22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
İAYFA CUMHURİYET 13ARALIK1998PAZAF OLAYLAR VE GORUŞLER 'YüzyıllannGerçeği ve Mirası' İSMETZEKİEYUBOĞLÜ_ / S avın Tanılli son basımı raücıınsanoğlu.lnsanbır''değerlervar- "Adam Yayıncılık''ta ger- hgı"dır, e\Tende edındığı görkemlı ye- çekleştırılen kıtabına bu adı koymuştu Bu kap- samh kıtabın ıçerdığı so- runların yalnızca yüzyıl- lann gerçeğını, uygarlığa bıraktığı bı- lımsel yarati urunlennı sergılemekle kalmıyor, yazının başlangıcından be- n suregelen tanhsel gehşmelenn, or- ta>a konan duşunsel varlıklann, başa- nlann aşamalanm da kanıtlayıcı alın- tılaria, belgelerle saptıyor tlkçağm Çm'ınden çağımızın en uygar ulkesı- ne değın doruklaşan buluşlann, ınsan- lığa bağışlanan yaratılann, en kesın deney bılımınden en soyut duşunsel uğ- raş türune değın, ınsan elınden ne çık- mışsa okuyucuya sunuyor Bu gorkemlı çahşmayı başından so- nuna değın ılgıyle, duvgusal eğılım- lerden sıynlmış bırbılmç ışığıvla oku- yan kımse yazı> la başlayan dort bın yı- İa yaklaşan uygarhklann gelışım çız- gılennı ızlemenın, ınsan denen varlı- ğın ne denh başan tepelennden aştı- ğını gormenın mutluluğunu tadar In- san denen bu "us varfağı"nın, us ılke- len doğrultusunda yurudukçe sergıle- dığı başanlar bırbınne eklenıyor, on- cekı sonrakını beslıyor Sonrakı daha sonra gelecek olana ışık tutuyor Boy- lece bıreyselden ev rensele vanyor, ya- n bu ozellıklenyle sağlamış, bınlerce yıh dolduran başanlannı bu değerler çızgısınde ışıklandırarak karanlıklan yarmanın yolunu bulmuştur Sayın Ta- nıllı'nın çalışması ınsanagenış boyut- lu bır başan alanı, usun sınırlannı aşan bır evrensel uzay gostenyor Bu uçsuz bucaksız uzayda bıhmsel egemenh- ğın ışıldaldan bılınçlı olmanın gızem- lennı taşıyan yaratıcı başlan aydınla- tıyor Yazar, çalışmasında, toplumsal ge- lışmelen, duraklamalan, atakhklan bırbınyle bağlantı ıçınde venrken, ge- hşmelenn, ılerlemelenn hangı olgun- luk, hangı yukselış aşamalanndan geç- tığını gundeme getınyor, boylece ge- lışme-duraklama-genleme-ılerleme odaklan bırbınnı gerektıren "karşı- savlar" nıtelığmde aydmlığa çıkıyor Yazar, okuyucuya eşsız bır becenyle duraklamasız ılerlemenın, genleme- sız gelışmenın olamayacağıru, duşunen ınsanın bu karşıt genlımler ıçınde ere- ğıne ulaştığını nesnel ornekler goste- rerek venyor Çağlar boyunca fızıkten felsefeye, matematıkten mantığa, oyküden tan- he, gözlemden deneye varmanın ko- şullannı sergılerken yaratıcıliğın ınanç- ladeğıl,onudışlayan "ussalduşuncey- le"başladığınıdaörnekkndınyor Gor- kemlı buluşlann ortaya konduğu ılk- çağın karşısına ınancın egemenlığını. usa ustunluğünu savunan ortaçağın çıkması doğaldı, bır yanıyla da gerek- lıydı Tektanncı dınlenn guçlendığı orta- çağı dışlarsak ne ılkçağm değennı an- layabıhnz, ne de aydınlanmanın, özel- lıkle doğa bılımlennın doruğa vardı- ğı çağımızın değennı kavrayabılınz. Or- taçağı ılkçağın "kar^-savı" olarak gor- memız kaçtnılmazdır tşte bu kaçınıl- mazlığı da Sayın Tanılh'nın çalışma- sını okuyunca gorebılıyoruz llkçağda Mezopotamya, Mısır, Ana- dolu, Yunan, Roma felsefenın, bıhm- sel atıhmlann, gozlemlerın fışkjrma alanlandır Bu çagda, nerdeyse, butûn sorunlar ortaya konmuş, ancak yorum- larda çağın durumu elvenşlı odaklan bulmakta yetersızdı Bu yetersızhğe karşın bılıncın, usun uyanışı, evrenın bır sorunlar alanı dıye görülmesıyle onemlı bır gehşmeydı Işte tektanncı dınlenn doğmasına olanak sağlayan da bu gehşmeydı Yetersız somuttan kandıncı soyuta varmanın yolu boyle açılmıştır Bu yararlıydı dûşunen ın- san ıçm, aynca gerekhydı de Sayın Tanılh'nın gundeme getırdı- ğı, yıne guçlu, tartışılmaz belgelerle, kanıtlarla pebştırdıgı buyuk atılım do- nemı olan Humanızma, Rönesans, Re- formasyon çığırlan ortaçağa bır "kar- şı-sav" nıtelığmde ortaya çıkmıştır Tüm uğraş alanlannda, duşunsel ortam- larda bu uçuzlu gehşmeler uygarhğın ınsanı yucelten doruklandır Bu doruk- larda bıhmın gucu, usun aydmlatıcı etkısı yavaş yavaş ınancın boyunduru- ğunu kırmış kılısenın egemenlığını kendı duvarlanyla sınırlandırmıştır Dın, bır ınsan sorunu olarak kalmış, ın- san gonlunde bulunduğu surece say- gınlığını korumuştur Bu gorkemlı donemın ardından ge- len Aydınlanma evresı felsefeden, de- ney bıhmlerınden, gozlemlerden, sa- nattan beslenmış, Ronesans'ın soyut- laşmanın doruğuna varan gorsel sa- natlara goklerde değıl, yaşanan yeryu- zunde konu bulmanın erdemını tanıt- mıştır Bu erdem msanla doğa arasında ku- rulan bağın nesnel gorunümu rutehğın- dedır Nıtekım sonrakı çağlarda, ın- san doğaya açıldıkça, doğayı tanıdık- ça uretmenın duşunmekle başladığını daha kolay anhyor Sayın Tanılli belgelerle konuşurken, okuyucuya ayn bır bakış açısı ven- yor toplumsal gehşmelen, çalkantıla- n ortaya çıktıkları alanda değıl, kok- lennın uzadığı geçmışın dennlıklenn- de aramak gerekır Bu bakış açısı Turk okuru ıçın yenıdır Turk okuru, yıllar- dır suregelen eğıtım çarpıklığı yüzun- den, geçmışı ovunmek ıçın oğrenme- yeahştınlmış toplumsal sarsıntılann kökenlennı saptamak, bıhmsel uğraş yöntemı edınmek ıçın değıl Oysa Sa- yın Tanılli, bızım anladığımıza gore, "Tarihselcilik Aknm"nın oncülenn- den bın olan, Alman bılgını Ranke'yı (1795-1886) anımsatıyor Ranke, tanh- sel olaylann ozgunlüğunu ılen sur- muş, onlan açıklama konusunda da toplumsal anlayışı kavramanm one- mını vurgulamıştır Sayın Tanılli on- dan esınlendı, onu ızledı demek ıste- mıyoruz, ancak sorunlann aydınlatıl- masında toplumsal venlenn değerlen- dınlmesı, yıne toplumsal uretım-tu- ketım ılışkılennın kımı dunımlarda oncül olması böyle bır anımsamaya ışık tutuyor Burada başka bır sorunu da vurgu- lamanın yaran vardır Sayın Tanılh'nın bu çalışmasını anlamak bılımsel ya- pıtlan eğlendıncı, sevındıncı duygu- sal oykûlen okur gıbı okumakla ol- maz, oykunun tadı anlatımın surukle- yıcıhğınde, soz konusu ettığımız ça- hşmanın tadı ıse toplumsal sorunlan us ılkelenyle ınceleyen bıhmsel yon- temın aydınlığında bulunur Bu ne- denle, konuya yabancı bır kımsenın yeterh bılgı bınkımı yoksa kımı bo- lumlen anlamada guçluk çekeceğı do- ğaldır Sayın Tanılh'nın çalışmasını bu kı- sa tanıtma yazısında anlatma olanağı yok, yakında genış bır yazı hazırlığın- davım ARADABİR Dr. HANDAN DtKER Yıldız Tekmk Unnersıtesı Ogretım Uvesı Türk Toplumuna Getirdikleri Turk devrımı ulusal bağımsızlığı ve ozgur du- şunceyı temel alan bır harekettır Bu nedenle de Turk devnmı bır Turk aydınlanması (Ronesans'ı) olarak adlandınlır Turk devnmı herşeyden once bağımsız, demok- ratık, çağdaş bır toplum oluşturmayı amaçlamış- tır Ataturk'un burada amaçladtğı gelışme şudur Gelışme, toplum yaşamının tum yonlennde ol- malıdır Gelışmenın temel bır olçusu de sıyasal duze- nın, toplumsal kurumlann, ekının ve ahlakın laık- leşmesı ve demokratıkleşmesıdır Bu bağlamda Ataturk'un ulusçuluk anlayışı toplumu bırieştıncı, kaynaştırıcı bır ulusçuluk anlayışıdır Başka ulus- ları aşağılamayan onlarla eşıtlık uzerıne uygar ve dostça ılışkıler ıçınde bulunmayı temel alan bır anlayıştır Ataturkçuluğun Turk toplumu ıçın amaçladığı şey- lenn başında, Batılı ve uygar bır toplum olmak, ça- ğa uymak gerı kalmışlıktan kurtulmak gelır Ata- turkçuluk ulusal ıdealler yonunde ulusal bır bılınç yaratmak, ummet yapısından ulus yapısına, orta çağın uygarlığından çağdaş uygarlığa geçmektır Turk devnmı, Turk aydınlanması Ataturk'un ese- rıdır Turk toplumu Turk devrımı ıle çağdaş uygar ve laık bır toplum olma gururuna erışmıştır Lord Kınross'un Ataturk ıçın bu konuda soyledığı soz- lenn her şeyı açıkladığı goruşundeyım "Kemal Ataturk, yenı bır Türkıye yaratmıştır Ülkesını or- taçağdan çağımızın eşığıne, hatta bundan bır adım ılenye getırmıştır AskerAtaturk, zamanın- da başka bır kımsenın başaramayacağı şekılde Avrupa devletlerının kendısıne karşı yaptıkları planlan altust edıp tanhın yuzunu değıştırerek ul- kesını kurtarmıştı Devlet adamı Ataturk, ulkesı- nın bu devletlerce eşıt koşullarıle kabul edılme- sını ve Ortadoğu gıbı sık sık değışıklığe uğrayan bır bolgede bır denge oğesı olarak kalmasını sağ- ladı Işte Turklenn Ata'sı Mustafa Kemal'ın ger- çekleştırdığı buyuk yapıt " Kıbns'a İlgide Eksik ve Yanlışlar AYDEV O L G U N Aroştırmacı-Yozar K KTC'nın 15 kuruluş yıldonü- mu kutlamalanna katılmak uzere gıttığım Lefkoşa'da, KKTC'dekı son durum ve ge- hşmelen ıncelemek ve yenn- de gormek fırsatını buldum Izlenımlenmın pek ıç açıcı olmadığını önce- lıkle söylemelıyım Bıhndığı gıbı KKTC'de 1983 yılında cum- hunyetın ılanı ıle bırlıkte bırçok onemlı ış ba- şanlmış, hepsmden onemhsı toplumun can ve mal gûvenhğı sağlanmıştır Ne var kı eko- nomık konularda ozellıkle 1995'ten bu yana, aynı başannın gostenldığını söylemek sanı- nm olanak dışıdır Bunun en onde gelen nedenı ıse AB ülke- lennın Rum yönetımmı her konuda destekle- mesı, Türk toplumunu ıse muhatap almama- sı ve tanımanasıdir - ^ * AB, Rum'toplumunukesın olarak bunyesı- . ne alacağıri» aÇıkPafken Türk toplumu üzenn- de sıkı bır ekonomîk ambargoyu surdurmeye devam etmektedır KKTC'nın bu aşamada tek desteğı, Türkı- ye Cumhunyetı'dır Halen hıçbır ulke, dostu- muz Pakıstan ve Turk cumhunyetlen bıle KKTC'yı tanımamaktadırlar KKTC, Tûrkı- ye'nın genış asken ve ekonomîk desteğı ıle varlığını surdürmektedır Bugun KKTC'de ozellıkle ekonomık ko- nularda büyuk sıkıntılar vardır Rum kesımın- de 13 000 dolan aşan mıllı gehr, Türk kesı- mınde 4 000 dolan zor bulmaktadır tthalat ıh- racatın 2 5 katıdır Turkıye'nın Kıbns Turklennıhenuz vatan- daşlığa kabul ışlemlennı sonuçlandırmama- sı ve gumruklerde uygulanan yuksek rüsum ve vergıler, Turk toplumunu sıkıntıya sok- makta, narencıye urûnlen bahçelerde çüru- meye terk edılmekte, Turk kesımının ürettığı sanayı mamullen Turkıye'de satılamamakta- dır Elektnğın yuzde 50'sı yıne Rumlardan alınmakta, Turkıye'den balonlarla göndenlen su, tum cafcafh soylevlere ve vaatlere karşın gereksınımın yuzde 20'sını bıle karşılama- maktadır Bu nedenle eskıden yılda ıkı kez ürün ve- ren Meserya Ovası susuzluk yuzünden terk edılmış durumdadır Bu arada boru hattının ıhaleye çıkanlması gerçekhk kazanmışsa da hattın hızmete gırmesının daha yıllar alacağı bır gerçektır Kısacası Kıbns Turk toplumunun ekonomık durumu kotudur Sayın Ecevrt'ın bınncı başbakanhğmdan bu yana Lefkoşa'da devamlı bır ekonomık yar- dım kurulu bulunmaktadır Bu kurul, Turkı- yelı burokratlann çok rağbet ettıklen bır yer hahne gelmıştır KKTC'dekı gorevlere atan- mayı başaran burokratlar, bazen çocuklannın Kıbns kolejlennde okuduklannı one sürerek bu gorevlermı 3-4 yıl uzatmayı başarmakta- dırlar Kıbns'takı gorevler Türkıyelı burokratlar ıçm sıcak bır ekmek kapıst hahne gelmıştır Bu görevlılerden bazılannı devamlı olarak kumarhanelerde gormek Ttoğa'Mır * Sayın-trbakan ve Sayın ÇiHerdönemlenn- de oldukça yavaşlayan ekonomık ılışkı ve fa- alıyetlenn 55 hukumet donemınde gelışıp duzeldığını söylemek de maalesef pek mum- kun değıldır 14-15 Kasım tanhlennde yapılan son Or- takhk Konseyı Eşgudum Başkanlık Konseyı toplantılannm sonunda yapılan açıklamada vatandaşlık ve gumnıklerle ılgılı konulann çozümlennın bır ay sonraya bırakılmasının nedenı de anlaşılamamıştır Her ıkı konuda da Turk toplumunun tahammulunün kalmadığı açıktır Lefkoşa'dakı yerel hukûmet bınmlen, ça- lışmalannda buyukelçıhk ve ılgılı Türkıyelı kurullara bağhdırlar Bu kurullar da Turkjye'de- kı ılgılı bakanlıklara' Bu nedenle de ışler son derece yavaş yürumektedır Bu durumda, yıllar boyu KKTC 'nın btr tûr- lü dış ulkelerce tanınmaması, ekonomık ambargo, elektnk ve su sorunlannın bır tûr- lü çözûmlenememesı, vatandaşlık ve gumruk konulanndakı sorunlar, urunlenn ıhracında- kı yasal zorluklar ve hepsınden önemlısı eko- nomık çarkın yavaş dönmesı, Kıbns Tûrk top- lumunu karamsarlığa ıtmekte ışı, 17 yaşın- dakı gençlenn BRT'de "Entegrasyon olacak- sa tank paleO aibnda çığneneüm" demesıne ka- dar goturmektedır Günumuzde devlet buyuklerının artık alı- şılan ve kulak arkasına atılan tum renklı vaat ve cafcaflı sozlenne rağmen Kıbns Türku- nun gelecek endışesınde olduğu, yurtdışında okuyan çocuklannı adaya getırmedıklen, mev- cut varhklannı Londra ve IstanbuFda topla- dıklan, Rum toplumu 600 bınlen aşarken Turk toplumunun devamlı goçler yuzünden 130 bınlenn altına duştuğu acı bır gerçektır Soylene soylene ağızlarda sakız hahne ge- len "entegrasyon" sozlenne kımsenın ınanıp aldırmadığı kısa bır sure oncesıne kadar ma- ğazalann vıtnnlennı susleyen "Ecevtt" pos- terlenne artık pek rastlanmadığı da bır gerçek- tır KKTC'de daha olumsuz gehşmelenn, da- vanm buyuk mucahıdı Sayın Rauf Denktoşsa- yesmde gerçekleşmedığı de açık ve kesın bır olgudur Sayın Denktaş'm uluslararası alan- lardakı büyuk ve haklı unünun durumun ko- runmasmdakı etkısı ınkâredılemez Bu konu- da aynca vurgulayacağımız onemlı bır olgu da Turkıye'nın daha şımdıden Denktaş tan sonrasmı -kı Allah kendısıne uzun omurler ver- sın- duşunup gerekh onlemlen almasıdır Bu arada Kıbns Turk bolgelerınde bır pıt- rak gıbı çoğalan sıyası partılenn olumsuz ge- hşmelerdekı rolunu de ozellıkJe belırtelım Sonuç olarak KKTC'dekı kntık ekonomık durum artık alarm vermeye başlamıştır Halk, enflasyondan bezmıştır Pahalılık alıp yürümüştur Ureücı malını satamamaktadır Bü- yük umutlar bağlanan tunstler, pek yoktur Kumarhaneler bıle boştur KKTC'dekı ışlenn Türkıyelı yetkılılenn bır- kaç saat sûren zıyaretlenyle çozümlenemeye- ceğı açıktır KKTC'de gorevlendınlen Türkıyelı gorev- hlenn daha aktıf, daha cesur, mevzuatın dar kalıplan ıçınde sıkışmayan, ev, apartman al- ma derdme duşmeyen gorevlılerle değıştınl- mesnıın önemı açıktır Turkıye'nın, durumu çok ıyi değerlendırmesı gerekıyor PENCERE Yaşamın Şrfpesi?.. Yaşamın şıfresı çozulmuş Bılım adamlan ınsanın genetık yapısıyla benzer- lık taşıyan bır kurtçuğun genetık kodunun dokumu- nu tam anlamında yapmışlar, kuçucuk yaratığın gen harrtası tumuyle çızılmış Pekı, ne olacak'? Akla gelen her hastalığa çare bulunacak, ınsan omru uzadıkça uzayacak Uzayıp da ne olacak"? Ömer Hayyatn dıyor kı Elımde olsa dunyayı kuçumserdım, lyısıne de kotüsune de yuf çekerdım, Daha doğrusu bu aşağılık yere Ne gelırdım, ne yaşardım, ne olurdum Omur uzasa bıle yaşam nasıl olacak?. • Yaşam sozcuğu hayatın karşılığı, ama, ıkısının de yerlen ayn Insan sevdığıne nasıl seslenır - Hayatımi Kımse âşık olduğu kadına "yaşamım" demez, ama, deseydı, anlamlı olmaz mıydı'' ömur, hayatın akışında bır kuçuk parantezdır dunden yanna omur uzuyor yaşam değışıyor, renk- lenıyor, zengınleşıyor, dennleşıyor yoğunlaşıyor, ın- sanın yaşamı doğumundan once başlayıp olumun- den sonra suregelen zamanın kapsamına yayılıyor Geçmış yuzyıllarda dunyaya gelen ınsanın evın- de krtap var mıydft Radyodan, televızyondan gazeteden vazgeçtık, 16'ncı yuzyılda Anadolu'da doğan bır çocuk ıçın ev- ren, aılesınden ve koyunden oluşurdu evde ne ta- nh kıtabı vardı, ne de Knstof Kolomb'un Amen- ka'yı keşfettığıne ılışkın bılgıye sahıp bınsı1 Şeks- pir*! 17'ncı yuzyıl dunyasında tanıyan kaç kışı ya- şıyordu'' Hamlet'ın dramından kımse haberlı de- ğıldı Yeryuzu ne zaman kımıldandı'' Somurgecı- ler grttıklen yorelerde yerlılen sungunun ucuyla dur- tuyorlardı uyanmalan ıçın Emperyalızmın ınsan uyanışında ters açıdan yararlan azımsanamaz Uy- garlık kavgayla, savaşla, somuruyle, dırenışle sar- maş dolaş gelışıyor bır kurtçuğun genlennde ha- yatın gızemını çozmeye çalışan bıhmın de tanhı ba- nşçıl değıl • I 21 'ıncı yuzyılın eşığınde ınsanın omrü ınsanlığın yaşamıyla ortuşuyor, tanh oncesınden başlıyor ge- lecek yuzyıllara yayılıyor Insan oturduğu yerde akıl ve ımgeyle devınebı- len tek yaratıktır Devınım yalnız uzamda değıl zamanda gerçek- leşıyor, geçmışın muzığını dınlemek, eskı resımle- re ulaşmak, sanat yapıtlannı gozden geçırmek ola- nağı, ınsanı omrunun otesındekı hayatla bırieşhn- yor Cervantes ya da Dede Efendı, Bach ya da Hayyam, Françoıs Villon ya da Taşlıcalı Yahva, Einstem ya da Tolstoy, Immanuel Kant ya da Ib- nı Ruşd, Mozart ya da Itri, Mane Antoınette ya da Hürrem Sultan omrumuzun bır parçasıdır; ha- yatımızda en yakınımızdan yakın etkılen olabılır; on- lar arasından ıstedıklerımızı seçebıhnz, kımılennı sevebılınz, kımılennden nefret edebılınz, kımılennı dosttutabılınz, omrümuz boylece zengınleşır, uzar, zamana yayılır, dennteşır, guzelleşır _ Sonra?. ömer Hayyam sonrasmı dıle getırmış Nıcelen geldı, neler ıstedıler, Sonunda dünyayı bırakıp gıttıler, Sen hıç gıtmeyecek gıbısın, değıl mı 9 O gıdenler de hep senın gıbıydıler Yaşamın şıfresını çozmek ıçın omrun uzamasını beklemek akıl kân değıl DÖRTYOL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN l997 237Esas Davacı Cıhaî Kjratlı tarafindan davaîılar Eşref Köseoğlu ve Şa- ban Apaydın adına menfı tespıt davası açılmıştır Duruşma günü, da- valı Eşref Köseoğlu na teblığ edılemedığınden ılanen edılmesıne kararvenbnışnr Taraflarm mahkememızdekı duruşması 30 121998 günü saat 09 00 a bırakılmıştır, Antak>a ılçesı Aşağı Okçular Ko- yü nde ıkamet etoğı bıldınlen davalı Eşref Köseoğlu na duruşma günü \edavadılekçesulanen teblığ olunur Basm 62354 1998 Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü Bülent Tanör Bulent Tanör'un YKY dekı yapıtları Osmanh-Türk Anayasal Gelişmeleri • Turkiye'de Kongre Iktidarfarı YAPINTKREDI KÜLTUR SANAT YAYINCILIK Mezhepler Konusunda Yanılgı Cumhunyet'ın 2 sayfasında (Ejlul 11 'de) yayımlanan, "Tarikat mı, binmi?"başlıklı jazısında Doç Dr Tonguç Görker bırtakım hatalar vapmıştı Geçdeolsa duzeltmekte yarar var "ÖnceSunnîveŞn mezbeplen oluşru" dıyor yazısının bır yennde "Sonnffik" bır mezhebın değıl, bugun bazı Islâmı kesımlerce "hak meznep" olarak nıtelendınlen, Hanefî, Şafıî, Malıkî \e Hambelî mezheplennın dördune bırden venlen genel addır Bu dört mezhebe "Sunnî Mezhepler" denir. "ŞH mezhebuıden »se Yesoi \le\i Bektaşi BavTamî. İsmaılî ve Mutezde mezhepler doğdu" dıyor bır başka yerde de Bu sayılanlardan Alevîlık \e Mutezıle dışında kalanlar mezhep değıl, tankatur lşın ılgınç yanı, yazann Şıîlıkten kaynaklandığını belırttığı Yesevîlık ve Bayramîlık Şıî değıl, Sunnî kokenhdır "KD. jTizvıIda Ahmet Yesevî tarafindan kurulan Yesevıhk, zıkır yontemınde bır ozellık gosteren, tümuyle kıtaba ve peygamber sozlenne bağlı Sunnî bır tankattır" dıye yazıyor Orhan Hançeriioğhı "Din ve tnanç Sözlüğu'nde Bavramîlıkde keza, gızh zıkır v ontemını kullanan Sunnî Halvetilikten turemiş Şû eğılimı olmayan Sunnî bir tarikatbr. Bektaşüik ise da>andı*ı BabaDik, Yesevüık Şıa-ı ısnaı aşeriye (onılocılık) dola>ısrv la referanslannı hem ŞüHkten hem Sunnüıkten \e hem de Şamanızmden abr. Sayın Gorker, yazısının bır başka yennde de dın ışlenyle uğraşan medrese mezunlannı kastederek, "Bunlann medreseli oianlan Osmanh'nın umera sınıfından oldular" dıyor "Umera", "amır"ın çoğuludur ve "emredenler" demek olup, Osmanh'da Subaşılan Sancakbeylen ve Beylerbeylen gıbı devletın ûst duzey memurlannın oluşturduğu sınıfa venlen addır Bunlann sılah taşıma yetkısı olduğundan "Ehl-ı ö r f olarak da adlandınlırlar Yazann kastettıklen ıse "EhH örf" değıl, "ehHşer" mensubudurlar ve bunlara "umera" değıl "âlün"ın çoğulu olan "ulema" denır Sayın Gorker'ın dıkkatınden kaçan bu onemlı yanhşlan düzeltmeyı gorev bıldım Huseyin Movit GEREDE KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Dosya No 1989/59 Davacı Anf Göl- bay ve arkadaşlan ta- rafindan davahlar Afıfe Albay ve arka- daşlan aleyhıne mahkememıze açılan Bolu ılı Gerede ılçesı Yazıkara Koyu 10 ve 70 parsel sayıh taşın- mazlara yönehk dava dosyasırun yapılan duruşması sırasında •venlen ara karan ge- reğınce, Aşağıda açık kımlığı yazılı Mehmet Durmaz mı- rasçısı Durdane Dur- maz'ın yapılan tum adres araştırmalann- da açık adresı sapta- namadığmdan, du- ruşma gununün ıla- nen tebhğıne karar venhnış olmakla du- ruşmanın bırakıldığı 23 12 1998 gunu sa- at 10 00'da mahke- memızde hazır bu- lunması veya kendmı bır vekılle temsıl et- tınnesı, gehnedığı veya bır vekılle tem- sıl ettırmedığı takdır- de hıç ıtıraz etmemış sayılacağı hususu ıla- nen teblığ olunur 23 11 1998 Davacı mırasçısı Durdane Durmaz, Mehmet kı- zı Seyıt Ercan Cd Kızıltop Mh No 3 Antalya Basın 62346
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear