25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 HA2İRAN 1998 SAL 12 KULTUR '41 Yıl, 41 Sanatçı, 41 Yapıt Sergisi' ay sonuna dek Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde 41 ydm penceresindeıı.•.AHU ANTMEN Marmara Üniversitesi Güzel Sa- natlar Fakültesı. geride bıraktığı 41 yılı kutlamak ıçin bir sergi dü- zenledi. 41 Yıl,41 Sanatçı,41 Ya- pıtSergisL. Okulun Acıbadem"de- ki kampusunun yeni açılan gale- risınde ızlenebilen sergi, Türk sa- natının bugününe ılişkin geniş bir pencere açıyor. Yaşayan ustalardan günümüzün önde gelen isimleri- ne uzanan: resım. heykel, seramik ve video »anatını ıçeren *41" ser- gisininönemlı bir özelliğide Mar- mara Ünı\ersıtesı -yani eski Tat- biki- çıkışlı sanatçılann bu 4 l'e da- hil olmaması. Marmara Üniversi- tesi, "Bir fincan kahvenin 40 vıl- bk hann vardır" dercesine, hemen hepsi Mimar Sınan Üniversitesi çıkışlı bu sanatçıları. kendi mekâ- nında konuk ediyoryalnızca... MımarSinan Üniversitesi Güzel Sanat- lar Fakültesi -Akademi- ile Marmara Üni- \ersitesı Güzel Sanatlar Fakültesi -Tatbi- kı- arasında belli ki bir dostluk köpriisü kurmayı amaçlayan bu serginin, kuru- mun v lidönümü kutlamalan çerçevesin- de gerçekleştırılmesinin simgesel anlam- ları var kuşku-.uz Serginin mimarı, ku- rumun yeni dekanı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan. "egitim kurumlannın içinde bu- lunduklan tek \ önlü \e sınıriı seçenekli or- tamlann kısıttayıcı yapısını dinamik, çok seçenekli bir anlayışla yenilemek" ıstıyor bir kere! Öğrencılerine, Türk sanatını da- ha genış platf'ormda göstermeyi amaçlı- yor. Belkı gızlıden gizliye aşılamaya ça- lıştıgı biı olgu daha var, bizim sanat or- tamında eksıkliğini epey hissettiğımiz: Hüseyin Gezer (Yılkı Aö) Hoşgörü... 41 yılını geride bırakan Marmara Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne bak- tığımızda, Almanya'dadogan ve 1920'Ii yıllara damgasını vuran ünlü Bauhaus ör- neğini model alarak kurulan bu kurumun yıllar boyunca bir *kimHk''edinme çaba- sı içinde olduğunu görürüz. 1957 yılın- da, Alman eğitimci AdolphSchneck'in da- nışmanlıgmda kurulan Tatbiki Güzel Sa- natlar Yüksekokulu'nun birincil işlevi, endüstriyel toplumun gereksinimlerine yanıt verecek ürünleri ortaya çıkarabile- cek tasanmcılan yetiştirmekti. Tekstil, grafik, seramik, iç mimarlık, resim gibi alanlarda egitim veren kurum, bu yolda ilerlerken çeşitli tartışmalann odağı oldu. Sözgelimi bir kesim, Tatbiki'nin adeta haddini aşarak Akademi 'yle boy ölçüşme- ye kalkıştıgına inanıyordu. Bir süre önce yitirdigimiz sanat eleştırmeni Sezer Tan- suğ. "Böyie bir okulun gelişmesi için de endüstri dizaynına ilişkin amaçlann bel- li bir öJcüdegerçekleştiği. ancak okul çev- resinde asıl sonınun Güzel Sanatlar Aka- demisi çe\re$indeki sanatsal atmosferle rekabete girişmek olduğu da gözden kaç- mıyor" diyordu. (Çağdaş Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, 1986) Bugünün penceresinden baktıgımızda, bu rür tartışmalann geçerliliğini yitirdi- gini söyleyebiliriz. Her iki okulun da YÖK'le birlikte kurumsal kimliklerinin değişmiş olması bir yana, ülkemızde sa- nat egitimi gören bireylerin zaten ister istemez farklı alanlara yönelmek zorun- Mariinski Tiyatrosu Solistleri, Orkestra ve Korosu Maça Kızı ve Parsifal'i yorumlayacak Kirov'la son ild buhışma da kaldıklarını biliyonız. Günü- müzde aynca sanat üredmınin sı- nırlarının alınan eğitırnıe çizıle- meyeceğini de görüyonız Işte 41 Sergisi, ta :**50'li yıl- lardan bu yana Akadeın rın Türk sanat ortamındaki "eganKiliğrne karşı bizcebirrakipdejii.biral- tematifolarakvarlığııı k.onıyan, bu arada bir "geleneği" olmadı- ğı için eleştirilen sanatsal bir ku- rumun bugünkü tavrırı oaaya koyuyor. Eski Tatbiki'nin 41.}ilinı ço- ğunlukla Akademi çık; sî lann ya- pıtlarından oluşan b r sergiyle kutlaması, bir gelenefc saygıyı açığa vuruyor. Ama ö"«e yandan belki daha da önemli*», bu alışı- lagelmedik tav ırla, ge>aeğın kı- sıtlayıcı bilınci de aynı eylemle dışavurmuş olması... Bu41 raka- mının ardında, sanat ortırnımız- da daha temelli bir diyalog crtmı için önemli şifreler yatıyorgibi! Sergiye dönecek olursak: 41 Sergisi 'ne çağnlacak sanatçılar; Tomur AI*gok.Se\- hun Topuz, Nilüfer Ergin, Musufa \ta ve YusufTaktak tan oluşan bir kurjl tarafın- dan seçilmiş. Çagdaş Türk sanatının geni> 3İr yelpa- zesini ortaya koyan etkinhkte. sanatçıla- nn çeşitlı dönemlennden anımsidığımız birer yapıt sergileniyor. Bedri Raskam. Fe- ritÖzşen, Zekai Ormancı, Mehfnet Gün, NeşetGünaL Adem Genç, 1\eşe Eıdok, Ko- ra> Ariş, Erol Akyavas. MehmetAKs<*.Ha- lil Akdenizgıbı sanatçılar. sondcrem ya- pıtlanyla temsil edılıyorlar seıçıde. Er- dağ Aksti Avni Arbaş, Femıh Ba^ağa.Gül- sün Karamustafa, Nur Koçak. komet gi- bi sanatçılar ise 970 ve 80'lerde sergıledik-'eri işle- riyle yer alıyorlci Agırlık. elbene 1990"ların j i. ve or- tayansı: Rahmi Aisungur, Özdemir Altan, Hdt \rpa- cıoğlu. Tamer Bzttğhı, Sa- im Buga>, Zahit Bihıtikişle- yen, Handan Börite^ene, Bubi, Adnan ÇoLcc Osrnan Dinç, Burhan Doeuça>, Tu- Kühiir Servisi- Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 26. Uluslara- rası Istanbul Müzik Festivaiı dün akşam Berlioz'un Romeo ve Jülvet dramatik senfonısıni seslendıren Kirov Operası'nı bu- gün ve yann da konuk edecek. Aya Irinı'de saat 19.00'da gerçekleştınlecek konser dı- zisini. 1988'den bu yana operanuı siirekli şef- Iıginı ve sanat yönetmenlığinı sürdüren Va- ler> Gergiev' yönetiyor. Kırov Operası ıkıncı gösterisı olan Çay- kovski'nın 'Maça Kıa Operası'nın konser yorumunu bugün saat 19.00 da Aya Irinı'de seslendırecek, Çaykovskfnın 126 günde besteledigı ve oynandıgı her ülkede. büyük ılgi gören bu üç perdelık operanın libretto- sunu bestecının kardeşı ModestİKiçÇavkovs- ki. Puşkin':nbırhıkâyesınedayanarakyaz- dı. \'apıt ilk kez St Pttersburg'da Mariins- ki Tiyatrosu nda 19Aralık !890'da sahne- lendi. Rusya dışında ıse ilk kez La Scala'da 1906'da. LondraOperası'nda 19I5'te.,\me- rika'da Metropoütan Operası'nda da 1910'da oynanmıştı. Çaykovskrnın "\a bağışian- maz ve korkunç bir hata yapnorum va da Maça kızı benim gerçek şaheserim" dedıgı Maça Kızı, onun en dramatik ve ınce ışlen- miş operası olarak kabul edılıyor. V'alery Gergıev 'ın y önettığı Kırov Ope- rası, VV'agner'ın •Parsifal" operasından 2. ve 3. perdelenn konser yorumunu ülkemızde ilk kez yann saat 19.00'da Aya Irinı Müze- sı'nde sahneleyecek. 'Parsifal' operası ilk kez 1882'de Beydut'da sahnelendı. Operanın esas kaynağı ortaçağın ünlü Alman halk tUSUUMMSI İSTMI«L MtZİK KSTİ«»li Konserleri operanın sürekli şefı ve sanat yönetmeni Valerv Gergiev yönetiyor. ozanı VVolfram von Eschenbach'ın 'Parzi- val' adlı manzum destan olmakla birlikte, Wagner'ın bu konuda yazılmış daha başka hıkâye ve şıırlerden yararlandıgı da bilini- yor. Mariinski''den Kirov^a... Manmskı Tiyatrosu, 1783 yılında impa- ratonçe Büyük Katarina'nın emriyle ilk Rus komik operalannın ve yabancı bestele- rin en iyi yapıtlannın sahnelenmesi amacıy- la kuruldu. Bolşevik devriminden sonraadı Kirov Operası olarak degiştı. Rusçaya çev- rilen birçok Batılı yapıt Mariinski Tiyatro- su'nda sahnelendı ve gösterişli Rus opera ya- pıtlannın ilk gösterimleri de bu tiyatroda yapıldı. 1869'daÇekasılIı Eduard Naprav- nikoperanın sürekli şefı olda Bu zaman için- de Napravnik, Kirov Operası'ndaki ilk sah- nelenmelerin neredeyse hepsini yönetti ve tiyatro böylece dünyaca ünlü operalardan bi- ri halıne geldi. Wagner. Mahler ve Berlioz gibi Batılı bestecıler tıyatroya geldıler. 20. yüzyılın başlarında Chaliapilin, Pav- lovaveNijinsld gibi efsanevi sanatçılar ope- rada sahne aldılar ve bu göstenlerin deko- rasyonlan, Korovin. Golovin. Bakst Beno- is ve Vasnetsovgıbi Ru&yanın en önemli sa- natçılan tarafından yapıldı. Pünya çapında turne programı 1990 Nısanı'nda Gergiev ve Kıro\ ope- rası Andrei Tarkovski'nin Covert Garden için yazdığı 'AndreGudunov' operasmı sah- neledi. Maninskı Tiyatrosu'ndan lngilte- re'ye yapılan canlı yayın. bu türde St. Pe- tersburg'dan yapılan ilk yayındı. 1992'de Kirov Opera ve Balesi, Galler Prensesi'nın de hazır bulundugu Kraliyet Operası'nda 'Hoşgeldin St Petersburg' isimli bir gala ger- çekleştırdı. Gösteri BBC tarafından yayımlandı. Ki- rov Operası son yıllarda aralannda Ingilte- re, Finlandiya, Fransa. Almanya. Hollanda. Israil. Italya, Japonya. Kore. İskoçya, Is- panya ve Amenka'nın da bulundugu bir- çok ülkeye tume gerçekleştirdi. Kirov Ope- rası, Amenka'dakı ilk gösterisinı 1992"de Metropolitan Operası'nda gerçekleştirme- sinin ardından Gergie\ ve Mariinski Tiyat- rosu büyük begeni toplayan iki Amerika turnesi daha yaptı. Mariinski Tiyatrosu, ha- ziran aymın son on günü St. Petersburg'da düzenlenen Beyaz Geceler Festivali 'nin odak noktasını oluşturuyor. ran EroL Candeğer Furtua M Teoman Genruner. Hü- seyin Gezer, Meri; Hızal, Azade Kökcr, Füsuı Onur. Hale Tenger, Acteam Tura- ni, Ömer l luç. Aıiıan \a- nnca ve Nil Yaltec- Adı geçen ısim *roen de anlaşılabilecegı a>ı, resım ağırlıklı olmak Ü2E-e heykel. enstalasyon \e ^*i^o\a da yer veren 41 SeıjEi»ı. Türk sanatında ızledigm z fark- lı tarzlar, farklı "dûıalar'" arasında bir gezırt < '41" esprisi ve mekân u"isından dahil edilemeyen ""keîkfiol- saydı" denebilecsi simler var kuşkusuz; areyuıe de titiz bırseçki. Bu arada, Maımıra Üni- versitesi'nde "jenienen'" yalnızca okulun jjbrsi de- gil. Okulda. taze ri-atmos- fer sezinleniyor Gaieriye giımeden önce. c^rencile- rin görülmeye değî" ürün- lerininsergilendiî «ictndor- lardan geçeceksırij Okulun duvarim. genç- lerin galerisine ddoismüş... 41 Sergisi 'nde gürirıüz sa- natını ızlerken, bt. »enç sa- natçı adaylannır <£İişma- larında gelecegın :DuçIan- nı yakalayabilirs:n_z. 05000005! İSTAN1UL CM FESTlVUİ Tite PueırtE (soWa)ve Cubanâsmo (sagdaı festhalde Latia rüzgârlan estinecekler. Caz Festivali'nde Latiıı esintileri Kültür Servisi -1998. bütün dünyada Küba ve Küba müziğinin yılı olmaya aday. Kübalı nıüzısyenlerveonlarlabe- raber yapılan çalışmalar. özellıkle Ame- rika ve Avrupa'daki caz festivallennin programlannda geniş yer alıyor. 5 Uluslararası Istanbul Caz Festi\a- lı bu yıl. Ispanyol kökenli bir aılenin oğlu olan Cezayır doğumlu müzisyen CyriusMartinez'i ağırlıyor. Sanatçının son çalışması "La Banda~nın kayıtlan Küba'da. Kübalı sanatçılarla birlikte 1 yıllık bir çalışnıanın ürunü olarak ger- çekleştınldı Kendısinc. son Havana Fes- tivali'nde "en iyi salsa grubu" seçılen "SeptetoTurquino" eşlik edecek. "Sep- teto Tunjuino", Cyrius'la beraberocak \e şubat aylannda. A\ rupa'da albümle- nnin tanıtım turunu gerçekleştirdi. Bu yaz ise tanıtım turnelerinin ikinci aya- ğını Avrupa'nın en önemli caz festival- lerinde gerçekleştirecekler. Duraklarından bıri de Istanbul. Mü- ziklerinde. Küba'nın salsa ve diger ses- lcrınin yanında Akdenız ezgilerini de sczınlenıek münıkün. Cyrius ve Septe- to Turquıno"yu 13 Temmuz gecesi Es- ma Sultan Yalısı'nda ızleyeceğiz. Eric Clapton. Jimi Hendrix, Marian- ne Faithful. James Brovvn, Etta James, Christine McVıe,Bffly Joel,George Har- rison ve yakın zamanlarda Paul Weüer ıle gerçekleştirdigi çalışmalarla günde- me gelen Steve WTnwood ise festivalin birdiğerkonuğu. Eric Clapton'lı "Traf- fic and Blind Faith" ile de bir araya ge- len pop. rpck ve R&B solisti olarak bil- digimiz Steve Winwood, özellikle "Spen- cer Davis Group" ile yaptıgı çalışma- larda Latin müzigine kayıtsız kalmadı- ğını gösterdi. Bu çok yönlü müzisyenin son albü- mü "JunctionT"da müziginın Latin rüz- gârından etkilerini görmek mümkün. Steve VVinvvood gibi daha önce ülkemi- ze hiç gelmemiş bir müzisyeni. Tıto Pu- ente ve ArturoSandoval gibi Latin mü- ziginin iki deviyle beraber 11 Temmuz gecesi Açıkhava'da izleyeceğiz. Proje- nin ismi Larin Crossings. Cubanismo ve McCoy T>ner Festivalin üçüncü Latin gecesınde ise Küba'dan ülkemize gelecek olan Cuba- nismo'nun ön grup olarak sahne alaca- ğı McCoyTyner'ı ızleme olanağı bula- cagız. McCoy Tyner. birçok caz. birçok caz müzisyeni gibi küçük yaşlarda mü- ziğe başladı. Çok genç yaşlarda kendi- ne özgü piyano çalışıyla sıvnldi ve "John ColtraneQuartet"teyeraldı. Kındi "big band"inde parçalar yazan McCoy Tyner'ın Latin çalışması, Cutanısmo fırtınasından hemen sonra A<ıkha\a'yı ısıtacak. Yıldızı. Nevv Orleans Caz Fesavalı'nde parlayan Cubanismo grubunjn lıden ise trompetçi Jesus Alemam. Geçen yıl Nevv York, Boston. San Frar<is.co ve Los Angeles konserleriyle bellcklerde yereden Cubanismo. Montrea) Caz Fes- tivali'nde 120 bin kişiye çalarık muh- teşem bir konser vermişti. Oniarı 16 Temmuz Perşembe gecesi Acıklıava'da ızleme olanağı bulacağız. YAZI ODASI SELtM tLERİ İki Yaz Günler var ki bir 'yaz duygusu' duymaya çalışı- yorum. Yaz geldi mi. ayırdında değilim. Gazetenin yazısını, radyonun çalışması; radyo- nun çalışmasını yazdığım oyun kovalıyor. Sırads öteki işler. Ama en çok oyunla boğuştum galiba. Yaz baş- langıcı onunla geçti. Gecelerce yazı makinesı ba- şındaydım. Her mevsım delıce beklediğim yeşil eriğin bile tadına varamadım. O kütür kütür yeşil erikler de geldi geçti işte. Mayıs geçti, haziran geçmek üze- re. Daha geçen yıl. bu vakitler, kısa da olsa bir tatil hazırlığı içindeydim. Deniz, güneş, sereserpelik, ba- şıboşluk benimleydi. Bu yazsa, tatile nasıl çıkaca- ğımı, biriken işleri nasıl derleyıp toparlayacağımı acı acı düşünüyorum. Öyleyken, geçmiş yazlann anılanyla avunuyorum. Çocukluğumun yazlan bana hep sıcaktan yumu- şamış asfalt kaldırımlarla çıkageliyor. Cihangir'dey- mişiz, parka çıkacakmışım, asfalt pof pof! yumu- şayıvermiş. Herhalde temmuz günleriydi. Okul kapanır kapanmaz tembelik başlardı. Ki- taplar-kitaplar okunurdu. Romanları öyle ders ki- tabının arasına sokuşturarak gizli geli okumaya ge- rekfilan kalmazdı... Sıcak, baygınyaz öğleleri uy- kuya dalıp gidişlerım geliyor aklıma. Yogun trafı- ğin ortasında, şimdi, bu yaz, bir semtten bir baş- ka semte söylene söylene gıderkan. Ne müthiş uykulardır onlar! Seser giderek erir, pencereden odaya üşüşen bütün sesler, taşıtlann hınltısı, satıcıların seslenişı, top oyrayan çocukla- nn bağırtısı, kimbilır nereden geleno ince müzik. Ağır bir uykuda kaybolur gidersiıiz. Sonra yaz bende hep bir 'limonab duygusu' da bırakmlştır. Bırakmıştı. demem daradoğru kaça- cak. Kımse öyle lımonatalar hazırlamıyor bugün. Sabahtan sıkılır, suyla karıştırılır, şd<erinin tadına bakıhr, kapaklı sürahiye konup buzdolabmda so- ğumayabırakılırdı. Böyleyazöğledensonralan, li- monatalı akşamüzerleri ne çoktu... Hiçbir zaman yazlığa gitmedik. Arna yaz boyun- ca gidip geldiğimiz, yalısından koştone yazevleri oldu. Babaannemizin -aslında annenin babaannesi- her yaz tuttuğu kiralık yalılar, daha doğrusu, baş- ka ailelerle, bırılerıyle ortak tutulan narap yalılar, ya- rı eşyasız, boş odalarıyla yaşar dcrur belleğimde. Şurda köşede geçmiş zamanın şaşaalı bir ku- maşıyla döşenmışken şimdi hırlımpırtım bir sedir. Az beride sedefli sehpa. Türünün son örneği ve artık işlevsiz bir kavukluk. Arnavutköyü, Yeni Mahalle, karşda Kandilli... Fakat hepsi aynı yalı gibi. Ola ki telleğimde, bü- tün yalılar birbırine benziyor. Geniş sofa, daıma açık pencereler, püfür püfür esen denizyeli. Boğaziçi o kadar başkaydı ki, aradan kırk yıl geçtikten sonra çocukluğumun Boğaziçi'ni güzel birfilm gibi hatırlıyorum. Görüntütergörüntüleri iz- liyor ve deniz derın bir güzelliğe bütünüyor. Sonra plajlar... Kadıköyü'nün bütün plajlan san- ki bızimdi. Birgün Moda, ertesi gün Fenerbahçe, Caddebostan, Suadıye. Her yaz Adaiar'a ille gıdilir, sanki Aoalar'a gitmek bir zorunlukmuşçasına, Büyükadası, Burgaz'ı, Heybelı'sı. Kınah'sı şöyle bir gözden geçirilir, o göz- den geçirişler ille başkalarına anlatılırdı. Yaz bir hayli 'bahçeler' demekti. Akşamüzeri güneş çekilirken sulanan çıçekler, süs ağaççıkla- n, yeşertı. Hortumu alıp musluğa takışlar. suyun fış- kırıvermesi... Şımdı yerinde yeller esen bahçeler, yazın gelip geçmekte olduğunun birincil tanıkla- rıydılar. Güller, manolyalar, anasına babasına pay verenler fısıldaşırlardı yazın bitmekte clduğunu. Bizse yaz hiç bıtmez sanırdık. Yaz bitmez, okullar açılmaz... Onlar 'bir' yazdı. Şimdiyse günün hayhuyu or- tasında, okuldu, yazıydı. televızyondu, kıtapların yeni basımıydı, akşam filancayla yemekti, 'başka' bıryazyaşıyorum. Yaz bir azap oluyor demek istemiyorum Koşul- ları ne olursa olsun severim yaz mevsimin. Sıcak günlerden hoşlanırım. Gecenin tatlı serinlığine har- haralı bir günden sonra kavuştuğumda eski yaz- lan anımsamak bile yetiyor bazen. Akşam yemeğine ne var? Sarımsaklı yoğurtlu patlıcan kızartması, kuşba- şılı türlü, pilav... Takvimde Iz Bırakan: "Kimbilır, şimdi orası da ne bomboştır... Belki o renkli şişeleri yapan ve alan da kalmamştır. Ah, ne diyeyim: Ağla çeşmim, ağla, durmar Refik Halid Karay, Guguklu Saat, Semıh Lûtfi Kitabevi, 1940. BflkentOrkestrası gezer sahne ile Anadolu'da ANKARA (AA) - Bil- kent Senfonı Orkestrası. ar- tık her konserduragına ken- di sahnesini de götürecek. Yaz aylannda Anadolu Mü- zik Festivali kapsamında. tüm yurdu gezecek olan orkestra. turnede kullanıl- mak üzere de\ bir 'gezer sahne'satın aîdı. Anadolu Müzik Festivali ile her yaz yurdun dört bir yanına sa- nat götüren BASSO. bırkaç büyük il dışında yaşanan konser yeri bulma sorunu- na sonunda çözümü bul- du. Almanya daözel olarak üretilen dev gezer sahne, konser verilecek her ile gö- türülerek orada konser or- tamı oluşturulacak. Hemen her gün başka bir konserin verildiği fes- tıvalde. daha önceden sah- nenin taşınması \e kurul- ması sorununa da zaman ve ışgücü yönünden büyük kolaylık getirecek olan dev gezer sahne. Almanya'nın sahne tasanmı, müzik \e sahne sanatlan teknolojısı üretimıyle ünlü BÜTEC firması tarafından üretıl- dı. Maliyetı yaklaşık 300 bin mark olan dev sahne. 20 Temmuz'da Alman- ya'dan Türkiye'ye getırı- lecek. Sahne. hareketlı*e yükseklik ayarlı podyuro- îardan oluşan 250 metreka- relık kullanım alanı. 8 me^ re yüksekliğiyle Türkıv ye'deki birçok kapalı salo nun çok üzerinde bir kapa siteye sahip. Elverişsiz ha va koşullannda da kullanı labilecek sahne, özel bi maddeden üretilen tabar ve örtüsüyle açık havanı zorlu koşullannda da ge rekli akustik ortamı sağlı yor. Dev gezer sahne. bü yük kullanım alanıyla, ser fonik orkestralann ihtiya duyduğu yerleşme alanır fazlasıyla karşılarken. oı kestralı bale ve opera gös terilennindeyapılabilme si için gerekli donanımı ta şıyor. Sahne, özel teknoloji donanmışlıkla açıkhav konserleri için gerekli sar ne aydınlatmasını da saj layacaközel biryapıdatr sarlandı. Aydınlatma. sah ne üzenne 100 ayn noktj ya yerleştirilen özel spoı larla yapılıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear