14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
»MAYIS1999PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 BirDevlet Operasyonu l*çi Partisi Genel Eaşkanı Doğu Ferinçek, geçen cyiülde gözaltına alınmış, PKK'ye yardım ve yataklık yaptığı iddiasıyla hakkında dava açılmıştı. DGM Savcısı ISuh Mete Yüksel'in eiinde PKK itirafçısı Elektronik posta: som@posta.cumhuriyeLcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Bugün anneler günüymüş... "Bir de milletin anasını ağlatanlara gününü aösterme aünü olsa!" Demirkıran'ın verdiği bazı belgeler vardı. iddia kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Ancak daha ilk duruşmada, "t>elge"ler hem mahkemenin tayin ettiği bilirkişi raporu hem de Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün kriminalistik incelemesi sonucu sahte çıkmıştı. Fakat, suçlamanın asılsızlığı kamuoyunda aynı yankıyı bulmadı. Daha doğrusu belgelenen "tertip" kamuoyuna pek yansıtılmadı. Doğu Perinçek de, yaşadıklarını "Bir Devlet Operasyonu" adıyla kitap yapmışb ki, son gelişmeler kitapta yeni bir sayfa açtı: Öteki itirafçı tanık Şehmuz Batur, Perinçek'i suçlayan ifadelerini "birileri"nin baskısı ile verdiğini mahkemede açıkladı! argıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Sa- vaş'ın Fazilet Partisi'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru üzerine Fazilet Partisi milletvekillerinden Bülent Annç tepkisini şöyle dile getiriyor: "Bizi yakmakla, yıkmakla, kesmekle, asmakla bi- tiremezler." Fazilet'in çiçeği burnundaki milletvekillerinden ve Meclis'e türbanı sokmakla görevlendirilmiş ABD va- tandaşı Merve Kavakçı'nın sözcüsü konumunda- ki Nazlı llıcakdakendisini birzamanlar Amerika'da beyazlar karşısında zenci hakları için mücadele edenlere benzetiyor. Oysa, Anayasa'nın 80. maddesi milletvekillerinin seçildikleri bölgeyi ya da kendilerini seçenleri değıl tüm ulusu temsil ettiğini belirtiyor. Fakat Fazilet Par- tisi'nden yükselen seslerde yaygın olarak "biz ve on- lar" teması işleniyor. Açıkça ayrımcılık yapılıyor. Harta bir ilçe belediye üTürbanın altı başkanı "O sizin anayasanız" diyebiliyor. Çok tehlikeli bir oyun oynanıyor. Fazilet'in kapatıtmasına ilişkin iddianame Anaya- sa Mahkemesi'ne verildikten birkaç saat sonra Ma- latya'da şeriatçı kalkışma yaşanıyor. Cuma nama- zından çıkıp polis ve askerie çatışan şeriatçılar, sı- kışınca tekrar camiye sığınıyor. Güvenlik güçlerinin kuşatması karşısında "camiyi basıyorlar" söylenti- si ile halk kışkırtılmaya çalışılıyor. Bütün bunlar, demokrasinin nimetlerinden yarar- lanıp şeriat devleti kurmayı planlayanlann siyasal sem- bolü "türban"ın altından çıkıyor. Türbanın altında çok şey yatıyor. Örneğin Merve'nin türbanında son seçimde DYP ve ANAP'la da flört eden tarikatlardan Sûleyman- cılar'ın panmak izleri görülüyor. Merve'yi yetiştirip Türkiye'ye gönderen babası Yusuf Ziya Kavakçı yı -ki Amerikalılar ona Imam Yusuf Zia Kavakci diyor- kimlerin yetiştirdiğine bak- mak için Uğur Mumcu'nun yardımı gerekiyor. Zia Kavakci'nin ruhunu şad ettiği hocalarının ad- lan Uğur Mumcu'nun kitabı Rabıta'da geçiyor. Mehmet Topaloğlu: Devletin Serik müftüsü. Sü- leymancılar'ın liderkadrosundan. Bekir Haki Yener: Devletin Eminönü müftüsü. Süleyman Hilmi Tuna- han'ın ilk adamlanndan. Mehmet Topaloğlu: Is- tanbul'da imam hatip öğretmenı. Kenan Evren'in 1981'de ek kararname ile yurdışına gönderdiği ve parasını Rabıta'nın ödediği imamlardan. Necmettin Erbakan'ın ilk partisi Milli Nizam Par- tisi kapatılırken Uğur Mumcu'nun yazdıklan insanı acı acı gülümsetiyor: "Erbakan'ı bırakın, Kuran'ı siyaset meydanlanna taşıyan Süleyman Demirel'e bakın!" SESStZSEDASIZ(t) JİURİKURTCEBE Gemiadamları Sınavları Merkezi Denizcilik Müsteşarlığı, dışarıdan sınava girerek gemiadamı sertifikası alacaklar için bir "merkez" kurmuş: Gemiadamları Sınavlan Merkezi. Kısaca GSM; ÖSYM gibi bir şey... GSM'yi Istanbul Teknik Üniversite- si Denizcilik Fakültesi'ne emanet et- mişler; başına da fakülte dekanını ge- tirmişler. GSM de, sınav komisyonlannı be- lirlemiş, komisyonlara üniversite ve denizcilik çevrelerinden uzman kişi- leri almış. Sonra Denizcilik Fakültesi, Kara- köy'de Türkiye Denizciler Sendika- sı'nın ve Kadıköy'de vapur iskelesinin üstündeki salonda gemiadamları sı- navlarına hazırlık kursları açmaya ka- rar vermiş... Saati 1 milyon liradan... örneğin, yat kaptanı olmak iste- yenler 156 saat ders alacak. Yani 156 milyon lira. LJman kaptanı, kıyı kaptanı, yakın- yol kaptanı, deniz motorcusu, deniz makinisti, yakınyol başmakinisti ol- mak isteyenler için farklı tarife uygu- lanıyor. Para önemli değil, denizciliğe gö- nül verenler için bulunmaz bir fırsat. Ancak... Gemiadamlan sınavlan için açılan hazırlık kursunda ders verecek kişile- rin adlarına baktığınız zaman ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Hazırlık kursunda ders verenlerin çoğu, Gemiadamları Sınavlan Mer- kezi'nde bir önceki dönemin sınav komisyonlannda üye. Bu tablo, ÖSYM'de sınav so- rularını hazırlayanlann biryan- 1 öan da üniversiteye hazırfık j | kurslarında ders vermesine benzemiyor mu! ÇED KÖŞESI OKTAY EKİNCt Sefa Taşkın neden 'seçilemedi'?.. Yeniden aday olan belediye baş- kanlarının seçim kaybetmeleri ço- ğu kez olağan karşılanabilir. Çün- kü başanlı bile olsalar, mutlaka ek- sikleri ya da yanlışlan olmuştur ve rakipleri de bunun üzerine giderler- se "yıpraıurtafc", oy kaybederler. Ancak, kimi "simge" isimler de vardır ki yeniden aday olduklann- da"seçilememiş" olmalanbuka- dar "olağan" karşılanamaz. Çünkü o sımgeleşen kimliklerı artık sadece kendilennı ve partile- rini değil, toplumun ve hatta ülke- nin geieceğine dönük "idealleri" ve "davalan" da bağlar. Böylesı- ne "kendilerini aşan" misyonlar üstlenmiş belediye başkanlarının yeniden aday olup olmayacaklan- na da aslında artık sadece "kendi tercihleriyle" karar vermek doğ- ru değildir. Hele şu veya bu neden- le "seçimi yitirme" olasıhği da uftıkta göze çarpıyorsa o ideallerin ve davanın "zedelenmeriski"de göze alınmaz, alınmamalıdır... Ne var ki bu kural, toplumsal er- demlerin yerine "kişiselliğin" öne çıktığı kültürlerde yaşama geçemi- yor. Bir "inat" uğruna yıllann eme- ği ve özverisiyle inşa edilmiş de- ğerler yıpratılıyor. Ustelik bu yıp- ranma "demokrasi" sayesinde ol- duğu için de aynı değerler bir kat seçimi de kazanarak "halk deste- ğini" kanıtlamış oldu... SefaTaşkın'ın 1994-1999 döne- mi ise "siyanürle altına karşı" köylülerin destanlaşan direnişini "simgeler"... O olmasaydı, zafer elbette ki yi- ne bu destanı yazanlann olacaktı. Ancak, kim ne derse desın, belkı de aynı zafer bıraz daha geç ve biraz daha zor yaşanabılecekti.. Kendi kişisel gücü ve yetenek- leriyle birükte Bergama Beledıye- si'nın de çoğu olanaklannı köylü- lerin "çevre ve yaşam hakkı" di- renişine adayan Sefa Taşkın, onla- nn ortak sesı ve savunmanı olmak- la da kalmadı. Araştırmalan % e ya- yınlarıyla Türkiye'nin yani sıra dünyanındiğer"bizebenzer" ül- kelerine de hortumlannı dolayan "siyanürcü abtapotun" ipliğini pazara çıkardı. Uluslararası kirli ve sömürgen ılişkılenn tüm bağlan- tılannı ortaya serdi. Böylece sade- ce Eurogold'u değıl, ülkedeki ve dünyadaki diğer siyanürcüleri de te- dirgın etti, onlann "kara listesine" girdı. Taşkın'ın işte bu çabası sayesin- dedir ki Bergamalı köylülerin ey- lemlerinin sadece bir çevre direni- şi değil, aynı zamanda bir "ulusal bağımsıziık mücadelesi" nitelıği Yoksa, Sefa TaşkııTa da "seçim daha zarar görüyor ve sankı "top- lumun şamarını" yemiş oluyor. Hem de o toplumun çıkarlan için yaratılmış değerler olmasına rağ- men... • • • Evet. Yazının başlığından da an- laşıldığı gibi. bu uzun girişı. Ber- gama'da seçimi bu kez kaybeden Sefa Taşkın için yaptım. Benzer durumda başka birkaç "simge" ısim daha var, ama sanınm bu de- ğerlendirmeye en yakışanı da yine Sefa Taşkın"dır... Bu ülkenin tarih ve doğa değer- lerine duyarlı, uygarlık mirasına ve insanına saygılı tüm çevrelerin gönlünü önce "Sürgündeki Ze- us'u" Bergama'ya yeniden kavuş- turma çabalanyla kazanmıştı. Ta- rihi sunak Berlin'de tutsak olduğu sürece Anadolu rahat uyuyabilir miydi?.. 1990'lann o müthiş ve coşkulu kampanyasmda "doğal lider" olan Sefa Taşkın eğer 1994 seçimlerinı kazanamasaydı. yitirilen sadece bir belediye başkanlığı değil, Türki- ye'nin "onur kavgası" olacaktı. Binlerce yıldır kentlerinın adını de- ğiştirmeyen "Bergamalılar" için 3. bin yıla doğru uygarlık mırasla- nnı "artık önemsemiyorlar" de- necektı... Neyse ki öyle olmadı. "Anado- lu tarihini sahiplenme bilinci" yenilgisi" mi getirdi?... taşıdığını artık herkes biliyor. Ne var ki bır yandan köylüler bu "yurt savunmasını" hukukun da deste- ğiyle kazanırken öbiir yandan ay- nı savunmanın "simgeleşen" is- minin neden seçim kaybettiğinı ise kimse sormuyor ve sorgulamıyor... • • • Evet. Sefa Taşkın neden bu kez seçilemedi? Cumhuriyet tarihine geçen bir "davanın" adamı neden "demokrasiye" yenildi?.. Berga- ma'nın yeni başkanı DSP'li Akif Ersezgin'in aynı zamanda Euro- gold'a "müteahhitlik'' yapması, bu sonuçta "etldli" olmuşmudur?.. Ben kendi payıma. ilk ıki soru- nun yanıtını, CHP'de yetkili kim- se, ondan bekliyorum. Çünkü Se- fa Taşkın o eylem günlerindeki gö- rüşmelerimizden birinde. "Herkes destekliyor. sadece partim ya- nımda değil" demişti. Yoksa CHP kurmayları, hani şu "büyük deği- şim" dedıkleri yeni sıyasetleriyle Taşkın'ın "ulusal bağımsızlık'' tavnna uzak mı kalmışlardı?.. DSP'li yeni başkana gelince... Eski "işi" ne olursa olsun, siyanür- lü altın sömürüsüne onay verecek bırkişiliğe sahip olmasına yine de ihtimal vermiyorum. Eğeröyleyse, "Keşke DSP'li olmasaydı" deme hakkımı da saklı tutuyorum. Bilmem. bir açıklama göndere- bılirmı?.. HAYVANLAR tSMAtı r? GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACI H A R B İ SEMÎH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 9Mayıs GOK VINCI! _,, ^ i,Mu H*»e. 45OO beygir gücü mofanı txılunnKik- hnıfdı. Saa(+e 2O4- kn>. htz yapabt- liyor ve bir depo benzınte 40P 1962.'DE BU6ÜN, OevHEUKOPrER "siKOKSKy S-6+ SKYCBANE' ifJ İLK UÇUfU YAPILOI. KUSAS/UJ MÛHBNDİS /&O& SrKO££KY'tJİN A8D 'NOe GeBÇEKJ-£ÇTİRDݧi UÇAKL-AB YE ÖZ&LUKLE PE HELİICOPTEIZLEK., K£NDİSi- NE &ÜYÛK ÜKI KAZANDfRMtŞn. SKTCBAfJE (GÖK ı/ruc/) D£ BuNiAfecAN eieiyoi- PEV SIR fStçsLEr m /VJ ÇjEjeçEve Nfrwü- ĞİNpeKİ HELİKOeTBK, ALTtNA AAOAST& EDÎL£BlLEN KAPALI Ö İ ( 8TOU YÜK YEYA 9O fCİÇf pa. YÜKÜ çrnA/c OLA&UC TBŞ OAKİ Sİ8İ"), 1O TCNLUK KAf*£İ7&Ye ULAŞA8fLİYOiePU. /fiv/ MOD£L, AStCEMÎ YA DA SilfiL HiZMETtseDe ICULLAUttACAKTI. PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Nereden, Nereye? 1966 yılının sonbahanydı... Alman ekonomisinde başgösteren "beklenmedik" dalgalanma, bizim gi- bi okumak için çalışmak zorunda olan öğrencileri deetkilemiş, "ekmek kapılanmız" birbiri ardı sıra ka- panmayabaşlamıştı... Birpazargünü, "Cafe Lutz'öa oturmuş, kara kara düşünürken koltuğunun altında gazeteleri ile Feridun Abi gelmiş, her zamanki se- vecenliğiyle, "Üzülme", demişti, "sana bizim orada biriş ayartanz"\.. Feridun Abi'nin, "bizim ora" dedi- ği, Almanya'daki Amerikan işgal güçlerinin, Heidel- berg'in biraz dışındaki genel karargâhıydı... Ertesi gün erkenden yola koyulmuş, karargâhın mutfak ve lokanta çalışanlanndan sorumlu perso- nel şefı Mr. Miller'in kapısı önünde, birazdan olu- şacak uzun kuyruğun ilk sırasında yerimi almıştım... Karargâhın, her gün binlerce askere hizmet ve- ren lokantalar bölümünde Feridun Abi'nin tartışıl- maz bir saygınlığı vardı. Işe önce dev kazanlann, ten- cerelerin, kap kacağın yıkandığı bulaşıkhanede baş- lamış, sonra paspasçılığa, daha sonra da şımdiki görevine "terfi" etmışti. Hafta içi akşam üzerleri, boy- nunda ipek fuları, sırtında spor-klasik ceketi, altın- da tiril tiril pantolonu ve eiinde mutlaka bir kitapla işine geliyor, her gün başka bir film oynatan karar- gâh sinemasının mutfak koridoruna açılan kapısı- nın yanındaki minik büfesini açıyordu. Film öncesi askerlere patlamış mısır, çikolata, şekerleme ve meşrubat satıyor, son askeri de savdıktan sonra kı- tabını açıp, Feuerbach, Hegel ya da Mann oku- yordu. Kimi akşamlar, diplen tutmuş kazanlan yıkar- ken bulaşıkhanenin açık kapısından gözüm Feridun Abi'ye ilişir, küçük kâğıtlara notlar aldığını görürdüm... Işarkadaşlanm çoğunlukla, Üçüncü Dünya ülke- lerinden gelen öğrencilerdi. Ayn bir konumu olan Fe- ridun Abi'yi saymayacak olursam, aralarındaki tek Türk bendim. Özellikle Arap öğrencilerle daha ilk gün- den kaynaşmıştık. Yemenli Hossein Mauruf işe başladığım gün bana tazyikii su hortumunu nasıl kul- lanacağımı gösterirken "Ne mutlu sana ki Türksûn!" demişti. Ne demek istediğini önce pek anlamamış- tım. Şaşırdığımı görünce, "Sizin Meclis'te sosya- listler bile var..." diye eklemişti. Işimizin erken bit- tiği günlerde arkadaşlaria, o saatlerde "inin cinin top attığı" subay gazinosunda toplanıp konuşurduk. Arap öğrencilerin gözünde Türkiye'nin "bambaşka" bir yeri vardı. Türkiye'nin laik, demokratik yapısına "hayranlık" duyuyortar, bize "gıpta" ediyorlardı. Tür- kiye, onlann ülkeleri için duydukları özlemleri uzun yıllar önce gerçekleştirmişti. Aramızda benden baş- ka hiçbiröğrenci, geldiği ülkede "demokrasi"yi, "öz- gürlük"ü, "insan haklan"n\ tanımamıştı. Bizim, sos- yalist milletvekillerimiz "bile" vardı! Parlamentomuzda on beş Türkiye Işçi Partili mil- letvekilinin bulunduğu o yıllarda, geleceğe ilişkin düşlerimizleonlannkiler hiçörtüşmüyordu. "Bizim" taleplerimiz, mücadele düzeyimiz onlarınkinden çok daha yüksektı. Onlar henüz, "Annelerimizi, kızkar- deşlenmizi, eşlerimizi kara çarşafın tutsaklığından na- sıl kurtannz" sorusuna yanıt arıyorlardı. "Bizim" ka- dınlanmız ise Meclis'te, meslek örgütlerinde, sen- dikalarda, miting alanlarında erkeklerle omuz omu- za mücadele veriyorlardı. Bize "gıpta"etmekte hak- lıydılar. Ya şimdi?.. Otuz üç yılda her şey nasıl değişmiş- ti? Üniversite kapılannda genç kızlar, "Kapanmak istiyoruz!" diye gösteri yapıyorlardı. Islami cihadın simgesi "türban", Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kapılannı zorluyordu. Çok iyi anımsıyorum... Bir ge- ceişçıkışı, Feridun Abi, ozamanlar pek moda olan, "Baasç Arap Sosyalizmı"nöen söz açılınca, Arap ar- kadaşlara, "Islamla sosyalizmi aynı potada erite- mezsiniz!" demişti. "Ya sosyalist olacaksınız ya da Müslümani" Sonra eklemişti: "Ya da başka otori- ter yönetimlere boyun eğeceksiniz'.." Zaman onu haklı çıkardı. HiçbirArapülkesi "demofrras/"yegeçemedi. Ba- asçı yönetimler, "tek adam despotizmi'ne dönüş- tü. Bizde ise sosyalizm geriledikçe Islam yükseldi. "Liberaller", "milliyetçiier", "darbeciler" sosyaliz- min önünü kesmek için siyasal Islama yıllarca ça- naktuttular. Kanlı Pazar'da katledilenler, Sıvas'tadi- ri diri yakılanlar, Türkiye'nin "Araplaşması"na, orta- çağ karanlığına itılmesine direnen sosyalistlerdi... 12 Eylül'de kitleler halinde tutuklananlar, cezaevlerin- de çürütülenler, en büyük işkenceleri görenler yine onlardı. Onlar Meclis'e giremesinler diye seçim ba- rajlan yükseltilmiş, partileri kapatılmıştı. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tek bir sos- yalist milletvekili "bile"yok! Sosyal demokratlar da Meclis dışında kaldılar... "Partamenter-demokratik şeriatçılık"a karşı Demokratik Sol Parti direnmeye çalışıyor... Nereden nereye geldik? Yemenli Hossein kim bilir şimdi neler düşünüyordur? Faks:(0 216)418 8410 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Bir tür bilye oyunu. 2/ Yıl- maz Güney'in 2 bir filmi... Bir tür deniz taşıma- cılığı.3/lnceve A uzun metal çu- buk... "Al - - - 'lar domur do- mur terlemiş ' Rahmetingülle- re yağdığı gibi" (K.aracaoğlan). " 4/ Gümüşün 9 simgesi... As- ya'dabirçöl. 5/ Seramik- ten yapılan, geleneksel Italyan karnaval düdü- ğü. 6/ Asık suratlı... Bir gösterme sıfatı. 7/ Odu- 3 nundan kırmızı boya çı- 4 karılan bir ağaç... Yaz yağmuru. 8/ Borsada ke- e sin vadeli değerlerin ku- ru ile primli değerlerin kuru arasındaki fark... Kenarlan saçaklı bir tür g başörtüsü. 9/ Karagöz balığınm, boyu 15 cm'ye kadar olan yavrulanna venlen ad. YUKARTOAN AŞAGIYA: 1/ Aynı erkekle evli olan kadınlann birbirine göre olan adı... Avcı kulübesi. 2/ Sporkarşılaşmalannda seyırcıleri coştu- ran kimse... Büyük kardeş, ağabey. 3/ Güzel kokulu çiçek- leri olan bır ağaççık... Tuzlanıp kurutulmuş yıyecek. 4/ "Kırmızı bir — oluyor soluğum / Yüzümün yanmasından anlıyorum" (Cemal Süreya)... Taşıtlarda yükün yükseklik ölçüsü. 5/ Bir müzik parçası ya da tiyatro oyununun özgün bir teknik ve duyarlıİda sunulması. 6/ Kantoda Doğu giy- sileriyle yapılan dansın adı... Italya'da bır ırmak. 7/ Gez- gin samuray... Karşı cinsten binne ilgi göstererek gönlü- nü kazanmaya çalışma. 8/ Karakter... Denızcılıkte "alt, aşağı" anlamında kullanılan sözcük. 9/ Birdenbire ortaya çıkan ruhsal darbe... Bulaşıcı birden hastalığı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear