13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3ŞUBAT1998 SALI CUMHURİYET SflfFA HABERLER 11 Danıştay kararı 'Örtülü imam- hatip'e durdurma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay, 8 yvllık kesintisiz eğitimi "dinsel öğretimle'" bölen Diyanet tşleri Bas.kanlığı Kuran Kurslan Yönetmeliği hak- kmda "yüriitmeyi durdur- ma" karan verdi. Danıştay. belirttiği ne- denlerle iptai karan verirse, Kuran öğretimi 8 yıllık egi- timinı tamamlayan öğrenci- lere venlecek ve hafta son- lan gerçekleştirilerneyecek. Diyanet Işleri Başkanlığı yetkilılen. "Danıştay kara- nnındışma çıkriamaz. Kurs- lar 8 yıluk eğitimden sonra düzenlenecek" açıklaması- nı yaptılar. Danıştay 8. Dairesi, 20 Ağustos 1997'de yayımla- nan Restnı Gazete ile yürü- tüğe giren "Diyanet Işleri BaşkanUğj Kuran Kurslan Yönetrneüğinin Baa Mad- delerinde Değişiklik YapıJ- masına Dair YönetmeuVin iptali ve yürütmenin durdu- rulması istemiyleBanşPar- tisı ve bir öğrencı velisi ta- rafından açılan davadakara- nnı açıkladı. Yüksek mah- keme. "ünam-hatipliseleri- ne örtülü hanrük'1 olarak değerlendinlen uygulamay- la ılgili gerekçestnde. daha öncekı yönetmeliğe göre Kuran kurslanna 5 yıllık te- mel eğıtımı bitıren, yani il- kokul dıploması alanlantı katılabıleceği yönündeki karan anımsattı. Gerekçedc. "Temel eği- tim 8>ılaçıküğma göre buıt- dan sonra kurslara bu eğiti- mi tamamlayanlar katdabi- Ur. Aksi durunı 8vıllıktemel eğitimin ruhuna tersdüser" denildi. Başbakanlık'ın itirazda bulunması durumunda ka- rar, bir üst kurul olarak Da- nıştay ldari Dava Daireleri Genel Kurulu'nda görüşü- lecek. Kocaeli Kuran kursu öğrencisi 3 kişiyi öldürdü KOCAELt (Cumhuri- yet) -Kocaelfnde 19yaşın- daki bir Kuran kursu öğren- cisi. babasını. ablasını ve 5 aylık harnile yengesinı av tüfeğiyle öldürdü. Kocaeli'ne bağlı Yuvacık beldesinde önceki gece meydana gelen olayda, uzun süredir bunahmda ol- duğu öne sürülen AliTopçu- oğhı (19), evlerinin ikinci katında müzik dinlediğı sı- rada henüz bilinmeyen bir nedenle odasında bulunan eşyalan kınp dökmeye baş- ladı. Başıyla teybe vurarak kırmaya çalışan Topçuoğlu, daha sonra babasma ait av tüfeğini alarak. alt kattaki ablası Asiye Karagöz (37), kendisine müdahale etmek isteven babası Şevket Top- çuoğlu (671 ve ağabeyınin 5 aylık hamile olan eşi Fadi- me Topçuoğlu'na (27) 2'şer el ates, ederek kaçtı. Başın- dan yaralanan baba Topçu- oğlu olay yerinde. 3 çocuk annesi Asiye Karagöz ve 2 çocuk annesi Fadime Top- çuoğlu, kaldırıldıklan îzmit Devlet Hastanesi'nde öldü. Olay yerinden kaçtıktan sonra. bir arkadaşının bak- kal dükkânına giden Ali Topçuoğlu. a\ tüfeğıni köy muhtan Salih Yavuz'a tes- lım ettikten sonra bir kam- yonetle kaçmak isterken po- lis tarafından yakalandı. Şokta olduğu iddiasıy la ifa- desi 24 saat sonra alınabilen Topçuoğlu. cinayetleri ne- den işlediğini bilmediğjni öne sürerek şunlan söyledi: "Çalışöğım marangoz atöl- yesinden 2 ay önce aynldım. Işsizdim, Ne yapüğımı bit- miyonım. Sanki cinayetleri bir başkası işledi de, ben de onlan i/ledim gîbi bir his içindeyim. Kötii bir fılm iz- lemiş gjbiyim." YTC Kimya Metalurjı Fakültesi Matematik Mühendisliği Bölümü 1996-97 öğretim yılı 9^61836 No'lukimlik kammıve 9361836 No'lu IfcTT kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. MELTEM DOGAS Başbakan, oportünistlikle suçladığı CHP'nin tavn nedeniyle daha ilerisini göremediklerini söyledi Yıkııaz: 7-8 ay seçim yok• Başbakan Yılmaz, DYP'nin misyonunu tamamlachğırn ve RP'nin kapanmasıyla birlikte siyasi yelpazede köklü değişiklikler olacağmı belirtti. Yılmaz, seçim yasasıyla ilgili hükümet içinde görüş birliği olmadığını söyledi. ANKARA / RİZE (Cumhuriyet) - Başbakan Mesut Yılmaz, 7-8 ay içinde seçimin gündemde olmadığını, ancak daha sonrasını göremediklerini söyledi. Gelecek dönemde Türkiye'nin siyaset yelpazesinin "Uberal-muhalazakâr'' ve "çağdaş sol" çizgi olmak üzere iki ana eksende oluşacağını vurgulayan Başba- kan, "DYP misyonunu tamamlarmştır. Refah Partisi'nin bugûnkü kadrolan- nın gerçeği görmesi zor, ancak genç RP'Bler bunu kavrayacakür'' diye ko- nuştu. Yılmaz, Ankara'dan Trabzon'a geli- şinde uçakta Cumhuriyet, Milliyet ve Radikal gazetelerinin sorulannı yanıt- ladı. Yılmaz'a yöneltüen sorular veya- nıtlar şöyle: - Sayın Ecevit bir süre önce önümüzü göremiyonız. değerlendirmesi vapnuş- ü. Sİzin değeriendirmeniz ne? Onünü- zû görebüiyor musunuz? - Hayır. Bir program yapmanınbirin- ci koşulu, bunun vadesidir. Vadeye ih- tiyacımız var. Ancak CHP'nin oportü- nist tutumu nedeniyle önümüzde net bir zaman dilimi göremiyoruz. Kafamdaki ideal plan, halkı sıkmtıya sokmayacak 3 yıllık bir plan. Seçimin ülke yaranna olacağına inansam, götürürüm. Amabu yarar bir yana, özellikle ekonomiye bü- yük yük getirir. Aşağı yukan 7-8 ay se- çim olmayacağvnı görüyorum. Ancak ötesini göremiyorum. - Pekiötesiiçinbir tahmininizvar mı? - Her an seçim olabilir. Bunu da dik- kate alarak 3 yıllık program uygulaya- cağız. Bu tabii ki seçimde zararlı çık- mayacağımız bir program olacak. Eğer önümüzde 1999 ortasına kadar kesin süre olduğımu görsem, daha etkili bir program uygulayabilirim. IMF'nin tel- kini de o yönde. 3 yıllık bir program) doğru bulmuyorlar. Erken seçimle ke- silme riski var. Sonra "Gcfccek hükû- metin bunu uygulayacağı konusunda güvence yok" diyorlar. İdeal bir yıllık bir program. - Hangi yasavia seçime gNmeyi düşü- nüyorsunuz? - Bu konuda bir çalışmamız yok. Hü- kümet içinde de göriiş birliği yok. - Önümüzdeki flk seçimlerin sonucu- na ilişkin öngörünüz var mı? - Once RP'ninyerine gelecek siyasi oluşumu görmek lazım. RP, parti olarak Göktepe 'nin kuşkulufotoğraflannın dosyaya sonradan eklendiği anlaşıldı; savcının çektirdikleriyse kayıp Davada fotoğraf bilmecesiHÜLYA TOPCU / KEREMILGAZ CazeteciMetinGöktepe'nin gözaltında dövü- lerek öldürülmesinden 2 yıl sonra Sabah gaze- tesinde yayımlanarak onaya çıkan fotoğraf, Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyada "bulundu". Ancak fotoğrafin üzerindeki EK-29 dizin numarasının, dosyadaki diğer tüm belge- lerdekinin aksine, kırmızı kalemle değil de ma- vi kalemle ve farklı bir el yazısıyla yazılmış ol- ması, fotoğrafin bugüne kadar gizlendiğini ve dosyaya sonradan konulduğunu ortaya koydu. Şimdi, söz konusu fotoğrafı kimin çektiği, Eyüp'teki dosyaya ne zaman, nasıl ve kimler ta- rafmdan konulduğu sorulanna yanıt aranıyor. Dönemin Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Ca- nözkan'ın talimatıyla başkomiser Adnan Oran tarafından olay günü çekilen fotoğraflarsa hâlâ kayıp. Göktepe davasının müdahil avukatlan Kamil Tekin Sürek, Semih Mutlu ve Mustafa Üçdere, dün Eyüp Adliyesi'ne giderek dosyayı yeniden incelediler. Avukatlar, ilk kez basında gördük- leri, Metin Göktepe'ye ait olduğu söylenen, yü- zü örtülü fotoğrafı dosyada bulduklanm, ancak sağ alt köşesindeki EK-29 dizin numarasının "kuşkulu" olduğunu söylediler. Fotoğrafin üzerindeki bu numarayla ilgili kuşkuiar boşuna değil. Sanık polisler hakkında du^enlenen fezlekenin 7. sayfasında yer alan 10. maddede "(EK-29) Metin Göktepe'nin ölü bulunduğu yerde çekilmiş fotoğraT'ından söz edıliyor. 8 Öcak 1996 tarihli ve savcı Erol Ca- nözkan ile yeminli zabıt kâtibi polis memunı Davut Alp imzalı "Ölüm Muayeneve CMay Ma- halli Keşif Zaptı^nda da şu ifadeler yer alıyor: "„.. Çay ocağının kenannda bulunan tretu- var betonu üzerinde sağ >anağuun üzerinde ya- tar vaziyette bulunan maktulün ağızve burnun- dan salya şeklinde kan gelmekte olduğu» olay mahallinde bulunduğu şekliyle savcıuk talima- öyla resim çektirmek suretiyle bulunmuş pozis- yonunda tespit olunan maktulün kesin ölüm se- bebinin tespiti için Adli Tıp'a se> kL_" Eyüp Spor Salonu'nda görevli masör AB Fah- ri Özer'in, Mülkiye müfettişlerine verdiği 23 Ocak 1996 tarihli ifadesinde de Metin Gökte- pe'ye ait fotoğTaflann varlıgı tespit ediliyor. Fez- lekede. keşif zaptında ve bu ifadede geçtiği gi- Göktepe'nin avukatlan, flk kez basında gördükleri, Göktepe'vie ait oiduğu söylenen, jüzü kapü- şonla örtülü fotoğrafin sağ alt köşesinde EK-29 dizin numarası bulunduğunu belirttiler. Avııkat- lar, sav cı Canözkan'ın çektirdiği bu fotoğraflann akıbetini öğrenmeye çalıştıklannı söylediler. bi Metin Göktepe'nin olay yerinde çekilen ve "vahşeti gösteren" fotoğraflan var. Üstelik EK- 29 olarak dizin numarası da var. Savcı Canöz- kan'ın çektirdiği iki fotoğraf, 1996/258 sayılı "Dfad PusulasTnın 15. maddesinde de geçiyor. Ancak savcı, dün Eyüp'teki dosyada bulunan fo- toğrafin, kendi çektirdiklerinden olmadığını söylüyor. O halde şunu sormak gerekiyor: Sav- cının çektirdiği fotoğraflar nerede? tl idare ku- ruluna giden dosyaya konulduğu belirtüen fbtoğ- raflar verine, aynı dizin numarasıyla yeni orta- ya çıkan ve kimin çektiği belli olmayan fotoğra- fı kim çekti, dosyaya kim, ne zaman, nasıl koy- du? Savcı Canözkan'ın çektirdiği ve il idare ku- ruluna giden dosyaya koyduğunu söylediği fo- toğraflann nerede olduğu konusunda görüşleri- ne başvnrduğumuz İstanbul Valisi Kutlu Aktaş, dün bir vali yardımcısını görevlendirdiğinı bil- dirdi. Göktepe ailesinin avukatlan da şimdi savcı Erol Canözkan'ın çektirdigi fotoğraflann akıbe- tini öğrenmeye çalışıyor. Avukatlann dün yap- tığı ve Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Mehmet Avlanan ile kapalı spor salonunda ya- pılan keşifte bilirkişi heyetinde bulunan Adli Doktor Remzi Şendil'in de hazır bulunduğu in- celemede aynca, dosyada yer alan diğer fotoğ- raftaki kişinin, Sabah gazetesinde iddia edildi- ği gibi Emniyet Amiri Seydi Battal Köse değil, Mehmet tşbitiren oldugu anlaşıldı. Mahkeme Başkanı Avlanan, inceleme sırasmda fotoğrafin basmın eline nasıl geçtiğinin belirlenmesi ge- rektiğini söylerken Remzi Şendil ise fotoğrafin dosyaya daha önce girip çıkmış olabileceğini ifade etti. Avukatlann dün Eyüp Adliyesi'ne git- tiği sırada, Şendil ve Avlanan'ın, Sabah gazete- si muhabiriyle "özel bir görüşme" yapması da dıkkat çekti. lncelemenin ardından avukatlar dosyaya baş- ka bir fotoğraf girip girmediğinin anlaşılması için dizin dosyasına baktılar. Avukat Semih Mutlu, "Kimsenin haberi olmadan dosyaya bel- geler girip çıkryor. Her sabah gidip dosyanın tü- müne bakrnak olanaksız" dedi. Savcı Erol Canözkan ise son günlerde gaze- telerde Metin Göktepe'nin avukatlannın ve ba- zı gazetecilerin, kendisinin soruşturmayı gerek- tiği gibi yürütmediği şeklinde yönelttikleri suç- lamalara tepki gösterdi. Canözkan şunlan söy- ledi: "Soruştunnayıgerektiğigibiyûrüttüm.rV>- lis tarafından bu kişinin cesedinin bulunduğu söylendigi zaman kendi arabama attayıp hemen olay yerine gittim. Olay yerinde polisin fotoğraf çekmesini istedim. Ben eğer bu olavın üstünün kapatümasını isteseydim fotoğraf konusunda bu kadar titiz davranmazdun. Üstelik polislerin Uk getirdikleri fotoğraf makinesiyle iyi çıkmayaca- ğuu düşünerek ısrariı bir sekilde flaşh fotoğraf .makinesi istedim. Olayı soruşturan polis müfet- tişkrindcn Yaşar Gökışık'a da söykdim. 'Eğer bu çocuğu polisler öldürmüşse bu kişiler ceza- lannı çekmeli. Yoksa emniyet bu kanda bogu- lur' dedim." Kendisine yöneltilen suçlamalar nedeniyle avukat Kamil Tekin Sürek hakkında hem ceza davası hem de tazminat davası açacağmı söyle- yen Canözkan dün gazetecilere şu açıklamayi yaptı "Dosyayi dizi pusulasıyla birlikte Memu- rin Muhakemad Hakkında Kanun gereği U ida- re kuruluna gönderdim. Hiç kimse şunu tartış- mıyor; savcüar, memurin muhakematı gereğj sa- nıklan sorgulayamıyor. Tıpkı benim bu olayda başuna geldiği gibi. Ben Göktepe davasının sa- nık polisierini sorgulayamadım. Elim kolum bağh kaldı. Onun dışında, ben savcıolarak bu ci- nayetin aydınlanması için elimden gelen her şe- yi yapöm ve her se\i usule uygun biçimde yap- üm." bütün potansiyelini yeni oluşuma taşı- yamaz. Yönetim kadrosunu taşısa bile seçmeni taşıyamaz. En büyük yükleri bir yıllık iktidar dönemleridir. - RP'nin tarikaüaria bağlantılan ko- nusunda ne düşünüyorsunuz? Tarikat- lar sağda güçlü gördükleri kesûni des- teküyoriar. - RP'de öteden ben görüştüğümüz ar- kadaşlar var. Kendi iktidarlan dönemin- de de bize gelirlerdi. Ancak bugünkü ortamda siyaset açısından en önemli ko- nu, dinin siyasi faktör olmaktan çıkanl- masıdır. RP geçmişte kendisini dinin temsilcisi. hamisi göster- mekle Türk demokrasisine çok ağır darbe indirdi. Si- yasi tercih rasyoneller ara- smda yapıhr. Dini inanç meselesi irrasyoneldir. Bi- zim RP sonrası dönemde en önemli sorurnlutuğu- muz demokrasi içinde hal- kın dini inançlarını yerine getirmesi için bir siyasi partiye ihtiyacı olroadığını göstermektir. Geçmişte de RP karşıtlannın yanlışı RP ile dini özdeşleştirmek ol- muştur. Halkımız. RP olmasa da dini inançlannı yerine ge- tirmede değişen bir şey ol- madığını görecek. tştebun- dan sonra siyaset olması gereken zemine oturur. Iş- te biz bunu gerçekleştirme sürecindeyiz. Avrupa'nın 100 yıl önce yaptığını biz şimdi yapıyoruz. Ama biz bunu gerçekleştiren ilk Müslüman ülke olacağız. - Biranlamda Türk röne- sansından mı söz edivorsu- Fadime Göktepe, kuşkulu fotoğrafin Metin Cöktepeye ait olup olmadığı konusunda emln olmadığını söyledi 4 Polislerin amirleri de yargdansın 9 MİYASEİLKNUR Metin Göktepe öldürültneseydi onu hiçbirimiz tanımayacaktık. O, sadece Derviş, İhsan. Meryem ve Metin"in an- nesi olarak kalacaktı. Oysa şimdi bütün gazetecilerin "Fadime Ana"sı. Görüştü- ğü gazeteciyi ismen bilmese de oğlu- nun meslektaşı olarak sanlıyor, öpüyor, kokluyor. Davayı izlemeye gelenleri isim isim biliyor. Gazetelere, Metin'e ait olduğu öne sürülen resmin ortaya çıkmasıyla bayramı tatsız tuzsuz geçir- miş. Telefonda konuştuğumuzda "Ba- şım çok ağnyor ama gelin. Metin için konuşmaya her zaman dermanım var- dır" diyor. Kapıdan karşılarken arka- mızdan merdivenlere bakıyor. "Hanill- han Selçuk yok mu, onu niye getirmedi- niz" diye soruyor. Hal hatırdan sonra her zamanki gibi "Karnmız açşa çajm yanına kahvaltılıkgetirejim'' diye ısrar ediyor. Fadime Ana'nın huyudur, eve geleni yemeksiz kaldırmak istemez. Şiddetli baş ağnsına karşın her zaman- ki güleç yüzüyle sorulanmızı yanıth- yor. lsrarla oğlunun elbiselerini istiyor. Bir de yargılanan polislerin amirlerine ceza verilmesini. Fadime Ana medyatik olmak istemiyor ama davanın gündem- de kalması için medyaya kapısını açık tutuyor. t Devlete gûvenmiyorum' - Dava neredeyse karar aşamasına geldi. sizin bu davadan bcklentiniz ne? FadimeGöktepe: Ben bu davadan ne bekleyeyim ki, çetelerin, mafyanın yu- valandığı devletten ne beklerim. Bili- yorsunuz her şeyi. Çocuğumuzu "dev- let var, bir şey olrnaz" diye güvendik de gönderdik. Metin bir gazeteciydi, vazi- fesini yapıyordu. Katil değildi, hırsız değildi, mafya ya da çete üyesi hiç de- ğildi. Bak çeteler, hırsızlar serbest gezi- yor. Susurluk davasını nasıl kapatıyor- lar. Nasıl ki, polisin belli vazifesi varsa Metin'in de vazifesi vardı. Devlet güve- nilecek durumda olsaydı oğlum ölmez- di. Devlete ne güvenecegim. Hâkimler tehdit edildiği için davadan çekiliyor. Bizden yana tehdit yok. Tehdit polisler- den yana. Metin'i gözaltına alan ve dö- ven kırk kadar polisti. Kırk polis için- den sadece 5-6 polis yargılanıyor. Ta- şanlar ve diğer yöneticiler nerde. Asıl yargılanması gerekenler bu polislerin amirleri. Döven polisler ceza alsalar ne olacak ki? Onlar kendilerine verilen mayacak, unutulup gidecek. Aydm'da spor salonudahaçok doluyor diye bu se- fer de Afyon'a verdiler. Bizim bıkıp usa- nacağımızı sandılar herhalde. Valla in- sanlar oraya daha çok geldiler. Biz na- sıl gidiyorsak meslektaşlan da aynı çi- leyi çekerek geliyorlar. Sağolsunlar, va- rolsunlar. Davayı dünyanm öbür ucuna da gönderseler niceki dizlerimde takat var, giderim. Metin'in suçu Evrensel gazetesinde çalışmaktı. Büyük gazete- lerde çalışsaydı kimse onun tüyüne za- rar veremezdi. Korkarlardı. - Peki son çıkan resim niye daha ön- ce çıkanlmadı dersiniz? siyah ve gri çorap giyerdi. Ama gri ço- rap resimde mavi çıkmış olabilir. Birde demişlerki bot giymiş. Metin'in botu yoktu ki. Bağlı ayakkabısı vardı. Belki de resimdeki Metin değil ne bileyim. Elbiseleri hiç bana gelmedi ki cocuğu- mun. O gün giydiği elbiseler savcılıkta kaldı. Öldüriildüğü zaman da ben gör- medim. Haber geldiğinde çocuklann hepsi gitmişti. Çok istedim ama beni götürmediler. - Kardeşleri restandeldnin Metin ol- duğunu söylüyor mu? Göktepe: Bacısı Meryem'i tanıyor- sun sen. ışte o diyor ki, mont onundur. "Metin bir gazeteciydi, vazifesini yapıyordu. Katil değildi, hırsız değildi, mafya ya da çete üyesi hiç değildi. Bak çeteler, hırsızlar serbest geziyor. Devlet güvenilecek durumda olsaydı oğlum ölmezdi." emirleri yerine getirmişler. Ben Taşan- lar ve diğer müdürlerin içeri girmesini isterim. Benim cabam odur. Ben bu Tür- kiye'nin adaletine de güvenmiyorum. Basın sağolsun. Basının desteği olma- saydı ne bu dava ciddiye almırdı ne de ben dayanacak güç bulabilirdün. Uğur Mumcu olayına baksana. Onu da çete- ler yaptı. - Davanın bu kadar uzamasına ne di- yorsunuz? Göktepe: Metin, tstanbul'da öldürül- dü, dava önce Aydm'a sonra Afyon'a gönderildi. Ne işi var davanın Aydın'da. Onlar sandı ki davaya kimse sahip çık- Göktepe: Ne bileyim, baksanıza Me- tin'in yeni bir fotoğrafı da çıktı ortaya. Kafamızı bulandırdılar. Bugüne kadar niye çıkmadı bu fotoğraf, nerdeydi. Bu resmi ortaya çıkaran gazete kimin ver- diğini de söylese ya. Tam dava bitecek diye beklerken bu resmin ortaya çıkma- sı nasıl etkiler bilemem. - Peki resimdekinin Metin olduğun- dan emin misiniz? Göktepe: Ben ne bileyim. Yüzü ka- palı. Montu o resimdeki gibi kahve ren- giydi. Pantolonu da benziyor. Ancak mavi çorap pek uygun değil. Çünkü Me- tin öyîe cartrenkler giymezdi. Daha çok Pantolon da onundur ama yüzü kapalı olduğu için bilemeyiz. Belki onun elbi- selerinin içine başkaadam koymuşlar. O da olabilir biliyor musun. Yerde kıvnlıp yattığı için boydan da çıkaramıyoruz. Metin uzun boylu değildi. Bir gazetede güya ben demişim ki "Benim oğlumun boyu 158'di, bu 1.71" Ben Metin'in bo- yunun kaç olduğunu bile bilmem. Yer- de yatanı da görmedim ki ölçüp söyle- yeyim. Sabah gazetesi bana gelse onla- n yemıne verdirir "Size bu resmi kim verdi'' diye soranm. Yüzü açık resim de mutlaka bu resmi çekenlerin elinde var- dır. Onu göstersinler. Savcı kendisinde bu resmin olmadığını söylemiş. Zaten heT şey onun başınm aîtından çıktı. Me- tin için yok "duvardan düştü'", yok "ka- fasını duvaraçarpti" dedi. O işi sıkı tut- saydı Metin'in davası çoktan bitmişti. Ben defalarca elbiselerini istedim, bana vermedi. Niye elbiselerini bana vermi- yor? - Tam da bayram öncesinde bu res- min ortaya çıkmasıyla acüanıuzyeniden tazelendL Sizi nasıll etküedi? Göktepe: Mezara gittiğimde çok et- kileniyorum. Bir de bayram günübütün çocuklanm bir eve toplanryoruz. îşte o zaman ne çektigimi sen gel bana sor. O- nun yokluğu bana çok acı veriyor. Ben böyle ortalarda çok dolanan, sokağa çı- kan bir kadın değildim. Metin'den son- ra bunlar geldi başuna. Onun mahkeme- si bitene kadar bana dur durak yoktur, durmayacağtm. Ahdettim sonuna kadar takip edeceğim. - Sizin davayı ısrarla takip etmeniz- den sonra polislerden size ya da çocuk- laruuza yönelik bir tehdit oldu mu? Göktepe: Çok açıktan olmadı. Za- man zaman sorgulamalarda sılah gös- terdiler. Son karanfil atma eyleminde oğlum Derviş'i arkadan tekmelediler. Oğlum Ihsan'ı gözaltına aldılar ama ça- buk bıraktılar. Mezarhkta beni gören gençler, "Anneye yol acuı geçsin" dedi- ler. Sivil polislerden biri de "Cehenne- min dibine geçsin" dedi. Ama biz aldır- mıyoruz. Ben çocuklanma onlara uy- mamalannı, ne söylenirse söylensin ku- lak tıkamalannı öğütlüyorum. Karanfil eyleminde önümüzü kestiler; biri de "Burdangeçmeyin'"diyebağırdı. Bizim çocuklar bağınp çağırdılar. Ben kolla- nndan tuttum, "Ordan bırakmıyorlar- sagelin bu taraftan geçelim" dedim. sus- turdum. Ne yapahm, onlara uyup kav- ga mı çıkaralım? Onlar onu istiyor. nuz.' - Türkiye eninde sonun- da bugünkü süreci aşacak- tır. Ben 1995 seçimlerinden sonra da RP kapatıldıktan sonra da Erbakan'a içinde bulunduğu yanlışı söyle- dim. Onlar özeleştiri yap- madıkça sistemle uzlaşma- lan çok zor. RP'de değişim taban baskısıyla olacak. Genişlemek İs6yörlarsa bunugörmelerigerekli. RP artık görmelidir ki oyunun kurallannı benimsemezse, ne kadar oy alırsa alsın ik- tidar olamaz. - Yani tek başına iktida- ra gelecek oyu aba da hükü- met kuramaz mı diyorsu- nuz? - O kadar oyu alamaz, al- sa da hükümet kuramaz. RP'nin anlamadığı şu: De- mokrasi büyük uzlaşma ze- minidir. Dcmokratik yol- dan toplumsal devrim yapı- lamaz. Değişim yapılabilir. RP'nin şu andaki yönetim kadrosu kendi yaşam dene- yimleriyle bunu göremeye- bilir. Ama genç kadrolar görecektir. Tktıdar olmak istiyorlarsa evvela kendile- rini sisteme uydurmalan gerekir. - Bu yelpazede DYP'yi nereye oturtuyorsunuz? - DYP misyonunu ta- mamladı. Artık ne yaptık- lannı bilmiyorlar. Esasen RP'nin bitiş süreci DYP ile koalisyona girdiği gün baş- lamıştır. önümüzdeki dö- nemde siyasette iki çizgi egemen olacak. Birincisi bizim temsil ettiğimiz mu- hafazakâr-liberal çizgi, öte- ki çağdaş sol çizgi. - Sol çizgide hangi parti- yi görüyorsunuz? - Kesin bir şey söylemem çok zor. Ama Ecevit daha yakın. Gazeteler zaman za- man pompalıyor ama, se- çim ortamına girdiğinde Ecevit farklı bir perfor- mans sergiliyor. - ANAP'ın bugünkü >a- pısı sözünü ettiğinız çizgiyi kucaklamaya yetecek mi? - O çizgiyi yeniden tarif etmek gerekiyor. Partiyi sa- dece liberal çizgiye ya da sadece muhafazakâr çizgi- ye oturtmak marjinalize e- der. Çağdaş liberal bir yapı düşünüyorum. Ozal zama- nında düşünülen doğruydu. Ama yapılamadı. Şimdi şartlann yeniden olgunlaş- tığını görüyorum. Millet artık aynı kamplardaki bö- lünmelerden yorgun düştü. Başbakan Mesut Yıl- maz, Rize'de düzenlediği mitingde moral buldu. Mu- habirlerimiz Ahmet Şefik ile Ömer Şan'm haberirte göre Başbakan Yılmaz, eşi Berna Yümaz, De\ let Ba- kanı Eyüp .\şık, ANAP Ge- nel Başkan Yardımcısı Ya- şar Okuyanve TOBB Baş- kanı FuatMiras ile geldiği Rize'de parti binası önünde binlerce Rizeliye sestendr'.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear