Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Imtivaz Sahibi: Berin Nadl
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç
% Genel Yayın Koordinatöru. Hikraet
Çetinkaya O Yazıişleri Mudürü İbrahim
Yıldız # Sorumlu Müdür: Fikret llkiz
# Haber Merkezi Müdürü
1
Hakan
Kara • Görsel YönetTnerv Fikret Eser
tstihbarat: Cengiz Vıldırım # Ekonomi ÖzJem
Yüzak 0 Kultur: Handan Şenköken • Spor:
Abdülkadir Vücelman • Makalcler: Sami
Karaören • Düzeltme: Abdullah Yazıcı 9
Fotograf: Erdoğan Köseoğlu 0 Bilgı-Belge-
Edib« Buğra • Yurt Haberlen. Mehmet Faraç
Yayın Kurulu llhan Selçuk
(Bavkan). Orhan Erinç. Okta>
Kıırtböke. Hiknıel (, etinka\a.
Şükran Soner, İbrahim V ıldız,
Orhan Bursaiı, Mustafa Balbay,
Hakan Kara.
Ankara Temsılcisi: Mustafa Balba\ Atatürk Bulvan
No: 125, Kat:4. Bakanlıklar-Ankarâ Tel. 4195020 (7
hat). Faks: 4195027 •izmirTemsilcisr SerdarKınk,
H.ZiyaBlv. 1352 S. 2 3 Tel 4411220, Faki. 4419117
• AdanaTemsilcisi:ÇetinYiğenoğlu, lnönüCd. 119
S.NoıI Kati.Tel:363 12 ll.Faks:363 12 15
Müessese Müdürü İJstün Akmen
0 Koordınatör: Ahmet korulsan
• Muhasebe: Büknt Ycner#Ua-
re HBs«yin Gürer • Bılgı-Iş-
lem Naİl Inal • Satış: Fazilet
Kuza
MEDYA C: • Yoneiım Kunılu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran A K.oordmatör Reha
lşıtman # Oenel MüdurYarduiKtsı.
SevdaÇobaa Tel 514 07 53 -
51395M)-5l3!W«M)l.Faks 5138*3
\ a\ımLil><tn %e Ba^an: Veııı «.jur: Haber Aıansı, Basın \e Yayıncıhk A.Ş
Türkocağı Cad 3* -11 C'jŞaloğlu 34334 Utanbul PK: 246 - SıAecı 34435 lslanbul
{0 212ı 512 05 I)5ı2(»halı
Faks 10 2121 513 85 M5 ww wcumhurivet.com.tr 1 JCASIM 1999 Imsak: 4.59 Güneş: 6.27 Öğle: 11.55 Ikindi: 14.42 Akşam: 17.09 Yatsı: 18.31
AIDS'li çocuklara
destek
• CALIFORMA(A\)-
Amerikalı ünlü aktrist
Pamela Anderson Lee. Santa
Monica'da AIDS'li çocuklar
yaranna diizenlenen Cadılar
Bayramı'na katıldı. Pamela
Anderson Lee gazetecilere
poz \ erirken yaptığı
açıklamada, partiye
katılmasının amacının
AIDS'li çocuklara destek
\ermek olduğunu söyledi.
Sık değişen
havalar
• ANKARA (ANKA) - Kış
mevsiminin yaklaşmasıyla
birlıkte toplu yerlerde sık
bukınan kişılerın, özellikle
çocukların mikroba karşı
kendilerini koruyamadıklan
bildirildı. Kulak Burun
Boğaz Uzmanı Doç.Dr.
Orhan Yılmaz. mevsim
değişikliğinin yaşandığı şu
günlerde solunum yoluyla
alınan hastalıklann arttığını
belirtti. Çocuklann
birbırleriyle yakın iletişim
kurduklan ve yakın hareket
ettiklerine işaret eden
Yılmaz, "Buda virüsün
arkadaşlanna daha çabuk
aktarılmasına neden olur"
dedı.
Kıyılarm
korunması
• TRABZON (AA) -
Türkiye'deki meviiiat
yetersizliği ve yetki
dağınıklığmın, kıyılann
korunmasını olumsuz
etkilediği bildinldi.
lÇaradenız Teknik
Üniversitesi Jeodezi ve
Fotogrametn Mühendisliği
Bölüm Başkanı Doç. Dr.
Nihat Akyol, kıyılann
korunmasıııda en önemli
etkenin kıyı kenar çizgisinin
tespitı olduğunu
vurgulayarak. "Kıyı
alanlannda mevcut
taşınmazlann çok değerli ve
kanıu yararının ön planda
tutulması gereken >erler
olması nedeniyle kıyı kenar
çizgisi ve planlamalannın
çok dikkatli yapılması
gerekir" dedi.
Katil yosun
yaklaştyor
• İZMİR (AA) - Akdeniz'de
hızla yayılan ve Doğu
Akdeniz'de 7 bin hektarlık
alanı işgal altına alan katil
yosunun Yunanistan'ın
Midilli Adası açıklannda
görülnıesinden sonra Ege
Denizi'nin kuzey
sahillerinde alarm verildiği
bildirildi. Bahkadamlar Spor
Kulübü (BSK.I Teknik
Komite Üyesi ve Türkiye
Sualtısporlan, Cankurtarma,
Sukayağı ve Paletli Yüzme
Federasyonu (TSCSPYF)
Bilim tnceleme Kurul Üyesi
Dr. Mustafa Tolay, vosunun
gemi balast suları. balık ağ
ve donanımları. çapa, zincir
ve halatlar yoluyla
Türkiye"ye ulaşabileceğini
kaydettı.
Tanıtımda hedet
• ANTALYA(AA)-
Profesyonel Otel Yöneticileri
Demeği(POYD)Başkanı
Türgen Şevki Bulut.
tanıtımda hedefin 2001
olması gerektiğini söyledi.
1999 turizm sezonunun
ardından 2000 yılının iyi
geçeceğine inanmanın zor
olduğunu belirten POYD
Başkanı Bulut, "1999 sezonu
çok dübük fiyatlarla satıldı.
2000 yılının satıştnın
> apıldığı bu dönemde
saglıklı bir fiyat
verilebileceğine
inanmıyomz" dedi.
Geçmişle gelecek arasında bağ kuran çarşı, kimliğini yitirmeye başladı
SahafLar ilıd beklîyorIstanbul Haber Servisi - Kapalıçarşı'nın
Fesçiler Kapısı ile Beyazıt Meydanı arasın-
da yer alan lstanburun eskı" kitap ahşveriş
merkezi*' Sahaflar Çarşısı, eski hareketli
günlerini özlüyor.
1970'lerden sonra dokusu hızla bozulan
çarşı, belediyenin kiralan aşırı biçimde art-
tırması; eski kitaptan anlayan, bu işe gönül
veren esnafın azalması ve işporta baskısı-
nın huzursuzluk yaratması nedeniyle kim-
liğini yitirmeye başladı.
Özellikle 1977'de belediyenin Beyazıt
Meydanı'nı işgal eden işportacılan geçici
olarak Sahaflar Çarşısı'na yerleştirmesiy-
le çarşı kültürel işlevini kaybetmeye başla-
dı. Istanbul Sahaflar Çarşısı Derneği Baş-
kanı Adü Sarmusak. eğitim sisteminin de-
ğışmesi. Beyazıttaki fakültelerin sayısının
azalmasıylaeski kitaplaraolan ilginin azal-
dığını belirtti.
Istanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağ-
lı 23. Eminönü Belediyesi'ne aıt 19 olmak
üzere toplam 42 dükkândan oluşan çarşı-
da bugiin sadece 3-4 dükkân sahaflık ya-
pıyor. Digerdükkânlarda ıse "ayakta kala-
bilme" kaygısıyla ders kitaplan, defter, ka-
lem gibi kırtasiye malzemeleri; yabancı
dergiler. güncel kitaplar ve yüziik, kolye
gibı hediyelik eşyalar satılıyor.
Sahaflık, medrese ögrencilerinin 15. ve
16. yüzyıllarda Fatih ve Beyazıt gibi büyük
camilerin etrafında kitap alım satımı yap-
maları ile birlıkte meslek haline geldi. Bas-
ralı AbduUah Yetimi de sahaflığm pın ola-
rak bilinen ilk kitapçıydı.
1894'teki tstanbul depremine kadar K.a-
palıçarşı içinde faaliyet gösteren sahaflar.
depremden sonra bugünkü yerlerine taşın-
dılar. Bilim ve kültür adamlanna. üniver-
sitelere ve kitaphklara birçok basma ve yaz-
ma kitap sağlayan sahaflar, 1950'deönem-
Eski müşterilerin fazla uğramadığı çarşıya artık sadece öğrenciler geliyor.
li biryangın geçirdi. Yangın sonrasında be-
lediye. çarşıdaki arsaları alarak sahaflan
bugünkü görünümüne kavuşturdu. Yapılan
barakalar sembolik fiyatlarla hak sahiple-
rine satılırken geri kalan dükkânlar ıse yi-
ne sembolik fiyatlara kiraya verildi. Sarmu-
sak. belediyenin. sahaflann sadece eski ki-
tap satması şartıyla dükkânları sembolik
fiyatlarla kiraya verdiğini belirterek, bu
"centilmenJikanlaşmasj"nın Bedrettin Da-
lan'ın belediye başkanlığı yaptığı dönem-
de son bulduğunu ifade ettı.
Sarmusak, Dalan döneminde belediyenin
kıra taleplerinde büyük miktarda artış ol-
duğunu ve buna bağlı olarak çarşıda kitap-
la iîgıli diğer malzemelerin de satılmaya baş-
ladığını söyledi. Sahaflığın "kitapdoktor-
luğu" olduğunu söyleyen Sarmusak, artık
kendilerıne eski kitap sağlayan kaynakla-
nndakalmadığını ifade ettı. "Eskkİenbob-
çacı-eskici denilen sahaflar vardL Mahalle
aralannda dolaşır. eski kitaplar toplayıp
çarşıya getiririerdi. O kitaplarda çarşıda açık
arttırmay la saülırdTdıve konuşan Sarmu-
sak. diğer bir eski kitap kaynaklannın da,
ölen bilim adamlan ve üniversite hocalan-
na ait kitaplann çarşıda müzayede ile satıl-
ması olduğunu belirtti.
Nihal Kitabevi. Elif Kitabevi gibi 2-3
dükkânın sadece sahaflık yaptığını vurgu-
layan Sarmusak. sahaflık mesleğinin yok ol-
ması halinde geçmişle gelecek arasındaki
bağın da kopacağına dikkat çekti. Sarmu-
sak şöyle devam etti:
"Bizi sahafyapan değerti kitaplan depo-
larda, kasalarda saklıyoruz; raflarda sergi-
lemeye kıyamıyoruz. Sadece meraklılanna,
eski kitap erbaplanna bu kitaplan verivo-
nsz. Artık araşbran, tartışan bilim adanu,
yazar ve üniversite hocalan da kalmadı."
Eskiden sadece Kuran, yazma, kullanıl-
mış. elden düşme ve diğer dini kitaplann
satıldığı çarşıya Tanzimat döneminde ba-
sılı kitap da girmeye başlıyor. 1950'lerden
sonra ise kitaplann yanı sıra defter, kalem,
turistik ve hediyelik eşyalar satılmaya baş-
lıyor ve sahaflann müşteri tipi de değişiyor.
Sarmusak, çarşıya. okullann açılmasıyla
birlikte öğrencilerin yoğun olarak geldiği-
ni, eski müşterilerin ise fazla uğramadığı-
nı söyledi.
Sahaflar Çarşı'sında kalan son bırkaç sa-
hafda, uzun siire lstanbul'a bir"kiiltür mer-
kezi" olarak hizmet veren çarşının önemli
sarsıntılar geçirdiğini ifade ederek devlet-
ten, belediyeden. kültür adamlannda ilgi bek-
ledıklenni belirtiyor.
Auûan ABniiftısunu Tüı*kiyekurtamcakANKARA (AA) - Helsinki'de
yapılacak Avrupa Birliği
ülkeleri devlet ve hükümet
başkanlan zirvesinde
Türkiyenin aday olup
olmamasına karar verecek olan
AB ülkeleri büyük bir nüfus
sorunu yaşamaya başladı.
Birleşmiş Milletler Nüfus
Fonu'nun (UNFPA) "Dünya
Nüfusunun Durunıu 1999**
raporuna göre, AB ülkelerinin
nüfusunun 1999-2025 yıllarında
7.3 milyon azalarak 374.8
milyondan 36"?.5 milyona
inmesi beklenıyor. Bu dönemde
15 AB ülkesinden 7"sinde
nüfusun azalacağının tahmin
edildiği raporda. en yüksek
düşüşün 6 milyonla Italya'da
gerçekleşeceği kaydediliyor.
Raporda. ttalya'nın nüfusunun
57.3 milyondan 51.3 milyona
düşeceği belirtilirken
Ispanya'nın nüfusunun 2.9,
Almanya'nın 2. Yunanistan'ın
0.7. Portekiz'in 0.6, Belçika'nın
0.3. Danimarka'nınkinin ise 0.1
milyon azalacağı belirtiliyor. En
yüksek artışlar ise 2.8 milyonla
Fransa, 1.3 milyonla Ingiltere,
0.7 milyonla İrlanda'da
görülecek. AB tarafından aday
ılan edilip tam üyelik
görüşmeleri yapılan veya tam
üyelik görüşmelerine
başlanması karan alınan 12
ülkeden sadece Polonya, Kıbns
Rum Kesimi ve Malta'da çok az
nüfus artışı görülecek.
Slovakya'da nüfus yerinde
sayarken 8 ülkede gerileyecek.
Bu dönemde Romanya'da nüfus
2.5, Bulgaristan'da 1.3,
Macaristan'da 1.2 milyon
azalacak. AB'ye aday 12 ülke
dahil edildiğinde AB
nüfusundaki azalış 13.9 milyonu
bulacak. Türkiye'nin nüfusu iste
Avrupa ülkelerinin tersine hızla
artıyor. Öyle kı geçen yılki
raporunda 2025 yılında Türkiye
için 85.8 milyon öngören
UNFPA. bu yıl projeksiyonunu
87.9 milyona çıkardı. 1999-
2025 döneminde nüfusu, 22.4
milyon artarak 65.5 milyondan
87.9 milyona çıkacak olan
Türkiye. AB'ye üye olursa AB
nüfusu da 8.5 milyon artacak.
TAYT^ANDU PROF. UWANNO: HER TOPLUMUN KOŞULL.4R1 AYRI
'Siyasal reform ithal edilemez'
BARIŞ DOSTER
Tayland'ın yeni anayasasını ha-
zırlayan kişiler arasında yer alan ka-
mu hukuku uzmanı Prof. Dr. Bor-
tvornsak Uwanno, Türkiye ile ülke-
si arasında önemli bazı benzerlikler
bulunmasına karşın, her toplumun
kendine özgü koşullan. tarihi ve ge-
lişim süreci olduğuna dikkat çekerek
"Bir ülkedeki siyasal model ya da re-
form, öteki ülke için ancak incelene-
bilecek bir ömek olabilirya da dene-
yinılerden ders çıkanlır. Siyasal sis-
temin, yasalann ithali ya da ihracı
söz konusu olamaz" diye konuştu.
Uvvanno, Tayland'ın Batılılaşma
sürecinin Türkiye'nin çağdaşlaşma
süreciyle yakın zamanlarda başladı-
ğını ifade etti ve Tay halkının dinsel,
kültürel ve ideolojik farklılıklarakar-
şı çok hoşgörülü olduğunu kaydet-
ti. Uvvanno. "Tay halkı Özgürlüğüne
ve banşa çok düşkündür. V Ikenıiz-
deki en koyu dikta rejimlerinde bile
toplumsal demokrasi korunmuştur.
Son 30 yıldaki hiçbir hükümet nıu-
haliflerini ve gazetecileri hapse at-
mamışOr" dedi. Ülke politikasında
Caziantep'in akciğeri
Dülük Ormanları
katlediliyor
kısır döngüırön y aşanmasından ya-
kınan ve 1932 yılından bu yana 9
darbe. 7 de darbe girişimi olduğunu
ammsatan Uvvanno. 67 yıllık parla-
mento tarihinde 6 geçici anayasa ya-
pıldığını ve şu anda 16. anayasayla
yönetildiklerini kaydettı. Uvvanno,
askeri darbelerden sonra uluslarara-
sı müdahale olmadığını, bazı darbe-
lerde 10 yıl, bazı darbelerde ise 8
ayda anayasa hazırlandığını söyledi.
Siyasette patronaj ilişkilerinin çok
güçlü olduğunu ve özellikle de hal-
kın yüzde 80"inin yaşadığı kırsalda.
yoksullann güçlü kişilere bağımlı
olduklarını vurgulayan Uvvanno.
"Kırsal kesimde oy satın almak çok
yaygın. Kentlerdeki orta sınrf \e ba-
sın ise bu yapıya ve seçilme yöntemi-
ne karşı çıkıyor, temiz yöntemlerle
seçilmiş bir pariamento istiyor" di-
ye konuştu.
Iş ve fınans dünyasındaki kirlili-
ğin ve bireysel çıkarlann kurum çı-
karlarının önüne geçmesinin sancı-
lannın da yaşandığına dikkat çeken
Uvvanno, son anayasaya dek işadam-
lannın poütikacılara verdikleri para-
sal desteğin önemsenmediğini, para-
sal destek ve rüşvetin ayırt edılme-
digini söyledi. Toplumun bilim adam-
larını siyasi açıdan tarafsız olarak
gördüğüne işaret eden Uvvanno. şöy-
le devam etti:
"1992 sonrasındatoplumun talep-
leri geliştL İstikrarstz koalisyonlar ise
sürdii. 4 yılda 4 hükümet, 7 maliye
bakanı değişti. Böylesine istikrarstz;
birortamda değil ülkenin, küçük bir
şirketin bileyönetilemeyeceği anlaşı-
tınca, yeni anayasanın hazııianması
konusundaortam hızla olgunlaşma-
y a başladı."
sağlık ve sosyal Yardım vakfı
Çalışan kadın
bıkkın veyorgun
ANKARA (ANKA) -
Çalışan kadınlar, en çok
sinirlilik, dalgınlık. gezme
ve eğlenmeye zaman ayı-
ramamaktan şıkâyet edi-
yorlar. Sağlık ve Sosyal
Yardım Vakfı, Ankara"da
kurulu bulunan bir tekstil
fabrikasında çalışan 100
işçiyi ve bir kamu kurulu-
şundaki 100 memuru kap-
sayan bir anket çalışması
yapn. Ankete katılan kadın-
ların yaş ortalaması işçi-
lerde 25.6, memurlarda ise
32.2 olarak gerçekleşirken,
incelenen işçi kadınlann
birgünlükzamanının 12.2
saatini çalışarak, 3.7 saati-
rudinlenerekve
7.5 saatini uy-
kuda geçirdik- • Ankete
leri saptandı. katllan
Ankete katılan
kadınlann ya-
kınmaları ara-
sında sinirlilik.
dalgınlık ve ge-
zip eğlenecek
zaman yokluğu
ilksıralardayer
aldı. Kadınlar.
diğer çözüm önerileri ara-
sında sıralandı.
Sağhk ve Sosyal Yar-
dım Vakfı'nın anketinin
sonuç ve öneriler bölümün-
de çalışan kadınlann eği-
tım düzeylerini yükseltecek
ulusal politikalann belir-
lenmesi gerektıği belirtil-
di. Eğitim sisteminin. ka-
dınlann sorun çözme, ken-
dine güven. sorumluluk
alabilmelerini kazandır-
maya yönelik olması ge-
rektiği ifade edildi.
Çalışan kadınların so-
runlannın azaltılması için
yapılması gerekenler şöy-
le sıralandı:
-Kadınlann
potansiyel
ekonomik
güçlerini orta-
kadınlann
yakınmalan
arasında
sinirlilik,
dalgınlık ve
gezip
eğlenecek
ya çıkaracak
ve eşitsizliği
giderecek po-
litikalargeliş-
tirilmeli ve bu
kaynağın etkin
ve verimli ola-
rak kullanıl-
ması sağlan-
"işyükününiş- zaman yokluğu mahdır.
verine olan et- \fa. sıralarda yer - '«ren
»t-
aldı.
kileri" konu-
sundaki görüş-
lerini"evdenişe
yorgun gelmek, raporihti-
yacL ise dikkatin azalma-
su işyerinde e\ deki işlerini
düşünmek. üst kademeye
yükselememek" olarak sı-
raladılar. Kadınlar, sinir-
sel rahatsızlıklar, bel ağn-
sı, romatizma. tansiyon,
ülser v e kadın hastalığı gi-
bi şikâyetlerinin karşılaş-
tıklan diğer sorunlar ara-
sında yer aldığını bildirdi-
ler. Çalışan kadınlar hem
ev hem işyerinde çalışma-
nın, işyerine olan etkisini
"evden işyerine yorgun ge^
mek" şeklinde dile getir-
diler. Çalışan kadınların
sorunlannın çözülmesi için
tercih ettikleri çözüm öne-
rıleri arasında ise 18 yılda
emekli olmak birinci sıra-
da yer alırken, işyerinden
erken çıkmak. vardiyalı ça-
lışma ve işsızlik sigortası
lık servislerin-
de. Koruyucu
Ruh Sağhğı
ile ilgili çalışmalar yapıl-
malı ve bu çalışmalarda
devamlılık saglarunalıdır.
- Özellikle işçi statüsün-
de bulunan kadınlann yo-
ğun olarak çalıştınldığı iş-
yerlerinde Aile Planlama-
sı konusunda eğitimlerin
pertyodik olarak sürdürül-
mesi sağlanmalıdır.
- işyerlerinde. çalışan-
lara, mevzuatta da yer al-
dıgı üzere sosyal danış-
manlık yapacak sosyal hiz-
met uzmanları istihdam
edilmelidir.
- Kadını çalışma yaşamı-
na katılmaktan alıkoyan en
önemli nedenlerden biri
çocuk bakımıdır. Bu so-
rumluluk sadece kadına ait
olmayıp aile içinde payla-
şılmalı ve devlet tarafın-
dan geliştirilecek politika-
larla desteklenmelidir.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
'Bayrak Göstermek!..'
BEKİRŞAHİN
GAZtANTEP - Bitki
örtüsü ve ormanlık alan
açısından son derece yok-
sul olan Gaziantep'te, yıl-
lar önce Amerikah bir
misyonerin girişimleriy-
le oluşturulan Dülük Or-
manlan'nda 25 bin ağa-
cın yeni yapılacak çevre
yolu için kesilmek isten-
mesi tepkilere neden ol-
du. Türkiye Tabiatını Ko-
ruma Derneği (TTKD)
Gaziantep Şube Başkanı
tlhan Arslanyürek. Ga-
ziantep'te "çevre cinaye-
ti işlenmek üzereolduğu-
nu" söyledi.
Gaziantep Çevre Yolu.
Dülükbaba'da 20 hektarlık
bir alanın ağaçsız kalma-
sına neden olacak. Bu alan-
da en az 25 bin ağaç bu-
lunduğu, kesilecek ağaç
sayısının 40 bine kadar çı-
kabileceği ifade edildi. TE-
MAüyeleri Dülükbaba'ya
piknik için gelenlere el ila-
nı dağıttı. Dülükbaba Or-
manlan'nın Gaziantep'in
akciğeri görevini yerine
getirdiği belirtilen el ilan-
lannda. "Soluğumuzu kes-
tirmeyeliın" denildi. Inşa-
at Mühendisleri Odasf nda
bir araya gelen sivil toplum
örgütleri de ağaçlann ke-
silmesinin önlenmesi için
imza kampany ası başlattı.
TTKD Gaziantep Şube
Başkanı llhan Arslanyü-
rek ise çevre yolununçıp-
lak araziden geçirilme şan-
sı bulunduğunu, bunun 25
bin ağacın kesilmesini de
önleyeceğini bildirdi. e-posta : tan (« prizma. net. tr
"...demokrasi, egemenliğin kime ait olduğu-
nun tespitidir; cumhuriyet, bu egemenliğin na-
sıl icra edileceğinin hukukudur. Birinde yurtta-
şın, ötekinde devletin ahlakını tarif ederiz..."
A. Taner Kışlalı
(Meraklısı bilmez mi? Ünlü Fransız bilim adamı Jo-
liot-Curie, ona Nobel kazandıran eseri 'Le Hasard
et La Necessite'de, evrende vuku bulan her ola-
yın, 'tesâdüfün vezaruret'in sonucu olduğunu yaz-
mıştır. Olacak şey mi? O sabahtan beri, A. Taner Kış-
lalı 'olayını', 'tesâdüfler' ve 'zaruretler' açısından
değenendirmeyeçabalıyorum. Sizce biranlamı ola-
bilir mi bunun?)
Evlâd-ı fâtihân' dedin mi, bir kere...
Orası Mamuşa mıydı. unutmuşum; Kosova mıy-
dı, bilemiyorum; ama Yugoslavya olduğu ke-
sin, 'federatif' ve 'özyönetim'a, o Yugoslavya!
TRT'den bir ekip Müslüman/Türk ahali arasında bir
çalışma yapmaya gitmiş: sunucu, ağaçlıklı. küçük
bir akarsuyun başında. eğilmış aptes alan, nurâni çeh-
reli imamı buluyor; ona, Türkiye'den geldiğini, onun-
la konuşmak istediğini söylüyor yaşlı imamın yaşa-
dığı heyecanı unutamam; çenesi titreye titreye, ay-
nı cümleyi, bilinmezkaç keretekrartadı: "-...birgün
geleceğinizi bilryordum... bir gün geleceğinizi
biliyordum..."
Osmanh'nın Avrupa Türkiyesi nden çekilirken.
ardındabıraktığı 'evlâd-ı fâtihân'mhayâlibudur; De-
mirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başkanı sıfatıyla,
Kosova'ya gittiğı zaman, bu hayâl o yöredeki soy-
daşları heyecana boğmuş; hele Demirel, yıllarca
önce orayı ziyaret etmiş Osmanlı Hünkân, Abdü-
laziz Han edâsıyla, onlara 'evlâd-ı fâtihân' diyeses-
lenince, hepsinin yüreği titremiştir. Bu kadarta kal-
sa iyi: Demirel, Kosova'ya giderken, diplomaside-
ki teamüle uyarak, yanında Dışişleri Bakanı nı gö-
türmemişti; ona, Genelkurmay Başkanı refakat
ediyordu; Mamuşa'daahalinin, 'en büyükasker/bi-
zim asker' diye tezâhürat yaptığı. Kıvnkoğlu Paşa!
'Tesâdüf' bu ya, aynı Kıvnkoğlu Paşa; kısa bir sü-
re sonra, aynı Cumhurbaşkanı Demirel'e bu defa
Azerbaycan'a yaptığı ziyarette de. refakat edecek-
ti: Bakû'daki ahalinin heyecanı vetezâhüratı, hiç de
Mamuşa/Kosova'daki soydaşların tezâhüratından
aşağı kalmayacaktı. Hem Balkanlarda. hem Kaf-
kaslar'daTürkiye böylelikle, 'devrede' olduğunu gös-
termiş oluyor: 'tesâdüf'e bakın ki, Türkiye Cumhu-
riyeti Cumhurbaşkanı'nın, daha önce, ziyareti sı-
rasında Genelkurmay Başkanı'nı yanında götür-
düğü. tek bir ülke vardır: Kuzey Kıbns Türk Cum-
huriyeti! O Kıbns ki, hin-i hâcette, uluslararası an-
laşmalar uyannca, müdahale edebileceğini söylemiş,
'zaruret' hâsıl olunca da etmişti. O Kıbns ki, 'tesâ-
düf, Başbakan Ecevit ve hey'eti'ne Biıieşik Ame-
rika'yı ziyareti sırasında, aynı mevzu açılınca, tek ve
kesin bir cevap alınmıştır: "...Kıbns sorunu 1974'te
bitti!" Bu 'fesâdüfler'deki bazı paralellerin Bat'lı baş-
kentlerde, Türkiye'deki kadar sevinç ve heyecanla
karşıianmadığını düşünmek, acaba yanlış mıdır?
Londra ya da VVashington DC'deki herhangi bir
'Türkiye uzmanına' göre, Ankara muhtemelen, Os-
manh'nın eskiden ya toprağı ya da nüfuz sahası
olan Balkanlarda ve Kafkaslar'da 'bayrak gös-
termiş'iu. 'Bayrak göstermek' de, ne lâf? Lisede
okuduğumuz yıllarda, (1940'lar) coğrafya atlasın-
daki haritalarda, Afrika ve Okyanusya, bütünüyle
sömürge görünürdü; Asya ise, 'kısm-ı âzamı' ile;
emperyalist güçler, oralardaki 'mevcudiyetleri'r» öte-
ki ülkelere kanıtlamak ya da onlara gözdağı vernıek
için, gerektiğinde donanmadan bir iki kruvazör ya
da muhrip seçip o sulara gönderir, 'bayrak göste-
ririerdi'; bunun adına 'gambotdiplomasisi' deniyor!
Acaba Türkiye, Kıbns'tan sonra, Kosova ve Azer-
baycan'da, Demirel ziyaretine Dışişleri Bakanı
yerine Genelkurmay Başkanı'nı katmakla, benze-
ri bir 'kuvvet gösterisi' mi yapıyor?
Yöresel' giiç mü, global
1
güç mü?
Aksi 'tesâdüf', 'askeri konularda prestij sahibi'
bir Amerikan dergisi, 'Armed Forces Journal'
ilginç biryorum yayımlamamış mı? Niye ilginç, çün-
kü Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın VVashington
seyahatinde, Türkiye'ye ekonomisi batık ülke mu-
amelesi yapıp, IMF ve Dünya Bankası nın 'insafı-
na' bırakan VVashington da, Silâhlı Kuvvetler'in
(Pentagone'un) 'değerlendirmesi' son derece baş-
kadır
"...yirmi birinci yüzyılda, Türkiye büyük bir ola-
sılıkla, 'bölgesel' bir güçten, 'global' bir güce
dönüşümün kavgasını verecek!.. Bu da giderek
artan askeri gücünden değil, ekonomik kuvve-
ti ve sınıriarını aşan etkisinden kaynaklanacak.
'Kötü Mahalle'deki son gelişmeleri izlerken, sa-
tr aralannı okuyabilen uzmanlar, bu evrimin ger-
çekleşeceğini görmekte güçlük çekmiyorlar..."
(Hürriyet, 14Ekim1999.)
Şüphesiz, 'Kötü Mahalle'rim, VVashington n gö-
zünde, 'Ortadoğu' olduğunu anladınız: 'Ortado-
ğu, Balkanlar ve Kafkasya'; tahminine gelince,
Türkiye açısından şaşırtıcı bir yanı yok; çıkmak üze-
re olduğumuz bu yüzyılın başında, Devlet-i Âliyye-i
Osmaniye, yeryüzünün altı büyük devletinden biri-
siydi, yâni 'gtoba/'di; büyük kayıplanna. uğradığı hak-
sızlıklararağmen, 'radikal' Cumhuriyet, kendine he-
def olarak 'çağdaş uygarlık düzeyi'ri\ seçmişti ki, bu-
nun Türkçesi yeniden bir 'dünya devleti olmak'X\r.
İyi de, acaba Osmanh'yı dünya devleti olmak-
tan çıkarabilmek, -kendi deyimiyle 'Asya bozkır-
lanna sürmek' için- aşağı yukan üç yüz yıl et-
mediğini koymayan Düvei-i Muazzama (yâni Ba-
tı, yâni Sistem') acaba şimdi, 'meseleyi' hangi
gözle görüyor? 'Istikrannı' şu ya da bu şekilde
bozarak, Türklerin ortalıkta dolaşıp 'bayrak gös-
termesi'ne engel olmak; onlar için, ister misiniz
'yeniden', hem de tarihi bir 'zaruret' olsun? Işte
o zaman, 'yeniden' ve çok düşünmek lâzım!
httpV/www.prizma.nettr/AILHAN
httpV/www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan
Faks/0-212/26019 88