01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 TEMMUZ 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Polonyalı yönetmen Andrzej Zulawski'nin son filmi gösterimde Varşova'da son tango Szamanka / Yönetmen: Andrzej Zulavvski / Senaryo: Manuela Gretkovvska / Kamera: Andrzej Jaroszevvicz / Müzik: Andrzej Korzinjki / Oyuncular: Ivvona Petri, Boguslavv Linda, Pawel Delag, VVojtiek Kovvman, Agnieszka VVagner /1996 Polonya- Fransa (Avşar Film) Hayatın darbelerini yiye yiye azıcık fıttırmış, düşkün annesini, acıklı aile evini terk edip maden mühendislıği eğı- timi için taşradan Varşova'ya gelmiş gü- zel, alımlı bir genç kız. garda tesadüfen kulak mısafiri olduğu bir konuşma so- nucunda kiralık bir daireye kav uşur. Yüklüce kira bedelini de, özürlü çocuk- lara bakılan bir hastanede çalışmaktaki sevgilisinden sağlamayı ummaktadır Garda dairenin sahibi olan rahibi yol- cu eden, 30 yaşlanndaki erkek kardeşi. üniversitede antropoloji asıstanı Mic- hal'la (Boguslav* Linda). pizza yapıp dağıtmadaki becerisi nedeniyle çevre- sinden 'ttalyan' lakabını almış genç kız (Iwona Petri) arasında, giderek cinsel- liğin gemi azıya aldığı, ateşli. tutkulu bir beraberlik patlak verecektir. 'Sendeyim, öyleyse varım' Profesörünün kızıyla sözlenmiş \e akademik kanyerinde bir an önce yük- selme derdine ve doktora tezini yazma telaşına kapılmış, hırslı antropolog Mic- hal'ın kentin yakınlannda yaptığı kazı- larda bulduğu, tören giysileriyle gömül- müş ve nasılsa toprak altında yüzyıllar- ca bozulmadan günümüze kalmış. ikı bın yıllık bir şaman ölüsü. 'hayatının keşfı' niteliğindeki önemli birbuluştur. Kısa- cık mini etekler giyen, genç, güzel, çe- kici Italyanla daha daireyi kiraya verir- ken başlayan ateşli ilişkısi ve filme adı- nı veren bulduğu şaman ölüsü, Mic- hal'ın bütün yaşamını değıştirecek, onıı sıradan yaşamından çıkanp ötelere sa- vuracaktır. Derken hayan boyunca herkese. bu ara- da eşcinsellere de yardımcı olan ve so- nunda homo bir delikanlıyla birlıkte oturan rahip kardeşinın kendını asarak intihar ettiği haberi gelince, zaten keş- fettiği (ve anüsünde vajinal sıvı bulunan!) şaman ölüsüyle mıstık bir transa geçıp şamanın sırnnı öğrenerek kafayı yemı- şe benzeyen, aynca 'sendeyim, öylcyse vanm' dediği çekici genç kızla, sabah akşam yaşanan, yoğun, tutkulu ve hır- çın bir ilişkiyi sürdürmekten bitkin dü- şen antropolog Michal, giderek üniver- sitedeki işini gücünü bırakıp demiryol- lannın tuvaletlerini temızlıyor. trenleri parlatıyor ve kızı terk edip kardeşi gibi papaz olmaya karar veriyor. Ote yandan kurtuluşunun kafasında mı, cinsellik organında mı olduğu iki- lemine dü$müş, isteriden daha tehlike- li bir tarzda. cinsel arzunun yüksek ba- samaklannı koşaradım çıkan. Michal'ın tam anlamıyla. dört dörtlük bir vajına- sın sen dediği, okulundan çok Michal'e İsabelle Adjani ile Sophie \larceau'\ u hatırlatan hatlara sahip Pblonyalı seksi genç oyuncu İwona Petri yönetmen Andrzej Zulavv ski'nin Chamanka daki son keşfi. takılan. mühendıslık öğrencisi 'Italyan' genç kızda. fınalde kafasını kırdıği ada- mın beynını yıyor, vs. vs... Kabaca hıkâyesi böylece özetlenebi- lecek •Szamanka-Chamanka'. doğrusu doğru dürüst bir füme rastlamadığımız bu haftanın. nıspeten ılginç bıricik se- yırlığı sayılabılır. 'Şamanlann ruhu ölmez' •Szamanka-Chamanka' (Niv e Şaman diye Türkçeleştırmemışlerki'?), öncelik- le adıyla. oyunculan ve yönetmeniyle, bize kalkıp Kadıköylere (Beyoğlu tara- fında gösterilmıyor çünkü) yollanacak kadar çekici gelen. 1996 Venedik Fes- tivali'nde göstenldiğini anımsadığımız bir Polonya yapımı. Yönetmeniyse yıllar önce gördüğü- müz. 1975'te Fransa'da çektıği. Romy Schneider'lı 'L'importantc'estd'aimer- Onemii olan sevmek'le belleğımıze kay- dedilmiş. 1940 Ukrayna doğumlu, şair bir babanın oğlu, Polonyalı yazar ve si- nemacı Andrzej Zulavvski Andrzej VVajda ustaya çıraklık edip 1960'lıyıllardaParis'tekiIDHEC'tesi- nema okuyan, ülkesme dönüşünde te- levızyona çalışan, ama ilk filmleri de- mırperde Polonyasfnın sansürüne ta- kılınca genellikle Fransa'da Fılm yapma- yı yeğleyen Zulavvski. yönetmenlığının yanı sıra. 4'ü Fransızcaya çevrilmış 10 kadar romanın da yazan aynı zamanda. Zulavvski'nin IsabeUe Adjaniye 1981 CannesFestivali'ndeenıyıkadınoyun- cu ödülünü kazandıran 'Possession'. Va- lerie Kaprisky"li 'La Femme Publique- Orta Malı' gibi filmlen, vıdeonun yay - gınvemoda olduğu 1980'lerdebızdede en çok ilgi gören kasetlerdendi. Yönet- menin 1985"ten günümüze kadar uzun süre beraber olacağı Sophie Marceau'y la tanışmasına vesile olan 1985 yapımı 'L'Amour Braque'la 'Mes Nuits sont plus Bdles que vos Jours-Geceierim gün- düzlerinizdendahagüzeldir'ı. Musorgs- ki'den uyarlanan opera filmi 'BorisGo- dounov' izlemisti 1989'da. 1991 yapı- mı *La Note Bleue-Mavi Nota'dan bu yana kameranın arkasına geçmeyen Zu- lavvski. 15 yıl sonra ülkesine dönerek genç. başanlı kadın romancı Manuela Gretkovvska' nın senaryosundan çekmiş 'Chamanka'ı. Zıılawski = cinsellik + şiddet Mıstık. pomograf ık konusundan mı- dır nedir. eski sistemin çökmesiyle 1990'larda bir yozlaşma-bozulma at- mosfenne gömülmüş Polonyada hatırı sa> 111r bir gişe başan sına erişen son ese- n 'Chamanka'. genellikle vasat sine- maseveri isyan ettiren sanat filmi for- matında kotanlrruş, cinsellik ağıriıkJı. ye- ğin, sert. kafa kanştıncı ve itici bir Po- lonya-Fransızortak yapımı izlenimı \er- dı bıze. Üstelık göstenlen kopya da ol- dukça yıpranmış. epnmiş. çizik bir kop- ya, herhalde sansürü ürkütmeyelim kay- gısıyla 10 dakikası da kesılmış. Bir Andrzej Zulavs ski filminden bek- lenen cinsellik, şiddet öğelennı ıçeren, anatomik yakın plan ağırlıklı, boş daire- lerden tren tuvaletlenne kadar sürekli se- vişılen. şaman ayinlennın vazgeçilmez çalgısı olan davul-tam tam sesleriyle venlen 'bir garip' sev işme sahneleri ve antropolog-öğrenci iki kahramanını de- vamlı zorlu. erotik sınavlara sokarak ıki saati aşkın ateşli, ıhtıraslı. sapkın bir aşk hikâ>esi anlatan 'Chamanka'. so- nuçta pek de başanlı bırcalışma gibi gel- medi bize Güzel kadın konusunda zevk sahibi. estetik göze ve vizyona sahip Zulavvs- ki'nin Varşovada bir caddede keşfetti- ği (vmna Petri'nın çekıcilığı. Polonya si- nemasının sıkı aktörlerinden Boguslavv Linda'nın performansı da filmi kurtar- masa da. meraklısı içın filmi çekilir ha- le getiriyor yine de. Yaz mevsimi nedeniyleyine erotik bir Tinto Brassfilmisinemalarda YENI BASLAYANLAR 'Skandalerotika'nın Maestrosu J Bu hafta başında 'Chamanka' fil- mini seyretmek üzere normal 'pazar- tesi vizitesi "ne çıktığımızda. anormal bir durumla karşılaştık. aşın sıcak ve nemden ötürii. sudan çıkanlmış ba- lık halinde, çırpına çırpına v ardığımız sinema kapısmda. Çeşitli gazetelerde günlerdir ilanını gördüğümüz, nice- dir Fransa'da yaşayan Polonyalı yö- netmen Andrzej Zulavvski'nin 'Cha- manka'sı yenne o smemada 'Lola' gösteriliyordu. O anda salon senndır diyerek girdik ıçeri ve istemeye iste- meye bir kez daha bir Tinto Brass fil- mini sineye çektik mecburen. Her yaz bermutad sökün eden erotik filmler kervanında hep başı çeken. ltalyan 'softporno maestrosu' Tinto Brass'ın yazıp montajlayıp. Hitchcockgibı kı- sa birrolde. basta ve sonda da boy gös- tererek yönettiği son filmi 'Lola'. öte- den ben cinsellik üstüne ış rutan bu uyanık yönetmenın alışılmış ticari sı- nemasını örneklıyor bir kez daha. ba- yat ve monoton tarafından. Hemen hemen her yaz mevsimin- dedışalımcılanmızın fılmlerinin abo- nesi olduğu, 1933 Venedik doğumlu, namlı 'erotizm bezirgâm'. kimıleri içinse türün Fellini'sı sayılan, Tinto önadıyla bilinen Giovanni Brass. hu- kuk eğitiminin ardından Fransız Si- nemateki'nde çalışıp Cavafcanti, Ros- sdHni. Ivens gibi ustalara çıraklık yap- tıktan sonra 196O'lı yıllann başında Bertolucci, Bellochio, Tavianiler gıbı dönemın umut veren genç yönetmen- leri arasında kategorize edilmıştı. Yönetmen, senaryo, montaj: Tinto Brass / Öykü: Carla Cipriani, T.Brass / Kamera: Massimo Di Venanzo / Müzik: Pino Donaggio / Oyuncular: Anna Ammirati, Serena Grandi, Mario Parodi, Patrick Movver, Antoni Salines, Francesca Nunzi, Laura Trotter, CarloReali/1997ltalya (a Film) 197O'lerde\se kulvar değiştırip cın- sel tabuların üstüne üstüne yürüvece- ğı erotizm alanına dümen kıran haz- ret. 'Caligula'v la 'Salon Kitty' gıbı iki ünlü tanhsel porno'yla büyük tı- cari başan kazanmış ve çızgısını be- lirlemiştı. StefaniaSandrelli'lı '.\nah- tar' başyapıtının dışında. 'Miranda', •Budapeşte Ban". 'Kapris' gıbı 1980'lenn ürünü olan \e 'Paprika'. 'Cosi Fan I urte- Bütün Kadıniar Bu- nu Yapar'. '\o>eur-Göz Zevkf, 'l\»s- ta Kutusu T.Brass' gıbı 1990'larda yaptığı, tümü bızde de gösterilen son filmlenyle ıvice küpünü dolduran bu işını bilir yönetmen. 'seksL özgürlü- ğün anahtan" sayıp 'cinsel eylemi gü- nah olmaktan kurtarmak" ıstedığı içın kılisenın aforozuna ve feminıst- lenn saldırılanna maruz kalır, genel- likle her yeni filminin vızyona çıkı- şında. Genelde popo-meme antolojisi ni- teliğindeki fılmleri kadar. geçmişte Se- rena Grandi Francesca Dellera. De- borah Capriogli. Claudia Koll gıbı akçapakça. dolgun, ltalyan dılberle- nni keşfedıp ünlendirmesıyle de ta- nınan hazret, 'Lola'da son keşfı, ufak tefek ama işvelı. cılveli \e fettan, 'çı- tır' Anna Ammirati'yi en mahrem yerlerıne kadar soyarak gözümüze sokuyor bu kez. Selesınde sürekli kaykılıp bacakla- nnı fora ederek bindiği bisiklet tur- lanyla bütün kasaba erkeklenni ka- sıp kav uruyor Lola çıtın. Gerdek ge- cesını beklemeden. girışımcı. hırslı. bıraz da kütkafa nışanlısı.finncıTom- maso'ya bir an önce \enmek için ya- nıp tutuşuvor. çokluk donsuz, her şe- yi ortada gezen. aynı yollardan geç- miş annesı Zaıra'nm (memelen gö- beğıne düşmüş. yönetmenın 15 yıl öncekı gözdesı Serena Grandi artık anne rollerine abone) tecrübelı dos- tuyla baba-kız ilışkısını aşan durum- lardakı seksı genç kızımız. 1950'lenn ünlü Mambo Italıano şarkısı eşliğinde. güneyli üç deniz- ciyle donsuz samba y apan, erotik ha- yaller kuran, kendini tatmin eden. nı- kâh günü de yakın. teşhircı. oynak. şuh ama bakire genç kızla (Anna Ammi- ratı-Lola) çevresındekılerın öyküsü- nü aktaran filmde hıkâye fılan baha- neaslmda. Brass'ın tüm derdı-tasası. cinsellik başına vurmuş, hatır hatır kaşınan, yenı keşfı'ni soymak, bey- lik, bayağı v e estetıze edilinış erotizm göstenleny le perdeyı doldurmak. Yer yer 'hard'a yaklaşan bir soft pomo kış- kırtıcılığıyla yüklü "Lola'da tahnk. röntgencılik, teşhircilik ve alışılmış seks klışeleri gırla gıdiyor yine. ero- tıkomik bir bakışla karışık. Kamera- nın Lola'mızın apışarasına sabıtlen- diği bu tipik Tinto Brass işi et çorba- sına. şu sıcaklarda kuşkusuz iştahla kaşık sallayacaktır meraklısı yine de. Marvln'lnOdası (MarvinsRoom) Yönetmenliğini Jerry Zacks'ın yaptığı filmde Merly Streep, Leonardo DiCaprio, Robert De Niro ve Diane Keaton gibi ünlü oyuncular var. Sorunlu bir aileyi konu edinen 'Marvin'in Odası', karanbklan aydınlatan, iyimser bir mizah anlayışını ve sevgiyi hikâye ediyor. Scott McPherson'ın tiyatro oyunundan uyarlanan ve bugün gösterime giren 'Marvin'in Odası'nda, Merly Streep ve Diane Keaton, Lee ve Bessie adında iki kız kardeşi, Robert De Niro Dr. Wally'yi, Leonardo DiCaprio ise Merly Streep'in oğlunu canlandmyor. Cece Baykuşu (Meet wally sparfcs) Aksı suratlı komedyen Rodney Dangerfield, David Ogden Stiers, Debi Mazar ve Burt Reynolds'un rol aldıklan 'Meet Wally Sparks-Gece Baykuşu'nun yönetmeni Peter Baldvvin. 'Gece Baykuşu', her gûn ekranda karşı karşıya kaldığımız talk shovv programlanndaki sunuculan, komikleri, konuklan ve onlann başlanna gelebilecek gülûnç olaylan anlatıyor. Rodney Dangerfield'in herzamanki gibi 'döktürdüğü' 'Gece Baykuşu*, öncelikle komediyi sevenler için. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Umuda Yolculuk Geçen hafta, kedilerin Ankara çıkartmasından söz açmıştık, anımsayacaksınız. Bu hafta. serüvenin de- vamı... Perşembe sabahı, Atatürk Küttür Merkezi'nin önün- de toplandık. Yaklaşık otuz kadar sanatçı. Tiyatrocu- lar, sinemacılar, plastik sanatçılar... TODER, TİYAR UPSD, SİNE-SEN, TÜRSAK, ÇASOD, FİYAR SE- SAM, FlLMYÖN'üntemsilcileri... Halil Ergün, Aytaç Arman, Aykut Oray, Işıl Kasapoğlu, Yasemin Al- kaya, Hadi Çaman, Göksel Kortay, Nedim Sa- ban, Canan Gerede, Sabahattin Çetin, Muzaffer Hiçdurmaz, Kerem Yılmazer, Tilbe Saran, Ulus- lararası Plastik Sanatlar Derneğı Başkanı Nilüfer Er- gin, SİNE-SEN Başkanı Necmettin Çobanoğlu ve diğerdostlar... Necmettin'i görünce aklıma ikı film geliyor: Işte, ge- ne "yo/"dayız vegene "Umuda Yolculuk"^yapıyoruz. Tıpkı, bundan tam 20 yıl önce SlNE-SEN'in öncü- lüğünde yaptığımız Ankara yürüyüşü gibi... • • • Yolboyu, Ankara programının ayrıntıları tartışıhyor. Hedefimız son derece yalın ve somut: Vergi Yasası'nın bir maddesine ek getirilerek, sanatsal üretime katkı- da bulunan kuruluşlann bu katkılannı vergı matrah- lanndan düşebilmelerine olanak sağlanması. Herkes bırbirini uyarıyor. Aman, bütün sorunlarımı- zı ortaya dökerek politikacılann akıllannı karıştııma- yalım. Tüm gücümüzle, milletvekillerinin verdikleri önergeye destek olalım... Geçen haftaki yazımda sözünü ettiğim dört siya- si partiden altı milletvekilinin ortak önergesinin yanı sıra Atila Sav ve bir grup CHP'Iİ milletvekili ile Gen- cay Gürün'ün öncülüğünde DTP'Iİ milletvekillen de aynı doğrultuda başka önergeler vermişler. Bu iki parti önergeyi desteklemek uzere grup karan almış. Başbakanın da konuya olumlu yaklaştığı söylenıyor... Ankara'ya yaklaştıkça umudumuz artıyor... Sözcü olarak Cüneyt Türel'i seçiyoruz. Cüneyt'ten daha iyi kim anlatabilir derdimizı... Meclis'te, önerge sahiplerinden Ercan Karakaş ve Gencay Gürün karşılıyor bizı. Birlikte yemek yiyoruz. Serap Aksoy, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Boz- kurt Kuruç ve değerli orkestra şefi Rengim Gök- men de Ankara'dan katılıyor gruba... İlk randevu, TBMM Başkanı Hikmet Çetin'le. Her zamanki güleryüzü ile karşılıyor bizi; herkesle teker teker ilgileniyor ve ziyaret nedeni ile ilgili olarak elin- den geleni yapacağını söylüyor. Ikincı randevu CHP lideri Deniz Baykal'la . Gen- cay Gürün'ün sunuşu ve Cüneyt'in etkileyici ses to- nuyla yaptığı açıklamaların ardından söz sırası Bay- kal'da... Baykal, hıtabet yeteneğı ile etkiliyor sanat- çıları. "Sorunlarımızı bızden daha iyianlatıyorsunuz" diye hayranlıkları dile getiriyor arkadaşlarımız. Bay- kal'dan sonra sıra Bülent Ecevitte... Ecevit de sa- natçıların taleplerine duyarsız kalmıyor elbette (Ben gitmedim, gidenlerin yalancısıyım) ve bakanlanndan konu ile ilgilenmelerini ıstiyor. DTP Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve DYP Baş- kan Yardımcısı Saffet Ankan Bedük de sanatçıla- nn bu taleplerine destek sözü veriyorlar. Ve nihayet Başbakan Mesut Yılmaz... Başbakan- lık Konutu'nda, Yılmaz Karakoyunlu karşılıyor sa- natçıları. O da sanatçılara parmak ısırtan bir hitabet örneği veriyor. Tarih ve edebiyat alanındaki değerli çalışma- lan ile tanıdığımız Karakoyunlu, Meclis'ın az sayıda- ki sanatçı üyelerinden ve doğal olarak sanatçılann en güçlü desteklerinden biri. Tabii, bizim için olduğu ka- dar, ANAP içın de büyük bir şans Karakoyunlu'nun variığı... Başbakan, bizlerı büyük bir dikkatle dinlıyor. Kül- tür yatırımlarına (salonlar, kültür merkezleri, vb.) Ku- rumlar Vergısi'nden sağlanan sembolik muafıyetin yetersizliğini, önemli olanın binalann içinde gerçek- leşen etkinlikler olduğunu, bu etkinliklere destek sağ- lanamazsa, binalann ölü yatırımlar olarak kalacağını anlatıyoruz. Tılbe Saran, Cumhuriyetimizin 75. yılın- da sanata sağlanacak bu desteğin önemini vurgulu- yor. Cumhuriyetimizin "1 yaşındaki kadar genç ve 1000 yaşmdakı kadar güçlü" olmasının, sanat alanındaki kazanımlanmızdan daha iyi bir kanıtı olabilir mi? Başbakan'ın tavrı son derece olumlu ve yapıcı. Onun bu olumlu yaklaşımından cesaret alan sanat- çılar heyecanla konuşuyor. Kültürel gelişme ile des- teklenmeyen bir ekonomik gelişmenin olanaksızlığ:- nı, devletin bu alana ayırdığı kaynakların yetersizliği- ni, özel sektörün sponsorluk girişimlerinin desteklen- mesinin ülkenin kültürel yaşamına yeni bir dinamizm kazandıracağını anlatıyor söz alan herkes. Sonuçta, Başbakan Yılmaz'ın kesin desteğini ala- rak aynlıyoruz konuttan. Sanatçılar, umut içinde bi- niyorlar otobüslerine. (Ankara ziyaretinin sponsoriu- ğunu üstlenen Metro Turizm'in yöneticilerine ve biz- lere yakın ilgi gösteren çalışanlarına teşekkürier)... Meclis'ten gelen telefonlar, hedeflerine ulaştıklan- nı muştuluyor. Bir coşku yayılıyor otobüse. Kuşku- suz, ülkenin kültür tarihinde önemli bir an bu... Gu- rurlular, çünkü kendileri için bir şey istemediklerinin bilincindeler... Şimdi, dörtgözle Meclis'in karannı bekliyoruz. Söz konusu madde değişikliği bugünlerde görüşülecek. Kimbilir, belki sizler bu yazıyı okurken, kabul edil- miş bile olabilir... Sanatsal etkinliklere destek olan vergi mükellefle- nne sağlanacak yüzde 5 oranında bir muafiyet, sa- nat dünyamıza önemli bir katkı olacak. Ne mutlu, böyle birönergenin öncülüğünü yapan, Meclis'te sa- vunan milletvekillerine... Umanm, hükümet ve parlamento, önlerine gelen bu pası, güzel bir gole dönüştürmeyi başanr. Son bir söz: Bu golle yetinmeyeceğiz, elbet. Cum- huriyet maçının ikinci devresinde, aydınlığın karanlı- ğa ilk golü olacak bu. Sonraki golü haftaya bırakalım... 3. Balkan Şiir Günleri bugün başlıyop • Kültür Servisi - Çatalca Belediyesi'nin geleneksel Erguvan Şenlikleri kapsamında Türkiye Yazarlar Sendikası ve Catalca Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Balkan Şıır Günlen'nın üçüncüsü 'Çağdaş Arnavutluk Şiıri' adı altında bugün başlıyor. Fatos Arapı. Dritero Agolli gibi dünyaca ünlü Arnavut şairlerinin yanısıra genç kuşak şairlerinin. Kosova ve Makedonya Arnavutluk şiiri temsilcilennın de katılacağı sempozyum, bugün saat 14.00-16.00 arasında Çatalca Belediyesi Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Geleneksel şiir gecesi ise bugün saat 19.30- 21.00 arası Çatalca'daki tarihi Topuklu Çeşmesi çevresinde konuk ve Türk şairlerin katılımıyla düzenlenecek. Şiir günleri yann akşam saat 19.00-21.00 arası Nâzım Nikmet Vakfı Salonu'nda gerçekleştirilecek olan 'Çağdaş Arnavut Şiiri' başlıkh etkinlikle sona erecek. (259 74 74)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear