25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19KASIM1999CUMA CUMHURİYET SAYFA LJJ\ kultur(â cumhuriyet.com.tr 15 Ormanda, gorillerin arasında huzuru bulmuş, yaşlı bir uygarlık kaçkınının isyanı: Instinct Gorîllerîn kışlortıcıSon \ ıllarda gişede iyi çalışan. duygusal ağırlıklı "Phenome- non" ve "VVhile You VViere Sle- eping"den sonra yükünü tutan Amerikalı yönetmen Jon Turtel- taub, "antropolojik bir thriller" nıteliğindeki üçüncü filmı "Ins- tinct-Içgüdö"yle riskli ve farklı sulara açılıyor bu kez. Vahşı doğada. gorillerle bir- likteyaşamayı uygarlığın nimet- lerine tercih etmiş, cinayetten hapse atılmış. suskun, yaşlı bir primatologla onu çözüp konuş- turarak meslek yaşamına parlak bir başlangiç yapmak isteyen, hırslı. genç bir zenci ruh dokto- runun ilışkisini anlatan u İçgü- dü", "Guguk KuşıT başyapıtıy- la, on yıl öncesinin "SistekiGo- riDer"ini Anthony Hopkins'e Os- car getiren "Kuzuiann Sessizli- ğj"ni ve bazı hapısane filmleri- ni harrnanlıyor. 'Hayvanlaşan' insan Filnun başında, iki yıl aralann- dayaşadığı gorilleri \uran iki or- man bekçisini öldürüp ûçünü de yaraladığı için zincire vurularak kafestekı bir hayvan gibi zinda- na tıkılmış, dış dünyayla hertür- lü ilişkiyı kesmiş, konuşmayı red- detmiş. kafayı yemiş, saçı saka- lina kanşmış, vahşi bir mahkûm olarak tanıdığımız "maymun adam" Ethan Rovreü'ın (Arithony Hopsins. "Kuzulann Sessizli- ği"yle üstüne yapışmış Hanni- bal Lecter karakterini çağnştı- ran bir performans çıkanyor yi- ne) dramı, Ruanda'dan ülkesinc iadesiyle sürüyor. Dönüşünde Miami Havaalanı'nı birbirine ka- tangizemli bilim adamı-ürkürü- cü mahkûmun yıllardır konuş- mayan diiini ve sınni çözmeye, bu davadan bir de çok satacak bir kitap yazıp çıkarmavı uman. iddialı ruh doktoru Theo Coul- der(CubaGoodıng Jr.. Anthony Hopkins'in karşısınıda ezılmeme- ye çabalıyor) talip oluyor. Hapisanedeki ilk seanslar umu- Anthony Hopkins, vahşi doğada, Ruanda dağlarında gorillerle iki yd yaşa> an hay\ anbilimci rolünde. ınstinct/ Yönetmen: Jon Turtettaub / Senaryo: Gerald DiPego, Oaniel Ouinn'in "IshmaeP adlıromanından/ Kamera: Philippe Rousselot / Müzik: Danny Elfman / Oyuncular: Anthony Hopkins, Cuba Gooding Jr., Donald Sutherland, Maura Tierney, George Dzundza, John Ashton, John Aylvvard / ABD 1999 (UIP) dunu kırsa da kolay pes etmeyen Theo. "hayvanlaşmış'' bilim ada- mının geçmişinı araştınp. vaktiy- le gorilleri tercih etmiş babasının kalbini kırarak çok incittiği kızı- nı (Maura Tierney çok çok iyi) da devreye sokarak "artık bu dümava ait olmayan" yaşlı Et- han'ın yıllardır süren sessizliği- ne son veriyor. Ama ilişkide kont- rol hep Ethan'dadır. Bu ınatçı. hırslı. zenciye hikâyesini anla- tabileceğine aklı yatan Ethan'la ıletişim kurmayi başaran Theo. uyumsuz üşütük bilim adamının farklı görüşlerinden etkileniyor, daha iyi bir ınsan oluyor. Örnekse her gün iskambil kart- lanyla belirlenen hapisanedeki tek kişilik havalandırma mola- sını adil ve eşit birdüzene soka- rak mahkûmlann sevgisini ka- zaniyor. Aşın ilaç verilmesini ve hapi- sane şiddetini birölçüde azalttı- nyor."Zannedildiğinin tersine bü> ük bir hu/ur içinde ömiir tii- keten gorilleri dinlemesini bilen, onlann bekçileree vurulupöldü- rülmesinden suçluluk duyduğu için tepkisini yülarca diline kilit vurarak gösteren, on bin yıl ön- ceki ilkel insan gibi vaşamaktan yana Ethan'ın çağdaş toplum dii- zenine ve modern insana ilişkin aykın düşünceleriyle ufku geniş- leyen Theo, gitgide yakınlaştığı yaşlı "rnaymun adam"la bir çe- şit usta-çırak ilışkisini yaşıyor. günümüz hayatının cangıldan da- ha çok tehlike içerdiğini kabul- lenerek. Sadece ihtiyacı kadar ûreten. paylaşan. kıyım yapmayan, do- ğayı kirlermeyen ilkel insanın tam tersi, sürekli tüketen, pisle- ten, öldüren, mfilkiyet hakkın- dan kesinlikle vazgeçmeyen mo- dern insan eleştirisinın vurgu- landığı "tçgüdü", insanoğlunun yeryüzünün sahibi olmadığın- dan hayvan haklanna. çözümü hemen kaba şiddete sanlmakta bulan zorba uygulamalardan çev- re-doğa ilişkisine kadar geniş bir yelpazeye yayilarak birçok konu- da sorular yönelten ve beylik Tar- zan mesajına bağlanan, sert, kes- kin bir film sonuçta. İiginç bir romandan... Telifhakkınm bir yayınevimiz tarafından alındığını bildiğımiz, Amerikalı yazar DanielQuinn'in "Ishmael'' adlı ilginç romanın- dan yola çıkan senarist Gerald Di- Bego'nun serbest uyarlaması, 2 sa- atlik, beylik bir Hollyvvood seyir- ligine dönüşüyor gıderek. Psi- kopatlardan. sapıklardan geçilme- yen, alışılmış hapısane manzara- lan da sunan •'Içgüdii", çok ko- nuda laf eden senaryosu, Oscar ödüllü, iki başrol oyuncusu ve başanlı görüntüleriyle göz alır- ken, ahşılmış yan karakterleri caniandıran usta oyunculardan da destek alıyor. Genç. hırslı ruh doktorunun örnek aldığı akıl hocası ve koru- yucusunda Donald Sutherland, etliye sütlüye kanşmayan "şiş- ko birpisfik çuvah"yken Theo'dan etkilenerek insan olduğunu hatır- layan. kadrolu, hapisane ruh dok- torunda George Dzundza. baba şefkatinden yoksun kalmış, bilim adamı kızında Maura Tierney, sadist gardiyanbaşında John Ash- ton, mahkûmlara uygulanan stan- dart zulme, baskıya göz yuman, eyyamcı hapisane müdüründe John Aylward bu beylik yan rol- lerin hakkını verirlerken, yine de Anthony Hopkins-Cuba Gooding Jr. ikilisı sırtlıyor filmi baştan sona. Michael Apted'ın I988yapı- mı "Gorillas in the Mist- Sisteki GoriDer"inde gerçekten yaşanmış hikâyesi anlatılan. Sıgoumey We- aver'ın oynadığı gonl uzmanı Di- an Fossey'in erkek uzantısı sayı- labilecek primatolog Ethan Po- well rolündeki Hopkins'le, me- raklısının "Jerry Maguire" ve "As Good As It Gets- Benden Bu Kadar"la hatıriayacağı Cuba Go- odingJr.'un çekip götürdüğü "Ins- tinct- İçgüdü", çağdaş ınsan- uy- garlık eleştirisi getiren özü ve hayvan-doğa sevgisi mesajıyla son tahlilde geçer notunu alan bir Hoilywood seyirliği. Daniel Quinn'in "IshmaeT ro- manının günümüzün geçerlı ge- rilim-heyecan kalıplanna dökül- müş ve Anthony "Hannibal" Hopkins karizmasıyla çekici kı- lınmış versiyonu nıteliğindeki "Jçgüdii", haftanın ilgiye ve sey- redeger filmi kanımızca. Şarkıa - ojuncu Wiil Smith 'Vahşi Vahşi Baü'da, Meksikalı Sebna Hayek'e yazıJıyor ama havastnı ahyw. Adım West, James WestlGeçen yüzyılın ikinci yartsmda, ABD'de Kuzey-Güney savaşının so- nııçlandığı yıilann 'uzak vahşi ba- ft'smda geçıyor l Wfld WiW West'. Önce birbirieriyle rekabete giriş- mişken yüksek yerden gelen emir- le. güçlerini birleştirip ikili çalış- makzorundakalan,silahınaveyinn- ruğuna çabuk, gözünü budaktan sa- ktnmaz hükümet ajani, yüzbaşı ve zıpkın gibi zenci kovboy James West'!e (Wffll Smith), soruntan ka- ba kuvvetten çok aklıyla çözen, si- lahtan hazzetmez. mucrt ve kılık de- ğiştirme uzmara Artemus Gordon'un (Kevin KUne), dönemin ABD baş- kanı (eski Kuzeyli general) Ulys- ses A. Grant't kaçıran. iç savaştan körürüm çıkmış, konfederasyon or- dusundan artakalmış Güneyli, şey- tani 'kötfi adam' Dr. Arliss Love- less'Ie (Kenneth Branagh) amazon- lardan oluşan şürekâsına karşı mü- cadelelerini anlatıyor, bol gırgır ve şamatayla karışık. Sonnenfdd- Smith işbirüği Genelde 12 yaş dûzeyine hitap eden. klişe bir çizgi roman tarzı ve genelgeçer mizah yaklaşımıylatez- gâhlanrmş, post spaghetti westem ka- rakterleriyle donatılip bayat, zıpır esprilerle doldurulmuş 'Vahşi Vah- şi Barf. iki yıl öncesinin 'Siyah Gi- yes Adamlar'ıyla umduğunu bula- mamış, uyanık yönetmen Barry Sonnenfeld'lc bir türlü ısınamadığı- mız, zencişarkıcı-o> f uncu Wıll Smith işbiriiğinin. Kevin KJine'le Kenneth Branagh gibi usta aktörlerle takvi- ye edilmiş, gösterişli, yeni bir ûrü- nû. Wild Wîld West / Yönetmen: Barry Sonnenfeld / Senaryo: S. S. Wilson, Brent Maddock, Jeffrey Price, Peter Seaman / Kamera: Michael Ballhaus / Müzik: Elmer Bernstein / Oyuncular: Will Smith, Kevin Kline, Kenneth Branagh, Selma Hayek, Ted Levine, Bai Ling, M.Emmett VValsh, Rodney A.Grant, Sofia Eng, Frederique Van Der Wal, Musetta Vander/ 1999 ABD (WB) Coen kardeşlerin kameramanlı- ğından yönetmenliğe-yapımcılığa transfer olan, 1953 doguraiu Barry Sonnenfeld'in filmografisindekı önemsiz çalışmalanndan biri izle- nimini verdi bize bu sıra işi, vvestern fantezisi. 1956'dan 1969'a kadar sürmüş ve aşm şiddet sergilediği gerekçe- siyle üretimine son verilmiş, 30-40 yıl öncesinin popüler bir Amerikan TV dizisinden perdeye aktanlmış 'WBd Wild Wfest', genelde rahatça izlenen ancak oyalamaktan öteye bir anlam ve önem taşımayan bir fantezi. Fazla ince eJeyip sık doku- mayanlarca gırgır bireglencelik ola- rakda kabul görebilecek 'Vahşi VtA- şi Baö'yi, kimi tren, bar, dev meka- nik tarantula sahneleri gibi hızlı, renkli, matrak bölümleri ve özel- likle ırkçıiığı sarakaya alan kimi esprileri de pek kurtaranuyor so- nuçta. Patlamış nusır eğlenceUği Kızılderililerce yetiştirifmiş öksüz, yetim maceraperest zenci James West rolündeki gıcüc Will Smith'ten ya da Holrywood"da yeni Latin bom- bası olarak lanse edilip hikâyenin ka- dın ögesini oluşturan, boy fıkarası, fettan fındık kurdu Selma Hayek'ten çok Kevin Kline'ı ya da tekeriekîi iskemleye çakılmış, 'sevgisâz' kötû adam Loveless rolünii üstlenmiş Kenneth Branagh'ıyladayanabildi- ğimiz bu fantasdk western parodi- si, beîki spektaküler aksiyon me- raklısı seyirciyi kesebiiir. Bize ne bikâyesiyle. ne teatral an- latımıyla, ne özel efektleriyle, ne beylik komedi tarzıyla. ne de zor- lama temposuyla yeni bir şey söy- leyen, aynca senaryo zaaflan da içe- rcn arna belirgin bir görsel düzeye de sahip 'Vahşi Vahşi Baü'yı kimi oyuncuiannın çabası, kimi buluş ve gönderme sahneleri çekilir lalıyor özetle. Eğlendireyim derken yoru- cu ve bezdirici de olan bu Ameri- kan yapımı, tipik bir gişe-patlamış mısır-kolaeğlenceliği ancak böyle- si fiimlerden hoşlananlar için. YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR Salkım Hanımın Taneleri Son Antalya Altın Por- takal Film Yanşması'nda en iyi film, erkek oyun- cu. müzik. montaj, sanat yönetmeni ve montaj ol- mak üzere toplam 5 ödül kazanan "Salkjm Hanı- mın Taneteri" bugün gös- terime giriyor. TRT'den yetişerek son on yılda yaptığı "Kanto- dan Tango>a". "Suvun Öte Yanı", "Yaz Yağinu- ru" ve "80. Adım'" gıbı filmleri>le adını duyuran yönetmen Tomris Giritii- oğlu'nun. ANAP'lı milletvekili Ydmaz Ka- rakoyunlu'nun romanından sinemaya uyar- ladığı "SaJkım Hanımın Taneferi". öncelik- le Zubal Olcav, HuhB Avşar, Uğur Polat, Der- \a Alabora. Kâmuran Uslııer, Güven Kıraç, Zafer Algöz ve Nurseü İdiz'den oluşan par- lak oyuncu kadrosuyla göz alan bir 'dönem filmi". Karakoyunlu'nun romanından perde- ye uyarlanan filmin senaryosuysa, Etyen Mahçupyan'la Tamer Baran'a ait. Yakm tarihimizden utanç verici bir döne- me bakan, 1942'deki varlık vergisi uygula- masını konu edinen "Salkım Hanımın Tane- teri"nde, Niğdeli Durmuş - Nimet(Zafer Al- göz - Derya Alabora) çıfti Istanbul'a göç ederek Durmuş'un memleketlisi Bekir'in (Güven Kıraç)yanına sığınır. Halit Bey'in (Ka- muran l'sluer)hanında odabaşılık yapan Be- kır, Duımuş'a hamallık işi bulur. Ancak ha- mallık yapmak hırslı Durmuş'a göre değil- dir. O başta metresi Nefise'yle (Zuhal CM- ca>)hanı ve konağı olmak üzere Halit Bey'in sahip olduğu her şeye göz dikmiştir... Halit Bey o günlerde azınlıklara uygulanan varlık vergisi nedeniyle bakımevinde tedavi gören sevgili kansı Nora'ya (Hülya Avşar) çıkan- lan vergiyi ödeyebilmek için mallannı elden çıkanr mecburen. Nora'nın kardeşi Levon (Uğur Polat) da Aşkale'ye sürgüne gönderi- lir. Varlık vergisi, filmin tüm kahramanlan- nın kaderlerini etkilemeye başlamıştır... •İkili Oyun'da Pierce Brosnan'la Rene Russo. 5 Alün Pbrtakal'h 'Salkım Hanım'ın Taneleri" gösterimde. Antalya'da en iyi film seçilen ve Uğur Po- lat'a en iyi erkek oyuncu, Mevlut Koçer'e en iyi montaj, Mustafa Ziya L'Ikenciler'e en iyi sanat yönetmeni ve Tamer Çıray'a da en iyi müzik altın portakallannı kazandıran. Avşar Film yapımı "Salkım Hanımın Tanderi", mevsimin önemli Türk filmlerinden biri kuş- kusuz. The Thomas Crown Affair- İkili Oyun ? Perdedeki son James Bond olan Pierce Brosnan'la Rene Russo'nun ve Denis Le- ary'nın başrollerini paylaştığı, mevsimin par- lak Amerikan yapımlanndan "ThomasCrown Affair" de, "îkJİi Oyun" adıyla nihayet gös- terimde bu hafta. "Romantik aksiyon gerilim" türüne soku- lacak bu yeni serüven filmi, yaşlı sinemase- verlerin hemen hatıriayacağı, en iyi dönem- lerindeki SteveMcQueen'le Fa>ıeDunawa)''in unutulmaz bir ikili oluşturduğu. NormanJe- wison'un 1968 yapımı ünlü fılminin yeni- den çevrimı. Özellikle "TheHuntForRedOctober" ve "Die Hard - Zor Ö»üm 1-2" filmleriyle sıkı biraksiyon-he)r ecan yönetmeni olduğunu ka- nıtlayan John McTiernan'ın imzasını taşı- yan "tküi Oyun". istediğı her şeye sahip. zengin, heyecan tutkunu ve kadın düşkünü bir dolar milyoneri olan ve zevk için müzeden paha biçilmez bir Claude Monettablosunu çalan pervasız Tho- mas Croı*n'la (Pierce Brosnan), izi- ni sürerek peşine düşen kadın dedek- tifCatherineBanning'in (Rene Rus- so) takipli-kovalamacalı ilışkisini an- latıyor. Sonunda meydan okuyabileceği dişli bir rakip bulan hırsız milyoner- le kadın polisin hikâyesine dayanan filmin yönetmeni John McTiernan, orijinal The Thomas Crovvn Affair'le kendi Re- Make'i (yeniden çevrimi) arasmdaki temel farklılığı şöyle özet- liyor: "Norman Jevvison'un 1968 yapı- nu, Ste\e McQueen - Faye Duna«ay Ti orijinal fdmi, her şeyden önce o dö- nemde oldukca popüler olan bir soy- gun serüvenKdL Bizse aşk hikâyesi- ni öne çıkararak iki zor insanı anlat- tık. Bizim kahramanlanmız, kendi başlannayken çok iyi, ama kalıeı bir gönül ilişkisinde tam anlamıyla ber- bat iki insan_" KEDİGOZU VECDİ SAYAR Kayıplarımıza ve Durmuş'larımıza Dair Bu köşede, sizlerle hayata ve sanata dair düşün- celerimizi paylaşıyoruz nicedir. Ne var ki, kimi za- man sanattan söz açmakta zorlanıyorum. Ölüm- ler birbiri ardına geldikçe, yazı anlamını yitiriyor sanki. Deprem kâbusu ile yitip giden dostların acısı bir- birine kanşıyor. Ölüm karşısındaki çaresizlik duy- gusu, kedilerin yaşama sevincini hızla tüketiyor... Farkında mısınız, bazı dostlan birkaç sözcükleol- sun uğurlamaya fırsat bulamadık son zamanlarda. Yoksa, ne Oktay Kurtböke gibi insan sevgisi ile dolu, çalışkan ve onurlu bir meslektaşı unutmak mümkün ne de Tuncan Okan gibi yaşamını sine- maya adamış, sinemayazartannın "duayen"kabul ettiği bir dostu. Ikisi de, ideallerine hiç sırt çevir- meden yaşadı ve öldü. Kendi alanlannda geriye bir şeyler bırakmak için didindi. Bugün, gazetecilik mesleğı Oktay Kurtböke'ye çok şey borçlu. Tıpkı, sinema eleştirisinin de Tuncan'a borçlu olduğu gi- bi. Tuncan Okan, henüz eleştirinin kurumsallaş- madığı yıllarda, günlük gazetelerdeki yazıları ile bu mesleğin temellerini atan birkaç yazardan biri idi. Bugün bile, eleştirmenlerin, nasıl bir düşmanlık ve hazımsızlıkla karşılandığı düşünülürse, o günün koşullarında Okan'ın karşılaştığı tepkileri tahmin etmek o kadar zor olmasa gerek... • • • • - .• Bu katara, son olarak genç bir sanatçı eklendi: Hüseyin Katırcıoğlu. Tüm yaşamını tiyatroya ada- mış, bu alanda yepyeni ufuklar açmış, uluslarara- sı tiyatro dünyasının saygı duyduğu bir yaratıcı. Hüseyin, eşi Dilek Katırcıoğlu ile birtikte yaşamı boyunca geleceğin tiyatrosunu kurmak için çalış- tı. Popüler olmak, pastadan pay kapmak gibi bir derdi yoktu. Geçerli olanı "satmak" yerine, geçer- li olmayanı "üretmek" yolunu seçti. Türkiye'de çok az kişi onun ne yapmaya çalıştığını anladı. Dünya- da ise, onun değerini kavrayanların sayısı daha fazlaydı. Biraz da onlann moral desteği sayesinde ayakta kalabilmış, ıdeallerinden bir bölümünü ger- çekleştirebılmişti. Türkiye'nin en özgün sanat et- kinliklerinden biri olan Assos Gösteri Sanattan Şen- liği, Istanbul'da temellerini attığı "GösteriSanatla- n Merkezi" projelerinden yalnızca birkaçı idi. ölü- mü, trajedilere yakışır bir sadelikte oldu. Bir kültür merkezine dönüştürmeye çalıştığı un fabrikasının çatısını kendi elleri ile onarırken düştü ve öldü. Onun ne yapmaya çalıştığını çok az kişi anlayabil- di bu ülkede. Çünkü, bu ülkede artık başka değer- ler geçeriiydi. ••• Hangi değerlerden söz ettiğimi açıklamama ge- rek yok herhalde. Ama, gene de açıklama istiyor- sanız, "Salkım Hanımın Taneleh"ni izleyin derim. Tomris Giritlioğlu'nun yönettiği, Etyen Mahçup- yan'ın Yılmaz Karakoyunlu'nun romanından yola çıkarak yazdığı, son Antalya Festivali'nde Büyük Ödülü kazanan film, savaş yıllannda Türkiye'de yaygınlaşan değerleri yansıtıyor beyazperdeye. Anadolu'dan istanbul'a göç eden "gözü açık" bir delikanlının, Durmuş'un yükseliş öyküsünü anlatı- yor "Salkım Hanımın Taneleri." Bu yükseliş, kaçı- nılmaz olarak Anadolu insanının saf, insancıl de- ğerlerini un ufak edecek, önündeki engelleri kal- dırmak adına Durmuş'lara acımasız olmayı öğre- tecektir. Bu süreçte, Bekir'lerin sadakatinin, Ni- met'lerin attın yüreğinin bir değeri kalmayacaktır. Devir, "akıllı adamlar"\n devridir; Bekir gibi "hı- ya/-"lann değil. Bu yükseliş, aynı zamanda, Salkım hanımın ger- danlığı gibi uyumlu bir toplumsal bütünü de param- parça edecek, insanlar sırf "azınlık" olduklan için zulüm göreceklerdir. Çünkü, birilerinin ezilmesi, Durmuş'lan daha çabuk zenginleştirecektir. Bu sü- reç kuşkusuz ne o dönemde başlamış ne de o dö- nemde bitmiştir. Varlık vergisi ile yok edilen "gay- n Müslim"\erir\ varlıkları Durmuş'lann eline geç- miş, savaş yıllannın karaborsası yeni yeni savaş zen- ginleri yaratmıştır. Ardından, "her mahallede mil- yoneryaratan"Menderes'ter, "birkoyupbeşalma" iddiasındaki Özal'lar Türkiye toplumunu tümüyle Durmuş'lara, Durmuş'ların (ve elbette Nefıse'lerin) temsil ettiği ideolojiye teslim etmişlerdir. "Kader diye bi şey yok oğlum" der Durmuş, "Ne ekersen onu biçersin!" Gerçekten de, ekilenler bi- çilmiş, Durmuş'lann egemenliği mutlak hale gelmiş- tir. Buralarda artık bazı değerlerin esamesi okun- maz. Oktay Kurtböke'ter, Hüseyin Katraoğlu'lar 'ge- çerfi"değer değildir. Devir Clinton'la aynı fotoğraf karesine girmeyi "hak eden" siyasilerin ve ticaret erbabının devridir. Hâlâ bazı değerleri savunma cesaretini gösteren "gafMerln payına ise, en azından "mecburiikamet" düşer; Magosa'da, Aşkale'de, Bodrum'da yada Hakkâri'de... Marmara Ünivepsîtesi'nde sanat panayırı • Kültür Servisi - Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı 22 Kasım tarihine dek fakültenin tüm sergi saloniannda Sanat Panayın Sergısi açıyor. Sanat Panayın'na fakültenin öğrencileri ve öğretim üyeleri bırer yapıtıyla katılıyorlar. Sergi her mekâna bir sanat yapıtı kazandırmak. sanat yapıtlannı geniş kitlelere ulaştırmak amacını taşıyor. Herkesin bir sanat yapıtına sahip olabilmesi için öğretim üyeleri ve mezunlann yapıtlan sergi panayın çeşitliliğinde sergilenecek. Aynca 19-20 Kasım tarihlerinde Sinema Televizyon Bölümü ödül alan öğrencı yapıtlan da fakülte konferans salonunda gösterime sunulacak. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi: Küçük Çamlıca Acıbadem Caddesi, Tel: (0 216)326 26 67. BUGUN • AKM'de İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin sunduğu "Muzikallerden Seçmeler' saat 19.00'da izlenebilir. (251 10 23) • İDSO'nun, şef lonescu Galati yönetimındeki 'Rodrigo'nun Anısına' başlıklı konseri 19.00'da AKM K.onserSalonu'ndaizlenebiliı; (251 1023) • ADA ETKİNLİK SALONU'nda saat 20.30'da Bülent Ortaçgil konser verecek. (244 28 39) • BİLGİ ÜNIVERSİTESİ'nde saat 19.00'da Shohei Imamura'nm yönettiği 'Lnagi' adlı film eösterilıyor. (216 23 15) • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ nde saat 10.00da 'Müzigin Rengi3' başlıklı çocuk atölyesi yer alıyor (292 06 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear