22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 1998 CUMA 12 KULTUR UPSD'nin inatla sürdürdüğü Genç Etkinlik, geleceğin ütopyasını içinde banndınyor Tümüyle gençliğîıı eseri bir sergi CANAN BEYKAL 4. Genç Etkinlik. TÜYAP'ın kişiliksiz salonlanna temmuz ayının rehaveti içın- de genç soluğuyla canlılık getırdi yine. Yaz tatilimi erteleyecek denli (hâlâ) önetn- sediğim tek bir etkinlik vardır, o da UPSD'nin inatla sürdürmekte olduğu Genç Etkinlik'tir. inatla diyorum, çünkü maddi, manevi her tür sıkıntı ve engele karşın, UPSD bu etkinliğinden vazgeç- memiştir. Hazırlıklan sürerken bile bu yıl etkinliğin yapılmayacağı konusunda dedikodularçıkanlmıştır. Kimin bundan bir çıkan olabilir ki? Ama gerçekleşme- mesini umutla bekleyenleri UPSD hüs- rana uğratmıştır. Bunun için UPSD'nin genç yönetim kadrosuna ve başından be- ri bu sergiyi özveriyle. başanyla yürüten proje sorumlulannın tümüne bravo. Acil gereksinimden doğdu Bu yıl sergi tümüyle gençliğin kendi eseri olmuştur. lyi yanlannın onurunu yaşamak, eleştirilecek yanlannın hesabı- m vermek de onlara aittir. Zaman zaman bu etkinlik konusunda benim duygusal davrandığımla ılgıli eleştirileryapılmış- tır. Nasıl duygusal olmam? Büyüdüğünü gözlediğim birçocuk gibidirGenç Etkin- lik. Bu etkinliğin oluşumuna katılan, eme- ğini veren herkesin benzer duygusal ba- ğı yaşadıklanndan kuşkum yok. Bu genç- lerin içinde sınırlan nerelere kadar geniş- letebileceklerini bildiklerim, umdukla- nm, dost olduklanm ve rotalannı hâlâ izledikJerim vardır. O yüzden bizim eleş- tirilerimizin, serginın başından beri böy- lesi bir etkinliğe karşı olanlannkinden elbette farkı vardır. Benim için etkinliğin kendisi önceliklidir. Bu etkinliğin neyi amaçladığı, bu amacına ne kadar ulaşa- bildiği, eksik olan neyi doldurduğu, han- gi gereksinimlere yanıt aradığı önemli- dir. Dünyada ilk kez sadece sanatçılarca gerçekleştirilen böylesi büyük çaplı bir sergi, son derece genç bir nüfusa sahip bu ülkedeyapılmaktadır. Serginin kendi- si acil bir gereksinimden doğmuştur. Bu 'u yıl sergi tümüyle gençliğin kendi eseri olmuştur. Türkiye'de gençliğin tek önemsendiği yer burasıdır sanki. Genç Etkinlik sadece gençlerin değil, onlan eğiten güzel sanat kurumlannın da yeniden değerlendirilmesinin işaretlerini taşıyor. yüzdendirki Genç Etkinlik geleceği işa- retler. onun miman projesini çizer. Bu et- kinliğin gençliğin eliyle yapılmasında önderlik ederek. bugüne kadar tepeden yaptınmlara alışmış bir ülkenin genç sa- natçılanna. kendileri hakkında karar ve- rebilmeerkini kazandırmayaçabalar. Bu bile biretkınliği önemli kjlmaya yeter. Ser- ginin elemesinin olmaması, kaliteyle il- gili tüm sorunları kaçınılmaz biçimde yaşatmasına karşın, yine de ileri bir aşa- madır. Çünkü genç sanatçıya kendini eleştirebilme. sınama ve değerlendirebil- me, kendine acımasız davranabilme, ki- şisel hesaplaşmasını yapabilmeyetileri ka- zandınlmaya çabalanmıştır. Hatta birbirlerini sorgulayabilecek ve kendi eleştirmenlerini, kuramcılannı, dü- şünürlerini ve yazarlannı yetiştirebile- cek özgür \e özgüvenli yetişmelerinin olanaklan hazırlanmıştır. Türkiye'de gençliğin tek önemsendiği yer burasıdır sanki. Her ne kadar onlar ken- di yapıtlannı açılış gününden sonra **ev- latianıu canıi avlusuna bırakıp giden" (Cemil Ergün'ün benzetmesi) ebeveyn- ler gıbı önemsemeseler, pek çoğu için katalogda adlannın yer almasıyla kısa dönenıli ve acele bir biyografik kazanım olarak değerlendirilse biie. UPSD ikinci gün gerçekleştirdiği bir açıkoturumda "•ütopya" kavramını gündeme getirerek etkinliğin geleceğini ve sanatı sorgulama- ya açmıştı. Bu ne demektir? Bunun üze- rinde bu denli önemle ve vazgeçmeksi- zin durulmasının anlamı nedir? Sanırım umudun yitirilmesi istenmiyor. Çünkü, bi- linir ki umut, gelecek ve düşünülmeyen düşüncelerdemektir. Çünkü gelecek genç- GitardUknince LALE KUYUCU tlginç bir caz simasıdır George Benson. Kendini kolay kofay kategorize ettirmez. Eleştirmenler gitar tekniği ve şarkıcılığı arasında kararsız kaladursun; George Benson'un dinleyicileri günden güne artıyor. Caz gitaristleri arasında sivrildiği dönemlerde Ws Montgomery nin mirasçısı olarak nitelenen George Benson'ın öyküsü 1943'te Pittsburgh'de başlar. Charlie Christian m Benny Goodman'la yaptığı kayıtlan dinleyerek cazla ve cazın içindeki gitar sesiyle tanışan Benson. şarkı söylemeye daha da önce başlar. Onlu yaslannda Charli Parker'dan dinlediği "JustFriends", bugün dinlediğimiz George Benson'a özgü gitar ve vokal tekniğıni şekillendiren etkılerden biri olacaktır. Charlie Parker'm saksofona getirdiği "ses M in bir benzerini gitarda aramaya koyulur Benson. Tıpkı Bird'ün saksofonu seslendirişi gibi, George Benson da gitan seslendirir. Üstüne üstlük bu sesi eşsesli vokaliyle de güçlendirir. Cebındekiesinle 1960'taJackMcDuffın grubuna katılan George Benson, üç yıl içinde hem tekniğini geliştirir; hem de zamanı çok ekonomik kullanan bir müzisyene dönüşür. McDufF'la çalışmak çok zordur ama. George Benson bu deneyimden müzikal hayatını belirleyecek derslerçıkanr. McDufF'tan sonraki yıllarda Lonnk Smith \ e Ronnie Cuber'la birlikte müzik üretir. Bundan sonraki yıllarda üniü yapımcı Creed Taylor'la bir araya gelir. Taylor'ın öncülüğündeki George Benson, bir yandan pop ve pop- caz listelenndeki ticari başarısını sürdürürken, bir yandan da cazın olmazsa olmaz isimleriyle çalışır. Freddie Hubbard, Ron Carter. Airto Moreire, Hubert Lavvs, Herbie Hancock ve Miles in the Sky albümünde bir araya geldiği Miles Davis bu isimlerden en belirleyici olanlardır. George Benson, swing'den bop'a, rhytm & blues'dan popa uzanan uzun soluklu bir çizginın her noktasında kendisi gibi ve özgün olmayı başanr. Pop ve pop-cazdakı yükselışinin caza getirdiği rengı gölgelediği dönemlerde bile tartışılmaz bir gitar- vokal uyumunun en rafıne ömekJerini verir. 1976 tarihlı Breezin ıle ulaştıgi nokta onu ticari başannın yanı sıra en iyi caz gitaristleri arasına katar. Bu albüm bircaz müzisyeninm aldığı ilk platin plak olur. Breezin George Benson aynı anda R & B, pop ve caz listelennde zirvededir. Benson'ın en iyi caz şarkıcılarından bin olduğunu da vıne Breezin albümündeki This Masquerade adlı şarkıdan öğTeniriz. George Benson'ın caz sahnesindeki rolü kıtlelere ulaşmanın müzikaletiyi \ itirmeden de başanlabileceğini kanıtlamaktır adeta. Bu rolü çıkanrken her sahnede birözelliğini ortaya koyar Benson. Herbie Hancock'la kitlesellıği paylaşan Benson, zenci funk müziğınin de önde gelen ismıdır. Enstrü- manlannda usta olan caz müzisyentennin şarkıcılıkta da en öne geçtiklerinin bir örneği de George Benson olur. Tıpkı Louis Armstrong,Chet Baker,ClarkTerry.Grady Tate.RichardBooneve George Adamsgıbı o da iki müzik gücünü her notaya taşır. Onu dinleyenler en çok Benson'ın cazı sımsıkı kucakladığı albümleri bekler. Özellikle caza bir daha aynlmamak üzere dönüşünü müjdeleyen Tenderly ve Big Boss Band albümlerinde artık çıta alabildiğine yükselir. Benson akıcı. araştırmacı bir gitaristle şarkı sözlerinin hakkını veren. ama aynı zamanda çok iyi bir scat şarkıcısı olan iki müzisyenı aynı bedende buluşturur. Şarkıcıvla gitarist kâh söyleşir kâh atışır. George Benson'ı dinlemek, eşsesli gitar- vokal düeti için bir araya gelmiş Nat King CoJe'un ve VV'es Montgomery'nin izlerini bugüne ulaşana dek sürmeye benzer. Bu gece Istanbul'u bir kez daha şaşırtacak Benson. Aynı bedende birleştirdiğı şarkıcı ve gitarist ruhlannı bize ulaştıracak. Karşımızda çok dengelı bir bileşim var. Keyfini sürmek gerek... Uluslararası Doğu Akdeniz Kültür ve Sanat Vakfi'nın düzenlediği festival, 21 Ağustos'ta başlıyor Ege ve Akdeniz'de Amfor Müzik Festivali • "Bu yıl Efes'te açılış yapacağız. Bodrum ve Marmaris kalelerinde konserler vereceğiz, kapanış konserleri Aspendos'ta olacak. Eserler dört dörtlük, ancak bu yıl klasik bir çizgide gidiyoruz." NURDAN CÎHA.NŞÜMUL Ulusal kültürü, uluslararası alan- da tanıtmak ve bu tanıtım için ge- rekJi çalışmalan yapmak amacıy- la'Lhıslararası Doğu Akdeniz Kül- tür ve Sanat Vakfi' kuruldu. Mer- kezi Vjarmans'te bulunan ve Mar- mara Üniversitesi lletişim Fakülte- si Dekanı Prof. Dr. AteşVuran'ın başkanı olduğu vakıfta piyanist Hüseyin Sermet, Savaş Ulu, Yıkiı- rım Yiğiter bulunuyor. Vakfın şe- ref başkanı ise flüt sanatçısı Jean- Pierre Rampal. Mordo Dinar da vakfın gönüllüleri arasında yer alı- yor. Vakfin ilk etkinliği ise 27 Ağus- tos -10 Eylül tarihleri arasında ger- çekleştirilecek olan Amfor Müzik Festivali. Fesrivai. 27 Ağustos'ta Efes An- tik Tiyatro'da şefJean Pierre Ram- pal'ın yönetiminde tzmir Devlet Senfoni Orkestrasfnın vereceği konserle başlayacak. Konserin so- listleri Rampal, Hüseyin Sermet ve Eric Lesage. 29 Ağustos'ta lzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Efes Antik Tiyatro'da Paul Meyer (kla- rnet) ve Tedi Pavarami'ye (keman) eşlikedecek. Eric Lesage. Hüseyin Sermet. EdgarGuggeis ve Mkha- dGartner. 30 Ağustos'ta Bodrum Kalesi'nde. 2 Eylül'de Marmaris'te konser verecek. 4 Eylül'de Yuko Mori. Dimitri Khlebsevitch. Igor Ki- ritchenko. Marc Marder ve Hüse- yin Sermet. Marmaris Kalesi'nde müzikseverlerle buluşacak. 5 Ey- lül 'de Marmaris Kalesi'nde Elysee Yayü SazDörtlüsü, 6 Eylül de Bod- rum Kalesi 'nde Kun VVoo Paik pi- yanoresitali gerçekleştirilecek. Yu- ko Mori, Dimitri Khlebsev itch. Igor Kiritchenko. Marc Marder ve Hü- seyin Sermet, ~l Eylül'de Bodrum Kalesi'nde konser verecek. 9 Ey- lül 'de ise Aspendos Antik Tı v atro- su'nda şef Alexander Schwinck yönetimındeki lzmir Devlet Sen- foni Orkestrası Sermet. Lesage ve Paik'e eşlik edecek. 10 Eylül 'de ise Aspendos Antik Tiv atrosu'nda Ale- \ander Schwink yöneteceği. Tedi Pavarami, Xavier Philips ve Eric Lesage'ın katılacaklan son konser var. Piyanist Hüseyin Sermet'le fes- tival hakkında konuştuk. - Bövle bir festival dü/enlemeve Vakfin kunıcusu Hüseyin Sermet nasıl karar verdiniz? H C S E M N SERMET- Festiva- lin oluşumu askerlik dönemıme dayanıvor. Arkadaşım V ıldınm Yî- ğiter'le askerde tanıştım. Marma- ris'te yörenin tarihi ve doğal güzel- liklerine müzisyen gözüyle bak- tım. Buranın müzik festivali yap- mak için dört dörtlük bir yer oldu- ğunu gördüm. Bu yıl da vakfı kur- duk. Mümkün olduğu kadar az ha- tayla bir festival düzenlemeye ça- lışacağız. Bu konuda genç. tecrü- besiz olduğumuz için ister ıstemez bazı hatalar yapacağız. Ama kısa süre içinde onlan telafi edip geliş- tirmek istiyoruz festivali. - FestivaJ sürekli Bodrum. Mar- maris'te mi dü/enlenecek? SERMET- Bu yıl Efes'te açılış yapacağız. Bodrum ve Marmaris kalelerinden sonra kapanış konser- leri Aspendos 'ta olacak. Kendimi- zi bu yerlerle sınırlamıyoruz. Mi- let, Perge.. O kadar çok yer var ki. - Festivali destekleyen kunım ve kuruluşlar \ar mı? SERMET- Marmara Turizm Acentesı. Japon piyano markası Kavvai. Japonya'daki en son tur- nemde bu festivalden Kavvai yetki- lilerine söz ettim: bize iki konser piyanosu veımelerini istedim. Fes- tival boyunca hiçbir ücret almadan sigortasını yaparak bize iki piya- no gönderiyorlar ve birde Japon tek- nisyen gelecek. Bu tür şeyler Tür- kiye'de çok önemli. Yoksa ne gibi hatalar olduğunu, ne gibi piyano- lardaçalındığınıbıliyorsunuz. Mar- mara Turizm Acentesi bütün mü- zisyenlerin ve enstrümanların taşınmasını, konaklamayı sağlıyor. - Jean Pierre RampaTle nasıl ile- tişime geçtiniz? SERMET- 'Kolumun alüna pi- vano>u alıp' konser vereceğimiz yerlerin akustiğini kontrol edeme- yeceğim için bundan beş altı ay önce klarnet sanatçısı Paul Meyer ve piyanist Eric Lasage ile bu yer- leri gezdik. Biraraba kiraladık ve amfitivatrolarda klarnet çalarak akustıği kontrol ettik. Turistik se- yahat gibi görünen bir iş seyaha- riydi bu. Bu arkadaşlar başından be- ri projemize ortak. Jean Pierre Ram- pal'e de böyle bir fıkrimiz olduğun- dan bahsettik. Rampal zaten Tür- kiye've gelmiş. konserler vermiş. 73 vaşında ve iki genç müzisyenin gelip de kendi sine hadi beraber bir şeyler yapalım demesi onu heye- canlandırdı. Bizim şeref başkanı- mızolmavı kabul etti. - Festival programını belirlerken nekri gözönündebulundurdunuz? SERMET- Programımız son de- rece klasik. Halk açısından tehli- keye atılmamış bir program. Eser- ler dört dörtlük. ancak bu yıl kla- sik bir çizgide gidiyoruz. Bu yıl hiçbir şekılde nske giremezdik. - Festival kapsamında gelecekte neler yapmayı pianlıyorsunuz? SERMET- Bundan sonra genç Türk sanatçılanna sazı ne olursa ol- sun. imkânımız dahilinde konser fir- satı tanıyacağız. Elimızdeki im- kânlar çoğaldıkça ve kendimize güvenimiz yerine geldikçe. yaşı ne olursa olsun çağdaş Türk besteci- lerinin de yapıtlannı seslendirmek istiyoruz. Bu arada Türk müziği ile Batı müziği arasında sentezler oluşturmayı planlıyoruz. lik demektir. Bu klişe sözlerin aslında doğnı olduğunun kanıtını, o gün iki ço- cuğun doğal oyun alanı olarak sanatla iç içe. pek çok yetişkinden daha ciddiyetle serginin keyfini çıkartmalannda gördüm. Bu iki çocuk hangi yapıtın karşısında gü- lüneceğini. hangi yapıtın karşısında üzü- lüneceğini araştırarak örtülü örtüsüz, ışık- lı. karanlık her bir bölmeye dalarak, her bir yapıtın emrettiğini yerine getirerek (örneğin "Kendi giinahınızıyazınız" ad- lı iş) gerektiğinde burun kıvırarak, gerek- tiğinde alay ederek ama sonunda sergi- nin (bence de) en iyi işini seçtiklerinin bir belgesi olarak VahitTuna'nın "Henrv'nin arabası" dedikleri san dolmuşunun için- de keyif çatarak bütün gün etkinliği ya- şadılar. Bu. ütopyanın ta kendisiydi. Eğer alışılmışın dışına çıkan bir sanat yaratı- lacaksa bir gün. elbette bu sanat böylesi yapıtlara alışmış olanlar tarafından yara- tılacaktır. Sanat sergilerini kendi yaşam- lannm doğa! bir alanı olarak görebilen- ler. sanatı hayatlannın birparçası olarak kabul edebilenler tarafından yaratılacak- tır. Sadece bu açıdan bile Genç Etkinlik geleceğin ütopyasını içinde banndınr. Şimdiki günün gerçeği Sergiyi izlerken, sanat bugün bize ne anlatıyordiyedüşündüm. Sanatın sosyal yaşamımızdaki önemi ve etkisi ne du- rumda diye sordum. Bu tür sorulan sor- mamız için aracıdırlar bu sergiler. Sanat büyük kent yaşamının ve enformasyon aracılannın egemenliğinde mi, yoksa gün- lük yaşantımıza farklı gözlerle bakabil- memizi sağlayacak güce sahip mi? Ger- çekte günlük yaşamla sanat arasında bir fark v ar mı? Burada hiç kuşkusuz gerçek- likle yuz yüzeyiz. Umut ve umutsuzlu- ğu, iyimserlikle kuşkuyu yan yana görü- yoruz. Yıkımı, şiddeti, vahşeti sunarlar- ken gençler, aynı zamanda aşkı, acımayı ve edilgen bir karşı çıkışı da notluyorlar. Ama gerçek hayatta da bunlar yan yana, neredeyse sınırlan birleşiyor gibi. Gör- düğüm ve açıkoturum sırasında izlediğim kadanyla büyük ideallerin, romantik dü- şüncelerin yok olduğu kesin. Şimdinin, şimdiki günün gerçeği anla- tılıyor ve bu gerçeklik (iyi düşünülmüş ya da kötü ta- sarlanmış olabilir) burada, bu dünyada, bu ülkede, bu kentte, bu medya aracılığıy- la tüm kitlenin aynı anda ya- şadığı. ciddi ile saçmanın, düzeyli ile düzeysizin birbı- ri içine geçtiği o belirsiz bi- tişme noktasında tüketilive- ren bir gerçeklik. Sanat işte bu gerçekliği genç sanatçı- nm kendisine, kendi gerçek- liğine dönüştürdüğü bir ey- lem oluyor. O nedenle gün- lük yaşamla sanat. kitle ile sanatçı birey arasındaki fark ya da bağ (sanatçı gencin düşün yeteneğinin düzeyiy- le orantılı olarak) görülür kılınabiliyoryada iyiceyok olabiliyor. Gereksinimlere yanıt Genç Etkinlik sadece gençlerin değil, onlan eği- ten güzel sanat kurumlannın da yeniden değerlendirilme- sinin işaretlerini taşıyor. Böyle bir gerçeklikle yüz yüze olan ve bu gerçekliği yansıtmak isteyen ve bu ger- çekliğe uygun araç ve yön- temi kullanma gereksinimi duyan (Her genç sanatçı için bu gerçekten bir gereksinim sonucu mudur? Tartışılır) gençlerin estetik eğitimi ve bu eğitimle görevli kişile- rin eğitilmesi. yeni bir yapı- lanma gereğini de doğuru- yor. Yeni yapılanmamn ama- cı, yeni gereksinimlere ya- nıt vermektir. Güzel sanat- larla ilgili kurum ve kadro- lan bu yeni gereksinimlere yanıt verebiliyorlar mı? El- bette gençler rehavetlerin- den bir an önce sıynlmalı ve medya gösterilerindeki gibi derinliksız gösteri dü- zeyindeki düşünce kınntı- lanyla yetinmeyi, biz izle*- yenlerin de yetinmelerini is- tememelidirler. Ancak, gü- zel sanatlaröğrenim veeği- tirninin de kendi koşullan- nı sorgulama zamanı gel- miştir. Ne geleceğin sanatı- nı yadsıyan ve hayata geçi- rilmeyecek olan bir akade- mizme düşmeli, ne de öğren- cinin bir genç sanatçı olarak sanatı üzerinde kuracağı oto- riteyi sağlayacak tasanm gü- cü, bilgi donanımı, uygula- yım yetisi ve düşün yetene- ği oluşturmayan "üretim için üredm" fikriyle her şeyi bir- birine kanştınp, her şeyi ay- nı değere indirgeyen, bu yüz- den "sonsuz çeşitlilikte ve can sıkıcı benzeıiikte" üre- timlere düşülmemelidir. Sa- nınm gençler burada sergi- ledikleri işlerle bunlan söy- lemek istiyorlar. Bazı yapıt- lann ve genç söylemin kar- şısında "yardım işareti"ni görmüyorsak. yeterli duyar- lıkla onlara ve gereksinim- lerine yaklaşamıyoruz de- mektir. YAZI ODASI SELİM tLERİ Geçip Giden Ülküler Ülküm yazar olmaktı. Bu duyguya, bu hevese çok küçük yaşta kapıldım. Okuma-yazmayı bilmeden. Annem öğle uykusuna yatırmadan önce masallar okurdu. Çok masal kitabı yoktu evimizde. Dört-beş kitap. Ablamdan kalanlar. Sonra okuma-yazma öğrenince yeni kitaplar aldı- lar bana. llki, Varfık Yayınları'nın Dünyanın En Güzel Masallan'yd\, Annemin okuduğu masallar hem Türk masallan, hem de dünya edebiyatından masallardı. Dinlerken büyülenirdim. Onlan, kitaplardaki tektük resimden de esinlenerek, belleğimde yaşatır, düşlerimde canlan- dırırdım. Dahası, yeni serüvenler, yeni sonlar, yeni hayatlar biçerdim hepsine. Kendim kurmazdım da okunandan yola çıkarak, yeni dile getirişlere varmaya çalışırdım. Zaten yazaüığımın öyle birakışı oldu: Çoğu kez, bir dize, bir anlatım bende yazma isteği uyandınr. Oku- duktan sonra yazı masası başına geçerim. Okuma- dan yazdığım enderdir. Yazma seruvenimde başansız öğrenci oluşumun ro- lü söz konusu. Başarısız bir öğrenciydim. Dersleri dinlemez, ders krtaplanmızdan hiç hoşlanmazdım. Severek okuduğum tek ders kitabı hatırlamıyorum. Notlanm, daha ilkokuldan, zayrf-orta-iyi üçgeni ara- sında gezindi durdu. Yalnız 'tahrirööevi'nöen, yani kom- pozisyondan birkaç kez 'pekiyi' aldım. O pekiyiler, sa- nınm, beni bir şeyler yazmaya itiyordu. llkokuldayken roman yazmaya kalkıştım. Adı Dolu Yıllar'du Her nedense tefrika yöntemiyle yazmayı denemiş- tim: Günde birkaç saat çabalar, aklım sıra, birtefrika- lık bölüm kotanrdım. Dolu Yıllar adını nerden bulmuştum? Bana öyle ge- liyor ki bu ad, gerçekten tefrika edilmiş bir romanın adına öykünmeydi: YıllannArdından. Yılann Ardından, Muazzez Tahsin Berkand'ın uyarlaması bir roman- dı ve Hürriyet gazetesinde tefrika ediliyordu. Belki tefrika yöntemi de, o tefrikanın etkisiyle... Yazariık ülküsü ilkgençliğimde dinmedi. Dinmek şöyle dursun, pekişti, bir erek olup çıktı. Dış dünyayia bağlanm kopuktu. Yatılı okuldaki en büyük ya da tek mutluluğum, kitaplar okumaktı. He- men hepsi 'roman' olan bu kitaplan, okulun geniş ko- ridoriannda, pencere kenanna ilişerek okurdum. Üç romancımız ilk büyük tutkulanmdır: Reşat Nu- ri, Yakup Kadri ve Halide Edib. Üçünü de şaşmaz bir eşitlikle severdim, Akşam Güneşi'nin bende fırtmalara yol açtığını ha- tırtıyoaım. Yolpalas Cinayeti'ni bir solukta, birkaç sa- atte okumuştum. Önce Hep O Şaftı, sonra NurBa- ba gözdelerim oldu... Orta sonda roman yazma isteği yeniden alevlendi. Adı, bu kez, Karanlık Yüzlü Günün Aydınlığı'ydı. Sa- man yapraklı çok kalın bir deftere yazıyordum. Ders ortasında defterimi çıkanp yazardım. Matema- tik öğretmenimiz Hilâl Pamir beni yakaladı. Bunun- la birlikte kızmadı, destekledi. Öğretmenimin inceJiği bugün de gönlümü yakar. Baharda bir akşam, dolmuşla, Taksim'den Teşviki- ye'ye dönüyordum. Radyo açıktı otomobilde. Spiker, Cahit Srtkj'nın babasına yazdığı birmektubu okuyor- du. Cahit Srtkı 'şair' olmanın kendisi için nasıl bir ül- kü olduğunu dile getirmekteydi. Dinlerken derin he- yecan duyuyordum... Lisedeyken üç dört roman bitirdim. Bu romanlan- mı yırtıp attığıma pişmanım bugün. Gazetelere götüruyordum romanlarımı. Kimselere beğendiremiyordum. Remzi Kitapevi'nden, Varlık Ya- yınlan'ndan geri çevrildim. Ama umudum asla kınlmı- yordu. Yazar olacaktım... Başka çaresi yoktu. Evdekiler aç kalacağım, meslek edinemeyeceğim kaygısıyla dolup taşarlardı. Vazgeçmem için epey uğ- raştılar. Ne var ki uyanlar ötesinde engelleyiş söz ko- nusu değildi. Şimdi aynı ülküyü duyuyor muyum? Doğrusu bilmiyorum. Edebiyattarihimizin kaybolup gitmiş kişilerine bak- tıkça içim sızlıyor. Nice okunmayan, nice unutulmuş şair, hikâyeci, romancı çocukluğumun büyük ülküsü- ne kederietini söylüyoriar. Takvimde îz Bırakan: "Sahne: Bir eski zaman odası - Geçmiş birgünü... bir ölümü tekrariamaya yarayan eşyalar... Duvara bi- tişik bir konsol - Konsolun üstünde yaldızlı bir ayna... Aynanınönündeantika, çatlakbirkase... - Ortadabir masa... Yanda bir büfe, sandık..." Sevim Burak, İş- te Baş İşte Gövde İşte Kanatlar, Adam Yayınevi, 1984. 6. Ulusal Mmtarlık Sergisi açılıyor • Kültür Servisi-MiınarlarOdasfnın 1988 yılından bu yana iki yılda bir düzenlediği Ulusal Mimarlık Sergisi veÖdülleri'nin altıncısı bu yıl gerçekleştirildi. Gürhan Tümer. Baran tdil. Zeynep Ahunbay, Haydar Karabey ve Murat Uluğ'dan oluşan seçici kurul 5 dalda verilen ödüllen şu şekılde belirledi: Büyük Ödül Prof. Nezih Eldem'e verilirken; Meslege Katkı Dalı'nda Prof. Dr. Erdem Aksoy. Yapı Dalı'nda Ender Özışık. Gökhan Avcıoğlu, Nevzat Sayın. Merih Karaaslan, Proje Dalı'nda Han Tümertekin, Prof. Dr. Ahmet Eyüce ve ekibi, Grafik Dalı'nda ise Mahmut Durmuş ve Ali Mahmut Demirel ödüle layık görüldü. 6. Ulusal Mimarlık Sergisi bugün saat 18.30'da yapılacak ödül töreninin ardından Ankara'da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Galerisi'nde açılıyor. Sergi 17 Temmuz'a dek sürecek. BUGÜN • Genç Etkinlik kapsamında TÜYAP'ta saat 12.00- 12.30 arası Grup Açıkça'nın '2 Yüz 2', saat 15.00- 15.30 arası Melih Çavaş'ın 'Yetmis X Bir .\lt^ı^ Y Sekiz" başlıklı performanslan, saat 13.00-14.30 arası kjsa film gösterimleri, saat 16.00-16.30 arası Hakan Yılmaz'ın 'Bir Şişede Bir Milyon İnsan' konulu gösterisi. saat 18.00-18.30 arası Tunç Tanyeli'nin 'Hiçldmsenin Güncesinden' başlıklı müzik dinletisi yer alıyor. • ENKA Vakfi 10.YÜ Etkinlikleri kapsamında Sadi Gülçelik Spor Sitesi Amfitiyatrosu'nda saat 21.15'te Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun sahnelediği 'Bozuk Düzen' adlı oyun izlenebilir. 26. ULUSLARARASI İSTANBUL MUZ1K FESTİVALİ BLGUN • Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat I9.00'da Suisse RomandeOrkestrası'nın vereceği konser izlenebilir. YARIN • Aya trini Müzesi'nde saat 19.00'da EnsemMe Intercontemporain'in vereceği konser izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear