18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19TEMMUZ1998PAZ 12 KULTUR Stanley Kubrick'in sorunlarla iç içe çektiği son filmi bu yıl sonunda gösterime girecek Mükenııııeliyetçi bağnnsız ıısta ASLI SELÇUK • Kubrick, kılı kırk yaran, aynntıcı, titiz, çalışmalannda sabırlı bir sinemacı. Tek bir film ortaya çıkarmak için aylar hatta yıllar boyunca işini sürdürür. Kimilerine göre Kubrick duygusuz, kendini beğenmiş, aşın titiz; kimilerine göre ise eşi olmayan, benzersiz bir sanatçı. gılanabildiğini irdeler. Insanlı- ğın geleceğine yapılan volculu- ğu unutulmaz '2001: A Space Odyssey'(2001: Uza\ YoluMa- cerası) adlı bilim-kurgusunda an- latır (1968). Filmin felsefi sor- gulamalan izleyiciyi düşündü- renbirçalışmasıdırbu. Kendine özgü derinliği ile film bir klasik olmuştur şimdiden. Yeni projesi Yapay Zekâ 197 l'de çektiği 'A Clockwork Orange'da (Otomatik Portakal) insanın gerçek doğasında neler saklı olduğunu amansız bir eleş- tiriyle ortaya çıkanr. 'Otomatik Portakal", sosyal düzenin ada- letsizliğini alttan alta beliren pe- simist ve şiddet yüklii bir yakla- şımla sergiler. Bu filmi ünlü Amerikanyapım şirketi VVarner Bros için çeker. O giinden beri VVarner Bros'la sağlam bir bağı vardir Kubrick'in. Warner'lar. 1971 'den beri usta yönetmenin tüm filmlerinin yapımcıhğını üstlenmiştir. Kubrick, şirketten bir yüzde alır, aynca tüm filmlerini de artık 'yönetmenin kişisel kıır- gusu'nda garantilemiştir Kubrick. kılı kırk yaran, ay- nntıcı, titiz, çalışmalannda sa- bırlı bir sinemacıdır. Tek bir film ortaya çıkarmak için aylar. hat- ta bazen yıllar boyunca işini siir- düren biridir. 1975"te çektiği 'Barry Lyndon'u tam 300 çekim gününde tamamlar. 1980'dekor- ku-fantezi karışımı 'The Shi- ning'i(Parıltı). 1987'deıseyeni- Dünyanın yaşayan en usta yö- netmenlerinden biri Stanky Kub- rick. 1928'de Broax, Nevv York'ta doğan Kubrick, fizikçi olan ba- basının gönüllendirmesiyle genç yaşlannda fotoğraf çekmeye gi- rişti. 1950'defotoğrafçılığıbıra- karak ilk uzun metrajı 'Day of the Fight'ı (Kavga Günü) çekti. 195 l'de gerçekleştirdiği gerilim- li bir cinayet filmi olan 'TheKil- Hng"den (Oldürme) sonra sinema eleştirmenleri dikkatle onayöne- lirler. 1956'da Amerikan ordu- sunun ikiyüzlülüğünü anlatan 'PathsofGlory'den (Zafer Yol- ları) sonra. 1960'da Anthony Mann'ın yanm bıraktığı 'Spar- tacus'ü tamamladı. Bu filmi yö- netmen, Hollyvvood'un büyük bütçeli gösterişli epik yapımla- nndan daha da öteye götürmüş- tür. Kubrick, Hollywood sistemi- nin dışında olmak ister bir süre sonra. Filmlerinde büyük bir öz- gürlükle çalışmak, yaratım dene- timini kendi elinde tutmak ama- cıyla 1961 'de Ingiltere'ye taşı- nır. 1962'de ABD'ye yeniden ge- ri döner. İlk çalışmalannda gö- rülen alaycılığa bir tutam kara mizah da katarak VTadimir Na- bokov'un ünlü 'Lolita'sını çeker. 'Dr. Strange Love'da ise (1964) nükleer bir felaket olasılığının toplumlar tarafından nasıl tehli- keli ve korkunç bir şaka gibi al- den Amerikan ordasunun, insan- lık dışı yanıııı \urgulayan 'Full Metal Jacket'ı çeker. 'Full Me- tal Jacket' sonradan gelen ör- neklerı düşünülürse (özellikle Oliver Stone'un tipik Vietnam filmleri) onlardan çok daha et- kili bir filmdir. Türkiye'de an- cak 1995 yılında, ilk kez göste- rildiğinde bu ayrım daha da be- lirgin olarak ortaya çıkmıştır Kimilerine göre Kubrick, duy- gusuz, kendini beğenmiş, tafra sa- tan, aşın titiz, zevke düşkün di- >e tanımlanırken. bazılan da onun eşi olmavan. benzersız bir sanat- çı olduğunu, kendisine ait son derece özel bir bakış açısına ve parlak bir görsel stile sahip oldu- ğunu düşünür. 1995'te Kubrick'in sadık ya- pımcısı Warner Bros, yönetme- nin yeni projesini 'Artifkial In- telligence'ı (Yapay Zekâ) basına açıklar. Kıskançhk, cinsel saplanü 1990'lardan beri Kubrick'in aklında epik bir bilim-kurgu fil- mi çekmek vardır. Brian Aklissın 'Super Toys Last All Summer Long' (Muhteşem Oyuncaklar Bütün Yaz Dayanır) adlı öykü- sünden senaryolaştınlan 'Yapay Zekâ'da kutuplann erimesi ıle dünya sularaltında kalmaktadır. Dünyanın kurtuluşu ise A. 1. isim- li bir bilgisayara bağlıdır. Kub- rick'in kafasındaki bu tasan o yıllann sinema teknolojisi açı- sından en ileri, en yeni özel et- kilerin kullanılacağı birfilm ola- caktı. Fakat Aralık 1995'te, Vvar- ner Bros birdenbire Kubrick'in 'EyesVVideShut'u(Sımsıkı Ka- palı Gözler) çekeceğini açıklar. I987'de gerçekleştirdiği 'Full Metal Jacket'tun >edi yıl sonra çekeceği ilk filmdir bu. Arthur Schnitzler'in 70'lerin başında yazdığı romanı Kubrick, 1972'den berifilmleştirmek is- thordu. Romanın telifhaklannı da o zamanlarda satın almıştı Kubrick; tıpkı '2001: Uzay Yolu Macerası' ve 'Panltı'da yaptığı gibi... 1965'te 'Darling' filmi- nin senaryosu ile en lyi senarvo Oscar'ını kazanmış olan Fre- deric Raphael'le Kubrick. Schnitzler'in 'Rhapsody = A Dream .VoveL Dreanı Story' (Rapsodi = Bir Düş Romanı. Düşsel Öykü) adlı öyküsünü senaryolaştırırlar. Konu. 1970'lerden beri Kubrick'in ilgi duyduğu tema- lardan oluşmak- tadır; kıskançlık ve cinsel saplantı. Birbirlerini hastalıklı birbi- çimde kıskanan evli bir çift; bu çift dengeye. güven- liğe, sadakate daima aç- tır. Böylesine düzgün bir hayata arasız özlem duyan karı-koca, bu is- teklerinden kaçmak için ikiyüzlü. gizemli \ e yıkıcı bir yaşam sü- rerler... Bu psikolog çift kendileri gibi evli olan iki hastayla cinsel ilişkidebulunurlar. ürup seks de- ğıldir yeğle- dikleri. Herkes kendi köşesinde kendi ilişkisini yaşar. Bu gizli yaşamlarda sü- ren evlilik dışı cinsel ilişkinin yanı sıra uyuşturucu bağımlılığı ve kadın kılığına girme fetişiz- mi de \ardır. Arthur Schnitzler'in romanı- nı okuyunca Kubrick'in kafasın- da şöyle bir soru belirmiş: Cin- sel bir macera>ı düşlemek ile böyle bir macerayı bilfiil yaşa- mak arasında belirgin. ayırt edi- ci bir fark var mıdır? Düş, ger- çekten uzak mıdır. yoksa gerçe- ğin içinde mi yeralır? Gerçekle düş arasında belırgin bir a\nm var mıdır? Gerçek mi düştür. yoksa düş mü gerçek- Titiz yönetmenin en gizemli filmi'Eyes Wide Shut'un (Sımsıkı Kapalı Gözler) çekımine başlanmadan dnee ttm oyuncu ve teknik kadro ile filmin mahre- miyetinı koruma amacıyla gizlilik anlaş- malan yapılır. Başrol oyunculan Tom Cru- ise ve Nkole Kidman, çalışma süresı be- lirsiz bir anlaşmaya istekle imza atarlar. Kubrick. filmini tngiltere'de 4 Kasım 1996'daçekmeye başlar. New York'un özel bölgelerinden biri sayılan Bron.\ doğum- lu yönetmen, Pine\vood stüdyolanna New York. Greenwich Village'm gerçek boyut- larda bir maketini yaptınr. Cruise ile bir planı 93 kez çekti Başkadın oyuncu Nicole Kidman, bu filmde kocası Tom Cruise ile üçüncü kez kamera karşısına geçer. Kidman, idolü Stanley Kubnck hakkında şunlan söylü- yor: "Kubrick, benle Tom'a son filminde mnamamızı önerdi. Kubrick size bir şey önerdiğinde ona ha> ır diyemezsiniz. Tom, benimle birlikte değjl fakat daha çok Kub- rick'in filminde ovnamaktan dolayı çok mutlu. Sanınm Kubrick bizden bugüne dekvapüklanmızdan çokbaşka bir perfor- mans. oyun giicü istedi. sıradan bir yorum istenıedi. Çok uzun bir faks çekmişti hize. ikimi/in defilminde ovnamamızı isthordu. Tom ve ben bir dakika bile tereddüt etme- dik, önerisini gözümüz kapalı kabul ettik. Daha sonra bana telefon etti. şaşırdım. he- yecanlandım. kulaklanma inanamıyor- dum. karşımdaki hatta sinema devi Stan- ley Kubrick >ardı. Filmdekirolümiçin ko- nuştuk. Sonrasenaryoyu yolladı.\irmi dört saat içinde okuyup ona iade etmemi istedi. Senaryosunun orada burada sürünmesini istenıiyordu. Onunla telefonda ilk kez ko- nuşurken rüya göriiyorum sandım. Kub- rick, benim gerçek idoUerimden biri, o bir sinema dâhisi. Onunla tngütere'deilk kar- şılaştığım zaman dikkatüni en çok Ameri- kan aksanlı tngili/xesi ile bakışı çekmişti. Bu bakış sanki be> ninizden geçenleri o an- da okur gibiydi. Olağanüstü bir insan, onunla çalışmak da olağanüstü bir durum. Sinemanın en son yarabcılanndan biri. İs- tediğini \apı>ı>r\e istediği biçimde yapıyor. HolK"wood'da vaşamıyor. kendisi için ayn- calıklı bir konunı yaratmış. Stanle>, çekim- ler boyunca benimle de Tom'la da a>n a>- n çalıştı. Bir çift olarak hic ele almadı bizi. Her ikimizin de tek tek onunla özel bir iliş- kisi oldu. Sette tıenimlea\ n. Tom "la a> n ko- nuştu,ilgilendi. Pllmi gördüğünüzde bunu neden >aptığını anlayacaksınız..." Kubnck. Tom Cruise ile bir planı 93 kez çeker. Filmdeki yönetmen yardımcı- lanndan biri de "Sunday Times" gazetesı- ne Kubrick'in her planı en az 62 kez çek- yeni filmi 'Eyes Wide Shut'ta Nicole Kidman ve Tom Cruise oynuyorlar. Çekimleri 15 ay süren sinemanın bu en gizemli filminden Harvey Keitel ve Jennifer Jason Leigh ayrıldı. tiğini açıklıyor. Stanley Kubrick, aynı pla- nı an arda yüz kez çekmesi sonucunda oyunculannın oyunlannı doğallıktan uzak- laştınr. Böylelikle oyunculannın sonunda yansıttığı soğuk, manik performanslan 111- me gerçek dışı bir kalite getirir. Devlet sırrı gibi saklanıyor Çekım boyunca ülmın o\ uncu kadrosun- da da değişiklikler oluyor. Tom Cruise'un kadın hastasını o>nayan Jennifer Jason Leigh, aynı anda DavidCronenberg'in fil- minde de oynadığından. Kubrick'in çe- kim tekrarlanndan sıkılıp iyi oyun \ereme- dığinden sonunda yönetmen tarafından setten kovıılur. Kubrick, onun yerine Isveç- li, Bergman filmlerinin oyuncusu Marie RJchardson'u alır. Tom Cruise. sevişme sah- nelerini bu oyuncuyla yeniden oynamak üzere Amerika'dan tekrar İngiltere'ye ge- lir. Nicole Kidman'ın hastasını oynayan ün- lü aktör Harvey Keitel'in akıbeti de sonuç- ta Jennifer Jason Leigh gibi olur. Keitel, 'The Road to Graceland* filmi için Kub- rick'in setinden aynlmaya kalkışınca yö- netmen ile tartışırlar. Kubnck. Keitel'ı de hemen kapı dışan eder. Keitel'in fümden aynlmasının başiıca nedeni aslında yönet- menin eksilmeyen mükemmeliyetçiliğin- den kaynaklanmaktadır. Her iki oyuncu da Kubrick ıle çalışma onuruna erişemez- ler. deneyimlerinin yetersizliklerinden ötü- rü. Kubrick ile çalışmaksa doğrustı her oyuncunun harcı değildir. Sanıyorum Ni- cole Kidman ve Tom Cruise bugüne dek sergiledikleri oyunlann en üst noktasına *E)« WldeShutta ufc^acaklar. Keitel'in yerini. Kubrick'in meslektaşı ünlü yönet- men aktör Sydne> Pollack alır. Tüm sah- neler Pollack ile yeniden çekilir. Film ekibinden birkişi Kubrick hakkın- da konuşurken: "Stanley'in kafasındakile- ri kestiremiyordıık bile. ProvaJarda Tom Cruise bazen üç giin boyunca Kubrick ha- zır olana dek beklemek zonında kaldı. Fi- kir yürürmeyeçalışiTOrduk. ama bu konu- da hiç şansımu yoktu. Selfridges mağaza- suıınoyııncakreyonunu kiralamışhk,ama Kubrick son dakikada fikrini değistirdu Harrods'a girdik. Bufilminen şaşırtıcı ya- nı isedefalarca tekraredilençekimlere,ye- ni oyuncularla yapüan tckrarlara. değişme- yen iş programuıa karsın film öngörölea bütçeyi aşmadL" Mükemmeliyetçi yanını Kubrick bütçe konusunda da gösteri> or. 4 Kasım 1996'da başlanan çekim 31 Aralık 1997'de bitti. Pinevvood stüdyolannda 400 günde (15 ay boyunca) çekilen "Sımsıkj Kapalı Gözler' sinema tarihinin çekımi en uzun süren fil- mi. Film birde\letsırn gibi saklanıyor, ya- pımcı VV'amer Bros bu konuda konuşmu- yor. hiç açıklama yapmıyor. Bilinenlerse filmin 70 mm. düş sahnelerinin de siyah- beyaz çekildiği. Çalışmalar boyunca sete basından hiç kimse giremedı. 'Eyes Wide Shut' çekılirken 'Yaraük4','O>ıın','Amis- tad'. 'Jackie Bnmn1 . 'Haberci', 'Çığlık 2', 'Titanik'. 'Yann AslaÖlmez' filmleri bi- tirildi, gösterime girdi. Sinemanın buen gizemli filmının 1998 yılının sonuna doğrıı vizyona girmesi bek- leniyor. Usta yönetmen Kubrick'in yeni pro- jesi ise 1995'te açıklayıp sonradan asİaya aldığı 'Yapay Zekâ'... Bu mükemmeliyet- çi. titiz ustanın yeni çalışmasının beyazper- deye çıkacağı günü beklemekse beni ger- çekten heyecanlandınvor. Laure Adler'in belgelere dayah yazdığı biyografi tartışmalara yol açtı MargueriteDuras Nazi işbirlikçisi miydi? KühürServisi-Fransızlann milli ede- biyat abidesi olarak gördükleri Margu- erite Duras'ın yaşamını konu alan son biyografi, yazann savas dönemindeki eğilimlerı konusunda ciddi tartışmala- ra \ol açtı. Laure Adler'in kaleme aldı- ğı kitapta ünlü yazann bir dönem Na- zilerle işbırliğı yapan hükümet için ça- lıştığı, ancak bu geçmişin üzerini büyük bir ustalıkla •direnişçi yazar' sıfatıyla örttüğü öne sürülüyor. 1996 jılında 81 yaşındayken aramız- dan ayrılan yazar, Fransız edebiyatının en önemli > apıtlan arasında > er alan el- li kadar roman kaleme aldı. Duras'ın tkinci Dünya Savaşı başlannda Vichy'de- ki PhilipPetain hükümeti tarafından res- mi bir göre\e atanmış olması, hakkın- da yeni iddıalara yol açtı. Petain'in sağ- cı ve otoriteryönetimi, Fransa'nın kay- naklannı işgalci Alman kuvvetlerinin hizmetine sunmuştu. Marguerite Du- ras. Petain tarafından, yayıncılara kâğıt verilip \ erilmeyeceğıne karar veren özel bir kuruma atanmıştı. Ancak Duras'ın Nazi yandaşı hükümetin görüşünü be- nimsemeyen yayıncılara karşı sansür uygulamak amacı> la kullandığı bu \ a- yın denetleme kurumundaki hizmetle- ri, yakınlan, ailesı ve elbette kendisi ta- rafından unutturulmak istendi. Tarih ve edebiyat uzmanlan arasın- da ciddi tartışmalara yol açan biyogra- finin yazan Laure Adler, Duras'a aıt 18 kutu belgeyi araştırdıktan sonra ünlü ebebiyatçının işgalci Almanlarla kendi isteğiyle işbirliği yaptığını, öte yandan kendisini bir direniş kahramanı olarak gösterdigini öne sürüyor. Mitterrand döneminde kültür danış- manlığı >apan uzman tarihçi ve gaze- tecı Adler yazann bu dönemdekı etkin- likleriyle iİgıli olarak şunlan söylüyor: "Almanlann önayak olduklan bir san- sür kurumunda görev aunış olan Mar- guerite Duras aslında Petain yandaşıy- dı. Bu dönemde sadece sekreterlik yap- tığını ve hiçbir yetkisinin ohnadığını söy- lemesine karşın yayincılara kâğıt verîlip verilmeyeceğini belirleyen bir konum- daydı. Direnişçiler arasında \er aldığını iddia etmesine karsın 1942 yilına kadar Almanlar tarafından yönlendirilen bir hükümet için çalıştı." Adler, Durasın direniş hareketine katıldığını inkârermiyor: ancak 1943 yı- Ima kadar bu yönde hiçbir gırişımi ol- madığını \ urguluyor. Duras'ın yaşamı- nı irdeleven kitapta bir yandan da sa\aş dönemindeki '^birlikçilik' \e 'direniş' ka\ ramları irdeleniyor. Mitterrand \e eski bürokrat Mauri- ce Papon sa\aş suçlannı değerlendirir- ken pek çok önde gelen Fransızın işgal döneminde ikili oynadığını, bir yandan \'ichy hükümeti için çalışırken öte yan- dan dadirenışçilerlebağlantıkurdukla- rını açıklamışlardı. Adler'in araştııma- lanna göre Duras da pek çok Fransız gi- bi da\ranmışti bu dönemde. Ancak ha- yatının gerı kalan bölümünde bu etkin- liklerini unutmayı yeğlemişti. Duras 1943 yılında ilk romanı 'Les Im- pudents'i yayımlayana dek direniş ha- reketine katılmamıştı. Adler. aynca ya- zann başında bulunduğu kâğıt denetle- me kurulunun, kitabın yayıncısının o güne kadarki hiçbir kâğıt talebini geri çevirmememiş olmasına dikkat çeki- yor. Duras'ın Nazi işgali dönemindeki bu resmi görevinden 'Kim Kimdir?' ki- tabında kendisi için açılan bölümde de hiç söz edilmiyor. Öte yandan hâlâ dünyada en çok oku- nan Fransız vazar olan ve pek çok ya- pıtı sinemaya aktanlan Duras'ın yakın- lan \ e ha> ranları bu iddiaları çüriitmek için harekete geçtıler. Yazann ikinci eşi Dionys Mascok) on beş yıl birlikte ya- şadığı Duras'ın tam bir Nazi düşmanı \e direnişçi olduğunu söylerken o yıl- larda kadınlann direniş hareketine ka- tı lmasınm ne kadar az rastlanan ve risk- lı bir şe> olduğuna değiniyor. Duras'la aynı dönemde direniş hareketinde yer alan EdgarMorin ise şu açıklamayı yap- tı: "Duras'la 1943 yıiında tanışmıştım. Onun hükümetin oluşturduğu bir kurul- da cahşoğını hepimiz bili>orduk.ama bü- tün kanınar başanlı bulduğu >azarveşa- irler için elinden geleni \aptığını göste- riyordu. İşbirlikçi ya da bir Petain yan- daşı değildi kesinlikle." Karşı görüşteki kişiler ise Duras'ın ki- taplanndaki soykınm karşıtı görüşlerin Vichy hükümeti için çalışmış olmaktan duyduğu vicdan azabmdan kaynaklan- dığını savunuyorlar. Duras, 1996 yılında 81 yaşında ölmüştü. KÖŞEBENT ENİS BATUR Çetin Altan Bereket yakından tanımıyonjm, tanımadım or yoksa, görünce portresini değil de, görünenin i kasında duran derin. karanlığını ışıklarla destekl se bile loşluğunu korumuş çehresini çizmeye k< kjşamazdım: Bir insan tanımak aslında kimsenin, hi birimizin elinde değildir. Dolayısıyla. bu sefer bir portre kurmaya girişect değilim; daha çok. bir zihnin işleyiş evreleri üzerir kişisel bazı görüşleri yan yana dizmekle yetinec ğim - değil mi ki herkes tanıyor Çetin Attan'ı, keı di Çetin Altan'ını, onu ne kadar tanımadığımızı aı lamanın bir yolu da hakkında düşünmeye başlamal tan geçer, diyebiliriz: Bir insanı tanımadığımızın t sağlam kanıtı, onun hakkındaki kanılarımızdır. Birinci Çetin Altan'ın son dönemine yetiştiydim beı Birkaç arkadaşımla birlikte 1960'ların ikinci yansır da, usul usul uyanmaya başlayan toplumsal bilir cimizi kışkırtan kalemlerden biriydi. Neydi o zama bizi yazılanna çeken? Sanıyorum, kimsede göremf diğimiz yalınkılıç bir cüret buluyorduk yaklaşımır da, yoksa değındiği konuları tartabilecek durumdc düzeyde olduğumuz söylenemezdi. Hemen ardır dan, 20'li yaşlarımızla birlikte o sorunlan aştık, bun dan herhangi bir şüphemiz yoktu: Kierkegaard y da Troçki okuyorduk, bizim için Çetin A/tan bitmiş ti. İkinci Çetin Altan'la 30 yaş dönemecinde karşı laştım. Çevremdekiler üst üste dikkatimi çekmese ler belki de göremeyecektim yaşadığı degişimi; n< ki görenler az değildi, nasıl olsa ulaşacaktı yankılaı Yılan nasıl soyunur, öyle soyunup yepyeni çıka gelmişti. Değişmeyi, dönüşmeyi, başkalaşmayı bi reyine bir hak olarak tanımak istemeyen toplumu- muzda buna kalkışmak. kabul görmüş bir imgenir rantını yemek varken tehlikeli sulara dalmak kök- tenci bir davranıştı - hele bir de, olumsuz dönüşle- riyle başdöndüren onca omurgasız yüzünden de- ğişmek fiili neredeyse kendiliğinden bir olumsuzluh yüklenmişken. Çetin Bey de bilmez, nereden bilsin, 1982'de otu- rup uzun bir yazı yazmaya kalkıştım çıkışı hakkın- da, altından kalkamadım. "Köylülerinpiyano çaldı- ğı, bilardo oynadığıdönemihakkında mı?"diyeya- n alaycı bir tonda soracaklar çıkacaktır. Aynı döne- mi, kazulet ideolojilerin birinden öbürüne hızla ge- çiliveren dönem olarak da yadedebiliriz. İkinci Çe- tin Altan'ın önemi, benim gözümde kısır ütopyala- nn kısır hayal gücüne karşı topyekûn savaş açma- sından geliyordu: Basmakalıp düşünceleri, yakla- şımlan güçlü bir imge sistemini devreye sokarak ber- hava ettiydi o yıllarda: Parça tesirii bir bomba gibiy- di, etkilerini dönüp taramak gerekir. Zaman geçti, ikinci Çetin Altan'ın soluğu kesildi, bir kez daha bittiğine hükmederek hayıflandık, ra- hatlayanlann sayısını da küçümsememek gerekir- di. öte yandan bir Çetin Altan yetebilirdi, birdeikin- cisini görmüştük ya, haydi haydi yeterdi, kimsenin aklına bir üçüncüsü açıkçası gelmediydi. Oysa üçüncü Çetin Altan bir süredir aramızda. ilk ikisinden hız alan, birincinin korkusuzluğuyla ikin- cisinin imgelem zenginfigini birleştirmiş, taştan çı- kanlmış cümlelerie önümüze çıkıyor. Çok yazdı, çok konuşuyor diyenlerimiz acabaişitmekten yanalarmı? Saymadım, bilmiyorum: Yaklaşık 5 milyon yazılı cümle kurmuşsa bugüne dek (ki 40 bin yazıyla mümkündür bu), ilk günden şu güne hiç değilse bin cümlelik bir antoloji kurmamız gerekirdi. Üçüncü Çetin Altan'ın nasıl hazırlandığını, neden ilk ikisinden daha acımasız, çuvaldızlı sorular sor- duğunu belki bu yoldan kavrayabilirdik. "Ta? "tan yontulmuş cümlelerin arasında şu soru da var: "Türkleryeryüzünden silinse, insanlığın kay- bı olurmu?" Bu soruyu kimse istemiyor elbette. Bir toplumda, kimsenin karşılaşmak, yüzleşmek iste- mediği sorulan hazırlayan bir beyin yoksa toprak ku- rur, çatlar. Üçüncü Çetin Aftan'a dikkat. Sabahatthı Ali Öykü Ödiilü sonuçlan • Kültür Servisi - Edremit ılçesi Güre Belediye Başkanlığı'nın bu yıl ilk kez düzenlediği •'Sabahattin Ali Öykü Ödülü"nün sonuçlan açıklandı. Katılıma gösterilen yoğun ilgi ve yapıtlann niteliği nedeniyle binncilik ve başan ödüllen bölüştürüldü. Feridun Andaç, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Osman Şahin ve Öner Yağcı'dan oluşan seçici kurul birincilik ödülünü Mehmet Güler'in "Arka Oda" adlı yayımlanmamış öykü dosyası ile Zeynep Aliye'nin "Raylardaki Merdivenler" adlı yayımlanmamış öykü dosyası arasında bölüştürdü. Başan ödülünü, Özcan Karabulut'un "Baştan Sona Yalnızlık" adlı kitabı ve Hakan Şenocak'ın "Naj" adlı yayımlanmamış öykü dosyası paylaştılar. Özendirme ödülünü ise "Kahcf' adlı yayımlanmamış öykü dosyasıyla Murat Bülent Tepebaşlı aldı. Yanşma sonuçlan ile ilgili ödül töreni programı. 1998 yılı 9. Sankız Etkinlikleri kapsamında belirlenerek duvurulacak. betişim Yayınian'ndan yeni kîtaplar • Kültür Servisi - Iletişim \ayinlan üç \enı kitabı daha okurlara sundu. Taha Torosun "Kahvenın Öyküsü" adlı kitabmda kahvenin ve tiryakiliğin öyicüsü anlatılıyor. lletişım Yaymlan'nın Cep Cniversitesi dizisi kapsamında Nazım Gü\enç'in Türkçeleşrirdiği ve parapsıkolojiyı bilimsel bir zemınde yürütmeyi amaçlayan, Yvon ne Castellan'ın "Parapsikoloji" adlı kitabı da okuyucularla buluşuyor. Z. Beril Akıncı'nın yazdığı "Kurum Kültürü \e Örgütsel tletişim" adlı üçüncü kitapta ise kurum kültürünün çalışanlara iletilmesinde örgüt içi iletişimin etkisi inceleniyor. Orün tasarım sergisi • Kültür Servisi - Endüstnyel Tasanmcılar Meslek Kuruluşu'nun (ETMK) bu yıl ikincisini düzenleyeceği ve ana sponsoru NL'RUS olan "'Designers' Odyssey'98" ürüntasanm sergisi 11-15 Kasım tarihleri arasında Beylikdüzü Büyükçekmece Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Tasanm konusunda uluslararası seminer. sergi, \vorkshop ve yayınlardan oluşan Istanbul Uluslararası Tasanm Buluşmalan'nın dördüncüsü IIDE-4 Office. "Ofıs Diza>Ti'98" etkinlığı kapsamında düzenlenecek. "ETMK Ürün Tasanmı Sergisi" ve "ETMK Öğrenci Projeleri Sergisi"nın yer alacağı fuar sonunda "Tasanmcılar Kataloğu'98" yayımlanacak. Ürün Tasanmı Sergisi'ne katılan ürünlere "ETMK'98 Ürün Tasanmı Ödülü" ve 'ETMK'98 Özendirme Ödülü" verilecek. 18-29 Kasım tanhlerinde İTÜ Taşkışla Büyük Sergi Salonu'nda yinelenecek sergiye katılmak için en geç 14 Eylül Pazartesi gününe kadar ürün kimlik formlannın, kataloğa katılmak için ise en geç 1 Eylül'e kadar katalog bilgi formlannın ve görsel malzemelerin ilgili adrese ulaştınlması eerekiyor. (Aynntılı bilgi için pTel: (0212) 212 22 18- (0212) 212 25^87 e.mail: idoltasarim(a superonline.com)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear