14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 AĞUSTOS 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şerbest piyasa formülü tutmadı. Ülke ekonomileri çöküyor. Yoksa ufukta küresel bir depresyon mu var? Küreselleşme Rıısya'ya çarptıABD Hazine Bakanhğı - Wall Street Bankerleri çıktı. O zamandan beri ayakta kalmaya çalışırken önderliğinde, IMF-Dünya Bankası tarafından züccaciye dükkânına girmiş bir inek gibi etrafını kırıp desîeklenen uluslararası mali sermayesinin istimlak döküyordu. Bu tren geçen hafta Rusya da duvara çarptı ettiği ulusal ekonomilerin üzerinden geçerek tam istim ve durdu. Küreselleşme Rusya duvarım da yıkarak ilerleyen küreselleşme süreci geçen sene Asya 'da raydan yoluna devam edebilecek mi? ERGİNYILDIZOĞLl Rusyalideri Yeltsin, IMF'Mn progranuna devam edüeceğini açıklack Ancak Rusya'da halk tnygin ve aç... LONDRA - Bundan yaklaşık on se- ne önce 'bambaşka' bir dünya vardı. 1990'lara nasıl gırdığımızi hatırlıyor musunuz? Yeni bir banş, demokrasi dö- nemi, yeni bir dünya düzeni başlıyordu. i 980'lerde olağan üstü bir hareket ser- bestliği kazanan uluslararası mali ser- maye 1980'lerin sonundaki borsa krizi- nın sarsıntısını atlatmıştı \e 'gelişmekte olan piyasalan' küreselleşme sürecinin içine çekıjordu. Bu piyasalarda ucuz ve bol yabancı krediyle gözleri kamasanla- nn denetimindeki medya v e üniversite- lerin özel çabasıyla, 'kalkınmakiçin kü- reseUesmesürecinetam uyum sağjamak gerekir' inancı yaygınlaşırken, sürecin tehlikelerine dikkat çekenler için, milli- yetçi, popülist, cahil ve tutucu anlamları- nı hepsıni bırden kapsamak üzere 'Üçüncü Dünya solcusu' sıfatı layık gö- rülüyordu. ABD'de, sıfir enflasyon. istikrarlı bü- yüme 'sürekli boga piyasalan' ve direnç- siz bir işçi sınıfı üzerinde gelişen bir 'ye- ni ekonomi'oiuşmuştu. 'Asya Kaplanla- n' kükreyerek gelecek yüzyıla hazırla- nıyorlardı. SSCB çökmüş. serbest piya- saya geçiş reformlan süreci tüm hızıyla uygulanmaya konmuştu. Bu manzaraya uymayan tek örnek Japonya'daki krizdi. Ama eğer Japonya da Amerikan tarzı bir serbest piyasa sisteminı kabul ederse o- nun da sorunlan çözülebılirdı. Üslelik, dünya ekonomısı yeni bir teknolojik devrim yaşıyor. 'bilğiçağı', hatta 'yepye- niüretimilişküeri'oluşuyordu. Küresel- leşme ve bilgı çağı ıkı 'buzz word' ol- muştu ve her ekonomık siyasi konu bun- lara atıfla tartışılmak zorundaydı. Habır de, tüm bu karmaşık süreci en iyı bir şe- kilde düzenleyeceğine. krize düşmesinı engelleyeceğine inanılan 'serbest piyasa' ekonomisi ve onun gizlı elı vardı... Küreselleşme ve kriz Küreselleşme sürecinin bugün duva- ra çarpmasının nedenlerini bulmak için küreselleşme ile kriz arasındaki ilişkiyi, küreselleşme denen sürecin aslında, ma- li sermayenin, parazit sermayenm özel bir var,oluş biçimi olduğu görmek gere- Küreselleşmenin îflası RUSYA Mayıs1998: Bofsanın cöküsü GÜNEY KORE Kasım 97: Para birimi VVon'un değer kaybı, IMF'nin planı. "' 198: Sosyal kriz VENEZUELA 1994: Banker knzi MEKSİKA Aralık 94: Peso'nun değer kaybı MALEZYA Temmuz 97: Para birimi Ringgit'in değer kaybı. Krizriski TAYLAND Temmuz 97: Baht'ın devalue edilmesı, IMF'ın planı. Kasım 97: Hükümet değişıkliğı JAPONYA Kasım 97: Finansal sıstemın kriz yaşaması. Nisan98: Japon Yeni'nin duşuşünün hızlanması HONG KONG Ekım 97: Borsanın çöküşü. Mayıs 98: Durgunluk FİLİPİNLER Temmuz 97: Peso'nun değer kaybı, ENDONEZYA ' ™f '™ **" Ağustos 97: Rubye'nın değer kaybı, IMF'in planı. Ocak-Şubat 97: Ulkedekı Çınlı azınlığa yönelik saldınlar. Mayıs 98: Suharto rejımının sona ermesi. kiyor. Küreselleşmenin kökleri aslında, 1970'lerdekı esnek döviz sistemine ge- çiş, petrol dolarlannın kredi olarak az- gelişmiş ülkelere yatınlması, çokuluslu şırketlerin hızla yaygınlaşmasına kadar gider. Ancak esas olarak 1980'lerdeki gelişmeler, bugünkü manzaranın arka planını oluşfurdu. Bu gün bir fetiş hali- ne getinlen 'serbestpiyasa bütûn sorun- lan çözer tezi' 1980'lerde yenı-sağın yükselişıyle, Thatcher, Reagan hükü- metlen döneminde ve az gelişmiş ülke- lerdeki borç krizinin etkileri altında ege- men oldu. ABD ve İngiltere'de muhafazakâr hü- kümetler, ellerindeki tüm kaynaklan ser- mayenin krize uyum sağlama sürecinin hizmetine verdiler; sermayenin üzerin- deki vergiler azaitıldı, devlet işletmele- ri yok pahasına satıldı, sermaye üzerin- deki denetimlen kaldınldı, sendika! hak- lar sınırlandı. Bunlar olurken IMF ve Dünya Banka- sı 'YapısaJ Uyum Programlannı' devre- ye soktu. Borç knzini aşmak, ekonomi- lerinı işletebilmek için yeni borçlara u- laşmak, yabancı sermaye yatınmlannı çekmek isteyen ülkeler, bu programlar. çerçevesinde ellerindeki tüm kaynakia- n öncelikle borç odemeye ayıracaklardı. Bu yapısal uyum esas olarak, dışa açıl- ma, serbestleşme ve özelleştirmeden oluşan bir paketti. Bu programı benim- seyen ülkeler, ihracatın teşvik edilme- si.yabancı sermaye giriş ve çıkışı üzerin- deki kontrollerin, koruyucu gürnrük ver- gilerinin kaldınlması yoluyla uluslarara- sı sermayenin kullammına tümüyle açı- lıyor, aslında merkez ülkelerdeki serma- yenin yeniden yapılanma sürecine uyum sağlamış oluyordu. Bu uyum program- ları kriz içinde olan ülkelenn borç yükü- nü azaltmadı, aksıne attırdı. Diğer taraf- tan, bu programlar merkez ülkelere ye- ni ihracat pazarlan, ucuz ithalat olasılı- ğı, mali sermayeye, borç verebilecekle- ri yeni müşteriler, döviz ve sermaye pi- yasalanndaki kısa dönemli spekülatif sermayenin kolayca girip çıkabileceği alanlaraçtı; küreselleşmeyi hızlandırdı. 1980'in başında, borç krizinden dola- yı daralan borç piyasalanndan çekilen sermayenin büyük kısmı yeni olumlu or- tamdan, yatınm ve spekülasyon koşul- lanndan faydalanmak üzere merkez ül- kelere yöneldi. Bu yönelişin teşvik etti- ği borsa tırmanışı I987'de bir çöküşe yol açınca da bu sermayenin önemli bir kısmı. bu sefer artık altyapısı da IMF ta- rafından hazırlanmış olan kimi geliş- mekte olan ülkelere yöneldi. 1990'lann başında 'yûkselen piyasalar' kavramı sözlüğümüzegirdi. Bu yûkselen piyasa- lar kısa dönemli spekülatif sermaye ha- reketlerini at oynattıgı bir alan haline geldi. Küreselleşme, mali sermayenin geniş- • lemesi ve yaygınlaşması için bizzat ABD-lngiltere ve IMF eliyle, 1970'ler- de baslayan krize bir müdahale tarzı ola-, rak uygulanmaya konan bir süreç. KüreseJJeşmenin krizle bağlantısuıı, ise 1970'lerde merkez ülkelerde kendi- ni gösteren kârlılık ve üretkenlik krizin- de,butemelde 1990'lardagiderekderin-, leşen ve küresel çapta yaygmlaşan bir üretim fazlası sorununda aramak gere-, kir. Bu süreç içmde üretken yatınm alan- lanndaki sorunlar sermayeyi spekülatif alanlara zorlamış, 1800'lerin sonundaki gibi, ama bu sefer uluslararası düzlem- de bir mali sermaye oluşmasına yol aç- mıştır. Gittikçe güçlenen, esas olarak da ABD kaynaklı bir mali sermaye özellik- le 1980'lerin sonundan bu yana kendi gündemini dayatır bir konuma yüksel- miştir. Küreselleşme, esas olarak işte bu mali sermayenin çıkarlanna hizmet e- den bir süreçtir. Şirket birleşmeleri ve özelleştirmeler milyonlarca çalışan için önemli bir tehdit unsuru İşçi hareketleri yeniden canlandıEkonomiServisi- Küreselleşmenin getirdi- ği ıki olgu; özelleştirme ve büyük çaplı şirket birleşmeleri 21. yüzyıla doğru işçi hareketle- rinin de 1980'lerdeki durgunluğundan sıynhp yeni boyutlar kazanarak yeniden canlanması- na yol açtı. Birleşmeler, dev şirketlere, pazar paylannı yükseltmek; halka açık hisselerin değer artı- şından elde edilen rant gelirini arttırmak; yö- netim, üretim ve araştırma-geliştirme mali- yetlerinden tasarruf sağlamak ve rekabet gü- cünü geliştırmek gibi tartışılmaz avantajlar sağlarken çalışanlann da yeni korkusu olma- ya başladı. Dünyada şirket birleşmelerinin parasal de- ğeri geçen yıl 1 trilyon dolara ulaşırken çalı- şanlann işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya olduğu sektörlerin başında otomotiv sektörü gelıyor. Örneğin geçen aylarda otomotiv ala- nındaki en büyük şirketlerden Chrysler ve Mercedes'in birleşmesi, özellikle Chrysler'in ABD'deki fabnkalanm kapatma ve dolayısıy- la binlerce işçinin işinden olma olasılığını gündeme getirdi. Otomotiv sektöründeki bu yoğun rekabet, birleşmeseler dahi şırketlenn işçiler üzerin- deki baskılannı arttırmalanna yol açıyor. Ge- neral Motors'un Flint kentindeki gre\, bunun bir sonucu olarak ortaya çıktı. Şirketin NAF- TA anlaşması çerçevesinde fabnkalanm, u- cuz emek kullanabileceği Meksika'ya taşıma karannın arkasından Birleşik Otomotiv tşçı- leri Sendikası'na (UAW) bağlı 9 bin 200 işçi grev karan aldı. Kuzey Amerika'da örgütlü UAW üç büyük otomobil üreticisi firma içinde (Ford, Chrysler, GM) etkinliğini arttırmaya çalışı- yor. Grevler sonucunda 2.2 miiyar dolar zara- ra uğrayan GM, geçici çözümlerle grev lerin sona ermesinı sagladı. Aynca, geçen günler- de biten ve binlerce işçinin işten atılma kara- n üzerine çıkılan Güney Kore'deki Hyundai fabrikalanndaki grev de baska tür bir örnek oluşturdu. Hyundai'deki grev ise yine kapita- lizmin gelişmekte olan ülkelerde yaratüğı eko- nomik bunalımlar sonucu ortaya çıkan işçi ey- lemlerine bir ömek oluşturdu. Hyundai işçilerinin eylemi görünürde işten çıkanlmalara karşı olmakla birlikte, yine ka- pitalizmin ortaya çıkardığı Asya'daki genel krizin yarattığı bir sonuca karşı idi. Hyundai fabrikasında işverenin 8 bin 189 işçiyi kapsa- yan lokavt karan sert bir işçi direnişi ve grev- le karşılaşınca işten çıkanlacak işçi sayısı 277'ye kadar indi. Küreselleşmeye karşı bir diğer işçi eylemliliği ise özelieştirmelere ve o- nun yarattığı sonuçiara karşı başlatılan hare- ketlerdi. Bunun en geniş çaplı örneklerinden biri de temmuz aymda dünyanın bir diğer ucunda, Güney Amerika'da yaşandı. Brezilya Telekom kuruluşu Telebras, 29 Temmuz 1998 tarihinde Ispanyol Telefonica of Spain, Porte- kiz Portugal Telecom ve Amerikan MCI gibi telekom devlerinin içinde yer aldığı konsorsi- yuma satılması ile 80 bin olan telekom çalı- şanından 16 bininin işsiz kalması tehlikesi doğdu. Bu nedenle bu satışın pazarlıklan sü- rerken, 10 binden fazla işçi, öğrenci ile mu- halefet partileri üyeleri sokaklan doldurarak söz konusu özelleştirmeyi protesto ettiler. Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Prof. Tobin'in önerisi yine gündemde Spekiilatörlere vergi dizgini ÖZLEM YÜZAK • Uluslararası sermaye hareketlerinin vergilendirilmesi sonucu, para piyasalannda dakikalık dalgalanmalardan ötürü büyük kazançlar elde eden spekülatörler frenlenmiş olacak. malanndaki spekülasyonlann ön- lenmesi planlanıyor. Bu vergi oranı küçük olduğu için uzun vadeli yatınmlar üzerinde olumsuz bir etki göstermeyecek. ancak para piyasalanndaki dakika- lık dalgalanmalardan ötürü büyük kazançlar elde eden spekülatörleri frenlemiş olacak. Bu vergi neden önemli? Günümüzde kontrolsüz finans piyasalannda günde 1.5 trilyon do- larlık işlemyapılıyor. Bu işlemlerin yalnızca yüzde 5'i mal ve hizmet ti- careti. Geriye kalan yüzde 95'lik büyük meblağ, uluslararası faiz oranlanndaki değişimler ve kurdal- galanmalan sonucunda yapılan spekülatif işlemler. Bu tür finansal spekülasyonlar son dönemlerde Güney Asya ülke- leri ve Rusya'da yaşanan örnekler- de olduğu gibi ulusal bütçelere, ül- kelenn ekonomi planlanna \e gelir kaynaklanmn dağılımma büyük za- rarlar veriyor. Küresel ekonomiye yararı Uluslararası sermaye hareketle- nnin vergilendirilmesinin global ekonomi üzerindeki en büyük etki- si sermaye piyasalannın hükümet- ler üzerindeki gücünü azaltacak ol- ması. Spekülatif dalgalanmalardiz- ginlenmiş olduğu için hükümetler 1994 - 1995 Meksika krizinin ardından 1997'deGüneydoğu Asya krizibaşgösterdi. 1998 Nisanfndan sonra Japon Yeni dolar karşısmda sûrekli değer kaybetmeye başladı. Ve sonunda Rusya'da ekonomi bü- yük bir çöküş yaşadı. Serbest piyasa ekonomisinin öy- le iddia edildiği kadar başanlı olma- dığı anlaşıldı. Artık bir dönüm nok- tasında olan dünya ekonomisi yeni radikal kararlar bekliyor. IMF ve Dünya Bankasf nın planlan doğrul- tusunda liberal ekonomiyi daha da "Kberal" hale getirmek mi yoksa ekonomistJames Tobin'in 1978 yı- lından beri savundugu gibi serma- ye hareketlerini vergilendirerek bi- raz dizgınlemek mi? Nobel Ekono- mi Ödülü sahibi Profesör James To- bin senelerden beri tüm sermaye ha- reketlerinden vergi alınmasını öner- di durdu. Asya krizi ile başlayan Rusya'da ekonominin çöküşü ile süregelen durum Tobin'in haklılığı- nı gösterdi. Tobin'in önerisi uluslararası ser- maye hareketlerinin vergilendiril- mesi ve ve bunun tüm büyük ülke- ler tarafından aynı şekilde uygulan- ması. Tüm uluslararası sermaye ve para hareketleri üzerinden binde 5'in altında küçük bir oranda vergi alınması sayesinde döviz dalgalan- kendi ekonomi ve para polıtikalan- nı daha net bir şekilde oluşturabile- cekler. Bu vergi sayesinde merkez bankalannın kapasiteleri ve yetki- leri daha da ku\"vetlendırilmiş ola- cak. Vergi geliri küçümsenecek miktardegü Uluslararası sermaye hareketle- rinin vergilendirilmesinde büyük bir gelir elde edilebilecek. Örnegin yılda 57 trilyon dolar tutanndaki sermaye hareketlerinden alınan bin- de 2 oranında vergi, yılda 150 mil- yar dolar gelir anlamına geliyor. To- bin'in önerisi ise bu gelirin ulusla- rarası ortak bir fonda toplanarak kü- resel eşitsızliğin giderilmesine kat- kıda bulunulması. Ortak tavır gerekli Ancak uluslann aym vergi oranı üzerinde anlaşmalan gerekiyor. Ve bunun da öyle kolay olmadığı bili- niyor. Ancak dünya ekonomisınde- ki son gelişmeler, hem sanayileş- miş ülkeleri hem de gelişmekte olan ülkeleri "ortak bir tavır alma" ko- nusunda harekete geçirmeye başla- dı. Avaıstralya ve Fransa sermaye ha- reketlerinin vergilendinlmesine olumlu baktıklanru belirtirken Ma- lezya Başbakanı bu konuda derhal harekete geçilmesini önerdi. Kanada hükümetinde ve APEC ülkelerinde de Tobin'in vergilendir- me önerisi tartışılmaya başlandı. Uluslararası finans sektörünün tüm gücüyle muhalefet edeceği ise bili- nen gerçek. Ekonomisi bozguna uğrayan Rusya'da işsizlerin sayısı her gün biraz daha arOyor. Bunlar daha önce de oldu Serbest piyasa ekonomisinin en büyük deney alanı, zaferinin simgesi olduğu için olsa gerek, Rusya'daki knz, 'gMel' mitolojisini toptan yıktı. Asya krizi, IMF yapısal uyum politikalanna yönelik eleştirileri güçlendirmişti, Rusya krizi eleştinlere daha bir haklılık kazandırdı. Şimdi. sermaye hareketlerinin sınırlandınlması, ekonomiye devlet eliyle genişletici müdahale, döviz fiyatlannın kontrolü gibi anti- monetarist, 'Veni Keynesçi' politikalar gündeme geliyor. Rusya knzıyle birlikte, küresel resesyon, genel çöküş, senaryolan kapitalizmin en iyimser köşelerinde bile konuşulmaya başlandı. Artık serbest piyasanın ekonomik dengeleri kendiliğinden kuracağını hâlâ savunmaya devam etmek mümkün değil. Çünkü piyasa ekonomisinin evrensel kabulü, küreselleşme ve teknolojik devrim, daha önce de yaşanmıştı. 1890'lardaki küreselleşme, serbest piyasa ekonomisinin 1900'lann basındaki krizi. önce 1. Dünya Savaşı'na, Rus devrimine, 1929'da bir borsa çöküşüne, ardından küresel bir depresyona, faşızme, II. Dünya Savaşı'na Doğu Bloku'nun ve Çin'in Batı'nın ekonomik kullammına kapanmasına yol açmıştı. Küreselleşme süreci kendi ağırlığı altında çökmüştü. Diğer taraftan, bugün durumun vahametini kavramak için, 1930'larda, benzer bir kriz içinde, hem de serbest piyasa ekonomisinden uzaklaşılmaya başlandığı bir dönemde Keynes'in yaptığı uyanyı hatırlamak gerekiyor: "Şimdi deflasyonist baskılan hafifletecek bir süreç işletilmeye başlanmışür." Ancak, "acaba mali kurumlar ve uluslararası kredi sisremi bu sürecin sonuçlan aiuıana kadar ayakta kalabttir mi?" Dün Kenyes bu soruya olumlu bir cevap veremiyordu. Bugün, henüz, deflasyonist baskılan hafifletecek politikalann uygulanmaya konduğunu henüz söylemek bile mümkün değil. Şimdi iktisatçılar yine bu tedbirlere geri dönmek istiyorlar. Ne var ki "serbest piyasaa dinozorlar" yüzünden işleri çok zor. Küresel bir köy Yenidünya düzenimi? SSCB çöktükten sonra, kutuplaşma kalktıktan sonra, ulusal sınırlan orta- dan kaldıran, '•küresel bir köy" oluş- turan ekonomik, teknolojik gelişme- lerle bir banş, huzur ve refah dönemi başlayacaktı. Ancak böyle olmadı. Körfez'de, eski SSCB, Yugoslavya ve Afrika'da etnik ve yerel savaşlar ya- şandı ve yaşanıyor. Ortadoğu'da, Kıb- ns'ta, Kuzey Irak'takronik istücrarsız- lık var; Önce Uzakdogu'da şimdi de Rusya'da siyasal çalkantılar ve top- lumsal kargaşa tehlikesi artıyor. Kök- tendinci akımlargiderekgüçlendi, ba- tı bloku iç istikrannı kaybetti, bölge- sel ulusal çıkarlar derinleşti, küresel bir liderlik krizi ortaya çıktı. Devletle mafyanın iç içe geçmesi yaygın bir olgu haline geldi. Giderek artan sayıda bölge "Balkan''laşırken devletler de mafyalaştı, ekonomi ka- yıtdışılaştı. Sadece devlet işletmeleri, emeklilik ve sağlık sistemleri değil, güvenlik sistemleri, hapishaneler gi- derek özelleştirmeye birer sermaye değerlenme alam olmaya başladı. Yoksul ve zengin ülkeler, yoksul ve zengin sınıflar arasındaki, en düşük ücretle en yüksek ücret arasındaki fark başdöndürücü bir hızla arttı. Avrupa Birliği Ortakpara birimiteMkede Gelecek sene Avrupa, bir ortak pa- ra birimine geçmeye başlayacak. Bu- nun gerçekleşmesi için Avrupa Birliği ülkelerinin bütçe açıklan ve kamu borçlannın belli sınırlar içinde tutul- ması gerekiyor. Bu sene, ortak pazar birimine gider- ken Avrupa Para Birliği ülkelerinin pa- ralan arasmda oransal bir bağlantı sap- tandı. Bu bağlantının da korunması ge- rekiyor. Önce Asya şimdi de Rusya krizi ve küresel bir resesyon olasılığı bu senar^ yolann üzerine kara bir gölge düşürdü. Bu krizlerin etkisiyle Avrupa ülkele- rinde ihracatyavaşlar, ekonomik büyü-1 me geriler ve işsizlik tekrar artmaya başlarseı, kamu harcamalannı sınırla- mak zorlaşır. Aynı zamanda ekonomik durgunluk kârlan etkilediği için vergi gelirleri düşer ve bütçe gelirleri olum- suz etkilenir. Ortak bir parasal yönetim sağlaya- bilmek, tek bir faiz oranı uygulayabil- mek için Avrupa ülkelerinin ekonomik ritimlerinin birbirine benzemesi gere- kiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear