Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 KASIM 1998 PA2AR CUMHURİYET SAYFA
KÜLTUR 13
KUSBAKISI MEMET BAYDUR
Eylembilmı: Son Oğıız Atay"lnsan genel bir isimdir, çeşitli şartlar altında, çeşit-
li bireyleri ifade ettnek için kullanılabilir. Ona 'insan'
yerine, mesela 'X' de diyebilirsiniz. Ona 'X' denilebi-
lirse, özellikle ben, bu varsayımdan dolayı çok mutlu his-
sederim kendimi. Çünküben bir matematikçiyim ve için-
de bulunduğum durumda bütün umudum, başımagelen-
leri, bir 'X' bilinmeyeninin çözülebilir fonksiyonların-
dan ibaret olarak görebilmehir. Böylece birçok korku-
lu rüya hiç yaşanmamış olacaktır."
Oğuz Atay yeni yayımlanan Eylembilim'in başlann-
da söyler bunlan, tamamlanmamış roman kahramanı
Profesör Doktor ServerGözbudak'ın ağzından. lnsan ya
da X... onlan bilemem ama ben okurken ûrperiyorum ha-
fıfçe. Özlediğim ve bildiğimi zannettiğim bir
okuma dünyasına kesin dönüş yapar gibi olu-
yorum. Işte sevgili yazanmız yıllar sonra yi-
ne karşımızda. Işte yine kimi bilginlerimizce
müstehcen addedilen o kelimeyi."rüya" ke-
limesini kullanıyor "düş" sözcüğü yerine!
Işte o özlediğimiz müstehzi anlahm! fşte ken-
disiyle ve herkesle dalga geçer gibı yaparken,
herkesi ve her şeyi ciddiye almarun acısına
da gerçek bir aydın gibi katlanan Inebolu
doğumlu yazanmız, bir kez daha aramızda
sevgili okur! Ithal malı sıkıntılan, yerli ma-
lı kâbuslarla sarmallayıp memleketlilerimi-
ze "sanat" olarak kakalayan üstatlann kor-
kulu RÜYASI, inşaat mühendisi büyük yazanmız, beyaz
mantosuyla, tükenmez kalemiyle, olanca dürüstlüğû, kül-
yutmazlığı. pabuç bırakmazlığ] ve harikalar yaratan can
sıkıntısıyla bir kez daha aramızda. Bu fırsatı kaçırmayın.
Yukandaki alınndan bir sayfa sonra şunlan yazmış Oğuz
Atay: "Peki ne istiyorsun? Bilmiyorum: Belkide herşe-
yi yasayarakgöstermek istiyorum." Yine yürek yakan bir
cûmle. Atay kimbilir ne zaman yazdı bunu, ama biz bir
canalıcı gerçek kınntısını bilerek okuyoruz bu satın. Her
şeyi yasayarak gösterdi Oğuz Atay, yazdıklannın yanı sı-
ra. Bu ülkede "öyle" bir insan olmanın bedelini de bili-
yoruz, imkânsızlığını da. Eylembilim'i Atay'ın bütün
yapıtlan gibi yazınımızda çok üstlerde bir yere, bir "düş "
konumuna yerleştiren olgu da Atay'ın kişüiğinden, kim-
liğinden, edasından kaynaklanıyor. Şöyle de söylenebi-
lir anlatmak istediğim şey: Herkes Oğuz Atay gibi dal-
ga geçebilir, ama önemli olan Oğuz Atay kadar ciddi
olabilmektedir.
"Çünkü bir süreden beri biliyonım M, bir şeyi ilerisûr-
meden, 'ifade edilmesi kaçmılmaz duruma gelen duyar-
lıklardan' söz etmenin anlamı yok. Öyleyse hemen an-
latmaya başlamalıyım, gerçekyaşantı oyalamaya daya-
namaz."
Oğuz Atay 'hemen' anlatmaya başladı, hiç oyalanma-
dı, hiç oyalamadı, geride bıraktığı bütün eserlerine böy-
le bir gözden bakılırsa "acetesiotan" bir yazar olduğu gö-
rülür. Kırk üç yaşmda ölmüş yüz elli yaşında bir yazar
olmasımn nedeni budur belki.
Eylembilim'i de Atay'ın diğer kitaplannı okurgibi oku-
mamız gerekiyor. Hem Türkçe nasıl roman yazılır me-
selesini eşelemek içın. hem de buralardan böyle bir in-
san nasıl geçti sorusunu gülümseyerek yanıtlayabilmek
için. Yoksa milyonlarca insan bekliyor sıra-
da; yok öyle, burası Türkiye demek için...
Bütün eserleri ya da toplu yapıtlannda
ölüm temasına yaklaşımına bakılırsa. "genç
yaşta yokolup gitmenin" Atay'ı gereğinden
de fazla ılgilendırdiği görülecektır. Başına
geleceklen sezen ve aceleyle, kendisiyle il-
gilenecek insanlara uzun mu uzun telgraf-
lar çeken bir bilim adamı gibidir yazdûda-
nyla. Okunı ile yakından ilgilidir, yazdığı
yıllarda "ohnayan" okuruyla. Bütün sızlan-
ması, söylenmesi, "Ben buradayım. sen ne-
redesin?" diye seslenmesı işin yüreğinde bir
tek noktada düğümlenir: Atay, okurunun olacağını bil-
mektedir. Türkiye'de toplumsal çürümenin tarihi yazılır-
sa bir gün, onun yazdıklanndan yararlanmak gerekecek-
tir. lyimser bir yurtseverliğin incelemesi yapılacaksa yi-
neonun yazdıklanna bakmak gerekecektir. Sayın Memet
Fuat'm dediği gibi, dünya romanırun büyük bir okuru-
dur Oğuz Atay. Yalnızca bu yönüyle, okur bir yazar ola-
rak da eşine benzerine azrastlanırbizim yazın dünyamız-
da.
Eylembilim bu ve benzeri nedenlerden ötürü heyecan
veriyor insana. Bu incecik kitabm ardındaki yazılama-
mış beş yüz sayfayı duyumsuyorsunuz okurken. Büyük
çürümenin, büyük çözülmenin, büyük bayağılığın, bü-
yük taponluğun, büyük ucuzluğun kaynaklan üstüne de
düşündürüyor insanı. Öte yandan olanca kara mızaha. ağır
ironiye vedev dalga geçişlerinerağmenözde, herzaman-
ki gibi insancıl bir metin, yanm kalmış bir eser gibi ge-
liyor bana. Eylembilim'i okuyun.
Afişlerde kültür ve sanat
IIDE '98 îstanbul Uluslararası Tasanm Buluşmalan ünlü
tasanmcıların kaîılımı, sergiler, paneller ve yanşmalarla sürüyor
•. Kültür Servisi - Tasanmcılar, ta-
sanm eğıtimcılefi ve tasanm öğren-
cilen ile sanayi ve iletışim kesimle-
rinı bir araya getırmeyı amaçlayan
îstanbul Uluslararası Tasanm Bu-
luşmalan. IIDE '98-2/tletişim Ta-
sanmı EtkinlikJeri ile devam ediyor.
IIDE '98-2 kapsamında gerçekleş-
tirilen sergiler dün 8. Matbaacılık
ve Kâğıt Endüstnsi Fuan'na para-
lel olarak, TÜYAP Fuar ve Kongre
Merkezi. Beylikdüzü'nde açıldı. Ser-
giler 4 Kasım akşamına kadar Bey-
likdüzü'nde izleyıci karşısına çıktık-
tan sonra, 16 Kasım'da Hacettepe
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakül-
tesi Grafik Bölümü'nün girişimiy-
le Ankara'da Devlet Güzel Sanatlar
Galerisi'nde açılacak.
IIDE '98-2 sergilerinden ilkinde,
Cumhuriyet'ın her yıl düzenledıği
Yunus Nadi Armağanlan kapsamm-
daki afiş yanşmasına
katılan tasanmcılar ile
seçici kunıl üyelerinin
çalışmalanndan seç-
meleryeralıyor. Bilin-
diği gibi Yunus Nadi
Armağanlan Afiş Ya-
nşması 1998 "debaşla-
yarak (önceki yıllar-
dan farklı olarak). ya-
yımlanmış afişler ara-
sında gerçekleştirili-
yor. Kültür ve Sanat
Afişleri konulu 1998
Yunus Nadi Afiş Yanş-
ması'nda birincilik
ödülünü Esetı Karol v e
Yeşim Demir paylaş-
mışlardı.
IIDE '98-2 sergile-
rinin ıkincisinin konu-
su İhap Hulusi Görey.
1998'de Türk reklam
ve grafik tasanmının
öncüsü thap Hulusi
Görey'in 100. doğum
yılını kutluyoruz. Ser-
gide İhap Hulusi'nın afişleri, basm
ilanlan, dergi> e kitap kapakTarirSdih
bir kesit sunuluyor.
Bir başka sergi de Güney Koreli
23 tasanmcının 90 afişinden oluşan
"Kore'den Afişler". Bu sergı geçen
nısan ayında Grafist '98 kapsamın-
da. Marmara Üniversitesi Güzel Sa-
natlar Fakültesı Sanat Galerisi'nde
açılmıştı.
IIDE "98-2 Iletişım Tasanmı Et-
kinlikleri, 11 Kasım Çarşamba gü-
nü saat 14.00'te yine TÜYAP-Bey-
likdüzü'nde gerçekleşecek olan Ta-
sanm Eğftimi Semineri" ile devam
edecek. Seminere, Türkiye'de tasa-
nm eğitimi veren üniversitelerin öğ-
retim üyeleri ve öğrencileri ile tasa-
nmcılar, sanayiciler ve reklamcıla-
nn katılması bekleniyor.
Seminer için Hacettepe Üniversi-
tesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik
cumhuriyet
1998 Yunus
Nadi
Armağanlan
Afiş
Yanşması'na
katılan
tasanmlar,
IIDE '98-2
İletişim
Tasanmı
Etkinlikleri
kapsamında
TÜYAP Fuar
ve Kongre
Merkezi'nde
sergileniyor.
Japonya'dan tstanbul'a Ambalaj Tasa-
nmları Sergisi'nden.
ve lç Mimarlık Bölümü'nden elH
îâşilrk'biröğretim öyesf've öğrencî
grubu lstanbul'a geliyor. Uluslara-
rası Tasanm Dernekleri Konseyi
(ICOGRADA) Başkanı Guy Shoc-
kaert ve lç Mimarlar Uluslararası
Federasyonu (IFI) Başkanı Marian-
ne Frandsen seminerde konuşma ya-
pacaklar.
Îstanbul Uluslararası Tasanm Bu-
luşmalan, IIDE '98-3 / •'Kitap ve
Tasanm" ile IIDE '98^t/ lç Mimar-
lık ve Ürün Tasanmı Etkinlikleri ile
sürecek. "Kitapve Tasanm" kapsa-
mında gerçekleştirilen "Hasip Pek-
taş Koleksiyonundan Ex Librisler"
sergisi dün TÜYAP-Beylikdüzü'nde
açıldı.
Isveç Çocuk Kitabı lllüstrasyon-
lan sergisi 5-15 Kasım'da Mimar
Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Grafik Bölümü Sergi Sa-
lonu'nda izlenebile-
cek. 14 Kasım'da
TÜYAP Kitap Fu-
an'nda düzenlenen
"Kitap ve Tasanm"
konulu panelde, Esen
Karol, PauIMcMfl-
len, Tibet Sanlıman,
Yeşim Demir, Timu-
çin Unan, Sezay AJö-
nok ve Mert Kunç
konuşacaklar. TÜ-
YAP Ofıs Dizayn Fu-
an paralelinde 11-15
Kasım'da TÜYAP-
Beylikdüzü'nde En-
düstriyel Tasanmcı-
lar Meslek Kuruluşu
ETMK'nin düzenle-
diği IIDE '98: 4 tç
Mimarlık ve Ürün
Tasanmı Etkinlikle-
ri'nde yurtiçinden ve
yurtdışından ünlü ta-
sanmcılar, sergiler,
yanşmalar, seminer
ve panel yer ahyor.
Seıırat ve Van Gogh'un yapıdarı
modern sanat icin arbk vaşhî
Kültür Servisi - New York'un mo-
dern sanatlar alanrnda önde gelen mü-
zelennden olan Modern Sanat Müze-
si (Museum ofModern Art) şu günler-
de oldukça güç bir 'görevi' yerine ge-
tirmek zorunda. Müze, 40 milyon do-
lar değerindeki Van Gogh ve 23 mil-
yon dolar değerindeki Seıırat tablola-
nnı elinden çıkarmaya hazırlanıyor.
Nedeni, tablolann 'modernsanatürü-
nü' olamayacak kadar 'yaşh' olmalan.
Tablolar. müzeye, kurucusu Abb>r
AkirichRockefeUertaratından 1929"da.
'50 vıl içerisinde diğer kuruiuşlara dev-
redilmek üzere' hediye edilmişti. Bek-
lenen gün sonunda geldı ve Van
Gogh'un unutulmaz tablosu 'Hospital
Corridor at St Remy - St Remv 'de Bir
Hastane Koridoru (1889)' ve karaka-
lem çahşması 'Street at Ste. Marries -
Ste. Marries'te BirCadde (1888)'Nevv
York 5. Cadde'deki ünlü Metropolitan
Müzesi'ne gönderilmek üzere paket-
lendi. Lad> VVlth a Parasol ve Seated
VVoman (1884) başlıkli ıki Seurat ça-
hşması da. Chıcago'da bulunan Art
Institut'a, ressamm diğer resimlerinm
yanına göndenlıyor.
Abby Rockefeller. 1948'deki ölü-
münden bir yıl önce yazdığı vasiyet-
namesinde. ikı Van Gogh ve iki Seurat
tablosunu Modern Sanat Müzesi'ne
bağışlamıştı ve bu dört tablo da mü-
zenin en değerli parçalan arasma gir-
mişti. Ancak Rockefeller, vasiyetinde
tablolar için bir zaman limiti de koya-
rak tablolann 50 yıl sonra elden çıka-
nlması isteğini belirtmişti. Müzenin
çağdaş sanat ürünlerinin sergilendiği
bir mekân olarak kurulduğu düşünü-
lürse. vasiyete eklenen bu madde de ko-
layca anlaşılabilir.
Bu haber, Amerika'nın dört bir ya-
nmdaki özel müzeler arasında kıran
kırana bir rekabete de yol açtı. ama
şanslı müzeler Metropolitan ve Art
Institutoldu. Modern Sanat müzesi, 'soo
kuDanma tarihi dolan' sanat ürünlen-
ni geri kazanma konusunda herhangi
birpolitikauygulamıyor. Pek çok ün-
lü sanat ensritüsünün de koleksiyonlar
için zaman limitleri koyduklan bilini-
yor. Örneğin Londra'daki Tate Galeri
ve Paris'teki Ulusal Modern Sanatlar
Müzesi, 1900 yılından önce yapılmış
yapıtlar için Modern Sanatlar Müze-
si'ne benzer bir uygulama yapıyor.
Lendisine
âşık olan iki
kadının peş peşe
intihar etmesi,
başansıru zaman ^
zaman gölgede
bırakmış,
nefrete neden
olmuştu yıllar
boyu.
Hughes,
30 yıl süren
sessizliğini
Sylvia Plath ile
yaşadıklannı
anlatan aşk
şiirlerini
yayımlayarak
bozmuştu.
Hughes, hem beğenilmiş
hem denefretedilmişti
Kültür Servisi -Tam otuz yıldır Ingilizle-
rin hem en çok beğenilen hem de en çok tep-
ki toplayan şair ve yazanydı Ted Hughes. 68
yaşında kansere yenik düştü. Hughes, herkes-
ten gizlediği kanser hastalığıyla 18 ay boyun-
ca mücadele etmişti.
Yapıtlan şaire yazınsal alanda büyük ba-
şanlar kazandınrken, kendisine âşık olan iki
kadının peş peşe intihar etmesi, bu başansı-
nı zaman zaman gölgede bırakarak çoğu kez
protestolara dönüşen bir tepkiye, nefrete ne-
den olmuştu yıllar boyu. Hughes, 30 yıl sü-
ren sessizliğini bu yılm başlannda, 1963 yı-
lında intihar eden eşi Sylvia Plath ile yaşa-
dıklannı anlatan aşk şiirlerini yayımlayarak
bozmuştu. 88 şiirden oluşan Birthday Letters
(Doğumgünü Mektuplan) adh kitapta Plath
ile tanıştıklan andan intihann sonrasına dek
uzanandönemlerdeki duygulannı anlatıyor-
du şair. Yayımlandığı günden itibaren kısa bir
sürede 100 bin satan Birthday Letters, bu
ayın başlannda Forvvard Şiir Ödülü'ne değer
bulundu. Ödül törenine katılamayan Ted Hug-
hes gönderdiğı mesajda şunlan söylemiştı:
"Geçen vıl bu kitabı yayımlamayı düşünmü-
yordum. Sonra birden, ne olursa olsun bu ki-
tabıya> ımlamam gerektiğini farkettim.'' Ün-
lü şair aynca Tales From Ovid adlı seçme şi-
irlerinden oluşan kitabıyla VVhitbread Ede-
bıyat Ödülü'ne değer bulunmuştu.
1956 yılında yaptığı Cambridge ziyareti sı-
rasmda Sylvia Plath ile tanışan Hughes, bu
tarihten dön ay sonra Plath ile evlendi. Hug-
hes gibi şair ve yazar olan Sylvia Plath ve Hug-
hes'un iki çocuklan oldu. Bu rutkulu aşk bit-
tiğinde Plath, kuzey Londra'ya taşındı ve kı-
sa bir süre sonra intihar etti.
Çocuklar için fabl'laryazan Hughes, 1968
yılında yayımlanan Iron Man adlı çocuk ki-
tabıyla büyük ilgi görmüştü. Hughes, son
dönemde çocuk kitaplannın denetiminin yi-
ne çocuklara ve ailelerine verilmesi için bü-
yük çabalar gösterdi. Amacı, küçüklere yö-
nelik kitaplar yazan yazarlar ordusunu, yal-
nızca büyük yazarlarla ilgilenen çıkarcı ya-
yınevlerinden korumaktı.
1984 yılında Poet Laurette' seçilerektn-
giltere'nin en büyük edebiyat ödülünü kaza-
nan ve sarayın resmi şairi seçilen Hughes.
Sylvia Plath'ın intihanndan sorumlu tutula-
rak. terk etmenin ve kabalığın sembolü ola-
rak görülmüştü. Şaire yönelik düşmanlık bir
başka sevgilisi Asia WeviU'in de intihar et-
mesinin ardından artmıştı.
*Yûzyıhn en önemli şairierindendi'
1930 yılında doğan Hughes, şiir yazmaya
küçük yaşlarda başladı. Cambridge Üm'ver-
sitesi'nde okuduğu yıllarda ise genç ve zeki
bir şair olarak adıru duyurdu. 1957 yılında
ilk kitabı 'Hawk in Öıe Rain' yayımlandı.
Hughes'un tanınan yapıtlan arasında 1971
yılında yayımlanan 'Crow: From the Life
andSongsoftheCrow', 1979'da yayımlanan
'Moortown' ve 1984 yılında yayımlanan 'Ri-
ver' yer alıyor. Ülkemizde yayımlanan kitap-
lan arasında ise 'Seçflmiş Şnrler', 'Balina Na-
sd Balina Okhı', 'İlkDüma HikâyeJeri", 'S)i>ia
Plath'ın Günceleri' bulunuyor.
Ünlü şair yaşamını 1970 yılında evlendi-
ği Carole Orchard ve çocuklan Frieda ve
Nkholas ile sürdürdü bugüne dek. Önümüz-
deki yıl şairin seçme şiirlerinin yayımlan-
ması planlanıyordu.
Ted Hughes'un ölümünün ardından ya-
ymcısı Faber and Faber tarafından yapüan
açıklamada Ingiliz edebiyat dünyasının, önem-
li bir ismini yitirdiği belirtildi. Kraliçe, Tony
Blair, şairin arkadaşlan ve okurlan üzüntü-
lerini bildirdiler.
Editör Peter Forbes yaptığı açıklamada
Hughes'un, içinde bulunduğumuz yüzyılın
en önemli şairlerinden biri olduğunu belirt-
ti.Hughes'un arkadaşı Matthevv Evans ise
konuşmasında, Hughes'un gözlerden uzak-
ta kendi kendine hastalığıyla mücadele etti-
ğini belirtti.
Ingiltere Başbakanı Tony Blair yaptığı
açıklamada. Hughes'un 20. yüzyıl edebiyat
dünyası içinde önemli bir yeri olduğuna de-
ğinerek yaşamının son yıllannda çok önem-
li yapıtlar ürettiğine dikkat çekti. Şimdi 'Po-
et Laurette' unvanınm Nobel ödüllü şair Se-
amus Heaney'e verileceği söyleniyor.
?
Dora Maar 'ın
koleksiyonu satılıyor
PİCaSSO'nunpek
çok yapıtına ilham
veren eski sevgilisi
Dora Maar'ın
koleksiyonunda yer
alan çok sayıda Picasso
tablosu ve hatıratı,
Paris'te üç gün süren
bir müzayede sonunda
toplam 38 milyon
dolardan alıcı buldu.
Geçen yıl ölen Maar,
1936-1945 yıllan
arasında ünlü ressamla
fırtınalı bir aşk
yaşamıştı. Maar'ın
kendi yapıtlanndan
oluşan bir koleksiyon
da önümüzdeki aylarda
açık arttırmaya
çıkanlacak.
• ZUCCherO nun
yeni albümü 'Blues
Sugar' perşembe günü
piyasaya çıkıyor.
Zucchero, Blues
Sugar'ın dünya turuna
12 Şubat'ta başlayacak.
Turne kapsamındaki
konserlerde bilet yerine
CD kullanılacak.
Izleyiciler kapıda
Zucchero'nun CD'sini
göstererek konsere
girecekler.
• Brian de Palma.
milyarder Hovvard
Hughes'in yaşamını
sinemaya aktanyor.
Filmde Hughes'i
Nicolas Cage
canlandınyor.
• Davld Lynch,
yapımcısıCiby2000'i
mahkemeye verdi.
Lynch'le üç film için
anlaşan şirket, Vahşi
Kalpler ve Kayıp
Otoban'ın ardından
t.,,a/t)k yönetmenin
' • filmlerinin yaprm,
tanıtım ve dağıtımını
finanse edemedikleri
gerekçesiyle anlaşmayı
bozmuştu. Lynch
davayı kazandı, ancak
tazminat bedelinin
yükseltilmesini talep
ediyor.
• Kenneth
Branagh,
Shakespeare'in
yapıtlanna dayanan bir
film serisi için
Intermedia Film'le
anlaşma yaptı.
Branagh, filmleri hem
yönetecek hem de
başrollerini üstlenecek.
• Robert Redford
1999'unOcakaymda
çok salonlu
Philadelphia Sundance
Sinemalan'nı açıyor.
Geçen günlerde
Madrid'de de dünyanm
en büyük sineması
Kinepolis açıldı.
Sinemada 25 salon,
9200 koltuk, 3000
araba kapasiteli bir
otopark, restoranlar ve
mağazalar bulunuyor.
• voltalre in
yaşadığı ve Candid'i
yazdığı şato, Fransız
hükümeti tarafmdan
satın alındı. Fransa'nın,
Chateau Ferney-
Voltaire'i müzeye
dönüştürmeyi
amaçladığı belirtildi.
Bir buçuk asırdır aileye
ait olan şato,
çevresindeki park ve
içindeki resim, heykel
ve mobilyalarla birlikte
satıldı. Eşyalar,
önümüzdeki yıl
Londra'da da
sergilenecek.
• cabriele
Salvatores yeni
filmimn çekımlerine
1999'un ilkaymda
başlıyor. Amitav
Gosh'un romanından
sinemaya aktanlan bu
bilimsel korku filminde
sıtma virüsünün keşfi
ve beyne verdiği
zararlar konu
ediliyor.
Salvatores,
filmin
ölümsüzlük ve
reenkarnasyon
gibi konulan da
irdeleyeceğini
belirtiyor.
• Elton
JOhli'un, Verdi'nin
Aida operası üzerine
kurulu yeni müzikali
eleştirmenler tarafından
yerden yere vuruldu.
John, Prenses Diana
anısına yaptığı Candle
in the Vvind'in ardından
zor günler geçinyot
• Carlo Maria
GlUİİni. genç
müzisyenlere yönelik
olarak verdiği eğitime
daha fazla zaman
ayırabilmek için ocak
ayından bu yana alıştığı
Orchestre de Paris'ten
emekli olacağını
açıkladı. 84 yaşındaki
ünlü şef, İtalyan •
operası ve özellikle
Verdi yapıtlanyla ilgili
uzmanlığıyla ve Maria
Callas'ın müzik
alanında yıllarca en
büyük yardımcısı
olmasıyla tanınıyor. ^
• Wim
VVendersinyeni
filminde başrolleri Mel
Gibson. Milla Jovovich
ve Jeremy Davies
paylaşıyorlar. The
Million Dollar Hotel
isimli filmde, Los
Angeles'ın
göbeğindeki bir otelde
işlenen cinayetin
öyküsü anlatılıyor.
• Bill Clinton ve
Monica Levvinsky
arasındaki sansasyonel
ilişki, Rus yapımı bir
fılme konu oluyor.
Levvinsky'ye filmde
kendisini canlandırması
teklif edilirken, kökten
milliyetçi lider
Vladimir Jirinovski'nin
de filmde rol alacağı
haberleri büyük
şaşkınlık yarattı.
Başkan Clinton'ı bir
Rus aktörün
oynayacağı filmin
senaryosu, özel savcı
Kenneth Starr'ın ünlü
raporuna dayanılarak
yazıldı.
• Oprah VVinfrey
Toni Morrison'ın
'Beloved' adlı
yapıtından sinemaya
uyarlanan filmde rol
alıyor
• Tom Cruise.
hakkındaki söylentilere
göre, Top Gun ve
Görevimiz Tehlike
gibi hit filmlerin
yıldız oyuncusu '
olmakla yetinmeyerek
bir video mağazası
sahibi olarak da aduıı '•
duyurmayı amaçlıyor. -
Ancak ünlü aktörün n
Blockbuster video o
mağazalan zincirinden •
bir dükkân kiralama •'
girişimi, aktörün bazı
belgeleri (j
tamamlayamaması A
yüzünden başansızhğa
uğramış. ,;
Söylenenlere göre
Blockbuster, "Belge
yoksa video da yok" j
diyormuş. •,
• Jodie Foster
üçüncü filmini
yönetiyor. 1930'iarda
geçen 'Flora Plum' adlı
trajikomik filmde
başrolü Claire Danes ^
üstleniyor. •'