Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İAYFA CUMHURİYET 13ARALIK1998PAZAF
OLAYLAR VE GORUŞLER
'YüzyıllannGerçeği ve Mirası'
İSMETZEKİEYUBOĞLÜ_ /
S
avın Tanılli son basımı raücıınsanoğlu.lnsanbır''değerlervar-
"Adam Yayıncılık''ta ger- hgı"dır, e\Tende edındığı görkemlı ye-
çekleştırılen kıtabına bu
adı koymuştu Bu kap-
samh kıtabın ıçerdığı so-
runların yalnızca yüzyıl-
lann gerçeğını, uygarlığa bıraktığı bı-
lımsel yarati urunlennı sergılemekle
kalmıyor, yazının başlangıcından be-
n suregelen tanhsel gehşmelenn, or-
ta>a konan duşunsel varlıklann, başa-
nlann aşamalanm da kanıtlayıcı alın-
tılaria, belgelerle saptıyor tlkçağm
Çm'ınden çağımızın en uygar ulkesı-
ne değın doruklaşan buluşlann, ınsan-
lığa bağışlanan yaratılann, en kesın
deney bılımınden en soyut duşunsel uğ-
raş türune değın, ınsan elınden ne çık-
mışsa okuyucuya sunuyor
Bu gorkemlı çahşmayı başından so-
nuna değın ılgıyle, duvgusal eğılım-
lerden sıynlmış bırbılmç ışığıvla oku-
yan kımse yazı> la başlayan dort bın yı-
İa yaklaşan uygarhklann gelışım çız-
gılennı ızlemenın, ınsan denen varlı-
ğın ne denh başan tepelennden aştı-
ğını gormenın mutluluğunu tadar In-
san denen bu "us varfağı"nın, us ılke-
len doğrultusunda yurudukçe sergıle-
dığı başanlar bırbınne eklenıyor, on-
cekı sonrakını beslıyor Sonrakı daha
sonra gelecek olana ışık tutuyor Boy-
lece bıreyselden ev rensele vanyor, ya-
n bu ozellıklenyle sağlamış, bınlerce
yıh dolduran başanlannı bu değerler
çızgısınde ışıklandırarak karanlıklan
yarmanın yolunu bulmuştur Sayın Ta-
nıllı'nın çalışması ınsanagenış boyut-
lu bır başan alanı, usun sınırlannı aşan
bır evrensel uzay gostenyor Bu uçsuz
bucaksız uzayda bıhmsel egemenh-
ğın ışıldaldan bılınçlı olmanın gızem-
lennı taşıyan yaratıcı başlan aydınla-
tıyor
Yazar, çalışmasında, toplumsal ge-
lışmelen, duraklamalan, atakhklan
bırbınyle bağlantı ıçınde venrken, ge-
hşmelenn, ılerlemelenn hangı olgun-
luk, hangı yukselış aşamalanndan geç-
tığını gundeme getınyor, boylece ge-
lışme-duraklama-genleme-ılerleme
odaklan bırbınnı gerektıren "karşı-
savlar" nıtelığmde aydmlığa çıkıyor
Yazar, okuyucuya eşsız bır becenyle
duraklamasız ılerlemenın, genleme-
sız gelışmenın olamayacağıru, duşunen
ınsanın bu karşıt genlımler ıçınde ere-
ğıne ulaştığını nesnel ornekler goste-
rerek venyor
Çağlar boyunca fızıkten felsefeye,
matematıkten mantığa, oyküden tan-
he, gözlemden deneye varmanın ko-
şullannı sergılerken yaratıcıliğın ınanç-
ladeğıl,onudışlayan "ussalduşuncey-
le"başladığınıdaörnekkndınyor Gor-
kemlı buluşlann ortaya konduğu ılk-
çağın karşısına ınancın egemenlığını.
usa ustunluğünu savunan ortaçağın
çıkması doğaldı, bır yanıyla da gerek-
lıydı
Tektanncı dınlenn guçlendığı orta-
çağı dışlarsak ne ılkçağm değennı an-
layabıhnz, ne de aydınlanmanın, özel-
lıkle doğa bılımlennın doruğa vardı-
ğı çağımızın değennı kavrayabılınz. Or-
taçağı ılkçağın "kar^-savı" olarak gor-
memız kaçtnılmazdır tşte bu kaçınıl-
mazlığı da Sayın Tanılh'nın çalışma-
sını okuyunca gorebılıyoruz
llkçağda Mezopotamya, Mısır, Ana-
dolu, Yunan, Roma felsefenın, bıhm-
sel atıhmlann, gozlemlerın fışkjrma
alanlandır Bu çagda, nerdeyse, butûn
sorunlar ortaya konmuş, ancak yorum-
larda çağın durumu elvenşlı odaklan
bulmakta yetersızdı Bu yetersızhğe
karşın bılıncın, usun uyanışı, evrenın
bır sorunlar alanı dıye görülmesıyle
onemlı bır gehşmeydı Işte tektanncı
dınlenn doğmasına olanak sağlayan
da bu gehşmeydı Yetersız somuttan
kandıncı soyuta varmanın yolu boyle
açılmıştır Bu yararlıydı dûşunen ın-
san ıçm, aynca gerekhydı de
Sayın Tanılh'nın gundeme getırdı-
ğı, yıne guçlu, tartışılmaz belgelerle,
kanıtlarla pebştırdıgı buyuk atılım do-
nemı olan Humanızma, Rönesans, Re-
formasyon çığırlan ortaçağa bır "kar-
şı-sav" nıtelığmde ortaya çıkmıştır
Tüm uğraş alanlannda, duşunsel ortam-
larda bu uçuzlu gehşmeler uygarhğın
ınsanı yucelten doruklandır Bu doruk-
larda bıhmın gucu, usun aydmlatıcı
etkısı yavaş yavaş ınancın boyunduru-
ğunu kırmış kılısenın egemenlığını
kendı duvarlanyla sınırlandırmıştır
Dın, bır ınsan sorunu olarak kalmış, ın-
san gonlunde bulunduğu surece say-
gınlığını korumuştur
Bu gorkemlı donemın ardından ge-
len Aydınlanma evresı felsefeden, de-
ney bıhmlerınden, gozlemlerden, sa-
nattan beslenmış, Ronesans'ın soyut-
laşmanın doruğuna varan gorsel sa-
natlara goklerde değıl, yaşanan yeryu-
zunde konu bulmanın erdemını tanıt-
mıştır
Bu erdem msanla doğa arasında ku-
rulan bağın nesnel gorunümu rutehğın-
dedır Nıtekım sonrakı çağlarda, ın-
san doğaya açıldıkça, doğayı tanıdık-
ça uretmenın duşunmekle başladığını
daha kolay anhyor
Sayın Tanılli belgelerle konuşurken,
okuyucuya ayn bır bakış açısı ven-
yor toplumsal gehşmelen, çalkantıla-
n ortaya çıktıkları alanda değıl, kok-
lennın uzadığı geçmışın dennlıklenn-
de aramak gerekır Bu bakış açısı Turk
okuru ıçın yenıdır Turk okuru, yıllar-
dır suregelen eğıtım çarpıklığı yüzun-
den, geçmışı ovunmek ıçın oğrenme-
yeahştınlmış toplumsal sarsıntılann
kökenlennı saptamak, bıhmsel uğraş
yöntemı edınmek ıçın değıl Oysa Sa-
yın Tanılli, bızım anladığımıza gore,
"Tarihselcilik Aknm"nın oncülenn-
den bın olan, Alman bılgını Ranke'yı
(1795-1886) anımsatıyor Ranke, tanh-
sel olaylann ozgunlüğunu ılen sur-
muş, onlan açıklama konusunda da
toplumsal anlayışı kavramanm one-
mını vurgulamıştır Sayın Tanılli on-
dan esınlendı, onu ızledı demek ıste-
mıyoruz, ancak sorunlann aydınlatıl-
masında toplumsal venlenn değerlen-
dınlmesı, yıne toplumsal uretım-tu-
ketım ılışkılennın kımı dunımlarda
oncül olması böyle bır anımsamaya
ışık tutuyor
Burada başka bır sorunu da vurgu-
lamanın yaran vardır Sayın Tanılh'nın
bu çalışmasını anlamak bılımsel ya-
pıtlan eğlendıncı, sevındıncı duygu-
sal oykûlen okur gıbı okumakla ol-
maz, oykunun tadı anlatımın surukle-
yıcıhğınde, soz konusu ettığımız ça-
hşmanın tadı ıse toplumsal sorunlan
us ılkelenyle ınceleyen bıhmsel yon-
temın aydınlığında bulunur Bu ne-
denle, konuya yabancı bır kımsenın
yeterh bılgı bınkımı yoksa kımı bo-
lumlen anlamada guçluk çekeceğı do-
ğaldır
Sayın Tanılh'nın çalışmasını bu kı-
sa tanıtma yazısında anlatma olanağı
yok, yakında genış bır yazı hazırlığın-
davım
ARADABİR
Dr. HANDAN DtKER
Yıldız Tekmk Unnersıtesı Ogretım Uvesı
Türk Toplumuna
Getirdikleri
Turk devrımı ulusal bağımsızlığı ve ozgur du-
şunceyı temel alan bır harekettır Bu nedenle de
Turk devnmı bır Turk aydınlanması (Ronesans'ı)
olarak adlandınlır
Turk devnmı herşeyden once bağımsız, demok-
ratık, çağdaş bır toplum oluşturmayı amaçlamış-
tır Ataturk'un burada amaçladtğı gelışme şudur
Gelışme, toplum yaşamının tum yonlennde ol-
malıdır
Gelışmenın temel bır olçusu de sıyasal duze-
nın, toplumsal kurumlann, ekının ve ahlakın laık-
leşmesı ve demokratıkleşmesıdır Bu bağlamda
Ataturk'un ulusçuluk anlayışı toplumu bırieştıncı,
kaynaştırıcı bır ulusçuluk anlayışıdır Başka ulus-
ları aşağılamayan onlarla eşıtlık uzerıne uygar ve
dostça ılışkıler ıçınde bulunmayı temel alan bır
anlayıştır
Ataturkçuluğun Turk toplumu ıçın amaçladığı şey-
lenn başında, Batılı ve uygar bır toplum olmak, ça-
ğa uymak gerı kalmışlıktan kurtulmak gelır Ata-
turkçuluk ulusal ıdealler yonunde ulusal bır bılınç
yaratmak, ummet yapısından ulus yapısına, orta
çağın uygarlığından çağdaş uygarlığa geçmektır
Turk devnmı, Turk aydınlanması Ataturk'un ese-
rıdır Turk toplumu Turk devrımı ıle çağdaş uygar
ve laık bır toplum olma gururuna erışmıştır Lord
Kınross'un Ataturk ıçın bu konuda soyledığı soz-
lenn her şeyı açıkladığı goruşundeyım "Kemal
Ataturk, yenı bır Türkıye yaratmıştır Ülkesını or-
taçağdan çağımızın eşığıne, hatta bundan bır
adım ılenye getırmıştır AskerAtaturk, zamanın-
da başka bır kımsenın başaramayacağı şekılde
Avrupa devletlerının kendısıne karşı yaptıkları
planlan altust edıp tanhın yuzunu değıştırerek ul-
kesını kurtarmıştı Devlet adamı Ataturk, ulkesı-
nın bu devletlerce eşıt koşullarıle kabul edılme-
sını ve Ortadoğu gıbı sık sık değışıklığe uğrayan
bır bolgede bır denge oğesı olarak kalmasını sağ-
ladı Işte Turklenn Ata'sı Mustafa Kemal'ın ger-
çekleştırdığı buyuk yapıt "
Kıbns'a İlgide Eksik ve Yanlışlar
AYDEV O L G U N Aroştırmacı-Yozar
K
KTC'nın 15 kuruluş yıldonü-
mu kutlamalanna katılmak
uzere gıttığım Lefkoşa'da,
KKTC'dekı son durum ve ge-
hşmelen ıncelemek ve yenn-
de gormek fırsatını buldum
Izlenımlenmın pek ıç açıcı olmadığını önce-
lıkle söylemelıyım
Bıhndığı gıbı KKTC'de 1983 yılında cum-
hunyetın ılanı ıle bırlıkte bırçok onemlı ış ba-
şanlmış, hepsmden onemhsı toplumun can
ve mal gûvenhğı sağlanmıştır Ne var kı eko-
nomık konularda ozellıkle 1995'ten bu yana,
aynı başannın gostenldığını söylemek sanı-
nm olanak dışıdır
Bunun en onde gelen nedenı ıse AB ülke-
lennın Rum yönetımmı her konuda destekle-
mesı, Türk toplumunu ıse muhatap almama-
sı ve tanımanasıdir - ^ *
AB, Rum'toplumunukesın olarak bunyesı-
. ne alacağıri» aÇıkPafken Türk toplumu üzenn-
de sıkı bır ekonomîk ambargoyu surdurmeye
devam etmektedır
KKTC'nın bu aşamada tek desteğı, Türkı-
ye Cumhunyetı'dır Halen hıçbır ulke, dostu-
muz Pakıstan ve Turk cumhunyetlen bıle
KKTC'yı tanımamaktadırlar KKTC, Tûrkı-
ye'nın genış asken ve ekonomîk desteğı ıle
varlığını surdürmektedır
Bugun KKTC'de ozellıkle ekonomık ko-
nularda büyuk sıkıntılar vardır Rum kesımın-
de 13 000 dolan aşan mıllı gehr, Türk kesı-
mınde 4 000 dolan zor bulmaktadır tthalat ıh-
racatın 2 5 katıdır
Turkıye'nın Kıbns Turklennıhenuz vatan-
daşlığa kabul ışlemlennı sonuçlandırmama-
sı ve gumruklerde uygulanan yuksek rüsum
ve vergıler, Turk toplumunu sıkıntıya sok-
makta, narencıye urûnlen bahçelerde çüru-
meye terk edılmekte, Turk kesımının ürettığı
sanayı mamullen Turkıye'de satılamamakta-
dır Elektnğın yuzde 50'sı yıne Rumlardan
alınmakta, Turkıye'den balonlarla göndenlen
su, tum cafcafh soylevlere ve vaatlere karşın
gereksınımın yuzde 20'sını bıle karşılama-
maktadır
Bu nedenle eskıden yılda ıkı kez ürün ve-
ren Meserya Ovası susuzluk yuzünden terk
edılmış durumdadır Bu arada boru hattının
ıhaleye çıkanlması gerçekhk kazanmışsa da
hattın hızmete gırmesının daha yıllar alacağı
bır gerçektır
Kısacası Kıbns Turk toplumunun ekonomık
durumu kotudur
Sayın Ecevrt'ın bınncı başbakanhğmdan bu
yana Lefkoşa'da devamlı bır ekonomık yar-
dım kurulu bulunmaktadır Bu kurul, Turkı-
yelı burokratlann çok rağbet ettıklen bır yer
hahne gelmıştır KKTC'dekı gorevlere atan-
mayı başaran burokratlar, bazen çocuklannın
Kıbns kolejlennde okuduklannı one sürerek
bu gorevlermı 3-4 yıl uzatmayı başarmakta-
dırlar
Kıbns'takı gorevler Türkıyelı burokratlar
ıçm sıcak bır ekmek kapıst hahne gelmıştır
Bu görevlılerden bazılannı devamlı olarak
kumarhanelerde gormek Ttoğa'Mır *
Sayın-trbakan ve Sayın ÇiHerdönemlenn-
de oldukça yavaşlayan ekonomık ılışkı ve fa-
alıyetlenn 55 hukumet donemınde gelışıp
duzeldığını söylemek de maalesef pek mum-
kun değıldır
14-15 Kasım tanhlennde yapılan son Or-
takhk Konseyı Eşgudum Başkanlık Konseyı
toplantılannm sonunda yapılan açıklamada
vatandaşlık ve gumnıklerle ılgılı konulann
çozümlennın bır ay sonraya bırakılmasının
nedenı de anlaşılamamıştır Her ıkı konuda da
Turk toplumunun tahammulunün kalmadığı
açıktır
Lefkoşa'dakı yerel hukûmet bınmlen, ça-
lışmalannda buyukelçıhk ve ılgılı Türkıyelı
kurullara bağhdırlar Bu kurullar da Turkjye'de-
kı ılgılı bakanlıklara' Bu nedenle de ışler son
derece yavaş yürumektedır
Bu durumda, yıllar boyu KKTC 'nın btr tûr-
lü dış ulkelerce tanınmaması, ekonomık
ambargo, elektnk ve su sorunlannın bır tûr-
lü çözûmlenememesı, vatandaşlık ve gumruk
konulanndakı sorunlar, urunlenn ıhracında-
kı yasal zorluklar ve hepsınden önemlısı eko-
nomık çarkın yavaş dönmesı, Kıbns Tûrk top-
lumunu karamsarlığa ıtmekte ışı, 17 yaşın-
dakı gençlenn BRT'de "Entegrasyon olacak-
sa tank paleO aibnda çığneneüm" demesıne ka-
dar goturmektedır
Günumuzde devlet buyuklerının artık alı-
şılan ve kulak arkasına atılan tum renklı vaat
ve cafcaflı sozlenne rağmen Kıbns Türku-
nun gelecek endışesınde olduğu, yurtdışında
okuyan çocuklannı adaya getırmedıklen, mev-
cut varhklannı Londra ve IstanbuFda topla-
dıklan, Rum toplumu 600 bınlen aşarken
Turk toplumunun devamlı goçler yuzünden 130
bınlenn altına duştuğu acı bır gerçektır
Soylene soylene ağızlarda sakız hahne ge-
len "entegrasyon" sozlenne kımsenın ınanıp
aldırmadığı kısa bır sure oncesıne kadar ma-
ğazalann vıtnnlennı susleyen "Ecevtt" pos-
terlenne artık pek rastlanmadığı da bır gerçek-
tır
KKTC'de daha olumsuz gehşmelenn, da-
vanm buyuk mucahıdı Sayın Rauf Denktoşsa-
yesmde gerçekleşmedığı de açık ve kesın bır
olgudur Sayın Denktaş'm uluslararası alan-
lardakı büyuk ve haklı unünun durumun ko-
runmasmdakı etkısı ınkâredılemez Bu konu-
da aynca vurgulayacağımız onemlı bır olgu
da Turkıye'nın daha şımdıden Denktaş tan
sonrasmı -kı Allah kendısıne uzun omurler ver-
sın- duşunup gerekh onlemlen almasıdır
Bu arada Kıbns Turk bolgelerınde bır pıt-
rak gıbı çoğalan sıyası partılenn olumsuz ge-
hşmelerdekı rolunu de ozellıkJe belırtelım
Sonuç olarak
KKTC'dekı kntık ekonomık durum artık
alarm vermeye başlamıştır
Halk, enflasyondan bezmıştır Pahalılık alıp
yürümüştur Ureücı malını satamamaktadır Bü-
yük umutlar bağlanan tunstler, pek yoktur
Kumarhaneler bıle boştur
KKTC'dekı ışlenn Türkıyelı yetkılılenn bır-
kaç saat sûren zıyaretlenyle çozümlenemeye-
ceğı açıktır
KKTC'de gorevlendınlen Türkıyelı gorev-
hlenn daha aktıf, daha cesur, mevzuatın dar
kalıplan ıçınde sıkışmayan, ev, apartman al-
ma derdme duşmeyen gorevlılerle değıştınl-
mesnıın önemı açıktır Turkıye'nın, durumu
çok ıyi değerlendırmesı gerekıyor
PENCERE
Yaşamın Şrfpesi?..
Yaşamın şıfresı çozulmuş
Bılım adamlan ınsanın genetık yapısıyla benzer-
lık taşıyan bır kurtçuğun genetık kodunun dokumu-
nu tam anlamında yapmışlar, kuçucuk yaratığın
gen harrtası tumuyle çızılmış
Pekı, ne olacak'?
Akla gelen her hastalığa çare bulunacak, ınsan
omru uzadıkça uzayacak
Uzayıp da ne olacak"?
Ömer Hayyatn dıyor kı
Elımde olsa dunyayı kuçumserdım,
lyısıne de kotüsune de yuf çekerdım,
Daha doğrusu bu aşağılık yere
Ne gelırdım, ne yaşardım, ne olurdum
Omur uzasa bıle yaşam nasıl olacak?.
•
Yaşam sozcuğu hayatın karşılığı, ama, ıkısının de
yerlen ayn
Insan sevdığıne nasıl seslenır
- Hayatımi
Kımse âşık olduğu kadına "yaşamım" demez,
ama, deseydı, anlamlı olmaz mıydı''
ömur, hayatın akışında bır kuçuk parantezdır
dunden yanna omur uzuyor yaşam değışıyor, renk-
lenıyor, zengınleşıyor, dennleşıyor yoğunlaşıyor, ın-
sanın yaşamı doğumundan once başlayıp olumun-
den sonra suregelen zamanın kapsamına yayılıyor
Geçmış yuzyıllarda dunyaya gelen ınsanın evın-
de krtap var mıydft
Radyodan, televızyondan gazeteden vazgeçtık,
16'ncı yuzyılda Anadolu'da doğan bır çocuk ıçın ev-
ren, aılesınden ve koyunden oluşurdu evde ne ta-
nh kıtabı vardı, ne de Knstof Kolomb'un Amen-
ka'yı keşfettığıne ılışkın bılgıye sahıp bınsı1
Şeks-
pir*! 17'ncı yuzyıl dunyasında tanıyan kaç kışı ya-
şıyordu'' Hamlet'ın dramından kımse haberlı de-
ğıldı Yeryuzu ne zaman kımıldandı'' Somurgecı-
ler grttıklen yorelerde yerlılen sungunun ucuyla dur-
tuyorlardı uyanmalan ıçın Emperyalızmın ınsan
uyanışında ters açıdan yararlan azımsanamaz Uy-
garlık kavgayla, savaşla, somuruyle, dırenışle sar-
maş dolaş gelışıyor bır kurtçuğun genlennde ha-
yatın gızemını çozmeye çalışan bıhmın de tanhı ba-
nşçıl değıl
• I
21 'ıncı yuzyılın eşığınde ınsanın omrü ınsanlığın
yaşamıyla ortuşuyor, tanh oncesınden başlıyor ge-
lecek yuzyıllara yayılıyor
Insan oturduğu yerde akıl ve ımgeyle devınebı-
len tek yaratıktır
Devınım yalnız uzamda değıl zamanda gerçek-
leşıyor, geçmışın muzığını dınlemek, eskı resımle-
re ulaşmak, sanat yapıtlannı gozden geçırmek ola-
nağı, ınsanı omrunun otesındekı hayatla bırieşhn-
yor Cervantes ya da Dede Efendı, Bach ya da
Hayyam, Françoıs Villon ya da Taşlıcalı Yahva,
Einstem ya da Tolstoy, Immanuel Kant ya da Ib-
nı Ruşd, Mozart ya da Itri, Mane Antoınette ya
da Hürrem Sultan omrumuzun bır parçasıdır; ha-
yatımızda en yakınımızdan yakın etkılen olabılır; on-
lar arasından ıstedıklerımızı seçebıhnz, kımılennı
sevebılınz, kımılennden nefret edebılınz, kımılennı
dosttutabılınz, omrümuz boylece zengınleşır, uzar,
zamana yayılır, dennteşır, guzelleşır _
Sonra?.
ömer Hayyam sonrasmı dıle getırmış
Nıcelen geldı, neler ıstedıler,
Sonunda dünyayı bırakıp gıttıler,
Sen hıç gıtmeyecek gıbısın, değıl mı
9
O gıdenler de hep senın gıbıydıler
Yaşamın şıfresını çozmek ıçın omrun uzamasını
beklemek akıl kân değıl
DÖRTYOL ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
l997 237Esas
Davacı Cıhaî Kjratlı tarafindan davaîılar Eşref Köseoğlu ve Şa-
ban Apaydın adına menfı tespıt davası açılmıştır Duruşma günü, da-
valı Eşref Köseoğlu na teblığ edılemedığınden ılanen edılmesıne
kararvenbnışnr Taraflarm mahkememızdekı duruşması 30 121998
günü saat 09 00 a bırakılmıştır, Antak>a ılçesı Aşağı Okçular Ko-
yü nde ıkamet etoğı bıldınlen davalı Eşref Köseoğlu na duruşma
günü \edavadılekçesulanen teblığ olunur Basm 62354
1998 Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü
Bülent Tanör
Bulent Tanör'un YKY dekı yapıtları Osmanh-Türk Anayasal Gelişmeleri • Turkiye'de Kongre Iktidarfarı
YAPINTKREDI
KÜLTUR SANAT
YAYINCILIK
Mezhepler
Konusunda Yanılgı
Cumhunyet'ın 2
sayfasında (Ejlul 11 'de)
yayımlanan, "Tarikat mı,
binmi?"başlıklı
jazısında Doç Dr Tonguç
Görker bırtakım hatalar
vapmıştı Geçdeolsa
duzeltmekte yarar var
"ÖnceSunnîveŞn
mezbeplen oluşru" dıyor
yazısının bır yennde
"Sonnffik" bır mezhebın
değıl, bugun bazı Islâmı
kesımlerce "hak meznep"
olarak nıtelendınlen,
Hanefî, Şafıî, Malıkî \e
Hambelî mezheplennın
dördune bırden venlen
genel addır Bu dört
mezhebe "Sunnî
Mezhepler" denir.
"ŞH mezhebuıden »se
Yesoi \le\i Bektaşi
BavTamî. İsmaılî ve
Mutezde mezhepler doğdu"
dıyor bır başka yerde de
Bu sayılanlardan Alevîlık
\e Mutezıle dışında
kalanlar mezhep değıl,
tankatur lşın ılgınç yanı,
yazann Şıîlıkten
kaynaklandığını belırttığı
Yesevîlık ve Bayramîlık Şıî
değıl, Sunnî kokenhdır
"KD. jTizvıIda Ahmet
Yesevî tarafindan kurulan
Yesevıhk, zıkır yontemınde
bır ozellık gosteren,
tümuyle kıtaba ve
peygamber sozlenne bağlı
Sunnî bır tankattır" dıye
yazıyor Orhan
Hançeriioğhı "Din ve tnanç
Sözlüğu'nde Bavramîlıkde
keza, gızh zıkır v ontemını
kullanan Sunnî
Halvetilikten turemiş Şû
eğılimı olmayan Sunnî bir
tarikatbr. Bektaşüik ise
da>andı*ı BabaDik,
Yesevüık Şıa-ı ısnaı aşeriye
(onılocılık) dola>ısrv la
referanslannı hem ŞüHkten
hem Sunnüıkten \e hem de
Şamanızmden abr.
Sayın Gorker, yazısının bır
başka yennde de dın
ışlenyle uğraşan medrese
mezunlannı kastederek,
"Bunlann medreseli
oianlan Osmanh'nın
umera sınıfından oldular"
dıyor "Umera", "amır"ın
çoğuludur ve "emredenler"
demek olup, Osmanh'da
Subaşılan Sancakbeylen
ve Beylerbeylen gıbı
devletın ûst duzey
memurlannın oluşturduğu
sınıfa venlen addır
Bunlann sılah taşıma
yetkısı olduğundan "Ehl-ı
ö r f olarak da
adlandınlırlar Yazann
kastettıklen ıse "EhH örf"
değıl, "ehHşer"
mensubudurlar ve bunlara
"umera" değıl "âlün"ın
çoğulu olan "ulema" denır
Sayın Gorker'ın
dıkkatınden kaçan bu
onemlı yanhşlan
düzeltmeyı gorev bıldım
Huseyin Movit
GEREDE
KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No
1989/59
Davacı Anf Göl-
bay ve arkadaşlan ta-
rafindan davahlar
Afıfe Albay ve arka-
daşlan aleyhıne
mahkememıze açılan
Bolu ılı Gerede ılçesı
Yazıkara Koyu 10 ve
70 parsel sayıh taşın-
mazlara yönehk dava
dosyasırun yapılan
duruşması sırasında
•venlen ara karan ge-
reğınce, Aşağıda
açık kımlığı yazılı
Mehmet Durmaz mı-
rasçısı Durdane Dur-
maz'ın yapılan tum
adres araştırmalann-
da açık adresı sapta-
namadığmdan, du-
ruşma gununün ıla-
nen tebhğıne karar
venhnış olmakla du-
ruşmanın bırakıldığı
23 12 1998 gunu sa-
at 10 00'da mahke-
memızde hazır bu-
lunması veya kendmı
bır vekılle temsıl et-
tınnesı, gehnedığı
veya bır vekılle tem-
sıl ettırmedığı takdır-
de hıç ıtıraz etmemış
sayılacağı hususu ıla-
nen teblığ olunur
23 11 1998 Davacı
mırasçısı Durdane
Durmaz, Mehmet kı-
zı Seyıt Ercan Cd
Kızıltop Mh No 3
Antalya
Basın 62346