25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HİSAN 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Taht Ceçen yıllarda Madolu Medeniyetleri Sergisi ve Muhteşem Scleyman Sergisi için yjrtdışına gönderilen tarihi eserlerin çcrdüğü zarar crtadayken şimdi de Osmanlı lnparatorluğu'nun 700. yılı bahanesiyle "bpkapı Sarayı'ndan zengin bir koleksiyon Fransa'ya gidiyormuş. Nersailles'da "Osmanlı Sergisi" açılıyormuş. Topkapı'dan çıkartılan yüzlerce eser a-asında Şah İsmail'in tahtı da varmış. Yüzyıllara direnen tarihi tahtın, yeni sergi mekânında karşılaşacağı farklı ısı, ışık ve nem koşullarına nasıl uyum sağlayacağı bilinmiyormuş. Tahtın attın varaklarının, ahşap kaplamalarının gittiği gibi gelmeyeceği kuşkusu yaşamyormuş. Bu durumda elimizde "teknik rapor" yoksa yapılacak başka bir şey olmalı. Fransızlar'dan 14. Louis'nin tahtını sergilemek üzere istanbul'a göndermelerini istemeliyiz... Bakalım hangi teknik nedenlerle reddedecekler. Aynı rapor Şah İsmail'in tahtı için de kullanılabilir! Elektronik posta: som®posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Trafikteki taşrtlara 25 yaş sının önerilmiş... "Avnı kural sivasetçilere de uvaulansın!" S eçim sonunda ortaya çıkan tabloya ba- kanlarTürkiye'deyükseten değerin milliyet- çilik olduğunu söylüyor. Demokratik Sol 1 Parti'nin "milliyetçi sol", Milliyetçi Hareket Partisi'nin de "milliyetçi sağ" yanıyta öne çıktığı ge- nel kabul görüyor. Ancak, seçimi kazanan gerek "sol" ve gerekse "sağ" milliyetçiliğin içini dolduracakdüşünceyapısı kamu- oyundatam anlaşılamıyor. Millıyetçilik, ayrılıkçı Kürt ırkçılığına bir tepki şeklinde gelişiyor. DSP iktidarında, ayrılıkçı terör örgütü PKK'nin li- deri Abdullah Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye ge- tırilmesi, bu operasyonun propaganda malzemesi olarak kullanılmaması ve her planda devletin say- gınlığının ön plana çıkarılmaya çalışılması Bütent Ece- yit'i yeniden "umut" yapıyor. Kamuoyu, Turgut Özal'ın yok etmeye çalıştığı "devlet baba" imajını ve otoritesini Ecevit'te arıyor. MHP ise ayrılıkçı teröre şehit verilen yurttaşlann Milliyetçilik cenazesinde "Şehitlerölmez, vatan bölünmez" slo- ganıyla, milliyetçiliği bugüne dek kimseye bırakma- yan, ancak bir ayakları hep Amerika'da olan mer- kez sağdaki partiler karşısında birkaç adım birden öne geçmeyi başarıyor. MHP'nin öne çıkması Türk ırkçılığı gibi tehlikeli bir gelişmeyi de kendiliğinden doğuruyor. Bir yandan da MHP, yeni genel başkanı Devlet Bahçeli'nin adından yola çıkarak "devlefi yüceltmenin ve "uyan Türkiye soyuluyorsun" sloganıyla özelleştirmeye karşı çıkmanın avantajını yakalıyor. Ne ki, Haluk Kırcı gibi sanıklann seçim sonuçla- rından sonra yüzlerinde beliren gülümseme, "kuzu postuna bürünmüş kurt" öyküsünü unutmamanın ge- rektiğinı anımsatıyor. Mehmet Ağar'ın kendi başı- nayakaladığı "milliyetçi" rüzgârda kopacak fırtına- lann işaretini veriyor. öte yandan kamuoyu, MHP'nin Meclis'e taşıdığı şeriatçılarla henüz tanışmadığı için Türk-lslam sen- tezinden çikacak ve Fazilet'in katkısı ile yeniden ha- yat bulacak Arap milliyetçiliğinin boyutunu da kes- tiremiyor. Milliyetçilik, bıçak sırtında duruyor. Ve ne hazindir ki, cumhuriyetçilik, halkçılık, laik- lik, devrimcilik gibi ilkeleri arasında milliyetçilik ve devletçilik de bulunan Cumhuriyet Halk Partisi, top- lumda yükselen milliyetçi ve devletçi değerlere rağ- men kurduğu Meclis'in dışında kalıyor. CHP Meclis dışında kalıyor, çünkü Deniz Baykal "altı ok"u yakasında taşıyıp "altı ok"tan rahatsız olanlan yanında topluyor, parti vitrinini artist ve şar- kıcılaria süsleyip Ricky Martin'e özeniyor.. CHP'nin Meclis dışında kalması bıçak sırtını çok daha keskin bir duruma getiriyor. SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTÇEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Milletvekili seçilmen kesinleşti. Aç şurdan bir ihale de kutlayaiım abi! Deterjan ve çocuk bezi üreticîlerîne Kosova'dan Türkiye'ye gelen sığınmacılara destek için Selçuk Onur ve Mustafa Salih öneriyor: "Bildiğiniz gibi Kosova, insanlık tarihinin en korkunç dramlarından birine sahne oluyor. Türkiye de üzerine düşeni ülke ve fert bazında gücü yettiği kadar yerine getiriyor. Biz, konuya bir başka boyuttan bakmak istiyoruz. Sığınmacı kamplarında yaşanan sorunlar, yalnızca gıda ve yiyecek malzemeleriyle sınırlı değil. Sığınmacılar da her insan gibi temizlik ve sağlığına özen göstermek durumundadır. Şu anda Kırklareli'ndeki Gaziosmanpaşa Misafirhanesi'nde kalanların çoğu kadın ve çocuklardan oluştuğuna göre, , öncelikle kadın ve çocuklann ı ihtiyaçlarını karşılamaktan daha doğal ne olabilir? Önerimiz, medyada büyük bir reklam pastası oluşturan sabun, deterjan, çocuk bezi ve hijyenik kadın bağı üreticilerinedir: Reklam harcamalannızdan bir kısmını kesip ürünlerinizi sığınmacılara ulaştırın." Güzel biröneri... Üstelik, böyle bir girişim kamuoyuna haber olarak yansıyacağı için üretici şirketlerin reklamdan da kayıpları olmayacak... HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Gözlükleri Değiştirmek! Gözünüz değiştiği halde gözlüklerinizi değiştirmezseniz, sonunda siz değişirsiniz... Çünkü gerçeklerı göremez olursunuz!.. Bir vaveyladır gidiyor. Kimisi "Türkiye sağa kaydı" diye dövünüyor. Kimisine gö- re ise "Sağ ne demek, Türki- ye bas bayağı aşırı sağa kay- dı". .. Dokunsanız ağlayacak- lar. Olaylar yeni, ama gözlükler eski.. Oysa seçimlerin getirdiği olumluluklar, olumsuzluklar- dan çok fazla! • • • Iki olumsuzluk var. CHP'nin barajı geçememiş olması, bir... Önderlerin sağ- duyusuzluğunun iki büyük kenti Fazilet kafasına terk et- miş olması, iki... Ama olumluluklar çok da- ha ağır basıyor. FP oyları geriledi. Hem de hiç kimsenin beklemediği ka- dar çok geriledi... BBP Mec- lıs'ten çekildi. ANAP içindeki dınci eğilim- lilenn ağırlığı azaldı.. FP çok da- ha ılımlı. orta sağa çok daha yakın bir Meclis grubu ile se- çimlerden çıktı. 28 Şubat sürecinin hedefi olan iki partı, toplam yüzde 14'e varan düzeyde oy yitirdi. Din, siyaset aracı olmaktan önemlı ölçüde çıkmaya baş- ladı... Halkın laıklik ve ordu karşıtlığını onaylamadığı görül- dü. Tüm beklentilerin ve çok sa- yıda yeni "genç" seçmenin varlığına karşın, HADEP oy- larını arttıramadı. Güneydo- ğu'da bile beklenıldiği ölçüde başarılı olamadı. Yolsuzlukların, çeteleşme- nin, devletteki ve toplumdaki yozlaşmanın temel sorumlusu olan ANAP ve DYP büyük bir ders aldı. Halkın gerçeklerı gö- remeyeceğinı ve tepkisiz oldu- ğunu sananlar; seçmeni aptal yerine koyanlar, yedikleri tokat- la aptallaştılar. Ecevit'in gerçekçi çizgisi ve olumlu kişiliği sayesinde solun tabanı genişledı. Anlaşıldı ki... insanlarımız her şeyden önce dürüstlük, güvenilirlik, ciddilikvedekav- ga değil "barış" arıyor. Yani "temız toplum" ve "huzur" an- yor!.. Tek bir seçimde bundan da- ha fazla olumlu sonuç nerede görülmüş!? • • • Ne Türkiye.yirmi yıl öncesi-, nin'Tiİrkiyesî he de MHP yir- mi yıl öncesinin MHP'si.. 2a- ten eğer öyle olmuş olsaydı, MHP daha sittin sene Mec- lis'te böylesine bir ağırlık ka- zanamazdı. Orta sağdaki boşluğu FP'nin doldurmasını Erbakan kafa- sı engelledi... ve Bahçeli'nin MHP'si bu fırsatı kaçırmadı. "Komünizm tehlikesi"n\n kalktığı bir dünyada MHP'nin de varlık nedeni kalmayabilir- di. Bir yandan PKK buna izin vermedi, öte yandan da orta sağ partilerin iflası MHP'ye yeni bir ufukaçtı.. Eğer -şehit cenazelerinden başlayarak- kabaran her duy- gu selinin yanında ülkücüler yer almasaydı... eğer eski suçlu- lar ve çete artıklarından ken- disinisoyutlamasaydı... FPve DYP kendi seçmenlerinde bu ölçüde düş kınklığı yaratma- saydı... ... Ve eğer artık kavgayı de- ğil uzlaşmayı savunduğu vur- gulanmasaydı.. MHP bugün- kü noktaya gelemezdi! • • • Özellikle solda artık birçok kişinin gözlüklerini değiştir- mesi gerekiyor. Çünkü gözlerindeki bozuk- luğun derecesi çok artmış. Ama etraflarına hâlâ yirmi yıl öncesinin gözlükleriyle bak- mayı sürdürüyorlar.. Ecevit yir- mi yıl önce de "ulusal so/"u temsil ediyordu, bugün de edi- yor. Ama yirmı yıl önce daha kavgacıydı. bugün daha uzlaş- macı.. Çünkü gözlüklerini za- manında değiştirmesini bildi. Ve böylece de dünyasının ve toplumunun gerçeklerin- den kopmadı! Türkiye'de 18 Nisan'da ne olduğu ortadadır. Solun toplumsal desteği art- tı.. Dinci sağ ile kavgacı milli- yetçi sağ geriledi.. • Yozlaşmış olan eski orta sağ çöktü.. Dinciler ve ırkçı milli- yetçiler ortaya yaklaşmaya ve yeni bir "orta sağ" oluşturma- ya başladı. KİM KÎME DUM DUMA BEHİÇAK behicakaturk.net '••—rirz r ÇİZGİLİK KÂMtL MASARAC1 HARBİ SEMİH POROY • BULUT BEBEK NVRAY çlrrçt ANKARA 4. İCRA MÜDÜRLÜĞL'NDEN 103 DAVET VARAKASI İLANI 1997 389 Alacaklı Le\entÇakırvek A\ Ahmet Gürel Borçlu: Fethı Çakmak Hac- zinyapıldıgı gün ve saat: 07 NS 480 plaka sayılı vasıta fiilen \e kayden hac- zedilmıştır Alacaklı Le\ent Çakır \ek. Av. Âhmet Gürel tarafındân aleyhi- nızde >apılan ıcra takıbınde adınıza çıkartılan öderae emrı teblığ edileme- mi$. şapılan emni\et araştırmasında da adresınız meçhul oldugu anlaşıldı- ğınian. 5 10 günlük ödeme emri ılanen teblığ edıldığınden gıyabı menkul haczı nedenıyle 103 da\et varakasının da ilanen tebliğine karar \eri!miştır. ÜKnun 102. maddesıne tevfıkan yapılan menkul haczı sırasında bulunma- dıg-nızdan 103 da\et varakasının gazetede ılan tarihinden ıtıbaren 3 güne 15 gür ıla\esı ile 18 gün ıçerisınde bir dıyeceğınız varsa bıldirmenız için ıcra daresıne baş\unnamz hususu ılanen teblığ olunur 05 4 1999 Basın: 16776 TARIHTE BUGUN MÎ MTAZ ARIKAN 21 Nisan PAKfSTZNU /KBAL 1338'DE BUGÜN,ÜNLLİ PAtcismuLi OZAN MUHAM- MEP 1KSAL,6S YA%tUDA ÖLDÛ. LAHOIZ'DA YÛKSEK ÖĞREUİMıHİ YAPARF£.N URPU OİÜNOE ŞıİRLEe. YA2MAVA BAŞIAYAKI İK8AL, P*H/İ SONGA,tMGİL- TER£'YE GtOe/SEK CAMgRlPGE'Pe HUKUK. VE F£LSEFe OKJUMUŞTU. f9O0'O£A/ £o/J&* P£N_ CAP'A DÖNBN OZAfJ, AVUKArLIK YAPABJCEN PAK-İSrAKl'fN BAĞIMSIZUĞlYtA /'LGİÜ ÇAOf A4ALA£A BAŞLAMlŞn. HÎHPİ£774M'DAN AY-~ RlLMA PİZJZİA/İ (LK KEZ OBTAYA A7X/V Ki- şy OLAIASMA tcAjeçr/v, BUNUM <seisÇEiae$- T>'â/>Jı eâ/SMBYB ĞMSÛ YETMEMİŞr(Şİ>8 LERİMDE MEYLAUA ETKİSİ GÖfZÛLEM IKSAL, ÖZELUKLE, İSLAM PÜNyASlNlfJ YEMİP6N SÛÇ.-' LENiAesî F/*X/A/İ İÇLEYEN Çı/RUX YAZMlÇT/ PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Şaşacak Ne Var Bunda? Dostum, öfke dolu sesini, "Şaşacak ne var bun- da?" diyerek kestiğimde, bana bayağı bozul- muştu. Pazar gecesi sabaha kadar televizyonun başındaoturmuş, seçim sonuçlarını izlemiş, gün ağardığında da ilk işi telefona sarılıp beni aramak olmuştu. Düş kırıklığını benimle paylaşmak isti- yordu... Milliyetçi Hareket Partisi'nin yükselişi onu ürkütmüştü. Beklediği tepkiyi alamayınca sordu: "Nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyor- sun?.." Oysa hiç de sandığı gibi "soğukkanlı" değildim. Onun gibi ben detelevizyon karşısınageçmiş, "bel- ki değişir" umuduyla içim içirrfi yiyerek sabahı et- miştim. Telefonu geldiği sırada onu düşünüyor- dum. O sırada onu düşünmem bir rastlantı de- ğildi. Seçim sonuçları ekranlara yansıdıkça, bel- leğim gerilere gidiyordu. Üç yıl önce birlikte git- tiğimiz bir Galatesaray maçını anımsamıştım... Tür- kiye'de oynanan tüm lig maçlan öncesınde "âdet" olduğu üzere, Ali Sami Yen'de de hoparlörlerden "Istiklal Marşı" yükselmiş, herkes gibi biz de aya- ğa kalkmıştık. Ulusal marşımız çalınırken kapalı tribünlerde, açık tribünlerde yüzlerce genç elle- riyle "kurtbaşı" işareti yapıyor, marşın bitiminde takımlannın bayraklanyla birlikte "üç hilalli" bay- raklan sallıyorlardı. Dostuma, "Bütün bunlar ne demek oluyor?" diye sorduğumda, yanıtı, "Ne var bunda?" demek olmuştu. O da birçokları gibi "kurtbaşlı milliyetçiliğin yükselişi'm Güneydo- ğu'ya, "Kürt sorunu"na bağlıyordu. Başka "ola- biliriikler" üzerinde düşünmekten kaçınıyordu. Oysa uluslararası diplomaside zorianan dev- let yetkilileri bile başları sıkıştığında "sokak mil- liyetçiliği"nden medet ummaya başlamışlardı. "Dostluktan çıkanlan" ülkelerin elçiliklerinin, kon- solosluklarının önünde düzenlenen ve televiz- yon kanallannda yüzlerce kez tekrarianarak dün- yaya "Türk kamuoyunun tepkisi" olarak sunulan protesto gösterilerinde, "kravat yakma", "mey- veezme", "buzdolabıparçalama"lörenlerindeso- kaklar, elleri "kurtbaşlı" milliyetçi gençlere teslim ediliyordu. "Avrupa Avrupa duy sesimizi, bu gelen Türk- lerin ayak sesleri!.." Bizi bir türlü anlamayan Av- rupa'ya düşman kesilmiştik. "Türkün Türkten başka dostu yoktu!.." Batı düşmanlığı yaygtnlaş- tıkça kurtbaşlı yumruklar da çoğalıyordu. Bir tür- lü içinden çıkamadığımız açmazlanmızın, üste- sinden gelemediğimiz sorunlarımızın tek nedeni Batı'ymış gibi aklı başında aydınlarımız bile gi- derek daha hızlı esmeye başlayan milliyetçi rüz- gârlara kapılmışlardı. Ağızlarını her açtıklannda Batı'ya sövüyoıiardı. "Muasırmedenıyet seviye- sine yükselmenin", özünde, "Batı'nın değerteh- nipaylaşmak"o\öuğunu unutmuştuk! "Burası Tür- kiye, yok öyle!.." Reklam filmleri bile artık aynı ha- vayla hazırlanıyordu... Yeni Dünya Düzeni'nin Balkanlar'da, Kafkas- ya'da, Ortadoğu'da kışkırttığı her türlü "mikro-mil- liyetçi" çatışmaya taraf oluyorduk. Taraf olduk- ça ateşleniyor, bileniyorduk. "Milliyetçi gençler" Çeçenistan'a, Bosna'ya, Kosova'ya gidip sava- şıyorlardı. Gazetelerde bu "kahramanlann" boy boy resimleri yayımlanıyor, gençler "savaşçılığa" özendiriliyordu. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biri olan "Yurtta banş, dünya- da banş" ilkesini unutmak ister gibiydik. Cum- huriyetimizin 75. yılına "nazire" olarak, Osmanlı Devleti'nin 700. yılı büyük törenlerle kutlanıyor- du. Mehteranın "savaş marşlan"n\ dinliyorduk. Her şehit cenazesi milliyetçi bir gösteriye dö- nüşüyordu. Cenazelerde, sokak gösterilerinde, oğullarının, kardeşlerinin, eşlerinin fotoğraflarını taşıyan şehit yakınlan da elleriyle "kurtbaşı" işa- reti yapar olmuşlardı. "Niye?" diye sormuyor- duk... Aldırmıyorduk... Fazilet Partisi dahil, tüm "sağ" partiler, Anava- tan Partisi, Doğru Yol Partisi, Büyük Birlik Parti- si ve diğerleri, "milliyetçiliklen"nden büyük övünç duyuyorlar, bunu her olanakta dile getirip, arala- nndakıyasıyayanşıyoriardı. Bu partilerin üst kad- rolannın önemli bir bölümü aynı "milliyetçi be- şik"ten, Milliyetçi Hareket Partisi'nden yetişmiş- ti. Milliyetçi seçmen, tercihini bu bağlamda "doğ- ru"yaptı.Taklitlerini biryanaitip, "hakiki"s\n\seç- ti. MHP, Türkiye'nin kendine özgü demokrasi- sinde "ikinci büyük" siyasai güç olarak ortaya çık- tı. İster "sajj'dan, ister "merkez", ister "soF'dan bakılsın, son yıllarda bu ülkede ne ekilmişse, o biçilmişti! Şimdi herkes şaşıyor! Şaşacak ne var bunda? Faks:0216-418 8410 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANS\ĞA: 1/ Ham ıpekten dokunmuş ince bez. II Mevkı, makam... Mer- sin yakınlann- 3 da kurulu olan petrolantımte- sisi.3/Çehkço- 5 mak oyununa ve bu oyunda kullanılan deg- neğe verilen ad... Herhangi bir topluluğu 1 2 3 oluşturan bıreylerden her biri. 4/ Açıİdama... Türkiye'nin plaka işa- reti. 5/Bir dekora eski- 2 mış görûnümü vermek için tozlandırma, örüm- cek agian takma gibi türlü yollara başvurarak yapılan ış. 6/ Eski Mı- sıı'da güneş tannsı... Ge- rçeği bütün bayağı yan- 8 lanyla ortaya koymak 9 gerektiğıni savunan ede- biyat ve sanat akımı. II Alım satım etkınlıği. 8/ Ipekten, sanmtırak dallı nakışlarla ışlenmiş bir tür beyaz kuma- ş... Kaz Dağı'nın antik dönemlerdekı adı. 9/ Sıkıntı ver- me. üzme... Pokerde, aynı renkten beş karta verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Başı ve kıçı yuvarlak, iki direkli yelkenli tekne. 2/ Ta- nmda kullanılan azotlu gübre... Bir şeyden kalan kötü iz. 3/ Bir şeyi düşünmeye gerek duymadan hep aynı bi- çımdeyapmaalışkanlığı... Bir müzik türü. 4/ "Memduh —-": Sınema yönetmenımiz... iki ucu açık küçük boru. 5/ Maden ocaklannda açılan yeraltı yolu. 6/ Kalsiyumun sımgesı... Meneviş. 7/Bir el aracı... Bir yüzübeyazkap- sız yorgan. 8/ Eskiden kadınlann süs için başlanna tak- tıklan renkli başhk... Bir nota. 9/ "Doğnı kelam söyle- yene—- olmaz" (Köroglu)... Aylık.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear