Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Jdetteki titreşımlenn, insan duyulanmız-
uııuı?wı. uugUll. gCll
sanoğlunu doğaya egemen kılabflecek tek
şıvucn; v'ft^np veruııuen KiasiK üemeç-
ler:"Yaralar sanlacak. Yıkılan binalarye-
dan, bılımadamlanmızm depreme ve dep-
remleri önceden haber vermeye yönelik
remlen önceden habervermey i de başara-
cağırıa inanmalıyız.
Demokratik Gelişme Sürecinde Politikacı ve Asker
CÂMİLGÜNEL^,
'B
ıtımcı
a orduvu yedek subaylarla da ida-
re ederiz' demıştı bir zamanlann
başbakanı Adnan Menderes. îktı-
dara demokratik yolla gelen De-
mokrat Parti'nın bir süre sonra de-
okrasıyle bağdaşmayan partızanca uygulamalan ne-
:niyle askerler arasındaki bazı rahatsızhk ve kıpır-
ınmalar böyle tepki görmüş. politikacı ile ordu ara-
ndakı hava da bundan sonra soğumaya başlamışti.
27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül müdahalelenni ız-
yen günlerde kimi siyasiler daha da ileri giderek as-
n müdahale ile demokrasiye darbe indinldigını sa-
ındularve her fırsatta orduyu eleştirmekten geri kal-
adılar.
REFAHYOL hükümeti zamanında bir ara yetkilı-
• arasında vanlan anlaşmaya göre ıstıfa eden Erba-
Ji'ın yenne kesınlıkle atanacagına ınandığı başba-
nlıgı kaçırması üzerine düşkınklıgına uğrayan Tan-
Çiller de D'sini bile bildiğine pek ihtimal verileme-
cekdemokrasiyi dilindtn düşürnKdiği gibiordu hak-
ıda yapbğı yakışıksız konuşmalar ve eteştirilerte çir-
ı ve duygusal bir tavır tçine girdL
Hıç kuşku yok kı. yönetım olarak demokrasıyı seç-
ş bir toplumda askerin siyasete kanşması asla tas-
> edılecek bir ola\ degildir. tyi ama demokrasınin
ırbe' ye maruz kalmasmda ya da demokratıkleşme
ecınin agır işlemesinde sorumlulugu gerçekten or-
Ja mı aramak gerekir? Yoksa kimi siyasilerin ve be-
lirli bir kesimin askere karşı eleştirileri ve bu tür iddı-
alarda bulunmalan, müdahalelenn sorumsuzca yürü-
rülen sıyasal etkinliklere bir baskı ve smırlama getır-
mesinden mi kaynaklanmaktadır?
Yakın tarihimız, 19. yüzyıl başından beri askerin kış-
lasından çıkma olayının, işlerin normal yürümediği,
düzenin bozuldugu ve ayaklanmalann başladığı zaman-
lara rastladığını gösterir. Örnegin m. Setim dönemin-
dekı yenilik hareketlerine, padişahın hayatma kaste-
decek kadar karşı çıkan ve 31 Mart olayında da ayak-
lanıp dehşet saçan irtica devletin otoritesinı ve varlı-
ğını tehlikeye düşürdügünde düzen ancak ordu saye-
sinde sağlanabilmiştı. Aslmda siyasilerin kendilerini
aklamak ıçırı kamuya demokrasiyi baltalayan hareket
olarak tanıtmaya çalıştıklan askeri müdahalelere her
şey yolunda gıderken başvurulmamıştı. Ordunun si-
yasete kanşması baştan beri hep yenilikçi akımlarla
bunun karşısına dikılen gerici düşûnce arasındaki rhü-
cadelenın ve rejimi degiştirmeyi amaçlayan aşın uç-
lar arasındaki çekişmenin nerede ise bir iç savaşa dö-
nüştüğü \e terörün iyice yoğunluk kazandığı sıralar-
da gündeme gelmiştir.
Ulkenin yazgısını elinde tutanlar, eğer hep siyasal
çıkara dayanan icraat ve genciliğe verdikleri ödünler-
le toplumu ıçınden çıkılmaz bir kargaşaya sürükler ve
devlet. otorite ve denetım gücünü yitirirse, o zaman
adından başka bir varlığı kalmayan demokrasinin as-
keri darbe ile 'katiedildiğf ni nasıl ıddia edebilirsıniz?
Demokrası; siyasal, sosyal ve ekonomik düzen ve
dengenin bozulmasına yol acan ve rejimi yıpratan bir
tutum izleyen politikacıya güvence getıren bir yöne-
tim değildir. Politikacımn yozlaştırmakta sakıncagör-
mediği demokrasiye, zora düştüğünde sığınmaya hak-
kı yoktur. Vaktijie kendisini laiküğin giivencesiolarak
gösterip daha sonra asusız iddialaria dia. ezan ve tür-
baıun saMinuculuğunu yapan ve irtica ile ilgfli vasa ta-
sansına oy vermekten kaçınanlann ise buna hiç hak-
lan yoktur.
Evet Türkiye'de demokratik gelişmeler hâlâ bek-
lenen hızı kazanamamıştır. Ama bunun sorumluluğu-
nu, her zaman saglıklı bir demokrasıden yana oldu-
ğunu kanıtlayan orduda degil, demokrasiyi ancak si-
yasal çıkarları zarar gördügünde ya da muhalefete
düştüklerinde hatırlayanlarda aramak gerekir.
Yüzyıllar boyunca Islam gelenek ve kültûrünün et-
kisinde kalan Türk toplumunda, demokrasinin ve Ata-
türk ilkelerinin temel öğesi olan iaikligin tepkiyle kar-
şılanması demokratıkleşme sürecinde en büyük enge-
li oluşturmuştur. Yani demokratik ve laik cumhuriyet-
le Islam'ı bagdaştırmak haylı güçlükler yaratmış, fa-
kat siyasilenn oy hesabıyla hep laiklikten ödün vere-
rek şeriatçı kesımi hoşnut etmeyi yeğlemesı, sorunu
çok daha zorlaştırmıştır. Şu iyice anlaşılmıştır ki, çok
partilıparlamentersistemegirildiginden beri politika-
cı demokrasimize bir şey katmaktan kaçınmış ve elin-
den iktidann gitmesini kolaylaştıracak demokratik
haklara halkm sahip olmasıru istememiştir. Nitekim
iş siyasilere kalsaydı, askerin istek ve önerisiyle ha-
zırlanan 1961 Anayasasfnm toplumumuza kazandır-
dıgı demokratik degerlere sahip olabilir mıydik? 12
Eylül yasalannı degiştirmeyip yıllarca kullananlar
bunlan antidemokratik bulan ve eleştirenler degil miy-
di? Demokratik hak ve özgürlükler, ülkeyi yönetme-
ye talip olanlann belirli zamanlarda attıklan nutukla-
n süslemekten öteye gidemedi. Ulusal gelir dağılı-
mında dengeden ve sosyal adaletten söz ettiler, dev-
letin olanaklannı aklın ve mantığın kabul etmeyece-
gı ölcüde sömürdüler; hukuk devleti dediler. devleti
çetelere teslim ettiler; laiklikten yana olduklannı söy-
lediler, tarikat şeyhleriyle gizlice dirsek temasına geç-
tiler; egitim dediler, Kuran kurslan ve imam hatip
okullan hatınna Ögretim Birligi Yasası'nı deldiler.
Ancak her şeye karşın bu topraklardaözgürce ve tam
anlamıyla bağımsızca yaşamak zorundayız. Buna ya-
kışır olabilmek için insan haklanna, dengeli bir gelir
dağılımına ve Atatürk ilkelerine dayanan düzenı kur-
maya ve yaşatmaya zorunluyuz. bu gerçeğı anlamak
ıstemeyen ve geçmiştekı olaylardan ders almayan ve
hâlâ kişisel çıkarlannın gösterdigi dogrultuda gıtme-
ye kararlı görünen sözde seçilmişlerimiz, artık bizler
ıçin bir umut olmaktan çıkmıştır.
Bu önemli sorunun aşılması ıçin yapacagımız, da-
ha dogrusu yapmak zorunda oldugumuz şey, askeri bir
daha kışlasından çıkarmadan, demokrasiyi yozlastıran
nedenlerin yine demokrasinin kendi gücüyle gideril-
mesinı sağlayacak 'srvil tophım bilinci'nın ve 'örgüt-
lerinin' hızla gelişmesıne çalışmak ve bunu ne paha-
sma olursa olsun gerçekleştirmektir.
Türk toplumunun. artık siyasal 'rüft'ünü kanıt-
lamaktan başka çaresi kaJmamıştır.
Kara yobaz kalabalığı Sıvas'ta 35 aydını diri d
yakarken, Ankara'da oturan politikacılar işin ayı
dında bile değillerdi. Ne olup bıttiğini bugün c
tam anlamında anladıkları söylenemez; demokn
siyi yobazfığa ödün vermek sanan aymazlar, sol kı
simde bile tümen tümen!.. Demokrasiyi, askeı
karşı irticadan yana tavır koymak sayan enteller el
sikdeğil...
Sıvas'ta diri diri yakılan insanların alevleri bunl;
nn kafalannı aydınlatamadı.
• • •
Ömer Hayyam altı yüzyıl önce kara yobaz
sevgisizliğini vurgulamıştı:
Sevgiyle yuğrulmamışsa yüreğin
Tekkede, manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
Cennetin cehennemin üstündesin.
Kara yobazın yüreğinde insan sevgisini ara ki bu
lasın!.. Sıvas'takı Madımak Oteli'nde 35 aydını dı
ri diri yakarken bu yürek titremedi. Çünkü insan sev
gisinin titreşimlerini duyabilecek dalga boyund
değil o yürek...
O yürek kara yürek..
Vicdansız yürek.
O yüreğin gerçekte ne peygamberi var, ne de Al
lah'ı var; yobaz tarih boyunca insan kanı ıçmey<
doymadı; bugün de hangi ülkede güç kazanmış
sa, orada hayat yok, ölüm var.
Sıvas'ta kara yobazların diri diri yaktığı canlar;
bu dünyadan selam ola!..
Diri diri yakılanlar dıp diri yaşıyorlar yüreğimiz
de...
Bir kampanyadan
beklediğiniz İstikbal Yaz Koleksiyonu'nda bütün kanepeler,
şimdi benzersiz kampanya avantajlarıyla.
Mutlaka yararlanın.
• Peşin fıyatına taksit #13 ay vade
• Özel hediyeler* • En uygun taksit seçenekleri
Evinize teslim
îu kampanyado İstikbal Kanepe, Koltuk, Oturma Grubu, Koltuk Takımı
/e Panel Mcbilyo ürünleri pe^in fiyafına 1+3, Yafak, Ev Teksfili ve
Jaby Collection ürünleri ise, 1 +5 taksitle satısa sunulmaktadır.
1
Özel hedı/eler (Stretch Çarşaf, Fitted Çarşaf ve Pike Yorgan),
bu kamoanvada!
Özel kampanya hediyeitn;
FitUİ & Stretch curşaflar.
ı