14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet fmtivaz Sahibi: Berin Nadi Gene! Ya>ın Yönetmenı Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatöru Hikmet Çetinka\aO Yazıışlerı Müdürü tbrahim Yüdız '• Sorumlu Müdür: Fikret llkiz 0 Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen. Fikret Es«r Istıhbarat. Cengiz Yıldınm 0 Ekonomı Özlem Yu/ak • kıiltür Handan Şenköken0 Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami Karaören 0 Dûzeltme Abdullah Yazicı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgi-Belge: Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen: Mehmct Faraç Yayın Kurulu: llbao Selçuk (Başkan), Orhan Erinç. Oktay Kurtböke. Hikmet Çctinka>a, Şâkran Soner, Ergun Balcı. tbrahim Yüdız. Orhan BursaJı, Mıntafa Balbav. Hakan Kara. Ankara Temsılcisı. Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks:4195O270IzmırTemsılcısı.SerdarKızık, H ZiyaBlv. 1352 S.2'3Tel:4411220, Faks 4419117 • AdanaTemsilcisı.Çetin Yiğenoglu, inönüCd. 119 S. No:l Kat:l.Tel-363 12 11, Faks-363 12 15 Müessese Mûduru Lstün Akmen # Kooıdmator AhmrtKorulsaııtMuha- sebe Böient Yener#IJare Hüseyin Gürer • Ljieünc. Önder Çclik • Bıİgı- l$lem. Nail tnal 0 Bılgısa>ar Sıstem Mflrûvet ÇBtr«Saıış FazilctKuz» MEDVA C: • Vonetım Kuruiu Başkanı - Genei Mudur Gülbin Erduran 0 Koordınator Refaa Işatman # Genel MudurYardımcısı S » d a Çoban Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 fc ı\ıınla>an »e Basan: Yenı Gün Haber \)ansı. Basın \e Yavıncilık A $ I"üiMxığıCad .« 41 Cagaloglu 34334 Ist PK. 246 lstanbul Tel (0 212ı 512 05 05 (20 hat) haks (0 212) 513 S5 95 6OCAK1999 lmsak-5.49 Güneş: 7.22 Öğfe: 12.17 tkindi: 14.36 Akşam: 16.57 Yatsı: 18.25 www.cumhuriyet.com.tr Hastalık hastasıyız • İSTANBUL (ANKA) - rürklenn hastalık hastası olmaya meyilli olduklannı belirten Prof. Dr. Sedat Özkan. bunun nedenını rürkJenn ki2gınlıklannı, öfkelennı. kaygılannı sözlerle anlatmak yerine beden dillerinı kullanarak anlatmalanna bağladı. Çapa Tıp Fakültesi Psıkiyatn Anabılim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Ozkan.""Türkler be\inlenni ve yüreklerini kullanmadıklan ıçin hastalık hastası oluyor" dedi. Hastalık hastalığının ruhsal bir problem oldujjunu ifade eden Prof. Dr. Ozkan. tedavınin de ancak psıkıyatristler tarafından yapılabileceğini dile getırdı. RTÜK'e rekor başvuru• ANKARA (AA)- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun "178 Alo RTÜK' hattına. kuruldugundan beri en fazla şikâyetın geçen kasım ayında geldiği belırlendi Bu ay içinde hattı 2 bin 386 erkek. 1604 kadın izleyici arayarak radyo ve televizyon kanallan ıle ılgilı şikâyetlennı ılettı. Erkek izleyıcılenn çoğunluğu kapatma cezalannı eleştirirken, kadın izleyicıler ise en fazla kliplerden şikâyet ettı. Bir izleyicı A Takımı Programı 'na bir başkası ise bir yanşma programına katılmak için RTÜK.'ten yardım istedı. Yeşillerin 1999 gündemi • İZMİR(AA)-Türk yeşillerinin 1999yılında ekolojık turizm (ekofurizm) ve ekolojik tanm (ekotanm) konulannın yaygınlaşması içın kampanyalar düzenleyeceği bildirildi. Yeşiller. ekotunzm derslennin tunzm meslek liselen ıle turizm ve otelcilik yüksekokullannda okutulmasını istiyor. Bu amaçla yeşiller. Bilkent Üniversitesi'nde ekotunzm konulu toplantı düzenleyecek. Hıristiyanlar Konya'ya • KO> V A (Cumhumct) - Konya yakınlanndakı, dağdan oyularak yapılan ilk Gökyurt Gılıstra Kilisesı'nin 2 bin yılında tunst akınına uğraması beklenıyor. Konya Turizm tl Müdürü Ibrahim Tekbaş. "Hıristiyanlar. Hz Isa'nın 2 bininci doğum gününü, havarilennden St. Paul'ün ilk vaaz serdıği yerolan Gilistra'da kutlayacaklar" dedi. Atabek söyleşisi • Haber Merkezi - Yazanmız Dr. Erdal Atabek. yann İstanbul Lisesi'nde 'Aıle lçi lletışım konulu sövleşiye katılacak. Söyleşi fo.30- 12.00 saatlen arasında lisenin Ferdi Vural Gökçay Konferans Salonu'nda gerçekleştirilecek. Her dolunay zamanı Ay Tannçası Selene ile çoban Endymion'un aşkını anlatan efsane yeniden canlanıyor Bafa'da dolunay sevda demektirASIMAN ABACIOĞLU İZMİR- Ay ışığı altında Bafa Gölü, her zamankı gibi büyüleyıci. Bafa'da her dolu- nay zamanı Ay Tannçası Selene ile yoksul çoban Endymion'un aşkını anlatan efsane yeniden canlanıyor. Beşparmak Dağı'nın kuytu bir yennde çoban Endymıon. sonsuz uykusunu uyuyor olmalı. Bafa. bu halıyle kaldığı ve ay ışığı gölü böyle aydınlattığı sürece. efsane de aşkı anlatmaya devam edecek. Mitolojik söylenceler içinde "aşkadair" olanlan için dünya üzerinde en uygun yer- lerden biri Bafa olmalı. Derler ki, genç ve yakışıklı çoban Endymion'a gönül veren Ay Tannçası Selene. yalnızca o uyurken yanı- na gelir ve onunla birlikte olurdu. Geceyi bir düş gibi anımsayan Endymion. sevgili- siyle daha fazla birlikte olabılmek için Tan- nlar Tannsı Zeus'tan sonsuz uykuya dalma- yı diledı. O günden beridir Latmos Da- ğı'nda bir mağarada uyuyan Endymion, "aşkuı olanaksızhğı yenen gücünün" sım- gesine dönüştü. Eski zamanlarda Bafa'da ya- şayanlar, dolunay çıktığmda Selene ile Endy- mion'un kavuştuklanna inandılar. Dolu- nay, bugün de geceleyın gölü gümüş bir tepsiye dönüştürdüğünde, duyulan ses dal- galann kıyıya vuruşu mu, yoksa Selene'nin fısıltılan mı, anlamanın olanağı yok. Bazı mitologlar Selene'nin Artemis'ten başkası olmadığını söylerler. Endymion'un uyuduğu mağara. Latmos, günümüzdeki adıyla Beşparmak Dağı"nda bir yerlerde. Da- ğın kayalıklan arasına gizlenmiş yüzlerce mağaranın. söylencelerden de eski zaman- lann izlerinı sakladığı söyleniyor. Beşpar- mak Dağı'nın eteklerinde kurulu Herakle- ia kentinin, yüksek bir tepesine yerleştıril- mış görkemli Artemis Tapınağı'nın kalın- tılan ise tannlann yüceliğini vurgulamak istercesine Bafa Gölü'nün doğal güzelliği- ne sırtmı dönmüş. Tapınağın, neredeyse kalıntılan kadar yaşlı bekçisi. 60 yıldır ay- nı tepede. alüvyonlann doldurduğu yama- cı ve ötesindeki Bafa'yı gözlüyor. "Eşyok, çocuk yok" diyor. Sanki Selene ile Endy- mion'un aksine, 60 yıldır burada bu tepe- de kavuşamadıgi bir sevgilinin özlemini çekıyor gibi. Latmos Dağı'nınmağaralann- da çile dolduran keşişlere benziyor. Endy- mion, u> uduğu mağarada hâlâ genç ve gü- zel ama o. **80"in üstünde", kendisi de bil- miyoryaşım. Değişen Kapıkın Herakleıa'nın kalıntılan. bugün Kapıkı- n Köyü ile ıç içe geçmiş. Kapıkın köylü- leri, "taştarHT tarihi eser oldugunu anlayın- caya kadar kahntılardan yararianarak epey- ce ev yapmışlar. Bu yüzden antik kent sur- lan nerede başlıyor. Bizans yapısi manas- tırlar ve Kapıkın köyünün evleri nerede bi- tiyor belli değıl. Şimdi geçimlerini zeytin- cilik ve hayvancılığm yanı sıra büyük öl- çüde turizme bağlamış olan çevre köylüle- ri. belli ki tarihi eserlerin turizm gelin açı- sından önemini biliyorlar. Soran olursa her taşın öyküsünü ayaküstü anlanveriyorlar. Da- ha dağda henüz tunstlerce keşfedilmemiş yüzlerce magaradan söz ediyoriar. Çoluk ço- cuklanna "koruma altmdakj" Bafa çevre- sine ev yapamamaktan yakınsalar da ''uy- gun fiyata" ev ve arazi pazarlamayı da ih- mal etmiyorlar. Söylediklerine göre Bafa çevresinde arazi alanlann sayısı az değil. Köylülerin eskiden en önemli geçim kay- nağı olan balık tükenınce, bir zamanlar "can pahasına^ yapılan balıkçılık. **yor- gangittika>gabitti" misali sonaermiş. Ba- lıkçı teknelen hâlâ gölün kıyısında bağlı sa- lınıyorlar. Gölün güneş altındaki puslu gö- rüntüsüyle de gerçekten uyumlu bir man- zara oluşturuyorlar. ancak artık sadece "ge- zinti teknesi'' olarak kullanılıyorlar. Bafa'yı ilk keşfeden Almanlar, hâlâ yö- renin en vefalı ziyaretçileri. Yaz kış deme- den doğayla iç içe "sakm" bir tatil için Ba- fa'yı tercih ediyoriar. Kalabalık gruplarha- linde, gürültücü çocuklanyla Türk ziyaret- çilergeldiğinde sessizlik bozulsa da geri ka- lan zamanlarda, geceleri ay ışığıyla yıka- nan, sabahlan ise puslu bir parlaklığa bü- rünen "Ay Tannçası Selene'nin aynası" Bafa'nm tadını sonuna kadar çıkanyorlar. Tapınağın, neredeyse kalıntılan kadar yaşlı bekçisi, 60 yıldır aynı tepede, alüvyonlann doldurduğu yamacı ve ötesindeki Bafa'yı gözlüyor. "Eş yok, çocuk yok" diyor. Sanki Selene ile Endymion'un aksine, 60 yıldır burada, bu tepede kavuşamadiğı bir sevgilinin özlemini çekiyor gibi. Araşttnaaiara göre. (Ubıya katha aöfcsunun yilale 18'inin,«riselüerinse > üzde 6'sının migTEJli var. En şiddetti migren agnlanna 3Ü'lu ve 401ı y-aşîarda rasrlanr>or, çocukJarda da göriilebûi>«r. KADIKÖY BELEDİYESİ VE YEDtTEPE HASTANESt^NtN PANELt 829 ldşiAIDS'in pençesindeİstanbul Haber Senisi - tstanbul Özel Yeditepe Hastanesi Başhekim Yardımcısı Op. Dr. Murat Özdemir. Türkıye'de resmi verilere göre. AIDS'li 829 hasta bulunduğunu söyledi. Ger- çek sayının bunun çok üzerinde oldu- |unun tahmın edıldıginı vurgulayan Özdemir, "Bugerçeklerdoğrultusun- da gençlerin bilinçlendirilmesi ve ko- runma >oUannın öğretilmesi için çalış- malar sürdürülüyor" dedi. Kadıköy Beledıyesi. İstanbul Özel Yeditepe Hastanesi ve AIDS Savaşım Derneğı ta- rafından "GençlikAIDS'i tanıyacak, kökflnü kazıya- cak" sloganıyla ortaklaşa düzenlenen panel, Cadde- bostan Kültür \e Sanat Merkezi'nde yapıldı. Dr. Murat Özdemir, AIDS hastalannın yüzde 50'den faz- lasını, 10 ıle 24 yaş grubündakı ener- jık, ama AIDS konusunda yetennce bilgılendıriJmediğı ıçin savunmasız kalan çocuk ve gençlenn oluşturduğu- nu söyledi. AIDS Savaşım Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Şükran Şimşek ise HIV virüsü taşıyan her insanın AIDS'li demek olmadığını vurgula- yarak bu insanlann bağışıkhk siste- mine bağlı olarak lOyada 12 sene ka- dar yaşamını saglıklı bir şekilde sür- dürebıleceğini söyledi. AIDS'in vajinal sıvı. HIV virüsü ta- şıyan kişilerin açık yaralan. kan nak- li. anneden bebeğe süt emzirme sıra- sında. iğne paylaşımı ve cinsel ilişki yoluyla bulaştığını belırten Prof. Dr. Sükran Şimşek, birkişinin tedavi mas- rafının yıllık 25 bin dolan bulduguna dikkat çekti. Şimşek şöyle devam et- ti: KJzmanlar, AIDS hastalanrun yüzde 50'den fazlasını, 10 ile 24 yaş grubundaki enerjik, ama AIDS konusunda yetennce bilgilendirilmediği için savunmasız kalan çocuk ve gençlerin oluşturdugunu ifade ediyoriar. "Riskli davranjştan sonra insanlar 15 gün ya da 2 ay içinde testkr >apn- nyorlar. Ama bir insanın \\nss, alıp al- madığL, ancak 3 ay içerisinde belli olu- yor. Yapılan testlerden sonra, testierin hatalı çıkma otasılığına karşı doğrula- ma lestleri de muttakayapılmah. Bu yüz- den insanlar test öncesi ve test sonrası muüaka bu konuda ilgili yeıiere da- tuşmalı." AIDS Savaşım Derneği üyesi Dr. Erhan Çetin de tokalaşmayla, öpüş- mekle. tükürûkle, aynı bardaktan su iç- mekle, aynı tuvaleti kullanmakla ve si\Tİsinek sokmasıyla vırüsün bulaş- madığını. ancak ateşli öpüşme sıra- sında dişetlerinde kanama olasılığı ne- deniyle bulaşma riski bulunduğunu söyledi Uyuşturucu paneli Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillen- dinne Kurumu Gençlik Komitesi'nin düzenledıği "Uyuşturucu ve Gençük" konulu panel Fener- bahçe Lisesi'nde yapıldı. tstanbul Narkotık Şube Müdürlüğü Komisen Meh- met AliAyduih, Türkiye'nin, uyuşturucu trafiğinın tam ortasmda yer aldığını belir- terek bu durumdan en çok İs- tanbul "daki okullannetkılendığini söy- ledi. Özellıkle Doğu ve Uzakdoğu ülke- lerinin ekonomilerinin uyuşturucuya dayandığına dikkati çeken Aydınlı. "Türkiyebu uyuşturucutrafiğinin tam ortasında" dedi. Aydınlı, 1998 yılın- da 1000 uyuşturucu bağımlısı üzerin- de yaptıklan bir araştırmada, bağım- lılann yüzde 28'inin 16-25 yaş aıasm- da oldugunu vurguiadı. Medyayla ilgili tüm dokümanlar web sayfasında TGS İnternet'e girdiİstanbulHaberServisi -Tür- kiye Gazetecıler Sendikası (TGS)üyelerine vetüm gaze- tecilere Internetle ulaşmak amacıyla web sayfası açtı. TGS'den yapılan açıkJama- ya göre. "http:// www. tgso)rg.tr'' adresiyle ulaşıla- bılecek web sayfasının "Gün- cel" bölümünde, TGS'nin SÎP: tlaçtapatent, utanç anlaşması tstanbul Haber Servisi - Yılbaşında yürürlüğe giren ilaçta patent uygulaması- mn ilaç fryatlannı arttıraca- ğı vurgulandı. Sosyalist Iktidar Parti- si'nce (SfP) yapılan yazılı açıkiamada. ilaçta patent uygulamasının bir "utanç" anlaşması olduğu ve bir an önce iptal edilmesi gerek- tiğini vurguladı. Türkiye halkının sağhğının kâr hır- sma kurban edildıği belir- tilen açtkiamada, ıîaçta pa- tent uygulamasmm geçer- siz olduğu savunuldu. Sa|- lık hİ2inetlerininparasız ol- ması gerektiği vurgulanan SİP açıklamasında, uygu- lamanın getireceği sonuçlar özetle şöyle sıralandı: -licuzüaçbulunamaya- cak. - Ithal ilaçlann oranıhız- laartacak. - Ülkemiz sınırian için- deki ilaç ürerimi hızla a»- lacak. -Var olantekelciyapı da- ha da hizlı gelişecek. - Kamu kuruluşlannm ucuzilaa tercihetmeotana- ğı ortadan kalkacak. - Halkımızın ilaç ihtiya- cınm karşılanması tama- men ilaç tekellerinin insa- fina terkedilecek. e-posta : tan (« prizma. net. tr açıklamalanna yer verilıyor. Bu bölümde. medyaya gi- ren kara parava gösterilen tep- kiler ile basın meslek örgüt- lerinin ortak deklarasyonu da yer alıyor. Sayfanm "Belge- ler" bölümünde basınla ilgili yasa metinleri. TGS tüzüğü ve teşmil karan yer alırken "Araştrma-Rapor" bölümün- de ise TGS'nin RTÜK rapo- ru, gazeteci kımliği, medya- daki vahşi kapıtalist uygula- malar, basın özgürlüğünün önündeki engeller, promos- yon ve tirajlan ile basın mes- lek ilkeleri başlığı altında Ba- sın tlan Kurumu'nun, Ulusla- rarası GazetecilerFederasyo- nu'nun (FIJ). Ekonomi Muha- birleri Demeği'nin yayımla- dıkları meslek ilkeleri ile TGC'nin "Türkiye Gazeteci- leri Hak veSorumlulukBOdir- gesi''nin tam metni sunuluyor. TGS, web sayfasını daha da zengınleştirerek medya dünyasındaki her türlü geliş- menin duyurulacağı elektro- nik gazeteye dönüştürmeyı hedeflıyor. Newsweek'te yer alan habere göre 21 farklı ağn çeşidi saptandı Mîgrenin sırm çözülüyor Dış Haberier Servisi -Çağın hastalık- lanndan mıgren ABD'de yayımlanan Newsweek dergısının son sayısına ka- pak oldu. Dergide "Migrene karşı ye- nisavaş" başlığıyla yayımlanan araştır- ma-habetde, migrenın nedenleri ve mig- renle mücaledele vanlan nokta ince- lendi. Doktorlar için yıllar boyu sırn- nı konıyan migrenin kimlerde çıktığı ve semptomlan artık bilinıyor. Son yapılan araştırmalara göre, dün- ya kadın nüfusunun yüzde 18'inin, er- keklerinse yüzde 6'sının mıgreni var. En şiddetii mıgren ağnlanna 30'lu ve 4O'lı yaşlarda rastlansa da inanılanın aksine mıgren çocuklarda da başgösterebiliyor. Kadınlarda en çok adet dönemlenn- deki hormon degişıklikleri nedeniyle ya- şanıyor. Çocuklardaysa çoğu kez yetiş- kinlere göre daha kısa sürdügü, bazı durumlarda yanm saatı aşmadığı belir- tiliyor. Yetişkinler yanm baş ağnsı çe- kerken çocuklar ağnyı başiannın ön kısmında hıssediyorlar. Çocuklardaki migren çoğu kez teş- his edılemiyor. Hastalığın göstergele- ri çocuklann ışığa ya da sese duyarlı ol- malan ve mide sorunlan. Bugün ülkemiz de dahil olmak üze- re dünyanın pek çok ülkesınde ağn mer- kezlen bulunuyor. Dünyanın ilk baş ağnsı merkezlerin- den olan Chicago'daki Diamond Baş Ağnsı Kliniği'nin kurucusu Dr. Sey- mour Dtamond'a göre, büyük olasılık- la modem tıbbın en az anladığı. en faz- la yanlış teşhis koyduğu ve en kötü te- davi ettiği hasta grubu migrenliler. Migren sadece bir baş ağnsı değil. Hastalık sırasmda mide bulanhsıyla ışı- ğa ve sese duyarlılık da oluşuyor. ABD'de sayılannın 25 milyon ol- dugu tahmin edılen mıgren hastala- nnın yansına yakını migrenleri ol- dugunu bilmıyorlar. ABD'de etkinlik gösteren Ulusal Baş Ağnsı Vakfı. nedenleri gerginlikten tü- möre uzanan 21 farklı ağn çeşidi sap- tadı. Migren, geleneksel olarak damar ağnsı olarak tanımlandı. Beyin çevre- sindeki kan damarlan açılarak komşu sinirlere baskı yapıyor. Kafein bağım- lısı kışilerde. birdenbire kahvenin ke- silmesi de benzer bir etkiye yol açıyor. Migren hastalannın yaklaşık yüzde 15'inde hastalık öncesinde gözlerin önünde ışık çakması ya da kör nokta- lar oluşması ve görsel bozuklukların yanı sırahalsızlık gibi rahatsızlıklarda yaşanıyor. Çoğu hasta başağnsınm başlaması- nın nedenini yorgunluk, uykusuzluk ya da bırkaç kadeh şaraba bağlıyor. Araş- tırmacılar ise gerçek nedenı tam olarak tanımlayamasalar da migrenın nedeni- nin bunlar olmadığını söylüyorlar. SÖYLEŞİ ATTİLA İLHAN Ankara, 'Elini Uzatmıştı', Ama... r^ürsüdeki elmacık kemikleri Kalmuk, sakalı Hıris- ı\tiyan, o ufak tefek adam, elbette Vladimir ||- yiç'den başkası değıldi; III. Enternasyonal'ın 3. Kongresi'nde (13 Haziran 1922) konuşuyordu; "- ...Yeryüzü nüfusunun ezici bir çoğunluğunu oluş- turan, sömürge ve yansömürge ülkelerin siyasi hayata uyanıştan, XX. yy'ın başında gerçekleş- miştir; özellikle bu uyanış, Rusya. Türkiye, Iran ve Çin'deki devrimlerle olmuştur. Ingilizler daha büyük birteröre grttikçe, bu ülkelerde ihtilâl bü- yümektedir." (Zekı Sanhan / Kurtuluş Savaşı Gün- lüğü, III. s. 550. Oğretmen yayınlan, 1986) Dikkati hemen, Lenin'in birbiri ardına sıraladığı ül- ke adlan çekiyor: Rusya, Türkiye, Iran ve Çin, yâ- ni Avrasya fTuran)! Aynı Haziran ayı içinde, şöyle olay- lar da yaşanıyordu: "...Sovyet Rusya'dan gönderilen önemli miktar- da savaş malzemesi, Bahr-i Cedrt vapuruyfa tne- bolu'ya geldi; Yunanlılann bir baskınından çeki- nildiği için mahallelere ve yakın köylere haber salındı; herkes kıyıya koştu, sandıklar, denkler el- den ete, omuzdan omuza uçurukJu. Gümrük, ban- ka, telgrafhane ve diğertaş mağazalann arkası- na istif edilerek, üstieri muşambalarta ortüldü. Yu- nan savaş gemileri, 5/6 ve 8/9 geceleri yapılan bo- şaltmadan sonra 9 Haziran'da Inebolu'ya gele- rek cephanelerin kendilerine teslimini isteyecek, hafk vermeyince de kasabayı bombalayacaktır. Halk cephaneleri daha içerilere taşıyacaktır..." {Aynı eser, s. 536) O günlerde, Ankara'da bulunan bir ABD'Iİ diplo- mata, Mr. Mc DovveH'e Türkiye Büyük Millet Mec- lisi Hükümeti'nin "ABD ile ilişkilerin iadesini iste- diği" bıldırilmışti; Laurence Evans, arkasını şöyle ge- tiriyor "...kalmakta olduğu Samsun'dan döndüğünde Mc Dovvell, Ankara Hükümeti'nin isteği hakkın- da bilgi veren bir memorandum gönderdi (...) An- kara'nın Anadolu'nun gelişmesi için Amerikan sermayesine çok istekli oldugunu ve bu nokta- nın hükümetin birçok ilgililerince ileriye sürüldü- ğünü anlatyordu...'' ('Türkiye'nin Paylaşılması', s. 330. Milliyet yayınlan. 1972) Dahası da var, ABD'nin o sırada Dersaadet'deki Büyükelçisi Amiral Bristol, aynı Haziran ayı içinde, Washington'a telgraf üstune telgraf çekiyor, "..ABD'nin, milliyetçi hükümeti dolaylı olarak ta- nımış olma durumuna düşmek korkusuyla takın- dığı, uzak durma tutumunu sürdürmekle, ekono- mikfırsat kapılannı açıktutamayacağını"; bunun için de "bir yüksek kurulun Ankara'ya gönderil- mesi gerektiğini" bildiriyordu. (Aynı eser, s. 330/331) Aklın yolu bir' denirse de... Şimdi ister misiniz, işin biraz da perde arkasını, - hem de lâfla değil, belgelerle- kurcalayalım? O Haziran ki, bir taraftan Yozgat'takı Çapanoğlu isyanı'nın 'Çerkes' Ethem Bey ve Kuva-yı Seyyâ- re tarafından, acımasızca bastırıldığı; fakat bu defa, Koçgiri İsyanı'nın başladığını; Yunan Kralı Kons- tantin'in, aîay-ı vâiâ i!e Pire'den uğurlanarak, Izmır'e geldiğini görmüştür; bir taraftan da, ünlü silah firma- sı Winchester Repeating Arms Company'nin Dış Satışlar Müdürü Mr. H.F. Beebe'nın, VVashington'da- ki temsilcisine, aşağıdakı mektubu yazdığına, tanık oluyordu. Varan 1/. "Sn. Frank S. Bright, Londra ve Pariste büroian oidugunu bildiren, New York'lu Mr. W. Scot Boody, Türk Hükümeti'ne satmak için, bir mik- tar askeri tüfek ve fişeğin piyasa fryatlannı sor- maktadır. Yeni Türk Hükümeti'nin en önde gelen kişilerinden Edam bey'in (Ethem mi acaba?) ken- disinden bu fiyatlan istediğini yazmaktadır..." "...bu soruşturmaya ilişkin görüşmeleri baş- latmadan önce, hükümetimizin bu konudaki tu- tumunun ne oldugunu öğrenmek istiyoruz. So- runu Dışişleri Bakanlığı'na açıp sonuçlan hemen telgrafla bildirebilirseniz mimnet duyanz..." "...konuyu kime açacağınızı, bütünüyle, sizin tak- dirinize bırakıyoruz; ancak söz konusu sipariş 300.000 tüfek ve 600.000.000 fişek için olduğun- dan, bizzat Dışişleri Bakanı Hughes'in kişisel il- gisine sunulacak önemde bulunduğunu sanıyo- ruz..." "...anladığımız kadarıyla, bu konuda başka ya- pımcılara başvurulmamıştır. Bu yüzden telgrafla cevabınızı yollarken, konudan hiç söz etmeme- nizi, yalnızca soruşturmanızın sonucunu bildir- mekle yetinmenizi saiık veririz. En derin saygıla- nmızla/Winchester Repeating Arms, C. Dış Sa- tışlar Müdürü, H.F. Beebe..." (Sander/Fişek, Türk/ABD Silah Ticaretinin İlk Yüzyılı, s. 194. Çağdaş Yayınlan, 1977) Varan 2/ "Sn. Charies Evan Hughes / Dışişleri Bakanı /1 Haziran 1921/ Efendim, Paris'deki bir dostumdan aldığım mektupta, Türk Hüküme- ti'nin satın alacağı 7.9 mm çapında 1909 model 300.000 adet MavzerTüfeği ve bunlarm 600.000.000 adet Mavzer fişeği için, en uygun ABD gönder- me limanının f.o.b. fryat ve teklrfleri istenmekte- dir..." "...Bu tüfek ve cephanenin stokta bulunabile- ceği olasılığını gözeterek, konuyu bazı yapımcı- larla görüşmüş, Springfiekl ve Philadelpia'daki Fe- deral Silâhlıklar'a da birer yazı göndermiştim. (Buraya dikkat!) Ancak bu konuda daha ileriye git- meden Amerika Birieşik Devletleri Hükümeti'nin, buna ilkece karşı olup olmadığını öğrenmek is- tiyorum. Görüşmeleri sürdürmenin uygun olup ol- madığını bir an önce bildirmenizricasıyia,saygı- lanmı sunanm.. / W. Scott/ Boody..." (Aynı eser, s. 196) Washington, o eli sıkmış mıdır? Yaklaşık yirmi yıl önce, konuyu tartışırken şöyle de- miştim:"...!ki mektup birbiriyle mükemmel çakı- şıyor, Ankara'n/n 'müstevli' ile savaşabilmek için si- lâh almak istediği, bunun için de Amerika Birieşik Devletleri'ncfen bazı silâh firmalanna, başvurduğu açık; açık olan bir şey daha var, o da şu: Amerikan silâh fabrikatörleri, siparişleh uygulamaya geçmeden önce Dışişleri Bakanlığı'na başvunjp onay istiyor- lar, başka deyışle, eğer, Birieşik Amerika'nın siya- sal çıkarlan ve politıkası bu satışlan uygun gömnez- se, siparişi veren hava alıyor.." "Peki, özgüriüğü ve bağımsızlığı için savaşan, Wil- son llkeleri'ne göre, kendi kaderini kendisi belirle- mekistiyen Ankara Hükümeti'n/ns/pariş/hang/afe- bete uğramıştır? Dışişleri Bakanlığı sorulara ne ce- vap vermiştir?Nasılama, hafiye filmigibi meraklı de- ğil mi?" (Dünya, 23 Aralık 1977) Yâni Avrupa emperyalizmine karşı, Ankara; elini Sovyetler'e uzattığı gibi, ABD'ne de uzatmıştı. Ne dersiniz, sizce VVashington bu eli sıkmış mıdır? http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://wvm.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlrn
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear