25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5OCAK1999SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Murat Morova Urart'taki sergisinde gelenek ve günümüz arasındaki ilişkileri gündeme getiriyor Sanatta mikro-politika ııasıl yapdır? ALİAKAY Urart Sanat Galensi'nde 17 Aralık-30 Ocak 1999 tarihleri arasında açtıgı sergisinde Murat Morova, gelenek ve günümüz arasındaki ilişkılen yeniden gündeme getiriyor. Daha önceki sergilennde de ol- duğu gibi bu sergisinde de geleneksel heterodoks ts- lam biçımlerini günümüz ikonografısinin içinde ele alıyor. Şii inançlarına göre on iki imam. "isnaaşeriye" için- den (Peygamberin vedâ haccmdan dönerken Gâdiru- hum denılen yerde Hz. AB"yi kendısine vasi ve hali- fe tayin etmiş ve on iki imamın bulunacağını ve hat- ta sonuncusunun isminin de Mehmed-d Mehdi ola- cağını açıklamışrır; kendisinden sonra gelenler ise bir sonraki imamı bildirecektir) gelerek Mehdi'nin kıya- met sırasında yeniden ortaya çıkacağı kanısı ve inan- ca göre ahir zamanda zuhur ederek insanlan tarik-i Hak'ka sevk edeceği rivayetı yaygındır. Mehdi'nin ye- raltı odasına girip bir daha çıkinadıgı nvayeti Murat Morova'nın çalışmalanna da yansımaktadır. Kullan- dığı teknığin modernlıği ıçınde. sanatçının atölyesi de bir büyücü odasını andırmaktadır sankı Dınden çok büyününkı bu tip çalışmadır. Marcel Mauss'un vurguladıgı gibi dının kamusal alana aıt olup kolek- tif bir çalışmayı gerektirmesı, büyünün ıse daha ka- ranlık ve gizli bir çalışmayı gerektiımesı şeklinde düşünüldügünde. Morova dinı bir atmosferi bir bü- yücü gizinde gerçekleştırmektedir dıyebılinz. 'Gelenek ve şimdiki zamaıT üişkisi Murat Morova, on iki kez kendı fotoğrafinı çoğal- tarak ve üzenne de altm varakla yazdıği yazının fi- gürleriyle, gelenek ile şimdiki zaman arasında bir ilişki kurmaktadır. Kaybolanın gen gelmesi ve meh- dici bir devrimcilik anlayışı Walter Benjamin'in de ilgisini çeken bir konu olmuştur. Bir yanda geçmiş zaman içindeki gelenege duyulan nostalji, diğeryan- dan ise bu nostaljinin imkânsızhğı olarak ortaya çı- kan modernlik. Modernlik \ e Pop Art birlikte pop ça- ğınm çağnsmda bulunmakta, suretleri çoğaltmakta ve de yersizyurtsuzlaştırmaktadır. Kaybolan yüzler, Morova'da "siyasi kaybolanlan" anıştırmaktadır. Fransız sanatçı C. Boltanski'nın yüz- lere ve yüzlerin silinmesine olan ilgısı ne kadar po- litik bir anlam taşıyorsa Murat Morova'nın çogaltıl- mış yüzleri de politiktir: Burada. bir çeşit mikro-po- litikanın devrimcilıği ile karşı karşıya gelmekteyız. Mesyanik bir Marksizm teması ıçınden Frankfurt ekolünün "sapkm" fıgürii Benjamin. Morova"nm siyasiliği ile kaynaşmakta: gelenek bir yandan ele alınmakta, diğer yandan ıse içınden mayınlanmakta- dır: kimliksizleştirilmektedır. Bu. sanatsal açıdan da bir yeniliktir: çünkü şimdi- ye kadar biçimsel düzeyde Türk resminde ele alınan geleneksel figürler, graflar, harfler; burada, Murat Morova tarafından sembolik ve kavTamsal düzeyde ele alınmaktadır. Biçiminin tekran içerik ile çelişki- yı aıttırmakta ve biçim ve ka\Tam arasındaki ilişki sanatçının sezgiselliği ile aşılmakta. bir iç anlama doğru gitmektedir. Bu anlam artık aşkınhgın ıçkin ola- rak ele alındığını hatırlatır bizlere. Öyle ki. cam üze- nne yazdıgı günlükler ters çevrildiğinde okunamaz hale gelirken Murat Morova hüzün ile kişisellik ara- sındaki tekabüliyetsizligi göstermek istemektedir. Herkesin tecrûbesi kendine Herkesin hüznü, çılesi kendisine aittir. Burada Mo- rova. Okhamlı Wnhdm"in nominalist düşüncesme yak- laşmaktadır. Buna göre her tecrübe tekildir; herkesin- ki kendisine aittir. Kavram olarak genelleştirilemez; genelleştirilse bile çile ıte çile kavramı arasındaki ilişki, ancak tekil bir ilişki olabilmektedir. Adlandı- nldıkça bir kişinin tecrübesine ait olarak kalır. Bu da sanatsal açıdan dışandan bakanın gözünü eserin içi- ne çekmektedır. Göz artık yeniden yazar, eseri kim- liksızleştirir; dığer farklı gözleri eserin sahibinin tec- rübelerinin dışına dogru çağınr. Eseri özerkJeştirir, serbestleştirir ve anonimleştirir. Sanatçı, sanki bu ne- denle, kendi teknigini bir kez daha esere kazımakta- dır. Kaygan tuval yüzü, belki de, bu nedenden dola- yı polıvinel akrilik ile bezenmiştir. Kayganlaştınryü- zeyi.akışkanlaştınrvedokunmahissini uyandınr: Te- mas. Eser ile temas, bu anlamda fıziki bir temas ha- line dönüşmektedir. Bir çeşit beden gibi ele almır tu- val. Dillendirilir. 'EDeme dürtnsü' Temas ile beden dili dışandan bakana "efleme" dürtüsünü kışkırtır. Ehl-i Beyt: Ortak ev içinde yaşa- ma: Oikos, ekonomi çok çeşitliliği içine çağirmak- tadır. Özellikle Kuzey Afnka'da Fatma'nın eli ola- rak bilinen bu el figürii mısafirperverligi, ötekini kendi mekânına çagırmayı anlamlandınr. Kapının açılması ve farklann aynşık bir şekilde içende bann- masıdır bu. Tuvallerin birçogunda karşı karşıya gel- diğimiz bu el figürü de, yine, geleneksel anlamı gü- nümüze dogru taşımaktadır. Çagnlanlar etnik, dini, siyasi farklılıklara yapılan bir göndermedir: Çok kül- türlülüktür, toleranstır. Beyt aynı zamanda Divan şiirinde aynı vezinle ya- zılmış olan anlamına gelmektedir; iki dizeden oluşma ve bırleşmedir. Bu anlamda da beyit "mana" denilen insanla görüşmek üzere kapısmdan girilen evdır. Bu- dur, eski Yunancadakı ekonomıyi hatırlatan kısmı: Ev düzeninın kamusal mekâna taşınmasmm pratiğidır. Bu açılardan bakıldığında. Murat Morova'nın tuval- leri bir çeşit mikro-politikanın öğelerini sunmaktadır bizlere. Siyasilertarafından yapılmayan, ama kavram- salın pratiğe çevrildiğinde; bir şekilde. dil siyasi bir di- le dönüşür. Gösterenin gösterileni günümüze dogru ta- şmır ve göstergeler farklı bir şekilde okunmaya baş- lanır. Şiirin siyaseti gırer artık devreye. Bu da sanat- çının sezgiselliği ile ortaya dökülmekte, büklüm bük- lüm kıvnlmaktadır. Mikro-politika genelleşenı tikel- leştirir; bu ikisi de tekilleşir. Makro ve mikro kutup- lar birlikte okunmaya başlanır. Bu da sanarın mikro- politikası sayesinde gerçekleştirilmektedir. Stockholm Sinematek'i Catherine Deneuve'un 35. Sanat Ydını kutiuyor. Ünlü oyuncu, kendini deneyecek yeni yönetmenler anyor. CatherineDeneuve anmutyısünlüniyor GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Stockholm Sınematek'i aralık ve ocak ayında Catherine Deneuve'un 35. sanat yilım kutluyor. Adı "zarif sözcü- gü yerine kuilanilır hafe gdfniş olan bu sanat: çının çok sayıda filmi bu vesileyle hayranlanna gösterilıyor Venedik Film Festıvali'nde en yeni filmi olan ve yönetmenliğini NicoleGarcia'ntn yap- tığı "Place Vendome"yi tanıtmak üzere bulunurken sa- nat y ılının "Kuzey'in Venedik'i" Stockholm'de kutlana- cak olduğunu ögrenen Catherine Deneu%e hem sevindi hem de gelemeyeceğı için üzüldü. Gelemeyecektı, çünkü 35 yıl önce Jacques Demy \e Michel Legrand'ın müzikali "Cher- bourg ŞemsiyelerTyle sinemaseverlenn kalbıne dans edip şarkı söyleyerek yerleşmesinden bu yana yılda üç-dört film- de oynamayı sürdürdüğü ıçin vakti yoktu. Aynca. bu hızını kesmeye nıyeti de yok. - Sınemada hep aramaktayım. diyor. 35 yıldırbu merakım- da degişen hıçbır şey olmadı Hep lyıyı. yeniyi arıyorum. Onu yakından tanıyanlar buna. "Her yeni fîlmine, daha önce hiç film çevirmemiş gibi başlar" dı>e ekliyorlar Be- yazperdedeki *hafifsoğukvegizeınli~ ımajının özel ha- ı yatında olmadığını. ancak zariflığmi her iki alanda da \ korudugunu söylüvorlar. 'Gündüz GüzeiT deneyimi - Belki de benım bu yönümü en ıvi yansıtan fil- mim Luis BumıeTın filmi "Gündüz GüzelTdir (Belle de jour). dıyor. Bunuel de. ben de bu ıkı ay- n kişiligimden çok yararlandık o filmde. Buna di- lerseniz korunma bölgesi de diyebılırsiniz. Yaşa- dıkca bu yönüm hiç degışmedi. Bilerek edindı- gim bir tavır. tipoloji değil tçimdeki farklı kişi- len yalnızca bir arada tutmaktır bu. Öyle sanıntn, çevTemdekılerbuyanımı kabul ediyorlar. Doğamın bir parçası çünkü. Beni az tanıyanlar "soğukhık" diye yorumlayabilirler. zamanla onlar da anlarlar bu görüntünün benım doöama ait olduğunu. "Gündüz Güzeli"nde Pansin üst tabakasında lüksbir hayatı olan genç ve güzel bir kadının. çe- şitli psikolojik nedenlerle öğleden sonralan saat ikiy- le beş arası bir rande\uevinde çalışmasını canlan- dırmıştı. Şimdi bütün dünya Clinton skandalını ko- nuşurken, onun aklına bu filmi geliyor ve hayretini gizleyemiyor. - Nasıl olur da bir insanın bırisiyle bir ılişkısi olup olma- dığı böylesıne incelenebılir?! ABD'de bir insanın herhangi bir çeşit çift hayatı skandal konusu olmadan yaşayamaması akıl almaz bir şey! Garip bir ülke Amerika. Dünyada en çok pornografîk film çekilen ülke ve bir insanı, biraşk yaşadı di- ye mahkeme önüne çıkarabiliyorlar! Akıl alır gibi değıl! Yönetmenlerini kendi seçiyor Catherine Deneuve, filmlerinde kişisel özellikleri çok be- lirgin olan yönetmenlerle çalışmayı yeğliyor: TruffautOıab- rot, Vajda, Ferreıi Bunuel. Bolognini, de Oliveıra, Potenski gibi. - Tercihlerimi hep kendi kişiliğime dayanarak yapanm, di- yor. Polanski'yle ilk lngilizce filmim "RepubtoıTı yapmam, tamamıyla meraklılığımdan kaynaklandı. O zaman Polanski yalnız bir film çekmişti, "Sudaki Btçak^ı. Bu film de Paris'in ücra bir köşesinde küçücük bir sınema salonunda gösterilmış- ti. Ama ben Polanski'den müthiş etkilendim ve içimde ona karşı büyük bir güven dogdu. Aynca, aynı zamanda sinema oyuncusu olması da beni etkiledi. Onunla çalışmamız içim- de hep güçlü ve olumlu bir anı olarak kaldı. Merakı onu bir süre önce AndreTechine'in filmi "Hır$ızlar''da rol almaya yöneltmiş. Psikolojik bir dram olarak tanımlanan bu filmde Deneuve, öldürülen bir gangsterin sevgilisi genç bir kadma âşık olan olgun bir kadm rolünde oynuyor: - Çok, ama çok güç oldu. Her şey bir yana, daha önce as- la bir kadınla sevişmemiştim ve bunun nasıl olacağı hakkın- da hiçbır bilgim yoktu. Kendimden ve yeteneğimden kaygı duyuyordum. Öte yandan bu film, cinselliği işleyen bir film değildi. Hangi sahada olursa olsun, tutkuya varan derin bir duygusal bağı ışliyordu. Eşcmsel bir ımajı ona yakıştırmak çok güçtü, ama sınema dünyasında bir çeşit "ikon". "mit" olduguna da şiddetle karşı çıkıyor. - Brigirte Bardot da. Marflyıi Monroe da birer "ikon" de- gillerdi. tkisı de apayn iki ülkede parlamış birer seks sembo- lüydüler ve benzerleri ne daha önce görülmüştü ne de daha sonra görüldü. Beyazperdede artık ımaj değil, verilen role gi- rebilmek önemli. Yoksa bu meslekte bannılamaz. Cathenne Deneuve, tsveçli sinema eleştirmeni EvaafGe- ijerstam'Ia yaptığı söyleşiyi, kendine "deneyecek" yeni yö- netmenler aradığını açıklayarakbitıriyor. Bunlar: Ispanyol Ptö- ro Almodavar, Italyan Nanni Moretti ve Isveçli Larsvon TH- er de olabilir. Catherine Deneuve, 35 yıldır aramayı sür- dürüyor çünkü... '75 Yılda Kadınlar ve Erkekler', '75 Yılda Paranın Serüveni' ve '75 Yılda Değişen Kent ve Mimarlık' yayımlandı Tarih Vakfı'ndan Bilanço 98 Yayın DizisiKültür Servisi - Tarih Vakfı. Cumhun- yetin 75. yılı etkinlikleri kapsamında ger- çekleştirdiği, koordinatörlügünü Oya Bay- dar'ın üstlendigi Bilanço 98 Yayın Dızısı kapsamında üç yeni kıtap yayımladı. Tür- kiye Iş Bankası ve Istanbul Menkul Kıy- metler Borsası'nın desteğiyle '75 Yılda KadınJar ve Erkekler'. '75 YıJda Paranın Serüveni' ve '75 Yılda Değişen Kent ve Mi- marhk' adlı kitaplarokuyuculannbeğeni- sine sunuldu. Ayşe Berktay Hacımirzaoğiu nun edi- törlüğünü yaptığı '75 Yılda Kadınlar ve Erkekkr' adlı kitabın, Cumhuriyet kadı- nın ınkimligiyleilgiligenel bir bakışınsu- nulduğu ilk bölümünde. Osmanlı döne- miyle bağlantılar da göz önünde tutularak Cumhuriyetin kadın politikalan deger- lendiriliyor. Aynca, toplumsal cinsiyet rol- lerinin oluşrurulma mekanizması, yeni bir dünya kurmak üzere yola çıkan kadınla- nn bu konuyu nasıl ele aldıklannı ırdele- yen yazılar da okuyuculann beğenisıne sunuluyor. 'Türkiye'de Kadın Olmak", "Çalışma Yaşamjnda\«SiyasetteKaduı'ba§lıklı bö- lümler ise, Cumhuriyetten bu yana ka- dınjn özel ve kamusal yaşam ala- nındakı durumu konusunda ya- pılan araştirmalar ve yazılardan oluşuyor. Cumhuriyet döneminin, 20. yüzyılm Türkiyeli kadınlar açısın- dan bilançosunu çıkarmak için yo- ' la çıkan kitapta aynı zamanda tan- hin bu noktasında kadınlann toplu- mun özel ve kamusal tüm alanJann- daki konumu. kendi kunliklen ve rol- leri ile ılgıli düşünceleri, geçmişe ve gelecege bakışlanyla ilgili saptamalar- da bulunuluyor. ICitabın son bölümünde ise kadın ha- reketlennin geçmişi ve bugünü irdeleni- yor. Bilanço 98 Yayın Dızısı kapsamında okuyucuyla buluşan, Yıldız Se>' in editör- lüğünü yaptığı '75 Yılda Değişen Kent ve Mimaıiık'adlı kitabın amacı, Cumhuriyet döneminde kent ve mimarhkla ilgili deği- şimleri vurgulamak. Kitapta, bir yandan kent planlaması. kentsel işlevlerdeki gelişme- ler, mimarlık yaklaşımlanndaki dönüm noktalan ve yapı üretiminin genel çizgi- lenne yer verilirken öte yandan da bu olu- şumlan bıçımlendiren etkenleri araştıran çalışmalarokuyucuya sunuluyor. Kitabın ilk bölümü, kent planlamasıyla mimarlık ve yapı üretiminin 75 yıllık öyküsüne ge- nel bakiş sağlayan yazılardan oluşuyor. Ikıncı bolümde kent üzenne değerlendir- meler. Türkiye'de Cumhuriyet sonrası kent planlaması, yeni rejimin baş- kenti ve sımgesı .-^nkara ile Os- manlı tmparatorluğu'nun baş- kentı ve Cumhuriyet döneminin ilk metropolü tstanbul'daki geliş- •nelerle tanıtılıyor. Aynca ulaşım, merkezi iş alanlan gibi farklı kent- sel işlevler. metropolleşmenin or- taya çıkardığı mekân kullanımı so- runlan. enformel örgütienme biçim- leri. kaçak yapılanma ve tarihı mıra- sın korunması gibi konular işleniyor. Üçüncü bölümde de dönemin mimar- lık anlayışlan ve yapı üretiminin bazı konulanna yer venlıyor. Dönemin gün- demınde yer alan konut sorunu üç yazıy- latartışılırken kankatürist TanOral'ın ya- zısı da dönemin sorunlanna farklı bir açı- dan yaklaşıvor. '75 V ılda Paranın Serüveni', 'Bflanço98 Vayın Dizisi'nın son kitabı. Mustafa Sön- mez'in edıtörlügünü üstlendigi kitapta pa- ranın 75 yılı anlatıhrken paranın 'mor bin- lık'ten 5 milyonluğa \e plastik paraya uza- nan serüveni de ele alınıyor. Cumhuriyet ideolojisinin ve siyasetin Cumhuriyet dö- nemi banknotlanna nasıl yansıdığı, enfias- yon, halkın enflasyonla baş etme kavgası ve bu yolda geliştirdiği telafı yöntemleri ir- deleniyor. 'Birikim \e Bötüşüm' ana başlığı altın- da sermaye bırikıminin 75 yıllık öyküsü, Osmanh'dan Cumhunyete kişi başına üre- tim. milli gelir ve gelirdağıhmı ile ilgili ya- zılar okuyucuya sunuluyor. Kitabın önemli bir bölümü banka tarih- lerine aynlmış. Türkiye'de bankalann ta- rihsel gelişimi, 1923-1929 bankalan, 1980 sonrasmda bankacılıktaki kabuk değişi- mi, 1998'e vanldıgında bankalann duru- mu, yetkili kalemlerden ya da kuruculan- nm ağzından Iş Bankası, Akbank ve Yapı Kredi'nin kuruluş öyküleri anlatılıyor. 'Devletve Para' bölümünde dünden bugü- ne para politikalan. devletin iç borçlanma serüveni ve Merkez Bankasf nm dünü ve bugünü ele alınıyor. 'Para ve Dünya' başlıklı bölümde ise IMF, Dünya Bankası ile ilişkiler, yabancı sermayedeki gelişmeler okuyuculara sunuluyor. 0P. Moreau'nun Adası'mn yonetmeni Don Taylor öldü H Kültür Servisi - ABD'li film yonetmeni ve oyuncu Don Taylor 78 yaşmda öldü. Pıttsburgh, Pennsylvania doğumlu sanatçı 15 film \e 400'ün üzerinde televizyon programına imza atmıştı. 1940 ve 1950'li aralannda Billy Wilder'ın yönettiği 'Stalag 17'nin de bulundugu bir dızi savaş filmınde oynayan Taylor, 1950'de 'Fatherof the Bnde-Gelinin Babasf adlı filmde Elizabeth Taylor ve Spencer Tracy'ye eşlik etmişti. tlk yönetmenlik dene>eminı 'Evereything''s Ducky' adlı filmde gerçekleştiren sanatçı, 'Escape of the Planet of the Apes- Maymunlar Cehenneminden Kaçış". Burt Lancester'ın rol aldığı 'The Island of Dr. Moreau- • Dr. Moreau'nun Adası', ve Kirk Douglas'ın oynadığı 'The Fınal Countdovvn' gibi ünlü filmlere imza atmıştı. Goethe'nin Urfausru yaynrtanryop Kühür Servisi-1999 yılında dogumunun 250. yılı nedeniyle dünyanın hemen tüm ülkelerinde anılacak olan Alman şaın ve yazan Johann Wolfgang von Goethe'nin (1749-1832) başyapıtı Faust tragedyasmm ilk merni olan ve dünya edebiyatında Urfaust olarak bilinen metin. önümüzdeki günlerde MitosBOYUT Yayınlan arasından çıkacak. Ahmet Cemal'in çevirisiyle çıkacak olan Urfaust merni, Goethe'nin ölümünden sonra 1887 yılında edebiyat tarihçisi Erich Schmidt tarafından butunmuştu. Goethe'nin daha sonra neredeyse 60 yıl süren bir çalışma sonucunda tamamlayacagı asıl Faust metnindeki birçok temayı içeren fragman niteligindeki bu metin için Bertolt Brecht şöyle demişti: "Urfaust'un bütünüyle kendine özgü bir yaşamı vardır. Bu eser. Kleist'ın 'Robert Guiskard'ı ve Büchner'in "\Voyzecki ile birlikte olağanüstü bir taslak biçiminde kaleme alınmış başyapıtlar arasında yer alır: böyle başyapıtlar, tamamlanmamış diye nitelendirilemez." Urfaust'un bu çevirisi. şubat ayında Istanbul Devlet Tiyatrosu'nda Alman yönetmen Phılippe Besson'un rejisiyle sahnelenecek. Besson bu rejisinde Brecht'ın bu metne ılışkin düzenlemelerini de kullanacak. Goethe'nin asıl Faust merni ise bütün bölümleriyle birlikte 1999 sonbahannda yine Ahmet Cemal'ın çevirisiyle Mitos BOYUT Yaymlan'ndan çıkacak. Tarih araştıpmacısı Sebastian Haffner öldü • Kültür Servisi - Nazilerden kaçarak gittiğı lngiltere'de uzun yıllar gazetecilik yapan gazeteci ve tarih araştırmacısı Sebastian Haffner. 91 yaşında Berlin'de öldü. Yazdıgı kitaplarda ve makalelerde. açık ve kolay anlaşıhr bir dil kullanarak yeni nesıllerin tarihi daha iyi kavrayabılmelerini amaçlayan Haffner, önyargıdan uzak tarih anlayışıyla takdir topluyordu. 1978'de yayımlanan ve Nazızme olası bırdönüşe engel olacak bazı önlemlçri ele alan 'Remarks on Hitler' adlı yapıtı, bu alanda yazılmış en önernji t\_ kftaplardan biri olarak kabul ediliyordu. 1954'te görev için gittiği Berlin'den aynlmayan Haffner. burada Dıe Welt gazetesı ve Stern dergisinde çalıştı. 1940'ta ilk kitabı 'Germany: Jekyll and Hyde'ı. ailesinin güvenligini tehlikeye atmamak için takma adla yayımlayan Haffher'ın Winston Churchill'i ve Almanya'nın Bismark döneminden Hitler dönemine geçişinı konu alan iki araştırması ilgi görmüştü. Sebastian Haffner, 1978'de Heinrich-Heine Price ile ödüllendirilmişti. Neşe Erdok'un yapıtları Yapı Kpedi Faktoping'in takvimlermde • Kültür Servisi - Yapı Kredı Faktonng A$, yeni yıl takvimlerinde Türk sanatçılann yapıtlanna yer verme geleneğini sürdürüyor. 1999 takvimlerinde Neşe Erdok'un yapıtlan yer alıyor. Litho baskı tekniğiyle basılan 400 adet yapıtın yer aldığı takvımdeki resimler istendigi zaman kolayca çıkanlıp çerçevelenebilıyor. 1994'den bugüne dek takvimlerinde Sıtkı Olçarın imzasını taşıyan tznik çinilerinin fotoğraflan. Muzaffer Akyol'un resim ve şıirleri, Ergin tnan'm, Avni Arbaş'm ve Selim Cebeci'nin resimlerinın litho baskılanna yer vermişti. 1999 takviminde yapıtlan yer alan Neşe Erdok 1940 yılında lstanbul'da dogdu. 1963'te resim egitimini tamamlayan sanatçı. çalışmalannı beş yıl boyunca Paris'te sürdürdü Erdok halen Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde resim atölyesi ögretim üyesi olarak çalışıyor Besteci RoK Uebepmann öldü • Kültür Servisi - Ünlü besteci Rolf Liebermann, 88 yaşında Paris'te öldü. Yirminci yüzyılın ikinci yansında Avrupa opera tarihine adını yazdıran Zürih doğumlu besteci, 1959'dan 1972'ye kadar Hamburg Operası'nı yönetmiş, 1973'ten 1980'e kadar da Pans Operası'nın idari yönetimini üstlenmişti. Hukuk öğreniminın ardından gördüğü müzik eğitimınden sonra müzisyen olmayı seçen Liebermann, müzik yaşamına saksofon çalarak ve kabare şarkıcılığı yaparak adım attı. Sanatçının bestecilik kariyeri ise şef Hermann Scherchen'in asistanı olmasıyla başladı. tlk operası, 'Leonore 40'45'i Basel'da besteleyen Liebermann. 1950-1957 yıllan arasında dâ Jsviçre- Alman Radyosu Orkestrası'nı da yönetmışti. BUGÜN • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 19.00'da Ercan Erdinç (1. keman). Levent Yalaz (2. keman), Kemal Güllü (viyola) ve Eren GüUü'den (viyolonsel) oluşan Özel Be>f lerbeyi Müzik Okulu Yayta Çalgdar Dörtlüsü'nün dinletisi yer alıyor. (292 06 55) • İDOB, saat 21.00'de 'Carmina Burana" adlı yapıtı sahneliyor. (251 10 23) • BELGESEL StNEMACILAR BİRLİĞt nde Tamer Üstel'in yönettiği 'Kızılırmak Dcltasında" adlı film, saat 13.00'ten 19.00'a kadar her saat başı gösterilecek. (292 39 84) • tLERİ GÖZETLEME EVt'nde 17.30- 20.00 saatleri arasında 'Dünya Tiyatro Tarihi' konulu seminer yer alıyor. (251 76 81) • YAPI KREDİ SALITOPLANT1LARI kapsammda gerçekleşen İnsanın Halleri- Devrimci' başlıklı toplantıya Artun Ünsal. Oya Ba\dar. Bülent Somay ve Bülent Forta konuşmacı olarak katılacaklar. (280 65 55) • BİLGİ ÜNtVERStTESİ'nde Mücho Manchevski'nin yönettiği; Makedonya, Ingiltere ve Fransa ortak yapımı olan 'Before The Rain' adlı film saat 19.30'da gösterilecek. (216 05 05)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear