Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 1999 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Seçim sonuçlannı doğru tahmin eden tek kamuoyu araştırmacısı Tarhan Erdem 'le hükümet oluşumunu konuştuk
Türk halkıbilinçli tercihyaptı'
Demirel
Eceviti
görevlendirir
- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
hükümetin kurulması konusunda bir
görevlendirmeyapacak. Bu arada çeşitli
hükümet senaryolan var. Siz bununla Ugili
ne düşünüyorsunuz?
- Burada tabıi olani. bizim teamüllerimize
göre. Cumhurbaşkanı'nın TBMM'de en
çok sandalyesi olan DSP'nin liderini
çağırması ve onu hükümeti kurmakla
görevlendirmesidir. Bu ilk hükümette 276
oy bulunmazsa hükümet güvenoyu alamaz.
Güvenoyunun iyilikle, kötülükle,
geçmişteki başarıyla hiçbir ilgisi yoktur;
tamamıyla siyasi tercihtir. Her parti kendi
partisinin ne tarafa oy vereceğine karar
verir ve o oyu verir. Bunun şahsi bir tarafi
yoktur. DSP ve MHP'nin milletvekili sayısı
265 ediyor. Demek ki DSP ve MHP'nin
birleşmesinden bir hükümet doğmaz. DSP
ve FP'nin toplamı da 276 etmiyor. Ancak
DSP, MHP ve bir başka parti olabılir. Belki
ANAP... Belki DYP, belki FP... Hepsi yeter.
Protokol cok
açık
olmalı
- Peki, dışandan destekli olabUir mi?
- Dışandan destek demek. bu desteğin, bir
liderin sözüyle her an çekilmesi demektir. O
istikrarsız bir hükümet olur. Bûlent Bey'in
böyle bir riski göze alacak bir
tecrübesizlikte oldugunu hiç sanmıyorum.
Bülent Bey'in teorik olarak eiindeki başka
bir imkân DSP, ANAP ve DYP
koalisvonudur. Bana bu da hiç olacak bir
şey gibi görünmüyor.
Burada iki tabii yol var. Birisi DSP, MHP ve
ANAP birlıkteliğidir. Ikincisi, DSP, MHP ve
FP'nin bideşmesidir. Bu uzun süreli de
olabilir. Ama bu son formüldeki esas şart
çok açık bir koalisyon protokolünün
yapılmasıdır. Bülent Bey'in 1974'te MSP
ile bir deneyimi \ar. O deneyimde İslamcı
akımın temsilcileriyle Türkiye
Cumhuriyeti'nde hükümet kurmanın ne
kadar zor ve kaygan bir zeminde oldugunu
gördü. O gün başbakan yardımcısı olan
Necmettin Erbakan da bugün FP"yi
dışarıdan yönetir durumda. aksini
görünceye kadar.
Bülent Bey'in bu riski alırken ayağının çok
geri geri gideceğini sanıyorum. Tabii
MHP'de de bir sorun var. MHP, ne derlerse
desinler, her ölçüde, her terazide ciddi bir
partidir. Bu partinin, değişmesi çok zor olan
bazı kurallan. inançlan vardır. Bu kurallar
ve inançlanyla birlikte yaşayacaktır. Aksi
halde seçmenini kaybeder. DSP'nin öyle bir
hükümeti yönetmesi de zordur. Seçimlerden
sonra MHP'nin yetkililen her ne kadar
farklı şeyler söylüyorlarsa da çok kısa bir
zamanda kendileri de o söylemle MHP'nin
yaşatılamayacağmı anlayacaklardır.
MHP'nin çok önemli ve kendilerinin de
saygı gösterdiği bir örgütü vardır. O örgütün
kendine göre fıkirleri vardır. Burada tabiri
caizse "a la MHP takıyye" yürümez.
MHP'nin kendi fıkirleri, kendi yöntemleri,
kendi inançlanna kendileri saygı
göstereceklerdir. Biz de saygı göstermeliyiz.
O fikirlerle belli noktalara gelmişler, o
fıkirlerle gençliklerinden beri yaşıyorlar. O
siyasi fikirlerin temsilcısi bunlan kolay
kolay terk etmez. O bir refleks olarak ortaya
çıkar. O refleksleri DSPlilerin ve Bülent
Bey'in görmemesi. bilmemesi mümkün
değildir. Bu bir "compromis" (uzlaşma).
Onun için protokolün çok açık olması
lazım. Siyasal uzlaşmada herkes kendisinin
değişeceğini kabul etmelidir. Karşı tarafin
da değişime hazır oldugunu bilmesi lazım.
Dayatmacı olunmamalı. Bütün bunlann,
ikinci bir anlamı olmayacak şekilde kaleme
almması gerekir. Bunu yapabilecekler mi?
Umut etmekten başka çaremiz yok. Ben çok
zor görüyorum. Türkiye bir tıkamkhktadır.
Baştan beri bütün konuştuklanmız bu
tıkanıklığın sonucudur. Bu tıkanıkJığı
çözmek için Türkiye'de yaşayan bütün
insanların bazı şeyleri. adını koyarak açık
açık tartışmalan lazım. Oysa tartışmaya ve
adını koymaya kanunlarımız uygun değil.
Öyleyse bunu önce tartışmaya hazır hale
gelmemiz lazım. Ama bunu yasal çerçevede
yapmalıyız. Ortaklık yasal çerçevede
tabiileşmeli. Ben hiç öyle bir eğılim
görmüyorum. Anayasa Mahkemesi Başkanı
bir adım tarif etti. Ama orada söylenenler ve
o adım da yetmez. Cesaretlı bir adrnı daha
atmak lazım. Türkiye'de, şiddeti
savunmadığı ve amaçlamadığı sürece her
şeyi söyleyebilecek hale gelmemiz lazım.
TAVSANOGLU ^Nisan seçimlerinin sonuçları hâlâ tartışılıyor. MHP'nin kimileriiçin 'hiç beklenmedik' biçimde sıçramayapıp
* sandıktanyüzde 18'eyakın oy oranıyla çıkntası, özelliklesolçevrelerde 'umacı'söylemlerinin artmasına neden
oldu. Çeşitli hükümetformülleri, teorileri ortaya atıhrken bazıları MHP'yi 'törpüleme'ya da en azından imaj olarakyumuşatmagörevine talip
oldular. Seçimler öncesi ılımlı birgörüntü veren Genel Başkan Devlet Bahçeli vepartiye en ııfak birprim vermeyen anlı şanlı medyamız sonuçlar
açıklanınca 'yıkama yağlama 'yarışına girdl
DSP'nin birinci, MHP'nin ikinci, FP'nin
üçüncü, ANAP ve DYP'nin dördüncü, beşinci
partiler olacağını ve CHP'nin barajı
aşamayacağım seçimler öncesi doğru biçimde
tek hesaplayan kamuoyu yoklama uzmanı
Tarhan Erdem bundan sonraki hükümet
hesaplarına temkinle bakıyor. Erdem 'le,
doğru tahmini bu derece başarıyla nasıl
yaptığım, merkez sağın neden bu kadar oy
kaybettiğini, CHP'nin barajın altında
kalmasının nedenlerini konuştuk.
Konuşmamızda dikkat çekici nokta,
siyasilerin seçimler öncesi kendilerineyapılan
uyarılara ısrarla kulaklarım tıkamış olmalan
gerçeğiydL
PORTRE/TARHÂN ERDEM
Yükseköğrenimini Istanbul Teknik Üniversitesi 'nde
tamamladı. Şeker Fabrikaları AŞ, TÜPRAŞ, Şişe
Cam AŞ'de çalışü. CHP de 27 yıl her kademede
aralıksız görevyaptı. 1977 seçimlerinde CHP'den
milletvekili seçildi. Bülent Ecevit 'in güvenoyu
alamayan hükümetinde Sanayi ve Teknoloji
Bakanhğı yaptı. 12 Eylül 1980 darbesiyle
milletvekilliği son buldu. Yeniden Şişe Cam AŞ'deki
görevine döndü. Şimdilerde Doğan Şirketler
Grubu 'nda üst düzey yönetici olarak çalışıyor.
- 18 Nisan seçimleri için, sizin kuruluşunuzun yaptığı kamuoyu
yoklaması, seçim sonuçlarına yüzde yüzeyaklaşan bir doğruluk pa-
yına sahip oldu. Böyle bir sonuç almak için ne yaptınız? Kaç de-
nekle konuşuldu? Orneklem nasıl yapıldı?
- Türkiye'de kamuoyu araştırmalannın oldukça uzun sayılabile-
cek bir geçmışi var. Bu çalışmalar 1970'li yıllarda başladı. 1983 yı-
lında, benım de Milliyet gazetesınde çalıştığım dönemde yapılan ge-
nel seçimlerde hatırlarsanız yine bir sürpnzle karşılaşılmıştı. Ozal'ın
kazanacağı tahmin edilmiyordu. Biz o günkü araştırmayı PİAR ku-
ruluşunda yapmış ve başanlı bir sonuç almıştık.
1987'den başlayarak pek çok gazetede pek çok kamuoyu araştır-
ma şirketı bu yoklamalan yaptı. Genel olarak baktığımızdâ, bana gö-
re, Türkiye'de araştırmalar son seçime kadar başanlı sonuçlar aldı-
lar. Belki son seçımin sonuçları farklı oldu. Bugünkü seçimlerde.
belki yayın yasağının da etkisiyle birçok araştırma şirketi farklı so-
nuçlar elde etti. Benim kuruluşum, ekim ayından başlayarak altı
araştırma yaptı. Ama bu araştırmalann sonuçlan, yayını yasak ol-
duğu için yayımlanmadı. Araştırmanın sahibi de bu sonuçlan hiç
kımseye söylemediğınden ben de kımseye söylemedim. Yakın ar-
kadaşlarım sordugunda ıse ben onlann tahminlerini alıy ordum. Son-
ra da, "Şunlar doğruya yakın, ama şu partiyi biraz daha yükseltin**
diyordum. Hiçbir arkadaşın gönlü, MHP'yi bizim bulduğumuz so-
nuçlara kadar çıkarmaya el vermiyordu.
- Bildiğim kadarıyla, sizden MHP'nin yüzde 18 gibi bir oranla
ikinci parti olacağını duyduklarında arkadaşlarmız çok ciddi tep-
kiler göstermişlerdi...
- Evet, doğru. "Hayır, olmaz" gibi tepkiler ahyordum. Ama sesi-
mi çıkarmıyordum. "Birim araşürma sonucu bunu gösteriyor" de-
mek araştırmanın sahibine karşı saygısızlık olurdu.
- Bir de seçim akşamı NTV'de yayımlanan, ön sonuç
dediğiniz çalışma var ki herkesi şaşırtmıştu..
- Batı ülkelerinde 'exit puIT denilen bir çalışma yapılı-
yor. Bu çalışmada sistem şu: Oylama günü seçilmış san-
dıklann başına görevliler gönderiliyor. Sandıktan çıkan-
lara. "Siz kime oy verdiniz?" dıye soruluyor. Alınan ya-
nıta göre sandıklar kapanır kapanmaz belli bir veri elde
etmiş oluyorsunuz. Bu veriye göre de sonucu ilan ediyor-
sunuz. Hatırlayacaksınız, Almanya seçimlennde bu ya-
pıldı ve yüzde 1 'e yakın farkla sonuca ulaşıldı Türkiye'de
bu yapılamazdı. çünkü Türk seçmenınin önemli bir kesi-
mi sandıktan çıktıktan sonra kıme oy verdiğini söyleme-
ye çekinebilir. O nedenle biz başka bir profıl bulmalıy-
dık.
- Seydi o profil?
- Seçtığımız sandıklardaki sonuçlan hızla merkezde
bırleştırerek genel sonucu ilan etme sıstemıni bulduk. En
büyük sapması binde 7 olarak saat 2O'de sonuçlan ilan
ettik.
- Bu nasıl başarılabiliyor?
- Bunun evrensel kuralı şu: Neyin sonucunu hesapla-
mak istiyorsanız o sonucu temsil eden bir grup buluyor-
sunuz. O grubu değışik ölçülere göre bölümlüyorsunuz.
Biz nüfus gruplan, yerleşme tipi gruplan. coğrafi bölge-
ler gruplan olarak partilerin bir önceki seçimlerde aldık-
lan oylara göre Türkiye'yi bölüyoruz. Bu böldüğümüz her
bölümden bir iki, ya da üç yere gidiyoruz. Biz bu seçim-
lerdeki çalışmamızda 300 sandığın sonuçlannı aldık. On-
dan önceki çalışmalarımızda, altı çalışmanın ikisinde 4
bin 800 denekle. öbürlerinde 2 bin 400 denekle çalıştık.
Son çalışmamızda ise yüzde 1 'den fazla fark yoktu.
- Bu son araştırmayı ne zaman yapmıştınız?
-Nisan ayının 11 'ınde. Bu araştırmayı 3 bin 500 kişiy-
le yüz yüze konuşmayla, 37 milyon seçmeni temsil etmek
üzere Türkiye çapında orneklem aynldı. Aslında bunlar,
bilinmeyen. bize özgü kurallar değıl. Bir de şunu söyle-
mek istiyorum: Ne kadar deneyimli olursanız olun tah-
mininiz doğru çıkmayabilir. araştırma daha doğrudur. Araştırmanın
kurallarına saygı göstererek yaparsanız doğru sonuca ulaşırsınız.
Doğru sonuç. belli bir hata payı, yani artı eksi yüzde 2 hata payıyla
yakalanan sonuçtur. Ama araştırma sahıbinin kendi tahminleri ya
da kendi eğılimlerine göre araştırma üzerinde oynamaması gerekir.
Bir de araştırma kurallanna çok katı biçimde saygı göstermek la-
zım. Biz yanılmış olsaydık ben size. "Leyla Hanım, biz kurallara
uyduk. bir orneklem yapok, elemanlanmızı eğittik. arkadaşlanmızı
topladık, ama sonuç bu çıkü. Bunun yanhş çıkmasından benim ka-
dar, bu sistemi kuranlar da sorumludur. O zaman İngfltere ve Ame-
rika'ya dönelim ve onlaria meseieyi taröşalım" deme hakkına sahip
olabilirdim Çünkü kendim orada hiçbir şey katmamışım. O neden-
le kurallara çok katı saygılı olmak gerektiğini söylüyorum.
Örneğin. telefonla anket yapılmış, dıyelim. Telefonla Türkiye'de
siyasi anket yapılmaz. Diyebilirlerki: "ABD'debazılarıtelefonkan-
ket yapnlar." ABD'deki başka bir toplum. Biz bu işi evrensel kural-
lara saygı göstererek yapıyoruz. Sonuç doğru çıkarsa bundaki payı-
mız o kurallara saygı göstermekten ibarertır. Her zamanki saha an-
ketlerinde 150 ya da 120, bu son ankette ise 600'e yakın arkadaş ça-
lıştı. Bunlann herhangi bir yerinde kopukluk olduğu zaman tüm
projeniz kopuyor. O nedenle çok dikkatli kontrol edilmesi gereki-
yor. Orada çalışan bütün insanlara da bu ciddiyet aşılanmalıdır. O
kişiler kendilen doğru sonuç vermezler ve doğru yapmazlarsa pro-
jenin tamamının cökeceğinı bilmeliler. Bizim bu son çalışmamız
Türkiye'deki anketlerin doğnı sonuç vereceğinı göstermiş oldu.
- Olasılık dışı gibi görünen oylar bellipartilere gitti, ya da kaçtu
Sizce bu neden böyle oldu?
- Bu sonuçlara göre. bir parti yüzde sekiz ya da on oranında oy al-
dı da şimdiki seçimlerde yüzde 28 oy aldı. demek değildir. Yüzde
18 olmuş. Yani, öbür beş-altı partiden kendi oyu kadar, 2.5 milyon
kadar bir oyu kendine eklemiş. 1995'te alınan 2.5 milyon oyun bir
kısmı. yani 300-400 bin kadarı başka partilere gitmiştır, bir kısmı
ölmüştür. Dolayısıyla kendine kalan 2 milyon düzeyinde bir oy var-
dır. Toplam seçmenın yüzde 10'u kadar bir oy yerdeğiştirdı. Buda
MHP lehıne oldu Bu bekleniyordu ya da beklenmıyordu, ama bu-
tün seçimlerden bır-ıkı ay sonra düşündüğümüzde ınsana çok ma-
kul gelir. 1995'te. RP neden yüzde 21 oy aldı. dıye düşündüğümüz
zaman bugün bunun nedenlenni çok makul olarak görebilıyoruz.
Bır-ıki ay sonra MHP'nın oy oranını neden yüzde 10 oranında art-
tırdığını daha doğru göreceğız, diye düşünüyorum. Seçim akşamı
ya da bir-iki gün sonra sürpnz olarak karşıladığımız bu gelışmenın
tabii nedenleri var.
- Nedir bu nedenler?
- RP. 1995'te kazandığı bir imkânı, bir fırsatı değerlendiremedi.
O fırsat, bir yüz yıl öncesinden başlayan İslamcı siyasi akımın oy-
lanna eklenen bazı konjonktürel oylardı. Yani. tslamcı kesıme oy ve-
rebilen daha yumuşak insanlar vardı. RP. bu ınsanlarla bırlıkte bü-
yümeyi kabul edemedi. İslamcı oylara eklenen oylara saygı göster-
medi. Hep İslamcı kesimin oylanna. isteklerine. eğilimlerine dayat-
maya başladı. Orada bir azalma olacağı çok tabiiydı. tslamcı kesi-
min zaten bir oy oranı vardır. yüzde 10-15 kadar. Geçen seçımde bu-
na yüzde beş-altı oranında daha oy eklendı. Bunu yüzde sekız. do-
kuza çıkarma olanağı vardı. Ama bunun şartı o yumuşaklığı devam
ettırmektı. O parti bunu yapamadığı zaman kaybetti, demektir. Bu-
gün bir başka imkân daha doğmuştu. RP kapatılıp FP'nın kuruluşu
sırasında olmuştu. Öyle bir parti kurulabilirdi kı o. RP gibi dayat-
macı değil. Hıristiyan Demokrat Parti gibi daha yumuşak, daha li-
beral bir parti olabilirdi. Ama mahkeme karanyla siyaset dışına ko-
nulan eskı kadrodan kopma riski vardı. Seçımlere bir ay kala Erba-
kan'ın güdümünde Meclis'ı birbırine katacak seçim oyunlarına gi-
rerseniz herkes de. "FP, RP'nin devamıdır" diye kesin bir hüküm
verir. Yani. tslamcı cereyanın isteklerinı dayatan bir parti... O za-
man o oylar da kendilenne en yakın olan partıye gideceklerdi. Gı-
deceğı de bir-iki yer % ardı. ANAP başka türlü dav ransaydı oraya gı-
debilirlerdi. Kendisini 'Müslüman Türk' diye tanımlayan bir kesim
var, yani milliyetçi Müslümanlar. Bunlann önemli bir çoğunluğu
MHP'ye gitmiştir. MHP oradan en az beş puan almıştır. Merkez-
deki ANAP ve DYP adeta soruşturma girdabında boğuldular. Bu-
nunla uğraşırken oy kaybettiler. O oylar da bir yere gıdecekti. Bun-
lann önemli bir kısmı DSP'ye gitmiştir. Yani MHP'nin tabii oyu yüz-
de 12-13'tü, ama demin söylediğim nedenlerle bu yüzde 18'e çıktı.
Kanımca DSP'nin oylan. ileride başka nedenle. ihtiyaç duyulduğun-
da kullanılacak bir depo niteliğındedir. Bu bir depodur, partinin ken-
di oyu değildir.
- Bu oylar neden başka partiye değil de DSP 'ye gitti?
- Bir kere. gidecek başka yeri yoktu. Neden ANAP'a gitsin?
ANAP'ta depolamanın anlamı yok, çünkü nasıl kullanacağı belli de-
ğil. DYP'nin nasıl kullanacağı ise belli değil, ya da belli. Kötüye kul-
lanacağı çok belli.
lşte, DSP tam bir depo oldu. Seçmen, "Bu yemek bu dotapta bo-
zulmaz" düşüncesine vardı.
CHP ise malum. Ondan giden oylar 600 bin dolayındadır. Bunun
da çok doğal. gerçekçi. akılcı nedeni vardır. Bence bu seçimler Türk
seçmeninın, her bakımdan, her ölçüde, geçerli-geçersiz oylann sa-
yısıyla. katılımla yerel seçim-genel seçim farkıyla, bilerek o günün
şartlanyla en doğru karan verdiğinin bir kez daha kanıtıdır.
Ben ilk oyumu 1954'te verdim. O günden bugüne de bir ya da i-
ki kez dışmda 13 seçimde çoğunluk oylan dışında oy kullandım. A-
ma hep seçimden bır-ıkı ay sonra düşündüğümde ben değil. çoğun-
luk haklıydı. Bu seçımde de bizler nereye oy vermişsek vermiş ola-
lım oy dağıhmı fevkalade akılcıdır. Hepsinin nedeni vardır, hepsı de
doğru nedenlerdır. "Bir halk böyle dûşündüğü için yanhş düşün-
müştûr" denemez.
- Türkiye 'de ilk kez 18 Misan 'da yerel ve genel seçimler bir ara-
da yapûdu Ama iki seçimin sonuçlan farklı çıktu Bunu neye bağ-
hyorsunuz?
- Bu da seçmenin ne kadar bilinçli oldugunu gösteriyor. Baktığı-
nızda, yerel seçımlerle milletvekili seçimi arasında büyük farklılık-
lar oluşan seçim cevreleri, iller var. Bir yere bakıyorsunuz, yerel se-
çımde HADEP bınncı, milletvekili seçiminde başka bir parti bırin-
cı. Bir başka ile bakıyorsunuz, DYP belediye başkanlığını, MHP
milletvekili seçimıni kazanmış. Pek çok kişi seçim öncesi. sandık
başında insanlann yedi oy pusulasında da aynı partiye mührü basa-
caklannı sandı. Bu teon böylece çökmüşrür. Türk seçmeni il genel
meclisınde başka, milletvekili seçiminde başka, belediye başkanı se-
çiminde başka partilere oy vermiştır. Tabloya baktığınızda birçok
ılde bu farklılık görünüyor. Her il için bunun sebeplerini bulup son-
ra bunlan bırleştirmek lazım. Henüz o ımkâna sahip değiliz. Fakat
bu sonuç. bir bilincı göstenyor.
- ANAP ülke eenelindeyüzde 13gibi bir oy aldu Ama İstanbul'un
beldelerinden Ömerli 'deyerel seçimlerde ise yüzde 53gibi çokyük-
sek bir oy aldu Buna benzer örnekler Türkiye'nin pek çok yerinde
de görüldü. Siz bunu neye bağhyorsunuz?
- Önce analız yapmak. sonra da o analizı genelleştirmeye çalış-
mak lazım. Onu yapacak durumda henüz değiliz. Ama söylediğıniz
örnekte sanıyorum adayın rolü vardır. tstanbul'u ele alalım. lstan-
bul'da DSP. milletvekili seçiminde çok farklı biçimde önde. Ama bü-
. yükşehir seçiminde FP önde. FP'nin belediye yönetimıni tstanbul
halkı başanlı gördü. Bunu öbür partilere anlatamadık. Biz önce üç
ay önce, sonra da bir ay önce lstanbul'da bir araştırma yaptık. Istan-
bul halkı doğru-yanlış, haklı-haksız. Istanbul Büyükşehir Belediye-
sı'nın faalıyetlerini başanlı görüyordu. Başanlı görenlerin oranı da
yüzde 60'ın üzerindeydi. O noktadan sonra. CHP mi yoksa ANAP
mı çıkar tartışmalan faydasızdı. Çünkü çıkmazdı. FP çıkardı. Bunu
değiştirmek sızin elinizde değil kı. Belediyede başanlı gördüğü
için halk gitti FP'ye verdi genel seçimlerde de DSP'yi seçtı. DSP'li-
lerin yanlışı. "Milletvekili seçimlerinde bana veren, belediye başkan-
lığında da bana verir" anlayışıydı. FP'nin yanlışı da, "Be-
lediye başkanlığında bana veren, miUetvekilliğinde de ba-
na verir" düşüncesiydi. iki parti de halkın bilmçsiz olarak
oy vereceklenni kabul ettikleri için yanlış yapmışlardı.
Oysa halk diyor ki: "Benim enayi. akılsız olduğumu ner-
den çıkanyorsun? Ben milletvekili seçiminde kime oy ve-
receğimi, belediye seçiminde de kime ov vereceğimi fevka-
lade iyi biliyorum. Bilerek de oy veriyorum." Bir iki ay ge-
çınce bu sonuçları çok iyi görmelıyız. Bunun içinden şah-
si olanlan ayınnak lazım. Kötü bir adamın gitmesi ya da
ıyı bir adamın gelmesi için verilen oylar var. Bunlan bir-
birınden ayınp iyi bakmalıyız. Fakat çok çarpıcı sonuç,
seçmenin bilinçli oy verdığıdir.
- Siz demin, "Biz siyasi partilere anlatamadık " dedi-
niz. Ama siyasi partiler sizden hiçfıkir danıştdar mı?
- Ben eskı CHP'lıyım. Eskı dostlarla konuşurken ben
söylüyordum. Bir de belediye başkanlığı seçimiyle ilgili
olarak, işin içınde olanlarla konuşma imkânım oldu. O
imkânı değerlendirerek ben, tstanbul'da belediye başkan-
lığı seçimini kazanamayacaklannı. böyle bir ihtimal olma-
dığını, ama bunun bir siyasi mesaj vermek, kendimizi ta-
nımlama anlammda kullanılması gerektiğini söylemeye
çalıştım.
- Bu sözleriniz ne kadar dinlendi?
- Bilmiyorum. Bu. aslında eylül ya da ekim ayında ve-
rilmesi gereken bir karardı. tstanbul'da FP dışındaki par-
tiler ve insanlann kendi oylannı yükseltecek adaylan koy-
malan gerekirdi. Yani. "İstanbul belediyesi şu şekilde yö-
netilir" mesajını verebilecek aday seçmelerı lazımdı. Bu-
nu bence sadece DSP yaptı. Zekeriya Temizel bence ger-
çekten DSP'nin mesajlanna uygun bir insandı. O mesaj-
lan da verdi. Fakat aramızda ufak bir fark var. O fark da
şu: Temizel bunlan kazanmak için söyledi. Bu da doğal.
Orada da kendi partisinin mesajını verdi. Bu mantık çer-
çevesinde en tutarlı aday oydu. Partisinin mesajlannı iyi
ve doğru ileten bir araç olarak Zekeriya Bey doğru bir araç-
tı. Öbürleri doğru araçlar değildi. İstanbul ve bütün Tür-
kiye'de de. bence, belediyelerde yerel başan oyun veril-
mesınde çok etkendir. Ne kadar etken olduğu da bu seçimde bir kez
daha görüldü. Bunlann dışında ÇHP adayı Gaziantep'te kazandı.
"Ben inanıyorum ki Celal Doğan orada hâkim bir beşka partiden a-
day gösterilseydi bugün aldığından daha fazla oy alırdı. Buna rağ-
men GHP bayrağı altında kazanması yerel başanlann belediye se-
çiminde çok etken oldugunu gösteriyor. Aynı kuralı burada uygu-
larsak şunu söyleyebiliriz: FP başanlı görünmüştür, başanlı sayıl-
mıştır. Bunun doğVuluğunu, yanlışlığını tartışabilirsiniz. Bu başarı-
lı sayılmanın sonunda da istanbul belediye başkanı FP'den çıkmış-
tır.
- Bazı kamuoyu araştırma şirketlerinin, çalışma sonuçlannı ba-
zıpartiler lehinde açıkladıkları iddiaları var. Bunlar zaman içinde
epeyce sayıdagörüldü, deniyor. Sizce bu iddiaların doğruluk dere-
cesi ne olabilir?
- Araştırma şirketlerinin kasten böyle bir şey yaptıklan iddialan-
nı düşünmüyorum. Bunlara teker teker bakmak lazım. Bu konuda
bir şey söylemek istemiyorum.
- Seçimler öncesi kamuoyu yoklamalarının yayımlanmasına ya-
sak konmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- 1995'te bunlar yasaklandı. Sonradan YSK'nin tçışlen Bakanlı-
ğı'na yazdığı bir yazıyla bunlann yapımının yasaklandığı yolunda
bir söz çıktı. Bu çıkan sözü ilçe jandarma komutanlıklan ve emni-
yet müdürlüklen uyguladılar. Sonuçta. halk bu sürprizi bilerek se-
çime gitseydi daha mı doğru olurdu, ya da eğri olurdu.
Kamuoyu araştırmalan yayımlanırsa insanlar iktidarkim görünü-
yorsa ona oy verirler sanıldı. Öyle bir şey yok. Bu, Türk seçmenini
akılsız kabul etmektir. Türk halkının ne kadar bilinçli oldugunu 13
defa gördük. Bence hiçbirinde de hata yapmamıştır, Son seçimler-
de bizim araştırmalanmıza göre, seçmenin yüzde 26'sı FP'nin bi-
rinci parti, yüzde 24'ü DSP'nin birinci parti olarak çıkacağını sanı-
yordu. Sadece yüzde 7'sı MHP'nin yüksek oy alacağını sanıyordu.
Görüyorsunuz, gerçek ortada. Yani, bir parti iktidara gelecek diye
oy verenler vardır, ama bunun sayısı fevkalade azdır.