Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 HA2İRAN 1998 SAL
12 KULTUR
'41 Yıl, 41 Sanatçı, 41 Yapıt Sergisi' ay sonuna dek Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde
41 ydm penceresindeıı.•.AHU ANTMEN
Marmara Üniversitesi Güzel Sa-
natlar Fakültesı. geride bıraktığı
41 yılı kutlamak ıçin bir sergi dü-
zenledi. 41 Yıl,41 Sanatçı,41 Ya-
pıtSergisL. Okulun Acıbadem"de-
ki kampusunun yeni açılan gale-
risınde ızlenebilen sergi, Türk sa-
natının bugününe ılişkin geniş bir
pencere açıyor. Yaşayan ustalardan
günümüzün önde gelen isimleri-
ne uzanan: resım. heykel, seramik
ve video »anatını ıçeren *41" ser-
gisininönemlı bir özelliğide Mar-
mara Ünı\ersıtesı -yani eski Tat-
biki- çıkışlı sanatçılann bu 4 l'e da-
hil olmaması. Marmara Üniversi-
tesi, "Bir fincan kahvenin 40 vıl-
bk hann vardır" dercesine, hemen
hepsi Mimar Sınan Üniversitesi
çıkışlı bu sanatçıları. kendi mekâ-
nında konuk ediyoryalnızca...
MımarSinan Üniversitesi Güzel Sanat-
lar Fakültesi -Akademi- ile Marmara Üni-
\ersitesı Güzel Sanatlar Fakültesi -Tatbi-
kı- arasında belli ki bir dostluk köpriisü
kurmayı amaçlayan bu serginin, kuru-
mun v lidönümü kutlamalan çerçevesin-
de gerçekleştırılmesinin simgesel anlam-
ları var kuşku-.uz Serginin mimarı, ku-
rumun yeni dekanı Prof. Dr. Hüsamettin
Koçan. "egitim kurumlannın içinde bu-
lunduklan tek \ önlü \e sınıriı seçenekli or-
tamlann kısıttayıcı yapısını dinamik, çok
seçenekli bir anlayışla yenilemek" ıstıyor
bir kere! Öğrencılerine, Türk sanatını da-
ha genış platf'ormda göstermeyi amaçlı-
yor. Belkı gızlıden gizliye aşılamaya ça-
lıştıgı biı olgu daha var, bizim sanat or-
tamında eksıkliğini epey hissettiğımiz:
Hüseyin Gezer (Yılkı Aö)
Hoşgörü...
41 yılını geride bırakan Marmara Üni-
versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne bak-
tığımızda, Almanya'dadogan ve 1920'Ii
yıllara damgasını vuran ünlü Bauhaus ör-
neğini model alarak kurulan bu kurumun
yıllar boyunca bir *kimHk''edinme çaba-
sı içinde olduğunu görürüz. 1957 yılın-
da, Alman eğitimci AdolphSchneck'in da-
nışmanlıgmda kurulan Tatbiki Güzel Sa-
natlar Yüksekokulu'nun birincil işlevi,
endüstriyel toplumun gereksinimlerine
yanıt verecek ürünleri ortaya çıkarabile-
cek tasanmcılan yetiştirmekti. Tekstil,
grafik, seramik, iç mimarlık, resim gibi
alanlarda egitim veren kurum, bu yolda
ilerlerken çeşitli tartışmalann odağı oldu.
Sözgelimi bir kesim, Tatbiki'nin adeta
haddini aşarak Akademi 'yle boy ölçüşme-
ye kalkıştıgına inanıyordu. Bir süre önce
yitirdigimiz sanat eleştırmeni Sezer Tan-
suğ. "Böyie bir okulun gelişmesi için de
endüstri dizaynına ilişkin amaçlann bel-
li bir öJcüdegerçekleştiği. ancak okul çev-
resinde asıl sonınun Güzel Sanatlar Aka-
demisi çe\re$indeki sanatsal atmosferle
rekabete girişmek olduğu da gözden kaç-
mıyor" diyordu. (Çağdaş Türk Sanatı,
Remzi Kitabevi, 1986)
Bugünün penceresinden baktıgımızda,
bu rür tartışmalann geçerliliğini yitirdi-
gini söyleyebiliriz. Her iki okulun da
YÖK'le birlikte kurumsal kimliklerinin
değişmiş olması bir yana, ülkemızde sa-
nat egitimi gören bireylerin zaten ister
istemez farklı alanlara yönelmek zorun-
Mariinski Tiyatrosu Solistleri, Orkestra ve Korosu Maça Kızı ve Parsifal'i yorumlayacak
Kirov'la son ild buhışma
da kaldıklarını biliyonız. Günü-
müzde aynca sanat üredmınin sı-
nırlarının alınan eğitırnıe çizıle-
meyeceğini de görüyonız
Işte 41 Sergisi, ta :**50'li yıl-
lardan bu yana Akadeın rın Türk
sanat ortamındaki "eganKiliğrne
karşı bizcebirrakipdejii.biral-
tematifolarakvarlığııı k.onıyan,
bu arada bir "geleneği" olmadı-
ğı için eleştirilen sanatsal bir ku-
rumun bugünkü tavrırı oaaya
koyuyor.
Eski Tatbiki'nin 41.}ilinı ço-
ğunlukla Akademi çık; sî lann ya-
pıtlarından oluşan b r sergiyle
kutlaması, bir gelenefc saygıyı
açığa vuruyor. Ama ö"«e yandan
belki daha da önemli*», bu alışı-
lagelmedik tav ırla, ge>aeğın kı-
sıtlayıcı bilınci de aynı eylemle
dışavurmuş olması... Bu41 raka-
mının ardında, sanat ortırnımız-
da daha temelli bir diyalog crtmı için
önemli şifreler yatıyorgibi!
Sergiye dönecek olursak: 41 Sergisi 'ne
çağnlacak sanatçılar; Tomur AI*gok.Se\-
hun Topuz, Nilüfer Ergin, Musufa \ta ve
YusufTaktak tan oluşan bir kurjl tarafın-
dan seçilmiş.
Çagdaş Türk sanatının geni> 3İr yelpa-
zesini ortaya koyan etkinhkte. sanatçıla-
nn çeşitlı dönemlennden anımsidığımız
birer yapıt sergileniyor. Bedri Raskam. Fe-
ritÖzşen, Zekai Ormancı, Mehfnet Gün,
NeşetGünaL Adem Genç, 1\eşe Eıdok, Ko-
ra> Ariş, Erol Akyavas. MehmetAKs<*.Ha-
lil Akdenizgıbı sanatçılar. sondcrem ya-
pıtlanyla temsil edılıyorlar seıçıde. Er-
dağ Aksti Avni Arbaş, Femıh Ba^ağa.Gül-
sün Karamustafa, Nur Koçak. komet gi-
bi sanatçılar ise 970 ve
80'lerde sergıledik-'eri işle-
riyle yer alıyorlci Agırlık.
elbene 1990"ların j i. ve or-
tayansı: Rahmi Aisungur,
Özdemir Altan, Hdt \rpa-
cıoğlu. Tamer Bzttğhı, Sa-
im Buga>, Zahit Bihıtikişle-
yen, Handan Börite^ene,
Bubi, Adnan ÇoLcc Osrnan
Dinç, Burhan Doeuça>, Tu-
Kühiir Servisi- Istanbul Kültür ve Sanat
Vakfı tarafından düzenlenen 26. Uluslara-
rası Istanbul Müzik Festivaiı dün akşam
Berlioz'un Romeo ve Jülvet dramatik
senfonısıni seslendıren Kirov Operası'nı bu-
gün ve yann da konuk edecek. Aya Irinı'de
saat 19.00'da gerçekleştınlecek konser dı-
zisini. 1988'den bu yana operanuı siirekli şef-
Iıginı ve sanat yönetmenlığinı sürdüren Va-
ler> Gergiev' yönetiyor.
Kırov Operası ıkıncı gösterisı olan Çay-
kovski'nın 'Maça Kıa Operası'nın konser
yorumunu bugün saat 19.00 da Aya Irinı'de
seslendırecek, Çaykovskfnın 126 günde
besteledigı ve oynandıgı her ülkede. büyük
ılgi gören bu üç perdelık operanın libretto-
sunu bestecının kardeşı ModestİKiçÇavkovs-
ki. Puşkin':nbırhıkâyesınedayanarakyaz-
dı. \'apıt ilk kez St Pttersburg'da Mariins-
ki Tiyatrosu nda 19Aralık !890'da sahne-
lendi. Rusya dışında ıse ilk kez La Scala'da
1906'da. LondraOperası'nda 19I5'te.,\me-
rika'da Metropoütan Operası'nda da 1910'da
oynanmıştı. Çaykovskrnın "\a bağışian-
maz ve korkunç bir hata yapnorum va da
Maça kızı benim gerçek şaheserim" dedıgı
Maça Kızı, onun en dramatik ve ınce ışlen-
miş operası olarak kabul edılıyor.
V'alery Gergıev 'ın y önettığı Kırov Ope-
rası, VV'agner'ın •Parsifal" operasından 2. ve
3. perdelenn konser yorumunu ülkemızde
ilk kez yann saat 19.00'da Aya Irinı Müze-
sı'nde sahneleyecek. 'Parsifal' operası ilk kez
1882'de Beydut'da sahnelendı. Operanın
esas kaynağı ortaçağın ünlü Alman halk
tUSUUMMSI
İSTMI«L
MtZİK KSTİ«»li
Konserleri operanın sürekli şefı ve sanat yönetmeni Valerv Gergiev yönetiyor.
ozanı VVolfram von Eschenbach'ın 'Parzi-
val' adlı manzum destan olmakla birlikte,
Wagner'ın bu konuda yazılmış daha başka
hıkâye ve şıırlerden yararlandıgı da bilini-
yor.
Mariinski''den Kirov^a...
Manmskı Tiyatrosu, 1783 yılında impa-
ratonçe Büyük Katarina'nın emriyle ilk
Rus komik operalannın ve yabancı bestele-
rin en iyi yapıtlannın sahnelenmesi amacıy-
la kuruldu. Bolşevik devriminden sonraadı
Kirov Operası olarak degiştı. Rusçaya çev-
rilen birçok Batılı yapıt Mariinski Tiyatro-
su'nda sahnelendı ve gösterişli Rus opera ya-
pıtlannın ilk gösterimleri de bu tiyatroda
yapıldı. 1869'daÇekasılIı Eduard Naprav-
nikoperanın sürekli şefı olda Bu zaman için-
de Napravnik, Kirov Operası'ndaki ilk sah-
nelenmelerin neredeyse hepsini yönetti ve
tiyatro böylece dünyaca ünlü operalardan bi-
ri halıne geldi. Wagner. Mahler ve Berlioz
gibi Batılı bestecıler tıyatroya geldıler.
20. yüzyılın başlarında Chaliapilin, Pav-
lovaveNijinsld gibi efsanevi sanatçılar ope-
rada sahne aldılar ve bu göstenlerin deko-
rasyonlan, Korovin. Golovin. Bakst Beno-
is ve Vasnetsovgıbi Ru&yanın en önemli sa-
natçılan tarafından yapıldı.
Pünya çapında turne programı
1990 Nısanı'nda Gergiev ve Kıro\ ope-
rası Andrei Tarkovski'nin Covert Garden
için yazdığı 'AndreGudunov' operasmı sah-
neledi. Maninskı Tiyatrosu'ndan lngilte-
re'ye yapılan canlı yayın. bu türde St. Pe-
tersburg'dan yapılan ilk yayındı. 1992'de
Kirov Opera ve Balesi, Galler Prensesi'nın
de hazır bulundugu Kraliyet Operası'nda
'Hoşgeldin St Petersburg' isimli bir gala ger-
çekleştırdı.
Gösteri BBC tarafından yayımlandı. Ki-
rov Operası son yıllarda aralannda Ingilte-
re, Finlandiya, Fransa. Almanya. Hollanda.
Israil. Italya, Japonya. Kore. İskoçya, Is-
panya ve Amenka'nın da bulundugu bir-
çok ülkeye tume gerçekleştirdi. Kirov Ope-
rası, Amenka'dakı ilk gösterisinı 1992"de
Metropolitan Operası'nda gerçekleştirme-
sinin ardından Gergie\ ve Mariinski Tiyat-
rosu büyük begeni toplayan iki Amerika
turnesi daha yaptı. Mariinski Tiyatrosu, ha-
ziran aymın son on günü St. Petersburg'da
düzenlenen Beyaz Geceler Festivali 'nin odak
noktasını oluşturuyor.
ran EroL Candeğer Furtua
M Teoman Genruner. Hü-
seyin Gezer, Meri; Hızal,
Azade Kökcr, Füsuı Onur.
Hale Tenger, Acteam Tura-
ni, Ömer l luç. Aıiıan \a-
nnca ve Nil Yaltec-
Adı geçen ısim *roen de
anlaşılabilecegı a>ı, resım
ağırlıklı olmak Ü2E-e heykel.
enstalasyon \e ^*i^o\a da
yer veren 41 SeıjEi»ı. Türk
sanatında ızledigm z fark-
lı tarzlar, farklı "dûıalar'"
arasında bir gezırt
<
'41"
esprisi ve mekân u"isından
dahil edilemeyen ""keîkfiol-
saydı" denebilecsi simler
var kuşkusuz; areyuıe de
titiz bırseçki.
Bu arada, Maımıra Üni-
versitesi'nde "jenienen'"
yalnızca okulun jjbrsi de-
gil. Okulda. taze ri-atmos-
fer sezinleniyor Gaieriye
giımeden önce. c^rencile-
rin görülmeye değî" ürün-
lerininsergilendiî «ictndor-
lardan geçeceksırij
Okulun duvarim. genç-
lerin galerisine ddoismüş...
41 Sergisi 'nde gürirıüz sa-
natını ızlerken, bt. »enç sa-
natçı adaylannır <£İişma-
larında gelecegın :DuçIan-
nı yakalayabilirs:n_z.
05000005!
İSTAN1UL
CM FESTlVUİ
Tite
PueırtE
(soWa)ve
Cubanâsmo
(sagdaı
festhalde
Latia
rüzgârlan
estinecekler.
Caz Festivali'nde Latiıı esintileri
Kültür Servisi -1998. bütün dünyada
Küba ve Küba müziğinin yılı olmaya
aday. Kübalı nıüzısyenlerveonlarlabe-
raber yapılan çalışmalar. özellıkle Ame-
rika ve Avrupa'daki caz festivallennin
programlannda geniş yer alıyor.
5 Uluslararası Istanbul Caz Festi\a-
lı bu yıl. Ispanyol kökenli bir aılenin
oğlu olan Cezayır doğumlu müzisyen
CyriusMartinez'i ağırlıyor. Sanatçının
son çalışması "La Banda~nın kayıtlan
Küba'da. Kübalı sanatçılarla birlikte 1
yıllık bir çalışnıanın ürunü olarak ger-
çekleştınldı Kendısinc. son Havana Fes-
tivali'nde "en iyi salsa grubu" seçılen
"SeptetoTurquino" eşlik edecek. "Sep-
teto Tunjuino", Cyrius'la beraberocak
\e şubat aylannda. A\ rupa'da albümle-
nnin tanıtım turunu gerçekleştirdi. Bu
yaz ise tanıtım turnelerinin ikinci aya-
ğını Avrupa'nın en önemli caz festival-
lerinde gerçekleştirecekler.
Duraklarından bıri de Istanbul. Mü-
ziklerinde. Küba'nın salsa ve diger ses-
lcrınin yanında Akdenız ezgilerini de
sczınlenıek münıkün. Cyrius ve Septe-
to Turquıno"yu 13 Temmuz gecesi Es-
ma Sultan Yalısı'nda ızleyeceğiz.
Eric Clapton. Jimi Hendrix, Marian-
ne Faithful. James Brovvn, Etta James,
Christine McVıe,Bffly Joel,George Har-
rison ve yakın zamanlarda Paul Weüer
ıle gerçekleştirdigi çalışmalarla günde-
me gelen Steve WTnwood ise festivalin
birdiğerkonuğu. Eric Clapton'lı "Traf-
fic and Blind Faith" ile de bir araya ge-
len pop. rpck ve R&B solisti olarak bil-
digimiz Steve Winwood, özellikle "Spen-
cer Davis Group" ile yaptıgı çalışma-
larda Latin müzigine kayıtsız kalmadı-
ğını gösterdi.
Bu çok yönlü müzisyenin son albü-
mü "JunctionT"da müziginın Latin rüz-
gârından etkilerini görmek mümkün.
Steve VVinvvood gibi daha önce ülkemi-
ze hiç gelmemiş bir müzisyeni. Tıto Pu-
ente ve ArturoSandoval gibi Latin mü-
ziginin iki deviyle beraber 11 Temmuz
gecesi Açıkhava'da izleyeceğiz. Proje-
nin ismi Larin Crossings.
Cubanismo ve McCoy T>ner
Festivalin üçüncü Latin gecesınde ise
Küba'dan ülkemize gelecek olan Cuba-
nismo'nun ön grup olarak sahne alaca-
ğı McCoyTyner'ı ızleme olanağı bula-
cagız. McCoy Tyner. birçok caz. birçok
caz müzisyeni gibi küçük yaşlarda mü-
ziğe başladı. Çok genç yaşlarda kendi-
ne özgü piyano çalışıyla sıvnldi ve "John
ColtraneQuartet"teyeraldı. Kındi "big
band"inde parçalar yazan McCoy
Tyner'ın Latin çalışması, Cutanısmo
fırtınasından hemen sonra A<ıkha\a'yı
ısıtacak.
Yıldızı. Nevv Orleans Caz Fesavalı'nde
parlayan Cubanismo grubunjn lıden
ise trompetçi Jesus Alemam. Geçen yıl
Nevv York, Boston. San Frar<is.co ve
Los Angeles konserleriyle bellcklerde
yereden Cubanismo. Montrea) Caz Fes-
tivali'nde 120 bin kişiye çalarık muh-
teşem bir konser vermişti. Oniarı 16
Temmuz Perşembe gecesi Acıklıava'da
ızleme olanağı bulacağız.
YAZI ODASI
SELtM tLERİ
İki Yaz
Günler var ki bir 'yaz duygusu' duymaya çalışı-
yorum. Yaz geldi mi. ayırdında değilim.
Gazetenin yazısını, radyonun çalışması; radyo-
nun çalışmasını yazdığım oyun kovalıyor. Sırads
öteki işler.
Ama en çok oyunla boğuştum galiba. Yaz baş-
langıcı onunla geçti. Gecelerce yazı makinesı ba-
şındaydım.
Her mevsım delıce beklediğim yeşil eriğin bile
tadına varamadım. O kütür kütür yeşil erikler de
geldi geçti işte. Mayıs geçti, haziran geçmek üze-
re.
Daha geçen yıl. bu vakitler, kısa da olsa bir tatil
hazırlığı içindeydim. Deniz, güneş, sereserpelik, ba-
şıboşluk benimleydi. Bu yazsa, tatile nasıl çıkaca-
ğımı, biriken işleri nasıl derleyıp toparlayacağımı
acı acı düşünüyorum.
Öyleyken, geçmiş yazlann anılanyla avunuyorum.
Çocukluğumun yazlan bana hep sıcaktan yumu-
şamış asfalt kaldırımlarla çıkageliyor. Cihangir'dey-
mişiz, parka çıkacakmışım, asfalt pof pof! yumu-
şayıvermiş. Herhalde temmuz günleriydi.
Okul kapanır kapanmaz tembelik başlardı. Ki-
taplar-kitaplar okunurdu. Romanları öyle ders ki-
tabının arasına sokuşturarak gizli geli okumaya ge-
rekfilan kalmazdı... Sıcak, baygınyaz öğleleri uy-
kuya dalıp gidişlerım geliyor aklıma. Yogun trafı-
ğin ortasında, şimdi, bu yaz, bir semtten bir baş-
ka semte söylene söylene gıderkan.
Ne müthiş uykulardır onlar! Seser giderek erir,
pencereden odaya üşüşen bütün sesler, taşıtlann
hınltısı, satıcıların seslenişı, top oyrayan çocukla-
nn bağırtısı, kimbilır nereden geleno ince müzik.
Ağır bir uykuda kaybolur gidersiıiz.
Sonra yaz bende hep bir 'limonab duygusu' da
bırakmlştır. Bırakmıştı. demem daradoğru kaça-
cak. Kımse öyle lımonatalar hazırlamıyor bugün.
Sabahtan sıkılır, suyla karıştırılır, şd<erinin tadına
bakıhr, kapaklı sürahiye konup buzdolabmda so-
ğumayabırakılırdı. Böyleyazöğledensonralan, li-
monatalı akşamüzerleri ne çoktu...
Hiçbir zaman yazlığa gitmedik. Arna yaz boyun-
ca gidip geldiğimiz, yalısından koştone yazevleri
oldu.
Babaannemizin -aslında annenin babaannesi-
her yaz tuttuğu kiralık yalılar, daha doğrusu, baş-
ka ailelerle, bırılerıyle ortak tutulan narap yalılar, ya-
rı eşyasız, boş odalarıyla yaşar dcrur belleğimde.
Şurda köşede geçmiş zamanın şaşaalı bir ku-
maşıyla döşenmışken şimdi hırlımpırtım bir sedir.
Az beride sedefli sehpa. Türünün son örneği ve
artık işlevsiz bir kavukluk.
Arnavutköyü, Yeni Mahalle, karşda Kandilli...
Fakat hepsi aynı yalı gibi. Ola ki telleğimde, bü-
tün yalılar birbırine benziyor. Geniş sofa, daıma açık
pencereler, püfür püfür esen denizyeli.
Boğaziçi o kadar başkaydı ki, aradan kırk yıl
geçtikten sonra çocukluğumun Boğaziçi'ni güzel
birfilm gibi hatırlıyorum. Görüntütergörüntüleri iz-
liyor ve deniz derın bir güzelliğe bütünüyor.
Sonra plajlar... Kadıköyü'nün bütün plajlan san-
ki bızimdi. Birgün Moda, ertesi gün Fenerbahçe,
Caddebostan, Suadıye.
Her yaz Adaiar'a ille gıdilir, sanki Aoalar'a gitmek
bir zorunlukmuşçasına, Büyükadası, Burgaz'ı,
Heybelı'sı. Kınah'sı şöyle bir gözden geçirilir, o göz-
den geçirişler ille başkalarına anlatılırdı.
Yaz bir hayli 'bahçeler' demekti. Akşamüzeri
güneş çekilirken sulanan çıçekler, süs ağaççıkla-
n, yeşertı. Hortumu alıp musluğa takışlar. suyun fış-
kırıvermesi... Şımdı yerinde yeller esen bahçeler,
yazın gelip geçmekte olduğunun birincil tanıkla-
rıydılar. Güller, manolyalar, anasına babasına pay
verenler fısıldaşırlardı yazın bitmekte clduğunu.
Bizse yaz hiç bıtmez sanırdık.
Yaz bitmez, okullar açılmaz...
Onlar 'bir' yazdı. Şimdiyse günün hayhuyu or-
tasında, okuldu, yazıydı. televızyondu, kıtapların
yeni basımıydı, akşam filancayla yemekti, 'başka'
bıryazyaşıyorum.
Yaz bir azap oluyor demek istemiyorum Koşul-
ları ne olursa olsun severim yaz mevsimin. Sıcak
günlerden hoşlanırım. Gecenin tatlı serinlığine har-
haralı bir günden sonra kavuştuğumda eski yaz-
lan anımsamak bile yetiyor bazen.
Akşam yemeğine ne var?
Sarımsaklı yoğurtlu patlıcan kızartması, kuşba-
şılı türlü, pilav...
Takvimde Iz Bırakan:
"Kimbilır, şimdi orası da ne bomboştır... Belki
o renkli şişeleri yapan ve alan da kalmamştır. Ah,
ne diyeyim: Ağla çeşmim, ağla, durmar Refik
Halid Karay, Guguklu Saat, Semıh Lûtfi Kitabevi,
1940.
BflkentOrkestrası gezer
sahne ile Anadolu'da
ANKARA (AA) - Bil-
kent Senfonı Orkestrası. ar-
tık her konserduragına ken-
di sahnesini de götürecek.
Yaz aylannda Anadolu Mü-
zik Festivali kapsamında.
tüm yurdu gezecek olan
orkestra. turnede kullanıl-
mak üzere de\ bir 'gezer
sahne'satın aîdı. Anadolu
Müzik Festivali ile her yaz
yurdun dört bir yanına sa-
nat götüren BASSO. bırkaç
büyük il dışında yaşanan
konser yeri bulma sorunu-
na sonunda çözümü bul-
du. Almanya daözel olarak
üretilen dev gezer sahne,
konser verilecek her ile gö-
türülerek orada konser or-
tamı oluşturulacak.
Hemen her gün başka
bir konserin verildiği fes-
tıvalde. daha önceden sah-
nenin taşınması \e kurul-
ması sorununa da zaman ve
ışgücü yönünden büyük
kolaylık getirecek olan dev
gezer sahne. Almanya'nın
sahne tasanmı, müzik \e
sahne sanatlan teknolojısı
üretimıyle ünlü BÜTEC
firması tarafından üretıl-
dı.
Maliyetı yaklaşık 300
bin mark olan dev sahne.
20 Temmuz'da Alman-
ya'dan Türkiye'ye getırı-
lecek. Sahne. hareketlı*e
yükseklik ayarlı podyuro-
îardan oluşan 250 metreka-
relık kullanım alanı. 8 me^
re yüksekliğiyle Türkıv
ye'deki birçok kapalı salo
nun çok üzerinde bir kapa
siteye sahip. Elverişsiz ha
va koşullannda da kullanı
labilecek sahne, özel bi
maddeden üretilen tabar
ve örtüsüyle açık havanı
zorlu koşullannda da ge
rekli akustik ortamı sağlı
yor. Dev gezer sahne. bü
yük kullanım alanıyla, ser
fonik orkestralann ihtiya
duyduğu yerleşme alanır
fazlasıyla karşılarken. oı
kestralı bale ve opera gös
terilennindeyapılabilme
si için gerekli donanımı ta
şıyor.
Sahne, özel teknoloji
donanmışlıkla açıkhav
konserleri için gerekli sar
ne aydınlatmasını da saj
layacaközel biryapıdatr
sarlandı. Aydınlatma. sah
ne üzenne 100 ayn noktj
ya yerleştirilen özel spoı
larla yapılıyor.