Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 1998 PAZAR
10 PAZAR KONUGU
Kara para, siyaset-çete ilişkileriyle altüst olan topluma nefes aldıracakprojeleri Bülent Tanla anlatıyor
CHP yenibaşlangıçöneriyorÜlkemizde, uzun süredir "atalet" içinde olduğu gözlenen sosyal
demokrat kanatta, özellikle de CHP'de ciddi kıpırdanmalar
başladı. CHP artık toplumun önüne "somut çözümler öneren" bir parti olarak
çıkmaya hazırlanıyor. PÎAR-Gallup kamuoyu araştırma kuruluşunun eski
başkanı ve CHP îstanbul Milletvekili Bülent Tanla, "Biz Türkiye için yeni bir
başlangıç öneriyoruz. Ortaya koyduğumuz Türkiye projesiyle bir seçim vaadi
yapmıyoruz. Bir toplumsal sözleşme, bir taahhüt ortaya koyuyomz. 'Biz iktidara
gelip bunu uygulayamazsak bizi mahkûm et' diyoruz" açıklamasını getiriyor.
CHP, bu dönem iki konunun da altını çiziyor: "Biz farklıyız. Topluma güven
vermeye çalışacağız." Türkiye'nin bu kara para, kirli toplum, siyaset-çete
ilişkileriyle altüst olan ortamında CHP'den gelen bu taze ses, sanınz pek çok
kışiyi etkileyecektir. Bu hafta sizlere ilgiyle okuyacağınızı düşündüğümüz
Bülent Tanla ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
Cumhuriyet 'in 75.yüdönümünü kutla-
dığımız bugünlerde Türkiye 'nin geldiği noktayı
nasıl değeriendiriyorsunuz?
-Cumhunyet'in 75. yıldönümünü kutladığımız
bugünlerde Türkiye'nin durumunu çok yönlü tah-
—lile ve degerlendirmeye açık olarak görüyonım. En
••^azından bugünkü konumumuzu düşiinerek birde-
> '^erlendirme yapacak olursak Türkiye ve Türk hal-
~ı
"kı büyük bircoşku içindedir.
-•" Biraz önce yolda buraya gelirken öğrencilerin
••büyük bir coşku içinde gözleri parlayarak nasıl bir
"•Sevinçle Cumhuriyet'ın 75. yıldönümünü kutla-
~tiıklanna tanık oldum. Bu moral ve bu coşloı sa-
~7iıyorum Türkiye'de yakın dönemde geçirmiş ol-
.iJduğumuz ve geçirmekte olduğumuz birtakım
--olaylann da etkisinde kalarak farkJı bir biçimde,
r
4arklı bir anlayışta kendisini bulan coşku olarak
''ifade ediyor ve ortaya çıkıyor. Çok yakın siyasi
geçmişe bakarsak rejimle ilgili ve toplumda bü-
°yük karamsarlık. endişe, korku ve kuşku yaratan
"ibir REFAHYOL iktidanyla halkın karşı karşıya
"Tcaldığını görüyonız. Toplumun ve Cumhuriyet'in
' hiç hak etmediği, hiç kimsenin aklınagelmeyecek,
"'clüşünülemeyecek derecede çağdışı olaylarla kar-
•• $ı karşıya kalındf. Toplum buna hazır değildi. Böy-
!e bir şey de beklemiyordu. Işin aslında REFAH-
••YOL hükümetı her Türk insanında olan ve her
Türk insanının da taşıdığı inançlan farklı biçim-
^le değerlendirerek ve kullanarak Türkiye'de re-
~jimle. cumhuriyetle, demokrasiyle, laiklikle ters
'düşecek birtakım davranışlar içine girdi. Bu da, bu
coşkuyu, bu birlikte olabilme arzusunu biraz da-
ha ortaya çıkaran unsurlardan bir tanesi olmuştur,
diye düşünüyorum. Dolayısıyla burada Refah Par-
tisi'ne belki teşekkür etmek gerekir. Bunu mizah
anlamında söylüyorum. Çünkü Türk insanının
uyarimasına, Türk insanının Cumhuriyet'e, de-
mokrasiye, laiklige ve rejime sahip çıkmasına ne-
den olmuştur. Aydınlığa doğru yol alan bir Türki-
ye'de karanlığa yönelik davTanışlardan dolayı Türk
insanı şimdi Cumhuriyet coşkusu içinde tepkisi-
ni de göstermektedir.
tkinci değerlendirmem de şöyle:
Cumhuriyet'in temellerinde ve Cumhuriyet'in
üstünde yükselen en önemli iki değer, demokrasi
ve laikliktir. Demokrasinin en gelişmiş ve en çağ-
daş biçimi bugün sosyal demokrasidir. Biz sosyal
demokratlar. sol düşünürler, sosyalistler, aydmlar
olarak yıllar öncesinde. 1946'dan bu yana gelen
ilerici ve aydınlanmaya yönelik davranışlann
uzantısinın karşısında daima "Ortanın solu, Mos-
kovayolu" sloganlanyla farklı biçimde algılanma
ve farklı biçimde gösterilme, topluma sunulma bi-
çimi yaşadık.
Zaman zaman siyasetçiler tarafindan farklı ku-
rumlar. farklı sloganlar, farklı biçimde olaylarla bu
aydınlanmanın, bu çağdaş düşünce biçiminin üze-
rine şiddetle. yasaklarla gidildi; işkencelerle gidil-
di. Insanlar layık olmadıklan şekilde şiddetle kar-
şı karşıya geldiler, onun hedefi oldular. Hapisha-
nelerde çürüdüler. Hayatlanna son verildi. Ülke-
lerini terk etme durumunda kaldılar.
tılar?
Peki, burada sağ siyasipartüer neyap-
- Bütün bu sağ siyasi partiler ve sağ düşünce,
sosyal demokratlann. sosyalistlenn karşısına bir-
takım kurumlan, Ülkü Ocaklan'nı, Kuran kursla-
nnı, cami yaptırma derneklerini örgütleyerek di-
kildiler. Cumhuriyet'in 75. yıldönümünü kutladı-
ğımız bugünlerde mücadele ettiğimiz irtica, çete
ve karanlık ilişkilerin ortaya çıkmasına, devletin
içinde yuvalanmasına ve devleti ele geçirmesine
neden olan davranışlann temelini attılar.
Buiki konu Cumhuriyet'in temelini kuran Mus-
tafa Kemai Atatürk ve arkadaşlannın kemikleri-
ni sızlatan ve Cumhuriyet'te hiç görmeyi isteme-
dikleri bir durumla karşı karşıya kalmamıza neden
olmuştur. diye düşünüyorum. Cumhuriyet'i tehdit
eden bu iki temel unsura, irtica ve çetelere karşı,
irtica \ e mafyaya karşı artık toplum bjlinçlenmiş-
tir. Cumhuriyet'e sahip çıkmaktadır. Demokrasi-
ye, laiklige ve devlete sahip çıkmaktadır. Son za-
manlarda CHP'nin toplumda yükselen trendi, oy-
lan da..bu sahip çıkmanın bir uzantısı olarak sü-
recektir. kanısındayım. Halk, toplum bu konuda
bilinçlenmiştir. Bugüne kadar yapılan yanlışlan
doğru tahlil etmektedir. Bugüne kadar yapılan ha-
talan bir daha tekrarlamamak için Cumhuriyet'e
, ye ideolojisine sahip çıkmaktadır.
W
9^^^
m
Şu anda TBMM'deçeşitlicinayetlerden
. Jıüküm giymiş, uyuşturucu kaçakçüığı sanığı bir-
, takım milletvekilleri var. Bunlann dokunulmaz-
.Mklarınm da kaldırûmasına karşın bunlar neden
.hâlâ ortahkta ellerini kollannı sallayarak dola-
. fabiliyor, neden bunlann cezalan hâlâ infazedil-
jniyor?
"'• - Ben de bunun nedenini anlamakta zorluk çe-
kiyorum. Bilsem çok açıklıkla anlatacağım. Fakat
'•jjörünen şu ki, siyasetçi. mafya ve çete iç içe. Za-
' ten kamuoyu araştırmalanndan elde edilen sonuç-
"!
İar da bu doğrultuda. Halk bunu görüyor. Bunun
-\ "uzantısı olarak da sağ partileri ve sağ politikacıla-
~'n görmektedir. Uzun zamandan beri sosyal de-
Irnokrat partiler Türkiye'de iktidara ortak oldular.
* Siyasete ve devlet yönetimine katıldılar. Ama bu
'l 950-98 süreci içinde sağ partilerin Türk siyase-
tine egemen olmalan bugün de sağ siyasetçilerin
iktidarda olmalan, bu anlayışta olan siyaset yap-
ma biçiminin alışkanlık haline gelmesi ve sürme-
si, sizin ifade ettiginiz kişilerin cezalannı çekme-
melerinin temel nedenidir, diye düşünüyorum.
Sağ siyaset yapma anlayışı ve sağ siyasetçiler
bunlan bir sorun olarak görmüyor. Zaten kendi ge-
lenekleri ve varlık nedenleri buna dayanıyor. Bu-
nu doğal karşılıyorlar.
Mesut Ydmaz bu çetelerle ve Türkbank ihale-
siyle ilgili geçen akşam yapılan toplantıda ve da-
ha önce genel başkanımızla ikili görüşmelerinde
bütün bu sorduğunuz sorulann yanıtlannı bilme-
sine karşın. "Somut deiil olmadığı için biz bu iha-
leyi yapük" diyebılmektedır.
Dünyanm herhangı bir ülkesinde böyle bir olay
olsa siyasetçiler tabancayı şakaklanna dayayıp in-
tihar ediyorlar. Bu siyaset anlayışı, insanlarda hâ-
lâ yüz kızanklığını, bir ahlak değerlendirmesine
girmelerini engelliyor.
Cumhunyet hükümetinin bir bakanı, bir çete,
yeraltı dünyasına mensup bir kişiyle telefonda ko-
nuşuyor ve mesajlar verebiliyor, "Size Enis'le de
haber gönderdim. Bunlardan Başbakan'ında ha-
beri var" diyebiliyor.
Istifa karannı Meclis onaylıyor. Çarşamba sa-
bahı TRT 1 'de. 07.45 haberlerinde. "bu faziktB
davranışı gösteren milletvekili'' diye anılıyor. Han-
gi fazilet? Siz. "Niye cezasını çekmiyor?" diyor-
sunuz. Işte, bu davranış faziletli bir davranış ola-
rak algılanıyor.
Burada çok önemli gördüğüm bir noktayı da
ifade etmek istiyorum. Toplumun bu tür olaylara
karşı bağışıklık kazanmamasını diliyor ve arzulu-
yorum. Işte. bugün 75. yıl kutlamalannda bu ilke-
BÜLENT TANLA
1949 tstanbul doğumlu.
Yükseköğreniminf IÜ îktisat
Fakültesi'nde tamamladı. 1969'da
araştırmacı olarak çalışma hayatına
girdi. 1975'te PlAR kamuoyu
araştırma şirketini kurdu. PİAR-
Gallup ve SlAR kuruluşlannın
başkanlığını yaptı. 1995 genel
seçimlerinde DSP listesinden Îstanbul
milletvekili seçildi. Parti yönetimini
eleştirdiği için DSP'den ihraç edildi.
Bir süre bağımsız kaldı. Daha sonra
CHP'ye katıldı. Siyasete atıldıktan
sonra PÎAR-Gallup'un
başkanlığından aynldı.
lannı CHP lehine venneye başladıklan, ikincisi de
toplumun 1995-98 dönemi arasında iktidarda olan
partiler hakkındaki kanaatlerini daha net biçimde
ortaya koyduğu... Bu iki dinamik sonucunda biz
önümüzdeki seçimlerde yüzde 20 artı X gibi bir
puanla 140 artı X gibi bir milletvekili sayısıyla id-
diamızı sürdürebileceğimizi tahmin ediyoruz.
Bundan da çok mutluluk duyuyoruz.
M ^ M M Peki, bu ani silkinişin nedeni nedir?
- Hiçbir şey bir anda olmuyor. Bir proje yazma-
ya kalksanız onun aylarca planlanması, bilgi top-
lanması, yazılması, ciltlenmesi ve sunulması söz
konusu.
Bir siyasi taahhüt ya da toplumsal bir sözleşme-
yi ortaya koymak da aynı süreci gerektiriyor. CHP
uzun süreden beri Türkiye projesi üzerinde çalış-
tı. Bizim bir toplumsal sözleşme ya da siyasi ta-
ahhüt olarak ortaya koyacağımız ve genel başka-
nımız Sayın Deniz Baykal'ın imzasını taşıyan ve
yakında halkımıza sunacağımız bu sözleşme, bu
taahhüt, yaklaşık bir buçuk yıllık bir çalışmayla
hazırlanıyor. Şu an bitmiş değil, bitmek üzere.
Bunlar bir birikimin sonucu. Yirmiyi aşlan top-
lumsal proje üzerinde uzmanlar, partimizin yetki-
li organlan, sorumlu kişileri, milletvekilleri, örgü-
tümüz, akademisyenler, sivil toplum kuruluşlan
birlikte çalışıyorlar.
CHP bu projeyi soyut biçimde oluşturmu-
yor.Çünkü artık toplumun somut çözümler istedi-
ğini ve beklediğini biüyoruz. Biz, hazırladığımız
bu projelerle toplumun önüne somut önerilerle çı-
kacağız.
Biz, şubat ayından beri yerel medya ve yerel te-
levizyonlarla, örgütümüzle çok ciddi bir altyapı
hazırlığı içindeydik. Bugünkü durum iğneyle ku-
yu kazar gibi bir çalışmanın sonucunun yansıma-
sıdır.
Uzun süre siyasi bakımdan Türkiye'nin önü-
nün planlanmasına yönelik iddialanmızı ortaya
koyarak, zaman zaman yanlış anlaşılarak, zaman
zaman yanlış anlaşılmanın karşılığındaki eleştiri-
lere göğüs gererek Türkiye'nin önünü planladık.
Bu tartışmalar hâlâ bugünlerde de sürüyor.
Türkiye'nin rejiminin devamlılığı, demokrasi-
nin devamlılığı açısından en önemli unsur olarak
görüp bu planlamayı bu çerçevede yapma gücü-
nü, Türkiye'nin çıkarlanm da ön planda tutarak
öbür partilerle birlikte 18 Nisan seçimleri karan-
nı Meclis'ten çıkarma becerisini gösteren bir si-
yaset yapma anlayışı izledik. Burada hâlâ yanlış
anlaşılmalar, farklı ısrarlar, farklı siyasi davranış-
larla karşı karşıya kaldığımızı da ifade etmek is-
yi ve bu duyguyu da hissetmek istiyorum. Toplum
bu tür olaylara karşı alışkanlık duymaya başlar ve
doğal karşılarsa o zaman hem Cumhuriyet, hem
rejim, hem demokrasi, hem laiklik hem de siste-
mimiz tehlikeye düşecektir.
Toplumun bunlara çok sert, şiddetli tepki gös-
termesi, temiz siyasete yönehnemizin önemli un-
surlanndan birisidir, diye düşünüyorum. Trafık
kazalannda günde 13 ile 50 arasında insan kaybı-
mız oluyor. Dünyanın hangi ülkesinde trafik ka-
zalannda 1 ya da 2 kişi yaşamını yitirse, o ülkede
olay olmaktadır. Bizde ise onlarca insan öldüğun-
de bile doğal karşılanmaya başlandı. Toplumun
bu tür olaylara karşı duyarlı olmasını ve harekete
geçmesini sağlayan siyaset anlayışı sosyal demok-
rasidir. Bu, sol bir siyaset anlayışı, sol bir yaşam
biçimidir. Biz, Atatürk'ün kurduğu partiyiz. Bizim
kurumsal kültürümüzde, parti geleneğimizde böy-
le siyaset, çete, mafya kavramlanna yer yoktur. Bu
tür fenomen ancak müsait ortamda yeşerir. Onun
da zaten sağ partilerde oluşruğunu görüyoruz.
^ ^ • ^ ^ CHP bir süredirbir ktpırdanma, bir atı-
lım içinde. Sosyal demokrat seçmenin ve destek-
leyicilerinin uyuşukluk içinde olduğu eleştirüe-
rine sanki cevap vererek silkindL Bunun nedeni
nedir?
- Biz CHP olarak önümüzdeki dönemde toplu-
ma yeni bir başlangıç öneriyoruz. Bu başlangıç ye-
ni bir yaşam biçimi, yeni bir siyaset anlayışı, es-
kileri terk eden ve sosyal demokrasinin Türkiye'ye
açacağı yeni ufuklardaki yeni sayfanın tekJifini
getirmeye hazırlanıyoruz.
^ • • • B Size PİAR-GALL VP kamuoyu araştır-
ma kuruluşunun eskibaşkanı olarak birsoru sor-
mak istiyorum. Son kamuoyuyoklamalannda si-
yasi partilerin durumu nedir?
- Bir araştırmacuun siyasete girdikten sonra,
Avrupa Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacılan
Birliği'nin etik kodlanna göre araştırma yapıp ka-
muoyuna açıklaması yasaklanıyor. Diğer toplum-
sal araştırmalan yapabiliyor. Ben yapılan araştır-
malan inceleyerek değerlendiriyorum.
Bu konuda bir uzman tahlili yaparsam belki si-
zin sorunuza cevap vermış olurum. 1995 seçım-
lerindeki oy oranlannı temel olarak almak lazım.
Toplumun referans noktası 1995 seçımlen sonuç-
landır. Bugünkü sonuçlan o günkü sonuçlarla kar-
şılaştırdığımız zaman FP'nin altı-yedi puan kay-
bettigini, yüzde 22 'den yüzde 15-16'lara düşrüğü-
nü, yüzde 20'lercivannda oy alan DYP'nin bugün
yaklaşık yüzde 10'lara kadardüştüğünü. ANAP'ın
dört-beş puan kaybettiğını. DSP'nin üç-dört puan
kaybettiğini, öbür partilerin de küçük küçük pu-
anlarkaybettiklerini görüyoruz. Bu kaybedılen pu-
anlann tümünün kararsızlan oluşturduğunu da tes-
pit ediyoruz. Bunlann oranının daı yüzde 25-
30'larda olduğunu çeşitli araştırmalar bıze göste-
riyor.
• ^ ^ • " Sizce kararsız oyların sayısı neden bu
kadar yüksek?
- 1995 seçimlerinde bunlar oylannı ANAP, RP.
DSP ya da DYP'ye vermiş. Ama partisinin verdi-
ği sözlerden, yaptığı icraatlardan ya da davTanış-
lardan memnun kalmamış. "Şimdi kararsızun"
diyor. Özetle, seçmenler oy verdiklen partiden
memnun değiller. Şu anda da oy verecek parti ara-
yışı içindeler. Bu, birinci tespit. Ikinci tespit,
CHP'yle MHP'nin mevcut oylannın üzerine oy al-
malan. Bu iki dinamiği iyı tespit etmek lazım. Bu
dinamiğe bakarak geleceği tahlil edersek önemli
sonuçlar elde ederiz, diye düşünüyorum. Dolayı-
sıyla kararsızlan ve araştırmalarda cevap verme-
yen kitleyi aynı dağılım tartısı içinde dağıtmak
büyük hata olur. Bizim hedefimiz kararsız seç-
menler ve merkez partilenndeki uç seçmenlerdir.
Elde edilen sonuçlara göre en yüksek artışın
CHP'de olduğunu görüyoruz. Bu araştırmalar par-
timizin 6-7 puan aldığını ve oylannı 1995'e göre
yüzde 60 arttırdığmı gösteriyor.
Burada iki sonuç var. Kararsızlann artık karar-
terim. Önümüzdeki günlerde biz toplumun önüne
somut çözümler öneren. ilkeli bir parti biçiminde
çıkacağız. Biz. Türkiye için yeni bir başlangıç öne-
riyoruz. Biz ortaya koyduğumuz Türkiye projesiy-
le bir seçim vaadi yapmıyoruz. Bir toplumsal söz-
leşme. bir taahhüt ortaya koyuyomz. "Biz, iktida-
ra gelipbunu uygulayamazsakbizimahkûm et" di-
yoruz.
Bu dönem biz CHP olarak iki önemli konunun
altını çiziyoruz: Biz farklıyız. Topluma güven ver-
meye çalışacağız. Örgütümüz bu kampanyada ge-
nel başkanımızdan en genç üyemize kadar tek bir
hedefe. tek bir amaca ve ideale iddialı bir biçim-
de yönelmiştir. Omuz omuza, birlik içinde parti
olarak bu hedefe yürümek için mutabakata varmış
olmaktan çok mutluyuz. 18 Nisan yerine alterna-
tif tarihler ortaya atılması ve bu protokolün yürü-
memesi için ortaya atılan nedenler ters tepmiştir.
Ramazan, bayram hesaplarrmadan, Türkiye'nin
kış koşullan göz önüne alınmadan. önce aralık,
sonra ocak, sonra şubat diye toplumda güvensiz-
liğe neden olan birtakım önerilerin gerçekleşeme-
yeceğini bunlan öneren partilerde anlamıştır. Ken-
di taraftarlan ve topluma sıkıntı ve bıkkınlık ve-
ren bu tartışmalardan yavaş yavaş vazgeçerek pro-
tokolün işlemediği noktasında CHP'ye eleştiri ge-
tirmektedirier. Biz. önümüzdeki günlerde danış-
ma kurullannda görüşüp, Meclis'teki davTanışla-
nmızla bu beş yasanın çıkardması için bütün top-
lum ve Türkiye'ye göstereceğiz. Yani. koalisyonun
ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın iddialan gerçek dı-
şıdır. Bunu Türk toplumu görecektir. Yılmaz'ın
"CHP parlamentoyu çahşnnnıyor" görüşüne kar-
şılık koalisyon ortağı Sayın Cindoruk, "Ha\ir,
Medis'i hükümet çahşürmıyor'' ifadesini kullan-
maktadır. Bunu anlamak mümkün değildir. Dola-
yısıyla hükümet, açık söylemek gerekirse kendi ik-
tidannda seçime gitmek istemekte, devletin bütün
olanaklanndan yararlanmayı. devletin paralannı
çarçur ederek kendi siyasi emelleri doğrultusun-
da kullanmayı amaçlamaktadır.
Biz, bütün toplum biliyoruz ki DSP'nin Türki-
ye'de örgütü yoktur. Onun örgütü bakanlan ve dev-
letin bakanlıklandır. Artık bunun da altının çizil-
mesi lazımdır. Hükümet düşük profilden söz et-
mektedir. Bakın, dev letin bir valisi Içişleri Bakan-
lığı'na gelmiştir. Sonra, Cumhuriyet tarihinde ilk
kez devletin bir kuvvet komutanı, Genelkurmay'ın
üst düzey bir komutanı \ e bir başka komutanı Içiş-
leri Bakanlığı'nı ve Emniyet'i ziyaret ederek çete-
lerin bugüne kadar bunlarla yapılan mücadelelerin
buraya kadar gelmesine neden olan temel davraru-
şı göstermişlerdir. Siyasetçiler yüzünden bu olay-
lann sonuçlan yıllardır ortaya çıkmamaktadır.
^ • ^ • ^ Bunun nedeni nedir?
-Bunun nedeni; devletin ve Silahlı Kuvvetler'ia
bu konuda göstermiş olduklan kararlılık ve biran-
layışın yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Bunun
bundan sonra da devam edeceği kanaatindeyiz.
Birçok siyasetçinin bunun içinde olduğu duyum-
lan var. Hatta Mesut Yılmaz'ın bir grup konuşma-
sında, "Bu olayiarortaya çıkuktan sonra birçokya-
kın dosrumu kaybettim. Bundan sonra da kaybe-
deceğe benzerim. Hatta millervekili olan ba/ı arka-
daşlanmın da bu işin içinde olabileceği kuşkusunu
taşıyorum" diyerek bazı konulan önseziyle ifade
etme cesaretıni gösterdiğini biliyoruz.
wm
^mm
Bu neyi gösteriyor?
- Düşük profil ya da devlet adına çalışabilecek
iyi niyetli dürüst kişilerin idareye gelmesi Türki-
ye'deİci birçok şeyin. toplumun beklediği davranış-
lann gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bundan kork-
mamak gerekir. Bunun. bu hükümetin devamının
bir gerekçesi olarak gösterilmemesı gerekir. Tam
tersine... Sayın Ece\it'in göriişlerinin de doğru ol-
madığı şu anki uygulamalarla net bir biçimde gö-
rülmektedir.
^m
^mm
Özellikle iktidarda olan siyasetçilerin
bugün toplumun gerisinde kaldıkları, bilerekya
da bilmeyerek ülkenin birçok sorununa çözüm
üretemedikleri, dolayısıyla önümüzdeki en az 25-
30yüdaha askerlerin ülkeyiyöneteceğiyaygın bir
görüş. Bu görüşü nasıl değeriendiriyorsunuz?
- Bu görüş belki şu anda geçerliliği ve gerçek-
liği olan bir görüş olarak nitelendirilebilir. Ama
ben gelecekle ilgili bu sorunuza katılmıyorum.
REFAHYOL hükümetinin başbakanı Susurluk
olayından sonra, "fasa fîso" diye bir tanımlamada
bulundu. ANASOL-D hükümetinin başbakanıysa,
kasetler ortaya çıktıktan sonra, "kuru gürûhü"
dedi. Aynı anlayışın uzantısı olan. bunlann ağaba-
balan sayılabilecek rahmetli Özal da Güneydo-
ğu'da silahlar patlamaya ve büyük terör olaylan
çıkmaya başhıdıği anda bunlan, "âç beş çapoku-
nun işi" diye tanımlamıştı. PKK'yle mücadelede
yaklaşık 30 bin kişinin hayatını kaybettiği. yakla-
şık 125 milyar dolar para harcandığı, Suriye'yle
ilişkilerimizin ne noktaya geldiği ve Doğu ve Gü-
neydoğu'daki halkımızın son 15 yıldır nasıl bir
eziyet içinde yaşamını sürdürdüğü ve Türkiye'nin
hem içeride, hem dünyaya karşı bu büyük yaradan
dolayı ne tür zararlara uğradığı hepimizin malu-
mu. Bu konu ne yazık hâlâ çözülememiştir. Çö-
zülmesi için büyük çaba harcamak lazım. İkinci-
si de, devletin her kademesinde varlığım sürdüren
mafya ilişkisinin temizlenmesi meselesidir. Üçün-
cüsü de irtica meselesidir. Bu üç konuyla Silahlı
Kuvvetler bugün yakından ilgilenmektedir.
Bu siyaset boşluğu devam ettiği ve bu siyaset
anlayışı Türkiye'de hâkim olduğu sürece siyaset-
çilerin toplumun gerisinde kalmalan doğaldır.
Sağ politikacılar kendi çıkarlan için, ülkeyi yö-
netmek yerine, milleti mutlu etmek yerine hiçbir
sorunla ilgilenmeden bugünlere kadar gelmişler-
dir. Burada, devletin geleceği ve bekası önem ka-
zandığı için devletin sorumlu insanlan, sadece or-
du değil, olaya sahip çıkmaktadırlar. Nasıl ki Türk
toplumunun sağlam aile yapısı ayakta duruyor.
Türk devletini de, kendi içinde bulunan sağlam
devlet adamlan ve kurumlan ayakta tutuyor. Oy-
sa siyasetçilerin bunlann da önüne geçerek dev-
leti yönetmeleri lazım. Bu boşluk olduğu sürece
sizin söylediğiniz ortam gerçekleşebilir. Ama ge-
lecekle ilgili bu düşüncenize katılmıyorum.
Neden?
- Çünkü sosyal demokratlar, yani biz, yakında
iktidara geleceğiz ve devletin yönetimini sosyal
demokrat siyaset anlayışı içinde toplumla birlikte
ele alacağız. Bunda iddialıyız, buna hazınz.
••^•^ Bugün hâlâ sansürcü zihniyetin sürme-
sini nasıl karşılıyorsunuz?
- Sansürcü zihniyetin sürmesi sağ siyaset zihni-
yetinin bir parçası. Ben bunun aksini yadırganm.
Cumhuriyet ve demokrasi üzerine örtülmek iste-
nen kara çarşaflı sansür zihniyeti aynı davTaruşın
ürünüdür. Sağ siyaset anlayışının özünde yasak-
çılık vardır. Mesut Yılmaz, "Kasetten haberim
vanta. Bunlann hepsini btthordum" diyor. Çünkü
devletin güvenlik örgütlen bunlan kendilerine ra-
porla bildiriyor. Ona rağmen Türkbank ihalesi ya-
pılıyor. Hatta POAŞ ihalesi de yapıldı.
• i " " ^ Hatta POAŞ ihalesi deyapıldı...
-Peki o kasetortaya çıkmasaydı ne olacaktı? O
gün ihale durdurulacaksa ihaleyi niye yaptuıız?
Ihale doğruysa kaset ortaya çıktıktan sonra bunu
niye iptal ettiniz? İşte bu, yasakçı zihniyetin orta-
ya çıkmasıdır. Bu ortaya çıkınca yanlışlan da or-
taya dökülüyor. Hertürlü rezilük, toplumun iğren-
diği her fürlü uygulama, televizyonlara ateş püs-
kürdüğü birtakım yayınlar boy gösteriyor. Rating
uğruna her rürlü pornografik yayının yapıldığı te-
levizyonlann hiçbirisi yasakJanmıyor. Ama poli-
tikanın ve demokrasinin doğal motifi olan hiciv
ekran karartılarak ya da toplumun önüne perde
çekilerek gösterilmek istenmiyor. Bunu anlamak
mümkün. Çünkü sağ politikalann temelinde her
zaman yasak yatmaktadır. Onlann başka bir şey
yapmalan mümkün değildir. Kendilerini saklaya-
bihnek için perde çekmek ve bunlan karartmak la-
zımdır. Engelleyeceklerdir. öldüreceklerdir.
Bunlar insanlann gözünün yaşına bakmadan
onlann üzerlerine her türlü biçimde gidebilirler.