Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2AMflS1999PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
liipban
teşkilatı
Aiapazan'nda evlere
dağrtılan "Sakarya
Chiversitesi
Müslüman Öğrenci
inisiyatifi" imzalı
bfdiriden:
"blamcıların ağırlıkta
oduğu bir partiden
defalarca yardım talep
edilmesine rağmen
hçbir karşılık
alınmadı. Seçimlerden
sonra ise düşen oy
oranlarının telafisi için
yapılan göstermelik
destekleri samimi
bulmuyoruz. Zulme
uğrayanlara destek
olmamak zalime
destek anlamına
gelmez mi? Eğer
üniversitede hiçbir .
başörtülü ve sakallı
öğrenci bırakmadıkları
günler gelirse bundan
bütün Müslümanlar
sorumlu olur ve bunun
cevabını Allah'a
veremezler. Bu yazının
amacı bu günler
gelmeden
Müslümanlara
sorumluluklarını
hatırlatmaktır. Allah
bizleri sistem aracılığı
ile tabi tuttuğu
imtihanı
kazananlardan
eylesin."
Ö M Ü R İ L İ K
Kırmızı başlıklı
güvercin ile kurt
masalı başlıyor!
Ömür E. Kurum
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr
- Sendikal haklar gerilemiş...
"Sömürü hakkı
gerilevecek deâildi va!"
u yılın batık turizmi için çıkış yolları arana-
dursun 2000 yılına sayılı günler kaldı. 2000
yılı dünya turizmine Isa peygamberin
2000'inci yaşı olarak ayrı bir canlılık geti-
recek ve tabii ki aklını kullanan ülkeler için de bere-
ket kaynağı olacak!
Türkiye'nin. Hırıstiyanlığın gelişmesinde önemli
bir yere sahip olan Anadolu'yu dünya pazariarına na-
sıl sunacağı henüz belli değil.
Büyüklerımız mutlaka hazırhklannı yapmış, paza-
rı şimdiden kapmıştır!
Fransa'dan turist getireceklerine Topkapı Sarayı
Müzesı'ndeki eserleri Fransa'ya götürdükleri gibı
onarımı bir tüıiü bitmeyen Ayasofya Müzesi'ni de tuğ-
la tuğla söküp dünya turuna çıkartırlarsa hiç şaşma-
malı! Işin şakası bir yana, Türkiye'nin elinde 2000
yılı için olağanüstü bir fırsat var: Vaftizci Yahya.
Büyüklerimiz Vaftizci Yahya'nın farkındadır ama bız
yine de Ercümend Melih Ozbay'ın 20 yıl önceki bir
Vaftizci Yahya
gazete yazısından Yahya peygamberi taniyalim:
"Zekeriya peygamberin oğlu Yahya, önceleri Tev-
rat'ın şartlarına uygun yaşamış ve Israiloğullanna gü-
nahtan sakınmaları için öğütler vermiş, Tann Israil
kavminin yola gelmesi için Isa'yı peygamber olarak
gönderince, ona ilk inananlardan olmuş, karşısında
vecde gelmiş ve onun Mesih olduğunu söylemiştir.
Isa'y Ürdün ırmağında özel bir törenle yıkamış, ya-
ni vaftiz etmiş ve bundan sonra kendisine 'Vaftizci
Yahya' denmiştir."
Filistin Kralı'nın başını kestirdiği Vaftizci Yah-
ya'nın 2000 yılında Türkiye'nin turizmine ne katkı sağ-
layacağına gelince... Ozbay'ın yazısından:
"Bizans Imparatoru I. Konstantinos un annesi
Heiena, Kutsal Toprakları ziyaret ettiğinde, Hazre-
ti Yahya'nın kemiklerini Kudüs'ten Istanbul'a getir-
miştir. Kemikler, Samatya'da özel olarak yaptırılan
Hagios lonnes Prodromos Bazilikası'na konmuş-
tur. Özenle saklanan kutsal kemikler, Istanbul'un
fethinden sonra Osmanlı Hazine'sine girmiştir.
Hazreti Yahya'nın art kafa kemiği, degerli taşlar-
la süslenmiş cam feneri andfran bir mahfazanın; el
kemiği ve el tarağı arka eklem bağları ise takdis
eder şekilde hazırlanmış altından bir kol şeklindeki
kabın içinde korunmuştur."
Yine 20 yıl öncesindeki yazıdan:
"Hazreti Yahya'nın kafatası ve el kemikleri Topka-
pı Sarayı Müzesi'nin Hazine Bölümü'nde ocağın
içinde sergilenmektedir."
Kemikler bugün de aynı yerde duruyor mu bilin-
mez ama Kültür Bakanlığı'nın geçenlerde, Hazine
Dairesi'nin bakım ve onarımını bir mücevher şirke-
tine verdiği biliniyor!
Umanz kemiklerin kıymetini bilirter!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Dün, lşçi Bayramı'ydı;
bugün, Üniversitelere Öğrenci Kurban Bayramı!
Bir Gemici, hastaneye gidecekolursa
DSP Zonguldak Milletvekili ve Dev-
let Bakanı Hasan Gemici'nin kalp spaz-
mı geçirip Zonguldak Devlet Hastane-
si'ne kaldınlan kardeşi Levent Gemi-
ci'yi acil servis kapısında beklemeyen
doktor ve hemşirenin açığa alındığını
yazmıştık... Posta'dan arkadaşımızTur-
han Salman anlartı...
Efendim, geçen yıl Gemici'nin yakı-
nı bir genç kızfenalaşmış. Gazi Hasta-
nesi'ne kaldınlmış. Acildeki doktorlar ge-
rekli ilk müdahaleyi yapmışlar ve to-
mografi çekilmesine karar vermişler.
Tam o sıradatelefon çalmış: "Devlet Ba-
kanımız Sayın Hasan Gemici az sonra
hastanenizin acil servisine gelecektir."
Beş dakıka sonra bir telefon daha:
"Sayın Bakanımız yoldalar."
Bir daha: "Sayın Bakanımız ve eşle-
ri hastaneye gelmek üzereler."
Sayın Bakan, Sayın eşi, Sayın koru-
ması, Sayın şoförü geldikten sonra "ba-
kanın hastası ihmal edildiği" gerekçe-
siyle hastanede kızılca kıyamet kop-
muş! Gemici'nin eşi, nöbetçi doktorun
adını almış ve hastaneye çağırdıkları
Sağlık Bakanlığı Müsteşarına v
miş... Turhan Salman bütün bunla-/
n yazmış, Bakan Gemici de açıkla-1
ma gönderip yalanlamış. Bize gön- I
derdiği gibi. Yerimiz bttti, Gemici'nin
açıklaması salı gününe!
PALAS PANDIRAS
Sessiz çoğunluğun sesiydi,
sesli azınhğın suskunu oldu! Müfrt Bozacı
CED KÖŞESt
OKTAY EKtNCİ
Tekirdağ milletvekillerine
'ilk görev' Tekirdağ'dan
Kamuoyu 18 Nisan seçimleri-
nin sonuçlanyla ilgilenirken Te-
kirdağ'daki duyarlı yurttaşlar da
yaşadıklan kıyı kentinin 'denize
göz diken' insan ve çevre s#vgı-
sınden yoksun bir özelleştirme
projesine karşı seslerinı duyurma-
ya çalışıyorlar.
24 Nisan 1999 Cumartesi günii
Yeni Pazar Yeri Köprübaşı'ndan
Tuğlalı Park'a kadar bir de yürü-
yüş yapan Tekırdağlılar 'Limana
evet, dolguya hayır' sloganıyla
direnişe geçtıler.
Bırkaç ay önce 'Yerel Gün-
dem' adıvla bir araya gelen bd-
de sakinleri ile demokratik kuru-
luşlar ve meslek odalan temsılcı-
lerinin başlattıklan bu direnışin
amacı ise. kentın tam önünde de-
nıze doğru 500 metre yayılan ve
'140 dönümlfik' bir kesimde 'dol-
gu alan' yaratacak şekilde inşa
edılen 'konteyner limanının' baş-
ka bir yere kaydırılmasını sağla-
mak.
Nitekim aynı amaç için Edir-
nizin tam 140 bin metrekarelik
dev bir 'beton yarımada' şeklin-
de doldurulmasını öngören imar
planını 18.12.1998'de 're'sen'
orayteyartfcyürürlöğe sok». Böy-'
lece Akport ÂŞ. yerel yönetime ka-
bul ettiremediği deniz ve kıyı düş-
manı projesine 'iktidar desteği-
ni' sağlayarakTekirdağlılarıçile-
den çıkartan dolgu inşaatına hız-
labaşlar...
''Deniz sömürüsü"
Yerel Gündem sözcülerinden
ve davalılardan mımar Hakan
Dölgen. limanın doldumlmasıy-
la oluşacak 'deniz ve kıyı katli-
amı" dışındakı dığer sorunlan şöy-
le özetlıvor:
1 - Proje. kentin denizini çalıyor.
ancak karşıhğında verdiği de sa-
dece tahnbat. Çünkü tüm parayı
Akport AŞ toplavacak.
2- Nâzım Plan çığnenerek kent
merkezine büv ükbir yükleme-bo-
şaltma işlev ı getinliyor. Bu yapı-
lırken de mevcut kent ıçi sahıl yo-
Millefvekilleri mazbatalarını alırken Tekirdağlılar da ">ü-
rüyüşe" geçtiler.
ne İdare Mahkemesi'nde dava
da açan Yerel Gündem temsılcı-
leri yargıya verdikleri dilekçede de
•Liman projesine değil, kent mer-
kezinin tam önünde denizin dol-
durulmasına karşı olduklarını'
açıkça vurguluyorlar. Sekız Te-
kirdağlının 'tüm kent halkı adı-
na* davacı olduğu ve Tekirdağ
Barosu'ndan çok sayıda avukatın
da 'davacı vekilleri' olarak ortak
dilekçe hazırladıklan davada, il-
gilı 5 yasaya da aykın olan 'deni-
zi yok etme' ışlemlerinin ıptal
edilmesi istenıyor.
Belediyeden ret
Ankara'dan onay
Tekirdağ'dadenizin üzerine 'ka-
ra bulut' gibi çöken 'dolgu-li-
man' projesinin temelinde, Özel-
leştirme Yüksek Kuruluşu'nun
Tekirdağ limanının işletme hakkı-
nı 30 yıl süreyle 'Akport' adlı şır-
kete 'devretme' karan var.
1997'de verilen bu kararla li-
manı ele geçiren şırket. aynı yıl
'denizi doldurrnak' amacıyla dü-
zenledıği plan ve projelennı 'va-
lilik eliyle' Tekirdağ Beledıye-
si'nin onayına sunar. Belediye
Mecüsi 1998yılmdabuproje\ı 'iki
kez' reddedınce valilik aynı pro-
jeyi Bayındırlık BakanlığVna ile-
tir. Bakanlıkdabelediyenin •ken-
tin sahibi' olduğunu unutarak de-
lu kullanılarak altyapı sömürûlü-
yor.
3- Hastane ve yerleşim bölge-
lerinin tam ortasma dev bir gü-
rültü kavtıağı getinliyor.
Bütün bunların yanında. Tekir-
dağ'ın kendisi de 'kıyısız' ve 'de-
nizsiz' bırakıhyor. 'Kıyı kültü-
rü' tarihe gömülüyor.
Çevre Bakanı da
'Tekirdağh' (!)
Peki. böylesine 'kente karşı
düşman" bir proje Çevre Baka-
nı'nın da 'Tekirdağb' olduğu bir
dönemde, hükümetten nasıl des-
tek bulabiliyor? Çevre Bakanı Fev-
zi Aytekjn, üstelik aynı partiden
olan Bay mdırlık Bakanı'nı ve 'ta-
rafsız' Ulaştırma Bakanı'nı aca-
ba neden uyarmıyor?
Bu sorulann yamtını veremese-
ler bile hiç değilse 'sorgulaması-
nı' yapma görev ı de 18 Nisan'da
halkın güven oylanyla seçilen 'ye-
ni Tekirdağ milletvekillerine'
düşüyor. DSP'den Fevzi Ayte-
kin'le birlıkte seçilen Bayram
Dayanıklı ve Ahmet Zamantılı.
AN.AP'tan Enis Sülün ve DYP'den
Nihan tlgün. memleketlen ve se-
çım bölgelerine karşı bu ilk 'par-
lamenterlik görevlerini' baka-
lım nasıl venne getırecekler?
Tekirdağlılar da bekliyor, biz
de beklıvoruz.
HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK ^ ^ behicakia turk.net
bi fct &/*** S»«I+ c/o$rv ^
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBİ SEMtH POROY
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Mayıs
MC CAR7Y KARABASAN/!.
f95?'PE 8U6ÜH, AMERİKAU SEMATÖR JOSEPH AACCAETHY
(MAtCA/m) 49 YApNDA ÖLDÜ. Öf/CEL£eı AVUK4TUK. VE
yAeSIÇLIlC YAPMIÇ OiAM MCCAgTUV, 1946'DA SENATO-
VA SEÇ.ILM/ÇTİ. 19SO '&£ SAÇLATT/Sı KOMUAJiSTLERİ
TEMi'ZL£ME ICAMPANyASt, TVM AMBRJ&İYI ETKJLE-
MA HEDEN OLMUfTTJ. OAHASI, DeVLETtM £A/ YÜK-
SEK YÖMET/M BASAMAKlARlNPA BİRÇOK KOMÛ-
/V/ST'A/ SUIMMOueuNU SAVUNABAK SÜYÛK ÇALKAN-
TILftHA yOL AÇM/f77. SuÇLAkAALARlMl ORDUrA
peĞ/M UZATAKİ A/IC CAeruY, Su SON PAVSA-
MlŞlYLA POÜTİK yAŞAMINlN BÎTMES/AJ£ N6-
__. OeN OLMüŞ, SENATOCHN UZAKLAÇTIRH.MIÇTI.
<OMÜHİSrLERE KAKŞI gıR TÜR. HAÇLI Set=EfZ.İ AÇMIŞ OLAN{
MC CARrnY gU AMAÇLA TELEVİZ.YONU PA KULLAfJA^fT/'.
PANO
DEMZ KAVUKÇUOGLU
ÇemoMVrüsü,l«yetç«
ve Çay içen Adam
Pazartesi gecesi, Radyo Cumhuriyet'teki hafta-
lık "caz" programımı bitirmiş, eve dönmüştüm. Sa-
bah erkenden kalkacak, çarşamba yazımı son bir
kez gözden geçirip gazeteye gönderecektim...
"Cumhuriyet tarihimiz, bir yönûyle, evrenselliğe
ulaşmak isteyen 'ulusalcılar'/a, kendisinden daha
güçlü olana heran teslim olmaya hazır 'ulusçular'
arasındaki mücadelelerin tarihidir..." Yolda aklıma
takılmıştı. Bir iki değişiklik bu cümleyi belki daha
anlaşılır hale getirebilirdi...
Bilgisayarımın başına geçtim. Çalıştırdım. Ek-
randa, herzamankisimgelerbelirdi... Yazımınsak-
lı durduğu "dosya"yı açtım. "Fare'yi oynatarak,
komutaokunu, üzerinde "be/ge/erim"yazan küçük,
mavi dikdörtgenin üzerine getirip tıkladım. Birden
simgeler kayboldu, ekran karardı... Acaba yanlış
bir şey mi yapmıştım? Bir daha denedim. Yine açıl-
madı. Bir daha, bir daha... Olmuyordu... Korktu-
ğum başıma gelmiş, yazılanm, notlanm, adresle-
rim, biranda uçup gitmişlerdi... Panik içindeydim.
Sırtımdan soğuk terler boşanıyordu... "Çernobil
virüsü" benim bilgisayanma da girmiş, belleğini
kemirip içini boşaltmıştı...
Masama oturdum. Yazımı yeni baştan, elle yaz-
mayakoyuldum... Ansiklopedi, "milliyetçilik'l, ken-
di ulusuna bağlılığın uluslararası ilkelere bağlılıktan
ya da bireysel çıkariardan daha önemli olduğunu
öne süren görüş" olarak tanımlıyordu... Şükrü Ka-
ya ise "btnm" milliyetçiliğimizi anlatırken "bütün dün-
yanın refah ve saadet içinde yaşamasına matufbir
milliyetçiliktir" demişti. Hangisi doğruydu? Yoksa
bu söylenenler "aynı" şeyler miydi? Dışarıda gün
ağarıyordu. Bir ilkbahar sabahı için gerçekten zor
sorulardı bunlar!.. Penceremi açtım... Odama kuş
sesleri doldu...
"Çernobil virüsü" kimin buluşuydu acaba? Mut-
laka üstün zekâlı biri olmalıydı, bu "mucit"... 19-
20 yaşlannda uçuk bir delikanlı da olabilirdi, şakak-
lanna ak düşmüş bir bilim adamı da... Her kimse,
virüslerini dünyaya salmış, onbinlerce, yüzbinler-
ce, milyonlarca bilgisayarı aynı günde teslim alıp
çökertmişti. Kimbilir şimdi neredeydi ve neler dü-
şünüyordu? Ne tuhaf? Beni yazı masamda sabah-
latan, tanımadığım, bilmediğim bu insana karşı hiç
öfke duymuyordum... "Katil" virüse "Çernobil"
adını vermesi bilebaşlı başına bir "espri"ydi... Hın-
zır herif, oturmuş, dünyayla dalga geçiyordu...
Biz ise burada başka şeylerle uğraşıyorduk? Ba-
sında, günlerdir "milliyetçiliğin zaferi" irdeleniyor-
du. Ülkücüler seçim öncesinde, "merkezi talimaf'a
uyup beyaz çoraplarını çıkartmışlardı. "Seçmen
eğilimlerinin belli siyasi partilerde yoğunlaşmasın-
da, parti yandaşlarının giydikleh çorabın renginin
belirleyiciliği" medyada uzun uzun tartışıltyordu...
"Merkezsağ" seçimlerde yaya kalmıştı... Büyük ga-
zeteler, "Yeterartıkl", "Çekilin gidin!" diye çarpıcı
manşetler atıyoriar, MesutYılmaz'ın Tansu Çilter'in
istifasını istiyorlardı. Milliyetçi Hareket kurmaylan-
nın aklına gelenler, onların aklına gelmemişti. Tür-
kiye toplumundaki degışımleri doğru saptayıp, yan-
daşlanna, "Siz de çıkartın çoraplarınızı!" deyiver-
seler, belki de başlanna bütün bunlar gelmeye-
cekti. MilliyetçiTürkseçmeni artık "magandalığa"
prim vermiyordu. Fena halde atlamışlar, fena hal-
de yanılmışlardı... Kazanan, zarafete dayalı "esfe-
tik milliyetçilik" olmuştu...
İlk çayımı içerken, aklıma gelenlere gülüyordum...
"Çemobil virüsü'nü dünyanın başına salan kera-
ta, acaba Kenan Evren adını duymuş muydu? O
da büyük bir 'milliyetçi"yd\ ve ansiklopedideki ta-
rifetıpatıp uyuyordu. Bize, "ulusa bağlılığın, ulus-
lararası ilkelere bağlılıktan önemli olduğunu" kafa-
mıza vura vura öğretmişti! Çernobil faciası sonra-
sı, yayılan ölümcül radyasyon dalgaları Karade-
niz'in fındık bahçelerine, çay bahçelerine çökerken,
fotoğrafçılara, elındeki çay bardağı ile "Bize birşey
olmaz!" pozu veren de o değil miydi? Evet, aynı za-
manda, dünyanın ilk "anti-radyoaktifmilliyetçisi"y(i\
o!.. Virüsçü dostum onutanımış olsa, bilgisayar ek-
ranlarını karartacağı yerde büsbütün aydınlatır,
oyununu, pariak bir güneşin içinden doğan, "çay
iç&n adam portresi" ile tamamlardı...
Çernobil virüsü, milliyetçilik, çay içen adam...
Derken her şey birbirine kanşmıştı... Yazdıklarımı
yırtıp yeniden yazdım. Bilmem okumuş muydu-
nuz?
Banyoya giderken, kedilerimle göz göze geldik...
Bana gülüyor gibiydiler... Ben de onlara güldüm.
Gülmekten başka ne geliyordu ki elimizden?
Faks:0216-418 8410
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2SOLDANSAĞA:
1/ XVIII. yüz-
yıldalran'dahü-
küm sürmüş bir
Afgan haneda-
nı. II Kanun...
Saklambaç.
koşmaca gibi
çocuk oyunla-
nnda kullanılan
bir sözcük. 3/
Erkekliğini gi-
derme, iğdış et- 8
me...Kumada- Q
cığı.4/"--olu- 9
yor halimı takrire hica-
bım" (Nigâr Hanım)...
Bir nota. 5/ Yumuşak ve
yüzü ince havlı bir tür
deri...Eşkenardörtgene 3
eskıden verilen ad. 6/ 4
Ilaç... tkı şeyın birbiri-
ne uyması, karşıhkh uy-
gunluk. 7/ Evde soba
yerine kullanılan, top-
rak ya da tuğladan ya- 8
pılmış ocak... Güney- 9
doğu Asya'da yetişen
birpalmiye cinsi. 8/ Döl verme yetkinliğıne eren; baliğ...
Maden eşya üzenne vurulan bir cins cila. 9/ Hastaneler-
de, yatacak hastalann kayıt ve kabul edildikleri yer.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her bi-
ri... Degırmen taşının ekseni. 2/ Bir ilimiz... "Emirler,
beyler" anlamında kullanılan sözcük. 3/ Mantık... Mey-
ve kurusu. 4/ Japonya'mn eski adı... Olumsuzluk belir-
ten bir önek. 5/ Hayvanlara vurulan damga... Eski Mı-
sır'da güneş tannsı. 6/ Duman lekesi... Yoksullara yiye-
cek dağıtan hayır kurumu. 7/ Gemıleri, farklı iki su dü-
zeyınin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara ha-
vuz... Kansızhk. 8/ Sonsuz, ölümsüz... "— ağlasm iki
gözüm/Ölünce sevmezsem seni" (Karacaoğlan). 9/ Bir
mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü... Avuç ıçi.