Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 KASIM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / ekonomi(o cumhuriyet.com.tr 13
bflasyonda
ItamıiBi
• ANKARA (AA) - Devlet
Paüama ""eşkilatı (DPT),
Toptan Eş\a Fiyatlan
Eideksi (TEFE) artış
hmrun ekim ayında geçen
yiın aynı ayına göre
yikselmesnde, kamu
fccesimi imâat sanayii fîyat
artışlannıtı belirleyici
olduğunu bildirdi. DPT
ta-afından aazırlanan
raporda, bu yılın temmuz
ve ağustos aylannda yılın
ilonci çeyregine oranla artış
gcsteren yurtiçi talepteki
daralmamr eylül ayında
azaldığı belirtildi.
TOam satışı
askıda
• AMCARA(AA)-
TEKEL Genel Müdûıü
Mehmet Akbay, TEKEL'in
Akhisar Fabrikası için
ortaklık çalışmalan yaptığı
yabancı kuruluş British
American Tobacco'nun
(BAT), projeye mevcut
şekliyle imza atmayı askıya
aldığını bildirdi. TEKEL'in
özelleştirilmesinin
gündemde olmadığını ifade
eden Akbay. bunun için
ayn bir kanun çıkartılması
gerektiğini hatırlattı ve
"özelleştirme olarak
algılanan işler, bizim genel
hükümlere göre yaptığımız
bağlı ortaklıklar ve
ıştirakler kurulması olarak
adlandınlabilecek
faaliyetlerdir" dedi. -'•
Odun ve kömüre
kışzammı
• KOCAELt(AA)-
Kocaeli'de kömûr ve odun
fiyatlan, geçen yda oranla
ortalama yüzde 100
oranında artış gösterdi.
Mahrukatçılar Odası
Başkanı Orhan Arguner,
kömür ve odun fiyatlannda
geçen yıla oranla inanılmaz
bir yükseliş göruldüğünü
belirterek, bunun tüketiciye
yansımasının da kaçınılmaz
olduğunu söyledi. Arguner,
"Geçen yıl toru 30 milyon
lira olan Soma kömürü 55
milyon, 40 milyon lira olan
Sibirya kömürü 61 milyon,
12 milyon lira olan. Isianbul
liradan satılmaya başlandı"
dedi.
Temizfiğe de
para ayınn'
• Ekonomi Servisi -
Temızlik ve Servis
Hizmetleri Işverenleri
Derneği (TESHİD),
milyonlarca dolarlık
yatınmlarla alışveriş
merkezleri. fabrikalar,
hastaneler yaptıran
şirketlerin koruma ve
bakım ile ilgili
bütçelerinin yetersizliğine
dikkat çekti. Dernek
başkanı Cevat Turan,
'ucuz ücret. nıtelıksiz
hizmet' kavramının
geçmişte kaldığını, bugûn
temizlik sektörü
elemanlannın, kimyasal
maddeleri ve yüksek
teknoloji ekipmanlannı
kullanmasını bilen,
teknik yeteneği yüksek
kişilerden oluştuğunu
söyledi.
Konuta kredi
2000 yrtında
• ESKtŞEHİR(AA)-
Devlet Bakanı Sadi
Somuncuoğlu. 2000 yılında
toplu konut kredilerinin
açılacağını söyledi. Toplu
Konut Idaresi'nin
Kasım 1998'den itibaren
kredi ödeyemediğini
belirten Somuncuo|lu,
"Aralık ayı ıçinde kısmi
bir çözüm bulmaya
çalışıyoruz. 2000 yılında
Toplu Konut Fonu'na
gelecek kaynağın yüzde
50'sinin TOKİ tarafindan
kullanılması konusunda
uzlaşma sağladık. 2000
yılında 200 trilyonluk
kaynak bekliyoruz" dedi.
Sanayicilere
deprem dersî
• İSTANBUL(AA)-17
Ağustos'taki Marmara,
12 Kasım'daki Düzce
depremi, sanayi
yatınmlannda arazinin
jeolojik konumunun
önemini de ortaya çıkardı.
îstanbul Sanayi Odası
(ISO) Yönetim Kurulu
Başkanı Hüsamettin
Kavı, depremlerin
yarattığı tablonun,
sanayi yatınmlannda
kriterleri yeniden
gözden geçirmeyi gerekli
kıldığıru söyledi.
Seattle'da 30 Kasım'da başlayacak DTO zirvesi, devlerin tartışmalanna sahne olacak
Ijberalleşmede son dönemeçEkonomi Servisi -Dünya eko-
nomisinin patronu ABD, 2000'li
yıllarda ticaret ve yatınm strate-
jisini empoze ettneyi umduğu
büyük zirveye hazırlanıyor. Bi-
lişim sektöründe ABD'nin ve
dohyısıyla dünyanm lideri du-
rumundaki dev çokuluslu firma-
lann ar-ge merkezlerine ev sahip-
liği yapan ABD'nin Seattle ken-
ti, bu ay sonunda, 135 ülkeden
6 bin kişiye varan delegasyonlar
toplulugunun yanı sıra medya, di-
ğer ilgili gruplann içinde yer ala-
cağı 10 bin kişiyı bulması gere-
ken katılımcı heyetlerini de ağır-
layacak. Kente kilometrelerce
uzaklıktaki otellerde şimdiden
yer kalmazken dünyanm her ta-
rafindan protesto eylemcileri de
kente akın etmeye hazırlanıyor.
135 üyeye sahip ve başta Çin
olmak üzere 30 üyesi de sırada
bekleyen Dünya Ticaret Orgü-
tü'nün (WTO) 'MOenyum Ro-
und' adı verilen Bakanlar Kon-
seyi Toplantısı 30 Kasım'da baş-
artışmalı 'tanm ve hizmet'
sektörünün yanı sıra birçok alanda
ekonominin yeni kurallannın
belirleneceği zirveye bir hafta kala,
ABD'nin 'tek dünya hükümeti' eğilimine
karşı çıkan gruplann protestolan da
yoğunlaşmaya başladı.
layacak. Toplantı öncesi kent
yetkilileri; sendikalar, çevreci
örgütler ve serbest ticaret karşı-
tı gruplardan oluşan 'klasik' pro-
testoculann yanı sıra Seattle top-
lantılan. tek dünya hükümetine'
karşı olan sağ ve sol görüşlü Hı-
ristiyan gruplan, insan haklan
eylemcileri, anti-komünistler ve
hayvan haklan militanlan tara-
fından da protesto edilecek.
Türkiye'de de protesto
Bilindiği üzere, Türkiye'de de
dün bir miting ve ardından Edir-
ne'den başlayacak bir yürüyüş-
le küreselleşme süreci ve
WTO'ya yönelik tepkiler dile
getirilecek.
Bakanlar Konseyi toplantısın-
dan bir gün önce, 29 Kasım'da
Seattle'da aynca WT0 üyesi ül-
kelerin sivil toplum kuruluşlan-
run katılacağı bir otunım yapı-
lacak. Bu toplantjya Türkiye'den
sadece TÜSlAD katılacak ve
Türk işadamlannın önceliklerini
ve özellikle gelişmekte olan ül-
kelere karşı bir koruma silahı ola-
rak kullanılan tarife dışı engel-
leri gündeme taşımaya çalışacak.
Sivil toplum kuruluşlan ve bazı
WTO üyeleri, örgüt bünyesinde
karar alma sürecinin fazlasıyla
'kapah kapdararduıda' yapılrna-
sından yakmıyor ve özellikle
WTO'nun tahkim mekanizma-
sının, yani tarüşmah davalann ka-
rar oturumlarmın kamuya açık ol-
mamasmdan şikâyet ediyorlar.
Toplantılarda, güvenlik dışın-
da ulusal hükümranhklan orta-
dan kaldiTmayı öngören Çok Ta-
raflı Yatınm Anlaşması'nın
(ÇTYA) tıpatıp ayrusı bir metnin
de görüşmeye açılması bekleni-
yor. Seattle"da üzerinde en çok
tartışılacak konulardan biri ise ta-
Açıklamalar kredi umutlannm daha düşük tutulması gerektiğini ortaya koydu
Dış kredhleabartihbeklentiEkooomiServisi-IMF
ve Dünya Bankası heyet-
lerinin Türkiye"de yap-
tıklan incelemeler, ar-
dından ABD Başkanı BS
CHnton'ın ABD Exim-
bank'ından 1 milyar do-
larlık kredi vaadi mali
piyasalarda beklentileri
doruk noktaya çıkartır-
ken, AGİT zirvesinin ardından yapılmaya baş-
lanan açıklamalar. gelişmelerin kimi çevreler-
ce "abartıldığınj'' doğrulamış oldu. Eximbank
Genel Müdürü Ahmet Kılıçoğtn, ABD tarafin-
dan açılan 1 milyar dolarlık kredinin Türkiye'ye
nakitolarakkullandınlmayacağnu. ABD Exim-
bank'ın ana sözleşmesinin de nakit kredi ver-
meye engel olduğunu kaydetti.
Amerikan Eximbank tarafindan verilecek 1
milyar dolarlık kredinin en azından psikolojik
olarak iyı bir şey olduğunu belirten Kılıçoğlu,
"Siz bu imkânı üretime, ihracata yönelik ara
malı ik makine, ekipman ihti>-acınıza yönelik
^k^anabilineniz^konoıninîzeotuBiİB bir laıt-
ta^apar" dedi. Kılıçoğlu, ABD Başkanı Bill
Clinton tarafindan açıklanan ve Türk kamuoyun-
da büyük yankı uyandıran 1 milyardolarlık kre-
dinin dogru anlaşilamamasındanyakındı. Exim-
Eximbank Cenel Müdürü: ABD
kredisi zaten nakit kullandınlmayacak.
Psikolojik olarak 'iyi* şeklinde
değerlendirilebilir.
IMF yetkilileri: Kotanm4.5 katı
şeklindeki kredi beklentiniz gerçekçi değil
Kotanın 4 katından yüksek olamaz.
banklann, kendi ülkelerinden yapılacak mal ve
hizmet ihracatmı desteklemek amacıyla oluş-
turulan kuruluşlar olduğunu vurgulayan Kılı-
çoğlu, "Dolayısıyla hicbir Esünbank, bir ba-
vub para koyupda (buyrun size200milyon do-
lar kredi açtun. Al bu parayı ne istersen yap)
demiyor'' diye konuştu.
Dfinva Bankası kredisi
Bu arada ekonomi yetkilileri ile Uluslarara-
sı Para Fonu (IMF) heyeti arasındakı görüşme-
ler, performans kriterlerinin en önemli kalemi
olan kamu kesimi bütçe dengesi ve IMF'den
alınacak mali destek üzerine odaklandı. Eko-
nomi yetkilileri, Türkiye'ye verilecek mali des-
teğin, Türkiye'nin IMF'deki kotasınm 4.5 ka-
tı olan yaklaşık 6 milyar dolardan az olmama-
sıru isterken, IMF heyeti, desteğin 4 katı olan
5.3 milyar dolardan daha yük-
sek olmayacağı görüşünde. IMF
teknik heyetinin sınırtı bir yet-
kisi olduğunu vurgulayan eko-
nomi yetkilileri ise Türkiye'nin
"en az" olarak belirttiği 6 mil-
yar dolarlık isteğinin Washing-
ton'daki lcra Direktörleri tara-
fmdan kabul edüeceği görüşü-
nü vurguluyorlar. Dünya Ban-
kası'ndan sağlanan 757.5 milyon ABD Dola-
n tutanndaki kredilere ilişkin anlaşma ise ,
Dünya Bankası'nın Doğu Avrupa ve Orta As-
ya bolgesinden sorumlu bölgesel başkan yar-
dımcısı Johannes F.Lİnn ile Hazıne Müsleşa-
n Selçuk Demiralp arasmda yann Ankara'da
imzalanacak.
Hazine Müsteşarlığı'nda yapılacak ve 17
Ağustos depremi sonrası meydana gelen za-
rarlann giderilmesine yönelik kullandınla-
cak 757.5 milyon ABD Dolan tutanndaki
krediye ilişkin anlaşmanın ardından, Hazine
Müsteşan Demiralp ve Dünya Bankası Baş-
kan Yardımcısı Linn'in ortak basm toplariö-
sı yapmalan bekleniyor. Lmn'in ziyaretine,
Dünya Bankası 'nın Avrupa ve Orta Asya için
baş ekonomistı Marceto Sekmsky'nin de eş-
lik edeceği belirtiliyor.
nmın liberalizasyonu konusu
olacak. Bu anlaşma, çokuluslu
şirketlere yatınm yaptıklan ül-
kelerde, yerel sanayici ile eşit ki-
mi zaman da daha üstün haklar
elde etmesini ve yarınmlannı ga-
ranti altına almasını sağlayacak
ulusal ve toplumsal çıkarlann
üzerinde haklar verilmesi öngö-
rüyor.
Tanm çökertiliyor
ÇTYA ve küreselleşme kar-
şıtlan bu gündem maddesinin, ge-
lişmekte olan ülkelerin tanmının
çökertilerek ulusötesi şirketle-
rin kontrolüne geçirilmek isten-
mesi olarak yorumlarken
ABD'nin tanmsal sübvansiyon-
lann kaldınlması konusundaki ıs-
raruıa başta AB ve Japonya kar-
şı çıkıyor.
Tanmsal sübvansiyonlann ya-
nı sıra WTO zirvesinde AB ve
ABD arasında çetin bir çekiş-
meye yol açacak sorunlardan bi-
ri de genetik müdahale ile yetiş-
tirilmiş gıdalar konusu.
ABD, AB'ninbryoteknolo-
ji alanındaki direnişinin üs-
tesinden gelebilmek için
konuya bilimsel verilere
dayalı bir çerçeve çizmeye
çalışıyor. ABD, A\Tupa'mn
'bilim' örtüsü altında tica-
ri korumacılık yapmaya ça-
lıştığım belirtiyor. Sosyal
devletin son kınntılannın da
ortadan kaldınlması anla-
rruna gelecek hizmetler sök-
törünün liberalizasyonu da
bazı alanlardan tartışma
gündemine girecek. Çünkü
başta Kanada ve Fransa ol-
mak üzere örgütün ağır top-
lan, hizmetler konusunda
tam liberalizasyona 'evet'
derken kültür, eğitim, sağ-
lık gibi sosyal hizmetler
alanlannda ABD hegemon-
yasma karşı mücadele et-
meye çalışıyorlar ve bu sek-
törlerinı dış baskılara kar-
şı korumak için ellerinden
geleni yapıyorlar.
Zirvede gündeme gele-
cek diğeT bir konu ise dev-
letalımlan. Türkiye MAI ve
Küreselleşme Karşıtlan
Grubu, bu başhğın altında
tüm kamu kurumu alımla-
nnın WTO'dabirkomisyo-
na bildirilmesi ulusötesi şir-
ketlerin bu komısyon üze-
rinden alımlarda söz sahi-
bi olması isteneceğine dik-
kat çekiyor.
DÜNYA EKONOMtSÎNE BAKIŞ / ERGLN YILDIZOĞLU LONDRA ergin^î ergin.demon.co.uk
Geçen hafta, küresel dü-
zeyde iki önemli anlaşma ım-
zalandı: Çin-ABD ticaret an-
laşması; Gürcistan, Azerbay-
can, Kazakistan ve Türkiye arasında ım-
zalanan Bakû-Ceyhan petrol txDru hattı an-
laşması. Birincisiyle, ABD dünyanm po-
tansiyel olarak en büyük pazannı; ikinci-
siyle de, dünyanm henüz işletilmeyen en
büyük petrol ve doğalgaz rezervterini Ba-
tı'nın kullanımına açtı. Böylece ABD, bir
hegemonik güç olarak, lidertiğinden bek-
lenenleri yerine getiriyor, iki eski "sosya-
list" ülkeden birinin pazannı açarak dün-
ya pazannı daha da genişletiyor, birdiğe-
rini de tecrtt ederek stratejık enerji kay-
naklannm kullanımmı güvenlik altına alı-
yordu. Şimdi ABD'nin hegemonyasınm
daha da güçlendiği söylenebilir.
Ancak bu iki anlaşmanın, orta ve uzun
dönemde büyük istikrarsızlıklara yol aca-
bileceği, kendilerinden beklenen kazanç-
lara kıyasla çok daha büyük zararlara yol
açabilecek siyasi, askeri riskleri günde-
me getirebileceği de söylenebilir.
Büyük devletle yatağa girmekT
Petrol boru hattı projesi, Bill Clinton'a
göre "tüm dünya açısından, enerjiyolla-
nmızın kotaylıkla kesilebileceği birnokta-
dan değil de, birden fazla kaynaktan geç-
mesini sağlayan bir sigorta poliçesi ola-
cak" (Reuters 19/11). Diğer taraftan, bu
anlaşma, bir petrol rezervinın kullanımın-
dan daha öte bir anlama sahip. Şimdi,
Kafkaslar'da ve Orta Asya'da, bir grup
devlet geleceklerinın Rusya'da değil ABD
lideriiğındeki Batı ittifakında yattığını ka-
bul ettiklerini açıklamış oluyorlar. Bu yüz-
den ABD Enerji Sekreteri Bill Richard's,
"8u, birdış politikazaferidir; Amerikan ulu-
sal çıkarianna hizmet eden stratejik bir
anlaşmadır" (New Yörk Tımes 19/11) di-
yor. Bu anlaşma, ABD'nin, kendi ulusal çı-
karianyla ittıfaklannın çıkarlannı birleştire-
cek bir zafer elde ettiğini gösteriyor.
Ancak, Amerika'nın önde gelen Kaf-
kasya ve OrtaAsya uzmanlanndan Mart-
ha Brill Olcott'un New York Times'a ver-
diği demeçte vurguladığı gibi, "Azerbay-
can, Kazakistan ve Türkmenistan (ve Gür-
cistan-E.Y) gibi ülkeler gırtlağına kadar
yolsuzluğa batmış liderler tarafindan yö-
netiliyorlar;zenginlerteyoksuttararasında-
ki uçurum gittikçe açılıyor". Bu ülkelerin
liderierinin hiçbiri, petrol gelirterini kendi halk-
lanyla paylaşmak niyetinde görünmüyor-
lar... "Bu liderlerin, hatta ülkelerin önü-
müzdeki dönemde ne durumda olacak-
lan, hatta variıklannı bugünkü biçimde ko-
ruyup koruyamayacaklan bile şüphelidir".
Olcott'a göre "Çeçenistan, bu bölgede
nelehe karşılaşacağımızı göstermesi açı-
sından yalnızca birbaşlangıç"...
Hazar Petrolleri, Çin Pazarı ve ABD Hegemonyası
Diğer taraftan, Wall Street Joumal'dan
G. Melloan'ın işaret ettiği gibi, bu anlaş-
mayla Rusya, en güvenilir enerji kaynak-
larından gelen yolu, denetiminden kaçı-
nyor. Halen Çeçenistan'da büyük çaplı
bir savaş sürdürmekte olan Rusya için,
Kafkaslar'da ve Orta Asya'da egemen-
liğini tekrar kurmak açısından bu petrol
kaynakları ve söz konusu ülkeler çok
önemli (16/11). Bu yüzden, Olcott, ''Rus-
ya (...) ABD'nin bölgedeki stratejik çı-
karlanna zarar vermesine seyirci kalma-
yacaktır" derken, Melloan'a göre Çeçe-
nistan'dan sonra, Rus ordusu, burada dur-
mayıp Azerbaycan ve Gürcistan'ı dene-
timi altına almayı deneyebilir.
Hem, Rusya'nın askeri kapasitesinde
görülen artış (petrol fiyatlanndaki yük-
tıyaparken, Türkmenistan daAvrupa'ya
Gazprom yoluyla gaz ihraç edebilmeli-
dir. Hazar Denizi'nin sraıüsü açıklığa ka-
vuşana kadar, Hazar Projesi'nin risk dü-
zeyi yüksek kalacaktır." (St. Petersburg
Times 19/11)
Bu sırada Camegie Endovement for In-
ternational Peace'dan Thomas Gra-
ham, "Rusya ile Batı'nın ilişkileri bozul-
maya devam ediyor" derken, Centre For
Strategic Studıes'den Kerth Bush, iliş-
kilerin "soğuksavaşın bitmesinden buya-
na en soğuk noktasında "olduğunu "Rus
halkının %90'ının, öğrenciler ve aydın-
lar da dahil, bugün anti-NATO ve anti-
Amerikan bir noktaya geldiğine" işaret
ediyor. (Russia Today 18/11)
Sonuç olarak, ABD'nin bu bölgedeki za-
ferinin geleceği hakkında karar vermek
selme Rusya'ya 3.8 mityar dolar ek ge-
lir sağladı - Times 19/11), hem de Dışiş-
leri Bakanı Igor Ivanov'un Financial Ti-
mes'da Bat'yı ikiyüzlülükle suçlayan ma-
kalesi (16/11), Melloan ve Olcott'un kor-
kularında hiç de haksız olmadıklannı dü-
şündürüyor. Ivanov'un, "Kosova ve Çe-
çenistan'ın, tekboyutlu, NATOmerkez-
li bir dünya kurmaya giden olaylarzinci-
rinin birerhalkası... Çeçenistan bağlamın-
da Rusya'yı hedef alan kampanyanın
amacının Rusya'yı Kafkaslar'dan ve Or-
taAsya 'dan çıkarmakolduğunu" düşün-
düklerini belirten yazısı, "Rusya'nın dü-
şüncelerini ciddiye almayanlara, bekle-
yiniz vegörünüz dernekgerekir" diyerek
tehditkâr bir tonla bitiyordu. Daha ustu-
ruplu bir tehdidi, Rusya Enerji Bakanı
Viktor Kalyuznin'in şu ifadelerinde de
görmek mümkün: "Gazprom Mavi Hat-
için henüz çok erken. Türkiye'ye gelince,
Cumhurbaşkanı Demirel (bu anlaşmay-
la- E.Y) "Bütün rüyalanmızgerçekoluyor"
diyordu. Ama Türkiye'yi yönetenler dik-
katli olmazsa kendimizi birdenbire Kafkas-
lar'da bir kâbusun ortasında bulabılıriz. Ne
de olsa, (llhan Selçuk aktarmıştı) "Bir
büyük devletle dostluk, vahşi hayvanla
yatağa girmek gibidir".
Çin pazarı açılıyor, ama...
ABD ile Çin arasmda, 13 yıl pazarlıktan
sonra imzalanan anlaşmayla "Çin, pazar-
lannı, bir yıl önce hayal edilmesi zor bir
düzeyde yabancı girişimcilere açıyor".
Bu anlaşma ile yabancı yatırımcılar tele-
komünikasyon dahil, birçok alanda, he-
men %49, bir sene sonra da %50 hisse
sahibi olabilecekler; Batı bankaları Çin
tüketici kredileri pazarına girebilecekler;
ithal mallan gümrük vergileri de
%20 azalacak (Far Eastern Eco-
nomic Revievv, 18-25/11). Ta-
nm sektörü dış ticareti, özellik-
le mısır, bugday, pamuk, soya fasulyesi
ithalatı serbestleşiyor.
Bunun da Çin'i, yüz yıl önce imzalamış
olduğu ticaret anlaşması gibi yine kökten
sarsması bekleniyor. Morgan Stanley
Baş Ekonomisti S. Roach, anlaşmanın
Çin'in küreselleşme sürecini düzenleye-
ceğini söylerken (Global E. Forum 15/11)
VVashington Post, Çin'in dünya ticareti
içindeki payının kısa zamanda %10'a ula-
şarak ülkeyi dünya ticaret klasmanında ikin-
ci sıraya yükselteceğini ileri sürdü. An-
cak bu ticaretin içinde rthalatın payının
ne kadar olacağı belli değil, ama en azın-
dan ABD'nin Çın'e ihracatı ilkanda%15
artacak (Global E. Forum).
Birçok Batılı yorumcu anlaşmanın uzun
dönemde Çin için faydalı olacağını iddia et-
ti. (CNN, Australian Financial Revievv 15/11)
Financial Tımes ise (16/11) Çin'in bu anlaş-
mayla büyük bir kumaroynadığını düşünü-
yor. Otomotiv, petro- kimya ve tanm sek-
törü (New YorkTımes 16/11), başta olmak
üzere elektronik, bankacılık, sigorta sektö-
rü (South China Moming Post 16/11) sar-
scı biryeniden yapılanmayazorlanacak. Bu
sektörterde en az 500.000 kişinin işini kay-
betmesi bekleniyor(FEER). Tanm mallan it-
halatının hızlanmasıyla birtiktetanmda yak-
laşık 10 milyon köylünün işsiz kalacağı he-
saplanıyor (VVashington Post 16/11). Bun-
lara karşıhktekstil sektöründe, makine-alet
yapımırîda yeni iş alanlan açılabilecek.
Kısacası, Çin ekonomisi küreselleşirken,
bir taraftan tanmsal olarak kendine yeterli
olma becerisini kaybedip telekomünikas-
yonu.fınanssektörünüuluslararasısaTTva-
yenin eline bırakırken, hızla artan bir işsiz-
Iik sorunuyla karşı karşıya kalacak. Böyte-
ce 100 sene önce olduğu gibi Çin, yine ba-
ğımsız gelişme olanaklanndan vazgeçmiş,
büyük toplumsal gergınlikteri göğüsleme-
yi kabul etmiş oluyor. Geçen sefer küresel-
leşmeye açıldtgında kısa zamanda dağıl-
mış, kısmen sömürgeleşmişti; bu sefer,
güçlü, nükleersilahlara, yerel hegemonya-
cı amaçlara sahip bir devlet var Çin'de. Bu
toplumsal gerginliklerin siyasal sonuçlan-
nı önceden kestirmek zor. Ancak, kısa za-
manda Rusya'dakine benzer bir tepki ya-
ratması, Çin'de bir süredir yükselmekte
olan milliyetçirefleksigeliştirmesi, reform-
culann prestij kaybetmesi hiç de uzak bir
olasılık değil.
ABD, Asya'nın iki ucunda gerçekleştir-
diği anlaşmalarta hegemonyasını güçlen-
dirmiş gibi görünüyor. Ancak bu adımlann
ikisi de, gelecekte ABD hegemonyasını,
bölgelerinde banşı ciddi bir şekilde tehdit
edecek gelişmelere gebe.
ANKARA PAZARI
YAKUPKEPENEK
Bilgi ile Bilinç
Topluma son günlerde deprem konusunda tam
anlamıyla bir bilimsel çılgınlık yaşatıldı. Bu kez, bi-
lim insanlarınm ortaya attığı çelişkili ve karşıt gö-
rüşler, çok büyük bir tedirginlik, şaşkınlık ve korku
ortamı yarattı. Yaşamsal konudaki bu bilgi karga-
şası, doğallıkla tüm öbür konulan unutturuyor.
Teknolojik yetersizliğin değişik nedenteri var. Ka-
mu ve özel üretim birimlerinin teknolojiyi sürekli
olarak dışardan satın almalan ya da teknolojik dı-
şa bağımlılık; buna koşut olarak araştırma ve ge-
liştirme kurumlannın güçsüz ve işlevsiz bırakılma-
sı; üniversrtelerin yetersizliği vb. sayılabilir.
Bu noktalar doğru olmakla birlikte, 17 Ağustos
depreminden sonra, genel kamuoyunun bilimsel ve-
rilere yakınlaştığı ve toplumun giderek bilime yö-
neldiği görülmekteydi. Düzce depremi sonrasında
ise bunun tam tersi yaşanıyor; bilim adına yapılan-
lar, yalnız toplumun bilime yönelmesini yok etmek-
le kalmadı, çok daha kötüsünü yaptı, toplumun bi-
limden soğumasına neden oldu.
Bilimin kendisinin uğradığı bu ağıryıkım, uzun dö-
nemli etkileri bakımından depremden çok daha yı-
kıcıdır. ^ .
• • •
Yıkımın nedenleri, tek tek bilim insanlannın gö-
rüşlerinden gidilerek açıklanamaz. Sorun, kişisel de-
ğildir, kurumsaldır.
Türkiye'nin okjukçayeterii sayıda bilimsel ve tek-
nolojik kurumu var. Ancak bunlar/a/rum/asam/yo/:
Bilim ve araştırma kurumlannın görev ve işlevleri-
ne uygun etkinlikle işJeyişi sağlanamıyor. Yalnız üni-
versiteler değil, öbür kamu araştırma birimleri de
benzer yetersizlikler içindedir.
Kurumsal yetersizliğin nedenleri olarak, genellik-
le bütçe ya da kaynak yetersizlikleri, bürokratik
hantallıklar ve bunlara bağlı olarak nitelikli perso-
nel azlığı sayılmaktadır. Bu eksikler var. Bunlaria bir-
likte, kurumsal yetersizliklerin ana nedenı, siyasal
yönetimlerin daha doğrusu hükümetlerin, kurum-
lann işleyişine ve kadrolaşmasına aşın biçimde ka-
nşmalandır. Bakanlar, on yıllardır kendilerine bağ-
lı kamu birimlerinin işlerine kanşmayı, üst yönetim-
lerini yönlendirmeyi ve bunlann alacaklan perso-
nel konusunda karar vermeyi, birinci görevleri say-
maktadır. Kızılay bunun en somut örneğidir. Bu ör-
nekyalnız değildir; derece derece aklmıza gelen tüm
kamu kurumlan için geçeriidir.
•••
Genelde yaşanan olumsuzluklar, bilimsel bilgi
üreten kurumlar söz konusu olunca daha da de-
rinleşiyor, uygun deyişle birikimli yıkıma dönüşü-
yor. Çünkü öbür kurumlann aksaması sonucu yal-
nız kimi uygulamalar yetersiz ve yanlış olur; vere-
ceği zarar bununla sınırlı kalır. Oysa bilgi üreten ku-
rumlar çöktüğünde, yıkım daha büyük oluyor; top-
lumun bilgi alma kanalları tıkanıyor; kamuoyu bil-
gi alamıyorya üayanlı veyanlış bilgilendiriliyor. So-
nuçta yaratılan bilimsel kargaşa ortamıdır; bilimsel-
likten uzak kalmanın karanlığıdır.
Böyle bir ortamda depremzedelere dua edin
önerisi yapılıyor; yapılabiliyor. Bilgisizlik, bilinçsiz-
liği doğuruyor.
•••
Geçen günlerde IMF Başkanı Michel Comdes-
sus görevinden istifa etti. New York Times'tan D.
E. Sanger'le yaptığı görüşmede, çok şey arasın-
da (10 Kasım 1999):
Başkan Suharto nun görevini terketmesiiçin ge-
rekli koşullan oluşturduk... dıyor. Bununlakalmıyor,
Suharto
1
nun istrfasından hemen sonra Moskova'ya
gittiğini ve Başkan Yettsin'i eğer IMF'nin önerile-
rini uygulamak üzere harekete geçmezse, aynı
güçlerin kendisini de düşüreceğini söylediğini ek-
liyor.
Aynı günlerde Türkiye'de ekonomiden ve IMF ile
ilişkilerden sorumlu devlet bakanı, IMF'nin emper-
yalist niyetleriyok diye açıklamalar yapıyor. Emper-
yalizm, en kısa tanımıyla güçlü bir ülkenin zaytf bir
ülkenin iç işlerine kanşmasıdır. IMF başkanı gide-
rayak da olsa bunu itiraf edecek kadar açık dav-
ranıyor. Bizi yönetenlerin çelişkisine bakın. IMF'nin
her istediğine kayıtsız koşulsuz uyacak; en adalet-
sizek vergileri koyacak ve işçiyi, memuru, emek-
liyi, tanm üreticisini ve esnaf ve sanatkân aç bıra-
kacak birekonomi politikasını uygulayacaksınız. Son-
ra da IMF'nin başkanından çok daha militanca
IMF'cilik yapacaksınız... Bu olmaz; özellikle de ulu-
salcı, demokratik solcu bir bakansanız.
IMF'cilik Türi<iye'de hükümet edenlerin bilgisiz-
liğinden kaynaklanmıyor. Bilgi üreten kurumlann
çalıştınlmaması ve buna bağlı olarak halkın bilgisiz
bırakılmasından doğuyor.
e posta:yakup(« metu.edu.tr
Asgari ücret
IMF kıskaeında
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Uluslararası
Para Fonu'nun (IMF), me-
mur ve emekli maaşlannın
hedef enflasyona bağlan-
masıyla yennmeyerek, ka-
muda çalışan işçilerle özel
sektörün de enflasyon he-
define göre ücret belirle-
mesi istemi, Asgari Ücret
Tespit Komisyonu üzerin-
de baskı oluşturuyor. Şu
anda net 68 milyon 631
bin lira olan asgari ücre-
tin, 2000 yılı sonu için ön-
görülen yüzde 25'lik he-
def enflasyona bağlanma-
sı durumunda 90 milyon li-
ra olması gerekiyor.
Türk-tş ise asgari ücre-
tin toplusözleşme gibi bir
pazarlık yeri olmadığı ve
büimsel veriler dikkate alı-
narak hesaplanması ge-
rektiğine dikkat çekerek,
1999 yılının kasım ve ara-
lık ayı enflasyonuyla bir-
likte yüzde 60-70 arasın-
da olması beklenen enf-
lasyon düzeyinde arttırıl-
masını istiyor.
Asgari ücretin geçmiş
enflasyon baz alınarak be-
lirlenmesine karşı çıküı-
yor. Eğer IMF'nin öngö-
rüsü doğrultusunda asga-
ri ücretteki artış yüzde
25'lik yılsonu TEFE'ye
endekslenirse, ocak ayın-
da yürürlüğe girecek asga-
ri ücretbrüt 93 milyon 600
bin liradan 120 milyon li-
ra düzeyine yükselecek,
bu durumda şu anda 68
milyon 631 bin liraolan net
asgari ücret ise 85 milyon
lira olabilecek.
Türk-tş ise, asgari ücre-
tin DİE Hacettepe Üniver-
sitesi verileri göz önüne
almaraktemelbir standart
olarak belirlendiğine dik-
kat çekerek, hedef enflas-
yonundeğil yaşanmış olan
enflasyonun baz alınması
gerektiğini bildiriyor. Bu
kapsamdaTüık-Iş'in 1999
yılı içinde yaşanan enflas-
yon bazında yüzde 60-70
arasında asgari ücretin art-
tınlması talebi bulunuyor.
4 kişilik bir aileyi esas al-
mayan asgari ücret, yüzde
70'lik artış durumunda bi-
le brüt 159 müyon lira, net
116 milyon lira düzeyine
yükseliyor ki, bu para 2
çocuklu bir aile için Türk-
tş Araştırma Merkezi'nin
Eylül 1999 itibanyla orta-
ya koyduğu 330 milyon li-
ralık yoksulluk smınnm
214 milyon üra altında ka-
lıyor.