25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9MAY1S1999PAZAR 14 KULTUR ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Savaşçı Osmanh / Sanatçı Osmanl • Bu kez bambaşka bir ortamda Topkapı'nın görkemi yaşatılıyordu Paris'in Versailles Sarayı'nda. Osmanhlann 700.yıl kutlamalan çerçevesinde Paris'e taşman Topkapı Sarayı'nın parçalan şimdi bir başka kimliğe bürünmüş duruyordu karşımızda. PARİS-Çocukluğumuzdan bu yana Topkapı Sa- rayı'nı kim bilir kaç kez gezmiş, geçmişimizin hazinesini ve atalanmızın yaşamı üstüne deb- debeli imgelerkurmuştuk. Bu kez bambaş- ka bir ortamda Topkapı'nın görkemi ya- şatılıyordu: Paris'in Versailles Sara- yı'nda. Osmanhlann 700. yıl kutlama- lan çerçevesinde Paris'e taşınan Topka- pı Sarayf nın parçalan şimdi bir başka kımlıge bürünmüş duruyordu karşımız- da. Yalnız Topkapı degıl, Türkiye'nin degişik müzelerinden de derlenmiş de- ğerli parçalar vardı. Bütün butarih- sel değerleri gezerken bir şeyin da- ha altını çizmemiz gerekiyor. Tasa- nmı. düzenlemesi ve sunumuyla bugünkü Tük insanının değeri. Kül- tür insanlanmızın, siyasetçilerimi- zin, sanat ve bilim adamlanmızın bu sergiyi bu düzeyde gerçekleştirmede- kı başanlan. Başta FilizÇağman ve Nazan Ölçer olmak üzere Kültür Bakanı İs- temihanTalay, Dışışle- n Bakanhğı Kültür Da- ıresı Başkanı Metin Göker gibı emeği ge- çen herkesın aklına. eli- ne sağlık. Osmanlı lmparatorluğu'nun yalnız cen- gâver, savaşçı özelliği değil. tüm sanat dallanru yü- celten o incecik işlemeleri de sergi kapsamında yer almış. Tüm savaş aletlerinin. kaftanlann heybetin- den sonra o güzelim altın tahta ulaşıyorsunuz. Üs- tünde ünlü zümrüt taşlannın ışıldadığı. Karanlık geçitlerin çevrelediği puslu ışıktaki cam kutulann içinde her bir el işi ayn bir devingenlik içinde pa- nldıyor. Sanki o kaftanlar yürüyüşe geçmiş as- kerler dizisini oluşturuyor. Sanki o el yazması Ku- ran-ı Kerimlerin her birisi boşluğa asılmış ve yap- raklan uçuşuyor. Dokumalar, çiniler, gümüş, al- tın işlemeleri, ziynet eşyalan. minyatürler, her bi- ri tematik birbütünlük içinde Osmanlf nın öykü- sünüanlatıyor. Bu düzenleme için serginin ttal- yan miman Roberto Ostinelli'yi de aynca kutlamak gerek. Elçilerle ilgili odayı geziyoruz. Os- manh elçisinin Versailles Sarayı'nm bahçesindeki kabulünü anlatan bü- yük bir tablo. Versailles arşivınden. Ya- nında bir Fransız elçisinin Osmanh Sarayf ndaki kabulünü anlatan bir tablo, Topkapı arşivinden. Öte yan- da Istanbul'u 1660'larda zıyaret eden Fransız elçisinin ve aynca eşinin Türk giysileriyle yapılmış yaglı boya port- releri. Kimbilir belki de bu elçiydi Moliere'e ve Lully'ye bil- gileri aktanp "Kibarhk BudabsTadlı komedi- balesi için esin veren! Soma "Kibarhk Bu- dalasTnın 1670'deki temsiline ilişkin prog- ram kitapçığı sergilen- miş. Molier, kendisı Grand Müftürolünde! Serginin açılışında iki ülkenin cumhurbaş- kanlan, kültür bakanları, müzecileri ve Türki- ye'den kimi gazetecilerle işadamlan yer almıştı. Versailles Sarayı'nın dehlizleri arasındaki merdi- venlerden geçerek Marie Antoinette'in tiyatrosu- na ulaştık. Fazıl Say'ın resitalin- i dinlemeye koyulduk. Resitaldekı yapıtlar bugün- kü Türk sanatçısının vardığı bireşimin örnegiydi: Mozart'ın, sonu "alla hırca" (Türk Marşı) ile bi- ten K 331 sayılı La Majör sonatı; Ulvi Cemal Er- kin'ın "Duyı^Jar"ından seçılerek bir sonat formun- da sunulan parçalan; Fazıl Say'ın piyanonun tel- lerinden bağlama sesi yansıttığı "Karatoprak" adlı yapıtı yer alıyordu. Bis olarak çaldıgı parça- lar ise yine incelikle düşünülmüştü: Fransızlar'ın sarayında. o tarihsel görkemin içinde modern bir Fransız bestecisinden, Debussy'den "Sular Altın- da Kalrrus KatedraP başlıklı prelüdü seslendırdı. tzlenimci müzik akımının tüm öğelerini gözeten yorumuyla, yüzyıllar boyunca sulann aşındırdığı batık katedrali gün ışığına çıkardı. Resitalin en başanlı yapıtıydı. Ve onca Osmanlı-Türk esinti- leri arasında Fransız kültürüne güzel bir selam! Versailles Sarayı'ndaki mûzik diıüetüeri Serginin açılış töreninde Versailles Sarayı'nınbah- çesinde yer alan Mehteran Bölüğü'nün dinletileri 9 Mayıs'a dek sürecek. Yüzyıllar boyunca banşta ve savaşta olduğu gibi bugün de özgün giysileri ve çalgılanyla yabancılan çok etkiliyorbu dinletiler. 22-23 Mayıs'ta KudsiErguner'in yönetiminde se- mah gösterileri var. 25 Mayıs'ta Necdet Yaşartop- luluğu 17. ve 18. yüzyıl saray müziğinden örnek- ler verecek. 5 Hazıran'da Bezmara Topluluğu Di- mitri Kantemir'in yapıtlannı seslendirecek. Bundan sonra iki dinleti Türk müziğinin esiniy- le yazılmış Batı müziği yapıtlanna aynlmış. Bir baş- ka özellik de bunlan Fransız müzikçilerinin yorum- layacak olması. 27 Haziran'da Couperin'in "La Sultane"; Ratneau'nun "Les Indes Gallantes"; Lully'nin "Burgeoisgentilhomme*' adlı yapıtlan Ca- riccio Stravagante Topluluğu tarafmdan seslendi- rilecek. 3 Temmuz'daki program "alla turca" baş- lığını taşıyor. Bu kez Mozart'ın "Saraydan KH Kaçırma" operasından ve Rossini'nın "İtaiya'da bir Türk" operasından uvertür ve bölümler Phili- dor Topluluğu taraftndan çahnacak. Böylece Versailles Sarayı'ndaki sergi görselli- ği kadar sesiyle de Osmanh izlenimlerini ve Os- manh imgesinin Batı'daki etkılerini ortaya koy- muş olacak. İDOB DAN HOFFMANN'IN MASALLARI Düşle gerçek arasında 'ideal kadm'a ulaşmak KültürServisi-lstanbul Dev- let Opera ve Balesi. sezonu ye- ni \e görkemli bir prodüksiyon- la, Jacques Offenbach'ın ünlü operası "Hoffmann'ın Masal- Un" ile kapatıyor. Alman ro- mantızminin ünlü temsilcilerin- den şair. yazar E. T. A. HofT- mann'ın üç hikâyesinden Jules Barbierve MichelCarretarafin- dan oyunlaştınlan "Hoflmann'm Masallan" daha sonra opera metnine dönüştürülmüştür. Fan- tastik opera olarak tanımlanan ve ilk sahnelenişi 10 Şubat 1881 'de Paris Opera Comique'te gerçekleştirilen "Hoffmann'ın Masallan". özellıkle operetleri ile ünlü OfFenbach'ın, ölümün- den önce bestelediği son opera. Sanatçının düşle gerçek ara- sındaki dünyasını ve ideal 'ka- dın'a ulaşma çabalannı anlatan "Hofftnann'ın MasaUan". ts- tanbul Dev let Opera ve Balesi tarafından 13 ve 15 Mayıs tarih- lerinde Atatürk Kültür Merke- zi Büyük Salon'da sergilenecek. Ardından 3 Temmuz'da 6. As- pendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali'nde temsil edile- cek. Başak Sigorta'nın sponsor- luğunda gerçekleştirilen "Hoff- mann'ın Masallan"nı lstanbul Deviet Opera ve Balesi Müdüı ve Genel Sanat Yönetmeni Vek- ta Kara sahneye koyuyor. Ese- rin orkestrasını konuk şef İvan Anguelov yönetiyor. Dekor ta- sanmı DuyguSağıroğlu'na. kos- tüm tasanmı Sevim Çavdar'a ait. Koro şefi ise GökçenKoray. Koreografiyi Erdal Uğur, ışık düzenini Ahmet Defne gerçek- leştiriyor. Eserde başhca rolleri Büknt KütekçL, Cemakttin Kunıgüt- Ki,Öztem Soydan, Efsun Öztop- rak. Jakün Çarkçı, Mesut tktu, Suat Ankan, Kenan Dağaşan, KevorkTavitvan, AyHn Ateş, Şa- mil Gökberk. Hülya Sancakh. E\nen Ekşi. L>nn f. Çağlar,N0- günArda,GökhanCrben,Çağ- n Köktekin, Ahmet Yazıcı, Ali Aybarve Nursel Söıunez payla- şıyorlar. MARSHA HUNT DERS VERECEK Irlandalı mahkûmlar yaşadıklannı yazacak Kültür Senisi - Yazar ve oyuncu MarshaHunt trlan- dalı mahkûmlann kendi yaşamöykü- lerini yazmala- rı için ders veriyor. Mahkûmla- nn toplu ça- lışmalan, "The Junk Yard" adıyla yayımlanacak. nın sunulduğu bu kitabı çok et- kileyici bulduğunu söylüyor. Hunt'ın öğrencilerinın çoğu genç yaşta uyuşturucu kullan- maya başlamış ve çoğu uyuş.- turucu parasını ödemek ama- cıyla hırsızhk yaptığı için hapishanede. Hunt. ilk derslerinde öğrencilerine şunlan anlatmış: "Bazıga- zetecüerve senaryo \-azaria- n, mahkûmlarve sizin günlük yaşamınızıotuşturan u>ııştu- rucu nakkında yaz- dıklanylapara Hunt. geçen ekım ayından bu yana, Dublin'de uyuşturucu bağımlı- lannın bulunduğu Mounrjoy Ha- pishanesi'nde 17 eroin bağım- lısına, kendi yaşamöyküsünü yazması için yardım etti. Düzenli olarak Mounrjoy Ha- pishanesi'ni ziyaret eden Hunt. burada 23 mahkûmla vvorkshop gerçekleştirdi. Kitabın önsözün- de Hunt, bu çalışmaya başladı- ğında yaşadıklannı anlatıyor; mahkûmlann yaratıcıhklannı geliştirmek için onlara şeker, si- gara ve kitap gıbi hediyeler al- dığını belirtiyor. Birmahkûmun 40. doğum günü nedeniyle pas- ta götürdüğünde ise diğer mah- kûmlann pastanın üzerindeki mumlan çalarak eroin ısıtmak için kullandıklarını aktanyor okuyuculara. Booker Ödülü sahibi Roddy Dovle ise mahkûmlann yetişme ortamlan, nasıl uyuşturucu ba- ğımlısı olduklan ve yaşamlan- kazanıyoriar. Eğer insanlarbu konudabir şey- ler okunıak istiyoriarsa siz >aşa- dıklannızıyazm." Etersleri, kim- senin bir diğennin yazdıklany- la alay etmemesi gibi belırli ku- rallar çerçevesinde gerçekleş- tirdiğini belirtiyor Hunt. Phıladelphiah birpsikiyatnn kızı olan Marsha Hunt, Berke- ley Üniversitesi'nde eğitim gör- dü. Henüz 21 yaşmdayken Lond- ra'ya taşınan Hunt bir süre Mick Jagger ile birlikte oldu. Jagger, Hunt için "Brmvn Sugar" adlı şarkıyı yazdı. Bir zamanlar "Hair" müzi- kalinde soyunmasıyla tanman Hunt, bugüne dek beş kitap yaz- dı. Yönetmen sevgilisi Alan Gfl- senan ile birlikte yaşamak için Ingiltere'den Irlanda'ya taşın- dı. MarshaHunt'ınkitaplan ara- sında biyografısi ve 100 yaşın- daki büyükannesinin yaşamını anlattıgı "Repossesing Ernesti- ne" yer alıyor. SenegalliheykrftraşOsmaıı Sow'un63öyküanlatande%he>keli. (Fotoğraflar. İNCt ASENA) Paris 'te Pont des Arts 'da çarpıcı bir açık hava sergisi Osman Sow'un dev heykeUeri • Köprü bir ucundan öbür ucuna Zulu yerlileriyle, çıplak Nuba güreşçileriyle, Peul göçebeleriyle, Masai savaşçılanyla kaplı. Hepsi boylan iki metreyi aşan devasa heykeller. Aynca •'Little Big Horn' savaşını canlandıran 35 figür var. İNCt ASENA PARİS - Kıskançhk duygusuyla >ii- rüyorum gene. Paris'e ne zaman gel- sem bu duygu beni bırakmıyor; belkı de onda kötü olanı görmememin ne- deni bu. Concorde Meydanf ndakı "George Pompidou et Modernite" sergisinden çıktırn, Rivoh Caddesi'nden aşağı doğ- ru yürüyorum. Böylece Seine Nehri kıyısına kadar indim. Hava soğuk, yağ- mur yağıyor. Solda, ileride, Pont des Arts. Yogun bir kalabalık seçiliyor üzerinde. Uzaktan benim boyumda posumda insanlar- la dolu olduğunu görüyorum köprünün. Bir de daha kocaman insanlar seçiyorum. Çıp- lak. yan çıplak... Köprüye yaklaştıkça insanlarla heykelle- ri ayırt etmeye başhyorum. K.öprünün başında bir tabela var. Fransız- ca. Senegalli heykeltraş Osman Sow' un hey- kel sergisi olduğundan başka bir şey anlamı- yorum. Neden yalnız Fransızca, diye düşü- nüyorum. Belki de sanata ilişkin yapılan ne varsa turistik bir amaç gürmüyor Fransa'da... Sanat evrensel olsa da ve evrensel olduğu için. Hareket ve anlatım gücü Serginin daha ilk günü çoluk çocuk izle- meye gelmişler. Köprü bir ucundan öbür ucuna Zulu yer- lileriyle, çıplak Nuba güreşçilenyle, Peul göçebeleriyle, Masai savaşçılanyla kaplı. Hepsi boylan iki metreyi aşan devasa hey- keller. Gruplar halinde; tablo bi- çiminde yapılmış ve yerleştiril- mişler. Çocuğunu emziren anne, dövüş sahnesi. aile yaşamı. din- sel törenler, eşinin saçıru ören bir Peul kadını. koç kesen çocuğa yardım eden yaşlı bir adam. Köprünün üzerinde aynca Be- yaz Amerikalılarla Kızılderililer arasında geçen ünlü "Little Big Horn" savaşını canlandıran 35 figür var. Zafer kazanan Siular, Çeyenler, General Custer'vnölü- mü, yaralı atlar. tabanca düello- su. atlar üzerinde Şef İki Ay... Et- nik Afnka parçalanndan ayn- lan Vahşi Batı sahnelen... Sovv, "Hareketbeniilgilendiriyor" di- yor. "Vahşi Batı bana bunu sun- du. ÜsteUk zayıfin kazandığı bir savaş. Sonunda tarih onlara i>i davranmadı ama vakarladiren- düer." 63 yaşındaki Osman Sow, on bir çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak Dakar'da doğdu. Çocukluğundan beri heykel ya- pan sanatçı, 22 yaşında Paris Güzel Sanatlar Okulu'nda oku- mak için oraya gitti, ama sanat- la nasıl geçineceğini bilmediği için fizyoterapist oldu. 26 yıl yalnızca boş zamanlannda hey- kelleuğraşanSov.. 1989'daisti- fa edip kendini tümüyle heyke- le verdı. Leni Ricfenstahl' ın Su- Heykellerin iskeletini demir payandalar oluşturuyor danlı yerliler fotoğraflanndan esinlenerek ilk dev boyutlu Nuba insanlan heykellerini 1980'de yapmaya başlamıştı. Güçlü kaslan, dinamik. hareket halinde bedenleriyle ka- dınlar. erkekler; boyalı yüzlü çıplak güreş- çıler, oturan. ayakta duran, dövüşen figürler. Sanatçının yapıtlanna inanılmaz hayat gû- cünü veren, onun fizyoterapist olmasından ileri gelen anatomi ve kas yapısı bilgisi. Ha- reket ve anlatım gücü Sovv'un heykellerinin en çarpıcı yanı. Geri dörıüşümlü. ucuz mal- zemeden -plastik. kum. ip. saman. kil. renk- lendirici çuval bezinden şeritler ve kendisi- nin yıllar içinde oluşturduğu 20 niaddenin ka- nşımı bir çeşit yapıştıncı- yapılan heykelle- nn iskeletini demir payandalar oluşturuyor. So\v ellenyle eğıyor, büküyor, yoğuruyor, malzemeyi biçimlendiriyor. Ve sonunda san- ki gerçekten Afrikatoprağından ftrlamış hey- keller ortaya çıkıyor. "Sonucun nasıl olaca- ğı hakkında belU beürsiz bir fikrim vanhr ama" dıyor Sovv, "onlann biçimlerinin, ta- vıriannm. anlanmlarmınfleriedikçeortaya çık- malannı. gelişmelerini yeğlerim. Bittiklerini hissettiğim zaman dururum." Sanatçı doğru yüz yapısını elde etmek için kapalı bir ağız yaptığı zaman bile içine tüm dişleri yerleş- tiriyor. Bir başı eğik olmama hali var 63 dev heykel. Öykü anlatan; gücü ve yu- muşaklığı birlikte aktaran heykeller. Duyarlı ama duygusal değil. Kin, intikam, gözyaşı yok. Dizüstü yere çökmüş, arkaya doğtu bü- külmüş Kızılderilinin üzerinde ne kurşun ne kan izi; ama yüzünün sâkin ıfadesinden. göz- lerinin garip, boş bakışından ölüm anmı ya- şadığını anlıyorsunuz. Her şeyden önce bir "vakar'' var heykel- lerde, bir başı eğik olmama hali. Köprünün üzerinde yürürken en çok bu *vakar"ı algıladım. Bilgileri "Tînıe''dergisininyazan TalaSka- ri'nin yazısmdan aldım. Mart ayının çok so- ğuk bir gününde Seine Nehri'nin bir ucundan gelip öbür ucuna doğ- ru giden rüzgâra göğüs germeye çahşarak yağmurdan ıslanmış kü- çük fotoğraf makinemle Pont des Arts'ın üzerinde yürüyorum. Ken- dimi ortama ve heykellere olduk- ça yabancı hissederek yürürken heykellerdeki gerçekliği, gücü ve vakan görüyor, ama onlar hak- kında hiçbir şey bilmiyordum. Aklımdan çıplak heykeUeri şalla örten deviet adamlan, ahlaka ay- kın dıye açık alanlardan heykel kaldırtan belediye başkanlan, ne kültüriiymüş. ne mozayiğiymiş diyen politikacılar, tarihi bir ya- pının banyosundan "Bu eski püs- kii şeyler buraya yakjşır mı!" di- yerek her şeyi söktürüp pınl pınl musluklar taktıran, yepyeni sera- mikleryapıştırtan cumhurbaşkan- lan; Taksim Meydanı'na yerleş- tirilenkorkunç mermer sıralar, iş- yerimin sokağmdaki Afiika Han'ın parça parça çürüyüp dökülüşü, her ay o ahşap yapıdan koca par- çalannın yere düşüşü; kentirnde- ki pislik, bakımsızhk, zevksızlik ömekleri gelip geçivordu. Belki bu sergiyi Istanbul'a da getirmek isteyenler olabilir, Kızıl- derililerin de Türk olduğuna ina- nanlar arasında. Olur a Paris'e giderseniz, ser- gi 20 Mayıs'a kadar sürüyor. Y A Smith, Muhammed Ali içinringeçıkıyor • Sharon Stone, Woody Allen'la ayru filmde rol alabilmek için normal ücretinin çok daha altmda bir fıyata çalışmayı kabul ettı. Senaryosunu Bill Wilson'ın yazdıgı ve Alfonso Arau'nun yönertiği filmde Allen. kansı rolündeki Stone'u ikiye bölebilmek için illüzyonist olmaya çahşan bir kasabı canlandınyor. • wuı smith. 20 yüzyılın en önemli Amerikalı sporcusu seçilen ve yine son 50 yılda dünya tarihine en fazla damgasını vuranlardan b;ri kabul edilen profesyonel ağır sıklet dünya şampıyonu Muhammed Ali'nın yaşamını anlatacak filmde başrolü canlandıracağını açıkladı. Son dönemin gözde oyuncusu ve rap yıldızı Wıll Smıth'li kadro bu yaz çekımlere başlayacak. • Noel Covvard ın en önemli yapıtlanndan biri olarak değerlendirilen After The Ball, ıızun bir aradan sonra önümüzdeki ay Covent Garden Festivali'nde şef John McGlinn yönetiminde seslendırilecek. Yapıtın seslendirilmesıne 1954 yılında karar verilmiş, ancakbukarar uygulanamamıştı. • Tom Cruise ve Nicole Kidman, Stanley Kubrick'in son fılmi Eyes Wide Shot'daki aşk sahnelerini çevirebilmek için seks terapisine devam ettikleri yolundaki söylentileri yalanladılar. Kubrick'in ölümünden önce çekimlenni tamamladığı son fılmi Eyes Wide Shut'ınprömiyeri temmuz ortasında Amenka'da gerçeklesecek. Geçen mart ayında yaşamını yitiren yönetmenin çekimlenni büyük bir gizlilik ve titizlikle tamamladığı fılm, cinsel takıntılar ve kıskançhk temalanndan yola çıkıyor. Filmin gösterime giriş tarihi yönetmenin ölümünün ardından tartışma konusu olmuştu. • Leonardo DİCapriO bu kez yapımcılığa hazırlanıyor. Kevın Baker'ın 'Dreamland' adlı romanından sinemaya aktanlan filmde, Avnıpa'dan Amerika'ya yolculuğu sırasında Freud ve Jung'la a>Tu gemıde bulunan bir göçmenin öyküsü anlatılıyor. • Ray Fearonm 1959 yıhndan beri Londra'da Othello'yu canlandıran ilk siyah aktör olması, tngiltere'de ırk aynmcılığı tartışmalannı yenıden gündeme getirdi. Ancak tartışma konusu bu kez Othello rolûnün bugüne kadar siyah oyunculara oynatılmaması değil. siyah oyunculann metınde oyuncunun siyah olduğunun belirtilmediği durumlarda rol alamamalan. Ov'uncu ajanslannda siyah oyuncularla beyaz oyunculann dosyalannın a>n tutulmasma tepki gösteren kesimler, lngiliz tıyatro yönetmenlerinin çoğunun Margaret Thatcher'm çocuklan olduklannı, onun politikalannı sanata taşıdıklarını söylüyor. • Samuel L JaCkSOII 70'h yıllann fılm kahramanı dedektif Shaft'ı canlandırmaya hazırlanıyor. John Sıngleton'un yönetecegi filmde. öncekılerde olduğu gibi yine Isaac Hayes'in müzikleri kullanılacak. • Mlchael j. Fox geçen yıl parkinson hastalığını kontrol alttna almak amacıyla geçirdiği operasyonun başanlı sonuç verdiğini. ağnlannın hafıflediğini \e artık çalışabilecek durumda olduğunu açıkladı. • Adriano CelentanO'nun yenı albümü Italya'da yayunlandı. Şimdiden 150 bin sipariş alan albümün adı 'Io Non So Parlared'Amore'. • Don DeLillo, Jerusalem Ödülü'nü kazanan ilk Amenkalı yazar oldu. Yapıtlan, bireyin toplum içindeki özgürlüğünü irdeleyen yazarlara verilen ödüle daha önce de Milan Kundera. Mario Vargas Llosa. V.S. Naipaul, Graham Greene, Simone de Beauvoir ve Jorge Luis Borges değer ^ bulunmuştu. • sinead O'Conner, hac yolculuğuna çıkmaya ve rahibe olmaya hazırlanıyor. Bir zamanlar Papa 2. John Paul'un resmini yırtan O'Conner, yeni bir başlangıç olarak saydığı bu yolculuk sayesınde Rahibe Bernadette'nin ruhuna ulaşmayı ıstıyor. • Robert De Niro geçen hafta yaptığı basın açıklamasında. Brooklyn'de bulunan ve üç stadyum büyüklüğündeki Navy Yard tersanesini, Hollywood dışında yer alan en büyük fılm stüdyolanndan birine dönüştüreceklerini bildirdi. • Tomb Rlder adlı video oyununun kahramanı Lara Croft beyazperdede... Yapımcıhğını Paramount'un üstlendiği fılmi Stephen Herek yönetecek. Croft karakterini kimin canlandıracağı ise henüz belli değil. • 21. Uluslararası Moskova Film FeStİVall, Rusya'daki ekonomik kriz nedeniyle iptal edileceği yönündeki söylentilere karşın 19 Temmuz'da başlayacak. 1959 yılından bu yana her yıl gerçekleşen 10 günlûk festivalin düzenleme komitesinde Başbakan Yevgeny Primakov da yer alıyor. Ünlü Rus oyuncu ve yönetmen Nikıta Mikhailkov geçen yıl Rus Film Yapımcılan Birliği'ni yönettiği dönemde, festivalin progTam bakımmdan Cannes. Venedik ve Berlin gibi Avrupa film festivallerinin çok gerisinde kaldığı gerekçesiyle ertelenebileceğini açıklamıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear