25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16HAZİRAN 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bugün yapılacak YAŞ'tan hükümete uyan çıkması bekleniyor Orduda irtica temizliğiANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Yüksek Askeri Şûra (YAŞ), bugûn olağanüstü toplanıyor. Ağustos ayında yapılması gereken, ancak hükümetin irtica ile mücadele konusunda gerekli adımlan atmaması üzerine acil kararlann ahnmasına yönelik toplanan YAŞ'ta, çete ve irtica faaliyetlerine kanştığı saptanan TSK mensuplannın dosyalannın da gündeme geleceği belırtildi. YAŞ, bugün Başbakan Mesut Yılmaz'in başkanlığında, Milli Savunma Bakanı • Askeri çevreler, hükümetin irtica ile mücadelede gereğini yapmadığını, bir yıl içinde yapılacak seçimi dikkate alarak irtica yasalannı gözden çıkardığını, milletvekillerinin de 'Biz bu yasalan Meclis'ten geçirirsek seçimi kaybederiz' görüşü içinde olduğunu dile getiriyorlar. Ismet Sezgjn. Genelkurmay Başkanı toplantısında, ağırlıklı olarak irtica Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, konusu ele alınacak. Hükümetin son kuvvet komutanlan ve ilgıli dönemde irtica ile mücadele konusunu orgenarallerin katılımıyla Genelkurmay askıya almaya başlamasının gündeme Başkanlığı karargâhında yapılacak. geleceği YAŞ'ta, Başbakan'a "brifing~ Edinilen bilgilere göre YAŞ olarak değerlendirilebilecek bilgıler de Göreve dönemeyecek Danıştay Yüksel'e kapıyı kapattı ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Danıştay tdari Dava Daireleri Genel Kurulu, eski Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel'ın göreve ıade edilme yolunu kapattı. Kurul, Yüksel'in bu görevden ahnmasına ilişkin kararnameyi iptal eden 5. daire karan için "yürürlüğü durdurma" hükmünü verdi. lçişleri Bakanlıgı. Danıştay 5. Dairesi'nin iptal karan için bir üst mahkeme olan Danıştay tdari Dava Daireleri Genel Kurulu'na itirazda bulunmuştu. Genel kurul, Alaaddin Yüksel'in göreve döndürülmesini sağlayacak iptal karannm yürütmesini durdurdu. Danıştay'ın bu karan sonucu, Yüksel, Emniyet Genel Müdürlüğü görevine dönemeyecek. Danıştay 5. Dairesi, Yüksel'in, görevden ahnmasına ilişkin kararnamenin iptali istemiyle açtığı davada önce yürütmeyi durdurmuş, daha sonra iptal karan vermişti. Danıştay karan doğrultusunda Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican'ın yerinde kalması durumunda, Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral' ın Istanbul'a atanmasının kesinleşeceği belırtildi. Keskin, hükümetin görevini tamamladığmı söyledi 'Irtica yasalan geçmez' OZCANOZGUR BODRLM-CHPGenel Sek- reteri Adnan Keskin. hükümetin irtica ile mücadele yasalannı parlamentodan geçirmesinin mümkün olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel'in -Bu hiikümet görevini yapmışür" sözlennı anımsatan Keskin, "Biz de aynı görüşteyiz. Bu hükümet görevini tamamla- nuşbr. Ne Susurluk'u çözmesi ne de irticavla mücadele yasalannı çıkarması beklenemez. Biz o ne- denle erken seçim istivonız. Tür- kiye zaman kaybediyor" dedi. CHP Genel Sekreten Adnan Keskin, Milas-Bodrum Hava- alanı'nda yaptığı açıklamada, Başbakan Mesut Yılmaz'ın Meclis'in çahşmamasından ya- kınmasını eleştırdi. ANASOL-D hükümetinin bugüne kadar toplumun her ke- siminin desteğini almış tek hü- kümet oldufunu vurgulayan Keskin sözlerini şöyle sürdür- dü: "Toplum bu desteği boşuna vermedi. Toplumun bekJenrileri var. Halk İrtica ile mücadele yasasını çıkann" diyor. ' Susur- luk'u çözün' diyor. Ama onlar muhalefet Meclis'i çalıştırmıyor gerekçesinin arkasına sığınıyor- lar. Buna haklan yok. Meclis'i muhalefet degil. iktidar çahşb- nr. Çalıştıramıvurvan çeker gi- deran." Keskin: Sorunlann çözümü için seçim istivonız. Türkiye'de Susurluk'un halen temel sorun olmaya devam etti- ğini belirten Keskin şunlan söy- ledi. "Susurluk nedir, ne değildir biliniyor. Kim kimle ilişkilidir, kim devletten hangi desteği gör- müştür, bunlar biliniyor. Lyuş- tunıcu trafiği devlet kaynaklı olarak göriilüyor. Ancak Başba- kan 'Bunu çözmezsem, bu kol- tuk bana haram olsun' demesi- ne rağmen çözmüyor. Başbakan bütün iddialar karşısında şişine- ceğine çeteetkinliğine çözüm ge- tirmeli. Halkı tatmin etmeyen raporla oyalayamazlar. Şu anda kendisi de haram koltukta otur- maya devam ettigini unutma- suı.'' Keskin, CHP'nin gerek Su- surluk konusunda gerekse vergi yasa tasansı konusunda üzerine düşeni yaptığını. muhalefette olmalanna karşın halkın beklen- tilerine cevap veren her türlü ya- sanın çıkmasına destek olduk- lannı beiirtti. Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Vergi yasa tasansı CHP des- teğiyleçıktı. Bir buçuk aydır ge- nel kurulda bekliyor. 9 > ıldır bii- yiik mücadeieler vererek örgiit- lenmeierini gerçekleştiren kamu çalışanlannın bütün kazanım- lannı ortadan kaldıran sendika yasa tasansını getirip önümüze koy up Meclis'i tıkadılar. Meclis'i çalıştırmayan biz de- ğiL, onlardır. İrtica ile mücadele yasa tasansı da sürüncemeye girdi, yasalaşamayacaktır. Ne zaman bu konuda bir madde gündeme gelse, hükümetin mil- letvekilleriyle muhalefetteki yandaşlan işbirligi yapıyorlar. O nedenle bu parlamentodan bu yasa çıkmaz. Biz bu y üzden er- ken seçim istiyoruz. Artık hükü- metin yapacağı hiçbir şey kal- mamıştır." verileceği öğrenildı. Askeri çevrelerin. hükümetin irtica ile mücadale konusunda yaptıklan değerlendirmelerde şu noktalann altını çizdikleri öğrenildi: "İrtica yasalannın Meclis'ten geçirilmesi için mart ayında son derece kararlı görünen başbakan, kısa bir süre sonra partili millervekillerinin bûyük çoğunluğu tarafından tepki görmesi üzerine bu konudaki ısrannı terk etti. Harta bir yıl içinde yapılacak bir seçimi de dikkate alarak söz konusu yasalan gözden çıkardı. MiUetvekiUeri üzerinde gereken otoriteyi kuramadığını anladığı andan itibaren konunun üzerine gitmemeyi tercih etti. Nitekim Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ile lçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, ilgili komisyonlara gekneyerek yasalann görüşülmesine bir yerde engel olmalannda Yılmaz'ın tutumunun etken olduğu görülmekte. Yılmaz, bugüne kadar ne Sungurlu">a nede Başesgioğlu'na ikazda bulundu. Başbakan isteseydi her iki bakan da kendisine direnecek gücü ve cesareti bulamazdı. Partili miUetvekillerinde de'Bizbu yasalan Meclis'ten geçirirsek seçimi kaybederiz' anla>ışı bulunuyor. Yılmaz'ın haziran ayuıda yapılacak MCK'de irtica yasalannın Meclis'te karşılaştıg) engellemeierin gündeme gelmesini göz önünde bulundurarak toplantı öncesine kadar bazı çalışmalar yaptırabileceği. ancak sonuç almaya yönelik obnayacağı göriilüyor. Bu düzenlemelerin çıkmaması yıkıcı faaliyetier yanında söz konusu unsurlara büyük bir psikolojik güç sağlayacak ve bu çevreler seçim öncesinde etkinlikkrini . .._, arttıracaklar." - 'V POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Ozal'dan Çiller'e ABD'nin ve Fazilet Partisi'nin istediği it- tifak kuruldu... Şeriatçılar, yeni mandacılar ve Kürtçü- ler "1923 Devrimi"ne karşı, "insan hakla- n ve düşünce özgüriüğü" yutturmacasıy- la harekete geçtiler... Bu hareket, 1980 sonrası Kenan Ev- ren'in Said-i Nursi'nin müritleriyle işbirti- ği yapmasıyla yoğunlaşmış; 1983 seçim- lerinde Turgut Ozal'ın başbakan olma- sıyla ivme kazanmıştı... 1993 yılında özal'ın görevini Tansu Çil- ler yüklenmiş, şeriatçı yapılanma gerici- faşist bir güç olarak devlet içinde örgüt- lenmenin son aşamasına gelmişti... Devlet içinde örgütlü "silahlı güç" 1950'lerde başlayan gerici-faşist yapılan- manın sonucu degil miydi? 27 Mayıs 1960 Devrimi'nin hesabını 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980'de gören kar- şıdevrimci güçler, şimdilerde şeriatçı, ye- ni mandacı ve Kürtçülerie yeni bir tezgâ- hın içindeler... Izmir'de açılan "Düşünce Suçlan Sanat Galerisı "nde Said-i Nursi, Karl Manc ve Nâzım Hikmet ın resimlerinın yanı sıra sa- nk, cüppe ve türban da bulunuyor... Bu bir oyun değil de nedir? Said-i Nursi'yi yaklaşık 50 yıldır kimler koruyup kolluyor? Said-i Nursi'nin mürit- leri bugün televizyon, radyo, dergi, gaze- te, finans kuruluşu, yüzlerce okul, dersha- ne ve yurtan kimlerin parasıyla kurdular ve buralarda 'güç sahıbi' oldular? İsmail Beşikçi, Haluk Gerger yıllardır cezaevinde yatarken tarikat şeyhleri nasıl oluyor da devlet erkini elinde tutan siya- silerin, ABD'nin ve Vatikan'ın koruması al- tına giriyor; Tansu Çiller'den Bülent Ece- vit'e; Süleyman Demirel'den Mesut Yıl- maz'a; Graham Fuller'den Henry Bar- key'e dek pek çok kişi tarafından destek- leniyor? Bir soru daha: "Ragıp Duran, biryazısından ötürü 7.5 ay hapis cezasını çekmek için cezaevine girerken şeriatçılann yazılan niçin suç öğe- si oluşturmuyor? Aynca hangi çete yargı- landı veya ceza aldı da kamuoyu vicdanı rahatladı? ••• Dedim ya, oyun içinde oyun var! Sank, cüppe, türban... istanbul'da sanklı, cüppeli ve türbanlı- dan geçilmiyor; üniversiteli kızlar türbanın üzerine kep giyip diploma alıyor, Kanal-7 televizyonu da bu görüntüleri yayımlıyor... Hani Türkiye'de başörtüsü zulmü var- dı? Istanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 15-20 kişilik kız öğrenci grubu tarikatlann desteğinde çoğunluğu öğrenci olmayan eylemcilerle birlıkte.. "Türbanımızı çıkar- mayız" diyerek gösteri yapıp, ortalığı ka- nştınyoriar... Ve şeriatçı basın da televiz- ygelar da by eylemlere çanak tutup, ba- ğınyor: "Düşünceyeözgürlük..." O zaman türban üzerine yaratılan fırtı- na niye? Türban, sank, cüppenin düşün- ce suçlan galerisinde ışi ne? Bugüne değın Kürt şovenizmi Türk şo- venizmini kamçılamadı mı? Bundan en büyük zararı da Türkler ve Kürtler gördü; köyler boşaltıldı, göç baş- ladı, insanlanmız faılı meçhul cınayetlere kurban gitti... Oysa halkımızın sorunu demokratikle- şememe ve olaylara sınıfsal açıdan baka- mamaydı... Emek ve sermaye çelişkisini görme- mezlıkten gelerek nereye kadar gidilebilir- di? Sadece "faşist devlet" ve "devlet te- rörü" denilerek demokrasi ve insan hak- ları sorunu çözülebilir miydi? SHP'nin 1990 yılında hazırladığı "Gü- neydoğu Raporu"na karşı çıkanlar ANAP, DYP, RP ve MHP değil miydi? 1996 yılın- da ortaya çıkan devlet içındeki çeteleri ko- ruyup kollayanlar, onlara arka çıkanlar, Sü- rekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık ey- lemine "mum söndü" diyenler kimlerdi? Dört gün önce Kuzey Kıbns'ın Güzelyurt ilçesine bağlı Bostancı Köyü'ndeki Kars Mahallesi'ni basanlar "Kürtlere ölüm" di- ye bağınyoriardı? Kimdi bunlar? Gerici-faşist 50 kişilik bir topluluk... Biz bu eylemleri 1980 öncesi Kahra- manmaraş'ta, Çorum'da, Sıvas'ta yaşa- dık, yine 1993 yılında Sıvas'ta gördük... • • • Şovenistterte, şeriatçılarla insan hakla- n mücadelesi yapılmaz. Irkçılığı, etnik ayı- nmı "kimlik" adıyla öne sürüp demokra- tikleşmenin yolu açılmaz... Bakın Izmir Barosu avukatlanndan No- yan Özkan, Izmir'de "Düşünce Suçlan Sanat Galensi" açan meslektaşlanna na- sıl sesleniyor: "Insanın en temel hakkı olan yaşam hakkını sürekli olarak tehdit altında bulun- duran ve Sıvas katlıamından sonra sınta- rak bu katliama destek veren ırtıcai hare- ketin aktöıieriyle biriıkte bir koalisyon oluşturulmuş ve insan haklan felsefesı İle hiçbir ilgisi olmayan büyük bir saçmalık yaratılmıştır, Bu işı düzenleyen hukukçu arkadaşlanmız öncelikle devrim kanunla- nnı ve Anayasa Mahkemesı kararlannı okumalı ve aynca biraz geriye doğru dö- nerek bu ülkede ramazan ayında oruç tut- madıklan için öldürülen genç ınsanlan ha- tıriamalıdıhar." Oyun içinde oyun var... Arnaç da şu: Lozan'ın yerine Sevr... Bizım şeriatçılar, Kürtçüler ve yeni man- dacılar da bu oyunun baş aktörleri olarak bağınyorlar: "Halklara özgürlük Sevr'den geçeri.." hckaya(« posta.cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 ÜZYAZIIORHAN BtRGİT Yolun Sonuna Doğru Elli beşinci hükümetin büyük umutlar bağlayarak, reform pa- ketinin ilk sıralarında yer verdiği "Vergi Yasası" tasansı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bugün görüşülmeye başlanıyor. Kapı- sına, erken genel seçimin izdü- şümü vurmuş olan bir parlamen- tonun, 87 maddelik bir vergi re- formu tasansını görüşüp komis- yondan geldiği gibi yasalaştır- ması bayağı zaman isteyen bir konu olmalı. Her madde üzerinde altı gru- bun sözcüsü konuşacak, ko- misyon ve hükümetin temsilcile- ri, yanıt vermek için kürsüye çı- kacak. Muhalefet, hükümet ta- sansını delmek istiyorsa her madde üzerinde dört değişiklik önergesi verme hakkı kullanıla- cak, bu önergeler üzerinde ikişer konuşma ve en önemlisi ayrı ay- rı oylamalar... O oylamalar sıra- sında ise çoğunluk olup olmadı- ğı iddiaları ile uzun süren yokla- maişlemleri... Hükümet kanadı, vergi refor- mu tasarısının görüşülmesi sıra- sında bu yoklama isteklerini, her seferinde 548 milletvekilinin isimlerinin tek tek okunması bi- çiminden kurtarma yolunu, tar- tışmalı yeni genel kurul salonu- nun devreye sokulmasında gör- dü. Yılmaz ve Ecevit, bu amaç- la geçen hafta sonunda üzerin- den ihale yolsuzluğunun söylen- tileri geçmiş olan salonu incele- diler. Parmak izi ile yoklama ve oy verme sistemini denediler. Daha sonra da Meclis Başka- nı'na gidip genel kurul çalışma- larının asıl salonda yapılmasının sağlamasını istediler. Çetin, bu istege soğuk baktı. Hafta başında, Baykal'ın zih- nindeki "tarafsız bir partili baş- bakan" formülünün ilk sıradaki ismi olarak yer alan Çetin'deki soğuk bakışın CHP Grup Baş- kanvekillerininkinden farklı ol- madığı, Önder Sav'ın demeci ile anlaşılmış oldu. Çalışmaların yenilenmiş genel kurul salonunda sürdürülmesini isterken, hükümet partileri de el- bette yolsuzlukların kapatılma- sını amaçlamıyorlar. Her yapı için, bir "geçici kabul" bir de "kesin kabul" denilen iki sistem- den ilkinin uygulanmasını, salo- nun özellikle hızlı yoklama dü- zeninin de devreye sokularak, eldeki tasarıların birbiri arkasına ele alınmasını istiyorlar. Ama bir- çok konuda olduğu gibi, iktidar bu konuda da meramını anlatma becerisinden yoksun. Başbakan Yılmaz, dünkü "Sa- bah" gazetesinde çıkan bir ha- bere göre Baykal'a istediği im- zalı protokolü teslim ederek, Meclis'i çalıştırabileceği gibi bir iyimserlik içerisinde görünürken, Bülent Ecevit, parlamentonun vergi tasansını yasalaştırdıktan sonra tıkanacağı görüşünde ol- duğunu, başkentteki arkadaşla- nmıza anlatıyor. Türkiye'de sistemin tıkandığı- nı söyleyerek, yeni bir model arayanların karşısında koalisyon partileri ile ahenk içerisinde hü- kümet edilebileceğini savunan- lar, galibadüş kırıklığınauğraya- cağız. On biray, kendi içinde tek sorun çıkartmadan huzurlu bir çalışma yürüten ANASOL-D hü- kümeti, başbakanı ile iktidarı dı- şandan destekleyen partinin ge- nel başkanı arasındaki anlaşma- nın kurbanı olmak için geri sayı- ma geçmek üzere. Geri sayım, en çok altı ay son- ra, başbakanın istifasını cum- hurbaşkanına vermesi ile nokta- lanacak ve REFAHYOL'un ne- den olduğu bunalımların üzerine kurulmuş üç partili bir koalisyon, yerini ellialtıncı hükümetin doğu- muna bırakmak üzere görev tes- lim edecektir. Bugünkü hükü- metin birinci partisinin hiçbir or- ganında bu doğrultuda bir karar alınmadığını, siyasi tarih yaza- caktır. Ikinci parti, büyük ortağın liderînin taraf olduğu bu karar için "garip" sözcüğünü kullanı- yor. Kendisi de oluşturulduğu söylenilen mutabakata "kerhen" evet dediğini saklamıyor. Üçüncü ortağın genel başka- nına göre ise Yılmaz-Baykal an- laşmasının siyasi literatürdeki adı "ucube"dir. Yeni hükümet için başbakan görevlendirecek cumhurbaşka- nı, kendisine "bağlılıklannı bil- dirmek üzere" Çankaya'ya çı- kan üçüncü ortak partinin mer- kez karar organı üyelerine, ANAP-CHP arasındaki anlaş- manın kendisini bağlamayaca- ğını, anayasal bir söylem içinde anlatıyor. Tıpkı "Kızım sana söyleyeyim, gelinim sen anla" özdeyişi gibi. Ama Yılmaz da Baykal da ken- dilerini gelin yerine koymaya ya- naşmıyorlar. Siyasetin gündemi, bir değil; birkaç bilinmeyenli bir denklem haline geliyor. Eldeki veri, başbakanın en geç 31 Aralık 1998 gününe dek isti- fası ile bu hükümetin düşeceği. Birinci bilinmeyen, başbakanlı- ğın parlamentoda en çok millet- vekiline sahip Fazilet Partisi'ne verilip verilmeyeceği. Kara kaplı kitap, yani anayasa, matematiksel bir açıklık ile ger- çi cumhurbaşkanlannın da "la- yemut" olamayacağını yazıyor ama; insan bunca yıllık yaşına ve deneyimine karşı, 75 yılını onurla devirmiş bir makamın, o gün ne yapacağını da bu formü- lü ortaya atan iki kocaman lider unvanlı kişinin bilmeden eyleme geçmeyeceğini de hesaba katı- yor. "Bakalım" diyor, "bunca yılın Demirel'i, selefigibi, anayasa bir kez çiğnenirse ne çıkar, mı diye- cek? Demeyecek ise hem par- tili, hem tarafsız bir başbakanı bu parlamentodan nasıl bulup çıkartacak ve böylece dünya si- yasi tarih literatürüne de geçe- cek bir iş yapacak?" Bir başka bilinmeyen de iki li- derin seçim kararına, öncelikle ANAP ve CHP'den kaç milletve- kilinin "kabul" oyu vereceği? Yıl- maz, irtica yasalannı komisyon- larda kerhen destekler görülen milletvekillerini değiştirmeye başladığı birsırada, aynı değişi- mi yeni seçimin aday listelerine yansıtmayacak mı? Ve Baykal, son kurultayda kendisine oy vermeyen bugün- kü grubunu, listelerin hazırtan- dığı sırada bağrına basacak mı? Denklemin sonucu ise yazık ki apaçık ortada. Türkiye iki kaprisli liderin sat- ranç oyunu ile karmaşah bir dö- neme pupayelken giden bir ge-' miye benzemek üzere. IRNE MERIKAN NIVERSITESI ABD'de "Amerika Üniversiteler Konsorsiyumu"na kabuledilen, 14yıldan berieğitimalanında hizmetveren, Diploması Amerika Yüksek Öğretim Kurulu ve YÖK tarafından onaylı T.C. ve K.K.T.C/de İLK, TEKve GERÇEKAMERİKAN UNIVERSITESI G.A.U.ni tercih edin %50 BURS KAZANIN. 1998 ÖSYS'de 4 yıllık fakülte programlarımızı tercih ederek ilk 3'e giren her öğrencimize %50 eğitim bursu. (G.A.Ü.'nün OSYM klavuzundaki burs kontenjanları haricinde) BUYUK FIRSAT! 1 YIL YURTDISI EĞİTİMİ G.A.Ü.'yü tercih ederek kazanan her öğrenciye işbirligi yaptığımız 26 değişik ülkenin üniversitelerinden herhangi birinde 1 YIL (hiçbir ek ücret ödemeksizin) EĞİTİM İMKANI BM* » 1 - GİRNE AMERİKAN ÖNİVERSİTESİ, KARM! KAMPÜSÜ Ûniversite Cd. Karaoğlanoğlu-GİRNE Tel: (0 392) 822 32 03 - 6 hat Fax: (0 392) 822 21 53 İSTANBUL (22/6/98'den itibaren) inönü Cd. No:26 Gümüşsuyu Palas D.11-12 Taksim-İST. Tel: (0 212) 292 08 52 Pbx Fax: (0 212) 249 92 20 İZMİR KKTC Türk Kültûr Derneği, Ziya Gökalp Bulvan 11/2 Alsancak-İZMİR Tel: (0 232) 421 76 25-421 77 04 Fax: (0 232) 42113 40 - 421 76 25
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear