gazeteci hani tarafsızdı?.. Halk,
memur, işçi, köytü, dar gelirlinin taleplerine rnedya-
daki tuzu kuru gazeteciler neden karşı çıkıyortar?..
Hem bunlar ne diyortardı:
- Gazeteci tarafsc olur.
- Nasıl?..
- Devlet ile PKK arasında tarafsc kalmalı...
- Sonra?..
- Irticacı ile laik arasında da tarafsız olmalı...
- Peki, bu kurala göre sermaye ile emek arasın-
da da gazeteci tarafsız kalmalı, değil mi?
- Olmaz...
- Neden?..
- Popülizme ödün vermek kötüdür, ekonomide
felaket olur, emekçiye aynlacak kaynak yok!.. Ger-
çekçi olmalıyız.
-Deme!.. "' " ' ' " *
J
'
:
"'
•
Ben gazetecinin zenginini severim, PKK'ye göz
kırpmasını biliyor, Fethullah'la al takke ver külah,
mürteciyle enseye tokat yanağa şaplak, beş yıldız-
h otellerde yan gelmeye bayılıyor, küreselleşmeden
pek memnun, bağımsızlığın modasının geçtiğine
inanıyor, her şeyde hoşgörüyü savunuyor, ama, sı-
ra emekçi halka geldi mi kaşlannı çatıyor
- Kahrolsun popülizm!..
Evet, geçmişteki "kahrolsun komünizmin yerini
artık "kahrolsun popülizm" aldı.
ORHAN KARAVELİ'den
önemli bir belgesel
BİR ANKARA AİLESİNİN
OYKUSU
• Osmanlı'dan Kurtuluş Savaşı'na ve bugüne 160 yılük
gerçek bir öykü.
• Mustafa Kemalie ilgili bilinmeyen anılar.
• Seymenler ve Seymenlik.
• Mehmet Akif "İstiklal Marşj"nı nerede ve nasıl yazdı
ve ilk kime okudu?
• "Ankara" adı nereden geliyor? Atatürk'ün şaşırtıcı ve
bilinmeyen tezi.
• "Vatan" ve Tercuman" gazeteleri olaylannın 40 yıldır
açıklanmamış "perde arkası".
(1. hamur/ 38 fertoğraf / 224 sarfalık bir aoı / be^esel)
Genel Dağrtım: ÖZGÜR YAYIN DAĞITIM LTD. ŞTİ.
Ankara Caddesı 31/2 - İstanbul
Tel: (0212) 526 25 13 - 526 35 01
Faks:(0212)527 57 78
TÜRK DİLİDERGÎSÎ 13 ÎAŞEVDA
Türk Dili Deıgisi; Temmuz-Ağustos sayısıyla on üçûncü
cildinin birinci sayısına başladığını duyurmaktan onur duy-
maktadır. Destegini esirgemeyen okurlanna sag olunuz var
olunuz demektedir. Okurlanmıza ve bizi destekleyen bütün
gönüldeşlerimize, desteklemelerine yaraşır bir çalışmayı bu
yıl da aralıksız sürdüreceğimizi açıklamaktan mutluluk
duyduğumuzu belirtiyoruz. Dergi üyelik ödentisi olarak,
hiç aksatmadan, 3.600.000 TL'nin Posta Çeki hesabımızda-
ki Posta Çeki No: 122 807'ye yahnlmasını diliyoruz. Bu sa-
yıdaki yazarlanmız: Ahmet Miskioğlu, Ali Dündar, Halim
Uğurlu, Ertugrul Efeoğlu, Mahir Onlü, Gaston Miron, Edip
Göhtıel, Anna Ahmatova, Anıl Meriçelli, Anatoli Miziev,
Süreyya Ülker, Mustafa Topal, Mehrizat, Refika Bezirci,
Osman Bolulu, A. Nevzad Odyakmaz, Sadiye Akay, Ab-
dullah Rıza Ergüven, Ali Özenç Çağlar, Ali Yüce, Veysel
Kılıç, Subutay Hikmet, Dursun Ozden, Gülay Yurdal Mic-
haels, M. Nejat Gacar. Gürcan Antürk, Hüseyin Topçugil,
Feıgül Çırpan, Ahmet Necdet, Tülay Ferah, Nevra Bucak,
Cumhur Pekyiğit, Gülbahar Kültür, Yılmaz Çongar, Erdem
Türkmence, Behzat Ay, Leylâ Şahin, Muzaffer Uyguner,
Hasan Akarsu, Arat Ovalı.
Bakırköy'de 3 oda, salon,
doğalgazlı 400 dolar.
Tel: 0282 623 52 33
Cep: 0532 632 20 93