Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 1999 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
îletişim Fakülteleri ve Sorunlan
Prof. Dr. SUAT GEZGİN
T
ürkiye'deki iletişim fa-
kültelerinin sorunlannı
Türkiye gerçeğinden, ulu-
sal eğitim-ögretim politi-
kasından ve Türkiye'de-
ki yükseköğrenimin ge-
nel yapısından ayn düşünmek olanak-
lı değildir. Kjsaca, tüm öbür dunımlar-
da olduğu gibi bu konuda da öznel ve
nesnel özellikleri dikkate almak gere-
kir. Ancak sınırlı olanaklar, sorunu tüm
yönleriyle ele almamıza yeterli değil-
dir. Içinde bulunduğu durumla yetinme-
mek. daha iyisini, güzelini ortaya koy-
mak, sürekli gelişimi, ilerlemeyi hedef-
lemek 21. yüzyılın insan yapısının ge-
reğidir.
Geleceğe yatınm yapan ülkeler için
yükseköğrenimin değeri yadsınamaz.
Ulusal gelirin paylaşımında yükseköğ-
renimin payı, o ülke için hedeflenen
amaçlann da bir göstergesidir. Türkiye
gibi ülkelerin gelişim ve ilerleme için
eğitime olan gereksinimleri ise tartış-
ma götürmez bir gerçektir. Üniversite-
lerin bütçeden gerektiği oranda yarar-
lanması hedeflenen düzeye varmada
önemli bir bileşenin güçlendirilmesi
anlamını taşimaktadır. Ne yazık ki, ül-
kemizin içinde bulunduğu koşullarda
yükseköğrenimin bütçeden yeterli des-
teği aldığını söylemek mümkün değil-
dir. Öğretim elemanlannın ücret sorun-
lan oldukça sık gündeme gelen bir so-
rundur. Öğretim elemanlannın yaşam
düzeylerindeki düşüklük, bilimsel üre-
timi olumsuz yönde etkiledıgı gibi be-
yifl göçüne d,e yol açmaktadır. Ocret
sorunu; özel üniversiteler ve piyasaya
dönük bir yönelime de neden olmakta-
dır. Aynca, öğretim elemanlanna yurt-
dışına çıkma olanakJannın sağlanması,
dallanna ilişkin bilimsel araştırmalar
yapmalan, evTensel bilgiye ulaşılması
bakımından önem taşımaktadır.
Önceleri başka fakültelere bağlı bi-
rer enstitü iken, daha sonra yüksekokul
ve fakülte konumuna kavuşan iletişim
fakülteleri; bu süreçle birlikte son yıl-
larda tüm olanaklannı kullanarak sorun-
lann içerisinde nitelikli öğrenim verme
çabasına girmişlerdir. iletişim fakülte-
lerinde öğretim elemanı başına düşen
öğrenci sayısı oldukça fazladır. Biryan-
dan nitelikli öğretim elemanı sağlama
uğraşısında olan iletişim fakülteleri, ay-
nı zamanda öğrenci sayısının düşüriil-
mesini. öğretimin niteliği açısından zo-
runlu görmektedir. ÖSYM sisteminde
ve üniversite öncesi eğitimde yapıla-
cak yeni düzenlemelerle öğrencilerin
seçimlerinin tesadüfı olmasının önüne
geçilmelidir. Her iki öğeden kaynakla-
nan tesadüfı seçimler öğrencinin üni-
versite eğitiminde önemli uyum sorun-
lanna yol açmaktadır. Bu bağlamda 5-
6 Mart 1999 tarihlerinde Gazi Üniver-
sitesi İletişim Fakültesi öncülüğunde
14 iletişim fakültesi dekanının katıldı-
ğı toplantıda, özel yetenek smavıyla öğ-
renci alımı konusunda ilke karan alın-
mıştır.
tletişimde yabancı dilin önemi göz ar-
dı edilemez. Öğrencilerin istenilen dü-
zeyde birer iletişimci olmalan için ya-
bancı dil kaçınılmazdır. Oysa ortaöğre-
tim sürecinde yabancı dil sorununu çö-
zemeyen öğrenci, üniversite öğrenimi
boyunca gördüğü yabancı dil derslerin-
de de ortaöğretimin bir tekrannı yap-
maktadır. Etkin ve etkili bir dil kûlla-
nımı ise laboratuvar ve sayıca az bir or-
tamda yaşam bulur. Yabancı dil soru-
nunun oıtaöğretim sürecinde çözüme ka-
vuşturulmasıyla birlikte iletişim fakül-
telerine hazırlık çerçevesinde bir yıl üst
düzey yabancı dil eğitiminin verilme-
si, çağm bir zorunluluğudur. Ayrıca sı-
nav sisteminde yapılacak bir değişiklik-
le Türkçe, sosyal ağırlıkJı puanla öğren-
ci alan iletişim fakültelerinin seçici özel-
liklerine yabancı dil de eklenmelidir.
Sistemden kaynaklanan yığılmalar,
fakültelerin sınırlı olanaklannı dazor-
lamaktadır. Öğrenci sayısının çokluğu
öğrenimin niteliğini düşüren ayn bir et-
mendir. ÖzellikJe uygulamalı dersler-
de, sınırlı olanaklardan öğrencilerin ya-
rarlanması sayı çokluğundan zorlaş-
maktadır. Öğrencilerin geleceğe yöne-
lik kaygılan, öğrenim sürecinde piya-
saya yönelime yol açmaktadır. Iş bul-
ma kaygısı. öğrencinin yetişmesi açısın-
dan sonınlar yaratmaktadır. Sadece bir
fakülteyi bitirip diploma sahibi olma
isteği ya da erkek öğrencilerin askere
geç girme planlan uğruna fakülteye gir-
meleri; bu bölümlerde gerçekten öğre-
nim görmek isteyen öğrencilerin yolu-
nu kapatmaktadır.
İletişim fakültelerinde öğrenim gören
öğrencilere ilişkin istatisriksel bilgiler
incelendiğinde, ilginç sonuçlaraulaşıl-
maktadır. Ancak bu uzun ve aynntılı bir
açıklamadır. Bu tabloyu şu kadannı be-
lirtelim açıklayacak yer yoktur. Sayıla-
ra bakıldığında bir yığınlaşmanın söz ko-
nusu olduğu halen öğretim yapılan 14
iletişim fakültesinin tersine, 2000 yılın-
da öğrenci alımma başlayacak Atatürk
Üniversitesi iletişim Fakültesi, Gaze-
tecilik ve Halkla Ilişkiler bölümlerine
20'şer öğrencilik kontenjan planlama-
sıyla iyi bir örnek model teşkil etmek-
tedir.
İletişim fakültesi mezunlan, iş konu-
sunda önemli bir haksızlığı, açılan sı-
navlarda kendilerine yer verilmemesiy-
le yaşamaktadırlar. Öğrenim süresince
toplumbilimde temel eğitimi güçlü edi-
nen mezunlar, örneğin müfettişlik, kay-
makamhk sınavlanna kabul edilme-
mektedir. Oysa öğrenciler, hukuk, ikti-
sat, kamu yönetimi alanında temel eği-
timi almaktadır. Buna karşılık müfettiş-
lik sınavlannda işletme, iktisat, hukuk
mezunlanna olanak tanınmaktadır. Özel-
likle kamuda bulunan açık kadrolarda
öbür sosyalbilimlerde eleman yetiştiren
fakültelere tanınan haklar, iletişim fa-
kültelerine de tanınmalıdır.
Yükseköğrenim ve özel sektör arasın-
daki uzaklık önemli sorunlardan biridir.
İletişim fakülteleri de kendi bünyesin-
de bu türden sorunlar yaşamaktadırlar.
Sektör, kendilerine insan kaynağı sağ-
layan fakültelere karşı ilgisiz bir du-
rumdadır. Oysa sektör, kendi beklenti-
Ierine yanıt verecek nitelikli eleman ye-
tişmesine destek olmak gerekmez mi?
Öğrenci sayısında yaşanan aşın yoğun-
luk, özel sektördeki kuruluşlann sınır-
lı sayıda öğrenciye staj olanağı tanıma-
larına yol açmaktadır. Bu bağlamda
halkla ilişkiler şirketlerinin üye bulun-
duğu Halİda Ilişkiler Derneği, üyeleri-
ne İletişim Fakültesi Halkla Ilişkiler ve
Tanıtım Bölümü öğrencileri için her yıl
belli sayıda öğrenci stajı için zorunlu-
luk koymalıdır.
Gazeteciler Cemiyeti yine bu tür bir
uygulamayla gazete, radyo ve televiz-
yon kuruluşlanna yöneliİc böylesi yap-
tınmlar, uygulamalar getirmelidir. Ye-
rel basının siyasal iktidar tarafından
desteklenmesi ve canhlık kazandınl-
ması gerekir.
Çünkü yerel basın gazetecilik bölü-
mü mezunu öğrencilerin istihdamı için
önemli bir olanaktır. Aynca yerel gaze-
teleri bünyesinde toplayan yerel örgüt-
lenmeler, yerel gazeteleri de böylesi bir
uygulamaya dahil etmelidir. Yerel ga-
zeteler birer aile gazetesi ya da lise me-
zunu elemanlann etkin bulunduğu bir
yapıdan kurtanlmalıdır. Oysa yerel ga-
zeteler çağdaş toplum yapısında yerel
sonınlara karşı duyarhlık sağlanmasın-
da önemli bir işleve sahiptir.
Önümüzdeki süreçte iletişim fakül-
teleri mesleksel örgütlenmeler, sektör ve
kamu kurumlanyla bu yönde ortak bir
tutum yaratma yönünde girişimde bu-
lunacaktır.
Sözü edilen amaç ve hedefier doğrul-
tusunda gerekli girişimlerin sağlanma-
sı için bir dayanışma ortamı yaraülmak
istenmektedir. Bu konuyla ilgili meslek
örgütlerinin, sektörün tüm kurumlan-
nın iletişim fakültelerine olan destek-
lerini arttırmalan gerekmektedir.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Çüpüyüşü Önlemek...
"Son yıllann yaygın izlenimi, her yerde ve
her şeyde genel bir çürüyüş izlenimidir. Bu
izlenimi silmek ve Türkiye için yeniden diri-
lişin yolunu açmak, ancak çürüyüşe ilişkin
doğru gözlemler yapmakla ve gözlemlerin
ışığında toplumu dirilişe götürecek olan doğ-
ru ilkeleri belirlemekle başarılabilir."
Gözlegörülen birçürümüşlük, uzun yıllardan
beri sürdürülen uyuşuk, çıkarcı, gerçek ulusal-
cılıktan uzak politikaların göz ardı edilmesinin so-
nucu değilse, nedir? Cumhuriyet devriminin il-
keleri vardı. Altı okla simgelenen bir anlayış... Şim-
dilerde ilerici çevrelerde bile altı okun unutturul-
mak istendiği görülüyor. Bunu yalnız karşrt cep-
hedekiler, ikinci cumhuriyetçiler değil, kendile-
rini Kemalist sayanlar bile benimsemiş görünü-
yorlar.
Prof. Mümtaz Soysal "Çürüyüşten Dirilişe"
başlıklı kitapçığında, önce çürümüşlüğün ör-
neklerini verdikten sonra yeni bir dirilişin temel
ilkelerini de kamuoyuna sunuyor:
Çürümüşlüğün gözlemleri şunlardır:
Yön duygusu yitirilmiş, coşku yok olmuştur.
- Umutlar boşa çıkmış, tutunulan dallar kırılmış-
tır -. Çılgınca tüketme rüzgân estirilmiş, ürete-
rek kazanma hevesi söndürülmüştür. - Toplum
daha dengesizleşmiş, insancıl değerler yıkıl-
mıştır. - Aşılmış olması gereken ikilemler aşıla-
mamış, kutuplaşmalar kesinleşmiştir. - Kamu-
ya hizmet anlayışı aşınmış, kamu yönetimi yoz-
laştırılmıştır. - Dıştari ekonomik model dayatılır-
ken içte düşünce terörü estirilmiştir. - Nrteliksiz-
lik her alana egemen olmuştur. - Türkiye dün-
yadaki yeri bakımından şaşkınaçevrilmiştir. - Za-
yrflayan bünyede demokrasi, cumhuriyeti kemir-
meyeyönelmiştir...
Bu on gözleme katılmayacak aklı başında bir
yurttaş olduğunu sanmam. Soysal, derin bilgi-
si ve gözlem gücüyle çürümüşlüğün temel ne-
denlerini işte böyle sıralamış... Önemli nokta
da, 'demokrasi' adı verilen bir yönetim anlayı-
şının giderek cumhuriyeti yozlaştırmaya başla-
masıdır.
Peki kurtuluş nerede?
Bu son elli yılın getirdiği çürümüşlükten kur-
tulmanın yollarını aramak gerektiğini düşünen
Mümtaz Soysal "Çürüyüşten Dirilişe"adlı kitap-
çığında bunu sıralamış:
"Gözlemlerin kötülüğü kötümseriik yarat-
mamalıdır. Tam tersine, kötü durumlar, de-
ğiştirilmesi ve iyileştirilmesi gereken durum-
lardır. Zaten devrimcilik, kötülüğün yıkılıp
durumların değiştirilmesi ve doğru olanın
getirilmesidir. Akla, bilime ve büyük halk yı-
ğınlannın yararlarına göre doğru olanın... il-
keler bunun için önemli."
Soysal'ın kitabı, birçeşit parti programı! ileri-
ci, devrimci, halkçı, kısaca altı okun çağdaş yo-
rumunu getiren bir program; önce bugünün so-
runlarına, sonra yarınınkilere çözüm arayan...
Öncelikle Cumhuriyetin devrimciliğine inan-
mak gerek. - Evrensel değerlere bağlı kalmak.
- Küreselleşmeyi doğru yorumlamak. - Düşün-
ce bağımsızlığını sağlamak. - Ulusal devîetin
değerini ve işlevini bilmek. - Ulusal bütünlüğü,
sınıflar ve bölgeler arası sosyal adalette ara-
mak. - Eğitimi en sağlam bütünleştirici saymak.
- Planlama kavramını canlandırmak. - Kamu
yönetiminin düzettilmesineönceliktanımak. - Eko-
nomiyi yatırımcılığa ve üretime yöneltmek. -
Karma ekonomi modelini çağdaşlaştırmak. -
Sağlık hizmetinin ticarete dönüşmesini önle-
mek. - Bütün ulusu sosyal güvenliğe kavuştur-
mak. - Polise ve adalete güveni arttırmak vb. vb....
Sosyal demokrat nitelik taşıdığını ileri süren
bir parti çıksa, bütün bu diriliş ilkelerini günde-
me getirse, bir bir yürürlüğe koysa! Bir umut mu,
bir hayal mi? Oysa olmayacak, yapılmayacak
şeyler değil Soysal'ın ilkeleri...
"Bütün cumhuriyetçi güçleri topariamak" için
yeni bir siyasal oluşum gerekiyorsa, neden bu
yolda tüm çabalar birleştirilemesin; tıpkı Sol
Güçbirliği olayında istendiği gibi...
"Çürüyüşe sürüklenen bir Türkiye'yi dirilişe
yöneltmek, duyguyla, boş lafla değil, akılla ve
doğru eylemle başanlabilecek"t\r. Öyleyse çü-
rümüşlükten dirilişe hep birlikte!..
Cumhuriyet'in Usta Kadınlan
AYŞE KİLİMCİ
C
umhuriyeti, bayramlan ve kent-
lerinin kurtuluşunu kutlamanın,
idarelı geçinmenin ustalan... tşi-
ni iyi yapmanın da... Hamur aç-
manın. bayramlarda mendile pa-
ra koyup, çocuk gönlü almanın..
Mutfağın ilmini bilip, paparayla ögün geçiştir-
menin ustalan...
Yerli malı haftalannı yakışığıyla kutlamanın,
siyah önlük dikip, beyaz yaka ve kordele kola-
lamanın, saatli maarif takvimini okumanın us-
talan...
Cumhuriyet sayesinde bir meslek edinmenin,
çalışma hayatına girmenin, emek emek aydın-
lık bir gelecek kurmanın ustalan...
Mahalle arası ilminin, usullerin. törelerin us-
talan... Masmavi çivitle yıkadıklan beyaz çar-
şaflarda bulut uçurmanın, yama yapıp, çorap
nin^ topuk örrnenin,_rnaltız altına sürü-
len kahve sepeti düzeninin, çahlara kol uzatan
asmalann ustalan...
Yeşil lambalı kocaman radyolann, üstüne dan-
tel işleme örtüler sermenin, sertçilerden çama-
şır ipeği alıp, hayatı nakışlamanın ustalan...
Pazar filelerinin, haşlama su için eve buz ta-
şımanın. Tekel birası ve Ekrem Güycr'le içlen-
menin, "annemin selamı var. şu kıvma>ı firij-
derinize koyar mısınız^ın. kumbara tasarrufu-
nun ustalan... Çıra yanp, soba borusu silkele-
menin, kolalı gömleklerin, kol düğmelerin, Fa-
zıl çil ilacının, Gripin'in, Gizli Çiçek kolonya-
sımn...
Akbaba'nın, Hayat Mecmuasf nın, evlerin yü-
zünü sardunya, icini plastik güllerle süslemele-
rin, duvarlara politikacı resmi asmanın, Halkev-
leri'nin, Köy Enstitüleri'nin. konkensiz kabul gün-
lerinin, hani o, her ayın ilk cuması...
. ..Tombul kannlı, flar, uzun boyunlu likör şi$e-
LİDERLER KONUŞUYOR
NURİ ÇOLAKOĞLU
YÖNETİMİ NDE
ANAVATAN PARTİSİ
GENEL BAŞKANI
MESUTYILMAZ
Gazetecilerin sorularını yanıtlıyor
SEDAT ERGİN
Hürriyet
İLNUR ÇEVİK
Turkish Daily News
İSMET BERKAN
Radikal
MURATYETKIN
NTY
NTVwww.ntv.com.tr
BU AKŞAM
22:05
lerinden, nane likörü ikramlannın.. Komşuluğu
yürekten sevmenin, dayanısarak yaşamanın us-
talan... "Bir mâniniz yoksa, bu akşam size geie-
ceŞjz
H
'm... Maaile yazlık sinemaya girmenin, çit-
lenecek karpuz çekirdekleri ve çay demlikleriy-
le...
K.uruşun hükmünün olduğu günlerin, aktar
dönder geçim etmenin, borçsuz, ama, başı dik
yaşamanın, taş plaklann ustalan...
Ticaret ve siyaset onurunun tedavülde oldu-
ğu zamanlann... Aşklann, emeğin, meslek ada-
bının yürürlükte, hıdırellezde ateşten atlamanın
âdetten olduğu...
Tel dolaplann, kireçle badanalanmış. tahtala-
n ovulan, bahçeli müstakil minik evlerin, Türk-
çe tapınmanın, Tann Uludur'un... Krepon kâğıt-
lan ve Sümerbasmasıyla kutlanan görkemli 23
Nisan'lann, "Kamutajbugündoğduvesaltana-
0 boğdu"nun.
Semaverli, alemünit şipşak fotograflı, ezan-
lann güzel seslilerce, mikrofonsuz okunduğu,
arsalarda oyunlar oynayıp,
mahalleliyle uçurtma uçuru-
lan günlerin ustalan...
^ Û %. Kapı önü sulayıp, muhab-
—^%g% bet etmenin, mürekkep hok-
lf-|fc kası, fasulye torbası, kırma-
m^ lı kılıflı mandolinlerle mek-
' ^ tebe gitmenin, anayurdu de-
mir ağlarla örmenin, cumar-
tesi çalışmanın, mesaisiz-
sözleşmesiz çalışmanın, ik-
ramiyesiz hiç durmadan ça-
hşıp, nöbet tutmanın, her sı-
kıntıda 'yaşasın Cumhuri-
yet' diye soluklanmanın, ga-
zocağı pompalamanın, sir-
ke - ekmekli cömert sofra-
lara sokulmanın ustalan...
Galata K.öprüsü'nün, Tay-
yare Sineması'nın emekli
olmadığı, yeşilin şehirleri-
mizden, kuşlann göğümüz-
den, Türkçenin ufkumuz-
dan sürülmediği günlerin...
Bakır ışıltılı, büzgülü per-
deli, su küplü mutfaklann,
klasikleri okumanın, Vatan
Cehpesi'ne yazılmanın,
TlP'e oy vermenin, Paris
puanınm, malum paşanın...
111e de şekeri, kibriti, tuzu ye-
dekJemenin...
Ve masallann, manilerin,
utla 'nevteyim köşkû, neyle-
yimsarayi'mn...
Cumhuriyet'le ilgili her
fılm karesinde, Atatürk'ün
onuncu yıl nutkunu radyodan
her işittikteki gözyaşlannın
ustalan... Gizli pence, el ör-
güsü, tek yabanlık giysiyle
yaşayıp, bundan onur duy-
manın, edebin, kolalı çarşaf-
larla gül yüzlü yorganlar kap-
lamanın, giysileri ters yüz
edip dikmenin, ekmeği kar-
neyle almanın, Sümerbank
basmalannın...
Oç kuruşluk maaşlan Ba-
har cigarasından çıkan ara
kâğıdına yapmanın, üç ay
sonraki bütçeyi bile yapma-
nın, "*Ah çocuklar, bu ay da
bi çikolata parası kaimadı
gene" diye hayıflan... ma-
manın...
Kalinikta Hasanaki'nin,
Komestayi Müsü Cem'in,
Enahebbik Mahmut'un, Se-
ğapu Hayriye'nin...
Geleceği geçmişle har-
manlayıp onurla kurmanm
ustalan...
Cumhuriyetle birlikte bin
bir düşe savrulmanın, Cum-
huriyet'le yaşayıp, onunla
genç kalmanın ustalan...
CUMHURTYET'LE YA-
ŞAYANLAR'ın Fotoğraf
Sergisi yann Aya Irini'de açı-
lıyor.
Bu fotoğrafsergisi onlann
dokuduğu bin bir nakışm kü-
çükbirörneği...
Var olsunlar... Cumhuri-
yetle birlikte...
PENCERE
İkiAhntı,
Bir Düşünce..
Gezegenimiz hızla küçülüyor. "Küreselleşme "nin
anlamı budur. İletişim ağı yayılıyor ve yoğunlaşı-
yor. Kişi, bir başka kıtadaki kişiyle apartmandaki
kapı komşusundan daha yakın olabilecek. So-
nuç?.. Insanlar arasındaki iletişim yoğunlaştıkça,
tüm gezegen ortak değeryargılarınıpaylaşacak!..
Kapalı toplumlar açılacak, bireyler özgürleşecek,
insan daha da insanlaşacak...
Peki, bu sürecin neresindeyiz?..
Başlangıcında!..
Çünkü iletişim devriminin devreye girmesi sü-
recinde daha dün bir, bugün iki...
•
Küreselleşme sürecinde insanlık ortak değer
yargılarını paylaşmak zorunda...
Ancak bugünkü dünyamız ortak değer yargıla-
nnı üretim ile tüketim bağlamında paylaşabiliyor
mu?.. 'Sosyal adalet'in 'S'sinden söz açmak 'di-
nozor' sayılmaya yetiyor.
Oysa adaletsizlik korkunç!..
Küremizde yoksulluk 'esas'; zenginlik 'istisna'l.
'Küreselleşme', gezegenimizdeki servet ile sefa-
let uçurumunu derinleştirdi. Bütün istatistikler bu
inanılmaz gerçeği vurguluyor. Uçurum yalnız ge-
zegensel boyutta değil, ülkelerin içinde de derin-
leşiyor. Konu edebiyat dergilerinde bile ele alın-
maya başlandı. "Adam - Sanat" dergisinin son sa-
yısında Hıfzı Topuz bu adaletsızliği dile getirirken
diyor ki: "7995 'de dünyada tüketime harcanan pa-
ra 1975'te harcananın iki katı. Bu paranın yüzde
86'sını varlıklı ülkeler halklannın yüzde 20'si tüke-
tiyor. Dünyanın en zengin üç adamının variığı 48
yoksul ülkenin ulusal gelirinden yüksek. Dünya-
nın en zengin 15 kişisinin variığı kara Afrika ülke-
lerinin tümünün ulusal gelirinin üstünde. Dünya-
nın en zengin 225 insanının varlığının yüzde 4'ü
bütün dünyadaki insanlann sosyal gereksinme-
lerini karşılamaya yetecek güçte. Gelişme yolun-
daki 100 ülkede kişi başına düşen gelir 10 yıl ön-
cesinin altında."
•
Ergin Yıldızoğlu'nun Cumhuriyet'te dün ya-
yımlanan yazısından biralıntıyı bu 'küreselleşme'
tablosunun altına eklemek yararlı olacaktır:
"Clinton'/n son bütçe önerisinde askeri harca-
malann payı 281 milyar dolar, yüzde 50'den faz-
la. Askeri harcamalardan sonra gelen ilk kalem eği-
tim harcamalan yalnızca 35 milyar dolar. Sosyal
güvenlik harcamalannm payı ise 6 milyar dolar.
ABD'nin askeri müttefiklerinin (NATO üyeleri, Ja-
ponya ve Kore) toplam harcamalan 202 milyar do-
lar. Rusya'nın askeri harcamalan 64 milyar dolar.
ABD'nin son yıllarda baş düşman ilan ettiği ülke-
lerin (Irak, Libya, Küba, Kuzey Kore, Iran, Sudan)
toplam askeri harcamalan yalnızca 16 milyar do-
lar. Clinton, ABD'nin, geri kalanından bu kadar bü-
yük farkla ileride olmasına karşın, silah harcama-
lannı 2005 yılına kadar 112 milyar dolar daha art-
tırmayı planlıyor."
Küreselleşme cağindayjz,..^ ,
J
. İletişim devrirriı ge^erii.:. ' *—-
Yukandaki iki alıntı'yı yan yana koyup dünyanın
öteki ucunda yaşayan bir insana ulaştırmak ko-
lay...
Ancak denebilir ki:
- Sen iğneyle kuyu kazmak mı istiyorsun ?..Ge-
zegenimizde medya, egemenlerin elindedir; te-
levizyonlar, radyolar, gazeteler sermaye koda-
manlannın ideolojisini yayıyoriar. Finans kapita-
lin doktrini dünyada tek ekonomik modelin pro-
pagandasına dönüştü; elden ele bilgi aktanmıy-
la bu olağanüstü iletişim yoğunluğu aşılabilir mi?..
Aşılacak...
Çünkü yukandaki bilgiler de dünya medyasın-
dan aktarmadır.
Top icat edildikten sonra derebeylerinin şato
duvarian yıkıldı...
Bilim adamlannın yarattıklan teknolojik devrim,
ister istemez yoksullann işine yarayacak; dünya-
daki adaletsizliğin yıkılmasına yönelik silaha dö-
nüşecek!.. Önüne geçilemez küreselleşme süre-
ci, gerçek anlamına böylece kavuşacak...
VEFAT ve TEŞEKKÜR
5 Nisan 1999 Pazartesi günü ebedi
istirahatgâhına tevdi ettiğimiz
değerli aile büyüğümüz,
babamız, eniştemiz
Özcan Ailesinden
OSMANVAHİT
ÖZCAN'm
cenazesine bizzat katılan, telefon
ve çeşitli yollarla taziyelerini
bildiren dost, akraba ve
hemşehrilerimize içten
teşekkürlerimizi sunanz.
ÖZCAN AİLESİ
BAŞSAĞLIĞI
Istanbul Erkek Lisesi Emekli Sanat Tarihi
öğretmeni
FATMA SÜZME'nin
vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
Merhumeye Allah'tan rahmet, ailesine
başsağlıgı dileriz.
ISTANBUL LISESI ÖĞRETMEN VE
YÖNETlCtLERİ