14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16HAZİRAN1998 SALI HABERLER Türbanlı sergiye ADD tepkisi • tZMİR (Cumhurfyet Ege Bürosu) - ADD Izmir Merkez Şubesı. Düşünce Suçlan Sanat Galerisi'nde türban, sank ve cüppe sergılenmesine •-tepkigösterdi. Şube Başkanı Metin Aydoğan, bu oyuna bilerek ya da ' -'bilmeyerek alet olarr **sağ" ve "sol" markalı yeni mandacılann Türluye'de hiçbir şanslan olmadığıru belirterek "Özgürlüğün ne olduğunu. nasıl kazanılıp Jcorunması gerektiğini „ bilmedikleri anla^ılan girişimcilenn Karl Marks'ı yasaklı olarak sergileyecekleri yerde,| eserlennı piyasadan satın alıp okuyarak bu konudakı bilgı eksıklerini gidermeleri gerekir" dedi. Aydoğan, gerçekJeştirilen serginin Sevr'i gündeme getiren emperyalist devletlerin ilgi alanı olduğunu sözlenne ekledi. CHP'ye borç mirası • ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, CHP ile birleşmesi nedeniyie feshedilen SHP'nin I992ve 1993 yıllanndaki gelir ve giderlerine ait toplam 5 milyar 790 milyon 283 bin 655 liranın Hazine'ye gelir kaydedilmesine -- karar verdi. Aynca, Parti 1 Genel Merkezi'nceyıne yasaya aykın olarak alındığı gerekçesiyle 235 * milyon liralık krediye de K ' Hazine tarafından el .' konulması kararlaştınldı. ',' /Buarada, SHP'nin J feshedilerek CHP ile " birleşmesi, ortaya yeni bir durum çıkardı. Anayasa Mahkemesi kaynaklan, SHP'nin malvarlığının - CHP'ye geçtiğine işaret ,-. «derek, Hazine'ye gelir kaydedılen miktann CHP tarafından ödenmesi -»^gerektigını belırttiler. flksoy'un soru•-• • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Ege Üniversitesi lletişim Fakültesi'nin tuvaletinde l asılı olarak bulunan Ali r- Serkan Eroğlu'nun £• kuşkulu ölümünün < aydınlatılması için CHP Izmir Mılletvekili Veli Aksov 'un verdiği soru önergelenni Adalet Bakanı Oltan Sungurlu. soruşturmanın gizliliği gerekçesiyle yanıtlamadı. Içışleri Bakanı Murat Basesgioğlu da. Eroğlu'nun gözaltına alınmadığı görüşünü yineledi. ÇHPnin 'İnternet Anketi' , • ANKARA (AA) - CHP. *- Internet aracılığıyla • geçen hafta başlattığı ilk "Internet Anketi "nin sonuçlannı aldı. CHP'nin Internet"teki vveb sayfasında \ gerçekleştirilen ankette, katıhmcılara ilk olarak, "Türkıye'de Internet'in daha yaygın ve etkin - kullanımı için sizce l öncelikle hangi konular ele alınmalıdır" î sorusu yöneltildi. _£. Katıhmcılann yüzde 70'i bu soruya. "Türk Telekom ve Turnet'in yatınm ve altyapılannı î hızlandırması \e * geliştirmesı" yanıtını «' verirken. yüzde 26 sı "Özel internet . omurgası oluşumianna [ izin verilmesi" görüşünü dile getırdı. * Katılımcılann yüzde 4'ü ise farklı görüşler ifade j> ettiler. ; Taksim Toplantıları 1 m Haber Merkezi - 2 Taksim Toplantılan'nın | bu akşam yapılacak ı bölümüne konuşmacı « olarak Cu-ihurbaşkanı j Danışmanı * Büyükelçi Mehmet Ali j . Bayar katılacak. Saat f 20.00'de The Marmara ; Oteli'nde yapılacak t toplantıda Büyükelçi Bayar, Kafkasya'daki durum ve Hazar petrolJeri konusunda konuşacak. Hukukçiılar hııkuktan snııfta kaldı Adalet Bakanlığı'nın 800 yargıç adayı için açtığı smavı, katılan 4970 kişiden sadece 496'sı kazandı • Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, sınav sonucunun Türkiye için bir 'felaket' olduğunu belirterek "Her ile bir hukuk fakültesi açıhrsa sonuç bu olur" dedi. Dinçer, Adalet Bakanlığı'nın ilk kez dürüst bir sınav yaptığını kaydetti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlığı'nın adli yargıç ve savcı adaylan için ilk kez ÖSYM'ye yaptırdığı yazılı sınav, fiyaskoyla sonuçlandı. 4 bin 970 adaydan ancak 496'sı taban puan olan 70 ve daha yukansını alarak sözlüye gırmeye hak kazandı. Adalet Bakanlığı. yazılı ve sözlü sınav sonucunda toplam 800 yargıç ve savcı almayı planlıyordu. Bu durumda 304 kişilık yargıç ve savcı açığı gidenlemedi. Sınav sonuçlannın u hüsran" olduğunu belirten ve taban puanın, kalitenin düşmemesi için indirilmeyeceğinı \ urgulayan Adalet Bakanlığı \etkilıleri. adlı yargıda yaklaşık 2 bin yargıç ve savcıya gereksinim bulunduğunu söylediler. Sınav sonuçlan. ÖSYM tarafından adaylara postalanırken. Adalet Bakanlığı'nm "http://www.adalet.gov. tr" Internet adresinden de öğrenilebılecek. Yazılıyı kazanan adaylar. 13 Temmuz'dan ıtibaren 50'şer kişilik gruplar halinde sözlüye alınacaklar. Adalet Bakanlığı'nın yıne ÖSYM'ye yaptırdığı icra müdür ve müdüryardımcılan sınav sonuçlan da belli oldu. Bu sınava giren 2 bin 174 kişiden yazılı sınav ı 274 kjşi kazandı. Bakanlık. yazılı ve sözlü sınav sonucunda toplam 400 icra müdürü ve müdür yardımcısı alacaktı. Dinçer: Kamuyu bozan, bakanlıklar Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, Adalet Bakanlığf nın açtığı adli yargıç ve savcı sınav sonuçlannı, "Türkiye için bir felaket" diye değerlendirdi. Dinçer. "Her ile bir hukuk fakültesi açılırsa sonuç bu olur" dedi. Adalet Bakanlığı'nın şimdiye kadar ilk kez dürüst bir sınav yaptığını belirten Dinçer, şunlan söyledi: "Türkiye'de kamu vönetünûıi başından beri bozan kurumlar Adalet ve İçişleri Bakanlıklan olmuştur. Bu kurumlar şimdhe kadar kendi ön fikirlerine göre sınav açıp kendi üyeterini alarak, Türkive'de hâkim, savcı ve kaymakam kalitesini düşürmüşierdir. Zaten başımıza ne geldiyse hep bundan geldi." Dinçer, yargıç ve savcı adaylannın 800 kişi gibi büyük gruplar halinde mesleğe almmasına şjddetle karşı olduğunu kaydederek. "90-100 kişilik gruplar halinde alınması daha vararlı olur. Bövle vapıldığı takdirde. her yıl hukuk fakühelerinden mezun olan binlerce gencin önü kapanmamış olur" görüşünü dıle getirdı. Mutiş'e, Yüce Divan yolu • Çiller'i kurtaran kişi olarak bilinen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin Başkanı Necdet Mutiş hakkında görevini kötüye kullanmaktan soruşturma açılmasma karar verildi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ANKARA(Cumhuri- yet Bürosu)-Örtülü öde- nek davasının karanna DYP Genel Başkanı Tansu Çiller lehine tüm- ceyi ekleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin Başka- nı Necdet Mutiş'e Yüce Divan yolu göründü. Mutı'ş hakJcında "triJ- yonluk Osmanlı miras davasında üyelerden ha- bersiz karar vererek gö- revini kötüve kuilandığı" gerekçesiyle, soruştur- ma açılmasına karar ve- rildi. Ön soruşturmayı yü- rüten Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Tahir Alp, dün raporunu ta- mamladı. Alp'ın, 6. Ce- za Dairesi üyeleri Yavuz Yazıcıoglu, Cavit Genç- kaya, Teoman Üneri ve Adnan Hekimoğlu ile kısa süre önce emekli olan üyelerden Zekai Turanın ifadelerini al- dılctan sonra hazırladağı rapor dün tüm Birinci Başkanlık Kurulu üyele- nne ayn ayn imzalattı- nldı. Aşçıoğlu suç duyu- rusu yaptı Emekli Yargıtay üyesı Çetin Aşçıoğiu'nun, Mu- tiş hakkındaki suç duyu- rusu üzerine başlatılan ön soruşturmada dinle- nen daire üyelerinin, suçlamayı dogruladıkla- n bildirildi. Üyelerin ifa- delerinde, Mutiş'in tek başına karar yazdığını belirttikleri öğrenildi. Ön soruşturma rapo- runda, Mutiş hakkında soruşturma açılmasına karar verildi. Soruşturmayı Birinci Başkanlık Kurulu yürü- tecek. Soruşturma sonu- cunda Mutiş'in yargı- lanması gerektiğine ka- rar verilirse Yüce Di- van'a, disiplin cezası uy- gulanması gerekiyorsa Yüksek Disiplin Kuru- lu'na sevkine karar veri- lecek. Kurul, soruşturma so- nucunda hiçbir suç un- suru bulamazsa Mutiş hakkında kovuşrurma yapılmasına yer olmadı- ğına karar verecek. Yargıtay Birinci Baş- kanı Mehmet Uygun'un başkantığındaki Birinci Başkanlık Kurulu'nda 2 ayn ceza ve hukuk da- ireleri başkanlan ile 2'şer üye bulunuyor. Kurul, toplam 9 yargıç- tan oluşuyor. Necdet Mutiş'in adı. dolandıncı Seiçuk Par- sadan ve arkadaşlan hakkında mahkûmiyet verilen davayla ilgili ka- rar gerekçesine "Haksız menfaatuı hangi amaç ileri sürülerek saglandı- ğı kesinlikle tespit edile- memiş ise de" tümcesı- nin eklenmesiyle günde- me gelmişti. Bu tümcenin, Başba- kanlık örtülü odeneğınin "siyasi amaçla" kulla- nıldığım göz ardı etme- si gerekçesiyle Tansu Çiller'i Yüce Divan'dan kurtardığı iddialan tartı- şılmıştı. Not: Gazeteci Ragıp Duran'ı bugün saat 11.00'de Cazeteciler Cenüyeti'nin önünden cezaev ine uğurluvoru/. FPTi Yenidede'dençMdnsaldrn "Hırsız, soysuz, tacizci; ben Atatürkçüyüm ve laikim diyor. Cumhuriyet tek başına meseleyi çözmüyor. Saddam da rejimine cumhuriyet diyor." ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP'nin türban konusundaki tavnnı eleştirerek partisinden isrifa eden ve birkaç saat sonra istifasını geri alan Denizli milletvekili Ramazan Yenidede, Atatürkçülük ve laikliğin istismar edildiğini öne sürerek "Hırsn, soysuz 'Ben Atatürkçüyüm, laikim' diyor. Çalıstığı kurumda birçok kadını taciz eden adam Atatürkçü ve çağdaşım dhor" dedi. Yenidede türbanı savunurken de "Birisi çıkar da 'Başörtüsü siyasi bir simgedır' derse, başkası da kalkar birileri kan 'Bunlann kıyafetleri ahlaksızlık ve fahişelik simgesi' diyebilir" diye konuştu. Yaşanan gerginliğin sosyal patlamalara yol açabileceğine dikkat çeken Yenidede, "Hiç kimsenin baa çıkarlar uğruna bu ülkeyi kana bulamaya hakkı yoktur" dedi. Yenidede, parlamentoda düzenlediği basm toplantısında. başta ünivesitelerdeki türban sorunu olmak üzere son günlerde yaşanan gelişmelerin ve FP'nin bunlara karşı yüreklı bir şekılde mücadele vermemesının kendisını isyan noktasına getirdiğini ve ıstıfaya karar verdiğinı söyledi. Ramazan Yenidede, istifasından sonra kendisini ziyaret eden ve sayılan 50~60'ı bulan milletvekilinin "parti içinde birlikte mücadele etme" sözü verdiklerini ve bu nedenle gen döndüğünü savundu. Yenıdede. "Bu mücadelenin hedefkri arasında parti vönetimini değiştirmek de var mı" sorusuna "Zaoıan içerisinde neier olacak, hep birlikte göreceğiz" yanıtını verdi. Yenidede, bir başka soru üzerine de üniversitelerde oruç tutmayan öğrenciîerin saldınya uğradıklan yönündeki haberlerin medya tarafından abartıldığmı öne sürdü. Yenidede, başka bir soruv u yanıtlarken de kamu kurumlannda türban serbestisinin bugünün konusu olmadığını, üniversitelerdeki sorunun çözümlenmesi durumunda sıranın ona geleceğını söyledi. Ramazan Yenidede, hakaret ve tehdıtlerle dolu konuşmasında özetle şunlan söyledi: • Türban: Ben dmsizin dinsızlığıne. donsuzun donsuzluğuna nasıl kanşmıyorsam; bir başkası da diniinin dinine. donlunun donuna kanşma hakkına sahıp değildır. Buradaki don elbıse anlamındadır. Bırisi çıkar da "Bunlann başörtüJeri siyasi bir simgedir" derse, bir başkası da kalkar, bırileri için "Bunlann kıyafetferi ahlaksızlık ve fahişelik simgesi" diyebilir. • Cumhuriyet: Cumhuriyet tek başına meseleyi çözmez. Cumhuriyet ancak demokrasi ile birlikte oidugu zaman anlam kazanır. Aksı takdirde bir değen olmaz. Saddam da rejimine cumhunyet diyor. • Atatürkçülük ve laiklik: Bu ülkede laiklik ve Atatürkçülük istismar edılıvor. Hırsız, "Ben Atatürkçüyüm ve laikim" diyor. Soysuz böyle diyor. Çalıştığı kurumda birçok kadını tacız eden adam "Ben Atatürkçihüm" diyor. Zulüm, baskı, işkence. dayarma. soygun, vurgun, her türlü antıdemokratik uygulama bu kılıf ıçensınde v ürütülüyor. Bu zokayı artık kimse yutmuyor. Halk bu tiyatroyu esefle izlıvor. • Sosyal patlamalar: Bu gergınlık arttıkça sosyal patlamalar olabılir. Gerginlığı tırmandırarak toplumsal patlamalara me>dan verilirse bu ülke için felaket olur. Bu vatan bizım. Hiç kimsenin bazı çıkarlar uğruna ülkeyi kana bulamaya hakkı yoktur. Bu gemi batarsa hepimız batanz. Taşîann bağlandığı, köpeklerin salıverildiği bir ülkede huzurlu yaşamak asla mümkün değildir. ^niversiteler işkence' FP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Alptekin de düzenlediği basın toplantısında. "üniversitelerin artık ilim yuvası değil, işkence haline geldiğini" öne sürdü. Alptekin. bir gazetecinın "Başörtüsü konusu RP'nin kapatılma nedenleri arasındavdı. Siz de RP'nin akıbetine uğramaktan korkmuyor musunuz" sorusuna, "Biz bizim gibi düşünenlerin de düşünmeyenlerin de haklannı savunuyoruz. Biz uluslararası hukuk. demokrasi ve inanç özgüıiüğu savunuculuğunu yapryoruz" yanıtını verdi. NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR Ispanyol komünistlerinin ef- sanevi önderi Santiago Caril- lo ile geçen yıl yaptığım uzun söyleşi sırasında Avrupa Birli- ği'ne karşı tutumunu sordu- ğumda çok çarpıcı bir cevap almıştım: "Bazı ülkelerde sol- cuların Avrupa Birliği'ne karşı çıkmasının anlaşılır bir tarafı yok. Avrupa Biriiği'nin kaplta- list niteliğinden dolayı buna karşı çıkan sol hata yapıyor. O zaman bu argümanla başka bir gezegene göç etmek ge- rekiyor. Avrupa Birliği'nde olmayan şey, Avrupalı birsolun kendi- sini örgütleyememesi, ifade edememesi. Bu savaşı Avru- pa konsepti içinde yürütmek gerekir... Kapitalizme karşı bir emek cephesi kurulması ge- rekiyor. Kapitalizm, uluslara- rası hale gelirken, ne yazık ki işçi hareketı ve sol, ulusal sı- nırlar içine hapsediliyor. İşçi hareketi ve sol da uluslarara- sı çapta örgütlenmeye gide- ceğine, tamtersibiryolizliyor. Globalizm ve Solun Evrenselliği Böyle bir gelişme, kapitalist- iere muazzam biravantajsağ- lıyor." Carillo'nun bu sözlerine dünya ölçeğinde baktığımız- da benzer bir manzara ile kar- şılaşıyoruz. Uluslararası ser- maye, özellikle son on yılda inanılmaz ölçüde global bir karakter kazandı. Bunun en ti- pik göstergelerinden birisi, futbol maçlarında saha kenar- lanna asılan reklam panoları. Maçın hangi ülkede oynandı- ğının hiçbir önemi yok, hemen her yerde aynı uluslararası şir- ketlerin reklamlarıyla karşıla- şıyoruz. Coca Cola, Fuji, Ko- dak, Sony, Opel, JVC, Grun- dig, Philips, Ford, Adidas, Ni- ke, Renault, Fiat vb. logoları reklam panolannı işgal ediyor- lar. Bu ekonomik süreci ülkele- rin içine yaydığınızda, her ül- kedeki büyük sermayenin ar- tık bu global şirketlerin birer parçası haline geldiğini görü- yoruz. Kendi ülkemize baktığı- mızda da aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Reklamveren- ler Derneği Başkanı'yla yaptı- ğımız bir söyleşıde, Türkı- ye'deki reklamların yüzde 60'ının yabancı sermaye ürün- leri olduğunu anlatmıştı. işa- damlarının hemen her gün ye- ni bir yatınm için anlaşmalar ımzaladıklarını görüyoruz. Bü- tün bu yatırımlar bir büyük uluslararası firmayla ortaklığa dayanıyor. Sermayenin bu kadar ulus- lararası bir hale gelmesi. dün- yadaki bütün ekonomik ve si- yasi ilişkilere yansıyor. işte bu gelişmeye globalleşme adı verilıyor. Avrupa Birliği böyle bir ihtiyacın ürünü olarak da kabul edilebilir. Görünen o ki, sermayenin globalleşmesinin önüne geç- mek mümkün değil. Zaten sosyalistler. bu süreci çok da- ha önceden gördüler. Lenin'ın emperyalizm teorisınde, Manc'ın "Bütün ülkelerin işçi- leri birleşiniz" çağrısında, işte böyle bir gerçeklik yatıyordu. Marx'ın ve Lenin'in bu öngö- rüleri şımdi daha net ve daha acımasız bir şekilde ortaya çıktı. Zaten, işçi Enternasyo- nali kurma fikri de bu gerçek- leredayanıyordu. İşçi sınıfı en- ternasyonalızmı şimdı pek rağbet görmese de, çok an- lamlı bir dunya emek bırliğinı hedeflıyordu. Bugünün gerçeklığinde Ca- rillo'nun da dikkat çektiği gibi tüm dünya emekçilerinin ve geri tJlkelerin halklarının, glo- balizmin bombardımanına karşı, yeniden bir yapılanma- ya gitmeleri gerekiyor. Serma- yenin evrenselleşmesine kar- şı, emeğin evrensel karşı ko- yuşu zorunlu bir hale geldi. Ta- bii buna, dünyayı ve geri ülke- leri de hızla yok eden çevre fe- laketini ve benzer yıkımları da eklemek gerekiyor. İşte sorun da burada başlı- yor. Birçok ülkede solcular, Carillo'nun dikkat çektiği gibi bu büyük hücuma karşı milli sınırlar içinde kalan tepkilerle yetiniyorlar. Çaresizlikleri onla- rı dar milliyetçiliğe sürüklüyor. Bu açıdan bakıldığında anti- emperyalizm, içi kof bir milli- yetçilikle sınırlı hale geliyor. Sosyalizmin, özgürlük, eşitlik, demokrasi olmazsa olmaz bir- çok evrensel değeri, iç burju- vaziyle ıttıfak anlayışı nedeniy- ie terk edilıyor. Tabii daha da önemlisi, enternasyonalizm gibi sosyalizmin en temel de- ğerı de terk ediliyor. Not: Yazı için yerim tüken- di. Gerçek antiemperyalizm ve globalleşmeye karşı dire- niş konusundaki düşünceleri- me yarın devam edeceğim. Yargıda tayin kararnamesi Edirne Başsavcısı görevden almıyor ANKARA (Cumhu- rij'çt Bürosu) - Hâkim- ler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 1300 kişilik yargıç ve savcı kararnamesi ha- zıriadıgı bildirildi. Edirne'de yaşanan olaylardan sonra Baş- savcı Vahap Güneş'in de kararnameye dahil edildiği belirtildi. Kararnameyle. Ela- zıg, Bursa, Ordu, De- nizli, Manisa, Hatay, Samsun. Salihli, Fethi- ye ve Gaziantep cum- huriyet başsavcılannm görev yerleri de değiş- tiriliyor. Geniş çaplı bu kararnameyle, eski Adalet Bakanı Şevket Kazao dönemınde tar- tışma çıkması nedeniy- ie terfi ettirilemeyen muhafazakâr eğilimli bazı yargıç ve savcıla- nn da üst görevlere ata- nacaldan öğrenildi. Ses sanatçısı Muaz- zez Ersov'un Edirne'de kaldığı Kervansaray O- tel'de silahlı saldınya uğramasıyla gündeme gelen Edirne Tanm Açıft'C'ezaevi'nde maf- Va suç\usu kalmadı. Adalet Bakanı Oltan Sunguıiu'nun talimatı üzerine, Edirne Kapalı ve Tanm Açık cezaev- lerindeki mafya suçlu- Jan dahil, diğercezaev- lerinde barınan mafya suçlulan saptanarak, 8 ayn cezaevine nakledil- di. Edirne Tanm Açık Cezaevi'nde inceleme yapan Adalet Bakanlığı müfettişferi, hazırladık- lan raporda, "Mafya, Edirne Kapalı \v Tanm Açık Cezaevlerini kur- tanlmış bölge olarak i- ian etmiş" dedıler. Ra- porda, heriki cezaevin- de de çok büyük rüşvet olaylannın döndüğü ileri sürüldü. Cezaevlerinde mafya suçlusu 1100 civannda rutukJu ve ^ükümiünün yattığı bildirildi. Bu tu- tuklu ve hükümJüler- den büyük bölümü baş- ta Kastamonu olmak üzere, Eskişehır, Inebo- lu, Zonguldak, Bandır- ma. Yozgat, Uşak ve Afyon kapalı cezaevle- rine nakledildi. • Edirne Kapalı Ceza- evi'nde mafya adına ça- lışarak, saltanat süren hükümlüleri başka kentlerdeki cezaevleri- ne gönderen Adalet Ba- kanı Oltan Sungur- lu'ya, "Nakilleri geri çek" diye baskı yapan milletvekillerinin Gü- neydoğulu ve Karade- nizli olduklan belirtil- di. Bakan Sungurlu, tüm ısrarlara karşın bu milietvekjllerinin adını aç'ıklâmazken, ' "Bîz, Edirne Cezaev i meseie- sini büyük ölçüde çöz- dük. N'akilfcri geri çek- mem için beni arayan si- ydsilere kesinlikie taviz vermeyeceğiın" demek- le yetindi.' İçişleri Bakanlığı'nın da. Edirne Emniyet Müdürü Mehmet Can- seven hakkında soruş- turma açacağı öğrenil- di. Canseven'in. soruş- turma açıldıktan sonra kızak göreve atanacağı ileri sürüldü. Mevhibe Can rüşvet suçundan beraat etti • Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, "Kumarhaneler kralı" olarak bilinen Topal'dan işleri karşıhğı para almakla suçlanıyordu. ANKARA (Cftmhuri- yet Bürosu) - Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi. kamuoyunda "Kumar- haneler krah" olarak bı- linen Ömer Lürfü To- pal'a ait kumarhanelerin işlerinin japılması sıra- sında rüşvet aldığı iddia edilerek. hakkında 6 v ıl- dan 15 yıla kadar ağır ha- pis cezası ıstenen eski Turizm Bakanlığı Müs- teşar Yardımcısı Mevhi- be Can'ın beraanna ka- rar verdi. Davanın dün görülen kararduruşmasına. Mev- hibe Can ve avukatı ile müdahil Turizm Bakanlı- ğı'nın avukatı katıldı. Duruşmada ilk olarak dönemin Emperyal Şir- ketleri'nin Ankara tem- silcisi Aliye Kara tanık olarak dinlendi. Kara, davaya konu olan faks metnini kendisinin çekti- ğini ancak faksta belirtı- len X-4, M.C ve M. Can rumuzlanyla belirtılen kişilerin Mevhibe Can olmadığını söyledi. Mahkeme Başkanı Ih- san Akçin, bunun üzeri- ne "Peld bu kişi Jdmdir?" diye sordu. Aliye Kara, bu rumuzlarla kimin kas- tedildiğini bilmediğini, ancak anımsadığı kada- nyla Mehmet Can ya da Mahır Can olabileceğini söyledi. Kara, Mevhibe Can'ın Emperyal Şirketleri ile ilgili bir tasarrufunun da söz konusu olmadığını kaydetti. Müdahil avukatı. tanık beyanına katılmadıklan- nı belirtti. Mahkeme. Cumhuriyet Savcısı Ah- metSoylu'nun isteği üze- nne dönemin Turizm Ba- kanlığı Müsteşan Korel Gö\Tnen'in tanık olarak dınlenilmesinin davanın sonucuna etkili olmaya- cağı gerekçesiyle bu yönde daha önce alınan karardan vazgeçilmesinı öngördü. Söz alan müdahil avu- katı, müdahale dilekçesi- ni aynen tekrar ederek. sanığın cezalandınlması ısteğıni dile gerirdi. An- cak Savcı Soylu, Mevhi- be Can'ın rüşvet suçunu işlediğine ilişkin mahkû- miyetine yeterlı kanıt el- de edılemediği gerekçe- siyle beraatına karar ve- rilmesini istedı. Esas hakkındaki sa- vunması sorulan Mev hi- be Can. 29 yıldan berı kamu görevlisi olarak devlete hızmet verdiğini ve bu süre içinde hiçbir zaman görevini suiisti- mal etmediğini söyledi. Sanık avukatının da be- raat istemesinin ardından Mahkeme Başkanı Ak- çin. Can'ın, rüşvet alma suçunu işlediğine ilişkin mahkûmiyetine yeterlı ve inandıncı kanıt bulu- namadığı gerekçesiyle oy birliğiyle beraatınaka- rar venJdığın) açıkladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear