25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2$ KASIM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Ankara Sanat Tiyatrosu, 'İnadına Yaşamak' yolculuğunu 'İnadına İnsan' ile sürdürüyor Türkiye insarunm öyküleriBAHAR TANRISEVER ANKARA-Ankara Sanat Tiyat- rosu (AST) "inadUıaYaşamak" ile başladığı yolculuğuna "İnadına tnsan" ile devam ediyor. "inadı- na Insan". Türkiye insanının öy- külerini banş adına sahneye taşı- yor. "İnadına İnsan". AST'ın 36 yıllık tarihinde, daha Ankara hat- ta Türkiye'de sahnelenmeden yurt- dışında sergılenen ilk oyun olma niteliği taşıyor. Mayıs ayında ya- pılan çağn üzerine Hollanda'da 4 ayn kentte ardından üç üniversi- tede sahnelendi. Oyun, Anadolu turnesinden sonra Ankara'da. Doç. Dr. Metin Balay'ın yazdı- ğı ve yönettiği oyunun dekorlan- nı Metin Deniz, müzıklerini Kemal Günüç hazırladı. Oyunu, Altan Erkekli sunuyor. - 'İnadına tnsan" düşüncesina- sd ortaya çıkn? ALTAN ERKEKLİ - "İnadaşa Yaşamak" bir inatlaşma oyunuy- du, yaşama karşı. Ardından çok şey anlatmak istedik, ama tiyatro izleyicısı 1 saat 45 dakikanın dı- şında fazla meşgul edılmek iste- miyor. Ikinci bır partiye kaidı an- latacaklanmızın çoğu. Birde şöy- le bir üçleme yapalım dedik: "İna- dınaYaşamak, İnadına İnsan, İna- dına Banş". - ' İnadına İnsan" tek kişilik bir oyun~. ERKEKLİ-Meddah dedığjmiz ortaoyunu. geleneksel Türk tiyat- rosunun çağdaş tiyatroya bir açı- limı gibi oyun. Ben çok ûrkmüş- tüm, yıllardır tek kişilik oyunlan çok layıkıyla yapan ustalanmız var: Gcnco Erkai, Möşfık Kenter, Ferhan Şensoy... Onlann yanında benim boyle bir şeye soyunmam ürkütüyordu beni. Fakat Metin Ba- lay DarioFo'nun yanında asistan- lık yapmıştı. Dario Fo'nun oyun sti- li de tek başına insanın dekorsuz, sade bir kostümle. yalın bir şekil- de farklı dünyalan anlatması ve bizim çok yakın bildiğimiz med- dahın farklı bir üslubu olarak Me- tin Balay benı ikna etti. 'Seyirci bizi yalnız bıraktf -Oyundanbirazsözedebilirıni- siniz? ERKEKLİ - Beş öyküden olu- şuyor. 5 öyküde insanlanmızın Türkiye'de yıllardan beri banş için- de yaşadığı. bu coğrafyada bu mo- zaikte çok mutluluk içinde kar- deşçe yaşadıklan söylemlerine bir gerçeklik açmak istedik. însanla- • 'înadına insan', daha çok Türkiye'deki, bu mozaikte insanlann, isimsiz kahramanlann, kendi yaşadıklan ve yaşantılannda sistemle birlikte çelişkilerini anlatan banş adına bir oyun. 'înadına Banş'ta da bu topraklar üzerinde yaşayan insanlann özgürce yaşama haklanna konulan engelleri tarihin önünde bir hesaplaşmaya getireceğiz. nrruz kardeşçe yaşamak istediler. ama varolan sistem içinde yöne- tenler bu kardeşliği devamlı boz- maya çalıştı kendi politikalan ica- bı. O politikalan gerçeğe çıkar- mak için yaşanmış bütûn bu 5 öy- küden oluşan "İnadına İnsan"da doğrulan anlatmaya çalıştık elı- mizden geldiğince. Bu coğrafya- da hakikaten böyle olmamış, kat- liamlar olmuş, kan gölüne çevril- miş, insanlar birbirine kırdınlmış, komşuluklar, dostluklar bitmiş, o insanlann dilinden öykülerinde hâlâ banşa, dostluğa özlem duyan bizim Anadolu insanımızın o coğ- rafyada yaşayan bütün dinlerin, kültürlerin isteklerini anlattık. - Anadolu turnesinde oyunayö- oeük ilgi nasıldı? ERKEKLİ - Genel anlamda ti- yatroya ilgi uçurumun dibinde. Ağlanacak bir halde Türkiye'de ti- yatronun durumu. Birde tek kişi- lik oyun olması itibanyla daha da bır zorluğu var işin. Bır de ismın kanştınlması ve çabuk unutkan bırmillet olduğu içın "Ina'yi du- yan, "Ha ben onu seyretmiştinr di- yor. "lnadına Yaşamak" ile kanş- ması var O tehhkeleri göğüsleye- rek yine de beklenenin üzerinde bir başanyla döndük. Ama iki tiyat- ro aynı bölgede geziyordu. Dep- remin sonucunda ekonomik yıkın- tı, bunu bahane eden demokratik kitle örgütlerinin vurdumduymaz- lığı... Artık insanlar pek fazla so- rumluluk yüklenmek ıstemiyorlar izleyecekleri oyunla ilgili. Ben bu- nu gözlemledim. Bu kesin "Kayıp- lar"da ispatlanmış oldu. Biz bu- güne kadar hiçbır şekilde o izle- yicimize bu konuda bir acımasız- lık yapmak istemıyorduk. Ama "Kayıptar" kelimesiyle kaçtı bi- zim seyircimiz. Bizim seyircimiz dediğimiz, demokratik kitle ör- güîlerine mensup olan, sosyal de- mökrasinin en önünde mûcadele eden, duyarlı, banştan yana bildi- ğimiz insanlanmız kaçtılar ve bi- zi yalnız bıraktılar. - Sorumluiuktan kaçınılmakis- tenmesinin nedenini nasıl açıkh- yorsunuz? ERKEKLİ - Sistemin içinde yükselen değerler farklı şekilde bir insan modelinin başanlı oldu- ğunu anlatıyor Türkiye'de. Biz de hâlâ varolan değerlere sahip çıka- rak, sevgiye, dostluğa. banşa sa- hip çıkarak yaşamanın onurlu bir yaşam olduğunu anlatmaya çalı- şıyoruz. Bizim anlattığımız, varo- lan sisteme karşı tabii anlamsız bir duygunun ortaya çıkması olu- yor. Hiç değer kabul etmeyen bir duygu, düşünce bu. Onun için ya- rar sağlamıyor tabii. Çok yalnız kalıyoruz... Çok da haksızlık etme- yeyim. O bölgedekı, şehirdeki in- sanlar eğer sanatla bir şeyin deği- şimine inanıyorlarsa, bu büyük bir başan oluyor. Ama her şey, milli maç, tatıl, kar, bir arkadaş toplan- tısı tiyatronun önünde. Maalesef ti- yatro bir de bunlarla boğuşmak zorunda kaldı. Bitirdiğımiz turne- de. "tnadına İnsan" büyük bir ba- şanyla Ankara'ya döndü diye- mem. - Turne için ekonomik olarak bir küçülmeye de gidildi galiba_ ERKEKLİ - Biz eskıden 24 ki- şilik "Kayıplar"da bir otobüs, bir kamyon gidıyorduk. Masraflar çok ağır oluyordu. Bu kez minıbüsle gitrik. 4 kişiyiz. Ekonomik anlam- da en küçük masraflan kısarak git- memize rağmen, geçen senenin 29 milyar lirahk borcunu büyük bir anlamda hafifletici bir şeyle dön- medik. Yaşadığımız coğrafya için- de yığınla problem, gözyaşı var- ken. insanlann yalnızca içi boş gülmelerle kendilerini bitirmele- ri bence çok acı. - Bu konuda izieyicilerinize bir çağnnız olabilir mi? ERKEKLİ - Özellikle demok- ratik kitle ve sivil toplum örgütle- rine şöyle bir seslenişimiz olmak zorunda: Omuz omuza olmak zo- rundayız. Bir yelpazenin içinde birleştirmek zorundayız herkesi; banşa, sevgiye inanan insanlan. Özellikle eğitim emekçilerine bü- yük görev düşüyor. Öğrencilenni çok daha gerçek tiyatrolarla buluş- turmak açısından. Beni tiyatrocu yapan edebiyat ögretmenimdi. Ben inşaat mühendisi olmak istiyor- dum. Ama o bizi her hafta oyun- lara götürürdü. BenGencoErkal'ı seyrettikten sonra tiyatrocu olma- ya karar verdim, olabileceğime ınandım. Ama en büyük eksen edebiyat ve Ingilizce öğretmenle- rimden kaynaklandı. Çünkü onlar gerçekten dünyaya farklı bir göz- le bakan insanlardı. Benim de is- temim, eğitim emekçilerinin bu konuda daha hassas olmalan. Behramoğlu-Çetin 5. yû sergisi Kültür Servisi-Şiir-müzik dinletileriyle on binlerce ki- siye seslenerek tüm ülkede ve yurtdışı turnelerinde 5. yıl- lannı tamamlayan Ataoi Beh- ramoğhı ve müzisyen Haltık Çetin'in Taksim Çumhuri- yet Kitap Kulübü Salonu'nda açılan 5. yıl sergisi 15 Ara- hk 1999'a kadar gezilebile- cek. Sergide, tume sırasında basılan afişlerv fotoğraflar, davetiye ömekleri ve basîn haberlcri yer alıyor. Kendi türünde bir ilk olan sergi il- giyle izleniyor. 6O'lı yıllarda şiirlerini öğ- renci topluluklannda okıı- maya başlayan Behramoğlu, 801ı yıllaıda yurt, dışında, bir şair ve iki müzisyen arkada- şıyla, bugün Haluk Çetin'le gerçekleştirdiği "şniHniüzik' birlikteliğinin ilk adınunı at- tı. Çetin'le ilk kez 1994 Ey- lül'ünde Antarya'da şarkılar ve şiirlerle yaptıklan kur- guyla sahneye çıktı. lkilinin dinletisinde, tü- müyle Behramoğlu'nun şiir- leri, Haluk Çetin'inbestele- riniri yanı sıra yine onun şi- irierinden yapılmış Timur SeJçuk Zâhİi Livaneü ile baş- ka kişi ve gruplann çalışma- lanndan birkaç örnek de yer ahyor. tkili. 1994'tenbuyanayur- tiçı ve yurtdışı turneleriyle dinletilerini sürdürüyor. TBMM, kültür ve uygarlık ülkesini 2000'liyıllara hazırlayacak 'tarihsel birpay' ayırdı Bütçenîn kültür diizeyi 6 binde 2'• Yıllardır 'tarihle övünen' siyasetçiler sıra 'tarihsel yapılan korumaya' geldiğinde nasıl yan çizdilerse, şimdi de aynı siyasi gelenek bütçede açıkça sıntıyor. Bunca sözü ve sorumluluğu binde 2 'lik bütçe payı ile mi yerine getireceğiz? OKTAY EKtSCİ TBMM'nin Bütçe ve Plan Komisyo- nu'nda hangı milletvekilleri var, bilmi- yorum. Ancak, şunu anlamış durumda- yız ki bu beyierin (varsa bayanlann da) "kûltflreverdikleri değer" sadece "bin- de2"dir. Kühür Bakanhğı bütçesi için "yeter- K" görülebilen bu oran. örneğin "binde 2 nokta 7" falan gibi bir u uzlaşma>la" (!) bile olsa TBMM'nden de geçerse. or- taya çıkacak "sonuç" ise şu olacaktır. "Türkiye Cumhuriyeti'nin kültüre ver- diği değer. binde 2 nokta bilmem kaç düzejindediru.'' Üstelik, bütün dünyanın "imrenerek"' baktığı bir kültür ve uygarlık ülkesini "2000'ii yıllara haariayacak" tarihsel bir bütçe içersinde... 'Aşağılayıcı' bir oran Bütçe taslağındaki böylesi bir "kül- tür yoksunu" oranı haklı göstermek is- teyen siyasiler, şunlan söylüyorlar "On- ceki dönemlerde de binde 3'ün üzerin- de değil; hem şimdi ekonomik krizden geçiyonız \e deprem için de kaynak ge- rekfi™" Bunlara inansak bile, "geçerfi" saymak mümkün müdür?.. Bırakalım Cumhu- riyefin buram buram "kültüıie yoğnıl- duğu" o coşku ve umut dolu 193O'lu, 1940'h yıllannı. 1990 yılında bile kül- tür için aynlan pay bu denli "aşağılayı- cı" değildi. Son 8 yılda Kültür Bakanlığı'nın büt- çedeki oranının binde 7'den binde 2'Ie- re düşmesi, yine son 8 yıldan sorumlu olan siyasiler için ne denli "talihsiz" bir durumsa, şimdi aynı tutumu sürdüren- ler de hani şu yere göğe sığdıramadık- Türki\e'de kültür ve sanat gösterileri arük "yok olmak üzere olan tarihsel mekânlarda*" yapılrvor. Kültüre aynlan bütçe pa>ı binde 2"lerde devam ederse gelecek kuşaklar bu bakımsız mekârüardan bile yoksun kalacaklar. (İLTERİŞ TEZER) lan "siyasal mis>'onlanna" bile "haka- ret" ettiklerinin farkında bile değiller. Çünkü Türkiye'yi "esenliğeçıkarma"' adına uzlaşmaz ideolojilerini bir kena- ra bırakıp iktidar ortaklığı kurmuşlar ve böylesi bir siyasal ittifakın temel daya- nağının "üflte değerteri" olduğunu da unutarak ulusal zenginliklerimizin ko- runup geliştirilmesinden sorumlu bir bakanhğı şimdi bütçe üleşiminde "en alt sıraya" yazabiliyorlar. Bütçeyi yapanlar. kimi "öbürkurum- lara" aynlan paylara yeniden baksınlar. Bunlann "en önemsizi" eğer kültürse, ya- ni "Anadotu insanı" ve "Türkiye" ise aca- ba o krizdekı ekonomiyi "kimin içm" kur- tarmak istiyorlar?.. Örneğin tarihi evlerin onanlamayıp tahrip edilmesinden "KorumaKunıIla- nnı" sorumlu tutan anlayış. hem bu ev- lerin kurtanlmasına "kiredi" sağlayan "yardım fonunu" tümüyle "parasız bı- rakmak" anlamına gelen, hem de Ko- ruma Kurullannın zaten çok yetersiz olan çalışma koşullannı" daha da zor- laşürabilecek" bir bütçe oranını onayla- yabiliyor... Verilen sözler nasıl tutulacak? Gerek Avrupa Birliği sürecınde. ge- rekse son AGİT zirvesinde, Türkiye'nin dünyada ve Avrupa'da taşıdığı "evren- sel değer", öncelikle "uygarnk ve küJ- tür tarihi zenginU^i" ile \Tirgulandi. Ni- tekün, AGlT'ten bır süre önce de Tür- kiye'nin "Avrupa ArkeolojikMirasıKo- ruma Sözleşmesi"ne onayı ilan edildi. Kültürün her alanındaki zengin mira- sının da "çağdaş kültürve sanatbirikim- leriyle" birlikte 2000'lere taşınması yö- nünde dünyaya ve Avrupa'ya verdiğimiz sözlerin ve attığımız imzalann sayısmı artık ilgililer bile bilmiyor. Peki, bunca sözü ve sorumluluğu. bin- de 2"lik bütçe payı ile mi yerine getire- ceğiz?.. Kültür Bakanlığf nı yönetenle- rin izlediği politikayı beğenelim ya da beğenmeyelim, bu ulusal ve uluslarara- sı yükümlülükler için hem ülkemiz in- sanlanna. hem de insanlığa karşı, örne- ğin "Kusura bakmayın, bütçedeyeni ca- mi yapmava para var; ama anıtsal cami- leri korumava para yok" mu diyece- ğiz?.. Yada; "Yenikonutakredi\'ar,kül- tür mirası konutlan onanp kullanmaya yok" dediğimizde. bunun "manağını" nasıl açıklayacağız?.. 'Özveriyle' yûrütûlen hizmeder Eğer Kültür Bakanhğı da diğer birçok bakanlıkta olduğu gibi."siyasi nedenler- le şişirümiş kadrolaıia" yüklenen "ay- ncalıklı" bir bakanlık olsaydı, binde 2'lik bütçe payı ile idare edebilmesi için; "gereksiz personel harcamalaruu ve gi- derlerini azaltsın" vb. gibi çözümler de önerilebilirdi. Birkaç yıldır kadrosuzluk ve olanak- sızlıklar nedeniyle yeni Koruma Kurul- lan bile oluşturulamadığı gibi, mevcut kurullar bile birkaç özverili kişinin "mu- cizevi çabalanyla" çalışabiliyorlar. 1990"lara kadar birçok kentte gerçek- leştirilen "tarihi ev restorasyonlan" ise artık unutuldu gibi. Aynı şekilde arke- olojik kazılar da adeta "parayerine iman gücüyle" sürdürülürken, tiyatrodan si- nemaya. baleden plastik sanatlara ve müzelerden ören yerlerine dek Türki- ye'nin hemen tüm kültür ve sanat ala- nındaki "kamusal hizmetleri" çok az paralarla ve sınırlı sayıdakı gönüllüper- sonelle yapılmaya çalışıhyor. Hemen her yurtdışına çıkışlannda Türkiye'nin ne denli "zenginkültürelpo- tansiyete" sahip olduğunu yabancı mes- lektaşlanna anlatarak onlardan "farkla- ruu" sergileyen siyasilerimiz ise ken- dilerine bu olanağı sunan değerler için bütçeden binde 2 pay ayırarak diğer ül- kelerdeki siyasilerden "asıl farklannı" da göstermiş oluyorlar... Atatürk, binlerce yıllık Anadolu uy- garlıklanna sahip çıkarak dile getirdiği "TürkiyeCunmuriytti'nintemenkültür- dür" vurgulamasını yaparken, 3. bin yı- lın eşiğinde bu "temele" böylesine dar- be indirileceğiru elbette ki aklına bile ge- tiremezdi. Şimdi TBMM'yi oluşturan tüm üyelere de ikili bir "vefa borcu" düşüyor. Ya Atatürk'ün sözünü ayağadü- şürmeyip, Kültür Bakanlığf nın bütçe- den alacağı payı, hiç değilse, "UNES- CO'nun da dikğT olan "yüzde 1" ora- nına çıkartacaklar ya da bu pay yine binde 3 'lerde kalsın derlerse. yakalann- daki "Atatürk rozetlerini" hemen çıkar- tıp aynı bütçeye "bu gerekçeyle oy ver- meyecekmiBetvekilkrine" armağan ede- cekler... BUAgA31ADA ŞÜKRAN KURDAKUL 'Birlikte Söyleyelim Banş Şarkılarım' Anadolu sallanıyor Yüzbinlerce insanımız çadırtar- da. Yunan toprağında da insanlann gözüne uyku gir- miyor deprem korkusundan. II. Dünya Savaşı'nda Nazi ordulan Balkanlar'a sal- dırdığı zaman da bu kez aykın toplum güçlerinin ya- rattığı korkuyu birlikte duymuştu iki ülkenin insanla- n. 1920'lerde Vasil Zahirof gibi silah tacirierinin dü- men suyuna giren Yunanlı politikacılann Anadolu'da kan dökme küstahlığından sonra Venizelos'un kim- Itğinde dostluğu ve barışmayı öğrendi Yunan halkı. Venizelos'un "Türk halkının bize dost olmasının de- ğerini bilmekteyiz. Türk halkı da aynı biçimde Yunan- lılann dostluğunu değehendırmiştir" sozleri bu bilin- cin ifadesiydi. Az yapıt vermedi iki ülkenin edebiyat adamlan sü- rekli banşı sağlamak için. Nâzım Hikmet Nazi ordulan karşısında XX. yüz- yilın unutulmaz direnç hareketJerinden birini gerçek- lestiren Yunan halkını okuyacağımız satırlarla kutsa- mıştı: "Arkadaşlar, canım kardeşlerim Yunan halkının is- tiktali, ekmeği, hürriyeti uğrvnda hapislere düşenler, cehennem adalannda, temerküzkamplanndazincir- lenenlersevgilerimi, hayranlığımı kabul edin. (...) Si-' zin faşist işgalcilere ve zorbalara karşı şanlı müca- deleniz banşın, ekmeğin ve hüniyetin muzaffer ola- cağını ispat eden en mükemmel delillerden biridir." Yannis Ritsos'un, Ataol Behramoğlu'nun dilimi- ze kazandırdığı "Banş" şiirinden aldığım dizeler Nâ- zım Hikmet duyarlığına verilmiş bir yanıt gibi gelir bana. "Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukuriara yangının eritip tükettiği yüreklerde ilk tomurcuklan belırdiğı zaman umudun, ölüler rahatça uyuyabildiklerinde kaygı duymaksızın artık boşa akmadığını bilerek kanlannın, banş budur işte." Bir yazımda "Hangi ülkenin banşseverieribanşı sa- vunduklan için hapishanelere alındılar" diye sordu- ğumu anımsıyorum. Yıllar yılı görüş günlerinde, zamant beyinlerinde duyan Türkiyeli ve Yunanistanlı sanatçılann, banş dostu düşün adamlannın eşleri ve çocuklan yaşam- lanyla verdiler bu sorunun yanrtını. Ama dizeler yalnızca tanıklık etmiyor bu acılara, on- lann yok edilmesi umudunu taşıyor kuşaktan kuşa- ğa. Yüksek sesle okuyalım Kostas Vırvos'un şiirini. "Güneş doğsun diye yeniden Karanlık dağılsın diye Nice gözyaşı, nice kan Döktûb'izîrfı kuşak. Savrulan topraklarda şimdi Sevınç çanlan çalıyor Gülümsüyor yeniden Yaşlı analar. Birlikte söyleyelim banş şarkısını Yanmış topraklara bahar çıçekleri ekeüm?" (Çev, Yorgo Boz, Asım Bezirci) Böylesi sözcüklerin havada savrulan yapraklar gi- • bi yok olup gitmeyeceğini zamanlar göstermiyor mu bize? • Yüksek sesle okuyalım Behçet Aysan'ın dizeleri- T ni. i "Çıkann ışıklann peçesini hapıshanelerin taş avlulan Ve mezariarda dolaşan analar şarkılanmızın acılı ezgileh çıkann ışıklann peçesini Birlikte yürüsün gölgeleri 3 birlikte yürüsün ölülerimizin." ,', Depremlerden önce de Avrupa kentJerinin maden 2 ocaklannda, tezgâh başlannda birlikte çalışan Tür- kiyeli ve Yunanistanlı insanlar dostça birbirierinin sağ- - lığına kaldınyordu kadehlerini. Türkülerini, şarkılannı , birlikte söylüyortardı. İ Anadolu ve Yunan toprağının yıkıntıya uğraması- * nın yarattığı birlikteliğin kökeninde bu halkça sevgi 3 vardır. Politika oyunculan çomak sokmamalı dostluklan- ;' na. '. Kaynak: Asım Bezirci (Türk-Yunan Dostluk ve Ba- nşı, 1. Bas., Aralık1987) Avni Dilligil Ödülleri bugün açıklamyor • Kültür Servisi - 22. Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri bugün sahiplerini buluyor. Nedim Saban'ın başkanlık ettiği Tiyatro Sanatını Geliştirme Derneği tarafından verilen ödülün seçici kurulunda Göksel Kortay (başkan), Engin Uludağ, Hicran Dölçek, Hami Çağdaş. Yaşar Ilksavaş, Kami Suveren, Amil Kurt, Melisa Gürpınar ve Figen Akçay yer alıyor. Bu akşam saat 20.30'da Sabancı Center'da gerçekleşecek olan ödül törenini Leyla Tekül sunacak. Gecede BKM Oyunculan 'Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?'. Yayla Sanat Merkezi Oyunculan 'Yedi Kocalı Hüraıüz' ve Istanbul Şehir Tiyatrolan adına Ayla Algan "Yunus Emre Şarkılan'ndan bölümler sunacaklar. Yüksel Pazarkaya'nın İki Sığınak' adlı öyküsü Yunanca'da • Kültür Servisi - Eptaıotos Gazetesi Yüksel Pazarkaya'nın 'iki Sığınak' adlı öyküsü Yunanca yayımlandı. Öykü Yunancaya Mihalis Vasiliadis tarafından çevrildi. Sistem yayımlan arasından çıkan 'Güz Rengi' adlı öykü kitabında yer alan 'İki Sığınak' öyküsüyle Pazarkaya, Haldun Taner Öykü Ödülü'nün sahibi olmuştu. Pi Art VVopks'öe sinema • Kültür Servisi - Ortaköy Pi Art VVorks'de Woody Allen'ın 1997 yılı yapımı Annie Hall adlı filmi yann ve çarşamba günü saat 18.00'de gösterilecek. Michelangelo Antonioni'nin 1995 Uluslararası Venedik Film Festivali'nde En lyi Eleştiri Ödülü alan 'Beyand The Çlouds' adlı filmi ise 4 Arahk cumartesi günü saat 16.00'da gösterilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear