Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12KASIM 1999 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAM 19
TÜRKIYE
Istanbul
Edme
Kocaelı
Çaiakkale
Izrrir
Maiisa
Aydırı
Denizli
PB
PB
PB
PB
A
A
A
A
13
12
12
14
19
18
22
18
Sinop B 11 Adana
Samsun PB 14 Mersin
Trabzon Y 13 Dıyarbakır A
Gıresun PB 14 Şanlıurfa
Ankara B 11 Mardin
Eskişehir B 11 Siirt
Konya B 11 Hakkâri
Sıvas B 7 Van
Zonguldak B 1-1 Antalya A 22 Kars
Yurdun kuzeydoğu
kesımlen parçalı bu-
lutlu, Doğu Karadeniz
kıyılan yağmurlu, öte-
ki yerter az buiuttu ve
açık geçecek Hava
sıcaklığında önemlı bır
değışjklık olmayacak.
Rüzgâr kuzey ve doğu
yöolerden hafif ara sı-
ra orta kuvvette ese-
cek.Yurdun ıç kesım-
lerinde yer yer sis gö-
rülecek.
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
4
6
7
11
7
7
9
8
Münih PB 6 Zürih
Bertin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
PB
Y
PB
PB
PB
PB
PB
6
1Ü
14
7
8
9
16
17
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
K
K
PB
PB
PB
PB
B
0
5
-6
4
13
3
10
25
9 Şam B 20
ı bufcjtlu Btiutlu ^Çokbulutlu Yağmurlu Kartı , Gok guruttulu
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
rüzgârtan" genelde yaşam kuralına dönüştürdüğü-
müz rahmetli arkadaşım Şinasi Nahit Berker'in
bir sözünü bizden alıp götüremedi.
Şinasi, doğruluğuna inandığı bir konuyu, bir 6la-
yı yalanlamasını isteyenleri, "çatlasan dapatlasan
da gerçek" diye terslerdi.
Gerçekleri söyleme yerine idare-i maslahat yo-
luyla yaşamı güllük gülistanlık göstermek; 21. yüz-
yılın dev ülkesi olacağı söylenen Türkiye'mizde
yerjesmekte olan yeni ahlak kurallanndan biri.
Örneğin Clinton ın "Türkiye'nin geleceğin dün-
yasını biçimlendireceğini" içeren sözlerini, böy-
yük özel TV'lerde ünlü haber sunucuları, böyyük
gazeteler allayıp pulladılar ve...
ABD Başkanı'nın ülkemizi gdeceğin lider dev-
leti ilan ettiğini halka yutturdular.
Oysa, o hedefe varmamız için Clinton'ın "koşul-
lan" var.
Bilinen gerçek: ABD başkanlannın konuşmalan
öyle duygusallık falan içermiyor.
Amerika, 21. yüzyılda dünyayı kendi açısından
nasıl biçimlendirmek istiyor ise hareketlerini çok
önceden ona göre ayarlıyor.
ABD'nin Ortadoğu, OrtaAsya'daulusal yararia-
nnı yadsımak olanaklı mı? Elbette hayııi ABD'nin
Azeri petrolü, Türkmenistan doğal gazı ile yakın il-
gisi Türkiye'ye sevgisinden mi kaynaktanıyor? Ha-
di canım sen de!
ABD, 21. yüzyılda Orta Asya'dan Ortadoğu'ya,
bu bölgelerden Avrupa'ya uzanan politikalannda
bir köprü konumunda gördüğü Türkiye'ye yer ver-
meyi zoaınlu buluyor.
Türkiye'ye bu görevi vermeyi ulusal çıkarlanna
uygun gördüğü için şimdiden söylüyor, söyletiyor,
açıklıyor.
Clinton övgüye meraklı medyamızın ilk gün an-
layamadığı koşullar sıralıyor.
Laiklik diyor, insan haklan diyor. Yunanistan'la
aramızdaki Kıbrıs dahil bütün sorunlan çözüverin,
diyor.
Doğallığa örnekler
Kısacası, şunları şunları yapacak olursan, he-
vesle beklediğin liderlik payesine kavuşursun, de-
mek istiyor.
Başbakanımız, kimi aydınlann "büyük Türkdev-
fefVolgusunu küçümsemelerini yanıtlarken; koşul-
lu övgüleri benimsemiş olacak ki, Clinton'ın konuş-
masını okumalannı salık veriyor.
Bu davranış belki Yeni Dünya Düzeni'ne uygun
bir davranıştır. Ya da Yeni Dünya Düzeni'nde bir ül-
keye büyük finans kuruluşlarının vereceği buyruk-
la devlet içinde düzenlemefer yapılması da artk
doğaldır.
Kısacası, örneğin Ankara'nın VVashington'dan
yönetilmesi de globaileşme aşkına doğaldır.
Bu "doğallara" bir başka örnek mi?
Işte: Başbakanımız, deprem bölgesinde yapıla-
cak kalıcı konutlarla ilgili çalışmatan Devlet Baka-
nı Somuncuoğlu'ndan alıp kendisine bağlamasın-
daki niçini anlatırken; bu uygulamaya "yetki kar-
gaşası' çıkmaması için Dünya Bankası'ndan ge-
len 'istek üzerine' gerekgördüğünü" söyledi.
Başbakanımız içine sindirerek Dünya Banka-
sı'ndan gelen biryazıyla, üstelik,Somuncuoğlu'na
daha önce haber veya bilgi vermeden bir işlem ya-
pıyorve...
Üstüne üstlük Washinton'dan gelen isteği o ka-
dar doğal kabul ediyor ki, Dünya Bankası'nın adı-
nı vererek, o banka istediği için uygulamaya geç-
tiğini basına açıklayabiliyor.
Neler olmuyor ki doğal olmayan? örneğin Cum-
hurbaşkanı hemen her gün cumhurbaşkanı seçi-
mi ile uğraşıyor. Yeniden seçilmeyi kimseden iste-
mediğini söylüyor.
Beri yandan yeniden seçilmesini sağlayacak ku-
rallan açıklıyor ve "görevden kaçmam" diyor.
Kuşkusuz bu sözler doğal olarak "istemem a-
ma solyan cebime" yazımlarını anımsatıyor.
Türkiye doğal olmayan doğallıklar içinde 21. yüz-
yıla koşuyor.
'Düşünce Ozgürlüğü
tçin Kitaplara Ozgürlük'
İstanbul Haber Servisi -
Aralannda yazar ve yayım-
cılann da bulunduğu tnsan
Haklan Demeği Istanbu] Şu-
besi üyeleri, 18. Istanbul Ki-
tap Fuarı'nın düzenlendiği
TÜYAP Sergi Sarayı'nın
önünde, düşünce ozgürlüğü
önündeki engelleri. kitap
toplatmalan ve muhalif ya-
yınlara yönelık baskılan pro-
testo ettiler. Eyiemde konu-
şan yazar Vedat Türkati. ki-
tap yasaklamalarının "çete
oyunlannın bir parçasT ol-
duğunu belirterek "Ben bir
tek yasaktan yanayım, o da
Türkiye'deki yasakçı kafala-
nn yasaklanrnası" dedi.
"Düşünce Özgüriüğü tçin
Kitaplara Özgürlük" eyle-
mine, eski tHD Genel Baş-
kanı Akın Birdal, IHD Genel
Başkan Yardımcısı Osman
Baydemir, Finlandıya Baro-
lar Birliği İnsan Haklan Ko-
misyonu Başkanı Jan Rude,
yazar Vedat Türkali, Tank
Ziya EkİDCi. ses sanatçısı Su-
avi IHD kuruculanndan Ni-
metTannkulu ve yayımcılar
katıldı. Akm Birdal. düşün-
ce özgürlüğüne yönelik bas-
kılann sürdügünü belirterek
•'Demokrasinin olma/sa ol-
maz koşulu olarak nitetendi-
rilen düşünce özgüriüğü,
Türkiye'de hâlâ engelleni-
yorr
dıye konuştu. Son dö-
nemde Faik Bulut'un "Kod
Adı Hizbullah", Mehmet Er-
güven'in Sel Yayınlan'ndan
çıkan "PusudakiTen", 1998
Politzer ödülünü alan Phflip
Roth'un Ayrıntı Yayınla-
n'ndan çıkan ve tüm dünya-
da 21 dile çevrilen "Prirt-
noy'un FervadT adlı kitabın
da toplatıldığına dikkat çe-
ken Birdal şöyle konuştu:
"İld gündür İstanbul'da
AGİT alt komisyon toptanD-
lan yapılıyor, aynca 9-10
Aralık'ta Türkiye'nin AB'ye
aday üyetiği için karar verfle-
cek. AncakÂB üyesi olmanın
kaçınılmaz koşulu olan ve
düşünce ve basın özgürlüğü-
nü güvence alüna alan Ko-
penhag kriterlerine Türki-
ye'de uyulımıyor."
Vedat Türkali de Türki-
ye'nin karanlık bir batak
içinde ve bir çıkmazda oldu-
ğunu savunarak "Bu çık-
mazdan kurtulmanın tekyo-
lutam bir özgüıiük içiiKk so-
runlan tarûşmak ve Türld-
ye'vi aydınhğa kavuştur-
maktır" dedi. Türkali, ya-
saklamalar yüzünden "Gü-
ven" adlı kitabını bastıracak
yayınevi bulmakta güçlük
çeİctiğini söyledi.
Aynntı Yayınlan'ndan
Ömer Faruk ile Sel Yayıncı-
hk'tan Seima Sana da. ken-
dı yayınevlerinden çıkmış ve
toplatılan kitaplar için Tüıki-
ye'dekı mahkemelerden bir
sonuç alamadıkJan takdirde
Avrupa insan Haklan Mah-
kemesi'ne (AtHM) gidecek-
Ierini vurguladılar.
Bakaıılar yenileniyor• Baştarafi 1. Sayfada
ma sağladı.
Hükümet ortaklan, Milli Güven-
lik Kurulu'nun her toplantısında
günderae gelen ve çıkanlması karar-
laştınlan irticayla mücadele yasala-
nnı da ele aldı.
Zirvede, yasalardan yalnızca yurt-
dışına gıden öğrencileri irticai akım-
lardan korumayı düzenleyen yasanın
çıkanlması benimsendi. Af konu-
sunda uzlaşamayan koalisyon parti-
leri, konuyu rafa kaldınrken deprem
nedeniyle meydana gelen zararlann
faturasını halka çıkardı.
Koalisyon partileri tarafından
gündeme getirilen ve anlasma sağla-
namayan konularm "hükümet soru-
nu" haline getirihnemesi benimse-
nirken, yalnızca anlaşılan konular
üzerinde çalışmalann sürdürülmesi
kararlaşunldı. Af, türban, irtica pa-
keti, Rusya gezisi gibi konularda ya-
şanan bunalımın daha da tırmandınl-
maması ve mevcut durumlanyla bı-
rakılması benimsendi.
MHP'li bakanlar, anlaşılamayan
birkaç konu için hükümetm yıkıbna-
sının anlamsız olduğunu savunarak
"Koalisyon hükümetindc bö>1e an-
laşmazbklar doğaldır. Anlaşma sağ-
lanamayan konulardan ziyade anlaş-
masağlanan konular üzerindeçalışı-
larak, bu sorunlar çözüme kavuştu-
rulabflir" diye konuştu.
Hükümetteki bunalımların abar-
tıldığını savunan MHP'li bakanlar,
her sorunun yasal çerçevede ve ko-
alisyon protokolüne bağlı kalınarak
halledilebileceğini kaydettiler.
Kabinede degjşikiik
Koalisyon partisi liderlerinin, 28
Mayıs I999'da göreve başlayan ka-
binede bazı bakanlann çalışmalann-
dan memnun olmadıklan ve bütçe
yasasının TBMM'den geçirilmesinin
ardından kabineye yönelik bir deği-
şikliğin gündeme geleceği kulisler-
de dile getiriliyor. Liderlerin koalis-
yondaki uyumu göstermek açısından
bakan değişikliklerini ayn ayn de-
ğil, bir anda gerçekleştirmeyi benim-
sedikleri kaydediliyor.
Kulislerde, hükümetin büyük or-
tağı DSP'deki değişikliklerde dikkat
çekici isimler Adalet Bakanı Hıkmet
Sami Türk ile Milli Eğitim Bakanı
Bostancıoğlu. Af yasası hazırlıklan
sırasında yıpranan Türk, DSP Genel
Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit'in
tepkisine hedef olmuştu.
Bostancıoğlu ise bakanlığında
yapüğı atamalardan duyulan rahat-
sızhk sonucu parti içinde tepki top-
lamıştı.
Devlet Bakanı Mustafa Yilmaz da
görevden alınacaklar arasmda sayı-
lıyor.
MHP'de görevlerinden alınacağı
dile getirilenlerin daha çok akade-
misyen kökenli olmalan dikkat çeki-
yor. Pasif kaldıklan gerekçesiyle U-
laşnrma Bakanı Enis Öksüz, Tanm
ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf
Gökalp, Devlet Bakanlan Abdulha-
luk Çay ve ŞBayip Üşenmez'ın büt-
çe görüşmelen sonrası düsünülen de-
ğişiklikte görevlerinden alınacağı
belirtiliyor. Görevden alınabilecek
ANAPİı bakanlar arasında yalnızca
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'ın
adı geçiyor.
Fatura yine halka
Hükümet, IMF'nın de geri adım
atılmasına şiddetle karşı çıktığı dep-
rem vergilerinin TBMM'den geçiril-
mesini kararlaştırdı. Deprem nede-
niyle 1999 bütçesine konulacak 500
trilyon liralık ek ödenek ve cep tele-
fonlanndan yüksek gelir elde eden-
lere, motorlu taşıt araçlanndan akar-
yakıt tüketim vergisinin arttınhnası-
na uzanan deprem vergileri çıkanla-
cak. Deprem vergisi olarak gündeme
getirilen vergi düzenlemelerinden
sağlanacak gelirin yalnızca bu alan-
da harcanmasına ilişkin hüküm yer
almaması bu kaynağın, IMF'yle ya-
pılacak stand-by doğrultusunda ön-
görülen ulusal gelirin faizdışı fazla
hedefınin tutturulmasi için kulianı-
lacak.
Hükümetin 2000 yılı bütçesinde
öngördüğü vergi gelir hedefleri de
söz konusu deprem vergileri dışında
alınan KDV oranlannda, Tekel, meş-
rubat gibi ürünlerden alınan ek ver-
gilerde artışa gideceğini gösteriyor.
Hükümet, dünyada petrol ürünle-
ri fıyatlannda düşüş olduğunda akar-
yakıt fıyat istikrar fonunu (AFİF)
yükselterek gelinnı arttınrken, arüş
Demirel, Kayseri'de üniversite ünitelerinin açılışını yaptı
'Devletin reforma ihtiyacı var'
RECEPBULUT
KAYSERİ - Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel, Türk Üniversitesi ve
Türk devletinin reforma ihtiyacı oldu-
ğunu ve devletin her kurumunun daha
iyi işlemesi gerektiğini söyledi. Demi-
rel. "Bu. 2000'H ydlara girerken Türki-
ye Cnmhuriyeti'nm baş hedeflerinden
birisidir
r
dedi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
Erciyes Üniversitesi'nin Kayserili ha-
yırseveT ışadamlan tarafından yaptın-
lan çeşitli ünitelerin açılışı dolayısıyla
üniversite senatosunca adının verildıği
spor salonunda düzenlenen törene ka-
tılarak konuşma yaptı. Demirel, konuş-
masının başında, spor salonuna adının
verilmesinden duyduğu memnuniyeti
dile getirerek başladı. Cumhuriyetin 76
yılda Türkiye'ye çok şey kazandırdığı-
nı belirterek şunlan söyledi:
"Bu 76 seneük banş bizim bin sene-
lik tarihimizdeen uzun banşdönemktir.
Bu sayede, cumhuriyetin başında bir
yerden bir yen gklileme>en bir Türki-
ye'den, bugün gidOemeyen yerolmayan
bir Türkiye'ye gelmişiz. Bu sayede ka-
ranhkUriçindebirTürkiye'den heran-
lamda a> dınlık bir Türkiye'ye gelmişiz.
Bunlar cumhuriyetin başanlandır."
Konuşmasında, Türkiye'nin 2000'li
yıllara 71 üniversite ile girdiğini belir-
ten Demirel, üniversitelerin Türkiye'ye
sağladığı yararlan anlattı. Erciyes Oni-
versitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Şa-
hin'in açılış konuşmasında dile getirdı-
ği sıkıntılara da değinerek "Sadece siz
değfl, sizin bu enerjiniz \t dinamizmi-
nizie Türkiye kendi ayaklanna taktığı
zincirideeUerinetakdğı kefepçeyi de lo-
rar"dedi.
Demirel konuşmasını şöyle sürdûr-
dü: "Eğer bu ulkenin insanlan, aydın-
lan. sokaktald \-atandaşı ve görevlileri
hiçbir şeyden çekinmeden ulkenin yara-
nna obn düşüncelerini açıklıkla dilege-
tirmekte kendOerini serbest hissediyor-
larsa. düşüncelerini i>i niyetk dile geti-
riyorlarsa bu zincirleri ve bu keiepçele-
ri yaşatmak mümkün değüdir. Devlet,
üniversiteier,devletin herkurumu daha
iyi işkmetidir. Bu ulkenin insanlanna
daha iyi hizmet vermeüdir. Bizim dev-
letimiz de daha etkin olmalıdır. her üni-
tesi daha etkin olmalıdır. Bu 2000'li yıl-
lara girerken Türkiye Cumhuriyeti'nin
baş hedeflerinden birisidir. Yanlışı. ve-
rimsizi bu kadarağır bürokrasiyi savıı-
namayız. O kendi kendimizicezalandır-
makolur. Yanuşı yaşatamayız. Daha iyi
bir Türkiye me> dana getirilmesi. bu ül-
kenin insanlannın gönlündeki meşale
oünaİKUr."
Demirel, iyiyi meydana getirmenin
şartını da şöyle ifade etti: "Oda huzur,
birtik. düzenlik içinde bir Türkiye'dir,
ancak hür ve serbest birTüıiave'dir. Ya-
ni demokrasiyi geliştirmiş, pekiştirmiş,
daha ileriye götürmüş bir Türkiye'duf
Demirel, Türkiye'de demokrasinin
tüm unsurlannın buiunduğunu da söz-
lerine ekleyerek Türkiye'nin bugünle-
re gelmesinde ulu önder Atatürk'ün
önemini vurguladı. Törende bir konuş-
ma yapan Dışişleri Bakanı ve Kaysen
milletvekili tsmail Cem de, 21. yüzyı-
lın Türkiye için çok önemli olduğunu
söyledi. Törende Kayseri işadamı Ka-
dir Has'a da fahri doktora payidası ve-
rildi.
İYALOG
olduğunda da AFlF'i düşürüyordu.
Hükümetin kaynak gereksinimı kap-
sanunda AFlF'in düşürülmemesini
öngören bir çalışma üzerinde durdu-
ğu öğrenüdi.
2000 yılmda dolaylı vergilere yük-
lenecek olan hükümet, yine yükü dar
gelirli kesim üzerine bırakıyor.
Hükümetin sermaye kesiminin ge-
çen yıl elde ettiği ödünü 2000 yılı
bütçesinde korumayarak, hisse se-
netlerinin borsa rayici üzerinden de-
ğerlendinlmesini öngörmesi, serma-
ye kesimine yönelik yapılacak tek
vergi düzenlemesi olarak görülüyor.
Ancak buna karşı sermaye kesiminin
lobi faaliyetleri sürüyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denet-
leme Kurulu, söz konusu adaylara
ilişkin sermaye kesiminin ve siyasi
çevrelerin baskısı dışında Dünya
Bankası ve IMF'nin karşı çıkışı ne-
deniyle de oluşturulamıyor. Dünya
Bankası ve FMF, Bankalar Yasa-
sı'nda yeniden değişiklik isterken,
Plan ve Bütçe Komısyonu'ndan ge-
çen SPK yasasında da paralel deği-
şiklik yapılmasım öngöriiyor.
Uluslararası tahkime ilişkin uyum
düzenlemelerinde, özelleştirme ya-
salannın her birisinde ayn ayn deği-
şiklik yapılması ağırlık kazanıyor.
Bu kapsamda Danıştay Kanunu ile
Idari Yargılama Usul Kanunu'nda da
değişiklik yapılarak, Danıştay'm im-
tiyaz sözleşmelerine ilişkin incele-
me yetkisi, "görüş biktinneyk" sı-
nırlandınlacak.
İpekçi ödülü
Tavşanoğlu 'na
• Baştarafı 1. Sayfada
bilim adamı, milletvekili
ile Türk-Yunan dayanış-
masına katkıda bulunanla-
ra ödülleri geniş bir katı-
lımla verildi. Bu yılki ödül-
leri almaya hak kazananla-
nn adlan şöyle:
Stefanos Manos (Yunan
parlamentosu milletvekili ve
eski bakan). Anna Karama-
nu (Avrupa Parlamentosu
üyesi), Mustafa Mustafa
(Yunanistan sol koalisyon t
partisi milletvekili),^Kostas'
Hacidakts (AP üyesi). Cem
Özdemir ve Yannis Sakela-
riu (Alman parlamentosu-
nun Yunan ve Türk asıllı
milletvekilleri).
Cumhuriyet gazetesinden
Leyla Tavşanoğlu, Türki-
ye'nin Atina Büyükelçisi
YaşarTogo, Yunanlı ve Türk
Kadın Banşseverler, Atina
ve Ankara Devlet Tiyatrola-
n, Türk Mühendis ve Mimar
Odalan, Yunanistan Teknis-
yenler Odası ile AKUT,
Ekam (Yunanistan kurtarma
timleri).
tki halk arasındaki tema-
sa katkıda bulunanlara veri-
len ödülleri Bilgi Cniversite-
si Rektörü Mete Tuncay ile
Türk gazeteci Yengal ve ba-
zı Yunanhlar aldı. Bu yılki
gazetecilik ödülleri, Üçüncü
Ozel Ödül ile şiir ve sanat
eserleri konusundaki tüm
ödüllerin Yunanlara veril-
mesi dikkat çekti.
DENİZ GÖKÇE
AAAHFİ EĞILMEZ
ASAF SAVAŞ AKATI ^DosÜuk Treni' Atina'da
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
le. AGlT'in açılmışını yazının başında vurguladık.
Birinci sözcük "Avrupa". Ama hazırlık aşamasın-
daki tartışmalara bakıyoruz, Avrupa dışında her
konu var:
- Çeçenistan'daki kanın durması.
- Ozbekistan başta otmak üzere Orta Asya ül-
kelerindeki muhalif kanatlar.
- Çin'deki Uygur Türklerinin durumu.
Örnekler uzayıp gidiyor. Buna Türkiye ile doğru-
dan ilgili durumlan da ekleyebiliriz:
- Kıbns sorununun çözümü için atılabilecek
adımlar.
- Bakû-Ceyhan boru hattının yapımı için artık
son imzanın atılması...
Aslında bu durumu çok da yadırgamamak ge-
rekiyor. Zira, Avrupa kendi güvenliğini yeniden bi-
çimlendirirken dünyanın her köşesinde olup biten-
lerie doğrudan ilgili. Ancak Avrupa'daki duruma
bakışla, dünyanın öteki bölgelerine bakış arasın-
da ciddi farklar var.
Avrupa ile ilgili tarhşmalar bir bütünselliği içeri-
yor
- Birieşik Avrupa'nın önündeki engelleri nasıl kal-
dıralım?
- Birieşik Avrupa nasıl ve ne kadar daha geniş-
leyebilir?
- Kültür farklılıklannın ortak yaşamı bütünleştir-
mede sağlayacağı artılar nasıl arttınlır?
- Avrupa'nın savunma sistemini ortak ve yeni bir
anlayışla nasıl düzenleriz?
öteki coğrafyalarda olup bitenlerin tartışma ze-
mini ise şöyle:
- Çok küttüriülük desteklenerek nasıl farklı ya-
şamlar yaratılır?
- Etnik gruplann terör ortamına sürüklenmeden
varlık nedenlerini arttırmalan için neler yapılabilir?
Bu anlayışın Türkçesi şu:
Planı yapan ülkeler kendi aralanndaki sınırian
olabildiğince azaltmak için gerekli olan her şeyi
deniyortar, yaşama geçiriyorlar. Planın parçası olan
ülkelerin kendi içlerindekı sınırlann arttınlması için
ne kullanılması gerekiyorsa onun koşullan hazıria-
nıyori
Türkiye'nin yeri
Bu anlayışta Türkiye nereye oturuyor?
Şunu söyleyebiliriz:
Türkiye ne bir plan yapabiliyor ne de kendisine
dayatılan planın uygulanmasına izin veriyor!
Gündemdeki sıcak haberler de durumumuzu
göstermeye yetiyor. Pakistan'da başbakanın de-
mokratik olmayan uygulamalarına demokratik ol-
mayan bir yöntemle yanrt veren Pervez Müşer-
refin en azından kısa süreçte ziyaret edebileceği
en batıdaki ülke Türkiye... AGİT zirvesinin yapıla-
bileceği en doğudaki ülke de Türkiye...
Türkiye hem Müşerref'e bir şeyler anlatmaya ça-
lışıyor hem Avrupa'ya!
Coğrafyamız kaderimizi beliriiyor.
Kimi yorumlarda Demirel'in Müşerrefi ağırla-
maktan müşerref olmadığı vurgulandı, ama öyle
görünmüyor. Tam tersine müşerref oldu. Demi-
rel'in "Müşerrefe dedim ki..." sözleri için şu yo-
rum daha uygun olur:
Pakistanım sen dinle, Türkiyem sen anla!
Pakistan'ı demokrasiyi haklamakla paklamak
arasında bırakıp AGlTe dönelim... 18-19 Kasım'da
yapılacak zirveden olağanüstü sonuçlar bekleme-
mek gerekiyor. Ancak Türidye'nin cidch bir iklim de-
ğişikliğiyle karşı karşıya olduğunu da görmek ge-
rekiyor. AGPTin ardından aralıktaki Helsinki zirve-
sini konuşmaya başlayacağız. Türkiye'ye "AB'ye
tam üyelik" statüsünün verilmesi eğilimi ağır bası-
yor. ABD Başkanı Clinton'ın konuşmalan iklim de-
ğişikliğiyle ilgili hava hareketliliğini arttırdı. Yunanis-
tan'ın da bu durumu gördüğü için Türkiye'ye yö-
nelik politikasında değişiklik yaptığı yorumlan gi-
derek artryor.
Bütün bu değeriendirmeierin ardından, "Türki-
ye'nin içinde ne oluyor" diye baktığımızda bam-
başka bir durumla karşılaşıyoruz.
"AGİT" desek, "Al git" anlayıp çıkışacaklar
- Sen git...
SİYASİ GÜNDEMİN PİYASALARA ETKİSİ
EKONOMİ KUÜSLERİNDE KONUŞULANLAR
TAHMİNLER, ANALİZLER
HATİCETUNCER
www.ntv.com.tr
BU AKŞAM
21:05
SELANİK - Atina TRT Cocuk ve Gençlik
Vakfı ile Devlet Demiryollan'nm ortaklaşa
düzenlediği 'Dostluk Treni' Atina'ya ulaştı.
Treni karşılayanlar arasında bulunan Spordan
Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü, iki hal-
kıntanhten gelen dostluklan olduğunu belir-
terek "Bu dostluğu geliştirebilirsek ne mudu
Türk ve Yunan halklanna" dedi.
TRT ve Demıryollan'nın ortaklaşadüzen-
lediği Dostluk Treni, saat 10.00'da Atina
Merkez Gan'nda töîenle karşılandı. Treni
karşılayanlar arasında, TOFAŞ-Panatinaikos
basketbol maçını izlemek üzere Yunanis-
tan'da bulunan Spordan Sorumlu Devlet Ba-
kanı Fikret Ünlü, Türkiye'nin Yunanistan
Büyükelçisi Ali Tuygan, Yunanistan Demir
Yollan Yönetim Kurulu Başkanı Yorgos
Murmuris, Yunan Radyo-Televizyon Kuru-
mu yetkilileri yer aldı. İki ülke yetkilileri,
Dostluk Treni'nde yer alan Atatürk'ün özel
vagonunu gezdikten sonra Türk ve Yunan
gazetecilere basın açıklaması yaptılar. Dev-
let Bakanı Ünlü, Yunan gazetecilerin sorula-
n üzerine. geçmişe dönük bakılmaması ge-
rektiğini kaydederek "Bulunduğumuz nok-
tadan başlayarak Oeriye doğru gkkfim. Geri-
de kalanlan geride btrakalun. Çok güzel bir
ortamdaytz" diye konuştu.
İki ülke arasında dostluk ve banş arayışla-
nnın deprem felaketinden sonra başladığını
kaydeden Ünlü, "Atahırk ileVenizetos arasın-
da başlayan dostluk bağlan giderek yükseli-
yor. Bunun gururu içindeviz. Bu dostluğu tüm
sektörlerde. her kademede güçlendirelim, di-
yedüşünüyoruz" dedi. Telekom maçının bü-
yük bir dostluk ortamında geçtiğini, Tofaş
maçının da aynı şekilde geçeceğini umduğu-
nu söyleyen Ünlü, Abdi İpekçi Dostluk ve
Banş Ödülü Töreni'nin de dostluğu pekiştir-
mede önemli olacağını kaydetti. tki toplu-
mun tarihten gelen dostluklan olduğunu ifa-
de eden Ünlü, "Bu dostluğu geliştirebilirsek
nemurJu Türk veYunan halklanna" diye ko-
nuştu. TCDD Genel Müdürü Hasan Moila-
oğuDan da Yunan gazetecilerının soruları
üzerine. "Demiryokular zaten birbiıierini
çok severler. Bumı halk arasına yaymaya ça-
bşacağtz" dedi.
TRT Genel Müdürü Yücel Yener, halklar
arasındaki dostluğun kurumlar arasında da
sürmesinin hükümetleri ve devletleri zorla-
yacağını kaydederek "F.n büyük katkıyı da
medya mensuplan sağlayacak. Akdeniz kom-
şusu olan iki ülke halkının ortak değerieri
var" dedi. Yener, bir Yunan gazetecınin "O
zaman bizi aşan nedir" sorusu ile ilgili ola-
rak, zaman zaman yanlış anlaşılan siyasi tar-
tışmalar, iç politikalar olduğunu belirterek
"Önemli olan, halklar arasında dostluğun,
sempatinin varolmasıdır. Bunun 21. yüzyıla
girerken tüm dünya ülketerine örnek oiması-
nı diüyonım" diye konuştu.
Dostluk Treni'nde yer alan Atatürk Müze-
si de Atina halkının ziyaretine açıldı.
Yunan basmı
Dostluk Treni Yunan gazetelerinde de il-
giyle karşılandı. Vradinı gazetesi, Dostluk
Treni için, 'Müslümanlann bu trenle birlik-
te tekrar Vünanistan'a gelmeye teşebbüs ede-
cekleri' ihtimalinin bulunduğu yorumunu
yaptı. Ethnos gazetesi, 'Atatürk'ün61.ölüm
yıldönümünde Türkiye'den dostluk treni ge-
liyor' başlığıyla haberi verdi. Athinaiki gaze-
tesi ise Dostluk Treni'yle iki ülke arasında-
ki ilişkilere, dostluk ve güvenlik çerçevesin-
de değişik bir anlam verilmesinin hedeflen-
diğini anlattı. Yunan gazeteleri haberi genel-
likle yorumsuzve Türkiye Büyükelçiliği'nin
basın duyurusuna sadık kalarak verdiler.