25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1$ ARAUK 1999 PAZAR CUMHURtYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Kent Oyunculan 'Oyvmun Oyunu'nda,tiyatronunmutfağında yaşananlan aktanyor Michael Frayn'ın yazdığı, Müşfik Kenter'in yönettiği oyun, adı sanı duyulmamış, pek başanlı olmayan bir taşra tiyatrosunda sahnelenen 'yanlış anlama'ya dayanan bir komedi. Karmaşa içinde geçen oyun 'tiyatronun mutfağı' kulisteki öteki yaşamı da yansıtıyor. Kıılisleoyun bhrbhineAHSENERDOĞAN Adı sanı duyulmamış, pek başanlı ol- mayan bır taşra tıyatrosu. 'yanhs. anla- ma'ya dayanan bir komedıyı sahneye koymaya hazırlanıyor. Yönetmenıyle, oyuncususuyla, teknık ekibıyle herkes büyûk bir telaş içensınde provalan sür- düîûyor. Yönetmen bir oraya bır bura- ya komut verip duruyor "Ohnadı, baş- tan alahm! Sen şimdi çık, sıran gelince girersin. Durun, Sebdon nerede? Daha gebnedi mi? Poppv. böyle beceri ve an- layış gerektiren bir işi nasıl elde edebil- din? Sakm birisinin sevgflisifilanouna- yasın ha?" En sonunda sabn taşıyor yö- netmenin: "Karanhklar içinde otunıp dfinyayı yaratırken Tann'mn neter his- settiğhıi anlamaya başladım!" Yönetmen haklı, çünkü oyunun ılk temsiline yalnızca altı saat var ve henüz teknık aksaklıklar bile gıderilememiş. Öte yandan, meslekı ilışkılerin dışında ka- lan bazı özel ilişkiler de bütün çabalara karşın oyuna yansıyor; bu da bütün iş- leri daha da karmaşık bır hale getiriyor. Ne yazık ki karmaşa yalnızca bu kadar- la sınırh kalmıyor, oyun sahnelenmeye başladığı andan itibaren felaketler bir- birini izliyor. Kent Oyunculan'nın sahnelediğı *Oyıı- nun Oyunu' adlı üç perdelik komedi, iş- te bu kaosu anlatıyor Ünlü lngiliz mi- zah yazan, gazeteci Micheai Frayn'ın yazdığı oyunu Müşfik Kenter yönetı- yor. tngiltere'de 1992 yılında kapalı gi- şe oynayan oyun, aynı yıl Ingiltere'nin en iyi komedısi seçildi, Society of West End Theatre (West End Tiyatrolan Bir- liği) Ödülü'ne değerbulundu. Daha ön- ce Istanbul Devlet Tiyatrosu tarafindan sahneye konulan oyunun çevinsı Lale Eren'e, dekor tasanmı Cengiz Özek'e, kostüm tasanmı HaJe Eren'e ait. Oyun- da Müşfik Kenter, Mehmet Birkiye, Kadriye Kenter. Hakan Gerçek, Gûneş Berberoğhı, DurulBazan, YeiizGerçek, Güke Uğurlu ve Berkun Oya rol alıyor. 'Oyunun Oyunu', bir taşra tiyatrosu- nun sahnelediğı başansız bıryapunı iz- lettirmiyor bıze yalnızca. Yapıtın belke- miğinı oluşturan unsur •tiyatronun mut- fağL..' tkincı perde tümüyle bu unsur üzerineyoğunlaşıyor. Ük perdedeyeralan oyun dekoru, ikinci perdede yerini ku- lis dekoruna bırakıyor. Kulis dekoru- nun arkasuıda kurulan başka bir dekor- da oyun hayah bir izleyicı topluluğuna sahnelenirken, biz gerçek izleyiciler oyunun kulisinde nelerin olup bittiğini izliyonız. Oyuncular arasındaki çekiş- meler, aşklar, hırslar,kıskançhklar ve tüm bunlann tiyatronun kuhsını de bir oyun alanına çevıriyor. Açılmayan kapılar, devrilen tepsiler, unutulan replıkleT de cabası. Üçüncü perdede yine oyunun dekoruna dönüyoruz. Bu kez tiyatro grubunun turnedeki bir temsilini izli- yoruz. Ancak anlaşüan o ki, işler tam an- lamıyla zıvanadan çıkmış; oynanan ya- pıt, ashndan bütünüyle farİdı birhale gel- miş, metınle hiç ılgisi olmayan replik- ler, diyaloglar devreye girmiş. Bfitûn aksilikler flst ûste... Müşfik Kenter, bır buçuk aydır süren provalarda zaman zaman çok zorlan- dıklarmı dile getiriyor. Özellikle, hem kuliste olup bitenlerin hem de sahnede oynananlann yansıtıldığı ıkinci perde- de perfonnansı istenilen düzeye getır- menın çok uzun zaman aldığını, metnı neredeyse sayfa sayfa prova ettiklerini belirtiyor. Daha önce Mıchael Frayn'm hiçbir yapıtında oyuncu ya da yönet- men olarak görev almayan Kenter, bu yo- rucu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan işten çok memnun görünüyor. Kendı tiyatroculuk yaşamma ilişkin anılan, bu oyunda anlatüanlara benzer pek çok mizansenle dolu. Ancak hiçbir tiyatro topluluğunun bu denli aşınya va- ran aksiliîderle karşılaşamayacağını söy- lüyor: "Elbette, oiuyor bazı ufak tefek aksakhklar. Bazentumeyeçriayorsunuz, dekor gfttiğmiz yerdeki sahneye sığmı- yor. Dekorun bir kısınını söküp aüyor- sunuz, bu kez metinden de baa parça- lan çıkarmanızgerekiyor. Ya da hiç um- madığuuz anda tanımadjğnuz biri çıkıp her şeyi ahüst ediyor. Yıllar önce Berga- ma'dalti açıkhava tiyatrosunda "Nalın- lar' adh oyuna oynuyorduk. Ben rol ge- reği, bir kiza ayna tutup rahatsız ediyor- dum. Aynanın yansımasıııda huzursuz olan loza görûnmemek için de bir ağa- cm arkasma saklanıyordam. Yine böy- le saklanırken omzuma bir e) dokundu. Baktım ki pofis. Üstume aüadı, Çık bu- radan çabuk, senin ne işin var burada' diye bağırmaya başladı. Orada oyuncu- lan rahatsız eden biri oiduğumu zan- netmiş. "Ben de oyuncuyum' diyorum, inanmr>w..'\zkalsınbenigötürecekti.Be- ni alsa gitse, kunsenin haberi ohnaya- cak,oynn da yanda kalacak,Neysegüç- hıkle anlatabüdik durumu. Her zaman böyle şeyler olur. ama bu oyunda Mk> hael Frayn iyke abartmış, bütün aksflik- leri üst üste bindirmiş. Çıigmca bir şey çıkmış ortaya." Bakırköy Belediye Tiyatrolan'nda Turgut Özakman'ın 'Ocak', Çehov'un "Insan Denen Garip Hayvan" adlı oyun- lannı yöneten, Kent Oyunculan'nda yö- netip oynayacağı 'Neyzen' adlı tek kişi- hk oyunun hazırlıklannı sürdürüyoT. Sa- natçı, birbirinden farklı türlerdeki oyun- larda çalışmamn şaşılacak, olağanüstü bir durum olmadığı inancında: "Bir oyuncu her şeyi oynar. Kendi yetenekle- rimiz, birikimlerimiz ölçüsünde her rür- deld oyunda eümizden geleni yapmaya çahşmahyız. Komedi, dram, trajedi hiç fark etmiyor, ben kendimi hepsine ah hissediyorum. Hangisinde daha başan- byım, onu bflemem. Betid hepsinde iyi- vimdir,belkid«bjçbüine>«tkindeğilim- dh-." Neyzen Tevfik'in yaşamını konu alan, Tuncer Cücenoğhı'nun yazdığı 'Ney- zen' adlı oyunun altyapısının hazır ol- duğunu, dramaturji çalışmasımn tamam- landığuıı belirten sanatçı, bir an önce ro- lünü ezberlemek ıçin sabırsızlanıyor. Ali Poyrazoğlu 'Ödünç Yaşamlar'da yaşamın anlamını açıkJıyor 6 Heıtes ıııaıısetiııi belirlemelî' KültürServisi-Birtelaştırgidiyor... Be- lirli bir saatte kalkıp, işe yetişmeye çalışı- yoruz... Her gün yapılan rutin ışlerin ardın- dan geceyı çoğunlukla televızyon başında geçirerek harcıyoruz... Ve böylece yaşadı- ğımızı samyoruz. Aslında isteyerek ya da zorunlu olarak yapOğunız bu ışler çok 'cid- di faaüyetier'!... Tabii bu arada bir de 'boş' zamanlanmız da var... Bu süreyı doldurmak için de kitap okuyoruz, müzık dinliyoruz, sinemaya, tiyatroya gjdiyoruz... Acaba 'boş' ve 'dohı' olarak tanımladığunız zamanlann ye- nni değiştırsek, hayatımızın anlamı da değışir mi? "Bazılanna göre 'yaşamın anlamı gûnlük dertlerden pa- çamızı kurtanp, güzeBiklerin rüzgânnda yelken tutulan an- brda gizli' imiş. '.Asrf öKi zaman- lar deh* gibi çauşıp, para ka- zanmak,sonra da kazandıkla- nmızı, sorumlu birer görevhsi haline geldiğimiz tüketim top- hununu ayakta tutabilmekiçin oraya buraya saçmak'nuş." Bu görüşler Ali Poyrazoğlu'nun Can Yayınlan'ndan çıkan • *Ödûnç Yaşamlar' adlı kita- v bından... Bugün yaşadığımız hayatın anlamını -anlamsızh- ğını-, tepkisizliği, her şeyi ka- bullenmeyi, para ve kariyer hırsı adına gerçek gûzellikle- ri kaçu-dığunızı mizahi birdil- le anlatıyor kitabuıda. "Yaşam- da yaptığunız en ciddi işleri 'boş' zamanlann içine sığdın- nz. Sanki diğer günlük yapb- gımi7 faaliyetler daha önem- iryTiûş gibL. Halbuki kendimi- ze ayn-dığınuz zamanlar çok değeriL Eğer yaşamı biraz ol- sun anlamlı kılmak istiyorsak, dünübugüneekfcjerekdahaso- hıkhıbirhayatmsm, aradabir durup>aşamdansüzdüklerimi- zi başkalarma anlatmada giz- fi" dıyorAli Poyrazoğlu. Kitap- ta sürekli karşımıza çıkan 'öne- ri' ise kendimizi sorgulama- mız geTektığı... Günün başın- da ya da sonundamutlaka şöy- le oturup bir düşünmenin ve ha- yaümızda neleri kaçu-dığunı- zm veya değiştirmek istedik- lerimizin bir değerlendirme- sinin yapılmasuun gerekhliği- ni vurguluyor. Bunuyaparken de ilk kez kar- şımıza çıkan gerçeklenn bizi korkutabıle- ceğini de ekliyor. Buna karşın Poyrazoğlu'nun kendisı de bu sorgulamayı sık sık yapıyor: "Evet_ Ve şimdiye dek keşfetmediğim ya da üzerinde durmadığun gerçeklerie karşılaşıyorum.'' Ali Poyrazoğlu, yaşamı bir tür kolaj yap- ma sanatına benzetiyor.Yaşadığımız bazı olaylann bilinçaltunızda daha derin izler bı- raktıgını ve köşe başlanna yerleştığını dü- şünüyor... "Bunlann arasında Idmilerini kendimiz seçereközenleyerine koyuyoruz, kimfleri de biz farkuıa varmadan biBnçammızın resim gakrisinde duvarlan doldunryor. Biz de bu galerryi sürekli her gittiğimiz yere götûrfi- yoruz beraberimizde." Yaşamı anlamlı kılmak için bilınçalün- dakilen gün ışığına çıkartıp sözlü ve yazı- lı olarak anlatıyor... "Ben hayatunı ve çevremdeki insanlarm aşamda yaptığımız en ciddi işleri boş zamanlann içine sığdınyoruz. Yaşamı biraz olsun anlamlı kılmanın, dünü bugüne ekleyerek daha soiuklu hayat sürdürmenin sırn; arada bir durup yaşamdan süzdüklerimizi başkalanna anlatmada gizli. hayatmı. şenUkü bir hale getirmek için, ya- şanıhr kılnıak için,yaşanun gizkrinin peşin- de koşmanın ke>fini yaşayabiunek için sa- nat denen bu büyük maceranın içindeyim. 4 Dört nala sanatla yaşryorum' Bu maceranın içinde oynayarak, ovna- mayı öğreterek,izleterek,yazarak ne kadar çok insanı çekersem o kadar çok mufJu ola- cağun. Benim ve bütün sanatçdann sanat denen maceranın içine çektiğimiz, suç or- taklan haline getinüğimiz bu insanlannçok mutlu olacaklannı düşünüyonım. Bu yüz- den ben, bir yandan oynuyorum. yazıyo- rum, ders veriyonım, bir yandan da radyo veTV'deprogram yapıp, açıkoturumlarda boy gösteriyoruın. Bunlar emek ve hazırhk isteyen ciddi işler. Çok zamanuu alrsor in- nnm.- Ama dört nala sanatla yaşamanuı çok keyifli olduğunu düşünüyorum. 7 " Aynca, tıpkı bır aktörün rolünü üzerine giymesi ve oyun bitince askıya asması gi- bi, yaşamda taşıdığımız sosyal rolleri,- anne, baba, kaduı, er- kek- değiş tokuş etmenin ve böy- lece hem kendimıze hem de kar- şımızdakine dışandan bakma şansını yakalamanın bizleri ge- liştireceğine inanıyor Bunun için mi kitabın adı "Ödünç Ya- şamlar"? "Ashnda hepimiz bir sosyal kimhkle yaşıyoruz, etiketkrimiz var» Yani, bu yaşamı ödünç ab- yoruz» Adeta bir oyuncu gibi_ Hayaünuzı güzeDeştirmek için deyapacağımızçokşev var.Şiın- diye dek 'cıddı ışlerle' uğraşan veasılboş zamanlandeğerlen- dirmek için yapılan faaliyetleri hafife alanlar da bu kitabı oku- duktan sonra biraz düşünecek- lerdir mudaka." 'Kitap inşa etmek zor iş' 'Ödünç Yaşamlar' bır bakı- ma okurun beynini ve gözlerini açıp onu tepki vermeye, kendi- süıi ve hayatın anlamını sorgu- lamaya çağınyor, kısacası raha- tmı kaçtnyor... Dolayısıyla kitap okurun belkd de dünyasuu değiş- tirirken, onu derin ve güzel bir yolculuğa çıkarüyor. Bu nokta- da okura da sorumluluklar dü- şüyor, örneğin- hayatta da oldu- ğugibi- yaşadığımız olaylann sa- ür aralannı dikkatlice okuyabil- mekgibi... Ali Poyrazoğlu bir sanatçı ve yazar olarakyaşadıklannı ve dü- şüncelerini bu sorumlulukla ya- zıyor. "Okuduğumuzbirkttabm arkasuıda kaç yıhn emekleribu- lunuyor. Dili duymasını, müziği- ni kavramasmıbieceksin,sözcûk- lerin arkasuıdaki tınıyı yakala- yacaksuı. Aynen bir beste yapar gibL. Bu müziği bestelemek ve düi kurgulamak gerekiyor. Son- ra da anlatnklanmiçine \eriestireceksin_Bir kitap inşa etmek zor iş." "Ödünç Yaşam- lar"da, özellikle herkesın, her gün kendi 'manşetini beüriemesinm önernJi olduğu- nu vurguluyor: "Bizim için önemli olan nedir bugün_ Bugün ben ne yaptnn,ya da \Bpamadun şek- Unde düşünmesL. Halbuki çoğu kişi için önemti bir şey olmuyorya da sözlerinin cid- diye ahnmg^'aragını sanıyoıiar. Bence her- kes Mthahlan gazete manşetine bakmadan önce kendi 'manşetini' betirtemeiL' 1 E,rfsanevi ftıtbol menajeri SirMatt Busby'nin takımı başandan başanya koşturduğu yirmiyılın öyküsü bir müzikalle sahnelenecek. Busby'yi Tom Jones oynayacak. Manchester United tiyatro sahnesinde Kültür Servisi -Dünyanm en büyük futbol takunlanndan bi- ri olan Manchester United, ln- güiz gösteri sanatlannın merke- zi West End'de sahnelenecek bir müzikale konu oluyor. Ef- sanevi futbol menajen Sir Matt Busby'nin takımı başandan ba- şanya koşturduğu yirmi yıhn öyküsünü anlatacak olan müzı- kalde Busby rolünde büyük ola- sılıkla 'Gal Kaplanı' lakaplı şarkıcı Tom Jones oynayacak. 2.5 milyon sterline mal olması beklenen müzikal, 2000 yılı- nın eylül ayında sahnelenmeye başlayacak. Yapuna Manches- ter United'ın yöneturunin yanı sua Busby'nin oğlu Sandy ve hzı Sheena da destek veriyor. Adı şimdüik 'TheatreofDre- ams' (Rüyalann Tiyatrosu) ola- rak belirlenen müzikalın ya- pımcısı Patrick NaDy'ye göre, futbolun çekim gücü sayesinde bu müzikaUn 'Kedfler' ve 'Ope- radakiHayalet' gibi uzun soiuk- lu müzikalleri alaşağı etmesi işten değil. Nally'nin en büyük hayali, müzikah denizaşın ül- kelere de götürebibnek. Tam bır futbol düşkünü olan yapmı- cı, bir müzikal için seçilen te- malardan çok azuıın futbol ka- dar ilgi göreceğine inanıyor. Eğer şov gerçekten başan ka- zanırsa, ayaktopunun yıldız oyunculan sahne ışıklannın ca- zibesine kapılıp futbolu bıra- kabilirler. Ya da Muhammed Ah" ve Jesse Owens (1936 Ber- lin Olimpıyatlan'nın yıldızı at- let) gıbı bir zamanlann efsane- vi sporculan, kendi yaşamlan- nı anJatan yapımlarda rol al- mak ısteyebılirler. Orta yaşuı üzerindeki futbol meraklılannm anımsayacağı üzere, Manchester United'ın menajeri Matt Busby 1948-1968 yıllan arasında Manchester için çahşmış, takımı iki kez, deyim yerindeyse, 'öhunden döndür- müş', adeta yeniden yaratmış- ü. tkinci Dünya Savaşı'nuı yı- kımlanndan güçlü bir Manc- hester United çıkaran Busby, 1958'de Münih'te takuıı oyun- culannın geçirdiği ve yedi fut- bolcunun öldüğü uçak kazası- nın ardından ikinci kez kont- rolü elıne alarak takunı derle- yiptoplamıştı. Manchester Uni- ted'uı serüveni daha önce iki kez tiyatroya aktanlmak isten- miş, ancak Münih kayagimn ta- kun üzerindeki olumsuz etkisi sürdüğü ıçin teklıfler geri çev- nlmiştı. Son olarak Holrywood yapuncüan Busby'nin yaşamı- nı fîlme çekmeyi önermişler, ama menajerin oğlu Sandy kar- şı çıkmıştı. İlk müzikali 'Casper' geçen hafta West End'de sahnelenme- ye başlayan Nally, Busby ro- lünde oynaması için şu sıralar- da Tom Jones'la, Busby'nın ka- nsı Jean'ı canlandmnası ıçin de Petula Oark'la görüşüyor. Takımın esb yıldız oyunculan- nı kimlerin canlandûacağı ko- nusunda ise henüz birgörüş bir- liği yok. Gösteri dünyasmdanba- zı üst düzey kişilerin açıklama- lanna göre David Beckham'ı şarkıcı Ronan Keating, George Best'i de Greg\Vise'ın canlan- dırması olasılığı var. Wise, kı- sa bir süre önce doğum yapan Susan Sarandon'ın çocuğunun babası olması dolayısıyla son günlerde sık sık basında görü- lüyor. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Bir Tıyatro Yazısı Bu köşenin okurlan bilirler, aylardır burada sa- nat-politika-yaşam üstüne atıp tutarken bir ana ek- sen vardı yazılanmda. Bilim. Sözünü ettiğim me- sele ne olursa olsun, aylardır yazdıklanmın yüre- ğini bilime bağlamaya çalışıyoaım. Kopemik, Ga- lileo, Newton, Einstein ya da Richard Feynman gibi isimler sık sık geçti yazılanmda. Bilim insanı dostlanmın desteğiyle, boyumu ve enimi aşan bu konulardayazıp çizmeye çaiıştım büyük bir keyif- le. Bilimin de tıpkı sanat gibi, son derece haz ve- rici, keyifli, insana ve insanlıga dair bir alan oldu- ğuna inanıyorum. Bana benzer cahillenn de bu haz alanından pay alması gerektığıne inanıyorum. Insanın kuantum fizığini merak etmesi için, iyi bon- go çalması gerekmiyor! Fizik y_azılannı daha ileriye götürmeyi düşünür- ken ve Ozlem Abla'nın denetiminde biyoloji üs- tüne yazmaya hazırlanırken elime bir gazete geç- ti. New York Times gazetesi. Kendi halinde bir oyun yazan olarak... Önce basketbol haberierini okudum. Sonra tiyatro sayfasını açtım. Şimdi sev- gili okur, New York Times'ın tiyatro sayfasında okuduklanmı sizinle paylaşmak istiyorum. "Bilim, sahneye süzülüp, hayat mikroskobun al- tına yerteştiriyor." Yazının başlığı bu. 1959 yılında Ingiliz yazar ve bilim adamı C. P. Snovv sanat ile bilim arasındaki yapay aynmdan şikâyet ediyor. Bi- lim adamlannın iliğine işlemiş bir gelecek kavramı var. öte yandan, sanatçılar ve entelektüeller san- ki gelecek ve doğal gelişim yokmuş gibi yazıp çi- ziyorlar. 1959 yılının Batılı ve Batılı olmayan aydın- lannın sanat alanında yaptıklanna bakarsanız, bu gözlemin pek de haksız olmadığını görürsünüz. C. P. Snovv'un haklı homurdanmasından kırkyıl sonra, 1999 yılının sonunda bakın nereye gelmi- şiz! Bizler bu güzelim memlekette tiyatro adına Is- temihan Talay, Bertold Brecht, birim tiyatro, özerklik filan derken ve sevgili dostum Genco, Can Yücel'in şiirlerini oyun olarak oynarken ba- kın dünya sahnelerinde neler oluyor. ingiliz tiyatro yazan Michael Frayn'in Kopenhag adlı oyunu açılıyor. Kopenhag, atomun babası ola- rak bilinen Niels Bohr ve belirsizlik prensibınin öncüsü Werner Heisenberg üstüne bir oyun. Shelagh Stevenson'un bilim ahlakı üstüne yeni bir oyunu da sahneye çıkıyor: "Hava Pompasıyla Bir Deney." Peter Parnell'in yeni oyunuysa ünlü fizik bilimcisi, bongo da çalan Richard Feynman üstüne. Jane Anderson'un "Yerçekiminin Dışın- da" adlı, bilim/sanat ve Challenger uzay gemisi- nin patlamasıyla ilgili oyunu da 1997'den beri sah- nede. Quark Zafen gibi müzikaller, Kaos gibi oda operalan sahneleniyor bir yerlerde. Italya'da, Milano kentindeki Piccolo Tiyatrosu, Danvin üstüne bir oyun sahnelemeye hazırlanıyor. On altıncı yüzyıldan günümüze kadar süren keyif- li biryolculukbu: Bilimle tiyatronun kardeşliği... Mar- lowe, 16. yüzyılda Faust ile uğraşmaya başlıyor, Goethe aynı konunun bir başka şeklini 1831 yı- lında tamamlıyor. Ibsen "Bir Halk Düşmanı"r\\ ya- zıyor kirlenmiş/kirletilmiş sular üstüne. Çehov'un "aslında" bir doktor olduğunu da unutmamak ge- rekiyor. Çek asıllı bir Ingiliz olan Tom Stoppard'ın oyun- lannı da hatırlamak gerekiyor. 1988 yılında yazdı- ğı Hapgood adlı oyununda Stoppard, oyunun ca- susluk örgüsünü kuantum mekaniği üstüne kur- muştur. Aynı yazann Arcadia adlı enfes oyunuysa (1993) kaos teorisi üstüne bir varyasyondur. Ter- modinamiğin Ikinci Yasası üstüne bır oyundur Ar- cadia. Sızce bu bilgilerin ışığında emeklemeyı bırakıp ayağa kalkan bir oyun yazan ne yapabilır memle- ketimizde? Almancadan Shakespeare çevirip sahneye mi koyar? Nâzım'ı, Aziz Nesin'i, Can Yücel'i oyun mu yapar? Köşeye sıkışmış sevimli bir maymun gibi, kafesine yaklaşan herkesle iyi ge- çinmeye mi çalışır? Oyun yazmayı bırakıp bilim üs- tüne sıradan insanlann anlayıp seveceği deneme- ler yazmaya mı çalışır? Bilmiyorum. Bir-iki hafta sonra yirminci yüzyıl bitiyor. Bilimin palavrası olmaz, bilim yapısından ötürü palavrayı kaldırmaz. Sanat ise böylesine keskin yargılan kal- dırmıyor hâlâ ne yazık ki. Sanat seyircileri olarak şaşırmaya ve şaşkınlığımızı beğenmeye yazgılıyız sanki. Bu da geçer. Bu da geçecektir sanınm. Caz sanatçısı Grover VVaslüngton Jr. öhJü • \VASHINGTON (AFP) - Dünyaca ünlü caz saksafoncusu Grover Washington Jr. geçen cuma yaşaırunı yıtirdi. Washington Jr. 56 yaşındaydı. Caz, funk ve blues türlen arasuıda köprü kuran sanatçı, Coleman Havvkins, Dexter Gordron ve Gerry Mullıgan gibi sanatçılardan etkılendi. En çok tanınan albümü 'Winelight' uzun süre ABD'nin müzik listelerinde üst sıralarda kalmış ve iki Grammy ödülü kazanmıştı. En son albümü 'Soulful Strut' da 1996'da Columbia tarafindan yayımlandı. Fransa dağcı-yazap Roger Frison-fioche öldü • PARİS (AA) - Fransız yazar Roger Frison-Roche, 93 yaşuıda öldü. Yıllarca dağcı rehberhği yapan Frison-Roche, rehberlenn zorlu yaşamlannı anlattığı Premıer de Cordee romamyla 1941 yılında edebiyat dünyasuıa adım attı. 1932'de gazeteciliğe başlayan dağcı-yazar, Mont-Blanc tepesinden nakJen radyo yayuu yapu, 1935 ile 1938 arasuıda Büyük Sahra'yı keşfe çıktı. Çöl deneyimini Hoggar'ın Çağnsı romamnda anlattı. 1906 doğumlu yazar, Lumiere de l'Arctique, Grande Crevasse, Montagnes de la Terre, Terres de l'Infini, Djebel Amour, 50 Ans de Montagne, Esclave de Dieu gibi rotnanlara imza attı. Ikinci Nâzıni rtkmet şiir ödülü • Kültür Servisi - Şaır Nâzım Hikmet'uı anısmı yaşatmak, yapıtlaruun yaygınlaşmasmı sağlamak amacıyla Nâzım Hifcmet Kültür ve Sanat Vakfi tarafindan düzenlenen Uluslararası Nâzım Hıkmet Şiu" Ödülü'nun bu yıl ikincisı veriliyor. Şaırlerin bütün yapıtlannın dikkate alınarak değerlenduüdiği Nâzun Hikmet Şiir Ödülü'nün ilkini Fransa'da yaşayan Lübnanlı şair Adonıs abruştı. Ingıltere'den John Berger, Danimarka'dan Hennk Nordbrandt, Yunanistan'dan Titos Patnkios, Rusya'dan Andrei Voznesenski, Türkiye'den Memet Fuat, Salahattin Hilav ve Cevat Çapan'dan oluşan jünnin değerlendirmesiyle bu yılki şair, yann saat 13.00'te Nâzun Hikmet Vakfi Kültür Merkezi'nde açıklanacak. Şaire ödülü, 17 Ocak 2000 yıhnda Ataturk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle verilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear